30 Mart 2020 Pazartesi

UYUM YASALARI

UYUM YASALARI 


Bayram Ankaralı 
Çoban Ateşleri., 
5.9.2003 


57. Hükümet tarafından Mecliste yasalaştırılan ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan AB uyum yasaları Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girdi. 
Bu yasaların Türkiye’ye neler getirdiği hususu önümüzdeki günlerde daha net bir biçimde ortaya çıkacaktır. 

Şimdi bu uyum yasaları çerçevesinde, yasalarda yapılan değişikliklere bir göz atalım: 

1) Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) 7. maddesinin 2. fıkrasında yapılan değişikliğe göre ''Terör örgütü mensuplarına yardım edenlere veya terör yöntemlerine başvurmaya özendirecek şekilde örgütle ilgili propaganda yapanlara fiilleri başka bir suç oluştursa bile ayrıca bir yıldan 5 yıla kadar hapis ve 500 milyon liradan 1 milyar liraya kadar ağır para cezası'' verilecek. 

Yasayla, TMY'nin, ''Devletin Bölünmezliği Aleyhine Propaganda'' başlıklı 8'inci maddesi de yeniden düzenlendi. Buna göre, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmaya yönelik propagandaya verilecek cezaların alt sınırı 2 yıldan 1 yıla, üst sınırı da 5 yıldan 3 yıla indirildi. Para cezalarında ise alt sınır 20 kat artırılarak 1milyar liraya, üst sınır 30 kat yükseltilerek 3 milyar liraya çıkarıldı. 

Yasa, önceki yasa metnindeki, ''Hangi yöntem, maksat ve düşünceyle olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedefleyen...'' ibaresini, ''Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla....'' şeklinde değiştiriyor. 

Ayrıca, devletin bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedefleyen yazılı ve sözlü propagandanın Basın Kanunu'nda belirtilen bir mevkute vasıtasıyla işlenmesi halinde mevkute sahibine verilecek para cezası düşürüldü. 

2) DGM Kanunu'nun 16'ıncı maddesinde yapılan değişiklikle de 3 veya daha fazla kişinin katılımıyla ''toplu olarak'' işlenen suçlarda, Cumhuriyet savcısının talebi ve hakim kararıyla 7 gün olarak uygulanan gözaltı süresi, 4 güne indirildi. 

Olağanüstü Hal ilan edilen bölgelerde, yakalanan veya tutuklanan kişiler hakkında belirlenen 4 günlük süre, Cumhuriyet savcısının talebi ve hakim kararıyla 7 güne kadar uzatılabilecek. Önceki yasa hükmünde, 7 günlük sürenin 10 güne kadar uzatılabileceği hükmü yer alıyordu. 

Hakim karar vermeden önce, yakalanan veya tutuklanan kişiyi dinleyecek. 

3) İşkence ya da zalimane, gayri insani veya haysiyet kırıcı muamele suçları nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen kararlar sonucunda ödenen tazminatlar, sorumlu personele rücu edilebilecek. 

4) Yasayla, Basın Yasası'nın, yasaklanmış herhangi bir dilde yayın yapılması halinde, sorumlu müdürlerle yayımlatanlar hakkındaki cezaların para cezasına çevrilemeyeceği ve ilgililerin emniyette gözaltında tutulabileceğine ilişkin maddesi yürürlükten kaldırıldı. 

5) Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar için öngörülen idam cezaları hariç olmak üzere, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, 7.1.1932 tarihli ve 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun ile 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı 
Orman Kanununda yer alan idam cezaları müebbet ağır hapis cezasına dönüştürülmüştür. 

6) Türk Ceza Kanununun 159’uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir. 

“Birinci fıkrada sayılan organları veya kurumları tahkir ve tezyif kastı bulunmaksızın, sadece eleştirmek maksadıyla yapılan yazılı, sözlü veya görüntülü düşünce açıklamaları cezayı gerektirmez.” 

7) Yurt dışında kurulan derneklerin, uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen hâllerde ve karşılıklı olmak koşuluyla, kültürel, ekonomik, teknik, sportif ve bilimsel konularda bilgi veya teknolojilerinden yararlanılmak üzere; Türkiye'de şube açmalarına, Türkiye'de kurulmuş bulunan derneklere üye olmalarına veya bunlarla işbirliği yapmalarına, Türkiye'de faaliyette bulunmalarına, Dışişleri Bakanlığının görüşü alınmak suretiyle, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca izin verilebilir. 

8) 5.6.1935 tarihli ve 2762 sayılı Vakıflar Kanununun 1 inci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. 

“Cemaat vakıfları, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Bakanlar Kurulunun izniyle dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere taşınmaz mal edinebilirler ve taşınmaz malları üzerinde tasarrufta bulunabilirler. 

Bu vakıfların dinî, hayrî, sosyal, eğitsel, sıhhî ve kültürel alanlardaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere, her ne suretle olursa olsun, tasarrufları altında bulunduğu, vergi kayıtları, kira sözleşmeleri ve diğer belgelerle belirlenen taşınmaz mallar, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altı ay içinde başvurulması hâlinde vakıf adına tescil olunur. Cemaat vakıfları adına bağışlanan veya vasiyet olunan taşınmaz mallar da bu madde hükümlerine tâbidir.” 

Yabancı ülkelerde kurulmuş vakıflar, uluslararası alanda işbirliği yapılmasında yarar görülen hâllerde, karşılıklı olmak koşuluyla, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarının görüşleri alınmak suretiyle, Vakıflar Genel Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Bakanlığın önerisi üzerine Bakanlar Kurulunun izniyle Türkiye'de faaliyette bulunabilirler, şube açabilirler, üst kuruluşlar kurabilirler, kurulmuş üst kuruluşlara katılabilirler veya kurulmuş vakıflarla işbirliği yapabilirler. 

Bu vakıflar, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre kurulan vakıflar hakkında uygulanan mevzuata tâbidir. 

9) Kesinleşmiş bir ceza hükmünün Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince, İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin veya eki protokollerin ihlâli suretiyle verildiği saptandığında ihlâlin niteliği ve ağırlığı bakımından Sözleşmenin 41’inci maddesine göre hükmedilmiş olan tazminatla giderilemeyecek sonuçlar doğurduğu anlaşılırsa; Adalet Bakanı, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruda bulunan veya yasal temsilcisi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren bir yıl içinde Yargıtay Birinci Başkanlığı’ndan muhakemenin iadesi isteminde bulunabilirler. 

10) “Ayrıca, Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerde de yayın yapılabilir. Bu yayınlar, Cumhuriyet’in Anayasa’da belirtilen temel niteliklerine, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı olamaz. Bu yayınların yapılmasına ve denetimine ilişkin usul ve esaslar, Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.” 

Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasının (v) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 
“v) Yayınların şiddet kullanımını özendirici veya ırkçı nefret duygularını kışkırtıcı nitelikte olmaması.” 
11) 14.10.1983 tarihli ve 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanununun adı “Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin Öğrenilmesi Hakkında Kanun” şeklinde değiştirilmiştir. 

B) Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Kanununun 1’inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir. 

“Madde 1.— Bu Kanunun amacı, eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller, yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okullar ile Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin öğreniminin tâbi olacağı esasları düzenlemektir.” 


BAYRAM ANKARALI..,
5.9.2003 


***** 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder