Türk'ü kandırma Bahçeli
Özgür Billur
AKP’nin iktidara gelmesiyle artan Kürt terörü karşısında MHP hep sağduyu ve itidal çağrısında bulundu. Devlet Bahçeli yaptığı tüm konuşmalarında, ülkücülerin asla sokağa inmeyeceğini ve provokasyona gelmeyeceğini söyledi.
Gerçekten de ülkücüler hiç provokasyona gelmediler!
Sokaklarda Türk bayraklarıyla teröre tepki yürüyüşleri yapılırken MHP’liler evlerinde ve parti binalarında oturdular ve tuzağa düşmediler!
Şehit cenazelerinde vatandaş PKK’ya lanet okurken, MHP hep itidal çağrısı yaptı.
2006 yılının Nisan ayında Devlet Bahçeli’nin “teröre karşı mücadelenin sokakta verilemeyeceği” şeklindeki sağduyu çağrısını Ahmet Türk bile tebrik etmişti.
|
PKK terörü yetmiyormuş gibi onun uzantısı DTP’nin Türk şehirlerinde terör estirmesi bugüne kadar hep susan Türk milletini ayağa kaldırdı. İzmir, İstanbul, Bursa, Çanakkale, Balıkesir, Muğla ve pek çok ilimizde halk DTP’lilere tepkisini gösterdi.
MHP, bu protestoların hiçbirinde olmadığı gibi yapılanların yanlış olduğunu açıkladı.
Bugüne kadar PKK’ya karşı hiçbir eylem yapmayan MHP, geçen hafta sonu Tandoğan meydanındaydı. MHP, artık meydanlara indi. Açılıma ve teröre karşı yapıldığı iddia edilen mitingin ismi ise hayli ilginç: “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat.”
AKP ve PKK da zaten “kardeşlik” adına istemiyor mu bu açılımı?
Türklüğü ve Türk milletini, Türk-Kürt kardeşliği diyerek böleceksin, ayrı bir milli kimlik yaratacaksın, sonra da bölücülüğe karşı çıkacaksın!
Bölücülüğe karşı çıkmak Türklüğüne sahip çıkarak olur.
Bayrağına, vatanına, canına, malına kasteden teröristlere karşı göğsünü siper ederek olur.
Sokağını işgal etmek isteyen PKK’ya sokağını vermeyerek olur bölücülüğe karşı mücadele!
Türk milleti de bunu yapmaktadır.
İşte MHP, Türk’ün bu direnişinin karşısındadır.
Devlet Bahçeli’nin Tandoğan’daki konuşması daha öncekilerin devamıdır. Bakın ne diyor Bahçeli:
“Küçük bir kıvılcım, telafisi mümkün olmayan hadiselere neden olur. Bu nedenle önümüzdeki süreç dikkat, sağduyu ve akıl gerektirmektedir. Sokaklarda arayacağımız, sokaklarda bulacağımız bir gelecek yoktur. İstismarcılara itibar etmeyelim.”
Tayyip’le Bahçeli’nin “provokasyon kardeşliği”
Bu sözlerin altına açılımın başı Tayyip de imza atabilir hiç çekinmeden. Geçen hafta PKK’nın amacının toplumu provoke etmek olduğunu söyleyen Başbakan, asla buna izin vermeyeceklerini ilan etmişti.
|
Türk milletine acısını haykırmak ve PKK’ya lanet okumak bile yasak! Çünkü yaptığınız provokasyon oluyor!
Tayyip’in Türk’ün sesini kısan bu faşist zihniyeti ile Devlet Bahçeli’nin zihniyeti arasında zerre kadar fark yoktur. Her ikisi de Türk’ün sokakta bağırmasına karşıdır. Her ikisi de PKK’ya karşı sağduyu ile yaklaşılmasını istemektedir. Her ikisi de bölücülüğe karşı sokağa dökülen halkın, PKK’nın oyununa geldiğini söylemektedir.
Tayyip ve Bahçeli’nin siyasi geleneği aslında sokağa hiç de yabancı değildir. ABD’nin 6. Filosuna karşı “Tam Bağımsız Türkiye” sloganlarıyla sokağa dökülen devrimci Türk gençlerine saldıran zihniyetin iki uzantısıdır Tayyip ve Bahçeli. Hem faşist hem de İslamcı hareket 80 öncesi sokaklarda kan döküyordu. Döktükleri kan Amerikan emperyalizmine karşı mücadele eden devrimci Türk gençliğinin kanıydı.
Şimdi bu iki geleneğin devamcıları Türk halkına “provokasyona gelmeyin, sokağa dökülmeyin” çağrısı yapıyorlar. Tayyip, açıktan Amerikancılık ve Kürtçülük yaparken, Bahçeli milliyetçi pozlarına bürünerek Türk milletini dizginlemeye çalışıyor.
Türk milleti, köklü ve soylu bir millettir. Bugüne kadar bölücü teröre binlerce şehit vermesine rağmen hep sabırlı olmuştur. Provokasyonlarla hareket edecek bir millet değildir. Ancak teröristler kapısına dayandığı zaman, bayrağına saldırdığı zaman, buna karşı çıkmak provokasyondur deyip susmaz. Tepkisini gösterir.
Kahvesi molotoflanan, arabası yakılan, durakta beklerken üzerine araba sürülen Türk, elbette bu faşist saldırıya karşı direnecektir..
Türk milleti Sivas’ta olduğu gibi yanmayı mı bekleyecek?
Devlet Bahçeli, Türk’e yönelik bu saldırılara tepki göstermek yerine halka “provokasyona gelme” çağrısı yapmaktadır.
Evi taşlanan, yakılan adam ne yapacaktır? Bahçeli’nin çağrısı, sağduyuyu elden bırakmayıp beklemektir.
Kimi yandaş televizyonlar da aynı çağrıyı yapmıyorlar mı haber bültenlerinde? Haber sunucusu konuşuyor:
“Sayın seyirciler, PKK’lılar evlere, arabalara saldırabilir. Lütfen bunlara cevap vermeyin, tuzağa düşmeyin. Onların istedikleri bu, sağduyuyu elden bırakmayın.”
Türk milletiyle dalga geçiyorlar!
Sağduyu dedikleri, ölümü beklemekten başka bir şey değildir.
Bahçeli’ye soruyoruz: Türk milleti bugüne kadar sağduyusunu kaybedip hangi saldırgan eylemi gerçekleştirdi?
İstediğiniz, Türk insanının 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta olduğu gibi diri diri yakılması mı?
Karşımızda Sivas’takinden farklı olmayan faşist bir güruh var. İdil’de öğretmenevini taşlayan, belediye otobüslerini ve yolcularını yakan, Atatürk heykelleri ve Türk bayraklarına saldıran bir hain sürüsü ile karşı karşıyayız.
Bu hainlere karşı devlet, milletini korumuyorsa millet kendini koruyacaktır. Yaşam hakkı kutsalsa bu hak Türkler için de geçerlidir.
Sivas’ta otelin yanmasını izleyen güvenlik kuvvetleri, bugün de Türklere yönelik saldırıları izliyor. Polise taş atanlara, polis muz veriyor. Başbakan’ın müsteşarı, eski Diyarbakır valisi Efkan Ala, PKK eylemlerinden sonra ne demişti: “Cana değil, cama gelsin.”
PKK terörü camı değil, canımızı hedeflemektedir. Türk milletini canını korumakla görevli olanlar acziyet içindedir. Milletin eline taşını alıp fırlatması işte bu yüzdendir. Canını korumak içindir. Meşru müdafaadır Türk’ün yaptığı...
Bin yıllık kardeşlik palavrası
Türk milleti kendini ve geleceğini kurtarmak için artık sokağa dökülmektedir. Bu uyanışı durdurmak görevi de Milliyetçi Hareket Partisi’nindir. “Bin yıllık kardeşliği yaşa ve yaşat” mitingleri milliyetçi uyanışı durdurmak için düzenlenmektedir.
Devlet Bahçeli, bin yıllık kardeşliği yaşamak ve yaşatmak için bir araya geldiklerini söylemektedir. Neymiş efendim, biz Türkler ve Kürtler bin yıldır bu topraklarda kardeşçe yaşamaktaymışız!
Soruyoruz Bahçeli’ye, bin yıl önce Kürt diye bir şey var mıydı?
Hatta 150 yıl öncesine git, tarihte Kürt diye bir uygarlığa rastlayacak mısın?
Önce Ruslar, ardından Fransızlar ve İngilizlerin parmağını sokmasıyla uyduruk bir Kürt tarihi yazılmaya başlanmıştır. On yıl öncesine kadar bile ortak bir dilde anlaşamayan bir aşiret topluluğuyla karşı karşıyayız.
Sanki bu topraklarda bir Kürt dili, bir Kürt sanatı, bir Kürt devleti, bir Kürt medeniyeti var olmuş da biz Türkler onlarla kardeşçe yaşamışız!
Bu palavrayı milliyetçi olduğunu söyleyen bir partinin başkanı söylemektedir. Oysa gerçek tam tersidir. Bin yıldır Anadolu toprakları Türk uygarlığıyla yoğrulmuştur. Nereye giderseniz gidin -bugün sözde Kürdistan olarak adlandırılan bölgede bile- her yer Türk eserleriyle doludur. Bu toprakları bin yıldır Türkler yönetmekte ve bu topraklarda Türkçe konuşulmaktadır.
Kürt-Türk kardeşliği diye bir şey hiçbir zaman söz konusu olmamıştır. Türk milleti Atatürk önderliğinde emperyalist işgale karşı direnirken Kürtler, Türklere isyan etmişlerdir. Devlet Bahçeli, bu gerçeği ters yüz ederek Türk milletini kandırmaktadır.
PKK’nın yıllardır yapmaya çalıştığı şey, Kürtlerin ayrı bir milli kimliğinin olduğunun kabul edilmesidir. PKK, “Yaşasın halkların kardeşliği” sloganıyla bölücülük yaparken, MHP de “Türk-Kürt kardeştir, ayrım yapan kalleştir” sloganıyla bölücülük yapmaktadır.
Tandoğan mitinginde Bahçeli, Türk milletinin bin yıllık nehir, bin yıllık bir ilmek, bin yıllık bir beraberlikle oluştuğunu belirttikten sonra “anadiliniz ne olursa olsun, bu zenginliğin adı Türk milletidir” dedi.
Tarih bilgisinin yoksunluğu mu diyelim, yoksa bölücü propaganda mı?
PKK’nın yıllardır Türk devletine kabul ettirmek istediklerinin başında Kürtçe diye bir dilin varlığı gelmektedir. Çünkü dil varsa millet vardır. Bahçeli, Türkçenin dışında ayrı bir anadilin varlığını bir tehdit değil, bir zenginlik olarak görerek bölücü propaganda yapmaktadır.
Madem Kürtlerle kardeşsiniz, ikinci mitingi Diyarbakır’da yapın!
MHP’nin Tandoğan mitinginde en çok atılan slogan “Türk-Kürt kardeştir” sloganıydı.
Bu sloganı atanlar kimler?
Türkler!
Sloganının atıldığı yer neresi?
Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara!
Peki bir kardeşlik varsa, bunu bozan kim?
Elbette Türkler ya da Ankaralılar değil!
Öyleyse bu sloganı niçin sadece Türkler atıyor?
Madem kardeşiz, Kürtler de göstersinler kardeşliklerini!
Alsınlar ellerine Türk bayraklarını, çıksınlar sokaklara, bağırsınlar “Kahrolsun PKK” diye!
Biz de öğrenmiş olalım Kürtlerin ne kadar barışsever ve kardeş olduklarını...
MHP, bu mitingi tüm yurtta yapacağını ilan etti.
Önerimiz şu: İkinci mitingi Diyarbakır’da yapın.
Madem ki, Kürtlerle kardeşsiniz, gösterin kardeşliğinizi. Hem ne güzel mesaj olur Türkiye’ye değil mi, Diyarbakır’da binlerce insanın elinde Türk bayrağıyla teröre karşı birlik mesajı vermesi!
Gerçek maalesef bu kadar acıdır. Sizin kardeş dediğiniz insanlar, bırakın Türk bayrağını ellerine almayı, devlet dairelerindeki Türk bayraklarını indirip yakıyorlar.
“Apo, benim siyasi irademdir” yazan dilekçeye 2 milyondan fazla Kürt kardeşiniz imza attı. Bölücübaşının kaldığı odanın metrekaresinin bahane ederek her yeri savaş alanına çeviren yine bunlardı.
Türk milletinin kardeşlik masallarına karnı tok. Gidin Diyarbakır’a miting yapmak için, bakalım arabanızda Türk bayrağı varsa şehre girebiliyor musunuz?
Bu ülkenin bayrağını kabul etmeyenlerle nasıl bir kardeşlik kuracaksınız?
Yeter, kandırmayın milleti!
Yıllarca kardeşlik masallarıyla uyutuldu Türk milleti. Ama artık bu masallara kimse inanmıyor.
Bu bayrağa, bu vatana bağlı herkes Türk’tür ve kardeştir. Bunun dışında bir kardeşliğe ihtiyacımız yok.
(Sayı 264, 21/12/2009)
http://www.turksolu.com.tr/sehit/secmemhp1.htm
..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder