7 Mart 2017 Salı

Apo-Tayyip İttifakından Apo-Kılıçdaroğlu İttifakına,


Apo-Tayyip İttifakından Apo-Kılıçdaroğlu İttifakına,



Özgür Erdem




Türkiye Şehit Cenazelerinde Kılıçdaroğlu Konserde

Her gün şehit veriyoruz. Türk milleti infial halinde. Tüm Türkiye şehitlerine ağlıyor. O kadar ki, Tayyip bile şehit cenazelerine katılmak zorunda kalıyor.

Türkiye’de tek bir lider bunca şehide rağmen programını bozmadı. Bir tane şehit cenazesine bile gitmedi...

Kim mi dersiniz? Kılıçdaroğlu...

Son bir haftada ne yapmış diye araştırıyoruz. Önemli ne işi varmış da şehit cenazelerine katılmamış?

Öğreniyoruz ki, Ankara Batıkent’te bir açılış törenine katılmış. Ve burada Demet Akalın’ın konserini izlemiş. Ancak erken kalkmak zorunda kalınca Demet Akalın’ın gönlünü almak için kısa bir not yazıp göndermiş: “Kusura bakmayın, ayrılmak zorunda kaldım.”

Demet Akalın’ın bile gönlünü almak için uğraşan “nazik” Kılıçdaroğlu, neden bir kere de olsun şehit ailelerinin gönlünü almayı düşünmez de bir tane bile şehit cenazesine katılmaz?

Kılıçdaroğlu’nun dilinde PKK söylemi: Kan kanla yıkanmaz

Büyük umursamazlık değil mi? Şehitlere saygısızlık.

Kılıçdaroğlu’nun en büyük kusuru keşke bu olsa. Ama dahası da var.

Hakkari’de 11 şehit birden verdiğimiz güne gidelim. Türkiye teröre lanet okuyor. Kılıçdaroğlu ise Adıyaman’daki mitingde şöyle diyor: “Kan kanla yıkanmaz.”

Konuşmasına şöyle devam ediyor:

“35 yıldır terörü silahla bitirmeye çalıştılar, akıl-mantık yok bunlarda.”

Tam bir PKK söylemi. PKK ne zaman saldırılarını artırsa Türkiye’de bir koro şunu söylemeye başlar: “PKK’yla silahla mücadele edilmez.” PKK’lı gibi gözükmez bu tezler. Ancak gizli bir PKK propagandasıdır. “PKK’yı savaşarak yok edemezsiniz.” demek istemektedirler. Akılları sıra tehdit etmekte, “İsteklerimizi kabul etmek zorundasınız.” demektedir.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu da bu koroya katılmış.

Devam edelim Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında söylediklerine: “Önce mağduruz dediler, sonra mağrur oldular, şimdi de zalim haline geldiler.”

Kimmiş zalim olan? Askerlerimizi şehit eden PKK mı? Hayır, AKP’yi kastediyor. Tüm Türkiye şehitlerine ağlıyor, Kılıçdaroğlu askerlerimizi şehit eden PKK’ya değil AKP’ye zalim diyor!

Aslında öldürülen PKK’lıların da hesabını soruyor gizliden gizliye. PKK’lıların askerimize saldırması zalimlik değil de AKP’nin yaptığı zalimlik!

Devam ediyor Kılıçdaroğlu... Kan kanla yıkanmazmış. Toplumsal barışı CHP sağlarmış...

Bütün bunlar, hepsi PKK söylemi.

Onlar da yıllardır PKK saldırdıkça ve Türk milleti bölücü teröre karşı feryat ettikçe “barış”tan söz ederler.

Saldırıyı, katliamı onlar yapar, ama utanmadan da “barış” diye bağrınırlar. Onlar için “barış” devletin bölücü teröre teslim olmasıdır.

Görüldüğü gibi Kılıçdaroğlu PKK’nın bu söylemine de sarılıyor.

Kılıçdaroğlu, AKP’nin Kürt Açılımını Bile Yeterli Bulmuyor

Bununla sınırlı değil Kılıçdaroğlu’nun PKK yanlısı söylemleri. Birkaç gün geriye gidelim. Habur’da serbest bırakılan PKK’lıların geçtiğimiz hafta tutuklanmasının ardından, alıyor mikrofonu eline zehir zemberek açıklamalar yapıyor. AKP’nin Kürt Açılımını eleştiriyor.

Ama terörü azdırdığı, PKK’yı güçlendirdiği i­çin değil. Yetersiz kaldığı için. Serbest bırakılan PKK’lıların tutuklanmasını eleştiriyor.

Kimileri, Kılıçdaroğlu’nun bu tavrına şaşırmış olabilir. Biz şaşırmadık.

Çünkü Dersim İsyanı tartışmalarında Kılıçdaroğlu’nun aldığı tavrı unutmadık. O dönemde de partisinin kurucusu Atatürk’ü değil, isyancıları savunmuştu. Atatürk’ün Dersim İsyanını bastırmasını eleştirmiş, katliam yaşandığını iddia etmiş, çok acılar çekildi demişti.

Atatürk’ün bile bölücü isyanları bastırmasını hazmedemeyen bir zihniyet, günümüzde PKK’ya karşı mücadele edilmesini tabii ki kabullenemez.

Dersim isyanının bastırılmasını hatalı bulanlar, PKK’ya karşı 35 yıldır yürütülen mücadeleyi de tabii ki “akılsızlık” olarak değerlendirecektir.

Dersim’de Seyit Rıza’yı Suçsuz Gören Bugün de Apo’yu Savunur

Dersim İsyanında elebaşı Seyit Rıza’yı savunmak bugün için çok büyük bir tehlike değil. Sonuçta isyan bastırılmış, Seyit Rıza da asılmış.

Peki günümüzün Seyit Rıza’sı Apo söz konusu olunca? Kılıçdaroğlu işte bu meselede de aynı tavrı alıyor. Ve Apo’nun serbest bırakılmasını istiyor.

Hatırlayacaksınız, geçtiğimiz sene CHP Batman İl Kongresi’nde “Genel affı” savunmuş, “Toplumsal barış”ı sağlamaktan bahsetmişti.

Yani PKK silah bırakacak, Ordu operasyonları durduracak, PKK’lı olmak suç olmaktan çıkacak ve ardından af ilan edilecek. Tabii af “genel af” olacak. Yani Apo bile yararlanabilecek.

Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden geri adım attığını iddia edenler oldu, ama öyle bir açıklama hiç gelmedi. Aksine CHP Genel Başkanı seçildikten sonra verdiği röportajlarda Dersim İsyanı ve genel afla ilgili fikirlerinden vazgeçmediğini açıkça söyledi.

Kılıçdaroğlu’nun Batman’daki açıklamasındaki “toplumsal barış” söylemine dikkat edin. Adıyaman’daki konuşmasında da “Toplumsal barışı ancak CHP getirebilir” demişti.

“Toplumsal barış”tan kasıt PKK ile Türk Devletinin anlaşması. Kılıçdaroğlu’nun “PKK terörünü bitirmek için” elindeki sihirli değnek işte bu. Bir sonraki aşama ise Apo’nun affedilmesi.

Kılıçdaroğlu: Apo’nun Desteklediği CHP Genel Başkanı

Kılıçdaroğlu, Apo’yu affedeceğini söyleyecek de Apo boş mu duracak? O da, CHP Genel Kongerisin hemen ardından yaptığı açıklamada Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı seçilmesini olumlu bulduğunu açıklamıştı:

“Kılıçdaroğlu bir yenilik getirebilir, Kemalizmin demokratik güncellenmesi sağlanabilir. Buna bir ihtiyaç olduğunu daha önce de belirtmiştim. Önemli buluyorum.“

İşte Apo-Kılıçdaroğlu “kardeşliği”nin çok önemli bir belgesi. Ancak Apo’nun açıklamasının daha da önemli kısmı sonunda yer alıyor:

“Hükümete, Başbakana söylüyorum, bu sorunu halletmezseniz zaten üç ay sonra gidersiniz. Ayaklarınızın altındaki toprak kayıyor. Görüyorsunuz Kılıçdaroğlu geliyor. Başbakana diyorum ki sen çözmezsen Kılıçdaroğlu çözecek.”

İlginç olan, Apo bu açıklamayı yaptıktan sonra, AKP’nin ayakları altındaki toprağın kaydığına şahit olduk. Artık AKP de Tayyip de, ABD’nin has adamı değiller. Tayyip de zaten bunu gördüğü için İsrail karşıtı rollere bürünüyor. BM’deki İran karşıtı oylamada ABD’nin istediği tavrı almıyor. ABD basınında Tayyip’in günlerinin sona erdiğine ilişkin yorumlar yapılıyor.

Gerçekten de Kürt sorununu çözmeyeceği, yani PKK’ya teslim olmayacağı, Apo’yu serbest bırakmayacağı, Kürt Açılımını devam ettirmeyeceği bile olan Tayyip’in ipi çekilmiş durumda.

Kılıçdaroğlu ile Apo’nun Ortak Akıl Hocası: İsmail Beşikçi

Kılıçdaroğlu ile ilgili çok çarpıcı bir başka gerçeği Birgün gazetesindeki röportajında öğreniyoruz. Anlattığına göre, en çok etkilendiği iki kitaptan biri İsmail Beşikçi’nin “Doğu Anadolu’nun Düzeni” isimli eseriymiş!

İsmail Beşikçi kim peki? Apo’nun ve bütün bölücü akımların akıl hocası.

Bahsedilen kitap ise Beşikçi’nin doktora tezi. Bu kitabın 1969’da yayınlanması Türk Solu içine Kürtçülük virüsünün girmesini sağlayan en önemli olaylardan biridir. O güne kadar Kürtçülük Sol içerisinde son derece tecrit ve marjinal bir hareketti. 68’in liderleri Deniz’ler, Mahir’ler, Kürtçülüğe asla prim vermez, bölücülüğe her koşulda karşı çıkar, Atatürkçü sosyalist anlayıştan taviz vermezdi.

68’de Solun genel tavrı böyleyken Beşikçi’nin bu kitabıyla birlikte Sol içine bir Kürtçülük virüsü yayılmaya başladı. Minorsky ve Nikitin gibi Rus subaylarının Türkiye’deki Kürtler üzerine 1800’lü yıllarda yazdığı istihbarat raporları bu kitapla gündeme geldi. Türkiye’nin doğusunda Kürt diye ayrı bir milli kimlik olduğu, hatta Kürtlerin Türk Devletinin ve genel olarak bütün Türklerin faşist baskısı altında bir “milli zulüm” gördüğü bu kitapla dile getirilmeye başlandı.

O güne kadar Atatürkçülükten şaşmayan sol hareket içine Atatürk düşmanlığı hatta Atatürk milliyetçiliğine ırkçı faşizm diyen anlayış bu kitapla sokuldu.

Beşikçi herhangi bir Kürtçü aydın değildir, Türkiye’de Kürtçü virüsün Sol içerisinde yaygınlaşmasını sağlamış ve PKK dahil bütün Kürtçü örgütlerin akıl hocası sayılabilecek önemli bir Kürtçü teorisyendir.

Kılıçdaroğlu’nun Beşikçi’yi referans vermesi bu açıdan son derece anlamlıdır.

Kılıçdaroğlu: Pervasız Amerikancılık

Kılıçdaroğlu’nun Apo’yla nasıl bir kardeşlik kurduğunu gördük. Sadece akıl hocaları aynı değil. Paslaşıp duruyorlar. Kılıçdaroğlu genel aftan bahsedip Apo’yu serbest bırakmayı vaat ediyor. Apo ise Kılıçdaroğlu’nun genel başkan seçilmesini olumlu bulduğunu belirtiyor.

Tabii bu paslaşmanın ardında ABD var. Öyleyse Kılıçdaroğlu-ABD ilişkileri hakkında da biraz bilgi verelim.Geçtiğimiz günlerde Amerika Türk Konseyi (ATC) Başkanı Armitage Türkiye’ye geldi. Armitage önemli bir ABD’li diplomat. Bush döneminde ABD Dışişleri Bakanı Rice’ın yardımcısıydı. Başkanı olduğu ATC de aslında yarı resmi bir CIA kuruluşu.

ATC Türkiye’ye 6 yıldır ziyarete geliyormuş. Bu 6 yıl boyunca MHP ve CHP’den bir türlü randevu alamamışlar. İlk kez Kılıçdaroğlu’ndan randevu alabilmişler.

Armitage yaptığı açıklamada randevu verdiği için Kılıçdaroğlu’na teşekkür ediyor ve aynı konuşmada İsrail ve İran konusunda Tayyip Erdoğan’la farklı düşündüklerinin altını çiziyor. ABD’nin Tayyip’ten artık vazgeçtiğinin, has adam olarak da Kılıçdaroğlu’nun belirlendiğinin net bir göstergesi.

Armitage-Kılıçdaroğlu görüşmesinin bütün Türkiye’nin gözü önünde ve “Tayyip Erdoğan’la anlaşamıyoruz” açıklamasıyla birlikte gerçekleşmesi ABD’nin verdiği çok önemli bir mesaj.

Açıktan bu tür görüşmeler yapması Kılıçdaroğlu’nun Amerikancılığının ne kadar pervasız olduğunu da gösteriyor. Kılıçdaroğlu Amerikancı olduğunu göstermekten, ABD’li yetkililerle görüşmekten gocunmuyor, aksine bununla gurur duyuyor. Bunu siyasi geleceği için bir koz olarak kullanmaktan çekinmiyor.

İşte en büyük tehlike de bu.

Ulusalcılar Kılıçdaroğlu Uğruna ABD Ve PKK’nın Kuyruğuna mı Takılacak?

Türkiye’de Ulusalcıların, Atatürkçülerin kabul edemeyeceği, asla uzlaşmayacağı birtakım şeyler vardır. Birincisi bölücülük. İkincisi Amerikancılık.

Anlaşılan bu eskilerde kaldı.

Görüldüğü üzere Kılıçdaroğlu bu iki konuda da son derece pervasızca hareket ediyor. İşin ilginci, hiçbir Ulusalcı kesimden, hiçbir Atatürkçüden bunu eleştiren tek bir kelime çıkmıyor.

Çünkü Tayyip iktidarının devrilmesi uğruna Kılıçdaroğlu kabulleniliyor.

Bu aslında Kılıçdaroğlu’nun Kürtçülüğünü, Atatürk karşıtlığını ve Amerikancılığını da kabullenmek demek. Binlerce, onbinlerce, yüzbinlerce Atatürkçü bu şekilde ABD’nin ve PKK’nın kuyruğuna takılmış olacak.

Bir Amerikan işgalinde, bir PKK ayaklanmasında Türkiye’yi savunacak esas güç olan Atatürkçüler bu şekilde pasifize edilmiş oluyor.

Kılıçdaroğlu kötünün iyisi değildir. Yani Tayyip gitsin de kim gelirse gelsin diye bakılacak biri değildir. ABD’nin Kürt Devleti kurma projesinin Tayyip’ten sonraki aktörüdür.

Yine de Tayyip’ten iyidir ” de denemez onun için. Çünkü Türkler açısından çok daha tehlikeli bir Amerikancı misyonun adamıdır. Apo’yu Salıverecek, Kürt devletini kabullenecek sürecin Başbakanı olacaktır Kılıçdaroğlu.

Anlaşılan Kılıçdaroğlu bu role çoktan razıdır. Yaptıkları ve söyledikleri bunu göstermektedir.

Tabii henüz son söz söylenmedi.

Kılıçdaroğlu istediği kadar Amerikancı rüzgârı arkasına almış olsun. Türkiye’nin geleceğini Amerikalılar ya da PKK’lılar değil, Türkler çizecek. Ve Türk milleti Kılıçdaroğlu’nun ihanetini asla affetmeyecek.

Yeter ki biz Kılıçdaroğlu gerçeğini Türk milletine anlatabilelim…


http://www.turksolu.com.tr/ileri/45/kurtcudarbe45.htm#erdem4

***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder