28 Kasım 2019 Perşembe

ADALETE SESLENİŞ, BÖLÜM 1

ADALETE SESLENİŞ, BÖLÜM 1



21 Mayıs 2010

(Güncelleme: 01 Aralık2013)

Sayın Yargıçlar, Sayın Savcılar,

Adaletin saygıdeğer dağıtıcıları.



Bu dilekçemi, Doğu Perinçek ve grubu ile süregelmekte olan karşılıklı davalarda bazı kararların adil olarak verilmediğini düşündüğüm için kaleme aldım.



Bu konuda detaya girmeden önce biraz kendimden bahsetmek, yaşamımdan bazı kareler vermek istiyorum.

1943 yılında İstanbul’da doğdum. nnem iki kız çocuğundan sonra pes etmiş ve bir üçüncü çocuk istememiş. İstiklal harbine katılmış bir subay olan babam ise “Hanım biri senin, biri benim, bu da memleketin olsun” demiş ve annemi ikna etmiş, öyle doğmuşum. Hakikaten hayatım da hep ülkenin çalkantılarıyla, geçiş noktalarıyla bütünleşti ve ne mutlu ki memleketin, Türkiye’nin malı oldum.
1966 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı’na girdim ve İstanbul’da işe başladım, 1975 yılına kadar İstanbul’da kaldım. 1998 yılı sonuna kadar devam eden istihbarat hayatımda hep aktif görevlerde bulundum. Meslek hayatım casusluk, organize suç ve terörizm konuları ile uğraşarak geçti.


Sol İhtilal Hazırlıkları
İstanbul’daki görevim, 1970’li yıllarda kaynayan Türkiye’nin durumuna uygun olarak çok hareketli geçti. O tarihlerde içlerinde Faruk Gürler ve Talat Turan'ın da bulunduğu bir grup subay, bazı sivil unsurlarla işbirliği ile Mart 1971’de sol bir darbe planlamışlardı.


Sivil Unsurlar arasında Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk, İlhami Soysal, Doğu Perinçek, Mihri Belli, Hasan Cemal, Ali Kırca, Uğur Mumcu, Altan Öymen, Fakir Başkurt, Mümtaz Soysal gibi isimler vardı.



Hasan Cemal'in "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" isimli kitabına göre: Darbe başarılı olsaydı: Doğan Avcıoğlu Başbakan, Uğur Mumcu Gençlik, Altan Öymen Basın-Yayın Genel Müdürü ve Hükümet Sözcüsü, TÖS Başkanı Fakir Baykurt Milli Eğitim Bakanı,Mümtaz Soysal Dışişleri Bakanı, İlhami Soysal da MİT Başkanı olacaktı. İllegal TİİKP örgütünün lideri


Doğu Perinçek'e de darbenin gerçekleşmesi halinde herhalde önemli bir görev verilecekti.
İhtilalin zeminini hazırlamak için, Deniz Gezmiş, Deniz Harp Okulu öğrencisi Sarp Kuray gibi Marksist gençler kullanıldı. Bunlara silahlı ve bombalı eylemler yaptırıldı. 27 Mayıs'ta olduğu gibi gençleri sokağa dökecekler, bu kargaşa ortamında meşru sayılabilecek bir darbe ile iktidarı ele geçireceklerdi.


12 Mart 1971’de Memduh Tağmaç Başkanlığındaki ordu, hükümete muhtıra vererek ve emir-komuta zinciri içerisinde darbe yaparak bu sol ihtilal teşebbüsünü açığa çıkarttılar. 12 Mart darbesini takip eden gelişmelere geçmeden önce biraz geriye, eski yıllara gidelim.



Bir Protestan Okulu

II. Mahmud devrinde, 1839'da İstanbul'a ayak basan ABD'li misyoner ve eğitimci Cyrus Hamlin, Türkiye'de bir Protestan okulu açmak için kolları sıvadı.
Okulu New York'lu Mr. Christopher Robert finanse ediyordu. 1863'te faaliyete geçen Robert Kolej Amerika Birleşik Devletleri sınırları dışında kurulan ilk Amerikan Okulu oldu. Robert Kolej'e ilk Türk 1881’de girdi. 1882'deki 232 öğrencisinin kökeni, Osmanlı İmparatorluğu'nun yapısını da yansıtıyordu: 89 Bulgar, 85 Ermeni, 28 Rum, 7 Türk ve 23 diğer uluslardan.



Casus yuvası mıydı?

"Türkiye ve Dünyada Casuslar” isimli kitabın yazarı araştırmacı Aytunç Altındal (12.01.1945 - 13.11.2013), yapılan bir söyleşide şöyle demektedir: “Robert Koleji’nin kurulmasında büyük casusluklar yaşandı. Hamlin Ailesi, Protestan Hıristiyanlığı, Osmanlı topraklarında yaygınlaştırmak için çok yoğun bir faaliyet sürdürmüştü. O dönemde bu okulda öğrenci olan Müslüman gençlerden bazıları, bu tuzağına düşerek Hristiyan olmuşlardı. Robert Kolej, ayrıca Osmanlı’daki Amerikalı, İngiliz ve Rum casusların da yuvası olmuştu. Birçok casus, bu okulda öğretmen kisvesi altında faaliyet göstermişti”.
Seçkin birçok insanın yetiştiği bu güzel okul için söylenen sözler ağır gelse de istihbari faaliyetlerde her vasattan faydalanıldığı da bir gerçek. Okullar da istihbari faaliyetler açısından mükemmel bir korunak.



Sola kitakse!

Nitekim Kolejli, tanınmış köşe yazarı Engin Ardıç, 17.12.2005 tarihli, ‘Sola kitakse!’ (Sola Bak!) başlıklı köşe yazısında şöyle söylüyor:
“...bizim A sınıfına Charles Gilchrist gelirdi. Ölmüştür herhalde, toprağı bol olsun. Savaş yıllarında SOE, yani İngiliz Özel Harekât Dairesi’nin ajanı olarak komandoluk yapmıştı. Görev bölgesi Yunanistan, uzmanlık alanı da köprü uçurmak ve daha önce de nöbetçi Alman askerinin gırtlağını çıt çıkarmadan jiletle kesmek..

...Bayan Mary, Doğan Nadi’nin eşi, ...savaş yıllarında OSS ajanıymış! ...’Office of Strategic Services’, yani ‘Wild Bill’ namıyla maruf William Donovan’ın kurduğu, FBI’ya bağlı olmayan ilk Amerikan dış istihbarat ve harekat örgütü.
...Gene çok sevgili hocalarımızdan biri olan Hilary Sumner-Boyd’un da MI5 ajanı olduğunu.



...Son Robert Kolej başkanı John Scott Everton’un CIA ajanı olduğunu biliyorduk.
...Bayan Mary, daha sonra, Dünya Bankası’nda çalışan yeğeni Zeynep’in oğlunun, okulunu bitirince CIA örgütüne ‘analizci’ olarak girmesini önermiş, çünkü çok iyi para veriyorlarmış.
...Zeynep’in ablası Emine, Cumhuriyet Gazetesi’nin ortağı ve yöneticisi... Aile, İzmir eşrafından, eni konu zengin ve ünlü Uşşakizade Ailesi...”
Boğaz sırtlarından Türkiye
Kolejin bir diğer öğretim görevlisi Prof. John Freeley, ABD Deniz Kuvvetlerinde görev yapmış bir komando subayıdır. 2.nci Dünya Harbi sırasında Burma ve Çin'de görev yapmış, 1960'da İstanbul Robert Kolej'de "fizik" öğretmenliğine başlamış ve 1993'e kadar İstanbul'da yaşamıştır. John Freely'nin “Boğaz sırtlarından Türkiye” isimli Robert Koleji anlatan kitabı, okuldaki sol faaliyetleri de anlatıyor:


Kolej’de Sol isyanlar, Maoist hareketler


“...1970'te okul bir kriz geçirmektedir. ...Dev Genç'in Genç Devrimciler Örgütü de kampusta bildiri dağıtmaya, rektörü faşist ilan etmeye ve duvarlara Mao'dan sloganlar yazmaya başlamıştır. Yüksek Okulu Arnavutköy'e taşıma girişimlerine karşı sosyal demokrat Öğrenci Birliği de boykot ve işgal tehditleri savurur.
Genç Devrimciler Grubu boykot kararı alır. Sol basında Robert Kolej'in artık Amerikan emperyalizmine yeteri kadar hizmet veremediği için dağıtıldığını öne süren haberler çıkar.
Ayrıca kolej beyin göçünden de sorumlu tutulur, ancak Öğrenci Birliği boykotu tanımaz ve iki grup rasında kavga çıkar”.



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder