Kaçan Kaçana
Kanun ihaneti örtemez, diye 28 Haziran 2014 tarihinde yazmıştım. İhanet hele “Vatana İhanet” öyle pis bir iştir ki, Yasa ile örtseniz, Kanun ile sarıp sarmalasanız kokusunu saklayamazsınız. İhanet tuzağına düşenler, düşürülenler bir müddet sonra uyku uyuyamaz, insan içine çıkamaz hale gelirler. İşte o anda kaçışlar ve suçu başkalarının üzerine atmalar başlar!
Bu cennet vatanın ve Türk Milletinin öyle bir devlet tecrübesi birikimi vardır ki, bunlar genlerimize işlemiş ve atasözü dediğimiz özlü sözlerimize de yansımıştır. Bir satırlık bir cümle size kitaplar dolusu bilgiyi aktarıverir. Örnek verelim; -Alma soysuzun kızını, sürer anasının izini… Adamın dedesi, Menemen’de Asteğmen Kubilay’ın kafasını kör bıçakla kesmiş. Aynen bugün IŞİD terör örgütünün yaptığı gibi! Bu adamın hayatına bakıyorsunuz, sürekli olarak Lâik Cumhuriyet, Çağdaşlık ve Atatürk düşmanı! Siz, atasözlerini dikkate almaz ve adamı devletin tepe noktalarından birine oturtursanız, adam ne gördüyse onu yapar. Yani dedesinin izinden gider…
-Dürüst insanla taş taşı, soysuz ile yeme aşı… Adamın dedesi Cumhuriyetin kuruluşunda isyan etmiş, kendisi hayatı boyunca asalak olarak yaşamış, Avrupa’da cami-cami dolaşıp saf insanların dolandırılmasına sebep olmuş, Cumhuriyet dönemini “Zulüm Dönemi” nitelendirmiş! Siz, atasözlerini dikkate almaz ve adamı devletin tepe noktalarından birine oturtursanız, adam ne gördüyse onu yapar. Yani hırsızlık yapar, devleti soyar. Hırsızların imparatoru olur…
Şimdi gelelim kaçmaya çalışanlara; *Başbakan Bülent Arınç’a gazeteciler soruyor; “Efendim, yeni görev dağılımında “Açılım Süreci sizin sorumluluğuna verilmiş, ne diyorsunuz?” Bülent Bey; “Ne münasebet efendim. Niçin ben sorumlu olayım? Tek sorumlu vardır o da Başbakan Davutoğlu’dur.” Haydaa, hani siz bir ekiptiniz? Hani her kararınızı, meşveretle alırdınız? Var mı öyle kaçıp gitmek, sorumluluğu taze Başbakan’a yüklemek?
*Beşir Atalay, AKP İktidarının “Açılım Sürecinin Mimarıdır.” Yıllarca her türlü yanlışın içinde oldu, Erdoğan tarafından kullanıldı. Geldiğimiz noktada baktı ki pabuç pahalı, vın hükümetten kaçtı. “Yoruldum artık, kendi isteğimle kabine dışında kaldım” dedi. Ama bir baktık ki, yorgun Beşir, AKP’ de Genel Başkan Yardımcılığı ve sözcülük gibi daha yoğun bir işe getirilmiş. Hani yorulmuştunuz karakaşlı-kara saçlı-kara bıyıklı Beşir Bey, yolculuk nereye?
*Necdet Özel Paşa, açlık kan şekeri düşünce, Çankaya Köşkündeki 30 Ağustos kabulünde açtı ağzını yumdu gözünü! “TSK olarak bizim açılım sürecinden bilgimiz yok. Bizimle paylaşılmadı. Biz olayları basından takip ediyoruz” dedi… Hooop Paşa, o kadar kolay değil, dinleyin lütfen! Siz uzayda mı oturuyorsunuz? Sizin “Habur Rezaletinden” haberiniz yok mu? Orada ki rütbeliler kimlerdi? TC Devletinin sınırları kevgire dönerken, siz neredeydiniz? Güneydoğu’da PKK, alan hâkimiyetini ele geçirirken siz uyuyor muydunuz? Hakan Fidan’ın gerek Oslo’da, gerekse İmralı’da tavla oynadığını mı sanıyordunuz? Yoksa siz de, ihanetin yasa ile örtülebileceğini, gizlenebileceğini mi zannettiniz?
İşte böyle değerli okurlar; Kaçış bir kere başladı mı, kimseyi tutamazsınız. Kaçan kaçana… Erdoğan’ın “Faşist Yönetiminin” yarattığı korku perdesi yırtıldı artık! Yargıtay Başkanımız nasıl aslanlar gibi kükredi? Hukukun ırzına geçilirken susanlar, saklananlar bundan böyle konuşacaklar…
Eyy Erdoğan; Bundan sonra işiniz çok zor. Çankaya köşkü size bundan böyle “İğneli Fıçı” gibi olacak. Yaşarken ve görevdeyken, gerçek ihaneti en yakınlarınızdan göreceksiniz. Sonunda gerçek Bağımsız Türk Yargısı size hesap soracak. Herkes kaçacak, siz kaçamayacaksınız. Yeni uçağınıza da güvenmeyin, onu kullanan pilotlar da Türk Milletinin mensuplarıdır.
Yazıyı Âşık Mesleki ’nin bir deyişiyle bitirelim; “Mizan Terazisi kurulur bir gün / Herkesin Ettiği sorulur bir gün…”
03 Eylül 2014 Rifat Serdaroğlu
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder