Tayyip-Perinçek Tiyatrosu Gururla sunar.,
< - Ama efendim ben nasıl siz Usta’ma laf söylerim?
Rol icabı da olsa yüzüm kızarır, Dilim Söylemez Usta!
- Sende numara boldur kukla! Hem zaten artık başka bir yüzün olacak.
Getir bakalım şuradaki boyayla fırçayı işe başlayalım, malum yolumuz uzun.
Hem ne demişler sen bilirsin: ‘ Yol ne Kadar uzun olursa olsun İlk Adım Atılmalıdır.’ >
I. Perde Yer: Usta’nın Sarayı
Sürekli yanan Ampüllerden her daim gündüz vaktinin yaşandığı Saray’ın koridorlarından takır-tukur sesler geliyor, tahta bacağın pahalı granitte çıkardığı
tok ses, yankılanarak bin yüz küsuruncu odadan dahi kolaylıkla duyulabiliyordu. Sesi o da duymuştu. Önünde duran Vatan Tiyatrosu’nun oyun programına
kaydı gözleri. Kapıyı vurup içeriye giren görevli kuklanın geldiğini haber verdi.
- Efendim, Kukla geldi. Başıyla “ Tamam ” der gibi bir işaret yaptı.
Kuklanın tahta bacağından gelen tak-tuk sesleri yaklaştıkça yaklaştı ve kukla sonunda kapıda belirdi.
- Saygıdeğer Ustam, diye bir giriş yaptı. Usta, koltuğundan hafifçe döndü ve karşıdaki sandalyeyi gösteren bir işaret yaptı.
Kukla, aynı takır tukur seslerle gösterilen sandalyeye doğru yürüdü ve oturdu.
Usta, bir süre daha önündeki oyun bültenlerine baktı. Kukla da bir şey söylemesini bekliyordu.
Sonunda beklediği an geldi.
- Nasıl gidiyor, diye sordu Usta.
- Sayenizde iyi gidiyor Sayın Usta. Destekleriniz sayesinde... Bu “sayenizde” lafı Usta’yı bugünden alıp, kuklayla karşılaştığı güne götürüverdi.
Dışarıdan bakan birisi için basit bir odun parçası gibi görünebilirdi belki… Etraftaki “bin”lercesinden “bir”i. Ama öyle değildi. Sayısal olarak “binde bir”di belki ama “kullanışlılığı” konusunda binbir yüzü, binbir numarasıyla değme ak kukla eline su dökemezdi.
Usta daha ilk görüşte “bu binbir suratta ne cevherler vardır” diye düşünmüş ve onu hizmetine almış, adeta evlat edinmişti. Usta’nın
şu zor günlerinde, memleketi oyalayacak, onu rahatlatacak bir kukla gösterisinden daha iyi bir şey olamazdı.
Hem bu kukla ilk günden ne kadar doğru bir karar verdiğini ispatlamıştı. Daha ilk gösterisinde
“Kınından çıkmış bir kılıç gibiyim” diye haykıran kukla, Usta’sını gururlandırmış bu şaşalı başlangıçla gelecek vaadettiğini göstermişti.
Perdeler perdeleri kovalıyor, Bin Bir Surat, Usta’sına çok kazandırıyordu. Hele saray seçimlerinde yaptığı gösteriler yok muydu… Usta
ve çevresi bile hayretler içinde kalmıştı.
Bin Bir Surat’ta numara boldu. Saray sponsorluğunda Avrupa turnesi bile düzenlediler Bin Bir Surat’a.
Usta’nın gergin ve sıkıntılı günlerinde de en yakınında hep Bin Bir Surat vardı.
Derken Usta, Krala dönüştü. Usta, krala dönüşünce Bin Bir Surat da kuklalıktan Saray soytarılığına terfi etti haliyle.
Gerçi bir süredir zaten öyle anılmaya başlamıştı. Kralın astığım astık kestiğim kestik döneminde de soytarı ona güzellemeler yazıyor, gerçekleri Karanlık’a batırıp çıkarıyor ve “AK”lıyordu. Usta, kuklasından oldukça memnundu ama yine de bir değişiklik gerektiğinin de farkındaydı. Kuklanın soytarıya dönüşmesi etkisini ister istemez azaltıyor, inandırıcılığınıki bir süre sonra bayağı bir komediye dönüşmüştü- yitiriyordu.
Usta, meseleyi her ikisi de çok iyi biliyor olsa da- laf arasında sordu.
- Dükkanı kapatmışsın...
- Kapatmadık Usta’cığım, tabela değişikliği… Diğeri artık çok eskimişti, kimse gösteriyi izlemeye gelmez oldu, izleyici düştü. Siz efendimizin desteği olmasa çoktan iflas bayrağını çekmiştik ya... Farklı bir yüzle çıkacağız. Şimdi tabela değişince, yeni bir gösteri var diye ilgi olur sanıyorum… Bir süre de böyle götürürüz. Bizde numara çok yeter ki size faydamız dokunsun, dedi sinsice gülerek.
- Onda şüphe yok, dedi Usta.
– Bilmez miyim… Kısa bir sessizlikten sonra Usta:
- Şimdi yeni bir gösteri tertipliyoruz. Hazırlıklar tamamlandı. Bu gösteri sonunda sen de çok ünlü olacaksın.
-Pinokyo gibi mi Usta?
- Pinokyo kim ki, onu bile geçeceksin. Bu yeni oyun emin ol çok iş yapacak.
- Ve biletleri de siz keseceksiniz değil mi Usta, dedi Bin Bir Surat.
Usta alındı, çünkü memleket 17.25 ölçeğinde depremle sarsılmış, Usta enkazdan paçayı zor kurtarmıştı. Para meselesinde o günden beri çok alıngandı ve bazı kelimelerden huy kapıyordu.
Bin Bir Surat cesaretini toparlayıp sordu:
- Nasıl bir gösteri olacak Sayın Ustam?
- Yine yurtdışı turnesi... Uzun bir oyun olacak diye düşün, çok perdeli. Şöyle seçime kadar idare etmeli anlıyor musun?
Bu kez oyun Şam’da başlayacak, burada devam edecek.
- Yoksa Şam Taciri’ni mi oynayacağım Saygıdeğer Usta’m!
- Hayır, Şam elçisi olacaksın. Belki daha sonra Kahire falan da olabilir. Senin şu “5 Ülke 5 Deniz” oyunun var ya, ona da eklemeler yapabiliriz yani. Şimdilik çok uzatma, ayrıntılarını sana bildirecekler. Ama bundan sonra muhalefeti oynayacaksın.
- Efendim, zaten -af edersinizmuhalefeti oynuyorum ya.
- Öyle değil, basbayağı muhalefeti oynayacaksın. Rol icabı sen bana laf atacaksın ben sana…
Atış serbest. Bak o zaman senin gösteri nasıl dolacak, nasıl bilet satacağız? Şan şöhret de cabası...
- Ama efendim ben nasıl siz Usta’ma laf söylerim? Rol icabı da olsa yüzüm kızarır, dilim söylemez
Usta!
- Sende numara boldur kukla! Hem zaten artık başka bir yüzün olacak. Getir bakalım şuradaki boyayla fırçayı işe başlayalım, malum yolumuz uzun. Hem ne
demişler sen bilirsin: ‘Yol ne kadar uzun olursa olsun ilk adım atılmalıdır.’
- Çok haklısınız efendim. Mao Zedung ve siz şu fakir kuklanın yolunu aydınlatmaya devam ediyorsunuz. Hemen geldim Usta!
(Usta eline fırçayı alıp, kuklanın yüzünü boyamaya başlar.)
- Kutsiyetperahları... Bir de şey vardı..
- Ne vardı?
- Şeyy, yolladığınız harçlık bitti de. Malum yeni oyun yeni kostümler falan … Biraz masraf olacak…
- Tamam hallederiz, kıpırdayıp durma…
- Gazetelere de çıkacak mıyım Usta? Ha çıkacakmıyım?
- Merak etme, sen uslu bir kukla ol yeter!
- Ya burnum Pinokyo gibi uzayıverirse Usta? Ya uzayıverirse...
- Sen Usta’na güven! Hah bitti işte! “Yüz çiçek yan yana açsın, yüz fikir birbiriyle yarışsın”, binbir surat Usta’sına çalışsın! Hadi bakalım.
- PERDE KAPANIR -
(Kukla, Usta’nın desteğiyle yeni oyunu için Şam’a gitmiştir. Hem oyun uzasın hem de merak uyandırsın diye, oyundaki esas sahne, yani Şam’ın Ustası’yla
oynayacağı sahne elbette ki son perdededir. Kukla, Şam Dış İlişkiler Komiseri ve Şam İnanç İşleri Komiseri ile yaptığı görüşmelerde Şam’ı över de över.
Malum, oyunu izleyen Şamlıların memnuniyeti önemlidir. Daha çok gelip gidecektir buralara. İlişkileri iyi tutmak lazımdır.)
Perde II
Yer: Şam Dış İlişkiler Komiserliği
- Efendim mis gibi Şam Havası ne iyi geldi bir bilseniz… İyi ki de gelmişiz.
- Hoş geldiniz tekrardan.
- Bir söz vardır “Ne Şam’ın şekeri ne Arabın…” derler ya hani, hiç de öyle değil. Hem yediğimiz Şam şekerleri hem de Arap şeyleri… neydi… yüzünüz yüzünüz
ne güzel, ne güleç, ne kadar da dost…
- Sizin buraya gelip de bu gerçekleri görüp anlatmanız ne iyi bir hizmet. Yani bizim dış temsilcimiz gibi çalışıyorsunuz desek abartmış olmayız.
- Aman efendim, görevimiz. Dışarıdan konuşuyorlar, yok ölüm varmış, yok katliam varmış. Ama işte geldik gördük, insanların kalbinin attığı yerdeyiz.
Okyanuslar ötesinden, Himalaya Dağları’ndan bizi duysunlar! 7 Ülke 7 Deniz birleşiyoooor!!!
- PERDE KAPANIR -
(Kuklanın haykırışlarıyla perde yavaş yavaş kapanır. Daha önceki oyunlarında hep 5 Ülke 5 Deniz diye haykırarak bitirdiği oyunu, şimdi 7’yle bitmektedir. Bu dikkatli izleyiciler için ilerideki Ortadoğu turnesinin de müjdesidir.)
Perde III
Yer: Şam’da bir oda
- Hoşgeldiniz, hoşgeldiniz dostlarımız. Valla gözlerimiz yollarda kaldı. Ne zamandır ne gelen var ne giden.
- Hoşbulduk sayın Usta. Usta diyorum çünkü laf aramızda sizi de en az gerçek Ustam kadar severim, sayarım. Hanımınız da iyi inşallah?
- Bilmez miyim, bu ziyaretiniz de kardeşliğimizi bir kez daha dosta düşmana duyurdu.
- Tanıştırayım Usta, bizim ekibin üyeleri. Kimisi zamanında başka yerlerdeydi ama geldik “Vatan”da birleştik.
- Sizler de hoşgeldiniz.. İsterseniz hemen gürüşmemize başlayalım. Şöyle buyurun… (Görüşmeye geçmek için hep beraber kalkılır. Herkes girip kapı
kapanmadan önce kuklanın sesi duyulur…)
- Bizim Usta’nın size çok çok selamı var. ‘Canım bir türbenin lafı mı olur’ dedi...3
- PERDE KAPANIR -
TUĞRUL ÇELİK
tugrulcelik@turksolu.com.tr
22/03/2015
TÜRKSOLU
Haftalık Siyasi Gazete
Yıl: 13 Sayı: 484
22 Mart 2015
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder