7 Nisan 2015 Salı

BAĞIMSIZLIK İSTERİM,



BAGIMSIZLIK İSTERİM,




















HAYRETTİN  GÖNÜL,


7 Haziran seçimleri İstikbalimiz açısından dönüm noktası olarak önümüzde duruyor. 
Parlamenter sistemde telafisi zor tahribatlar açan iktidar, şimdide Başkanlık sistemini kafaya takmış ve Recep Tayyip Erdoğan orada burada, mikrofon gördüğü her yerde Milletimizden 400 Milletvekili istemektedir.

Peki, Meclis çatısı altında 2002 yılından itibaren tek başına iktidar olan Ak Parti, bu süre zarfında algı operasyonundan öte zirve yapan hangi hizmette bulundu?

Yol yaptı mı diyeceksiniz?

Memleketin her bir yerine güvenle yolculuk edilemeyecek olduktan sonra, heyhat hiç Güneydoğuya gitmeye gerek yok, Egemizin Söke bölgesinde eli silahlı teröristler yol kesebiliyor ise, o yol yerin dibine batsın, ben huzur isterim.

Açılım ve Çözüm süreci denilen ihanet projesi tüm hızı ile devam ederken, dün "Kürt sorunu vardır" diyerek bir sorun yaratan İktidar, bugün "Kürt sorunu yoktur" diyebilecek kadar karakter ve tutarsızlık hastalığına devam etmiştir.

Elbette ki haklıdır Erdoğan Kürt sorunu yoktur diyerek. Zira işaret ettiği yer yıllardır dilinden düşürmediği Gâvur dağından ötesi olan topraklarımızı, PKK'ya peşkeş çekmiş olmalarından dolayı bunu müjdelemektedir belki de.

Fakat yıllardır; "Bu Ülkede Kürt sorunu yoktur terör sorunu vardır" diyen Milliyetçi Hareket'in dediği noktaya gelmek için, illa ki Güneydoğu bölgemizde Devlet olarak hükmümüzü yitirmemiz mi gerekiyordu?
Eğer gerekiyorsa o diller kahrolsun, ben Atalarımın bana bıraktığı mirası isterim.

İkiyüzlü politikalar ile algısını alt üst ettiren Yüce Milletimiz ise, işi ehline vermeyi unutmuş ve çakma siyasetçileri köhne düzeni bu günlere sürüklemelerine müsaade göstermiştir.

Öyle ki, Sultan Alparslan'ın; “Biz Türkler, temiz Müslümanlarız. Bidat nedir bilmeyiz. Onun için Allah bizi aziz kıldı!” şiarından, maalesef ki asgari ücret ile mecburiyete biat ettirilen ve 
yalan sözlerle zalimi savunma zihniyeti ile de mahkumlaştırılan bir Millet noktasına gelmiş bulunmaktayız.

Ruhumuzun, özgürlüklerimizin ve fikirlerimizin bu kadar gaddarca sınırlandırıldığı, ihanetin alenen ses verdiği, haklarımızın göz göre göre yendiği bu devran'ı yıkacak olanda yine bu necip Millettir.

Cenab-ı Allah tarafından var edildiği ilk günden itibaren, hiç bir şekilde Bağımsızlığından ödün vermeyen Yüce Türk Milleti, genlerinden ve İstiklal'e olan sevdasından kaynaklanan bu geleneğini yine yaşatmak ve kıyamete kadar var etmek adına, tekrar ve yine bu fetret döneminden Ergenekon misali, demir ihaneti yırtarak çıkmalıdır ve çıkmak zorundadır. 

Zorundadır çünkü, Kutlu Ecdadımızın yegane mirasını gelecek nesillere aktarmak canımız pahasına olsa da boynumuzun borcudur. 
Ulu Hakan Başbuğ Atatürk'ün de deği gibi; "Tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal, siyasal, mali, adli, askeri, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık anlaşılır."

Tam Bağımsızlık bu ise, Türk Milleti haricinde herkese bağımlı olan illetlerden artık bu Millet kurtulmakla mükelleftir. Bu Tarihimizin bizlere verdiği teferruatsız emridir!..

Ve; "Umudumuz yarınımızdır; yarınımız yoksa canımızda olmasın..!" diyerek top yekûn Milli benliğimiz ile yarının mikroplarından arındırılmış bir Memleket için çalışmak zorundayız.

Son olarak maneviyatı maddiyata değişerek esarete köle olanlara diyeceğim ise; "Müslüman dedikleriniz zilletin temsilcisi, iblisin Türkiye şubesi ise size esaret dolu gelecekler dilerim. Âcizane bir birey olarak ise ben, Türk - İslam Davası'nın bir neferi, Biat nedir bilmeyen Ecdadımın evladı olarak, yarınlar adına Bağımsızlık isterim.."

Sözün özü; 

Ne makam, ne mevki 
Yok yarında şahsıma gözüm
Dünden miras, yarına İmanım 
Bağımsızlıktır tek özüm..
Ne para, ne pul yarınlarda 
Mutlu çocuklar görmek isterim
Kahrolsun zillet, yıkılsın esaret 
BEN BAĞIMSIZLIK İSTERİM..


http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi138999-Bagimsizlik_Isterim.html

..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder