PARTİ’NİN DEVLETİ!
İspanya’da Franco, İtalya’da Faşistler Partisi ve Almanya’da Nazi Partisi aşama aşama şunları yaptılar:
• Devlet, partinin denetimi altına alındı.
• Hükümet ve devlet birbirine kaynaştırıldı, örüldü.
• Parti, devlet yargı organının üzerine çıktı.
• Muhalefete kesinlikle katlanmadılar.
• Eğitimi ve gençliği sıkı bir denetim altına aldılar.
• Parti mevkilerinin devletle kaynaşması, en alt basamaklara kadar indi.
• Ordu ve polis teşkilatı partinin müfrezeleri haline getirildi.
• Özgürlükleri her alanda, keyfi hareketlerdir, zapt olunmalıdır; diyerek kaldırdılar.
• Basını güdümlü hale getirerek, kof ve korkak insanlardan oluşturdular.
• Halkı, biçimsiz, eleştirimsiz, düşüncesiz kitleye dönüştürdüler.
• Gösteri ve bildiri dağıtmaya dahi göz açtırmadılar.
• Propaganda ile bağnazlık aşılayarak uzağı görmeyi engellediler ve sezgiyi perdelediler.
• Kitle çok ilkel düşünce ve duyma cihazına bağlıdır. İçgüdü ile hareket eder, mantık ve muhakeme kullanmaz. Kitlesel hitaplarda fikre yer yoktur diyerek, halkı maytaba aldılar.
• Umursamaz bir kitle siyaset için tehlikelidir. Uyuşukluk kitlenin savunmasıdır, geçici sığınağıdır. O nedenle kitle kışkırtılmalıdır. Ve yaptılar.
• Kitle siyasete alet edilmek için de bağnazlaştırılmalıdır, diyerek her türlü propaganda aracını kullandılar.
• Eğer halkın karşısına akla yakın kanıtlarla çıkılırsa, onlar seni anlamazlar. Onlara özgü olan duygulara dokunulduğunda verdiğimiz mesajları hemen kabul ederler. Bu ilke tatbik edildi.
• Fiat düşürme, enflasyon gibi, gel git ekonomik işlerden halk anlamaz. Ona azar azar da olsa, arada bir şeyler verilsin yeterlidir.
• Ülke kaynak ve gelirleri, partili ve yandaş kalantorlar arasında paylaşılarak, servet sahibi yapıldılar.
• Yasa görevleri yürütme kuvvetinin eline geçince, hükümet de yasa ve yasa gücünde kararname çıkarma konusunda olağanüstü yetkiye sahip oldu. Parlamentonun rolü sadece biçimsel kaldı ve içerisi tamamen boşaltıldı.
• Hükümet ve devlet birbirine kaynaştırıldı, örüldü.
• Parti, devlet yargı organının üzerine çıktı.
• Muhalefete kesinlikle katlanmadılar.
• Eğitimi ve gençliği sıkı bir denetim altına aldılar.
• Parti mevkilerinin devletle kaynaşması, en alt basamaklara kadar indi.
• Ordu ve polis teşkilatı partinin müfrezeleri haline getirildi.
• Özgürlükleri her alanda, keyfi hareketlerdir, zapt olunmalıdır; diyerek kaldırdılar.
• Basını güdümlü hale getirerek, kof ve korkak insanlardan oluşturdular.
• Halkı, biçimsiz, eleştirimsiz, düşüncesiz kitleye dönüştürdüler.
• Gösteri ve bildiri dağıtmaya dahi göz açtırmadılar.
• Propaganda ile bağnazlık aşılayarak uzağı görmeyi engellediler ve sezgiyi perdelediler.
• Kitle çok ilkel düşünce ve duyma cihazına bağlıdır. İçgüdü ile hareket eder, mantık ve muhakeme kullanmaz. Kitlesel hitaplarda fikre yer yoktur diyerek, halkı maytaba aldılar.
• Umursamaz bir kitle siyaset için tehlikelidir. Uyuşukluk kitlenin savunmasıdır, geçici sığınağıdır. O nedenle kitle kışkırtılmalıdır. Ve yaptılar.
• Kitle siyasete alet edilmek için de bağnazlaştırılmalıdır, diyerek her türlü propaganda aracını kullandılar.
• Eğer halkın karşısına akla yakın kanıtlarla çıkılırsa, onlar seni anlamazlar. Onlara özgü olan duygulara dokunulduğunda verdiğimiz mesajları hemen kabul ederler. Bu ilke tatbik edildi.
• Fiat düşürme, enflasyon gibi, gel git ekonomik işlerden halk anlamaz. Ona azar azar da olsa, arada bir şeyler verilsin yeterlidir.
• Ülke kaynak ve gelirleri, partili ve yandaş kalantorlar arasında paylaşılarak, servet sahibi yapıldılar.
• Yasa görevleri yürütme kuvvetinin eline geçince, hükümet de yasa ve yasa gücünde kararname çıkarma konusunda olağanüstü yetkiye sahip oldu. Parlamentonun rolü sadece biçimsel kaldı ve içerisi tamamen boşaltıldı.
Totaliter devlet, yapısı itibariyle, insanı ve halkı baskı altında tutmak için geliştirilmiş bir sistemdir. Baskının her çeşidini uygulamakla kalmaz, halkın büyük bir kısmını da kendi tarafına çekmek için, ne kadar düzenbazlık varsa, sonuna kadar kullanır..
Eğer şimdi biri çıkıp ta, “Bunlar 1930’larda 1940’larda olmuş, bizimle ne ilgisi var derse!” Onu, hemen ilkokul birinci sınıfa alıp okuma yazma eğitimine almak lazım. Yukarıdaki partiler de zaten bunlar böyledir demiyor mu?..
Osman PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
http://hepar.org.tr/partinin-devleti.aspx
.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder