HDP'NİN GÜLEN HAREKETİNDEKİ "MUHALİFLİĞİ" GÖRMESİ ÜZERİNE BİR YORUM
Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
15.04.2015
"Seni başkan yapmayacağız" sözü çok haklı bir söz olsa da 10 Ağustos 2014'ten sonra bir anlamı kalmadı. Bunun ciddiyeti o zaman anlaşılmalı, ona göre birlikte hareket edilmeliydi. "Yasal başkan" olmak belki sorun değil ancak "yasadışı/fiili başkan" olmak büyük bir sorun ve de bunu normalmiş gören bir anlayış. Ona karşı çıkabilecek kimse yok. Dolu dizgin başını almış gidiyor.
Açık ameliyat yapılmış, hasta ameliyat masasında, hastanın geleceği "doktor" dahi olmayan birinin elinde. Ne gelmek isteyen doktora izin veriyor. Ne de hastanın o masadan alınıp başka hastaneye götürülmesine imkan var.
HDP'nin kararsızlığı ve açmazı. AKP ve Erdoğan sonrası oluşacak belirsizliğin verdiği kaygıyı gidermek için bir şey yapılmıyor. Şu anda AKP'ye muhalefetin ana kalbi Gülen hareketinde görülüyor. Gülen hareketi bu açıdan elinden geleni yapıyor. Mücadele ve direnişini genişletiyor.
HDP'nin bunu görüp kararını vermesi gerekiyor. HDP ne tamamen AKP'den kopuyor ne de gerçek muhalefet odaklarına yaklaşamıyor. Ya mevcut durumda AKP ile birlikte hareket edecek ya da geliştirmeye çalıştığı AKP/Erdoğan karşıtlığını cepheleştirmek dahil olmak üzere Gülen hareketiyle birlikte hareket edecektir. Aksi durum, tavırsızlık olarak algılanacaktır. Bu da AKP'ye sessiz destek anlamına geleceği için AKP buradan elde ettiği başarıyı kendinden menkul sayacaktır. Sessiz destek böylece, alttan alta doğru HDP'ye açıktan şiddete dönüşecektir. Nispetten Gezi ve 17-25 Aralıkta olan da buydu. Sonuçta bir kısım KCK'linin tahliyesinden öte bir sonuç alınamadı. Halen binlerce kişi yargılanıyor, cezası onaylananlar hapse atılıyor. İktidarın tedrici şiddetinin başlangıcı anlaşılmadıkça, en sonunda şiddetin mağduru sen olursun ve de yanında destek de bulmaktan yoksun olursun.
AKP'nin Gülen'e yönelik ardı arkası kesilmeyen hamleler yapması,giderek Gülen hareketini terörize edecek şekilde Fetullahçı Terör Örgütü(FTÖ) olarak adlandırması, Gülen hareketini teslim almaya ve biat etmeye zorlamak amaçlıdır. Tüm bu zorlamalara rağmen Gülen hareketinden AKP'nin beklediği çapta bir kopma olmadı. Bundan sonra da kopması da mümkün görünmüyor. İktidarın baskı aygıtları karşısında bu denli direniş göstermek ve iktidarın en üst düzeydeki karar ve uygulamalardan Fuat Avni gibi Twittir fenomenin varlığını devam etmesi karşı çıkışın boyutlarını gösteriyor. Erdoğan'ı çileden çıkartırcasına delirten de budur. Ağrı olayındaki HDP'nin tespitlerininb Fuat Avni'nin Twitleriyle doğrulanması, eğer HDP, gerçek anlamda Erdoğan'a karşı muhalefet yapmak istiyorsa dayanışma gösterilecek muhalefet odağı buradadır CHP, MHP, sol-sosyalist-liberal-İslamcıların yapacakları sınırlıdır zaten yapabildikleri muhalefeti yapıyorlar.
Cemaat'in "terör örgütü" olarak nitelenip, iddianameler düzenlenmesi ve yeni kurulan İhtisas(?) Ağır Ceza Mahkemelerince iddianamelerin kabul edilmesi, gelecekteki tehlikeye gözler önüne seriyor. Cemaati terör örgütü kapsamına alan bir anlayışın HDP'nin sıradan bir milletvekili veya üyesini "Ağırlaştırılmış müebbetle" yargılayabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Geçmişte Ergenkon'un "terör örgütü" olarak tanımlanmasından sonra en kapsamlı davaların KCK etiketi altında Siyasal/yasal Kürt siyasetine açıldığını unutmamak gerekiyor.
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
15.04.2015
"Seni başkan yapmayacağız" sözü çok haklı bir söz olsa da 10 Ağustos 2014'ten sonra bir anlamı kalmadı. Bunun ciddiyeti o zaman anlaşılmalı, ona göre birlikte hareket edilmeliydi. "Yasal başkan" olmak belki sorun değil ancak "yasadışı/fiili başkan" olmak büyük bir sorun ve de bunu normalmiş gören bir anlayış. Ona karşı çıkabilecek kimse yok. Dolu dizgin başını almış gidiyor.
Açık ameliyat yapılmış, hasta ameliyat masasında, hastanın geleceği "doktor" dahi olmayan birinin elinde. Ne gelmek isteyen doktora izin veriyor. Ne de hastanın o masadan alınıp başka hastaneye götürülmesine imkan var.
HDP'nin kararsızlığı ve açmazı. AKP ve Erdoğan sonrası oluşacak belirsizliğin verdiği kaygıyı gidermek için bir şey yapılmıyor. Şu anda AKP'ye muhalefetin ana kalbi Gülen hareketinde görülüyor. Gülen hareketi bu açıdan elinden geleni yapıyor. Mücadele ve direnişini genişletiyor.
HDP'nin bunu görüp kararını vermesi gerekiyor. HDP ne tamamen AKP'den kopuyor ne de gerçek muhalefet odaklarına yaklaşamıyor. Ya mevcut durumda AKP ile birlikte hareket edecek ya da geliştirmeye çalıştığı AKP/Erdoğan karşıtlığını cepheleştirmek dahil olmak üzere Gülen hareketiyle birlikte hareket edecektir. Aksi durum, tavırsızlık olarak algılanacaktır. Bu da AKP'ye sessiz destek anlamına geleceği için AKP buradan elde ettiği başarıyı kendinden menkul sayacaktır. Sessiz destek böylece, alttan alta doğru HDP'ye açıktan şiddete dönüşecektir. Nispetten Gezi ve 17-25 Aralıkta olan da buydu. Sonuçta bir kısım KCK'linin tahliyesinden öte bir sonuç alınamadı. Halen binlerce kişi yargılanıyor, cezası onaylananlar hapse atılıyor. İktidarın tedrici şiddetinin başlangıcı anlaşılmadıkça, en sonunda şiddetin mağduru sen olursun ve de yanında destek de bulmaktan yoksun olursun.
AKP'nin Gülen'e yönelik ardı arkası kesilmeyen hamleler yapması,giderek Gülen hareketini terörize edecek şekilde Fetullahçı Terör Örgütü(FTÖ) olarak adlandırması, Gülen hareketini teslim almaya ve biat etmeye zorlamak amaçlıdır. Tüm bu zorlamalara rağmen Gülen hareketinden AKP'nin beklediği çapta bir kopma olmadı. Bundan sonra da kopması da mümkün görünmüyor. İktidarın baskı aygıtları karşısında bu denli direniş göstermek ve iktidarın en üst düzeydeki karar ve uygulamalardan Fuat Avni gibi Twittir fenomenin varlığını devam etmesi karşı çıkışın boyutlarını gösteriyor. Erdoğan'ı çileden çıkartırcasına delirten de budur. Ağrı olayındaki HDP'nin tespitlerininb Fuat Avni'nin Twitleriyle doğrulanması, eğer HDP, gerçek anlamda Erdoğan'a karşı muhalefet yapmak istiyorsa dayanışma gösterilecek muhalefet odağı buradadır CHP, MHP, sol-sosyalist-liberal-İslamcıların yapacakları sınırlıdır zaten yapabildikleri muhalefeti yapıyorlar.
Cemaat'in "terör örgütü" olarak nitelenip, iddianameler düzenlenmesi ve yeni kurulan İhtisas(?) Ağır Ceza Mahkemelerince iddianamelerin kabul edilmesi, gelecekteki tehlikeye gözler önüne seriyor. Cemaati terör örgütü kapsamına alan bir anlayışın HDP'nin sıradan bir milletvekili veya üyesini "Ağırlaştırılmış müebbetle" yargılayabileceği akıldan çıkarılmamalıdır. Geçmişte Ergenkon'un "terör örgütü" olarak tanımlanmasından sonra en kapsamlı davaların KCK etiketi altında Siyasal/yasal Kürt siyasetine açıldığını unutmamak gerekiyor.
AKP'nin niyeti ortaya çıkmıştır. Çözüm sürecini "HDP'siz yürütmeyi" göze almıştır. HDP'nin barajı aşmaması için her türlü şiddeti kullanmaktan geri durmayacaktır. Şiddet şiddeti doğuracağından dolayı, dostları artırmaktan başka bir yol yoktur.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder