30 Ocak 2020 Perşembe

Olan hep Garibana oluyor, Sadaka değil Adalet istiyoruz.

Olan hep Garibana oluyor, “Sadaka değil Adalet istiyoruz”. 


ERK ACARER. 
BİRGÜN
22 NİSAN 2019


Olan hep garibana oluyor: “Sadaka değil adalet istiyoruz”

Yaya yolundaki simitçiye arkadan çarpan şahsın yakınları olay yerinde polisi etkileyip, delilleri kararttı. 65 yaşındaki simitçi yüzde 30 kusurlu sayıldı.
Mahkeme kamera kayıtlarına gerek görmedi, bilirkişi özenli tarama yapmadı. ‘Dikkatsizlik’ olarak kayıtlara geçen kaza sonrası simitçi yakınlarına 5 bin
TL kan parası verilmek istendi. Ölüme sebep olan şahıs 2 ayda cezaevinden çıktı. 

YAYA YOLUNDA ARKADAN ÇARPTI

Eskişehir’de yaşanan cinayet gibi kaza, Türkiye’de insan canının ne kadar ucuz olduğunu bir kez daha kanıtladı. 01.02.2019 tarihinde, Eskişehir Hatboyu
2 Caddesi istikametinde 3 tekerlekli simit arabasıyla, yaya yolunda yürüyen Ali Kaklıkkaya adlı simitçi, 26 NP 616 plakalı aracın arkadan çarpması sonucu
yaşamını yitirdi.

Kazada 6-7 metre sürüklenen 65 yaşındaki simitçinin kafatası, kaburgası kol ve bacaklarında kırıklar oluştuğu otopsi raporu ile kanıtlandı. 3 tekerlekli
simit arabası da paramparça oldu. Özel aracı kullanan S.T. adlı şahıs, ‘Tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet verme’ suçlarıyla tutuklansa
da 2 ay cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakıldı.

DELİLLER TOPLANMADI

Kaklık kaya’nın yakınları, sanığın serbest bırakılmasına tepki gösterdi. 65 yaşındaki simitçinin oğlu Emre Kaklıkkaya, cezalandırmanın eksik yapıldığını
ifade etti. Babasının bakmakla yükümlü olduğu ailesi olduğunu belirten Emre Kaklıkkaya, kazaya sebebiyet veren kişinin aileye tazminat ödemek zorunda olduğunu da belirtti.

Simitçinin oğlu kazanın hemen ardından yaşananları da aktardı: “Olay yerine geldiğimizde, babama arkadan çarpan şahsın yakınları ve avukatıyla karşılaştık.
Tutanak yazan polislerin etrafını sardılar, onları etki altında bırakmak istediklerini anladık. Tüm çabamıza rağmen, delillerin yeterince toplanabilmesini
sağlayamadık.”

ÇELİŞKİLER

Tutanakta, arkadan çarpan aracın kaç kilometre ile seyrettiğine ilişkin bilgi yer almadı. Sürücü S.T. Eskişehir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda verdiği ilk
ifadede, hızının 50-60 kilometre civarında olduğunu beyan etti. Kendisi yüzde 70 oranında kusurlu görüldü. Ne var ki ölen simitçiye de ‘Yüzde 30 kusur’
yazıldı.

Simit arabasının paramparça olması ve onu yürüten Ali Kaklıkkaya’nın da çarpma notasından 6-7 metre sürüklenmesi, vücudunun çeşitli yerlerinde çok ağır travmalar bulunması aracın hızının ifade edildiği gibi 50-60 kilometre değil en az 80 kilometre civarında olduğunu gösteriyor. Yaya yolunda seyreden Kaklıkaya’nın 3 tekerlekli aracında reflektör olmadığı tutanakta yazılı.

Bu nedenle kendisine yüzde 30 kusur yazılıyor. Oysa bu mümkün değil. Çünkü Eskişehir’deki bu tip simit arabalarının hepsinde reflektör bulundurulması zorunlu.

Simitçinin ailesi, araç kullanan şahsın yakınlarının hemen kaza yerine gelerek, zabıt tutan polisleri etki altına aldıklarını iddia ediyor ve delillerin
karartılmış olabileceğini söylüyor.

Parçalanmış bir aracın arakasına takılı reflektörün de parçalara ayrılabilmesi mümkün. Aile bilirkişinin ise deliller konusunda yeterince özenli olmadığı
konusuna dikkat çekiyor. Ali Kaklıkkaya’nın arabası ‘binilerek değil’, ‘itilerek’ götürülebiliyor. Bu nedenle kendisine araç sürücüsü gibi tutanak düzenlenmesi
uygun değil. Yolda bir yaya olarak seyir halinde.

Simitçinin oğlu Emre Kaklıkkaya, yol üzerindeki kameralara ilişkin kayıtların da savcılık tarafından istenmediğini aktarıyor. Kaklıkkaya, “Bize hemen orada
5 bin TL kan parası teklif ettiler, babamın arabasını da yaptıracaklarını söylediler. Olan hep garibana oluyor. Biz sadaka değil adalet istiyoruz” diyor.

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder