GERİ KABUL ANLAŞMASI (GKA) ANLAŞMANIN İÇERİĞİ BÖLÜM 2
TABLO 3. AB’YE YAPILAN SIĞINMACI BAŞVURULARI: İLK 10 ÜLKE VE TÜRKIYE
Sıra (2015) Ülke 2012 2013 2014 2015 Yüzde (2015)
1 Suriye 24.115 49.980 122.065 289.715 32,4
2 Afganistan 28.020 26.215 41.405 133.165 14,9
3 Irak 13.190 10.740 21.365 91.440 10,2
4 Kosova 10.210 20.225 37.890 64.250 7,2
5 Arnavutluk 7.500 11.065 16.950 59.225 6,6
6 Sırbistan 19.055 22.360 30.840 28.505 3,2
7 Pakistan 19.785 20.850 22.220 24.780 2,8
8 Bilinmeyen 3.315 4.025 9.590 20.155 2,3
9 Eritre 6.400 14.485 36.945 19.200 2,2
10 Somali 14.280 16.510 16.490 15.325 1,7
26 Türkiye 6.210 5.635 5.175 2.675 0,3
TOPLAM 335.450 431.090 627.780 894.005 100
TABLO 4. AB’DE DÜZENSİZ OLARAK BULUNDUĞU TESPIT EDILENLERIN UYRUKLARI
Sıra (2014) Ülke 2012 2013 2014 Yüzde (2014)
1 Suriye 17.050 32.025 111.345 17,8
2 Eritre 6.020 10.080 50.585 8,1
3 Afganistan 34.105 23.750 39.690 6,3
4 Fas 27.880 26.780 31.820 5,1
5 Arnavutluk 18.610 27.035 31.645 5,1
6 Pakistan 29.665 24.390 23.635 3,8
7 Hindistan 16.100 15.810 17.220 2,8
8 Ukrayna 12.555 12.060 16.600 2,7
9 Nijerya 12.095 13.840 16.175 2,6
10 Tunus 17.525 12.550 16.055 2,6
11 Cezayir 17.290 14.225 15.315 2,5
12 Sırbistan 10.420 10.495 14.120 2,3
13 Somali 9.175 8.575 14.035 2,2
14 Kosova 5.180 7.925 11.840 1,9
15 Rusya 10.205 15.030 10.885 1,7
16 Bangladeş 15.360 9.490 9.900 1,6
17 Vatansız 2.060 4.220 9.805 1,6
18 Irak 9.290 6.415 9.745 1,6
19 Türkiye 9.290 8.895 8.325 1,3
TOPLAM 433.730 429.770 625.565 100
Tablo 3 ve 4’teki ülkelerden birçoğunun AB ile geri kabul anlaşmaları bulunması ve/veya AB’ye yönelik düzensiz göç güzergahının Türkiye’den geçmemesi
sebebiyle Türkiye-AB arasındaki GKA kapsamında değerlendirilme ihtiyacı bulunmamaktadır.
Kaynak: EUROSTAT
Kaynak: EUROSTAT
Coğrafi konumları itibarıyla tablolardaki ülkelerden Türkiye’ye kayda değer miktarda geri gönderim gerçekleşebilecek ülkeler olarak Suriye, Afganistan,
Irak, Eritre, Hindistan, Somali ve Bangladeş sayılabilir. Özellikle 2015 yılındaki yoğun düzensiz göç dikkate alındığında eldeki veriler, GKA’nın yürürlüğe
girmesinin ardından bir milyondan fazla kişinin Türkiye’ye iade edilebilecek olduğunu düşündürebilir. Öte yandan, geri gönderimlerin bu sayının bir hayli
altında kalması beklenmektedir. Çünkü:
1. Bu göçmenlerin tamamı AB’ye Türkiye üzerinden geçmiş değildirler.
2. Göçmenlerin AB’ye Türkiye üzerinden geçmiş olduklarının belgelendirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de kayıt altına alınmaksızın AB’ye geçmiş olanlar için
bu belgelendirmenin yapılması kolay olmayacaktır. Bu göçmenler, Türkiye’ye geri gönderilmemek adına farklı bir rotadan geldiklerini beyan edebilirler.
3. Düzensiz olarak AB’ye geçenlerin birçoğu AB ülkelerine iltica başvurusunda bulunmaktadır.
4. Sığınmacı başvurusunda bulunmayan ve başvuruları reddedilen kişilerin ise resmi mercilerce yakalanmaları ve Türkiye’ye yapacakları geri gönderim
başvuruları sonuçlanıncaya değin kontrol altında tutulmaları gerekmektedir.
Çok sayıda kişinin geri gönderim prosedürlerinin bir arada yürütülmesi birçok üye ülke için kolay olmayacaktır.
Bunların yanı sıra, geri gönderim taleplerinin değerlendirilmesi neticesinde Türkiye bazı kişileri geri almayı belge eksikliği ve benzer sebeplerle kabul
etmeyebilir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki geri kabul sözleşmesinin uygulanmasında bu durum yaşanmış, Türkiye Yunanistan’ın geri gönderme talebinde bulunduğu kişilerden çok azını kabul etmiştir. Örneğin Ocak-Eylül 2015 arasında Yunanistan 8.727 kişi için geri gönderim başvurusunda bulunmuş,
Türkiye 2.395 kişiyi geri almayı kabul etmiş fakat nihayetinde bu kişilerden yalnızca sekizi Türkiye’ye geri gönderilebilmiştir.32 Türkiye makamlarına göre
geri kabul sürecinin hukuki ve fiili zorluklarından kaynaklanan33 bu durum
karşısında Yunanistan sınır muhafızlarının deniz ve kara sınırlarında tespit ettiği
kaçak göçmenleri Türkiye tarafına geri göndermek gibi anlaşmanın etrafından
dolanma girişimleri olmuş,34 bu girişimler Türkiye tarafından protesto
edilmiştir. Yunanistan ile mevcut sözleşme kapsamındaki geri gönderimler, 29
A deal that works: Merkel Plan 2.0
32. Gerald Knaus, “The Devil in the Detail: EU-Turkey Refugee Summit in November 2015”, ESI, 29 Kasım 2015,
< www.esiweb.org/rumeliobserver/2015/11/29/the-devil-in-the-detail-eu-turkey-refugee-summit-in-november-
www.esiweb.org/rumeliobserver/2015/11/29/the-devil-in-the-detail-eu-turkey-refugee-summit-in-november- 2015 >
(Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
33. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünden (GİGM) yetkililerle mülakat.
34. Human Rights Watch, “Stuck in a Revolving Door: Iraqis and Other Asylum Seekers and Migrants at the European Union,” 26 Kasım 2008, https://www.hrw.org/report/2008/11/26/stuck-revolving-door/iraqis-and-other-
asylum-seekers-and-migrants-greece/turkey, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016); Human Rights Watch, “Yunanistan:
Botlara Yönelik Saldırılar Göçmenlerin Hayatlarını Tehlikeye Atıyor”, 23 Ekim 2015, < https://www.hrw.org/tr/news/2015/10/23/282584 > (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
Kasım 2015 zirvesinin ardından hızla artmış,35 Mart 2016 mutabakatıyla ise
Yunan adalarından Türkiye’ye hızlandırılmış geri gönderimler başlatılmıştır.
Diğer bir deyişle, Türkiye ve AB arasında olağanüstü şartlarda gelişen ve güçlü
bir siyasi boyutu bulunan işbirliği ortamı, bu sözleşmenin uygulanmasını doğrudan
etkilemiştir.
Öte yandan, geri kabul anlaşmasında kişilerin beyanlarının da geri kabul için
“kesin olmayan karine” teşkil edebilmesi, Avrupa’ya Türkiye’den gitmemiş fakat
geri gönderilmeleri durumunda geldikleri ülkeye değil de Türkiye’ye gitmeyi tercih edecek olan düzensiz göçmenlerin de bu kapsamda Türkiye’ye gönderilmek istenmesi ihtimalini akla getirmektedir. Geri gönderim süreçlerinde bu ihtimale binaen birçok tartışmanın yaşanacağı şimdiden tahmin edilebilir. Menşe ve transit ülkeleri hakkında yazılı belge bulunmayan üçüncü ülke vatandaşları ve vatansızların iade talepleri karşısında Türkiye makamlarının dikkatli olmaları, haddinden fazla sayıda geri gönderimleri önleyecektir.
Sığınma amacıyla ülkelerinden ayrılmış olanların GKA kapsamında Türkiye’ye
geri gönderilip gönderilemeyeceği de halen tartışılmakta olan bir konudur.
Uluslararası hukukta yer alan ve mültecilerin canlarının tehlikede olduğu bir ülkeye gönderilmemesi (non-refoulement) prensibi, geri gönderimlerde kritik bir
noktadır. Öyle ki AB topraklarında kanunsuz olarak bulunduğu tespit edilmiş bir
kişi eğer ülkesinde hayati tehlike veya baskıya maruz kalacaksa bu ülkeye geri
gönderilemez. Bu prensip, üçüncü ülkelere yapılacak geri gönderimler için de geçerlidir.
AB’ye gelen sığınmacılar, kendilerine yeterli korumayı sağlayamayacağı
düşünülen üçüncü ülkelere de geri gönderilmemekte dirler.
Bir AB ülkesi tarafından iltica hakkı tanınmış kişiler ile iltica talebi işlem
görmekte olanların gerek AB’nin mülteciler hakkındaki mevzuatı, gerekse GKA
uyarınca (madde 18/4) geri gönderilmeleri mümkün değildir. Bununla beraber,
her ne kadar insan hakları bakımından tartışmalı olsa da, AB Konseyi’nin
uluslararası korumaya ilişkin 2013/32/EU sayılı direktifi, sığınmacıların üçüncü
ülkelere geri gönderilmesine imkan vermektedir. Söz konusu belgeye göre, AB
topraklarına belirli asgari şartları haiz bir üçüncü ülkeden geçerek geldiği tespit
edilen sığınmacıların iltica başvuruları üye ülkelerce reddedilebilir ve bu kişiler
“ilk sığınma ülkesi” ya da “güvenli üçüncü ülke” adı altında bu ülkeye geri gönderilebilirler (madde 33-38).36
35. “Türkiye Üzerinden Giden Kaçaklar İade Ediliyor”, Habertürk, 1 Mart 2016; “Yunanistan, 81 Ekonomik Göçmeni Türkiye’ye İade Etti”, Hürriyet, 11 Mart 2016.
36. Direktifin tam metni için bkz.
< http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/HTML/?uri=CELEX:32013L0032&from=EN > (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin (BMMYK) yaptığı tanımlara da kısaca değinilecek olursa, sığınmacı için etkin koruma sağlanmış olan üçüncü ülkelere “ilk sığınma ülkesi”, sığınmacının geliş güzergahı üzerinde iltica başvurusu yapabileceği üçüncü ülkelere ise “güvenli üçüncü ülke” adı verilmektedir.
37 Türkiye, 1951 yılında imzalanan Mültecilerin Hukuki Durumuna
Dair Cenevre Sözleşmesi’ne koyduğu coğrafi sınırlama uyarınca Avrupa dışından
gelenlere mülteci statüsü tanımamaktadır. Bundan dolayı uluslararası platformlarda Türkiye halen mülteciler için bir güvenli üçüncü ülke kabul edilmemektedir.
Vize yol haritasına koyduğu meşruhatlarda Türkiye, GKA’nın üçüncü
37. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, “Global Consultations on International Protection/Third Track: Asylum
Processes (Fair and Efficient Asylum Procedures)”, EC/GC/01/12, 31 Mayıs 2001.
İltica başvurularının AB üyesi ülkelerce reddedilebileceği durumlar (Direktif 2013/32/EU, Madde 33):
a) Başvuru sahibine bir başka AB üyesi ülke tarafından uluslararası koruma sağlanmış olması
b) AB dışındaki bir ülkenin başvuru sahibi için bir “ilk sığınma ülkesi” olarak görülmesi
c) AB dışındaki bir ülkenin başvuru sahibi için bir “güvenli üçüncü ülke” olarak görülmesi
d) Reddedilmiş bir başvurunun ardından yapılan ikinci başvuruda başvuru sahibinin lehine yeni bir unsur veya bulguya yer verilmemesi
e) Kendileri adına velisi tarafından başvuruda bulunulmuş olanların ek bir başvuru yapmak için ortada bir gerekçenin olmaması İltica başvurularında bir ülkenin “ilk sığınma ülkesi” kabul edilme kriterleri (Direktif 2013/32/EU, madde 35)
a) Başvuru sahibine mülteci statüsünün tanınmış veya tanınabilecek olması
b) Başvuru sahibinin ülkesine zorla geri gönderilmeyecek ve kendisine yeterli koruma sağlanacak olması
İltica başvurularında bir ülkenin “güvenli üçüncü ülke” kabul edilme kriterleri (Direktif 2013/32/EU, madde 38)
a) Başvuru sahibinin ırkı, dini, uyruğu, bir sosyal gruba mensup oluşu veya siyasi görüşleri yüzünden hayat ve özgürlüğünün tehdit altında olmaması
b) İdam cezasının, işkence ve insanlık dışı muamelenin bulunmaması; hayati tehdit oluşturacak düzeyde bir silahlı çatışma halinin yaşanmaması
c) Başvuru sahibinin ülkesine zorla geri gönderilmeyecek olması
d) Başvuru sahibinin işkence ve insanlık dışı muamele göreceği bir yere gönderilmeyecek olması
e) Başvuru sahibine Cenevre Sözleşmesi uyarınca uluslararası koruma sağlayacak bir iltica başvurusu yapabilme olanağının bulunması
ülke vatandaşları söz konusu olduğunda yalnızca üye ülkelere iltica başvurusu yapmayanlara ve iltica başvurusu yapıp başvurusu reddedilenlere uygulanması gerektiğinin altını çizmiştir.
Bununla beraber Suriye iç savaşının son yıllardaki gidişatı bu durumu
Suriyeliler özelinde değiştirmiştir. Türkiye, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde yer
alan coğrafi kısıtlılık tercihini benimsemesine ve Avrupa dışından mülteci
kabul etmemesine rağmen Suriye’deki savaştan kaçanlara kapılarını açmıştır.
22 Ekim 2014 tarihinde yayımlanan yönetmelikle 28 Nisan 2011 tarihinden
itibaren Suriye’den Türkiye’ye sığınma amacıyla gelenler için geçici koruma
sağlanmış,38 sonradan kabul edilen diğer yönetmeliklerle de Suriyeli mültecilere
tanınan sosyal hak ve imkanlar genişletilmiştir. Bu düzenlemeler Türkiye’yi
Suriyeli sığınmacılar için bir “ilk sığınma ülkesi” kabul edilecek duruma
getirmiştir. Türkiye ve AB’nin Mart 2016’da vardıkları mutabakat uyarınca
Yunan adalarına geçen Suriyeli sığınmacıların Türkiye’ye iadesi de bu sayede
mümkün olmuştur. Zira sığınmacıların Yunanistan’a yaptıkları iltica başvuruları,
bir “ilk sığınma ülkesi”nden gelmiş olmaları temelinde reddedilebilmektedir.
Türkiye’nin Suriyelilere yasal güvence altında bir koruma tanımamış
olması durumunda AB ülkelerinin bu kişilerin iltica başvurularını kolaylıkla
reddedemeyecekleri açıktır.
Suriyeli sığınmacılar için yapılmış geçici düzenlemenin ötesinde GKA’nın
geleceğini de ilgilendiren önemli bir husus ise Türkiye’nin son yıllarda uluslararası korumaya ilişkin yapmış olduğu düzenlemelerin Türkiye’yi bir “güvenli üçüncü ülke” haline getirip getirmediğidir. Zira AB’ye üye ülkelerin
Türkiye’yi “güvenli üçüncü ülke” ilan etmeleri durumunda Türkiye üzerinden
geçerek üye ülkelerde iltica başvurusu yapan sığınmacıların tamamının başvurularının reddedilmesi ve çok sayıda kişinin39 GKA kapsamında Türkiye’ye
geri gönderilmesi mümkün olabilecektir. Bugün bir görüşe göre, 6458 sayılı
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu ve buna bağlı olarak kabul edilen
yönetmelikler yabancı sığınmacılara uluslararası korumaya denk sayılabilecek
düzeyde bir güvenlik sağlamakta olup Türkiye, Cenevre Sözleşmesi üzerindeki
çekincesini kaldırmaksızın üye ülkelerce “güvenli üçüncü ülke” ilan
edilebilir.40 Hatta bu görüş temelinde, Türkiye’nin Avrupa’ya kendi topraklarından geçmiş bütün mültecileri geri alması, bunun karşılığında her yıl birkaç yüz bin mültecinin AB ülkelerince kabul edilmesi gibi fikirler tartışmaya açılmıştır.
38. Geçici Koruma Yönetmeliği’nin tam metni için bkz. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2014/10/2014
1022-15-1.pdf, (Erişim tarihi: 2 Mayıs 2016).
39. Eylül 2015 sonu itibarıyla AB ülkelerinde sonuçlanmayı bekleyen toplam iltica başvuru sayısı 800 bin üzerindedir:
“More than 410 000 First Time Asylum Seekers Registered in the Third Quarter of 2015”, Eurostat
Newsrelease, 10 Aralık 2015.
40. Örneğin bkz. “Turkey as a ‘Safe Third Country’ for Greece”, ESI Background Document, 17 Ekim 2015,
http://www.esiweb.org/pdf/ESI%20-%20Turkey%20as%20a%20safe%20third%20country%20-%2017%20
October%202015.pdf, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
41 Şubat 2016 başlarında Yunanistan hükümetinin Almanya ve Fransa hükümetlerinin de desteğiyle Türkiye’yi güvenli üçüncü ülke ilan
etmeye karar vermesi,42 bu ülkedeki bütün sığınmacıların yakın bir gelecekte Türkiye’ye geri gönderilme girişimlerinin başlayabileceğini düşündürmektedir.
Uluslararası insan hakları örgütleri ise, Türkiye’nin güvenli üçüncü ülke kabul
edilerek sığınmacıların geri gönderilmesi fikrini sert biçimde eleştirmektedir.
Bu örgütler, Türkiye’nin Avrupa dışından gelenlere iltica hakkı tanımaması, yeterli altyapı ve personelin bulunmaması gibi sebeplerden dolayı güvenli bir üçüncü ülke olarak görülemeyeceği düşüncesindedirler.43 Konuya daha az eleştirel yaklaşan BMMYK ise AB Konseyi direktifindeki “sığınmacının… iltica başvurusu yapabilme olanağının bulunması” ifadesinin net olmadığını işaret ederek gerekirse bu durumun uluslararası mahkeme yoluyla çözülmesini önermektedir.44
Gerçekten de sığınmacıların bir güvenli üçüncü ülke üzerinden geldikleri
gerekçesiyle AB dışındaki bir üçüncü ülkeye geri gönderilmeleri hukuki ve insani
boyutlarıyla oldukça tartışmalı bir konudur. Göçmenler konusunda en katı
tavrı izleyen üye ülkelerden biri olan Macaristan, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nce güvenli görülmeyen45 Sırbistan’ı Temmuz 2015’te güvenli üçüncü ülke ilan ederek46 sığınmacıları kayıt altına dahi almaksızın bu ülkeye göndermeye teşebbüs etmiş fakat bu taleplerinden çok azı Sırbistan tarafından işleme alınmış ve sonuçlandırılmıştır.47
Macaristan, gerek kendi topraklarında bulunan gerekse Dublin Düzenlemesi uyarınca diğer üye ülkelerden geri gönderilen 48 sığınmacıların iltica taleplerini güvenli bir üçüncü ülkeden geçerek geldikleri gerekçesiyle reddetmiş ve bu kişileri Sırbistan’a göndermek amacıyla gözetim altında tutma yoluna gitmiştir.
41. Gerald Knaus, “Ein Plan B für Merkel”, Süddeutsche Zeitung, 21 Ocak 2016.
42. “Hilfe für Athen, Sorge um Schengen”, tagesschau.de, 5 Şubat 2016; “Hot Spot Work Intensifies as Greece Agrees to Recognize Turkey as ‘Safe’ Country”, ekathimerini.com, 5 Şubat 2016. Yunanistan’ın Göç İşlerinden Sorumlu Bakan Yardımcısı Yoannis Muzalas, Türkiye’nin kendi vatandaşları için güvenli bir ülke olmadığı, fakat sığınmacılar için yeterli düzeyde uluslararası koruma sağladığı iddiasındadır: “??????? ????????: ?? ????? ???
??????? ???? ????µ???”, ? ?????, 28 Mart 2016.
43. “Rechtsgutachten von PRO ASYL: Türkei ist Kein Sicherer Staat für Flüchtlinge!”, Pro Asyl, 4 Mart 2016,
https://www.proasyl.de/news/rechtsgutachten-von-pro-asyl-tuerkei-ist-kein-sicherer-staat-fuer-fluechtlinge,
(Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016); Amnesty International, “EU-Turkey Summit: Don’t Wash Hands of Refugee Rights”,
7 Mart 2016, https://www.amnesty.org/en/latest/news/2016/03/eu-turkey-summit-refugees, (Erişim tarihi:
6 Mayıs 2016); Eirik Christophersen, “What is a Safe Third Country?”, Norwegian Refugee Council, 9 Mart
2016, http://www.nrc.no/?did=9215457, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016); BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği,
“UN Rights Chief Expresses Serious Concerns over EU-Turkey Agreement”, Cenevre, 24 Mart 2016, http://www.
ohchr.org/EN/NewsEvents/Pages/DisplayNews.aspx?NewsID=18531&LangID=E, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
44. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, “Legal Considerations on the Return of Asylum-seekers and Refugees
from Greece to Turkey as Part of the EU-Turkey Cooperation in Tackling the Migration Crisis under the Safe
Third Country and First Country of Asylum Concept”, 23 Mart 2016.
45. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, “Serbia As a Country of Asylum”, Ağustos 2012, http://www.unhcr.rs/
media/UNHCRSerbiaCountryofAsylumScreen.pdf, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
46. “Government has Identified List of Safe Countries”, Macaristan Hükümeti, 22 Temmuz 2015, http://www.
kormany.hu/en/news/government-has-identified-list-of-safe-countries, (Erişim tarihi: 6 Mayıs 2016).
47. “Refugees Deported by Hungary Left ‘In Limbo’”, Balkan Insight, 22 Ekim 2015.
48. AB’nin kısaca Dublin Düzenlemesi olarak adlandırılan 604/2013 sayılı düzenlemesine göre sığınmacıların iltica başvurularını
AB topraklarına ilk giriş yaptıkları ülkeye yapmaları gerekmektedir. Düzenlemenin tam metni için bkz.
< http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2013:180:0031:0059:EN:PDF >
(Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016).
Sırbistan hükümetinin ise uluslararası hukuktaki belirsizliklerden
ve uygulamadaki potansiyel zorluklardan yararlanarak kitlesel bir geri gönderimden kaçınmaya çalıştığı görülmektedir. Örneğin Sırbistan Dışişleri Bakanı Ivica Dacic, sığınmacıların Sırbistan’a gelmeden önce AB’ye Yunanistan’dan giriş yaptıklarını, dolayısıyla şayet geri gönderileceklerse Dublin Düzenlemesi’ne göre bu ülkeye gönderilmeleri gerektiğini iddia etmiştir.49 İçişleri Bakanı Nebojša Stefanovic, Sırbistan’ın mülteci krizinde üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını belirterek Avrupa ülkelerinden bu konuda anlayış beklediklerini söylerken50 Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Aleksandar Vulin, üçüncü ülke uyruklu göçmenlerin Macaristan ile imzalanmış olan ikili geri kabul sözleşmesinin kapsamına girmediğini öne sürmüştür.51 Macaristan’ın Sırbistan’a geri gönderimleri başlatması durumunda, bu yükü kaldıramayacak olan Sırbistan’ın sığınmacıları bir önceki geçiş ülkesi durumundaki Makedonya’ya, Makedonya’nın Yunanistan’a, Yunanistan’ın da Türkiye’ye geri göndermesi gibi absürd ve insanlıktan uzak sonuçların ortaya çıkmasından endişe edilmektedir.52
Ayrıca Macaristan’ın sığınmacıları Sırbistan’a geri göndermesi fikrine Sırbistan’ı güvenli bir üçüncü ülke olarak görmeyen insan hakları çevreleri de yoğun biçimde karşı çıkmaktadır.53
1990’lardaki Bosna ve Kosova savaşlarında edinilen tecrübenin ardından,
AB’nin kitlesel göç ve sığınma taleplerini elindeki kapasite dahilinde karşılayabilmek amacıyla 2001 yılında yürürlüğe koyduğu bir Geçici Koruma Direktifi bulunmaktadır.54 Yönergeye göre silahlı çatışma veya yaygın şiddet alanlarından kaçanlar ile sistematik veya genel insan hakkı ihlallerine maruz durumdaki kişilerin kitlesel ve ani olarak AB topraklarına gelmeleri durumunda bunlara geçici koruma statüsü tanınabilmektedir.
49. “FM: Sending Migrants Back to Serbia is Unacceptable”, B92, 15 Eylül 2015.
50. “??????????: ???????? ????? ??????? ?????? ?? ?????????? ?????”, RTS, 19 Ocak 2016.
51. “?????: ???????? ???? ???? ??????? ? ??????”, RTS, 15 Ocak 2016.
52.“Asylum Seekers in Hungary at Risk of Deportation to Serbia”, B92, 13 Ocak 2016; Migrant Solidarity Group of
Hungary, “Draft Amendments to Asylum Law in Hungary will Drive Refugees to Western Europe”, 17 Mart 2016,
http://www.migszol.com/blog/draft-amendments-to-asylum-law-in-hungary-will-drive-refugees-to-westerneurope,
(Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016).
53. Hungarian Helsinki Committee, “Building a Legal Fence”, 7 Ağustos 2015, http://www.helsinki.hu/wp-content/
uploads/HHC-HU-asylum-law-amendment-2015-August-info-note.pdf; Amnesty International, “Hungary
Violates Human Rights of Refugees”, 20 Eylül 2015, https://www.amnesty.org/en/documents/eur27/2474/2015/
en, (Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016).
54. Direktifin tam metni için bkz. http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2001:212:00
12:0023:EN:PDF, (Erişim tarihi: 8 Mayıs 2016). Bilgi için ayrıca bkz. İbrahim Kaya ve Esra Yılmaz Eren, “Türkiye’deki
Suriyelilerin Hukuki Durumu”, SETA Rapor, (2015), s. 40-44.
Süresi asgari bir, azami üç yıl olarak belirlenmiş olan geçici korumanın belli bir göçmen kitlesi için uygulanabilmesi, AB Konseyi’nin nitelikli çoğunlukla alacağı karara bağlıdır (madde 2, 4 ve 5). Üye ülkelerin geçici koruma altındaki kişilere oturma ve çalışma izni, eğitim ve sağlık imkanları ile sosyal destek sağlamak gibi yükümlülükleri vardır (madde 8-16).
Türkiye Suriye’den gelen sığınmacılara geçici koruma sağlamışken, AB ülkelerine
geçen Suriyeliler için bu konu bugüne dek AB’nin gündemine hiç gelmemiştir.
Geçici korumanın, Suriye’den Avrupa’ya düzensiz göçleri daha fazla teşvik
etmemek için özellikle gündeme alınmadığını tahmin etmek zor değildir. Bu da
AB ülkelerinin Suriyelilerin barındırılmasına dair sorumluluk almaktan kaçındığının açık bir göstergesidir. Suriyeli göçmenlere maksimum üç yıllık geçici korumanın dahi tesis edilmemesine bakarak AB ülkelerinin yakın bir gelecekte çok sayıda Suriyeliyi ve diğer sığınmacıları GKA’lar kapsamında transit ülkelere geri göndermeye çalışacağını düşünmek mümkündür.
Yine de ülkelerinden iç savaş ve benzeri siyasi çatışmalar yüzünden ayrılmak
zorunda kalmış ve Avrupa ülkelerine mültecilik başvurusunda bulunma niyetindeki üçüncü ülke vatandaşlarının toplu şekilde geri gönderilmesinin gerek
insan hakları, gerekse AB açısından doğuracağı sonuçlar bakımından sorunlu
bir uygulama olacağı açıktır. Savaş sürdüğü müddetçe ülkelerine dönmek gibi bir
seçeneği bulunmayan Suriye vatandaşlarının zaten 2,7 milyonun üzerinde Suriyeliye ev sahipliği yapmakta olan Türkiye’ye kapasitesini aşacak biçimde geri
gönderilmeye çalışılması durumunda bunu kabul etmeyeceği, geri gönderilenlerin ise şartları zorlayarak yeniden Avrupa’ya geçmeye çalışacakları tahmin edilebilir.
Mülteci krizinin durdurulabilmesi için AB ülkelerinin geri gönderimleri
kontrollü ve Türkiye’nin şartlarını zorlamayacak bir şekilde yapmaları gerekir.
Kısacası sığınma amacıyla göç edenlerin GKA kapsamında geri gönderilip
gönderilemeyeceği birçoğunun Avrupa’da iltica başvurularında bulunmuş olması,
Türkiye’nin AB tarafından güvenli üçüncü ülke kabul edilmemesi ve uluslararası
hukuktaki geri gönderilmezlik prensibinden dolayı halen tartışmaya açık bir konudur.
Diğer maksatlarla göç etmiş, kısaca “ekonomik göçmen” olarak nitelendirilen
kişiler ise sayıca çok daha az ve Avrupa çapında dağılmış durumdadırlar. Bu
kişilerin tamamının bir anda geri gönderilmeleri mümkün olmadığı için Türkiye
üzerinde ani önemli bir baskı ve külfet meydana getirecekleri düşünülmemektedir.
Yine de bu konuda daha sağlıklı öngörülerde bulunabilmek için Türkiye
üzerinden Avrupa’ya geçen ekonomik göçmenler hakkında daha detaylı verilere
ihtiyaç bulunmaktadır.
Nitekim Yunanistan’a yalnızca 2015 yılı içinde
21.133 İran,
4.332 Somali ve
3.375 Bangladeş vatandaşının kanunsuz olarak girdiği dikkate alındığında,55
Türkiye’nin mevcut kapasitesini zorlayabilecek sayıda ekonomik göçmen için geri gönderim başvurusunda bulunulması söz konusu olabilir.
Yine de şahısların yalnızca uyruklarına bakılarak sığınmacı ya da ekonomik göçmen olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığından ve geri kabulün gerçekleşebilmesi için düzensiz göçmenlerin Türkiye üzerinden geçmiş olduğunun delillendirilmesi gerektiğinden bu sayılar da yanıltıcı olabilir.
55. “????? 804.465 ?? µ????????? ??? ??????? ???? ?????? ? ?? ???? ??? ??”, real.gr, 24 Aralık 2015.
GERİ KABULANLAŞMASI ( G K A )
GERİ KABULANLAŞMASI ( G K A )
KAYNAK ALINTI;
http://file.setav.org/Files/Pdf/20160521180027_turkiye-ab-geri-kabul-anlasmasi-ve-vize-diyalogu-pdf.pdf
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder