30 Kasım 2014 Pazar

CUMHURİYET GÜCÜMÜZDÜR. GÜCÜMÜZÜ BİLELİM VE DİK DURALIM.

CUMHURİYET GÜCÜMÜZDÜR. GÜCÜMÜZÜ BİLELİM VE DİK DURALIM.



Türk Milletinin tabiat ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.(Gazi Mustafa Kemâl Atatürk – 1924
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde verilen ölüm-kalım mücadelesi ile kurulan Türkiye Cumhuriyetinin temel vasfı “Tam Bağımsız” olmasıdır. Geçen asrın sömürgecilerine karşı verilen milli mücadele sonrasında yurdumuzu işgâl eden düşman askerleri ile birlikte ülkeyi her alanda teslim alan kapitülasyonların LOZAN Barış Antlaşması ile def edilmesi ile tam bağımsızlık kazanılmıştır.
Tamamen milli kuvvetlerle( Kuvvay-ı Milliye), milli hukuka ( Müdafa-i Hukuk) dayalı olarak tam bağımsızlık temeli üzerine kurulan Türkiye Cumhuriyeti 91 yıl sonra kuruluş günlerindekine benzer sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.
23 Nisan 1920’de 600 yıllık padişahlık gerçeğine rağmen TBMM’ne astığı “Hakimiyet Kayıtsız Şartsız Milletindir” ibaresinin fiilen hayata geçirilmesine 29 Ekim 1923 ‘te cumhuriyetle kavuşan Türk milleti, 91 yıl sonra her alanda dışarıya bağımlı olmanın sancılarını yaşamaktadır.
Ekonomimiz IMF ve Dünya Bankasına, hukuk sistemimiz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine, iç politikamız AB uyum yasaları ile Avrupalılara, dış politikamız ABD’ne, dilimiz İngilizceye, kültürümüz küresel değerlere, ordumuz NATO’ya bağımlıdır. 100 milyar doları geçtiği için bayram yaptığımız ihracatımız dahi % 70’i ile ithal mallarına bağımlıdır.
Bugün cumhuriyetimize karşı savaş açan PKK terör örgütü; çözüm sürecine zarar gelmesin diyerek boş bırakılmış meydanda Kürdistan’ı inşa etme yolunda eld ettiği başarının sarhoşluğu içinde hızla kendi felaketine sürüklenmektedir.
2014’te Türkiye’nin milli güç unsurlarının ulaştığı seviye 1920’ler ile mukayese edilemeyecek kadar büyüktür. Bu muhteşem potansiyele rağmen siyasi alandaki tavizkar ve bağımlı tutum ve davranış bugün tam bağımsız Türkiye Cumhuriyetini her alanda dışa bağımlı tipik bir sömürge görünümüne getirmiştir.
Cumhuriyetimizin 91 inci zafer yılında içinde bulunduğumuz kaos ve kargaşa ortamını Türk milleti olarak haketmiyoruz. Biz bugünkü mevcut milli gücümüzle sömürge olmayı, itilip kakılmayı, yönetilip yönlendirilmeyi asla kabul etmiyoruz. Atatürk’ün 15 yılda dünya devleti haline getirdiği ülkemizin beceriksiz yöneticiler elinde içine düşürüldüğü aciz durumu görünce O’nun Anıtkabirde kahrolduğunu hissedebiliyorum.
Birilerinin kolayca yıkabileceğini sandığı Cumhuriyetimiz; Anadolu’daki Türk milli varlığının ortaya koyduğu, geliştirdiği ve yücelttiği bir milli oluşumdur. Tarihi ömrünü tamamlamış büyük Cihan İmparatorluğu içinden yeni ve bağımsız bir milli devlet yaratma çabalarının neticesidir. Bu muhteşem oluşum, dünün sömürgeci, bugünün küresel güçleri tarafından hazmedilememektedir. Tüm olumsuz şartlarına rağmen Cumhuriyetimiz; sahip olduğu milli güç potansiyeli ve konumundan aldığı özelliklerle dünya çıkar çevrelerinin hâlâ göz diktiği stratejik bir varlıktır.
Cumhuriyetimizin 91 yılda ulaştığı gelişmişlik seviyesi kolay olmamıştır.
Topraklarımızda çıkarı olan devletler ile bunların içimizdeki gizli uzantılarına karşı verdiğimiz kıyasıya mücadele devam etmektedir. Bu topraklarda kaldığımız sürece bu amansız mücadelenin bitmeyeceği de bir gerçektir.
Cumhuriyet idaresi; halkımızın kendi hakkında karar vermesinin bütün siyasi araçlarını bünyesinde taşımaktadır. 23 Nisan 1920’de açılan TBMM ile başlayan “Milli Hâkimiyet fikri ve bu hâkimiyetin kayıtsız şartsız Türk milletinde olduğu” esası; cumhuriyetin yaratıcı unsuru ve itici gücüdür. 12.000 yıldır tarih sahnesinde yer alan Türk milletinin kendi idaresini kendi seçtikleri ile sağlayabilmesi ancak Cumhuriyet ile gerçekleştirilmiştir. Halk idaresinin bölünmezliği cumhuriyetin doğal bir sonucudur. Bu yönetim biçimi kendi içinde paralel vs. gibi oluşumları kabul etmez.
Türkiye Cumhuriyeti; tarihin çok çetin tecrübelerinin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bu çıkışta dökülen on binlerce şehidin kanı vardır. Gazilerimizin üstün gayreti, alın teri ve döktükleri kanın katkısı vardır. Cumhuriyetin ilanı ile tarihten silinmek istenen bir milletin yitirilmiş sanılan tüm öz yetenekleri, yeterince anlaşılamayan özellikleri belirgin bir şekilde yeniden dünyaya ispat edilmiştir.
Türk milleti için cumhuriyet sadece bir idare tarzı değildir. Bağımsız cumhuriyet ayni zamanda bir milli varlık ilkesi ve var oluş belgesidir..
Cumhuriyet; milletçe yükselme şuurunun temel taşıdır. Cumhuriyet; Tarihin Türk milletine kazandırdığı milli kültür kaynakları ile meydana gelen milli birlik ve beraberlik duygusunun tabii bir sonucudur. Aslında bu şuurlu yapıya sahip olunmasa idi, bugün özgürlükler ve bağımsızlıktan bahsetmek mümkün olmazdı.
Cumhuriyetimizin özelliği; Türk milletinin dünyanın en büyük kuvvetlerine karşı tamamen yalnız kaldığı anda; kendisini sömüren güçlerin yönettiği bir ortamda harekete geçerek kurduğu tamamen kendine özgü bir sistem olmasıdır. Bu özelliğinden dolayı kendisinden önceki ihtilâller ve siyasi hareketlerle kıyaslanarak açıklanamayacağı gibi her birinin ulaştığı sonuçlar açısından da değerlendirilemez.
Cumhuriyetimiz içeriden ve dışardan pek çok saldırı almasına rağmen 91 yıl boyunca nesilden nesile devredilen kuruluş temel ilkelerini aynen korumuştur. Bu ilkeler daima milletin güvenlik, mutluluk ve refah isteklerinin kefili olmuştur.
91 yılda Cumhuriyetin iç ve dış düşmanları ortadan kalkmamıştır. Bundan sonrada kalkmayacaktır. Ancak cumhuriyetimizin dayandığı milli güç unsurları ile Anadolu Türk toplumunun toprağına ve devletine bağlılığı dolayısıyla T.C’nin dünya üzerindeki yeri, üniter yapısı, önemi ve gücü hiç bir şekilde düşmanlarının fiil ve hareketleri ile değiştirilemeyecektir.
Cumhuriyete yönelik saldırıları etkisiz kılan Ordu-Millet karakterli Türklerin milli gücü; binlerce yıllık tarih tecrübesinden süzülerek gelen ve elde kalan tek varlıktır. Kurtuluş Savaşı verilerek kanla ve canla oluşturulan, “Tam bağımsızlık” ve “Millet egemenliği” ilkesi üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti Devleti; 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan AB ile üyelik müzakereleri ile bu iki temel vasfını AB yönetimine devretmek üzere yola çıkmış, fakat yöneticilerinin kabul ettiği bu husus Türk Toplumuna kabul ettirilememiştir. Tam bağımsızlık ateşi milletin gönlünde yanmaya devam etmektedir.
29 Ekim 2014’de milletimizin önünde cumhuriyetin korunup-kollanması gibi hayati bir görev bulunmaktadır. Türk milleti Cumhuriyetin elinde kalan tek ve yıkılmaz güç olduğunu bilmeli dik durarak bu gücünü korumalıdır.
Günümüzde de milletimizin yolunu yine Gazi Mustafa Kemal Atatürk aydınlatacaktır. Ata’nın aydınlatma emirleri özetle “Gençliğe Hitabe’de” mevcuttur. Milletçe bu hitabeyi yeniden okumak ve gereğini yapmak durumundayız.
Aziz milletimin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum..
Dr. Tahir Tamer Kumkale

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder