31 Temmuz 2016 Pazar

KİRLİ MENDİL...




KİRLİ MENDİL...



19 Ekim 2009 Pazartesi,


SERDAR ANT

Dışişleri Bakanlığı’ndan dün akşam yapılan açıklamada, ABD yönetiminin PKK’yı uyuşturucu kaçakçıları listesine dâhil ettiği duyuruldu. ABD Hazine Bakanlığı bünyesindeki Yabancı Varlıkların Kontrolü Ofisi tarafından yapılan duyuruya dikkat çekilen Bakanlık açıklamasında,“PKK’nın lider kadrosunda yer alan Murat Karayılan, Ali Rıza Altun ve Zübeyir Aydar’ın ‘Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı’ (Specially Designated Narcotics Trafficker) olarak ilan edildiği, söz konusu üç şahsın ABD’de bulunan malvarlıklarının dondurulmasına ve ABD vatandaşlarının bu şahıslarla ekonomik veya ticari nitelikli bir işlem yürütmesinin yasaklanmasına karar verildiği” belirtildi. (Hürriyet, 15.10.2009)

Oysa PKK liderlerinden Murat Karayılan, 7 Ekim 2006 tarihinde Newsweek dergisinde yayınlanan bir söyleşisinde (Michael Hastings, "Into the Blacksnake's Lair", Newsweek, 7.10.2006 ) ABD’ye çağrı yapıyordu:

"ABD'nin müttefiki olabiliriz, düşmanlarımız aynı… ABD bizi hep düşmanlarımızın gözüyle gördü. Oysa biz, dost olarak algılanmak istiyoruz. Aksine, Kürtler fazlasıyla ABD sempatizanıdır. Eğilimleri, Amerikancılık yönündedir."

Bilmem ki şimdi “eğilimleri Amerikancılık yönünde” olan “ABD sempatizanı” Karayılan’a ne demeli?

“Al da ABD’nin hayrını gör!”

İnsan, yapılan açıklamayı okuyunca ister istemez düşünüyor:

PKK, 1978’de kurulmuş bir örgüt… 1984’den beri kanlı terör eylemleriyle Türkiye’yi bölmeye çalışıyor; bu yolda asker, sivil, kadın, çoluk, çocuk demeden insanları öldürüyor, 25 yıldır Türkiye’nin bütünlüğüne, milletin birliğine karşı bir “kirli savaş” yürütüyor. Bütün bu süre boyunca PKK, terörist eylemlerini nasıl finanse etti peki? Terör örgütünün ABD’de bulunan mal varlıklarından ABD’nin yeni mi haberi oldu? Dünyada kuş uçsa bilen ABD’nin, PKK’nın uyuşturucu kaçakçılığı yaptığından haberi yok muydu sanki? Kuzey Irak’ta üslenmiş PKK teröristlerine koruma sağlayan, “bölgenin istikrarı bozulmasın” bahanesiyle Kuzey Irak’ı Türkiye’ye yasaklayan ABD değil miydi? ABD’nin PKK teröristlerine kimi dönemlerde lojistik destek ve istihbarat sağladığı gazete haberlerine bile konu oldu! Dağlıca ve Aktütün baskınlarında ABD’nin etkisi olduğu yönünde kuşkular kamuoyuna yansıdı!

Sonuçta, ABD yıllardan beri PKK terörizmine göz yumdu, korudu, kol kanat gerdi! Sözümona PKK’yı “terörist örgüt” olarak ilan etti, ama öte yandan terörle mücadelenin gereklerini umursamayan bir kollayıcılıkla davrandı. Kısacası, Türkiye’yi Ortadoğu’da kendi çıkarları koşutunda bir politika izlemeye ve işbirliğine zorlamak için PKK’yı bir baskı aracı, bir tür “sopa” olarak kullandı! 

En sonunda PKK ile işi biten, daha doğrusu Türkiye’nin yönetiminde olanları istediği kıvama sokan ABD, şimdi PKK’yı bir “kirli mendil” gibi kenara fırlatıyor!

Peki, “eğilimleri Amerikancılık yönünde” olan, “ABD sempatizanı” terör örgütü bu ilişkiden ne kazandı? ABD, Kürtlere “özgürlük” getirdi mi? ABD tarafından “dost olarak algılanmak isteyen” terör örgütü, bu amacına ulaştı mı?

PKK’nın bu süreç içinde tek “kazancı” olmuştur, tabii buna da “kazanç” denilebilirse…

Yüzlerce yıldır iç içe, kardeşçe yaşayan Türkleri ve Kürtleri düşman etmeye çalışmış, Türkiye’ye büyük maddi ve manevi zararlar vermiştir. Türkiye’nin Güneydoğusu PKK’nın kanlı terör eylemleri nedeniyle bir savaş alanı haline gelmiştir, yüzlerce yıldır barış içinde bir arada yaşayanlar, şimdi birbirlerine kuşku ile bakar olmuşlardır. PKK, emperyalizm tarafından Cumhuriyet vatandaşlarını “Kürtler” ve “Türkler” şeklinde bölüp çatıştırmak için kullanılmıştır. Şimdi de emperyalizmin çıkarları için yaptığı hizmetlerin ödülünü almaktadır: “Özel Olarak Belirlenmiş Uyuşturucu Kaçakçısı…”

Kimilerine paradoksal görünebilir belki, ama PKK’nın ve onun destekçisi olan Kürtlerin aslında tek dostu vardır: Türkiye!

PKK ve destekçileri için tek çıkış da bugüne kadar kendilerini kullananların maşası olmayı artık bırakıp, gerçekten onurlu ve eşit yurttaşlar olarak bir yaşam sürmek için kayıtsız koşulsuz Türk adaletine teslim olmaktır. Türk ile Kürdün çatışmasından, birbirini kırmasından emperyalizmden başka kimse yarar sağlamıyor. Bu yıkıcı savaş için hem devletin hem de PKK’nın harcadığı yüz milyarlarca dolar Türkiye için harcanmış olsaydı, Türkiye’nin bugün ne “Kürt sorunu” kalırdı ne geri kalmışlık sorunu…

PKK bugüne kadar adam öldürüp kan dökerek ne elde etti peki? Kürt kökenli vatandaşlarımızın yaşam standardı mı yükseldi, bölgede daha çok okul, hastane, fabrika mı var? PKK’nın uyuşturucu parası da emperyalist silah tekellerinin cebine gitti, Türk halkının vergileri de… Sonuç: sıfıra sıfır, elde var sıfır…

Zamanında Suriye’nin kanatları altına sığınan Öcalan’ın, Suriye’den çıkınca nasıl “sudan çıkmış balığa” döndüğü, Batılı devletler tarafından nasıl kullanıldığı ve sonunda Türkiye’ye nasıl teslim edildiği ortadadır. PKK yakında Kuzey Irak’tan çıkarılacak ve Öcalan’dan beter olacaktır. Onun için vakit daha da geç olmadan, emperyalist devletlerin maşalığına son vererek gelip teslim olmak, adil bir şekilde yargılanıp daha sonra da eşit yurttaşlar olarak hak edilen saygıyı görerek yaşamak bir “kirli mendil” muamelesi görmekten daha iyi değil mi?

Türkiye Cumhuriyeti hepimizindir! PKK ve destekçileri artık hata yaptıklarını kabul edip, kayıtsız koşulsuz silah bırakarak Türk adaletine teslim olurlarsa, emin olsunlar Türk’ün bağışlayıcılığı ve büyüklüğü onları bir kere daha kucaklayacaktır!



..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder