15 TEMMUZ SÜRECİNDE DONANMA ÇAPINDA NELER YAŞANDI? BÖLÜM 7
Bir başka örnek Aykar Tekin’dir.
Donanma İddianamesinin eklerinde yer alan resmi belgelere göre TCG GELİBOLU’da bir “Tuzak Yönetim Merkezi” tesis edildiği ve tuzağın buradan yönetildiği anlaşılıyor.
Bu merkezle ilgili olarak Dz.Bnb. Murat DİNÇEL’in doldurduğu Bilgi Alma Formu’ndan şunları öğreniyoruz:
Aksaz’dan Bnb. Berke URAZ aramıştır. Kendisi oradaki bir hücumbotun komutanıdır. TCG GELİBOLU fırkateyninde bir “Komuta Merkezi” kurulmuştur.
Bu Komuta Merkezi’nde Albaylar Aykar Tekin ve Özden Yazıcıoğlu ile geminin komutanı Ali Tuna Baysal bulunmaktadır.
Bu Komuta Merkezi’ndeki adı geçen subayların, kimsenin ulaşamadığı Deniz Kuvvetleri Komutanı ile doğrudan irtibatları vardır.
Bu Komuta Merkezi ne yaptı, onu açıklayalım.
Hatırlarsanız Recep Bülent Bostanoğlu savcılığa verdiği ve internette de yayınlanan ifadesinde bir çok isim arasında Aykar Tekin’i de sayarak “süreci güvendiğim komodor Aykar Tekin’le yönettim, 150’den fazla telefon görüşmesi yaptım, böylece o gün Deniz Kuvvetleri’nde kimsenin zarar görmemesini sağladım” demişti.
Bnb. Murat Dinçel’in ifadesinde de bu irtibatın gerçek olduğunu, Marmara’daki hücumbotlarla Aksaz’daki Berke Uraz ve adı geçen Komuta Merkezi üzerinden Kuvvet Komutanı’nın irtibatta olduğunu görüyoruz. Bunun yanında böyle bir “süreci yönettim, hayatları kurtardım” beyanının pratik karşılığına baktığımız zaman acaba gerçekten Recep Bülent Bostanoğlu doğru mu söylüyor onu göreceğiz.
Recep Bülent Bostanoğlu’nun o gece süreç yönetiminde yaptıklarının pratik sonucu şunlardır:
Kendi harekat başkanı Tümamiral Sinan Azmi Tosun arayınca cevap vermemiş, aynı amiral yanındaki emekli bir koramiralin telefonundan Recep Bülent Bostanoğlu’nu aradığında ise cevap vermiştir. Kendi Harekat Başkanı “Komutanım emriniz nedir?” dediğinde ise “benden emir bekle” demiştir.
Belge 18 TCG KALKAN gemisinin Komutanı Dz.Bnb. Murat DİNÇEL’in kendi el yazısıyla doldurduğu Bilgi Alma Formu. Form Aksaz'dan, Türkiye'nin 3 denizindeki gemileri seyre kaldıran Aykar Tekin'in bir Paralel Komuta
Merkezi işlettiğinin belgesidir. Donanma İddianamesi eklerinde yer alan ve Donanma Komutanlığının Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderdiği bir evraktan alınmıştır.
Deniz Kuvvetleri Karargahı’ndan Tuğamiral İrfan Arabacı aradığında Kuvvet Komutanı ulaşılamazdır.
Bunun yanında karargaha gitmeyen Tümamiral Macit Arslan, Albay Bülent Olcay aradığında ise ulaşılabilirdir ve onlara “karargaha gitmeyin, emniyetli bir yerde
durun” emrini vermiştir. TCG GÖKSU’ya o gece komuta eden Dz.Kur.Yb. Hakan Sasa arayıp direktif istediğinde vermemiş, geri dönüş de yapmamıştır.
Belge 19 Aykar Tekin'in kendisinden emir bekleyen AKH Komodoru’na "sen bana ulaşamazsın, ben istersem sana ulaşırım" diyerek o gecenin seçmece hareketlerinden birini açık ve ispat etmesi. Bu belge, AKH Komodoru olarak
görev yapan Dz.Kur.Kd.Alb. Sebahattin Çoruk’un 24 Temmuz 2016 tarihli Bilgi Alma Tutanağının 4’üncü sayfasından alıntıdır.
Bunun yanında Marmara’daki 3 hücumbotun (TCG İMBAT, TCG KALKAN, TCG TUFAN) komutanlarının ifadelerine, gemilerin jurnallerine bakıldığında “Deniz
Kuvvetleri Komutanı emri gereği güvenilmeyen kişilerle konuşulmayacağı” şeklinde bir direktifin beyan edildiği görülüyor. Mersin’deki 3 geminin Mersin’den kaldırılıp birinin Mersin, birinin Alanya diğerinin de Antalya açıklarında karakol sahasında emir beklemesi direktifinin verildiği görülüyor.
Eğer sahilde gemilere karşı bir terör tehdidi söz konusu ise sadece sahilden açık denize çıkıp uygun bir yerde beklemek yeterlidir. İzmir ve Marmara’da bu yapılmıştır. Mersin’de ise Aykar Tekin millerce uzak mesafelere, Antalya ve Alanya’ya gemi gönderilmesini emretmiştir.
Mersin’deki durum bununla sınırlı değildir.
Güney Görev Grup Komutanı Vekili Aykar Tekin, emrinde görev yapan ve o sırada 3 gemi ile Mersin’de bulunan AKH komodoru Dz.Kur.Kd.Alb. Sebahattin Çoruk’a hem de sıkıyönetim mesajını aldıktan sonra seyre kalkma emri verip sonra ulaşılmaz oluyor ve arada da “sen bana ulaşamazsın, ben sana ulaşırım” diyordu. Yani, Marmara’daki bir gemi komutanı binbaşı “Aykar Tekin’le irtibat halindeyim” derken, o gece Aykar Tekin’in emrinde hareket eden bir komodor onunla devamlı irtibat kuramıyordu.
Aykar Tekin tarafından gemilerin seyre kaldırılması, kendisinin Sıkıyönetim Direktifi geldikten sonra “bana ulaşamazsınız, ben size ulaşabilirim” diyerek ortadan kaybolması, aslında TCG GELİBOLU’da, emir komuta zinciri içerisinde olmayan ve görev itibarı ile gemide bulunması son derece şaşırtıcı olan Alb. Özden Yazıcıoğlu ile birlikte bulunması, TCG GELİBOLU’nun muhabere sistemleri tüm gemilere ulaşmaya ve mesaj gönderme ile irtibat kurmaya elverişli iken bu sistemlerden denizdeki gemilerin uyarılmaması, sadece telefon vb. ile ve sadece seçilmiş kişilerle irtibat kurulması ayrıca sorgulanması gereken konular olmasına rağmen Aykar Tekin korumaya alındı.
Alb. Aykar Tekin, Sıkıyönetim Direktifini görmesine rağmen bu emri vermiştir, yani her şeyi bilerek yapmıştır. Zaten 15 Temmuz’dan sonraki dönemde “darbe’nin olacağının 4-5 ay öncesinden bildiğini” gemi komutanlarıyla yapılan bir toplantıda ifade etmesi de bunun başka bir ispatıdır.
İşte Recep Bülent Bostanoğlu’nun “güvendiğim komodor Aykar Tekin’le yönettim” dediği süreç bu süreçtir, bu süreç yönetiminin gerçekleştirilmesinde kullanılan Komuta Merkezi de aslında sadece bir Tuzak Yönetim Merkezi’dir.
Bu gerçeklerin kısaca karşılığı şudur: Recep Bülent Bostanoğlu, Aykar Tekin, Berke Uraz, Özden Yazıcıoğlu ve diğer isimler sadece denizdeki her şeyden habersiz diğer silah arkadaşlarına ve yüzlerce Mehmetçik’e tuzak kurmuşlardır ki bu eylemin askeri literatürdeki karşılığı “vatana ihanet” ile ifade edilir.
3.4. Beklet!.. Pasifize et!.. Ve infaz et!..
Biraz önceki başlıkta izah edildiği gibi o gece izlenen esas yöntem direktif isteyeni bekletmek, pasifize edip bir şey yaptırmamak ve ertesi gün de tutuklattırmaktı.
Bu başlık bir bakıma öncekinin özeti ve tekrarıdır.
O gece komutanlarını arayan çoğu kişiye “bekle, mukavemet etme, sadece takip et, benden emir bekle, sadece benim emrimi bekle” şeklinde emirler verildi. Bunun yanında bazılarına ise “demirle, Gölcük’e gitme, Gölcük güvenli değil, YAVUZ’u takip et, SG-19’u takip et, engelle” gibi icraî emirler verildi.
Kime “benden emir bekle” dendiyse o kişi bekletildi, pasifize edildi ve ertesi günden itibaren “darbe karşıtı bir şey yapmadı, darbe karşısında pasif kaldı” denilerek tutuklandı, ihraç edildi, insanca ve onurlu bir şekilde yaşama haklarından ailesiyle birlikte mahrum bırakıldı.
Kime icraî emir verildiyse o da “ben ne emir verdiysem onu uyguladı, darbecilerin karşısında durdu” şeklinde kahramanlaştırılıp korundu, kollandı, terfi ve taltif ettirildi.
Örnekler:
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekat Başkanı Tümamiral Sinan Azmi Tosun’un kendi aramasına cevap vermeyen Kuvvet Komutanı Bostanoğlu, aynı amiral emekli bir koramiralin telefonundan arayınca cevap verdi ve Sinan Azmi Tosun’un direktif talebine “benden emir bekle” diye karşılık verdi. Sonra o emir bir türlü gelmedi. Lojistik Destek Gemileri Komodoru Dz.Kur.Kd.Alb. Bahadır Gündoğdu, Donanma Komutanı’nı arayıp direktif isteyince “benden emir bekle” cevabı verdi. Sonra o emir bir türlü gelmedi. Sadece 02.32’de arayıp denizde kalmayı düşündüğünün bir emaresi olarak “bir yakıt gemisini seyre hazırla” emri geldi. O da iddianamede sanki Bahadır Gündoğdu, Kösele’yi aramış gibi gösterildi.
Belge 20 Donanma Harekat Başkanı Mustafa Bardakçı'nın emrindeki personelin "bize kimse darbeye destek manasına gelecek şekilde emir vermedi” dediğinin delili. Donanma İddianamesi eklerinde yer alan Bekir Sıtkı Aydınkaptan’ın ifadesinin 4’üncü sayfasından alınmıştır. Bu soru Donanma çapında 2500 civarında kişiye sorulmuş hepsinden aynı
cevap alınmıştır: BİZE KİMSE DARBEYE DESTEK TALİMATI VERMEDİ!
8 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder