19 Haziran 2017 Pazartesi

Amerikan Askeri Üsleri, Bölüm 1





Amerikan Askeri Üsleri, Bölüm 1


ABD İncelemeleri,
Amerikan Askerî Üsleri
EMİR  AYDINTAN*



*) 21 Yüz Yıl Türkiye Enstitüsü Jeopolitik ve Güvenlik Araştırmaları Bölümü Uzmanı

  ABD ordusu, Afganistan-Irak ekseninde bir kıskaca sıkıştığını ileri sürmektedir.
Özellikle Irak'ta devam eden gerilla direnişini kontrol altında almak için gereken asker sayısına sahip olmadığını, bundan dolayı Irak direnişinin sona 
erdirilemediği ni ileri sürmektedir. Bu makalenin konusu, Amerikan ordusunun kısa bir tarihi çerçevesinde, Soğuk Savaş sonrasındaki yapılanması ve 
Irak'taki Amerikan ordusunun konumunun tahlilidir.

Herşeyin başlangıcı 2. Dünya Savaşı olmuştu. 7 Aralık 1941'de Pearl Harbour'da meydana gelen Japon hava saldırısı, Amerika Birleşik Devletleri'nin
savaşa katılmasını meşru kılan; savaşa girmek için aradığı geçerli mazereti yaratan bir ortam hazırlamıştır. 50 milyonun üzerinde insanın hayatını
kaybetmesine ve bir o kadarının da sakat kalmasına yol açan bu savaşta insanoğlu her türlü aşırılığını ve acımasızlığını göstermiştir. 2. Dünya Savaşı,
başta Büyük Britanya İmparatorluğu olmak üzere Fransa, İspanya, Portekiz ve Hollanda'yı kısacası eski süper güçleri emperyal güç olamayacak ölçüde
yıpratmıştı. Bu savaşla birlikte ABD, dünyanın en zengin ve en güçlü ülkesi olarak ortaya çıktı ve çöken İngiliz İmparatorluğu'nun mirasına talip oldu.




2. Dünya Savaşı'nın akabinde özellikle kısa vadede bir barışın hayata geçirilebileceği fikri Sovyetler Birliği ile ABD'nin rakip güçler olarak farklı kutuplardayer almaları sonucu suya düşmüştür. Zaman zaman nükleer savaşların eşiğinden dönen iki süper güç; birbirleri hakkında yaptıkları istihbarat
ve dezenformasyon faaliyetleri ile tüm dünyayı âdeta bir satranç tahtasına çevirmişlerdir. Bu satranç tahtasında ülkelerde saf tutarak polarize olmuş ve
kimi devletler piyon olurken kimilerinin çok daha ciddî ve önemli görevleri olmuştur. Yandaş ve dost ülkeler edinmek için gerek legal gerekse illegal
yollara başvurarak uluslararası literatüre silahsız psikolojik bir savaş kavramı olarak kazandırmışlardır.1

ABD, Sovyetler Birliği'nin coğrafî olarak kuşatılmasını gerekli görüyordu.
Bu sebeplerden ötürü ABD, başta Avrupa ülkelerinde olmak üzere Sovyet tehdidi gördüğü alanlara askeri üsler inşaa etmeye başladı. Benzer faaliyetleri
Sovyetler Birliği de yapmaya çalışmış olsa da hiç bir zaman ABD kadar üs inşaa edememiştir.

Bu üslerin muhtemel bir Sovyet Amerikan savaşında ne kadar etkili olabileceği bir yana önemli olan komünizmi sınırları içine hapsetmekti ve ABD bir bakıma bu konuda başarılı da olmuştur. Bazen bu üslere sahip olmanın en önemli gerekçesinin Sovyet tehdidi altında yer alan ülkeleri, Sovyetler den korumak olduğu ileri sürüldü. Sonuç olarak, Stratejik Red ve hapsetme, sömürgeciliğe dayalı eski emperyalizmin yerine geçen yeni emperyalizmin bahanesi haline gelmişti. İttifaklar ve ikili güvenlik anlaşmalarıyla bir şekilde meşru görülen askeri üsler, yeni emperyalizmin kurumsal yüzünü temsil etmeye başlamıştı.2

Soğuk Savaş'ın ABD lehine sonuçlanmasıyla, Birleşik Devletler askeri varlığı azalacağı yerde yeni tehditler ışığında genişlemesini sürdüren, dünya
üzerindeki Amerikan varlığının en somut ve kalıcı göstergeleri olmuştur.

Tüm bu askeri yapılanmaya rağmen soğuk savaş sonrası dönemde ABD ne kadar hazırlıksız olduğunu göstermiş; literatürde Soğuk Savaş iki süper gücün mücadelesi şeklinde dile getirilirken; Soğuk Savaş sonrası dönem tek kutuplu bir belirsizlik dönemi olarak adlandırılmıştır. Artık tehdit Soğuk Savaş
dönemindeki gibi tek ve spesifik olmaktan çıkıp muğlâk ve çok parçalı bir yapı kazanmıştır.

1980'li yılların ortasından 11 Eylül 2001 tarihine kadar geçen süreye yeni bir “detente” denilebilir. Şöyle ki, dünyadaki savunma harcamaları, hükümetlerin 
artık büyük çapta bir savaş tehdidinin ortadan kalktığını öngörmesine bağlı olarak, ortalama % 40 oranında düştü. 1988'de 28,7 milyon olan dünyadaki toplam  silâhlı kuvvetler mevcudunda % 20 azaltma yapıldı. 1990 ile 1995 yılları arasında dünyadaki toplam tank, silâhlı araç, top, savaş uçağı ve savaş gemisi 
sayısında ortalama % 19 azalma oldu. Dünya silâh ticareti 1987'deki 82 milyar Dolarlık düzeyinden 1994'te 27 milyar Dolara indi.

1995'te bir miktar artış göstererek 32 milyar Dolara çıktı. Nükleer başlık sayısı yaklaşık 70.000'den 1996'da 40.000'e indi.

SSCB'nin çöküşü, uluslararası sisteme 22 yeni ülkeyi yeni ve istikrar yoksunu ülkeyi kazandırmıştır. Bu sırada ABD ve onun önde gelen müteffikleri
güvenlik tanımlamasında ve tehdit algılamasında sınıfta kalarak:

Ruanda, Doğu Timor, Somali, Kosova ve Haiti gibi yerlerde ard arda patlak vermeye başlayan krizlerde yeterince etkin olamamıştır. Bu noktada NATO
Washington'un denetiminde Birleşmiş Milletler'in üstlendiği role benzer bir rol üstlenmeye çalışıyor ve eski Doğu Bloğu ülkelerini de içine katan bir
genişleme süreci ile varlığını anlam kazandırmaya çalışıyor.

Ne var ki, Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu dünyanın dikensiz gül bahçesi olacağı fikrinin gerçeği yansıtmadığı 11 Eylül 2001'de Dünya Ticaret
Merkezine yapılan saldırılarla doğrulanmıştır. ABD tarihi boyunca bu çapta bir saldırıya maruz kalmadığı gibi Amerikan halkı da “Neden Biz?”
diye sormaktan kendilerini alıkoyamamışlardır.

Bu soru ABD'nin İsrail politikasında ya da küreselleşme adı altında 3. Dünya ülkelerindeki ekonomik uçurumun giderek açılmasında oynadığı
rolde bağlanabilir ancak asıl cevap Amerikan halkının gerçekte pek de aşina olmadığı, yedi kıtaya yayılan tam 130 ülkede bulunan ve Pentagon verilerine
göre sayısı 737 olan Amerikan askeri üslerinde yatıyor. Amerikan halkı pek farkında olmasa da ABD askeri üs imparatorluğu Amerikan çıkarlarını korumaktan çok ABD'nin tek kutuplu dünya düzenini sürdürmek için oluşturulmuş durumda.



http://www.unitedforpeace.org/downloads/military_map.pdf

Amerikan Askerî Üsleri

Dünya haritasına bakıldığında beyazlarla gösterilen alan Amerikan askeri varlığının bulunmadığı belki de bulunmasına gerek duyulmayan ülkelerdir.
Pembe ile gösterilen 150 ülke ise sadece Amerikan askerlerinin varlığının bulunduğu; ancak ABD üslerinin bulunmadığı ülkeleri kapsamaktadır.
Kırmızı ile boyalı alan; yani 63 ülkeyi kapsayan bir parça ise hem Amerikan üslerinin hemde Amerikan askerlerinin bulunduğu yeri göstermektedir. Son
olarak kırmızı ve beyaz çizgili bölge ise 7 ülkede ve yeni 13 Amerikan askeri üssünün varlığını göstermektedir.

Bu yedi ülkede oluşan askeri üslerin milât tarihleri “ Sıfır Noktası ”  (Ground Zero) 4 olarak adlandırlan 11 Eylül 2001 tarihine rastlar. Yeni kurulan
askeri üslerle, bu askeri üslerin sınıflandırmasında yeni bir tanımlamaya gidlimesini gerekli gören Donald Rumsfeld, Amerikan Ordusunu nasıl daha
mobilize, daha teknolojik ve daha atak ancak daha az gizli hale getirmek istediğini vurgulamıştır. Aynı vurgu, 2003 yılında Küresel Savunma Pozisyonu
Dergisi'nde başkan George Bush tarafından da dile getirilmiştir. Bunun sonucu olarak askeri üsler üç sınıfa bölünmüştür.

1) Ana Harekat Üsleri: kalıcı muhabere kuvvetleri, kapsamlı alt yapı tesisleri, komuta kontrol merkezleri, asker ailelerinin kalacakları konutlar,
dinlenme tesisleri, hastaneler olmak üzere geniş olanaklar sunmaktadır. Bu üsler “Küçük Amerika” olarak anılmaktadır.

2) İleri Harekat Üsleri: Bu üsler büyük ancak Ana Harekat Üslerinden daha küçüktür ve bu üslerle Pentagon dikkat çekmeme
polikasını sürdürmektedir. Aileler ve asker rotasyonu hariç 6 aylık ana Harekat Üsleri gibi üç yıllık rotasyonu yoktur.

3) Birleşik Güvenlik Üsleri: Bunlar en küçük, en yalın ve su üstündeki nilüfer yaprağı olarak adlandırılırlar. Bütün gezegenin, istikararsızlıka
gelecek askeri plânlar için izole edilmiş ülkeleri kapsamaktadır. Buradaki hazırlıklar stok edilen silah ve mühimmatları içermektedir.

ABD Ordusu

1874 yılının sonunda, İç Savaş'tan çok sonra ABD'nin kalıcı ordusu 16.000 askerden ibaretti ve ordu Amerikalıların gözünde postaneden daha az önemliydi. 
Bu tarihten yüz elli yıl sonra, 480 bin karacı, 375 bin denizci, 359 bin havacı, 175 bin deniz piyadesi olmak üzere aktif askeri görevde 1.389.000 erkek ve 
kadın bulunuyor. 2003 yılında bu personelin maaşı kara kuvvetleri için 27.1 milyar dolar, donanma ve hava kuvvetleri için 22'şer milyar dolar, ve deniz 
piyadeleri içinse 8.6 milyar dolar tutarındaydı. 

Sadece personel giderleri bile büyük bir meblâğa denk gelmekte ve Birleşik Devletleri daha başka konulara odaklanarak etkin politikalar üretmesini 
engellemektedir.

Savunma harcamalarının arttırılması için eğitime ayrılan payın veya tarım sübvansiyonlarının azaltılması halkın tepkisini çekmeye ve Bush
hükümeti aleyhinde gösteriler yapılmasına neden olmaktadır.

Bush yönetimi Irak işgali sonrası artan maliyetler için temsilciler meclisinden ve senatodan ordunun giderlerini karşılamak için ek bütçe talep etmektedir.
Başkan Bush Kongre'den 2005 yılı bütçesine, Irak ve Afganistan'- daki operasyonlar için 25 milyar dolarlık ek ödenek tahsis edilmesini istedi.
Kongre'ye bir süre önce sunulan iki trilyon 400 milyar dolarlık 2005 yılı bütçe tasarısı askeri harcamaları artırıyor, buna karşılık sivil harcamalarda pek çok 
kesinti öngörüyordu.




Şöyle ki 2001 yılı itibariyle sosyal güvenliğe ayrılan pay 499.928 milyar dolar ve bu harcama miktarına en yakın olan ulusal güvenlik harcamaları
ise 351.899 milyar doları bulmaktadır. Bu oran 2006 yılına gelindiğinde sosyal güvenlik için harcanan miktar 548.549 milyar dolara yükselirken
200 milyar dolarlık bir artışla 521.840 milyar dolara ulusal güvenlik payı bütçede en çok artış gösteren birim olarak dikkat çekmektedir. 
ABD, tarihteki tüm hegemon devletler gibi süper güç olmasını devasa milli gelirlerine borçlu olduğu gibi askeri gücüne de borçludur. 
Daha doğrusu bu iki kalem birbirini olumlu olarak etkiler. OECD, üye ülkeler için hesapladığı 2006 milli gelir rakamlarına göre ABD 13 trilyon 246.6 milyar
dolar ile milli gelirde birinci sıradadır.

Savunma harcamalarının arttırılması için eğitime ayrılan payın veya tarım sübvansiyonlarının azaltılması halkın tepkisini çekmeye ve 
Bush hükümeti aleyhinde gösteriler yapılmasına neden olmaktadır.

2005 verilerine göre dünya çapındaki Amerikan askeri personeli, anavatandaki askeri personel dahil olmak üzere 1.840.062'dir ve bu askeri personel
Savunma Bakanlığı'nın 473.306 sivil çalışanı ve 203.328 yerel işçisi ile desteklenmektedir. Pentagon deniz aşırı üslerle ilgili olarak da 32.327 kışla,
hangar hastane ve diğer yapılar mevcut olup bunların 16.527'den daha fazlası kiralanmıştır.

ABD ordusunun dünya üzerindeki askeri varlığı, kendi stratejik çıkarlarını korumak, müttefik ülkelere sembolik destek vermek ve olası askeri saldırıları
caydırmaktır. Ordunun kalıcı garnizonlarında Almanya'da 65.000 ve Kore'de 40.000 civarında asker bulunmaktadır. Ordu ayrıca Irak'da, istikrar
sağlanana kadar 120.000 asker bulundurmakta ek olarak son senato kararı ile 20.000 asker daha göndermektedir. 
Bunun dışında 25. Piyade Tümeni, Afganistan'a 18.000 asker göndermektedir.

ABD ordusu bunun yanı sıra 100 ülkeye askeri eğitim ve öğretim sunmaktadır. Dünyanın herhangi bir yerinde savaşma kapasitesini arttırmak
için ABD savaş tehcizatlarını stratejik kara üslerinde tutmaktadır. Ayrıca ABD ordusu, Denizde

Önceden Konuşlanan Gemilerde(Maritime Prepositioning Ship) Basra Körfezinde ve Diego Garcia ve Hint Okyanusundaki küçük bir adadaki gibi merkezlerde 
savaş tehcizatlarını muhafaza etmektedir. Eğer çatışma ihtimali yüksek ise bu gemilerdeki ekipman hızlı 10 bir şekilde sorunlu olan bölgeye intikal ettirilir.
Geleneksel muharip güçlere ek olarak, ordu ayrıca Özel Operasyon güçlerinin çabuk intikalini de sürdürür. Özel Operasyon güçleri, silahlar konusunda
iyi eğitimli, gayri nizamî harp, yabancı dil, yabancı kültür ve ideolojiye aşina iletişim ve haberleşmede uzman seçkin askerlerden oluşur. Ordu
yüksek risk taşıyan görevler için Özel Kuvvetlerden yararlanır: düşman hattındaki düşman üslerinin bombalanması, uzun menzilli keşif, düşmanın
ileri askeri mevkilerini yok etmek gibi görevlerde kullanılırlar. Birleşik Devletler Ordusunda S.E.A.L (Deniz Kuvvetlerinin), Delta Gücü bilinen özel
ABD ordusunun dünya üzerindeki askeri varlığı, kendi stratejik çıkarlarını korumak, müttefik ülkelere sembolik destek vermek ve olası askeri 
saldırıları caydırmaktır.

Kara Kuvvetlerini % 26.1 ile Deniz Kuvvetleri, % 25.5 ile Hava Kuvvetleri ve % 12.9 ile Deniz Piyadeleri takip etmektedir.
Kalıcı Barış Operasyonları: Bu isim Birleşik Devletler hükümetinin 11 Eylül sonrası kendisine karşı gerçekleştirilen saldırıya karşı askeri bir ifade olarak 
kullanılmıştır. Bu operasyonlar çerçevesinde Afganistan'ın Mazar-i Şerif, Kandahar, Bagram, Kırgızistan'nın Almati, Özbekistan'nın Hanabad, Chirchik ve Tuzel; 
Pakistan'nın Pasni, Şemsi, Peshavar; Tacikistan'ın Duşanbe, Hujand, Jacobabad, Kulyap ve Kurgan Tyube şehirlerinde ABD barışı korumak ve sürdürmek
amacıyla askeri kuvvet bulundurmaktadır. Bu kuvvetlerin bulunduğu konuma bakıldığında akla ilk gelen Afganistan'daki El Kadiye varlığını bitirmek ve 
Orta Asya'da gelecekte olası gelişmlerde kendisine avantaj sağlamak için kullanacağını tahmin etmek çok zor olmasa gerek.

1) Amerika Birleşik Devletleri Kara Kuvvetleri 



Asli görevi, kara muharebelerini yürütmektir. 

488.579 aktif görevli, 333.177 kara kuvvetleri ulusal muhafız ve 204.134 kadar karacı yedek ihtiyat kuvveti mevcuttur.
13 Amerikan kara kuvvetleri halihazırda 10 tümenden ve bir kaç tane de bağımsız birimden oluşmaktadır. 
Her tümen'de 4 adet kara manevra tugayı(ground maneuver brigade) ve en az bir hava tugayı ve itfaiye tugayı bulunur.
14 Ek tugaylar verilen göreve göre tümene eklenebilir ya da atanabilir. ABD ordusu bunların dışında Avrupa'da Avrupa Komutanlığı
(EUCOM), Kuzey Komutanlığı (NORTHCOM), Güney Komutanlığı (SOUTHCOM), Ana Kumanda Merkezi (CENTCOM) ve Pasifik Komutanlığı (USPACOM) 
olmak üzere 5 ana komutanlık vardır. 15

CENTCOM: sorumluluk bölgesi içinde Afghanistan, Bahreyn, Cibuti, Mısır, Eritre, Etiyopya, Iran, Irak, Ürdün, Kazakistan, Kenya, Kuveyt,
Kırgızistan, Lübnan, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Seyşeller, Somali, Sudan, Suriye, Tacikistan, Türkmenistan, Birleşik Arap Emirlikleri
16 ve Özbekistan olmak üzere tam 26 ülke yer almaktadır. Ana merkezi Florida'nın Tampa şehrindedir ancak Katar ve Suudi Arabistan ve Kuveyt'te de
Kara Kuvvetlerinin komuta merkezleri bulunmaktadır. Görüldüğü gibi bir çok birimden oluşan CENTCOM komutanlığı özellikle 1. Körfez Savaşından
sonra büyük önem kazanmıştır. Neredeyse tüm Orta Doğu'yu içine almaktadır. Avrasya ve Afrika'nın da bir kısmı CENTCOM'un sorumlu olduğu bölge içindedir. 

EUCOM: Merkezi Almanya'nın Stuttgart kentinde bulunan Birleşik Devletler Avrupa Komutanlığı birleşik muharip bir birimdir. Komutanlık
yapısı Kara, Hava, Deniz ve Deniz Piyadelerinin klasik askeri yapılanmasından farklıdır. Birleşik Muharip Kuvvetler, askeri kuvvetler üzerindeki komutanlık
yetkisini Savunma Bakanlığınca kendilerine atanan personel ve sağlanan hizmetler ile yerine getirirler. Operasyon zinciri başkandan,
savunma bakanına ordan da direk olarak Birleşik Muharip Kuvvetler 17 Komutanlığına gidecek şekilde işler.

Amerikan Silahlı Kuvvetlerinde 9 adet Birleşik Muharip Komutanlık vardır. Bunlardan 5 tanesi bölgesel görevler üstlenmiştir. EUCOM bölgesel muharip 
komutanlık şeklinde örgütlenmiştir. Bütün Avrupa, Afrika'nın büyük bölümü ve Orta Doğu'nun da bir kısmından sorumludur. Birleşik Devletler Avrupa Komutanlığı, ABD dışında komutanlık karargâhı ile ileride konuşlanmış (forward deployed) bulunan tek bölgesel komutanlıktır.

EUCOM'a bağlı Belçika, İtalya, Makedonya, Almanya, Bosna Hersek ve Kosova'da birlikler bulunmaktadır. Bosna Hersek'de Barış Gücü
(SFOR); Belçika'da NATO ve Benelüks Garnizon Komutanlığı; Makedonya'da Able Muhafız Kampı, İtalya'da 22. Bölge Destek Grup Komutanlığı,
173. Hava İndirme Tugayı, Bileşik Devletler Güneydoğu Avrupa Barış Gü- cü (Hava İndirme) vardır.

2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder