25 Ocak 2015 Pazar

SUUDİ ARABİSTAN - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BİRLEŞEN ÇIKARLAR




SUUDİ ARABİSTAN - TÜRKİYE İLİŞKİLERİ BÜYÜKELÇİ AL HUSSAINI: BİRLEŞEN ÇIKARLAR      
 
 
Suudi Arabistan Kralı Abdullah bin Abdülaziz'in geçen yıl Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyaret, 40 yıl sonra bir Suudi Arabistan kralının ülkemize gerçekleştirdiği ilk ziyaretti. Kral, 9 Kasım tarihinde Türkiye'yi yeniden ziyaret edecek. Diplomat Atlas dergisi ekibi Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi Dr. Mohammed al-Hussaini ile bu iki ziyaretin açıkça ortaya koyduğu, ikili ilişkilerdeki ilerlemeler konusunu konuştu.

DİPLOMAT ATLAS: Kralın ülkemize gerçekleştireceği ziyarete ilişkin bize neler söyleyebilirsiniz?
 

DR. MOHAMMED R. AL - HUSSAINI: Bu ziyaretinde Kral'a, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Suud, ve kendisinin geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Türkiye'ye gerçekleştirdiği ziyarette de olduğu gibi çok sayıda kraliyet mensubu, bakan ve görevli eşlik edecek. Kral Abdullah Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşecek. Ayrıca, iki ülkenin dışişleri bakanları arasında da görüşmeler yapılacak.

DİPLOMAT ATLAS: İkili ilişkiler geçtiğimiz yıl içerisinde nasıl bir gelişme gösterdi?

AL - HUSSAINI: Gerek yerel gerekse uluslararası medya, geçen yılki ziyareti sadece Suudi Arabistan'ın Türkiye ile ikili ilişkileri açısından değil, aynı zamanda Türkiye'nin tüm Arap dünyasıyla ilişkileri açısından da bir dönüm noktası olarak yorumladı. İki ülke arasında, Dışişleri Bakanları arasında bir diyalog mekanizması oluşturmak da dahil olmak üzere, toplam 6 anlaşma ve mutabakat zaptı imzalandı. Şu anda da 9 ayrı anlaşma ve mutabakat zaptının imzalanması bekleniyor. Karşılıklı ziyaretlerin çok sıklaştığı görülüyor. Örneğin, 21 Ekim'de, Kral Abdullah kendisine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan bir mesaj getiren Dışişleri Bakanı Ali Babacan'ı kabul etti. Babacan ayrıca, Dışişleri Bakanımız ile bir saatten uzun süren bir görüşme gerçekleştirdi. Bakanlar ayrıca Irak'a Komşu Ülkeler Toplantısında ve Kasım ayının başında İstanbul'da gerçekleştirilen G8 zirvesinde de bir araya geldiler.

DİPLOMAT ATLAS: İki ülkeyi yakınaştıran temel faktörler nelerdir?

AL - HUSSAINI: Türkiye ile birlikte, çıkarlarımızın her zaman olduğundan daha fazla çakıştığını görüyoruz. Bölgedeki gelişmeler ve sorunlar iki ülke arasında yakın ve samimi bir ilişkiyi zorunlu kılıyor. Barış konusunda da ortak çıkarlara sahibiz. Ben, şahsen ülkelerimizin bölgedeki sorunlar üze-
rinde önemli etkisi olabileceğine inanıyorum. Bölgenin güvenliği ve istikrarı için ülkelerimiz arasındaki işbirliği son derece önemlidir. Bunu biz de biliyoruz, Amerika Birleşik Devletleri de biliyor. Türkiye ile, Orta Doğu sorununun çözümü, terörle mücadele ve Irak konusundaki politikalarımız aynıdır.

DİPLOMAT ATLAS: Bu konuları biraz daha açabilir misiniz?

AL - HUSSAINI: Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçenlerde Filistin sorununun bölgedeki tüm çatışmaların nedeni olduğunu ve bu sorun çözülmezse bölgede yaşanan trajedilerin devam edeceğini söyledi. Bu konuda biz de tamamen aynı şekilde düşünüyoruz. Ayrıca, hem Suudi Arabistan hem de Türkiye, Filistin sorununun diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğine ve Kudüs'ün başkent olduğu bağımsız bir Filistin devletine inanıyor.

DİPLOMAT ATLAS: Terörle mücadele konusunda neler yapılabilir?

AL - HUSSAINI: Ülkelerimiz, gerek kendi topraklarında gerekse de dış ülkelerde, diplomatlarının, vatandaşlarının ve çıkarlarının maruz kaldığı terör saldırılarından acı çekti. Aslında terörle mücadele için uluslararası bir çabaya ihtiyaç var, ancak terörizmin henüz uluslararası anlamda kabul gören bir tanımı yok. Biz terörizmin mali kaynakları ile ve silah ve teknoloji gibi imkanların kaçakçılık yoluyla teröristlerin eline geçmesine karşı mücadele etmeye çalışıyoruz. Son ziyaretinde Kral Abdullah'ın Sayın Cumhurbaşkanına söylediği gibi, bilgi alışverişi terörle mücadelede en temel unsurlardan biridir.

DİPLOMAT ATLAS: Türkiye ve Suudi Arabistan Irak konusunda nasıl bir görüşe sahip?

AL - HUSSAINI: Filistin'deki gelişmeler gibi, Irak'taki gelişmeler de bölgenin tamamını etkiliyor. Hem Suudi Arabistan Krallığı, hem de Türkiye Cumhuriyeti Irak'la sınır komşusu. Irak konusunda iki ülkenin görüşleri de hemen hemen aynı. Biz birleşik, egemen ve bağımsız bir Irak'a inanıyoruz. Mezhepsel bölünmelere karşıyız. Tüm Iraklıların ülkenin ekonomik kaynaklarından eşit şekilde yararlanması gerektiğini düşünüyoruz. Suudi Arabistan ayrıca milislerin silahsızlandırılması gerektiğine, aksi taktirde sorunların sürüp gideceğine inanıyor. Türkiye'nin de bu düşünceyi paylaştığından eminim. Irak'a Komşu Ülkeler Toplantıları 2003 yılında Türkiye tarafından başlatıldı. Bu ülkelerin bir araya gelip görüşüyor olması son derece yararlı. Türkiye bölgedeki tüm ülkelerle iyi ilişkilere sahip, ayrıca iyi bir arabulucu.

DİPLOMAT ATLAS: Türkiye ve Suudi Arabistan'ın aynı görüşleri paylaştığı diğer bölgesel konular nelerdir?

AL - HUSSAINI: İran'ın nükleer programı konusunda da, Orta Doğu'nun kitle imha silahlarının hiçbir türünü barındırmaması ve bu konuda çifte standartın olmaması gerektiği noktalarında aynı düşünceye sahibiz. İsrail'in nükleer silah geliştirmesine izin verirken İran'dan nükleer gücü sivil alanda kullanmamasını isteyemezsiniz. Yine Türkiye ile aynı olarak, uygarlıkların birbirlerini tamamladığını ve dolayısıyla aralarında çatışma değil diyalog olması gerektiğini düşünüyoruz. Bir büyükelçi olarak, Türkiye'nin “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesini mükemmel bir şekilde uyguladığını görüyorum.

DİPLOMAT ATLAS: Bu ilke Suudi Arabistan'ın dış politikasında nasıl bir yere sahip?

AL - HUSSAINI: Dış politikamızın temel ilkelerinden biri diğer ülkelerin iç işlerine karışmamaktır. Bu da Türkiye ile ortak noktalarımızadan biri. Pek çok ülke böyle söyler ama, biz, bazı ülkelerin pek çok vesile ile bizim içişlerimize karışmasına rağmen, hiçbir zaman hiçbir ülkenin içişlerine karışmadık. İkinci bir nokta da, zenginlik bahşedilmiş bir ülkeyiz ve bu zenginliğimizi halkımızın refahı için ve diğer ülkelere yardım için kullandık. Son 20 ya da 30 yıl içerisinde gayri safi yurt içi hasılamızın %4'ünü herhangi bir kısıtlama ya da koşul olmaksızın ihtiyaç sahibi ülkelere yardım için kullandık. Körfez Savaşı sırasında Türkiye'ye de yardım ettik. O dönemde yaptığımız yardım 3 milyar doları bulmuştu. Üçüncü olarak, biz dünyada barış için çalışıyoruz. Örneğin, Darfur'daki ve Lübnan'daki muhalifler, Irak'taki çeşitli gruplar, Hamas ve Filistin Hükümeti, hepsi Suudi Arabistan'da buluşuyor. Son olarak, Somali'deki rakip güçler de ülkemizde biraraya geldi.

DİPLOMAT ATLAS: Türkiye ve Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkiler de siyasi ilişkiler kadar hızlı gelişme gösteriyor mu?

AL-HUSSAINI: Suudi Oger'in Türk Telekom'a yaptığı 5 milyar dolarlık yatırıma ilaveten Suudi Arabistan Ulusal Ticari Bankası da Türkiye Finans'ın hisselerinin %60'ını 1.08 milyar dolar karşılığında satın aldı. Yüksel firması, Suudi Arabistan'da 800 milyon dolarlık sözleşmelere sahip. Bunlar yalnızca birkaç örnek... Turizm ve diğer alanlarda da pek çok projeyi tartışıyoruz. Şu anda Türkiye'nin ilk on ticaret ortağından biri durumundayız. Bu yıl içerisinde 50.000'den fazla Suudi Arabistan vatandaşı turist olarak Türkiye'ye geldi. Fiyatlar uygun, ülke sakin ve güvenli. Dolayısıyla eminim ki bu rakam giderek daha da artacak.

DİPLOMAT ATLAS: Eğitim ve kültür bağları konusunda durum nasıl?

AL - HUSSAINI: Suudi Arabistan'da öğrenim gören 40 Türk öğrencimiz var. Benzer sayıda Suudi Arabistanlı öğrenciyi de eğitim almak üzere Türkiye'ye getirmeyi amaçlıyoruz. Bir kültür haftası planlıyoruz. Türkiye, önümüzdeki yıl Şubat ayında Riyad'ta, her yıl geleneksel olarak düzenlenen ve bu zamana kadar yalnızca Suudi Arabistan geleneklerinin kutlandığı Janadriya Folklor Festivalinin ilk yabancı katılımcısı olacak. Türkiye'de yaşam standardı yükseldikçe ve Suudi Arabistan'da yeni tesisler ve oteller inşa edildikçe, ülkemize Hac ve Umre için gelen Türk vatandaşlarının sayısı artıyor. Şu anda bu sayı yılda yaklaşık olarak 200.000. Geçen yıl, TRT'nin kendi ekipmanlarıyla Suudi Arabistan'dan doğrudan Türkiye'ye ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Türkçe konuşan insanlara yayın yapmasına izin verildi. Bu bir ilkti. Kısacası son birkaç yıl içerisinde ilişkilerimiz geri çevrilemez yeni boyutlar kazandı.

DİPLOMAT ATLAS: Ankara'daki Suudi Arabistan Ulusal Günü resepsiyonlarına katılım yüksek oluyor, değil mi?

AL - HUSSAINI: Evet. Geçtiğimiz yıl 23 Eylül'de resepsiyonumuza pek çok eski bakanların yanısıra 4 görevdeki bakan da katıldı. Davetimize bu yıl, İçişleri, Tarım ve Köy İşleri, Maliye ve Dışişleri Bakanları katıldı. Daha önce bu kadar çok bakan ve üst düzey bürokratı aynı Ulusal Gün resepsiyonunda birarada görmemiştim. Bu Suudi Arabistan'a duyulan saygının, Krallığın politikalarının takdir edilmesinin ve Suudi Arabistan'la kurulan bağların bir göstergesidir.

DİPLOMAT ATLAS: İktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisinin gelişen bu ilişkilerdeki payı nedir?
 

AL - HUSSAINI: Bence Türkiye'nin AKP yönetimindeki istikrarı çok yararlı oldu. Parti, bölgedeki tüm ülkelere açıldı. Lübnan ve Filistin'e yardımcı oldular. Suriye ile iyi ilişkileri var. PKK sorununa rağmen Irak yönetimi ile de ilişkileri iyi. Bölgeye açılmaya ve dengeli bir tutum sergilemeye çalışıyorlar. Bence bu noktada şu ana kadar başarılı da oldular.

DİPLOMAT ATLAS: Türkiye'de bazı insanlar Suudi Arabistan'a dostça yaklaşmıyor, değil mi?

AL - HUSSAINI: Medyada Araplarla ilişkilerin bozulmasını isteyen bazı çevreler var. Mükemmel değiliz, diğer ülkeler gibi bizim de sorunlarımız var. Ancak ister bireysel olarak, ister ülke çapında, ilişkilerinizde geçmişte yaşananlara saplanıp kalırsanız, sağlıklı ilişkiler kuramazsınız. Bunun üstesinden gelebiliriz.

DİPLOMAT ATLAS: Geçtiğimiz iki yılda kişisel olarak Türkiye ile ilgili ne gibi izlenimler edindiniz?

AL - HUSSAINI: Ziyaret ettiğim bazı üst düzey bürokratlar ve gazeteciler bana Suudi Arabistan büyükelçisi olarak Türkiye'de özel bir yerim olduğunu söylediler. Bundan gurur duydum. Burada kendimi evimde hissediyorum. Tatillerimi bile ailemle birlikte Bodrum, Antalya ya da Türkiye'nin bir başka tatil yöresinde geçiriyorum. Yurtdışına çıkma ihtiyacı hissetmiyorum. Aslında bu durum, bu meslekte sık görülen birşey değildir. Ayrıca, Türk insanının adaletsizliğe karşı gösterdiği hassasiyet de beni çok etkiledi. Örneğin, Türk insanı Filistin halkının gördüğü zulüm ve çektiği acılar konusunda çok hassas. Elbette Türk insanının çok gururlu ve milliyetçi - hatta belki biraz fazla milliyetçi - olduğunu da gözlemledim. Bu insanlar inançlarıyla gurur duyuyorlar ve aynı zamanda laikliğe ve özgürlüklerine de bağlılar. Gerçekten de,hem batıya hem de doğuya çok yakınlar. 



..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder