1 Aralık 2014 Pazartesi

Tunceli 1937 - 38'de Ne Oldu BÖLÜM 5





Tunceli 1937 - 38'de Ne Oldu  BÖLÜM 5


  





    1937 İsyanı, (21 Mart 1937-10 Eylül 1937)

İsyan için ilk toplantı Seyit Rıza ve Demenan Aşireti reisi Cebrail’in önderliğinde Haydaran Aşireti bölgesinde Kürpik’te yapılmıştır.

Toplantıya Abbasuşağı, 

Yusufan, Demenan, Haydaran, Kureyşan ve Bahtiyar Aşireti reisleri katılmıştır. Toplantıda Cebrail’in “Mektep, nahiye bizim nemize?
Bunları ortadan kaldırmalıyız. Hepsini yakmalıyız” derken, isyanın gerçek motifini ortaya koymaktadır.[81] Toplantıya katılan aşiretler
hükümete bir ültimatom vererek, 1)Karakol yapılmamasını, 2)Köprü inşa edilmemesini, 3)Yeni nahiye ve kaza merkezleri ihdas edilmemesini, 4)
silahların toplanmamasını ve 5)pazarlık usulü vergi alınmasını istemişlerdir.[82]

Asi aşiretlerin sayıları az olmakla beraber bu aşiretler büyük aşiretlerdir. Bundan dolayı isyana destek veren aşiretlerin nüfusu 25-30 bin
arasındadır.[83] Bu da Tunceli nüfusunun %30’unu oluşturmaktadır. E. Pamukçu’da ayaklanmanın hemen öncesinde Tunceli aşiretleri arasında
büyük anlaşmazlıklar olduğu için birleşemediklerini ve yenilginin en önemli iki nedeninden birisinin bu olduğunu söylemiştir.[84]

İsyancı aşiretler bu ültimatomdan sonra 21 Mart 1937 Nevruz gecesinde basma kararı almışlardır. Anılan gece Demenan ve Haydaranlılar
aşiretlerinden bir grup asi Demenan Aşireti reisi Cebrail’in oğlu Keko’nun önderliğinde Pah bucağı ve Kahmut’u birbirine bağlayan harç Deresi
üzerindeki tahta köprüyü kaymış ve Pah Karakolunu basmışlardır.[85] Artık 1937 isyanı başlamıştır.

İsyancılar 25 Mart’ta Kahmut-Pah telefon hattını kesmiş ve Seyit Rıza’nın aşireti ise Hozat’ın Sin Köyündeki karakolu basarak cephaneliği
yağmalamıştır. Bu baskınlardan sonra Seyit Rıza yönetiminde 2 Nisan ve 4 Nisan’da toplantı yapan asilerin saldırıları bu toplantılardan sonra
artmıştır.[86] Ankara ise olayları yakından izlemekte, istihbarat toplamakta ve askeri hazırlıklarını yapmaktadır. İsyancı aşiretler ise diğer
aşiretleri yanlarına çekmek için başarısız çalışmalar yapmışlardır. Nisan ayı böyle geçmiştir.

1 Mayıs’ta Genelkurmay Başkanlığı, savunmada olan birliklerin saldırıya geçerek isyanı bastırmasını istemiştir. 3 Mayıs 1937’de
Türk hava kuvvetlerinin Keçiseken Köyünde toplantı halinde bulunan isyancı aşiretlerin reislerini bombalaması ile Türk Ordusu’nun isyan bastırma
harekatı başlamıştır.[87] Böylece 1860’dan bu yana Tunceli bölgesine yapılan 12. askeri harekat başlamıştır.[88] İsmet İnönü, TBMM’de yaptığı
konuşmada bundan önceki askeri harekatları gelip geçen “sel harekatı” olarak nitelendirmiş, “Biz muhalefet edenlerin mukavemetlerini bertaraf
ettikten sonra kendi programımızın hiçbir şey olmamış gibi takip olunmasını esaslı vazifemizden saydık” diye devam etmiştir.[89]

4 Mayıs’ta Hükümet Atatürk ve Çakmak’ın katılımı ile isyanın bastırılması ile ilgili bir toplantı yapmıştır. Aralarında Muhafız Alayı komutanı
Albay İsmail Hakkı Tekçe komutasındaki Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı’nın usta erlerinin de bulunduğu[90] 25 bin askerin oluşturduğu birliklerin
harekata başlamasından kısa bir süre sonra isyancı aşiretler arasında hızla bir çözülme başlamıştır. Cebrail, kendi aşireti olan Demenan’dan
yüzlerce asinin ordu güçlerine teslim olmaya hazır olduğunu Seyit Rıza’ya bildirmiştir. Bunun üzerine isyancı reisler Munzur Nehri kıyısında
Halvori’de Seyit Rıza’nın son kozu olan bir toplantı düzenlemişlerdir. Seyit Rıza ve Cebrail sonuna kadar direnme kararı almışlardır.[91]

Ordu yetkilileri ise Demenanlı ve Haydaranlı aşiretlerinin üzerine gitmek yerine Seyit Rıza’nın yalnızlaştırılması ve yakalanmasını hedeflemişlerdir.
Bu amaçla yapılan çalışmaların sonunda Yusufanlıların reisi Kamer Ağa ve aşiretin büyük kısmı, Yukarı Haydaranlılar ve Demenanlılardan bir
kısım asi teslim olmuşlardır.[92] İsyanı bastırmak için operasyonlar sürerken, halka uçaklardan atılan bildirilerde “Cumhuriyet hükümeti sizi
şefkat ve merhamet kucağına almak, sizi mesut etmek istiyor. İçinizde bunu anlamayanlar çoktur ki, hürmetsizlik ediyor, veyahut içinizde bazıları
şahsi menfaatleri için sizi kurban vermek istiyor” denilmektedir.[93]

Gerileyen isyancılara yönelik büyük etkisi olan bir askeri operasyon 6 Haziran 1937’de Sabiha Gökçen’in Seyyid Rıza’nın evini uçakla yaptığı
saldırı sonunda bombalamasıdır.[94] Haziran 1937 içinde asilerin gücü büyük ölçüde kırılmış, Kutu deresi, Kırmızı dere Sultan baba Dağına
sığınan asiler etrafında çember atılmıştır. Kutu deresinde direnişi sürdüren Seyit Rıza, Haziran 1937’de hükümete bir mektup yazıp, bazı şartlar
ileri sürüp ve şartlarının yerine getirildiği takdirde teslim olmak istediğini bildirmiştir.[95]  

Ancak hükümet Seyit Rıza’nın taleplerini tartışmadığı gibi Başbakan İnönü, 19 Haziran’da incelemeler yapmak üzere Tunceli’ye gelir.

Bu sırada Elazığ’da kurulan mahkemede yakalanan ve teslim olan asilerin yargılanmasına başlanmıştır. Seyit Rıza bir mektup daha yazarak teslim
olmak istediğini bildirmiştir.[96]

Seyit Rıza, değişik girişimlerle isyanı tekrar ayağa kaldırmak için çalıştıktan sonra başarılı olamayınca üçüncü kez teslim olacağını, kendisine bir
başka ülkeye sığınmak için yol verilmesini isteyen mektubunu Haziran 1937’de yazmıştır.[97] Temmuz 1937’de devlet güçleri Tunceli’de imar
ve halka yönelik eğitim/öğüt faaliyetlerine başlamışlardır. Suriye’den gelen ve aralarında Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdurrahman’ın da bulunduğu
bir grup, Tunceli isyanını tekrar canlandırmak istemiş ise de çatışmada öldürülmüşlerdir. Ağustos ayı içinde güvenlik güçleri çatışmalarda

Seyit Rıza’nın büyük oğlu Hasan ve üç torununu öldürürler. Seyit Rıza ve Bahtiyar Aşireti reisi Şahin dışında isyana katılan altı aşiretin reisi
yakalanmıştır. 26 Ağustos’da Şahin’de öldürülmüştür. 10 Eylül’de Seyit Rıza yanında iki adamı ile Erzincan jandarmasına teslim olmuştur.[98]
Böylece isyan sona ermiştir.

Seyit Rıza tutuklanarak yargılanmak üzere götürüldüğü Elazığ’da mahkeme önünde toplanan halka “Ben Türk’üm. Türk milletine isyan etmedim”
diye bağırmıştır.[99]
15 Kasım 1937’e kadar süren mahkemelerin sonunda 11 kişi idama, 33 kişi ise ağır hapis cezalarına mahkum olmuştur. 14 kişi beraat ederken,
yaşlı oldukları için dört kişini cezası idamdan ağır hapis cezasına çevrilmiştir. İdama mahkum olanlar, Seyit Rıza, oğlu Resik Hüseyin,Seyhanlı
aşireti reisi Hasso Seydo, Yusufanlı Aşireti reisi Kamer oğlu Fındık, Demenanlı Aşireti reisi Cebrail oğlu Hasan,  Kureyşanlı Ulukiye oğlu Hasan ve
Mirza oğlu Ali’dir. İnfazlar aynı gün gerçekleşmiştir.[100]

Birinci isyanın bastırılmasından sonra hazırlanan bir İngiliz raporuna göre “Asilerin zayiatı ise şöyledir: 265 ölü, 20 yaralı, 27 yakalanan ve 849
teslim olan… Hükümet, asilere karşı nispeten yumuşak ve merhametli davrandı.”[101] İsyanın bastırılmasından hemen sonra Tunceli’yi ikinci
İsviçre yapma iddiasında olan Ankara, şehirde 3 milyon liralık bir yatırım programını uygulamak için harekete geçmiştir.[102]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder