Dağdan indirme bir Amerikan projesi
Tümgeneral Alaattin Parmaksız
Tümgeneral Alaattin Parmaksız'a göre MİT Müsteşarı ve Mehmet Ağar'ın dile getirdiği "PKK'yı dağdan indirme" projesi aslında bir ABD planı. Tümgeneral Alaattin Parmaksız, yedi yıl Genelkurmay'ın harekât ve istihbarat birimlerinde; dört yıl da Hakkâri'de olmak üzere uzun süre terör mücadelesinde aktif olarak yer almış bir komutan. Terörün en yoğun olduğu 1990-92 arasında Hakkâri Dağ ve Komando Tabur Komutanı, 1999-2001 arasında ise Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanıydı. 1984'ten itibaren Güneydoğu'da her beş şehitten biri Hakkâri bölgesinde verildi ve bu kayıpların önemli bir bölümü sınırdaki karakollara yapılan baskınlarla meydana geldi.
Korgeneral Hasan Kundakçı, tümgeneraller Osman Pamukoğlu, Kudret Cengiz gibi terörle mücadele dönemini anlatan bir kitap yazan Parmaksız, bugüne kadar uygulanan terörle mücadele politikalarına getirdiği sert eleştirilerle dikkat çekiyor. Örneğin, "Bu ne muhteşem 25 yıllık bir mücadele ki, silahlı unsurlar Kandil dağında, silahsızlar her yerde ve 56 belediye iktidarda." diyor. Ona göre, 1990-2006 tarihleri arasında Ankara'da görev yapan bütün devlet yöneticileri bu işin sorumlusu. Tümgeneral Parmaksız ile son günlerde gündeme gelen "PKK'yı dağdan indirme" tartışmalarını konuştuk.
-Dört yılı Hakkâri'de fiilen sahada olmak üzere terörle mücadelede uzun yıllar görev aldınız. 1984-2006 arasında teröre karşı uygulanan bütün güvenlik tedbirleri sonuç getirmedi diyorsunuz. Bu çok sert bir eleştiri değil mi?
Sert değil belki yumuşak bir eleştiri. 25 yılda kimin nereden nereye geldiği belli. Çıbanın patladığı 1984'ten 2006'ya 22 yıl, bir hareket nasıl sürer. Başarılı olduysa bu 22 yıl nasıl devam etti? O zaman dönüp kendi kendimizi sorgulamamamız lâzım.
- "Bu ne muhteşem 25 yıllık bir mücadele ki, silahlı unsurlar Kandil dağında, silahsızlar her yerde ve 56 belediye iktidarda " Bu sözü sizin düzeyinizde bir askerin söylemesi çok çarpıcı
56 belediyede DEHAP şu anda iktidarda. DEHAP siyasi parti olarak Kandil dağı ile veya İmralı ile ilişkisini koparabildi mi? Koparamadı. Yâni onların yandaş partisi olarak hareket ediyor. Benim PKK ile hiçbir ilişkim yoktur demiyor. Peki, nerede kaldı bizim mücadelemiz? Başlangıçta bunların böyle bir iktidarı var mıydı? Yoktu. Başlangıçta bunların Kandil dağını işgal edip bize karşı güç gösterisinde bulunma gücü var mıydı, yoktu. Hem mücadele etmişiz, hem bu noktaya gelmişler. Ben de soruyorum, bu nasıl mücadele? 2000 yılına kadar en azından kurtarılmış bir bölgede çekirdek bir devlet kurmayı amaçlıyorlardı. Belki buna ulaşamadılar, ama siyasallaşma hedefine ulaştılar.
-Şu sözünüz de önemli: Terörü bitiremedikten sonra Avrupa'nın bilmem kaçıncı ordusuna sahibiz diye övünmenin bir anlamı yok
Ordu iki şekilde kullanılır. Ya fiilen kullanılır ya da caydırıcı bir unsur olarak kullanılır. Caydırıcılık için silahlı kuvvetlerin caydırma yeteneği olacak. Senin onlara zarar vereceğini kabul edecekler. Örneğin bu 1967'de Kıbrıs konusunda Türkiye ile Yunanistan arasında yaşandı. Silahlı Kuvvetler'in Kıbrıs'a müdahaleye kesin kararlı olduğunu gören ABD devreye girdi. Türkiye'ye dedi ki sen ne istiyorsun? Adaya gelen 10 bin Yunan askeri var, onların çıkarılmasını istiyoruz. Peki, savaşmadan biz bunları çıkarırsak ne dersiniz. Caydırıcılık işte bu. Çünkü Yunan devleti o zaman yaptığı değerlendirmede dedi ki Türk Silahlı Kuvvetleri buna muktedir.
-Suriye'nin 1998'de Abdullah Öcalan'ı ülke dışına çıkarmasında da TSK'nın savaş kararlılığı vardı
Aynı şey. Caydırma yeteneğin olacak ve caydırma iraden olacak.
-TSK 1999'a kadar neden bunu yapamadı?
Terörü bitirmek bir silahlı kuvvetler işi değildir, bir devlet işidir. Ayrılıkçı terörü hiçbir güvenlik gücü bitiremez. Ayrılıkçı terörü bitirmek için bir devlet mücadelesi olacak. İlk önce yapacağın iş siyasi mücadeledir. Silahlı kuvvetlerin, polisin ve jandarmanın yaptığı şey teröristle mücadeledir. Terör dağdaki silahlı militanları saf dışı etmekle bitmez.
-Devletin terörle mücadeledeki bu zafiyetinde sorun nereden kaynaklandı?
Sorun siyasi iradede. Çünkü devletin bir bütün olarak mücadele etmesi için bu gerekli. Bugün Abdülmelik Fırat ne diyor. Biz federasyon kurmalıyız, biz Kürtler ayrılmalıyız, anadilde eğitim yapmalıyız. Abdülmelik Fırat şu anda bir siyasi partinin lideri ve bu söyledikleri yasalar açısında suç olmaktan çıkmıştır. PKK'nın istediği siyasallaşma için ortam hazırlandı.
-PKK'nın zaman içinde taktik ve strateji değiştirdiği, ancak devletin bunu yapamadığı tespiti de size ait. PKK'nın yapabildiği bir şeyi devlet nasıl yapamıyor?
Yapabilseydi biz başarılı olurduk, onlar başarısız olurdu. Bugün PKK terör örgütü diye bir sorun olmazdı. PKK sadece kendi başına organize bir olay değil. Bir örgütün bir iç desteği var, bir dış desteği var. Dış desteği Türkiye ile ulusal çıkarları çatışan ülkeler sağladı. Türkiye ile ulusal çıkarları kimin çatışıyor dönüp çevrenize bakın.
-İşte dağdan indirme planı da zaten PKK sorununu bitirmeyi hedefliyor. Önce MİT Müsteşarı'nın bazı girişimleri oldu. Sonra DYP lideri Mehmet Ağar, "Dağda silahla gezeceklerine, düz ovada siyaset yapsınlar" dedi. Ardından Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Işık Koşaner'in, "Ailelerle temastayız, dağdan insinler" açıklaması geldi. Sizin de istediğiniz bu değil mi?
Benim Sayın Mehmet Ağar'la uyuşmam mümkün değil. Aksine taban tabana zıddım. Jandarma Genel Komutanı'nın söylediği başka bir şey. Hakkâri'de tugay komutanı iken ben de diğer komutanlar da benzer faaliyetler yaptık. Hakkâri bölgesinde, hangi ailelerin çocukları dağa gitmiş? Amacımız o çocukları dağdan indirmek değil mi? Onların aileleriyle görüştük. Ailelere dedik ki bakın bu çocuklarınız dağda. Dağa çıkıp da dolaşan teröristin ömrü normal çatışma dönemlerinde bir buçuk, iki yıl. Gelin çocuklarınızı ikna edin. Bir şekilde getirin teslim edin. Biz ona hukukî destek sağlayalım, iş bulmak için çaba harcayalım, bunları topluma kazandıralım. Sanırım Jandarma Genel Komutanının kastettiği bu. Bu başka bir şeydir. Mehmet Ağar'ın söylediğinin bununla uzaktan yakından ilgisi yok.
-Mehmet Ağar da dağdan indirelim diyor.
Dağdan insinler, siyaset yapsınlar diyor. PKK'nın amacı da zaten siyaset yapmak. Hatırlayalım Sayın Ağar'ın İmralı'daki şahıs barış misyonunu yüklenmeli diye bir demeci vardı. Amerikalılar da aynı şeyi söylüyor. Diyarbakır Belediye Başkanı da aynı şeyi söylüyor. Düz ovada siyaset yapanlar yapıyor. Bunu Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir yapıyor. Diyor ki, Kandil bir semboldür. Kandil kimin sembolü? Veya Brüksel'e şuraya buraya gidiyor, diyor ki buranın doğal kaynaklarını biz işletelim. Nereden oraya geliyor biliyor musunuz? Birleşmiş Milletler'in ikiz yasaları var. Bunlar 1966'da çıktı. Türkiye 30 küsur sene bunları imzalamadı. Ama AB'ye giriş için bize imzalayacaksınız diye dayatılan ilk yasalardan biridir. Bunlar der ki, bir yerde yaşayan halk kendi kaderini tayin ve oradaki doğal kaynakları kullanma hakkına sahiptir. Osman Baydemir'in sözlerinin altında yatan sebep bu; uluslararası hukuktan gelen bir dayanağı var. Meclis bu yasayı uygun bulmak suretiyle onayladı. 1966'dan beri Türkiye çekince koyup imzalamıyordu.
-Siyasi irade lâzım diyorsunuz. Ama siyasi irade ortaya koyan siyasetçileri de hep eleştiriyorsunuz. Mesela Turgut Özal'ı eleştiriyorsunuz. Federasyon dâhil her şey tartışılsın dediği için
Bir şey daha söyledi. Öcalan'a haber gönderdi. Biraz daha sabretsin, askerleri ikna edeceğim dedi.
-Süleyman Demirel'i de eleştiriyorsunuz. Kürt realitesini tanıyoruz dediği için. Size göre Demirel bunu oy uğruna söyledi.
Evet
-Son çıkışlarından dolayı Başbakan Erdoğan'ı da, DYP lideri Mehmet Ağar'ı da eleştiriyorsunuz. Peki, nasıl bir siyasi irade istiyorsunuz? Dağdan indirme nasıl olacak?
Bunlar, birilerine taviz vermek ve oy toplamak için yapılmaz.
-Ama bilinen şu. Bu plan, MİT Müsteşarı'nın Kuzey Irak'ta Barzani ile yaptığı temasla başlıyor.
Efendim dağdan indirme planı Amerikalıların ortaya attığı bir plandır. Genel af çıkarın diyorlar. Bunlara siyaset yapma hakkı verin diyorlar. Ama bölücülük ve ayırımcılık temelinde siyaset yapılamaz.
-Peki bu dağdakilerin sayısı dört bin, beş bin, her ne kadarsa, Türkiye kendine özgü bir yaklaşımla bunları dağdan indiremez mi?
İndirebilir. Şöyle indirebilir. Siyasi kararlılık olsa, bu şekilde bir yere varamayacaklarını bilseler inerler. Ama şu anda siyasi kararlılık olmadığı için bunlar bir yere gidebilecekleri inancıyla hareket ediyorlar. Türkiye'yi en azından bir federasyona götürebileceklerine inanıyorlar. Bu inancı yok edeceksin.
-1995 seçimleri ile 2002 seçimleri kıyaslandığında DEHAP'ın bölgedeki 19 ildeki oyları yüzde 50 oranında artmış. Dağdan indirme planının önemi burada da ortaya çıkıyor. Bu aynı zamanda dağa gidişin önünü de kesmiş olacak
MİT Müsteşarının girişimlerini bilmiyorum. Ama Ağar'ın söylemleri ikinci bir DEHAP yaratmaktan farklı bir şey değil.
-Genelde şöyle bir inanç var. Eğer 1 Mart tezkeresi Meclis'te reddedilmeseydi, ABD'nin vereceği destekle PKK biterdi. Ama siz tam tersini söylüyorsunuz.
Bu Meclis'in aldığı en değerli, Türkiye'nin geleceği için en faydalı karar, 1 Mart Tezkeresi'nin reddidir. Komutanlarım da dâhil çok sayıda insan bu tezkereyi savundu. Ona rağmen ben bunu iddia ediyorum. Neden? Çünkü Güneydoğu Anadolu Bölgesi elden giderdi. ABD'nin 65 bin askeri burada kalacaktı. İkinci Dünya Savaşı ne zaman bitti? Ama Amerika'nın hâlâ Almanya'da, Japonya'da, Güney Kore'de üsleri var. Türkiye bir işgalden kurtuldu. Ortaya çıkan Büyük Ortadoğu haritaları bu söylediklerimi doğruluyor.
-Hatta size göre Türkiye'deki bu askerî yığınak İran'a karşı olacaktı.
Tabii. Çünkü Trabzon'daki limanı niye istiyorsun? Ne yapacaksın? Aslında 1 Mart Tezkeresi konusunda Türk halkı büyük yalanlarla kandırılıyor. Türkiye tezkereyi reddetti; ama tankın dışında Irak'a ne geçmedi? Her şey geçti.
-Neler geçti?
Amerika'nın bütün araçları geçti. İskenderun'daki bilmem 126 cip, sizin Habur'da da kapınız var, oradan çıkaracağız dediler. Hava sahamızı açtık. Diyorlar ki, Almanya da hava sahasını açtı. Türkiye'nin hava sahası ile Almanya'nın hava sahası mukayese edilebilir mi? İncirlik'e getirdi, İncirlik'ten aldı Irak'a indirdi. Araçların üzerinden silahları söktü, araçları hudut dışı ediyoruz dedi, silahları da uçakla taşıdı. Uçakla taşınabilen her şey taşındı. 80 bin asker geliyor, 60 bini Türkiye'de kalıyor, nasıl oluyor bu iş? Tezkere bu yüzden geçmedi. Şimdi bakın, Irak'ın işgali 20 gün sürdü. Kuzeyden cephe açılsaydı da 15 gün sürseydi ne fark edecekti? Amerikan kayıpları işgalden sonraki direnişte oldu. Üstelik şu anda Amerika ve İngiltere savaşın içinde ve onlara en büyük desteği veren ülke Türkiye. Halen bütün ikmallerini Türkiye üzerinden yapıyorlar. Hâlâ günde iki bin, üç bin araç geçiyor. Onların yüzde altmışı, yetmişi Amerikalıların ikmalini sağlıyor, Irak'taki insanların ikmalini sağlıyor. Yani Türkiye müttefik olarak yapması gereken her şeyi yapmış.
-Dağdan indirme bir ABD planı derken bunu nasıl açıklıyorsunuz?
Bu hükümet, ABD'nin bugüne kadar en iyi anlaştığı iktidarlardan biri. Amerika böyle bir iktidarın bir daha seçilmesini istemez mi? Tarafsız gözlemcilerin; seçimlerde AK Parti birinci parti olsa bile çoğunluğu sağlayamayacağına dair bir değerlendirmesi var. 1999 seçimlerinde DSP ve MHP nasıl yukarı fırladı gitti? Abdullah Öcalan'ı teslim ettikleri için. Şimdi acaba Kürt devletinin kuruluşuna da ses çıkarmamak kaydıyla, Kandil'deki ve Irak'taki teröristleri seçim öncesi bir şekilde teslim etmeleri, seçime bir ay kala, on beş gün kala, AK Parti'nin PKK'yı yok eden bir iktidar olarak halkın önüne çıkması, oy oranını artırır mı, artırmaz mı? Bu senaryoya da dikkat edin.
-Ya bu senaryonun tersi olursa. Yâni seçimlerden önce terör tırmanırsa, istikrarsızlık artarsa, bu takdirde AK Parti'nin tek başına iktidar olması önlenmiş olmaz mı?
Bunun olma olasılığı zayıf. Neden biliyor musunuz? Mevcut konjonktürde Amerika en iyi kiminle işbirliği yapar? CHP ile işbirliği yapabilir mi? Söylemleri açısından diyorum. Yapamaz. MHP ile yapabilirler mi? Yapamazlar. Ağar ile yapabilirler mi? Yapamazlar.
-Ama demin dediniz ki Ağar ABD'nin sözcülüğünü yapıyor.
Ağar'ın partisi barajın altına kaydı. Anketlerde yüzde 10, yüzde 11-12 gözüküyordu, o şimdi çizginin dışında kaldı. Potansiyel bir birinci parti olma şansını kaybetti. Ağar, bu dağdan ovaya sözüyle barajın altına indi. Halkta büyük tepki var. Kırk yıllık Adalet Partili, Demokrat Partili, Doğru Yol Partililerde büyük tepki var.
-Türkiye'nin önündeki iki felaket senaryosundan bahsediyorsunuz. Birinci senaryoda PKK'ya genel af çıkarılması, Kuzey Irak'taki Kürt devletine evet denilmesi, Kıbrıs'ta AB taleplerinin kabul edilmesi, Ermeni Soykırımı iddialarının kabul edilmesi karşılığında terörün bitmesi ve AB ile iyi ilişkilerin sürmesi var.
Ama bağımsızlığınızı kaybetmiş oluyorsunuz
-İkinci senaryoda ise Türkiye bu taleplere direnir. Terör azdırılır, Türkiye terör üzerinde yoğunlaşırken bir yandan da ekonomik kriz tetiklenir. Terör ve kaos ortamı ile birlikte ülke bir iç savaş ortamına sürüklenir. O arada aynı zamanda Kuzey Irak'taki Kürt devleti de ilân edilir.
Bu senaryoların ikisi de Türkiye'yi kötü bir yere götürüyor. Ama ikincisi daha kötü.
http://www.aksiyon.com.tr/dosyalar/dagdan-indirme-bir-amerikan-projesi_519800
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder