27 Mart 2020 Cuma

Dindarlık Bu Mu Gerçekten.

Dindarlık Bu Mu Gerçekten.


Yılmaz Yunak.,
21 OCAK 2014

Bunlar dini-imanı, Allah’ı-Kuran’ı dillerinden düşürmeyen insanlar.
Namazında niyazında kimseler.
Müslüman toplumun örnek alması gereken konumdaki şahsiyetler.
Ama birbirleri için kullandıkları dile bakın:
Darbeci.
Hain.
Çete.
Hashaşi.
Alçak.
Virüs.
Hakaretler.
Beddualar.
Dindarlık bu mu gerçekten!
Bunları iyice bir anlamak için yayın organlarına bakmak gerek.
Attıkları manşetlere bakın, bu kokuşmuşluğu nasıl da ortaya koyuyor:
En ahlâksız darbe girişimi.
17 Aralık en ahlâksız darbe.
İhanet harekâtı.
Cemaat mi, menfaat çetesi mi?
Paralel yapıdan Koç’a kıyak. 
Telekulak skandalı.
THY’den bankaya kamikaze dalışı.
Bu büyük yolsuzluğun üstü örtülemez!
Dikkat edilmesi gereken husus, tüm bu manşetlerin Türkiye’yi sarsan büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu ilgilendirmesi; yani tümünün o veya bu biçimde “para” ile ilgisinin olması! 
Ortada devasa bir yolsuzluk var ve dini imanı ağzından düşürmeyen taraflar, bu yolsuzluk girdabında suçu birbirlerinin üzerine atmak için en olmadık yöntemlere, yalana, karalamaya; aynen Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde olduğu gibi, sahte belgeye ve benzerlerine başvurmaktan çekinmiyorlar.
Dünün kardeşleri, mesele büyük yolsuzluk ve rüşvet olduğunda bugünün düşmanları oldular.

Neden?

Nedir bunları birbirine düşüren?
Aslında gerekçe çok basit ve anlamlı:
Para…
İhaleye fesat karıştırmaktan tutun da, usulsüz kredilere, ayakkabı kutusundaki milyonlardan tutun da, yatak odasındaki para sayma makinesine kadar ne ararsanız…
Dindarlık bu mu gerçekten!
Büyük deha Yaşar Nuri Öztürk bunların foyasını nasıl da ortaya çıkardı yaptığı mealle.

Ne diyordu Maun suresinde?

Siz bunların kıldığı namaza bakmayın. Bunlar o namazlarından gaflet içindedirler. Riya yapmaktadırlar. Lanet olsun bunların namazlarına. Bunlar bir taraftan gösteriş namazları kılarlar, bir taraftan da kamu hakkının yerine ulaşmasına engel olurlar.

Kamu hakkının yerine ulaşmasına nasıl engel olunur?
Kul hakkı yiyerek, yetim hakkı yiyerek tabii…
Ah hacım ah, gerçeği olduğu gibi kabul edip huzura ermek dururken, nasıl da çaresizce kıvranıp duruyorsun!
Sözü edilen yolsuzluğun boyutunun 150 milyar lira civarında olduğu söyleniyor.
Bir düşün; bu parayla kaç tane hastane, kaç tane sağlık ocağı, kaç tane okul yapılırdı…

Yaptığınız yolsuzluklar, yediğiniz rüşvetler, fesat karıştırdığınız ihaleler bir biçimde giderilebilir.
Ya dine vurduğunuz darbe?
Ya İslam’a yaptığınız zulüm?
Ah be hacım, o gün nasıl da kıvranıp duruyordun…
Dindarlık bu mu gerçekten!
Para…
Bütün dertleri, tasaları bu!
Kulu kölesi oldukları, taptıkları para…
Kim daha büyük servetlere hakim olacak!
Bu riya…
Bunların dertleri İslam’ın güzel ahlâkı değil.
Bunların derdi imanı para…
Kamu malı talanı!
Dindarlık bu mu gerçekten!
Dindar kitleler bunları mı örnek alacak kendine!
Din bu ise, dindarlık bu ise gerçekten, olmaz olsun böyle din, böyle dindarlık birader!
Allah’a Emanet olun…


****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder