TÜRKİYEDEKİ PETROL KUYULARI NEDEN MÜHÜRLÜ, ? BÖLÜM 1
Petrol kuyularımız nasıl kapatılıyor?
"Türkiye petrol denizinin üzerinde yüzüyor ama petrolün çıkarılmasına izin verilmiyor" komplosunu yıllarca duyduk. Ancak bundan daha vahim olan petroldeki ince oyun:
Petrol kuyularımız oyunla kapatıldı
Yeraltı zenginliklerimiz özellikle son yıllarda ulusalcılar tarafından çok sık kullanılan bir argüman oldu.
Onların ürettiği komplo teorileri yüzünden Anadolu topraklarının altındaki değerler hakkında gerçekler de dikkatlerden kaçıyor. Madenlerimiz hakkında yanlış doğru birçok bilgi kirliliği söz konusu.
Örneğin, “Türkiye petrol denizi üzerinde; ama çıkarmamıza izin verilmiyor”, “Petrol kuyularımızı çimento ile kapattılar” bu gibi söylemleri hatırlayın. Samanyolu Televizyonu’nda muhabir olarak görev yapan genç bir gazeteci Mahir Etyemez, “Türkiye’de Petrol Gerçeği” isimli eseri ile gerçek ile hayalin birbirine girdiği bu alan’da önemli bir açığa cevap verdi. Etyemez araştırmalarında ulaştığı ilginç bilgileri bizimle paylaştı.
Yeraltı zenginliklerimiz özellikle son yıllarda ulusalcılar tarafından çok sık kullanılan bir argüman oldu.
Onların ürettiği komplo teorileri yüzünden Anadolu topraklarının altındaki değerler hakkında gerçekler de dikkatlerden kaçıyor. Madenlerimiz hakkında yanlış doğru birçok bilgi kirliliği söz konusu.
Örneğin, “Türkiye petrol denizi üzerinde; ama çıkarmamıza izin verilmiyor”, “Petrol kuyularımızı çimento ile kapattılar” bu gibi söylemleri hatırlayın. Samanyolu Televizyonu’nda muhabir olarak görev yapan genç bir gazeteci Mahir Etyemez, “Türkiye’de Petrol Gerçeği” isimli eseri ile gerçek ile hayalin birbirine girdiği bu alan’da önemli bir açığa cevap verdi. Etyemez araştırmalarında ulaştığı ilginç bilgileri bizimle paylaştı.
Açılan petrol kuyularımızın birileri tarafından betonla kapatıldığı iddiaları hep konuşulur. Gerçekten böyle bir şey yapılabilir mi?
Evet yapılır. Bunun örnekleri var. Her yıl Türkiye’de CERA adıyla düzenlenen, dünya petrol patronlarının katıldığı toplantıya başkanlık eden Daniel Yergin’in bir kitabı var, “Petrol” isimli. Pulitzer ödüllüdür. Yergin, 2. Dünya Savaşı sırasında Doğu Hint adalarında, İran Körfezi’nde ve Suudi Arabistan’da petrol kuyularının çimento ile kapatıldığını anlatır. Yine Türkçe’ye ‘Petrol Oyunu’ ismiyle çevrilen kitapta da Libya’daki kuyuların çimentolandığı izah edilir. Yani bizdeki kimilerinin, “ Olmaz kapatılmaz canım petrol kuyuları çimentoyla dolmaz,” demeleri boşunadır.
Peki Türkiye’de kapatılmış mıdır?
Evet. Kitapta anlattığımız bir örnek var mesela. Bismil Jandarma Komutanlığı yapan merhum, Albay Cevat Öztarhan; Bismil’de bir ilkokulun bahçesinde yapılan sondajdan sonra buradan müthiş petrol fışkırdığını, sonra 3 vagon dolusu çimento getirilip kuyunun kapatıldığını anlatıyor. Buna benzer olaylar çok yaşanmıştır. Sivas’ta, Hakkari’de, Isparta’da… Örnek olay çok; ama asıl mesele başka… Mesele çimento, civa meselesi değildir.
Nedir peki?
Türkiye’deki petrol rezervleri matematik formülle kapatılmıştır. Ve o matematik formül, Petrol Kanunu’nun içindedir. Yabancı petrol arama-çıkarma şirketleri kendi kontrollerinde hazırlanan yasanın oluşturduğu avantaj ile petrol olması muhtemel alanların ruhsatlarını alıp, ruhsat süresi boyunca ellerinde tutmuşlardır. Ve böylelikle saha direkt aramalara kapalı hale gelmiştir. Bunu, devletin resmî kurumu Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün resmî rakamlarını incelerseniz görürsünüz.
Petrol bulunmasını sağlamak için yapılması gereken jeolojik, jeofizik ve sondaj çalışmasının büyük bölümünü tek başına TPAO yaptı. Peki diğerleri ne yaptı? Az önce de söylediğim gibi petrol olması muhtemel alanların ruhsatlarını aldılar. Arama yapmayarak böylece üretim yapılmasına engel oldular.
Devlet şirketi bu duruma engel olamaz mıydı?
Olamazdı. Zaten Türkiye’nin kendine yetecek petrolü çıkaramamasının sebebi de bu anlatacağım noktada yatıyor. İşte bu nokta en önemli meseledir. Türkiye’nin yerli petrolü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden çıkıyor. Ve Amerikan Jeoloji Kurumu’nun haritasına göre bu bölgemiz, bol petrollü Arap plakasının kuzey ucundadır. Yani 100 milyar varil ve üzerindeki petrolün… O bol petrollü Güneydoğu Anadolu Bölgesi, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün düzenlemesine göre 3 petrol arama bölgesinin içinde kalıyor. Petrol Kanunu’nun 53. maddesi, bir petrol şirketinin petrol arama bölgesinde sadece 400 hektarlık alanda petrol arayabileceğini söylüyor. Yani TPAO, 3 petrol arama bölgesinde toplam 1.200 hektarlık alanda petrol arayıp çıkarabilir. Dolayısıyla geri kalan bölümlerde arayamaz. Çünkü devlet şirketi TPAO da sonuçta şirkettir. Ve o Petrol Kanunu’na tabidir. Kanun da böyle demektedir. Bir nevi kanun çıkarken kendi kendimizi engellemişiz. TPAO kendisine ait bu 1.200 hektardan yaklaşık 2 milyon ton petrol çıkarıyor. Ama TPAO dışında Petrol Kanunu’na tabi 20 şirket daha var.
Bu şirketler TPAO’nun çıkardığı kadar petrol çıkarmışlar mıdır?
Hayır. Hepsinin 2 milyon ton çıkardığını düşünün. TPAO’dan çok daha güçlü şirketler var. Ne eder? 40 milyon ton. Türkiye’nin ihtiyacı ne kadar? Yıllık 28 milyon ton. Basit bir hesapla ihtiyacımızdan fazlası etmiyor mu? Ediyor… Bakın şu andaki Petrol Kanunu çıkarken, devletin madencilik kurumu MTA’da yayınlamış makaleler var. Diyor ki bunlardan biri, “Biz bu çıkacak Petrol Kanunu ile sadece kendi ihtiyaçlarımızı karşılamayacağız aynı zamanda ihraç eden ülke olacağız…” Demek ki hesabımız doğru. Peki yanlış olan ne? O da şu: Kanuna o dönem “tamam” diyenler bütün şirketlerin petrol arayıp çıkaracağını hesaplamışlardı. Öyle olacağını sanıyorlardı. Ama mevzu petrol olunca kusura bakmayın uluslararası ticaret arenasında kimse kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Türkiye, her yıl 10 milyar dolarlık ham petrol alıcısıdır. Ruhsatları alırken ödedikleri azıcık paranın yanması onlar için önemli değildir. Çünkü Türkiye her yıl 10 milyar dolarlık ham petrol alıcısıdır.
Nasıl böyle bir durum oluştu?
Petrol Kanunu, kimi uzmanlara göre Marshall yardımının sonunda oluşan doğal sürecin ürünüdür. Marshall yardımını da 1947 yılında kabul etmiştik. Marshall yardımı, Daniel Yergin’in ifadesiyle petrol yardımıdır. Petrol Kanunu hazırlandığı tarih ne? 1954. Bizim ilk petrol mühendislerimiz mezun olduğunda, ki sadece iki tanedir, tarih 1960’ı gösteriyordu. Oysa Petrol Kanununu hazırlayan kişi Max Ball, hem jeolog hem de avukattır. Max Ball bizim kanunumuzdan önce 1952 İsrail Petrol Kanununu hazırlamıştı. Maalesef Türkiye’nin yerli petrolleri bazılarınca insanımızı yabancıya, yabancı sermayeye düşmanlaştırmanın aracı olarak kullanılıyor.
Nasıl yapıyorlar bunu?
Bunun için zaman zaman yalanlar uyduruluyor. Örneğin “Türkiye petrol denizinin üzerindedir” sözü bunlardan biridir. Petrol denen madde yerin altında ne denizdir, ne de okyanus. O yüzden yabancı sermaye düşmanlığı yapmaya çalışanların planlarına da alet olmamak gerekir.
Türkiye'de Petrol Üretimi
Türkiye'de Petrol Üretimi İstatistikleri | ||
Petrol Üretimi (2016) | : | 2,6 milyon ton |
Ortalama Günlük Üretim (2016) | : | 51.000 varil/gün |
Üretimin Tüketimi Karşılama Oranı (2016) | : | %7 |
Toplam Üretilebilir Rezerv | : | 188,1 milyon ton |
Kümülatif Üretim (1954 – 2016) | : | 142,6 milyon ton |
Kalan Üretilebilir Rezerv (2016) | : | 334,5 milyon varil |
Yerli Ham Petrol Üretimi Trendi (1965 – 2016)
Üretimin Tüketimi Karşılama Oranı ( 2004 - 2016 )
Kuyu İstatistikleri (1934 – 2016) | ||
Açılan Kuyu Adedi | : | 4.734 |
Kuyuların Cinslerine Göre Dağılımı | : | 1.751 Arama Kuyusu 1.745 Üretim Kuyusu 822 Tespit Kuyusu |
Kuyuların Toplam Metrajı | : | 8,251 milyon metre |
Ortalama Kuyu Metrajı | : | 1.864 metre |
Kuyu İstatistikleri (2016) | ||
En Fazla Üretim Yapılan Ham Petrol Kuyusu (2016) | : | Batı Raman / Batman (günde ortalama 7013 varil) |
En Az Üretim Yapılan Ham Petrol Kuyusu (2016) | : | Çiksor / Diyarbakır (günde ortalama 3 varil) |
En Fazla Üretim Yapılan Doğalgaz Kuyusu (2016) | : | Değirmenköy / Silivri (günde ortalama 145.000 m3) |
En Az Üretim Yapılan Doğalgaz Kuyusu (2016) | : | Paşaköy / Edirne (günde ortalama 247 m3) |
Ruhsat İstatistikleri (1954 – 2016) | ||
Toplam Arama Ruhsatı Başvurusu | : | 5.144 |
Verilen Toplam Arama Ruhsatı | : | 3.232 |
Yürürlükteki Arama Ruhsatı (2016) | : | 175 |
Keşif İstatistikleri (1934 – 2016) | ||
Toplam Ham Petrol Keşfi | : | 121 üretim sahasında 1276 ham petrol kuyusu |
Toplam Doğalgaz Keşfi | : | 55 üretim sahasında 231 doğalgaz kuyusu |
Türkiye'de Keşif İsabet Oranı | : | %32 |
Şirket İstatistikleri (1934 – 2016) | ||
Toplam Yatırımcı Şirket Sayısı | : | 42 (20 yabancı + 22 yerli) |
Halihazırda Ruhsat Sahibi Şirket Sayısı (2016) | : | 223 |
Arama – Üretim Sektörünün Hazine'ye Katkısı (2016) | ||
Devlet Hissesi | : | 286 milyon TL |
Vergi & Stopaj | : | 451 milyon TL |
Devlet Hakkı & Harçlar | : | 0,7 milyon TL |
Toplam | : | 737,7 milyon TL |
Arama – Üretim Sektörünün Türkiye Ekonomisine Katkısı (2001 - 2016) | ||
Yatırım | : | 9,5 milyar USD |
Yerli Üretimin Piyasa Değeri | : | 7 milyar USD |
İstihdam | : | 10.000 kişi |
Türkiye'de Petrol Aramacılığının Tarihçesi |
1887: İskenderun civarının petrol imtiyazı, bir fermanla Sadrazam Kamil Paşa'ya verilmiş; bu imtiyaz daha sonra Ahmet Necati Bey'e devredilmiştir.
1890: İskenderun Çengen'de yapılan ilk sondajda gaz emarelerine rastlanmıştır.
1898: Romanya'dan getirilen işçilerin yardımıyla Gaziköy civarında 108 metre derinlikte bir kuyu açılmış, ancak petrole rastlanamamıştır. Aynı dönemde Şarköy ve Mürefte'de Osmanlı Bankası ile Fransız firmaları tarafından birkaç kuyu açılmış; Şarköy kuyusunda 82 metre, Mürefte kuyusunda ise 74 metrede ekonomik olmayan petrole ulaşılmıştır.
1899:European Petroleum Company, Londra'dan bir jeolog getirterek inceleme yaptırmış; incelemeler neticesinde Hora Dere'de açılan bir kuyuda petrol bulunmuştur. Başlangıçta günde 2 ton petrol çıkartılmış, 1901 yılı sonuna kadar da toplam 47 ton üretim yapılmıştır. 2 yıl süren üretimin ardından verim düştüğü için kuyu terkedilmiştir.
1914: European Petroleum Company şirketine Musul ve civarında petrol arama ve üretimi izni verilmiş, ancak Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması nedeniyle çalışmalar başlatılamamıştır. Aynı yıl içerisinde Standart Oil, Mürefte - Hoşköy civarında jeolojik etüt yapmıştır.
1926: 24 Mart 1926 tarihinde kabul edilen 792 sayılı Petrol Kanunu ile Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bütün petrol ve petrol bileşiklerinin tâbi olduğu madenlerin aranması ve işletilmesi hakkı Hükümete verilmiştir.
1930: Türkiye'nin ilk rafinerisi olan Boğaziçi Tasfiyehanesi, Türkiye Naft Sanayi A.Ş. tarafından kurulmuştur. İstanbul - Beykoz yakınlarında kurulan ve Romanya'dan getirilen ham petrolü işleyen rafineri, günde 40 ton işleme kapasitesine sahiptir. Rafineri, 1934 yılında vergi sorunlarından dolayı kapanmıştır.
1933: 27 Mayıs 1933 tarihinde yayımlanan 2189 sayılı Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdareleri Teşkiline Dair Kanun'la birlikte arama faaliyetleri başlamıştır.
1935: 22 Haziran 1935 tarihinde yürürlüğe giren 2804 sayılı kanunla Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA) kurulmuş, Altın ve Petrol Arama ve İşletme İdareleri kaldırılarak bütün görevleri MTA'ya devredilmiştir.
1940:Batman'ın güneyinde delinen Raman-1 kuyusunda petrole rastlanmış; ticari anlamda ilk petrol keşfi ise 1945 yılında delinen Raman-8 kuyusunda yapılmıştır.
1941: 14 Şubat 1941 tarihinde Milli Koruma Kanunu'na dayanılarak halk ve milli müdafaa ihtiyaçları için lazım olan her türlü petrol ve ürünlerini satın almak, satmak ve stoklamak, imkân nispetinde tasfiyehaneler tesis etmek ve işletmek amacıyla Ticaret Bakanlığı'na bağlı olarak kamu tüzel kişiliğine sahip Petrol Ofisi kurulmuştur.
1942: Raman sahasında Maymune Boğazı'nda Raman Tecrübe Tasfiyehanesi kurulmuştur. Boğaziçi Tasfiyehanesi malzemelerinden kurulan rafinerinin kapasitesi günde 10 tondur.
1945: Batman'da günde 200 ton işleme kapasitesine sahip bir rafineri kurulmuştur.
1954: 16 Mart 1954 tarihinde yürürlüğe giren 6326 sayılı Petrol Kanunu ile 792 sayılı kanun yürürlükten kalkmıştır. Kanun, 1952 tarihli İsrail Petrol Kanunu'nu da hazırlayan hukukçu ve jeolog Max Ball tarafından hazırlanmıştır. Kanun çıkarılırken MTA'nın üstlendiği petrol arama ve işletme görevinin jeolojik istikşaf hariç yeni kurulacak tüzel kişiliğe devri öngörülmüştür. Kanunla yasanın uygulanması görevi Petrol Dairesi Reisliği'ne verilmiştir. Hemen akabinde 6327 sayılı Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu Kanun, Bakanlar Kurulu'na, özel hukuk hükümlerine tâbi bir anonim şirket olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nı (TPAO) kurma yetkisi vermiştir.
Petrol Kanunu ile petrol faaliyetleri yerli ve yabancı özel sermayeye açılmıştır. Kanunla özel şirketlerin araştırma, arama, işletme ve petrolün işlenmesi faaliyetleri mümkün kılınırken, petrol kaynakları ile ilgili olarak devlet adına tasarruf kullanmanın yürütümü için Bakanlar Kurulu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (ETKB) ve Petrol Dairesi Reisliği yetkilendirilerek bu iki konu birbirinden ayrılmıştır. Bu yasanın en önemli özelliği, işletmecilik faaliyetleri ile idari karar alma sürecinin birbirinden ayrılmasıdır. Yani genel bütçeden pay ayrılarak yürütülen işletmecilik faaliyetlerinin yürütümü kamu ve özel kesim girişimcilerine açılarak ticari bir hüviyete kavuşturulmuştur.
1955: 21 Mayıs 1955 tarihinde yürürlüğe giren 6558 sayılı kanunla Petrol Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirilmiştir.
1957: 6 Haziran 1957 tarihinde yürürlüğe giren 6987 sayılı kanunla Petrol Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirilmiştir. Aynı yıl içerisinde Mobil - BP - California Texas - Shell ortaklığıyla Anadolu Tasfiyehanesi A.Ş. (ATAŞ) kurulmuştur.
1959: TPAO - California Texas ortaklığıyla İstanbul Petrol Rafinerisi A.Ş. (İPRAŞ) kurulmuştur.
1973: 8 Nisan 1973 tarihinde yürürlüğe giren ve kamuoyunda Petrol Reformu Kanunu olarak bilinen 1702 sayılı kanunla birlikte Petrol Kanunu'nda devletçi nitelikte köklü değişiklikler yapılmıştır:
- Yönetim yetkisi İşletmeler Bakanlığı'ndan alınarak ETKB'ye verilmiş; Petrol Dairesi, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne (PİGM) dönüştürülmüştür.
- Petrol kuyularına ilişkin ekonomik miktarda petrolü belirleme yetkisi PİGM'e verilmiştir.
- TPAO'ya Bakanlar Kurulu kararı ile kapalı bölgelerde petrol faaliyeti yapma imkânı ile süresi sona eren sahalarda yeniden başvurma ayrıcalığı verilmiştir.
- İşletme ruhsatnamesine konu sahaların müzayedeye çıkarılmadan önce TPAO'ya teklif edilmesi düzenlenmiştir.
- İşletme ruhsatnamesi süresi 40 yıldan 20 yıla indirilmiştir.
1983: 20 Mayıs 1983 tarihinde yayımlanan 60 sayılı İktisadi Devlet Teşekkülleri ve Kamu İktisadi Kuruluşları Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile TPAO, Türkiye Petrol Kurumu'na bağlı bir ortaklık haline getirilmiştir. Aynı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile TÜPRAŞ ve POAŞ'ın kurulmasına, PETKİM ve İGSAŞ'taki TPAO hisselerinin Türkiye Kimya Sanayii Kurumu'na devredilmesine karar verilmiştir. 30 Mart 1983 tarihinde yürürlüğe giren 2808 sayılı kanunla Petrol Kanunu'nun bazı maddeleri değiştirilmiştir.
1984: 18 Haziran 1984 tarihinde yayımlanan 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile Türkiye Petrol Kurumu'nun varlığına son verilmiş; TPAO Anonim Şirket ve Bağlı Ortaklık statülerinden çıkarılarak %100 hissesi devlete ait bir İktisadi Devlet Teşekkülü'ne dönüştürülmüştür. Ayrıca Petrol Ofisi A.Ş. (POAŞ), Deniz İşletmeciliği ve Tankerciliği A.Ş. (DİTAŞ), Boru Hatları ile Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ), Türkiye Petrol Rafinerileri A.Ş. (TÜPRAŞ)'ın TPAO'nun bağlı ortaklıkları olması hükme bağlanmıştır.
1988: Kamu Ortaklığı İdaresi'nin kararıyla İstanbul Gübre Sanayi A.Ş. (İGSAŞ) de TPAO'ya bağlanmıştır.
1994: 27 Kasım 1994 tarihinde yürürlüğe giren 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu çerçevesinde Petrol Kanunu'nun belge alma koşulları değiştirilmiştir. Daha önceden hak olarak değerlendirilen rafineri, boru hattı işletmeciliği gibi belge gerektiren faaliyetler, Bakanlar Kurulu'ndan izin alabilen herkes tarafından yapılabilecek hale getirilmiştir.
1998: Bakanlar Kurulu Kararı ile akaryakıtlar için İtalyan piyasası fiyatlarını esas alan, tavan fiyat tespiti şeklinde Otomatik Fiyatlandırma Mekanizması kurulmuştur.
2000: Bakû-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı'na yasal statü oluşturmak amacıyla 4586 sayılı Petrolün Boru Hatları ile Transit Geçişine Dair Kanun hazırlanmıştır. 23 Haziran 2000 tarihinde kabul edilen kanun ile petrolün transit geçişi Petrol Kanunu kapsamından çıkarılmıştır.
2001: Serbestleştirme ve AB direktifine uyum amacıyla 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası Kanunu hazırlanmıştır. 2 Mayıs 2001 tarihinde yürürlüğe giren kanun ile doğalgaza ilişkin piyasa faaliyetleri petrol faaliyetlerinden ayrılarak Petrol Kanunu kapsamından çıkarılmış; doğalgaz ithalatı ve dağıtımını düzenleyen 397 sayılı KHK yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile kurulan Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'nun görev ve yetki kapsamına doğalgaz piyasası da alınmış; kurumun adı Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) olarak değiştirilmiştir.
2003: 27 Şubat 2003 tarihinde kabul edilen 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Petrol Kanunu'nun maddesi değiştirilmiş ve petrol hakkı sahiplerine, ETKB ile İçişleri Bakanlığı'nın görüşü alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca verilen izinle yabancı idari ve mesleki personel ile uzman personel çalıştırabilme imkânı sağlanmıştır.
20 Aralık 2003 tarihinde yürürlüğe giren 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu ile petrol iletimi, rafinajı, büyük miktarlarda depolaması gibi icrası belge gerektiren faaliyetler Petrol Kanunu kapsamından çıkarılmıştır. Dağıtım, nakliye, benzeri faaliyetler ile serbest kullanım ise ilk kez yasal düzenleme kapsamına alınmıştır.
2007: TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda taslak çalışmaları tamamlanan 5574 sayılı yeni Türk Petrol Kanunu, 17 Ocak 2007 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilmiştir. 10.Cumhurbaşkanı A.Necdet Sezer tarafından biri geçici dört maddesi yeniden görüşülmek üzere TBMM'ye geri gönderilen Kanun, Komisyon'da bir maddesi çıkartılarak yeniden kabul edilerek TBMM Genel Kurulu'na gönderilmiştir. Kanun, Şubat 2007'den bu yana TBMM gündeminde beklemektedir.
2013: 2007 yılından itibaren çalışmaları sürdürülen 6491 sayılı yeni Türk Petrol Kanunu 30.05.2013 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yeni kanun bağlamında arama ve işletme ruhsat süreleri uzatılmış, arama ruhsatı alanlarından “Devlet Hakkı” alınması kaldırılmış ve acele kamulaştırma olanağı yaratılmıştır. Ayrıca petrol bulgusu tespit edilmemiş ya da geleneksel olmayan yöntemlerin uygulanması durumunda 'teminat' konusunun bakanlık takdirine bırakılmasına karar verilmiştir.
İstatistiki Veriler ve Haritalar: T.C.Petrol İşleri Genel Müdürlüğü
Resimler: Halit Edip Özcan, Fotoğraflarla Ulusal Petrol 1929-1954, TPAO Arşiv ve Tarih Yayınları, Ankara, 2006
https://www.petform.org.tr/arama-uretim-sektoru/turkiyede-petrol-uretimi/
2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder