13 Aralık 2017 Çarşamba

YENİ ANAYASA İÇİN KURUCU MECLİS OLUŞTURULMALI?



YENİ ANAYASA İÇİN KURUCU MECLİS OLUŞTURULMALI?

 Yekta Güngör Özden:Yeni Anayasa çalışmaları için Kurucu Meclis oluşturulmalı dır..,


-Anayasa Mahkemesi eski Başkanlarından Yekta Güngör Özden, Anayasa çalışmaları için Kurucu Meclis'in oluşturulması gerektiğini söyledi. 

Özden, Anayasa'yı kapsamlı bir değişiklikle yenileyecekseniz, ya da yeni Anayasa yapacaksanız Kurucu Meclis oluşturacaksınız. Yalnızca bir veya birkaç partinin çoğunluğunu oluşturduğu yasama organın eline, onların iradesine bırakırsanız o kimseyi doyurmaz? diye konuştu.

-Özden, 

Anayasa'nın başlangıcında Atatürk ilkelerinin temelini oluşturan Türk devrimine özenle bağlı kalınacağı vurgulanır ve içerdeki kurallar bu doğrultuda oluşturulursa Atatürk'ün adını bundan başka anmaya gerek yok. sözleriyle değerlendirdi.

Anayasa Mahkemesi eski Başkanlarından Yekta Güngör Özden, Anayasa değişikliği için Kurucu Meclis'in oluşturulması gerektiği söyledi. Özden, Atatürk ilkelerinin yeni Anayasa'daki yeri konusundaki tartışmalar için, ?Anayasa'nın başlangıcında Atatürk ilkelerinin temelini oluşturan Türk devrimine özenle bağlı kalınacağı vurgulanır ve içerdeki kurallar bu doğrultuda oluşturulursa Atatürk'ün adını bundan başka anmaya gerek yok. dedi.

Yekta Güngör Özden yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin görüşlerini ANKA'ya açıkladı. Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyaç duyduğunu ve bunda ?Geç bile kalındı? diyen Özden, Anayasaya yapılış yöntemini eleştirdi. Özden "Anayasa'yı kapsamlı bir değişiklikle yenileyecekseniz, ya da yeni Anayasa yapacaksanız Kurucu Meclis oluşturacaksınız. Yalnızca bir veya birkaç partinin çoğunluğunu oluşturduğu yasama organın eline, onların iradesine bırakırsanız o kimseyi doyurmaz" görüşünü ifade etti.

-İLK 4 MADDEYE DOKUNULURSA KARGAŞA ÇIKAR-

Özden'in yeni anayasa çalışmalarına ilişkin görüş ve eleştirileri özetle şöyle:

-"Anayasa'nın değişmez kurallarının değiştirilmeye çalışılması çok yanlış. Yani Anayasa'nın 1, 2 ve 3'ncü maddeleri ile hiç kimse oynamaz. İhtilal dışında. Onu da kimse arzu etmez. Bu maddelere dokunulursa Türkiye'de kargaşa çıkar. Nasıl bir kargaşa çıkar, aydınlar mı ayaklanır, dağa çıkan mı olur, silaha sarılan mı olur. Onu bilemem.

-ASKERLER, SİVİLLERDEN DAHA DEMOKRAT-

-Sivil Anayasa sözcüğüne katılmıyorum. 1921 Anayasa'sını yapan TBMM Başkanı Mustafa Kemal'di. O Anayasa'yı değiştirip 29 Ekim'de Cumhuriyeti ilan eden yine zaferi kazanan Meclis'ti. Peki biz o Anayasaları asker yaptı diye suçlayabiliyor muyuz. Asker bu ülkenin evladı değil mi?

-Sivil Anayasa sözcüğü sürekli bir asker yanını gündeme getirip askerin iyi şeyler istemediği fikrini yayıyor. Askerlerimizin çoğunluğu sivillerimizden daha demokrat. Atatürk en büyük askerimiz bizim. Hangisi Atatürk kadar demokrattı. Atatürk en güçlü olduğu dönemlerde başkanlık sistemi kabul etmedi.

-TÜRBAN TARTIŞMALARI-

-Bir Anayasa Mahkemesi kararını geçersiz kılacak şekilde yasa çıkarmak hukuka aykırıdır. Bir Anayasa Mahkemesi kararına rağmen olmayacak bir şeyde bir daha karar çıkarmak da hukuka aykırıdır.

-Anayasa Mahkemesi başörtüsü kararını yalnızca 24 ve 42. maddeye değil, özellikle Anayasa'nın laiklik ilkesini içeren 2. maddesine dayanılarak verildi. Anayasa'nın 2. maddesi değiştirilemeyeceğine göre ve laiklik ilkesi kalacağına göre, nasıl Anayasa Mahkemesi kararını geçersiz kılacak bunlar.

-5 yaşındaki bir çocuk türban takıyor. Ne anlıyor özgürlükten. ?Ö' harfini bilmez o çocuk. Onlar dayatma ile oluyor.

-Kadını ikinci derecede yapan, bağımlı kılan, İslam kurallarına göre yarı miras veren, dördüncü kadın olmaya razı eden olayın kadın özgürlüğü ve bireyselleşmesi ile bir ilgisi yok. Onurlu bir insan kadın üstüne kadın getirir mi?. Kadını bağlar mı? Peçenin, çarşafın altına sokar mı?

-Biz türban kararında dedik ki, ?Üniversitelerde ve yüksek öğretimde eğitim ve öğretim çağdaş kurallar içinde barış ortamında geçer. Herkesin öğretim üyesi ve öğrenci olsun hangi inançtan olduğunu simgeleyen örtüler kullanırsa zıtlaşma doğar bu da barışı kaldırır.' Şimdi bile üniversitelerde ucu çivili sopalar, döner bıçaklarıyla birbirine saldırıyorlar. Bir de o güne gelirsek ne olacak. Şu anda aynı dinden aynı mezhepten insanlar ölüyor.

-"SIKMABAŞ ANAYASASI"-

-Başörtüsü dinsel bir zorunluluk olsa bugünkü iktidar partisinden milletvekili olan bayanları başörtülü olarak koltuklarına otururlar. Niye oturmuyorlar. Bu halkı aldatmaktır.

-Ben bu şekilde hazırlanacak bir Anayasa'ya Recep Tayyip Anayasası, ya da sıkmabaş Anayasası derim. Çünkü ağırlık onda. Bakıyorsunuz, sıkmabaştan başka tartışılan bir Anayasa kuralı yok.

-KEMALİZM TARTIŞMALARI-

-Anayasa'nın başlangıcında Atatürk ilkelerinin temelini oluşturan Türk devrimine özenle bağlı kalınacağı vurgulanır ve içerdeki kurallar bu doğrultuda oluşturulursa Atatürk'ün adını bundan başka anmaya gerek yok.

-Belli ki Atatürk hiçbirimizin kalbinden ve beyninden kazınamaz bir isimdir. Eğitimde ve öğretimde öyle modern kurallar getirirsiniz ki, Atatürk ilkelerine uyar ve çağdaştır. O zaman bir sorun çıkmaz.

-ASKERİN YETKİLERİNİN KISILMASI-

-Bu anlayış yanlıştır. Jandarma Genel Komutanlığı'nın Milli Güvenlik Kurulu'ndan çıkarılma gerekçesi, jandarmanın ortaya çıkardığı uyuşturucu kaçakçılığı, fuhuştan teröre kadar tüm olaylarda Türkiye'yi daha zayıf kılmak. Çünkü bunların içinin çoğunda siyasetçiler ve yandaşları bulunuyor.

-Emniyet Genel Müdürü de Milli Güvenlik Kurulu'na alınmalı. İçişleri Bakanı onu temsil ediyormuş, bahane. Milli Savunma Bakanı ne anlar güvenlikten. Her milletvekili Milli Savunma Bakanı olabilir? .

-YARGI-

-Anayasa Mahkemesi'nin yeniden düzenlenmesi gerekir. Anayasa Mahkemesi insan hak ve özgürlükleri konusunda yurttaşların doğrudan şikayet etmelerini sağlayacak bir yapıya kavuşturulmalıdır. Bireysel başvuru sağlanabilmeli. Ancak bu insan hakları ve özgürlükler konusunda olmalı.

-Yüce Divan'ın Anayasa Mahkemesi'nin elinden almak yanlış. Yargıtay üyeleri Anayasa Mahkemesi üyeliğine aday olurlar. Gelemediği bir mahkemeye başkanlık etmesi protokole göre de yanlış.

-Bir de Anayasa Mahkemesi'ne hukukçu olmayan üyeler seçilmemeli.

-Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda Adalet Bakanı'nın başkanlık yapması sakıncalı değil. Avrupa'nın bir çok ülkesinde bu uygulama böyle. Ancak, Türkiye'de sekreteryası, teftiş heyeti bakana bağlı bu saçmalıklar Avrupa'da yok. Bu durum düzeltilmeli.

-YAŞ KARARLARINA DENETİM-

-Yüksek Askeri Şura kararlarının ilelebet yargı denetimi dışında kalması doğru değil. Ancak şu sıralar ordu yıpratılmak isteniyor. İçerden ve dışardan TSK'ya yönelik saldırı meydanda. İrticanın orduya el atmak istediği çok açık. Fethullah Gülen'in lafları ortada. Bir süre daha YAŞ kararlarının yargı denetimine açılmaması gerekiyor.

-Askeri harcamaların da Sayıştay denetimine alınmak istenmesi askerlerin kontrol altına alınmasının bir yoludur.

-LAİKLİK TANIMLAMASI YANLIŞ-

-Laiklik Anayasa'daki mevcut hali ile korunmalıdır. Yeni bir tanıma gerek yok. Kavram olarak kalmalı.

-Din eğitimi zorunlu olmamalı. Din eğitimi velilerin isteklerine bırakılmalı. Diyanet'in nasıl çalıştığı ortada. Atatürk o kurumu sadece Müslümanlar için kurmadı. Atatürk bu kuruluşu hangi dinden olursa olsun hepsinin aydınlanması ve toplumun barışı için kurdu. Ama bakın şimdi orası Hanefi mezhebinin kalesi. Alevilere sırtını dönmüş. Böyle şey mi olur."

https://www.memurlar.net/haber/88016/yekta-gungor-ozden-yeni-anayasa-calismalari-icin-kurucu-meclis-olusturulmali.html

...


Bir Anayasa Nasıl Yapılır?

Abdullah Köktürk

Türkiye AKP hükumeti sayesinde hızlı bir şekilde yeni anayasasını yapmaya koşuyor. Geçen günlerde konuştuğum hükümete yakın bir kaynak Türkiye’nin anayasa tartışmalarını referandum yoluyla veya mecliste artık bitirmesi gerektiğini söyledi. Ve yeni anayasanın kabulü için referanduma gidilirse yüzde 51 çoğunluğun yeterli olduğunu belirtti. Bunun gibi ülkede bir çok kişi anayasanın çoğunlukla yapılabileceğine inanıyor. Üzerinde en çok tartışılan 1982 anayasasının yüzde 92.5 oyla kabul edildiği ama bunu bile yeterli olmadığı ortada iken, yeni anayasanın çoğunluk oyu ile kabul edilebileceğine inanmak ne kadar gerçekçi bunu tartışmak gerekiyor.

Yeni anayasanın içerik tartışmalarını şimdilik bir yana bırakarak, anayasanın yapım sürecine odaklanırsak dünyada anayasaların nasıl yapılacağı konusunda çalışmış birçok düşünür olduğunu göreceğiz. Bunlardan birisi de Fransız düşünür Jean Jacques Rousseau’dur. Bundan 250 sene önce Rousseau “Toplum Sözleşmesi” adlı kitabında “Genel İrade”den bahsetmişti. Bu “İrade”, yurttaşları birleştiren ortak çıkardı. Genel İrade her zaman doğru,haklı ve kamu yararına yönelikti. Genel İrade Rousseau’ya göre toplumun oy birliği ile oluşturduğu iradesi idi. Genel İrade oluştuktan sonra fertler özgürlüklerini bu iradeye teslim ediyorlar ve bu iradenin kurallarına uymayı kabul ediyorlardı. Bu irade egemenlikti ve toplumun anayasası idi. Genel İrade ’yi hakim kılmak için anayasa üzerinde oy çokluğu ile değil, oy birliği ile anlaşılması gerekmektedir. Oy birliği için öncelikle Türkiye’deki en az 50 bin kişilik, etnik, dini,siyasi grupların veya meslek örgütlerinin anayasada istedikleri veya istemedikleri maddeleri yazacakları metinlerin ortaya çıkması beklenebilir. Bu metinlerin birbiri ile çelişen maddeleri atılıp, birbiri ile örtüşen maddeleri anayasa maddesi olarak yazılırsa küçük, kısa ama her grubun üzerinde anlaştığı bir anaya metni ortaya çıkmış olur. Gruplar oy birliği ile kabul ettikleri bu anayasayı her şeyin üzerinde tutacaklardır. Ancak bir grubun yazdığı anayasa oy çokluğuna güvenerek dayatıldığı zaman anayasanın kabulünün ertesi günü yeni anayasa tartışmaları başlayacaktır.Yazıyı yine Rousseau’nun “Toplum Sözleşmesi” kitabından alıntıladığım şu cümleler ile bitirmek istiyorum; 
“ Genel irade,  egemenliktir ve  egemenliğin devri düşünülemez bile.Egemenlik aynı nedenlerden ötürü temsil de edilemez. Dolayısı ile halkın vekilleri onun temsilcisi değillerdir, olsa olsa onun bazı işleri yapmakla görevlendirdiği görevlilerdir. Halk kendine temsilci seçtiği anda köle olur”.

abdullahkokturk@gmail.com 

https://www.academia.edu/4652885/Bir_Anayasa_Nas%C4%B1l_Yap%C4%B1l%C4%B1r

----

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder