14 Kasım 2014 Cuma

MİT, personelini neden savunmadı?


MİT, personelini neden savunmadı?



31 Ocak 2013 Perşembe 15:37

Sol örgütü deşifre edilecekken altından kimler çıktı. Hangi Avukatın ofisi basılıp Aydınlık Gazetesi ile tehdit edildi? Hepsi Mehmet Eymür'ün yazısında!





Susurluk Komisyonunda Önemli Bir Tanık
Tarih 17 Mart 1997, yer TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu önemli bir tanığı dinliyor.
Komisyon Başkanı Refah Partisi’nden Nevşehir Milletvekili Mehmet Elkatmış, Başkanvekilli Doğru Yol Partisi’nden Van Milletvekili Mahmut Yılbaş, Komisyon Sözcüsü Refah Partisi’nden Gaziantep Milletvekili Mehmet Bedri İncetahtacı, Katip Üye Anavatan Partisi İzmir Milletvekili Metin Öney, Üyeler Refah Partisi’nden Karabük Milletvekili Hayrettin Dilekcan, Doğru Yol Partisi’nden Tekirdağ Milletvekili Nihan İlgün, Anavatan Partisi’nden Sinop Milletvekili Yaşar Topçu, Demokratik Sol Parti’den Aydın Milletvekili Sema Pişkinsüt, Cumhuriyet Halk Partisi’nden İçel Milletvekili Dursun Fikri Sağlar.
Komisyon’un dinlediği kişinin adı ise Necdet Küçüktaşkıner. Avukat, 1966-1973 arasında görev yapmış eski bir MİT mensubu. Necdet anlatıyor:
“12 Mart olayları sırasında 1972 senesinde Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi (TİİKP) operasyonu yürüdü Türkiye'de. Bu operasyonu planlayan benim. Adı Şafak Operasyonu’dur.
Bu Şafak Operasyonu’nu yürütürken İstanbul Bölge Sorumlusu Ferit İlsever'in karargâh olarak kullandığı evi tespit ettik. Bu karargâh, Hiller Samder Boyt adında Robert Kolej'de profesör olan İngiliz uyruklu şahsa ait.
Bu operasyon sonucunda İstanbul bölgesinde ve bütün Türkiye şamil olmak üzere, 266 eleman yakaladık; bu arada İngiliz'i de yakaladık. İngiliz'i aldık emniyete getirdik, gazetelerde yazdı...
Bu İngiliz'i, bize sorgulatmadılar. Yukarıdan kesin dediler. MİT'ten gelen emir, Ankara'dan kimin verdiğini bilemem. Bizim teşkilattan geliyor. 20 tane konsolosluk arabası geldi. İngiliz'i biz sorgulayamayınca o tarihte bu örgütün yabancı iltisaklarını tam tespit edemedik.
Bize sol örgütü yakala dediler.
Biz, sol illegal örgütü deşifre etme çalışmalarına girerken altından İngiliz çıktı. Ferit İlsever’in defterini ele geçirdik. Bu şifreli defterde, bugün, halen, medyada yer alan, elliye yakın insanın ismi vardı.
Ankara 3 numaralı Sıkı Yönetim Mahkemesi’nin Şafak Davası dosyasında mevcuttur bu şifreli defter, delil olarak orada mevcuttur.
Ondan sonra aradan seneler geçti, 1973 senesinde ayrıldım, avukatlık yapıyorum. 1978 senesi 15 Temmuzunda benim yazıhanem basıldı. Bu Ferit İlsever yazıhaneme geldi. 1978'de Aydınlık “Kontrgerilla” yayınını başlattı. Bu yayından önce bana geldiler ilk sayısının çıkmasından önce yazıhanemi bastılar resmen silahlı.
Bunlar silahlı bir örgüt değildir, onu hemen arz edeyim. Bunlar daha ziyade böyle yayın yoluyla falan yıpratma, provokasyonlar, işte hükümet, devlet devirme falan böyle işler yaparlar ve diğer örgütlerden farklıdırlar; bunlar hedef gösterirler, vurdururlar. Aydınlıkçılar bastılar. Bunlar böyle silahlar-milahlar koymuşlar geldiler.
"Beni tanıyor musun?", "Tanıyorum, seni tanımam mı Ferit İlsever otur" dedim. "Yok. İşte biz buraya... Sen bize işkence ettin, sen efendim kontrgerillasın, kimden emir aldın, kime emir verdin, bunları açıklayacaksın, bunları açıklarsan biz seni yazmayız gazetemizde" dediler.
Dedim "kardeşim, bu bir kere sizin saçmalığınız, böyle bir olay olmamıştır, ben kontrgerilla değilim, ben bir MİT mensubuydum. Sizin sorgularınızda bulundum, bunu da kabul ediyorum. Ancak, bu ithamlarınız saçmadır, bu talepleriniz de yersizdir; lütfen buyurun çıkın" dedim.
Ertesi gün değil, aynı geceki Aydınlık Gazetesinde koca bir manşet attılar işkencelerde görev aldığımı, “işkenceci avukat Necdet Küçüktaşkıner” diye. Benim yazıhanemin, evimin resimleri, şahsımın yandan, önden çekilmiş filan, hedef olarak bizi ortaya attılar.”
..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder