11 Kasım 2014 Salı

CESURSAN GEL DE AL DEMİŞTİN! GELDİM. ALDIM.



CESURSAN GEL DE AL DEMİŞTİN! GELDİM. ALDIM.




kibris_slayt
CESURSAN GEL DE AL DEMİŞTİN. GELDİM. ALDIM.
Kıbrıs Barış Harekatının Yıl Dönümünü Kutlarız!
Bu gün 20 Temmuz, Kıbrıs “Barış Harekatı”nın yıl dönümü.
Bundan otuz dokuz yıl önce Türk askeri Ada’ya barış götürmüştür.
Rum çetelerinin Kıbrıs Türklerini yok etme planının son aşaması yok edilmiştir!
20 Temmuz 1974’ten başlayarak Mehmetçik ve Mücahit omuz omuza zafer kazanmıştır.
Bu zafer, yalnız Rum çetelerine karşı ve askeri açıdan da değil, onları himaye eden emperyalizme karşı diplomasinin incelikleriyle de taçlandırılmıştır. Kesindir. Nihaidir.
O arada, “Barış Harekatı”, Ada’ya kalıcı ve gerçek barışı getirmiş; Yunanistan’daki cuntanın düşmesinde, en büyük etken olmuştur.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulmasına giden süreçte ve KKTC’nin varlığının devamında, Dr. Fazıl Küçük ve Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf R.Denktaş ile dava arkadaşlarının eşsiz katkılarını ve saygın anılarını selamlıyoruz.
Kıbrıs Türk halkının bağımsız ve özgür yaşaması için bu güne kadar gereken duyarlılığı sergileyen, bu “Milli davaya” sahip çıkan başta rahmetli Bülent Ecevit olmak üzere, bütün devlet yöneticilerini anıyoruz.
Aradan geçen yıllar içinde, çok ağır bir sosyal tecrit ve ekonomik ambargoya karşın kendi olanaklarıyla ve “Anavatan”ın destekleriyle ayakta kalan, özverili, çalışkan, yüzü çağdaş uygarlığa dönük Kıbrıs Türk halkına karşı yapılan haksızlıklar, ne yazık ki sona ermemiştir.
En son Annan Planı’nın içeriğinde görüldüğü gibi, yer yer Avrupa Birliği himayesinde oynan oyunun özünde, Kıbrıs Türklerini “topraksız” ve enerji olanaklarından yoksun bırakmaya yönelik anlayış yatmaktadır.
Bununla birlikte, Kıbrıslı Türklere kurulan tuzaklara karşın, Türk Hükümet çevrelerinin; -Annan Planı’nda “Yes Be Annem!”cileri desteklediği bilinen- bugünkü iktidarın; aymaz tavırlarının çok düşündürücü olduğu ve Kıbrıs Türkleri üzerinde “hesapları bulunanları” en azından cesaretlendirdiği de unutulmamalıdır.
Kıbrıs Türk toplumu, rastlantıyla ve Rum oylarıyla kabul edilmeyen referandumu zamanla daha iyi kavramış ve bu Plan’a arka çıkan siyasal iktidarını da ilk olanakta değiştirmiştir.
Ne var ki, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası alanda karşılaştığı çifte standartlar devam etmiş ve etmektedir.
Bu “haksızlıklar” zamanla öyle boyutlara varmıştır ki; Kıbrıslı Türklere, yalnızca “Türk” uygarlığının bir unsuru olduğu için, bütün bunların reva görüldüğü gibi bir algı da yayılmıştır.
Bu böyle olsun ya da olmasın, KKTC’nin, Uluslar arası alanda daha da saygı görmesi için, Türk Dünyası başta bütün coğrafyalarda en etkili desteği, Türk Hükümeti vermelidir.
Bu destek Kıbrıslı soydaşlarımıza karşı tarihsel ve geçerli Anlaşmaların doğal sonucudur.
Bundan da ötede, KKTC’nin güvende olması, Türkiye’nin güvenliğiyle ‘birinci dereceden’ ilgili bir konudur.
Kıbrıs Türk uygarlığının devleti olan KKTC’nin karasuları dahil doğal ve maddi kaynaklarına sahip çıkarak, demokrasisini geliştirerek, eğitim ve turizm potansiyelini daha da etkin değerlendirerek, sonsuza kadar özgür ve insanca yaşaması dileğiyle, 20 Temmuz’u kutlarız.
R.Bülend KIRMACI
Parti Sözcüsü ve Medya Sorumlusu

http://hepar.org.tr/cesursan-gel-de-al-demistin-geldim-aldim.aspx

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder