Pakistan Keşmir Sorunundan Su Savaşına: “Kan ve Su Birlikte Akamaz”
Pakistan Keşmir Sorunundan Su Savaşına: “Kan ve Su Birlikte Akamaz”
01 Eylül 2018 Cumartesi
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü
Doç. Dr. Dilek Yiğit tarafından yazıldı.
Hindistan ve Pakistan denildiğinde akla “iki komşu devlet” gelmez; “birbirlerine
düşman iki devlet” gelir.
Bu durumun nedeni ise bu iki devletin bağımsızlıklarını kazandıkları tarihten itibaren çözemedikleri bir sorunun, Keşmir sorununun gölgesinde yaşıyor olmalarıdır.
Hindistan Bağımsızlık Yasası Keşmir’e, Hindistan ya da Pakistan’a katılma
yönünde tercih yapma hakkı tanımıştı. Keşmir’de dönemin yöneticisi Maharaja Hari Singh tercihini Hindistan yönünde kullandı. 26 Ekim 1947 tarihinde imzalanan Katılım Anlaşması ile Cemmu ve Keşmir resmen Hindistan’ın parçası haline geldi. Maharaja Hari Singh’nin Hindu olduğunu düşünürsek, Hindistan’a katılma kararının başlıca nedenini tahmin etmiş oluruz; ancak bölge nüfusunun çoğunluğunun Müslüman olduğunu düşünürsek, bu kararın Keşmir halkının tamamı tarafından memnuniyetle karşılanmadığına ve Katılım Anlaşmasını müteakip yaşanan çatışmalara da şaşırmamak gerekir. Üstelik Singh’nin bu kararı Keşmir içinde çatışma ve gerginliklere neden olmakla kalmamış, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olduğu için Keşmir’in Pakistan’a katılacağını düşünen Pakistan için de kabul edilemez bir karar olmuştur. Neticede Hindistan ve Pakistan 1947, 1965, 1971 ve 1999 tarihlerinde Keşmir için defalarca savaşa tutuşmuştur.
Hâlihazırda Durum nedir?
Keşmir’in güney ve doğu bölgelerini içeren bölümü Cemmu ve Keşmir adıyla
Hindistan’a bağlı bir federe birimdir.
Keşmir’in kuzey ve batı bölgelerini içeren bölümü ise (Azad edilmiş
Keşmir-Gilgit Baltistan) Pakistan’ın kontrolü altındadır.
1972 Simla Anlaşması ile oluşturulan Kontrol Hattı, Keşmir’de Hindistan ve
Pakistan’ın kontrolü altındaki bölgeleri birbirinden ayırmaktadır. Ancak
taraflar sık sık hattın diğer tarafından saldırılara uğradıklarını, sınır
hattından geçişler olduğunu ileri sürmektedir.
Keşmir, Hindistan ve Pakistan arasındaki büyük sorun olma özelliğini
sürdürürken, ayrıca radikal dinci terör örgütlerinin yerleştiği bölge olarak da
küresel kamuoyunun dikkatini çekmektedir.
Tarafların İddiaları nelerdir?
Hindistan Keşmir’in Katılım Anlaşması ile hukuken Hindistan’a ait olduğunu, bu
karara saygı duyması gereken Pakistan’ın bilakis bölgede Hindistan karşıtlığı
oluşturma ve besleme politikası güttüğünü, bölgedeki silahlı örgütlere destek
vererek vekalet savaşı yürüttüğünü iddia etmektedir.
Pakistan ise Keşmir halkının çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle Keşmir’in Pakistan’a katılması gerektiğini, Maharaja Hari Singh’in Hindistan’a katılma kararının baskı altında alındığını, dolayısıyla meşru olmadığını ileri
sürmektedir. Pakistan Keşmir halkının çoğunluğunun Müslüman olması nedeniyle Pakistan’a katılmak istediklerinden emin bir şekilde Keşmir’de referandum yapılmasını istemektedir.
Pakistan’ın Keşmir’de referandum yapılması yönündeki ısrarlı isteği Hindistan
tarafından kulak ardı edilmektedir. Hindistan’ın tavrı nettir; “Keşmir
Hindistan’ındır ve Hindistan’da kalacaktır.” Yani Hindistan’ın ne şimdi ne de
öngörülebilir gelecekte Keşmir’de bir referanduma gitmesi söz konusu değildir.
Hatta Hindistanlı bir Bakan Pakistan’ın Keşmir’de referandum yapılması yönündeki talebi konusunda “aslında Pakistan’da bir referandum yapılmalı, bakalım Pakistanlılar Pakistan’da mı kalmak istiyorlar yoksa Hindistan ile mi birleşmek istiyorlar”[1] diyerek, tabir yerindeyse, küçümseyerek yanıt vermiştir.
Hindistan açısından iki devlet arasında iyi ilişkiler tesis edilmesinin önündeki
asıl engel Pakistan’ın referandum konusundaki ısrarıdır.
Ancak bölge uzmanlarının altını çizdiği üzere Hindistan ve Pakistan’ın Keşmir
üzerinde anlaştıkları tek bir konu vardır; her iki devlet bağımsız bir Keşmir
istememektedir.
Su Savaşları
Hindistan ve Pakistan arasındaki bir diğer mesele de, Keşmir sorununun
gölgesinde kalıyor izlenimi veriyor olsa da, su paylaşımı meselesidir. İki
devlet arasında su paylaşımı 1960 tarihli Indus Suları Anlaşması ile
düzenlenmiştir. İndus Suları Anlaşması, İndus, Jhelum, Chenab, Ravi, Beas ve
Sutlej nehirlerinin kullanımı da dair kurallar içermektedir.
İndus Suları Anlaşması herhangi iki devlet arasında su paylaşımı hususunda nasıl anlaşmaya varılabileceği konusunda önemli bir örnek olmasına rağmen,
Hindistan’ın İndus nehrinin kolları üzerinde başlattığı hidroelektrik santral
projeleri gerginlik kaynağı olmaktadır. Pakistan Hindistan’ın hidroelektrik
santral projelerinin İndus Suları Anlaşması hükümlerine aykırı olduğunu
belirtmekte ve bu girişimlerin Pakistan’ın su kaynaklarını azaltmaya yönelik
olduğunu ileri sürmektedir. ABD’li uzmanlar da Hindistan’ın projelerinin
Hindistan’a Pakistan’ın su kaynaklarını kontrol etme gücü vereceğine dikkat
çekmektedir. ABD’de yayınlanan bir raporda, hidroelektrik santral projeleri ile
Hindistan’ın Pakistan’a su akışını engellemek için yeteri kadar su
depolayabileceği belirtilmektedir.[2]
Geçtiğimiz yıllarda iki ülke arasında, konuya dair görüşmeler, üstelik Dünya
Bankası’nın iki ülke arasındaki su sorununun barışçıl yollarla çözümü için
yardımını esirgemeyeceğini açıklamasına rağmen, sonuç vermemiştir.
Bölge uzmanlarının altını çizdiği üzere Hindistan ve Pakistan arasında su
paylaşımı sorunu teknik bir sorun olmayı aşmıştır; zira Hindistan’da Modi
Hükümeti Keşmir sorunu ve su paylaşımı meselesini birbirlerine ilintilemiştir
Bölge basınında, Modi Hükümetinin hidroelektrik santrallerini, İndus Suları
Anlaşmasının gözden geçireceğine yönelik söylemlerine ilaveten, Pakistan’ın
Keşmir sorunundaki tutumundan vazgeçirmek için baskı unsuru haline getirmeye çalıştığının altı çizilmekte; Hindistan’ın nehirleri, Keşmir’de terörizme destek verdiğini iddia ettiği Pakistan’a karşı misilleme aracı olarak kullandığı
belirtilmektedir. Hindistan Başbakanı Modi de tek bir cümlesi ile bu tür
yorumlara hem kaynak hem de destek olmaktadır; zira Modi açık açık “kan ve su birlikte akamaz” demiştir. [3]
İki ülke arasındaki su paylaşımı sorununa dair atılan son adım geçtiğimiz Salı
günü (28 Ağustos 2018) Hindistan heyetinin meseleyi görüşmek üzere oluşturulan Pakistan’a gitmiş olmasıdır. Bu görüşmelerden kimse somut sonuç beklemiyor; bu görüşmeyi önemli kılan sadece su meselesine dair taraflar için gelecek görüşmelerin takviminin oluşturulacak olmasıdır.
Neticede Hindistan-Pakistan arasındaki su sorununun kısa vadede çözümünü
beklemek, bu sorun Modi’nin yaptığı gibi Keşmir sorunu ile ilişkilendirildiği
müddetçe mümkün görünmüyor.
DİPNOTLAR;
[1] http://paktribune.com/news/Referendum-to--be-conducted-to-check-whether-Pakistan-want-to-merge-with-India-Indian-Home-Minister-278170.html,rŞubat 2017
[2] https://in.reuters.com/article/india-pakistan-water-idINKBN16N0XE, Mart 20187
[3] https://economictimes.indiatimes.com/news/defence/modi-government-lays-groundwork-for-water-war-in-battle-with-rival pakistan/articleshow/54936280.cms,eTemmuz 2018
Uzman Hakkında
Doç. Dr. Dilek Yiğit
Orta Doğu ve Afrika Araştırmaları Merkezi
Uzmanın Diğer Yazıları
Keşmir Sorunundan Su Savaşına: “Kan ve Su Birlikte Akamaz”
NATO Zirvesi'nde Trump'a Karşı Avrupa Birliği!
İtalya'ya IMF'den Başbakan ve Demokrasi Sorunsalı
Çin'in Mavi Su Donanması: Bir Meydan Okuyuş!
Suriye'de Fatimiyyun ve Zeynebiyyun Tugayları
IŞİD'in Yeni Üssü: AFGANİSTAN
Rusya Afganistan'a Tekrar Girdi!
Hariri’nin İstifası, İran ile Hizbullah’ın Tepkisi ve İsrail
Narendra Modi'nin ABD Ziyareti ve Pakistan
Trump ile Soyutlanma Politikası Girişiminden Askeri Müdahaleciliğe
Avrupa Birliği Açısından Schulz mu? Merkel mi?
NATO Genel Sekreteri'nin ABD Ziyareti ve Avrupa Birliği
Brexit'in "Erken Safha" Cebelitarık Sorunundan Falklands Savaşına
Brexit ve Avrupa Birliği'nin Geleceği
Avrupa Birliğinde Sığınmacılar İçin Kota Sistemi Krizi ve Macaristan Referandumu
ABD Karar Veremiyor: Pakistan Dost mu Düşman mı?
El-Nusra El-Kaide’den Ayrıldı: Neden?
Birleşik Krallık “Çıkış” Düğmesine Neden Basmıyor?
Brexit Müzakerelerini Kim Yürütecek?
Mısır’da Hıristiyanlar Ve Bölgesel İstikrar
Brexıt Ve Monarşinin Geleceği
Sözde Soykırım Kararı Sonrası Türkiye-Almanya-Avrupa Birliği Üçgeni
Suudi Arabistan ve IŞİD
Rusya Ortadoğu’da Şiilerin Yanında mı?
“Arap Baharı”nda Yeşeren İsrail – Hindistan İlişkileri
Avrupa Birliği’nde “Truva Atı”
IŞİD Hindistan’da
Terörle Yüzleşen Avrupa Türkiye’nin Desteğini Arıyor: Ama Nasıl?
Suudi Arabistan’da Kadın Hakları mı Yoksa İç Barışın Satın Alınması mı?
Bir Garip “Serbest Dolaşım” Hikâyesi
Merkel’in Türkiye Ziyareti: Müzakereler Konusunda İyimser Olmalı mı?
İsrail ve Dürziler
İsrail’in Suriye Politikası, IŞİD ve Kürtler
Lübnan'da Başkanlık Krizi
Husiler ve Müslüman Kardeşler: Bir Taşla İki Kuş
Kararlı Fırtına Operasyonu’nun İsrail’de Yankıları
Libya Avrupa İçin Tehdit Mi?
Yunan “Harry Potter” Avro Alanını Dağıtabilir mi?
Yemen’deki Olayların Perde Arkası
Katar Dış Politikasında “U Dönüşü”: Rasyonel Tercih
Ahlatlıbel Mah. 1830. Sokak No:39 İncek/Çankaya ANKARA
Tel: +90 312 489 18 01 | Belgegeçer: +90 312 489 18 02 | Elektronik Posta:
bilgi@21yyte.org
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder