5 Ocak 2017 Perşembe

Türk Tezi, BÖLÜM 1



Türk Tezi, 
BÖLÜM 1


  _ “ Esas olan, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. 

Bu essas ancak tam bağımsızlığa sahip olmakla elde edilebilir. Ne kadar zengin ve refah içinde olursa olsun bağımsızlıktan mahrum bir millet, medeni insanlık karşısında uşak olmak mevkiinden yüksek bir muameleye layık olamaz.''

“ Yabancı bir devletin himaye ve sahipliğini kabul etmek, insanlık vasfından mahrumiyeti, acizlik ve miskinliği itiraftan başka birşey değildir. Hakikaten bu seviyesizliğe düşmemiş olanların isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez.''

“ Halbuki Türk’ün haysiyet ve şerefi ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Büyük bir millet esir olarak yaşamaktansa mahvolsun daha iyidir!..
“ Öyleyse Ya İstiklâl Ya Ölüm. ”

Mustafa Kemal

Türk Tezi


Türk Tezi nedir?
Türk Tezi, Mustafa Kemal’in 1919-38 yılları arasında uyguladığı politikadır. Temeli tam bağımsızlıktır.

Mandacı anlayışlara göre Türk toprağı, metropoller için üs, Türk insanı metropoller için paralı askerdir. Mandacılara göre, Türk toprağı ve insanı, sömürgeci ülkelerin desteğinin alınması için bir kozdur. Bu kozu pazarlayarak, Türkiye’yi daha güçlü bir ülke yapacakları iddiasıyla ortaya çıkarlar.
Ancak, mandacıların göremedikleri ya da görüp de halkın görmesine istemedikleri şey, bir metropolün uydusuna bakışıdır. Örneğin tüm Avrupa devletleri, ABD ve Rusya, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ülkemizi “hasta adam” olarak görüyorlardı.

Her uydu gibi, Türkiye de, metropol için sadece bir uydudur. Ama Türkiye, özel konumu itibarıyla uydudan biraz daha fazla birşeydir.


 < Türkler 1000 yıldır Anadolu’dadır. 1000 yıllık Türk hakimiyeti Türk insanı ile coğrafyayı bütünleştirmiştir. Türk insanının toprağına olan bağlılığı Türk Tezi’nin en önemli dayanağıdır. 1000 yıldır Anadolu’dan atılamayan Türkleri bu topraklardan atabilecek bir güç mevcut değildir. >


Metropoller, kimi uydularının uydu olarak yaşamasına razı olurlar. O uyduların sömürgeleri olarak kalmaları, metropole rant aktarmaları yeterlidir. Ancak Türkiye için bu geçerli olamaz. Çünkü Türkiye, gerek Hıristiyanların, gerekse Yahudilerin hak iddia ettikleri Anadolu’dadır.

Batılı ülkelerle Türklerin Haçlı Savaşları bilinmektedir. Bunun nedeni, Hıristiyan Batılının, Hıristiyan toprağı olarak gördüğü Anadolu’yu Türklerden geri almak istemesidir. 1000 yıldır bu amaçlarına ulaşamasalar da, bu amaçtan vazgeçmemişlerdir. Örneğin İstanbul, hem Katolik, hem Ortodoks Hıristiyanlar için asla vazgeçilemeyecek dini merkezdir.

Aynı şekilde Yahudiler için de Anadolu toprakları kutsaldır. Onlara Tanrının vaadettiği topraklardır. Bu vaade ulaşmak için çalışmaktadırlar. Türk toprağının bu dinsel niteliği, Türkiye’yi işgal edilecek bir ülke, Türkleri de Anadolu’dan kovulması gereken bir kavim haline getirmektedir.

Dört cephede de Batı Hakimiyeti

Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız olabilmesi için, askeri, siyasi, ekonomik, kültürel vs her alanda tam bağımsız olması gerekmektedir. Ancak Türkiye bugün bu durumda değildir.


Türk tezi'nin Coğrafi dayanakları
Türk Tezi’nin dayanakları:


1-Anadolu 
2-Türk Coğrafyası 
3-Ortadoğu 
4-Ezilen dünya.

İdeolojik planda dayanaklar:

1-Milliyetçilik 
2- Türklük 
3- Üçüncü Dünyacılık 
4- Antiemperyalizm


Öncelikle askeri açıdan NATO’ya bağlıdır. Bu, Türk Ordusu’nun Türkiye ve Türkler için bir güvence olmasını zedelemektedir. Bu bakımdan Türk cephesinde bir gedik açılmıştır.
Siyasi açıdan Türkiye Batı kampına mensuptur. ABD ile stratejik müttefiklik ilişkisi ve AB’yle tek taraflı bağımlılık ilişkisi, Türk siyasetinin tümüyle Batı yörüngesinde olmasını getirmiştir. Siyasi bakımdan Türkiye cephesi, Batının cephesi haline gelmiştir.
Ekonomik açıdan, dışa bağımlı modeller, Türk ekonomisini kendine yeterlilikten çıkartmıştır. Türkiye bir savaş durumunda kendi halkını en fazla iki ay besleyebilecek kadar güçsüz bir ülke durumundadır.
Bunun ötesinde ekonomik sistem, ancak yabancı para akışı sayesinde dönebilmektedir. Tüm sektörleriyle ekonomi metropollerin tam bir uydusudur. Ekonomi cephesi Batının çok güçlü olduğu bir alandır. Burada Türkiye’nin potansiyeli çok büyük olduğu için bu cephede, bir “darbe” ile konumlanışı tersine çevirme imkanı vardır.
Kültürel alanda Türkiye, Batı, Hıristiyan ve Yahudi kültürlerinin etkisi altındadır. Kültürün her alanından Türk dışlanmış durumdadır. Bu alanda da Batılılar çok güçlüdür. Ayrıca gerici akımın etkisi, bu cephenin Batcı-gerici bir ittifaka teslim olması anlamını taşımaktadır. Ulusal kültür savaşı için hem Batıcılığın hem de gericiliğin yarattığı tahribatın giderilmesi gerekmektedir.

Türk Coğrafyası
Türk coğrafyası: Tarihsel ve güncel gerçeklik

Türk Tezı’nin dayanakları

Görüldüğü gibi Türkiye, bu dört alanda da önemli ölçüde Batının tam uydusu haline gelmiş durumdadır. Her uydu gibi, metropolün çekim kuvvetine karşı bir itme kuvveti oluşturarak, yörüngeden çıkartmak mümkündür. Ancak bu yörünge değişikliği için bazı dayanakların olması gerekmektedir.
Türk Tezi’nin dayanakları mevcuttur.

1-Türkler 1000 yıldır Anadolu’dadır. 1000 yıllık Türk hakimiyeti Türk insanı ile coğrafyayı bütünleştirmiştir. Türk insanının toprağına olan bağlılığı Türk Tezi’nin en önemli dayanağıdır.1000 yıldır Anadolu’dan atılamayan Türkleri bu topraklardan atabilecek bir güç mevcut değildir. Türk insanına, Türk insanının savaşma gücüne, direnme gücüne dayanmak Türk Tezi’nin ana dayanak noktasıdır.

2-Türkiye Cumhuriyeti, Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan Türk coğrafyasının bir parçasıdır. Bu coğrafi alan Türk’ün doğal dayanağı ve sığınağıdır.Ancak bunu değerlendirebilmek için, Türk coğrafyasının benimsenmesi gerekmektedir. Böyle baktığımız zaman Batı Trakya’dan başlayan Türk toprakları, Anadolu’dan geçerek, Kafkaslar ve Azerbaycan yoluyla Orta Asya içlerine kadar gitmekte, oradan Moğolistan’a ve Sibirya’ya kadar uzanmaktadır.

Bu geniş coğrafya Türklerin 5000 yıllık ata yurdudur. Bu yurtta Türk toprakları sömürgeci Rus metropolünün uydusu haline gelmiştir. Ancak bu uyduluk Türk Birliği bir çekim gücü haline geldiği an bitecektir.

3-Türkiye, Ortadoğu’nun merkezidir. Bu, sadece coğrafi olarak değil tarihi olarak da böyledir. Osmanlı mirası Türkiye Cumhuriyeti’ni Ortadoğu’nun varisi yapmaktadır. Türkler bu topraklar üzerinde manevi bir otoriteye sahiptir.
Bu otorite maddi bir güç haline getirilirse, Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli bir dayanağı olacaktır. Batılı Hıristiyan ve Yahudilere karşı mücadelede, Türkler, aynı zamanda Müslüman halkların savunucusu oldukları zaman bu otorite yeniden kurulacaktır.

Ancak bu otorite artık, çağdaş bir temele dayanmalıdır. Bu temel, Şeriatçılığın dışlandığı, ulus temelli bir antiemperyalizm ve Batı karşıtlığıdır.

4-Tüm dünyada antiemperyalist mücadele ve hareketler Türkiye’nin lojistik dayanaklarıdır. Bu hareketlerle işbirliği ve mücadele birliği geliştirmek Türk Tezi’ni güçlendirecektir.

Burada önemli bir avantaj, Türklerin Batılı ülkeler dahil tüm dünyaya yayılan nüfus gücüdür. Avrupa ülkelerindeki yaklaşık 5 milyon Türk, Türk Tezi’nin birer uç unsurları olarak kullanılmalı, Batılı sisteme orada bir tehdit unsuru oluşturacak şekilde değerlendirilmelidir.

Türk Seddi
Artan Kürt bölücülüğü ve azınlık ırkçılıkları, Türk nüfusunu sıkıştırmaktadır. Kürtçülük istilacılık şeklinde yayılmakta, Türk nüfusunu eritmektedir. Buna karşı Türk bölgelerde bir Türk seddi kurulacaktır. Kürt istilacılığının yayılma noktası olan, Akdeniz’le Güneydoğu Anadolu’nun birleşme noktasında Türk seddi kurulacaktır. 


O nedenle Hatay-Adana-Mersin bölgesi ile Antep ve Maraş’tan oluşacak bölge Türk direnme bölgesi olarak belirlenerek burada bir Türk direniş örgütlenmesine gidilecektir.


İdeolojik dayanaklar

Görüldüğü gibi Türk Tezi’nin güçlü dayanakları bulunmaktadır. Ancak bu dayanaklar bugün değerlendirilmediği gibi, bu dayanakların ortaya konulması bile bir türlü kabul edilemez. Çünkü hiçbir emperyalist güç uyuyan dev Türklerin uyanmasını istemez.
Bu konuda hem ABD, hem Avrupa, hem de Rusya ortak hareket ederler. O nedenle Türk Tezi, her tür metropole ve her türden uyduculuğa karşı konumlanır ve bunun mücadelesi yürütür.

Türk Tezi’nin bir de ideolojik dayanakları vardır. Bunlar ise sırasıyla şunlardır:

1-Milliyetçilik
2-Türklük
3-Üçüncü Dünyacılık
4-Antiemperyalizm


Türk Tezi bu ideolojik dayanakları kullanarak kendisini ortaya koyabilir. Bunun için büyük bir ideolojik seferberlik ve mücadele gerekmektedir. Sonuçta uyduluğa karşı mücadele, uydu kafalarla mücadeledir.
Türk Tezi, dört ideolojik dayanak noktasında savunulmalı, kökü dışarda mandacı ideolojilere karşı mücadele edilmelidir. Bugün Türkiye’de pek çok farklı ideoloji mevcuttur. Ancak tüm farklılıklara karşın bu ideolojiler, mandacılıkta birleşirler. Bu nedenle tüm bu ideolojileri kökü dışarda ideolojiler olarak adllandırmak doğru olacaktır.

Kürt istilasındaki Türk limanları
Türk toprağında güçlü olmak için, liman şehirlerinde denetim kurmak gerekmektedir. Limanlar, hem yabancıların ülkeye giriş noktası hem de bölücülüğün dışarıyla buluşma noktasıdır. Yani hem iç hem dış düşmanı engellemek için liman şehirlerinde güçlü olmak gerekir.

1- Mıllıyetçilik mücadelesi

Türk Tezi’nin en önemli ideolojik dayanağı milliyetçiliktir. Milliyetçilikten anladığımız, Atatürk milliyetçiliğidir, Türk milliyetçiliğidir. Atatürk’ün tarif ettiği şekliyle, ortak tarih, ortak kültür ve birlikte yaşama arzusu, aynı coğrafyadaki halkı millet haline getirir. Bu millet, Misak-ı Milli sınırları içinde bölünemez, ayrıştırılamaz.

Bugün Türk milliyetçiliği çok yönlü bir saldırı altındadır. Saldırının en önemli ayağı, Türk milliyetçiliğini Türk ırkçılığı gibi algılayan, göstermeye çalışan kesimlerden gelmektedir. Böylece Türk kimliği, diğer etnik kimlikleri ezen bir ırk tanımına dönüştürülmektedir.

Oysa Türk, bir ırkı değil milleti simgeler. Türk milletini, etnik parçalarına ayırma planı, esas ırkçı plandır. Bu ırkçılık, Kürt ırkçılığı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kürt ırkçılığı, Türk milliyetçiliğinin en büyük mücadele hedefidir. Ancak Kürt ırkçılığının bazı ideolojik dayanakları vardır. Kürt ırkçılığı kendisini Türkiyecilik ve halkların kardeşliği gibi hümanist sloganlar ardına gizlemektedir.
Oysa Türkiyecilik de halkların kardeşliği sloganı da, tek bir millet içinde birleşmiş, kardeşten öte tek bir varlık haline gelmiş olan milleti bölme amacı taşımaktadır. Bu argümanları piyasaya süren de Kürt ırkçılığını destekleyen Avrupalı ve Amerikalı emperyalistlerdir. Emperyalistlerin, ezilen ulusları etnik parçalara bölme planının bir yansımasıdır.
Buna özellikle akademik çevrelerden verilen bazı sözde bilimsel desteğin de ortaya konulması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti tek milletten oluşur. Bu millet bir üst kimlik değildir. Oysa bugün Türk bir üst kimliğe dönüştürülerek, Türkiye’nin federasyonlaştırılmasına dayanak yapılmak istenmektedir.
Türk milliyetçiliğinin bu direnişçi yanının dışında özellikle toparlayıcı, birleştirici, organize edici yanının da ortaya konulması gerekmektedir. Kürt ırkçılığının toplumda yarattığı rahatsızlık aşikârdır. Kürt ırkçıları bir yandan, diğer azınlık ırkçılıkları diğer yandan örgütlenmekte, toparlanmakta ve Türkiye’yi bölmeye çalışmaktadır.

Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin harcı Türk milletidir. Bu da Türk’ün her tür ırkçılığa karşı kendisini ortaya koymasını, kendi varlığını savunmasını gerektirir. Yükselen bölücü ırkçılığa karşı, birleştirici bir Türk örgütlenmesi ihtiyaç haline gelmiştir. Bu mileltin asıl sahipleri haklarını savunmak için örgütlenecektir.

2- Türklük mücadelesi

Türk Tezi’nin bir dayanağı Türkiye Cumhuriyeti, diğer dayanağı ise Türk coğrafyasıdır. Bu geniş perspektiften baktığımızda, Türk milliyetçiliğinin direniş gücüne bir Türklük şuur ve heyecanını da eklemek gerekir. Türklük, bu geniş coğrafyanın insanlarının, kendi varlıklarının farkına varması, kendi geleceklerini, çıkarlarını düşünmeleri demektir.
Batı Trakya’dan Uzak Asya’ya kadar Türk kökenli halklar, farklı milletleşme süreçlerinden geçmiştir. Bu milletleşme süreci tek bir Türk milleti ortaya çıkartmamıştır. Ancak her bir Türk soylu milleti bağlayan, bu soydaşlık bağı önemli bir bağdır. Bu bağı değerlendirmek Türk Tezi’nin temel yaklaşımıdır. Bu, uyuyan devi uyandırmaktır. Büyük Türk coğrafyası bir Türk uyanışına sahne olmalıdır.

Burada üç tür handikap vardır. Birinci handikap enternasyonal fikirlerdir. Özellikle sol liberal kesimde hakim olan bu enternasyonal saplantılar, Türklerin biraraya gelmesini her zaman için faşistlik ve ırkçılık olarak görmüş ve suçlamışlardır. Bu sözde sol ama özde emperyalist sağ bakış açısı ile mücadele etmek gerekmektedir.

İkinci handikap Türk ırkçılığıdır. Türk ırkçılığı içinse Türk coğrafyası ırki bir devletin vatanıdır. Ancak bu hayalcilikten öte bir şey değildir. Fakat bu hayalcilik, faşist hareketin elinde, şoven bir ırkçılığa dönüşmüştür.
Bu ırkçı anlayış, aynı zamanda, çeşitli emperyalist güçlerin güdümünde kullanılmıştır. Gerek Birinci Dünya Harbi öncesi ve sonrasında Almanya’nın, İkinci Dünya Harbi öncesi ve sonrasında yine Almanya’nın oyuncağı olan ırkçı hareket, 60 sonrası tümüyle Amerikan piyonu olmuştur.
Türklük şuurunun önündeki üçüncü handikap Şeriatçılıktır. Şeriatçı hareket de Türk’ü aşağı bir kavim olarak görür. Arap ırkçılığını yücelten, millet duygusunu da tıpkı Marksistler gibi yoketmeye çalışan Şeriatçı hareket, Türk coğrafyasında bir ayrıştırıcı kuvvettir.

Bu kuvvet de yine, gerek Sovyet Devrimi sırasında, gerek 60 sonrası Yeşil Kuşak projesinde ABD’nin hizmetinde kullanılmıştır. Ve yine hem ABD’nin hem de Rusya’nın en büyük kozu, Türklük şuuruna karşı Şeriatçılıktır. O nedenle Şeriatçı hareket Orta Asya’da Türklüğe karşı mücadelenin ideolojisidir.
Burada Ermenistan’ın konumuna bir göz atmak faydalı olacaktır. Ermenistan, Azerbaycan’a karşı da Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı da hem ABD hem de Rusya tarafından desteklenmektedir. Ermenistan, Türk coğrafyasını tam Türkiye Azerbaycan sınırında bölen kama bir devlet rolü oynamaktadır.

Uyuyan dev Türkler

Buna ilişkin önemli bir belge “Sovyetler Birliği’ne karşı uygulanacak Psikolojik Harp” belgesidir. NATO bünyesinde oluşturulan piskolojik harbin amacı şu şekilde ortaya koyulmaktadır.
Psikolojik savaşın hedef kitlesi Rus olmayan uluslardır, ya da ulusal topluluklardır. Sovyetler Birliği’nin merkezi otoritesi çöktüğü zaman, Rusya’dan başka 16-17 yeni devlet ortaya çıkacaktır. Ortaya çıkacak yeni devletlerden 5-6 tanesi Türk devleti olacaktır. Bunların bulundukları coğrafya stratejik yönden çok değerli ve doğal kaynakları zengindir. Bu devletler, Batıdaki Türkiye Cumhuriyeti ile birleşirse, o zaman “Hitler Almanya’sından ve Stalin Rusya’sından daha tehlikeli bir kuvvet” Batılıların karşısına çıkacaktır.
Bu nedenle şu soru sorulmaktadır: “Büyük bir tehlikeyi yaratmamak ve Türkiye ile doğudaki Türklerin birleşmesini önlemek için alınacak önlemler neler olmalıdır?”

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,


***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder