20 Şubat 2019 Çarşamba

15 TEMMUZ SÜRECİNDE DONANMA ÇAPINDA NELER YAŞANDI? BÖLÜM 9

15 TEMMUZ SÜRECİNDE DONANMA ÇAPINDA  NELER YAŞANDI?  BÖLÜM 9

Bir pusu, ihanet, biat, nefret ve vahşet sarmalı, 15 Temmuz Süreci, Donanma, Kanunsuzluk, Hukuksuzluk ,Türk Silahlı Kuvvetlerini, yeniden dizayn etmek, hazırlanmış kontrollü bir darbe, senaryosu olduğu, Deniz Mert,



Tabi bu arada Yalçın Payal aslında İskender Yıldırım’la birliktedir. 02.33 “Yem” emrini de aslında Donanma Komutanı verdirmiştir ama emrin maksadı gemilerin 
limana dönmesi değil kimin emre itaat edip kimin etmeyeceğini ölçmektir. Yani 300 civarında kişinin öldüğü gecede bazı şahıslara özel direktif verilirken 
önceden hazırlanan listelere göre seçildiği anlaşılan diğer asker personele bilgi verilmeyerek, direktif verilmeyerek böyle yem bir mesajla “limana girin de ateş altında kalın” dercesine hem de yetkisiz bir kişi adıyla emir verilmiştir. 

Emri İskender Yıldırım adıyla verselerdi tüm gemiler dönecekti çünkü Ahmet İskender Yıldırım gemilere emir verme yetkisine sahip olan kişiydi. Ancak bu durumda emre herkes itaat edeceğinden filtreleme yapılamayacaktı. 

Bu emrin “yem” olduğunu İskender Yıldırım’ın kendisi Ereğli İddianamesinde itiraf ediyor. Bir sivil için çok normal görünen bu ifade aslında askerler için sadece “yem” mesajın değil birden fazla suçun itirafıdır. 

Özetle şöyle denebilir. İskender Yıldırım 02.33 emrinin kimin devletin yanında olduğunu kiminse emirlere aykırı davrandığını test etmek için bu emrin verildiğini söylüyor. Başlangıçta iyi niyetli görünen bu emir aslında hiç de öyle iyi niyetli değildir. 

Eğer bu emir iyi niyetli olsa, gecenin o saatinde, tüm Türkiye kaosta iken o kadar gemiyi limana döndürüp ateş altına atmak yerine denizdeki komodorlardan birisinin emrinde belli bir saha içerisinde sabaha kadar tutmak tercih edilirdi. Kim bu emre uymazsa onun hakkında hemen işlem yapılırdı. Verilen emrin icra süresi en az 3-4 saatti. Nitekim ertesi gün 09.06’da verilen emri alan gemilerin ortalama limana varış süreleri (birkaçı istisna) o kadar sürmüştür. Eğer denizde karakol sahası verilse, gemilerin belli bir nizamda tertiplenmesi sadece dakikalar alırdı. 



Yalçın Payal, İskender Yıldırım ya da Veysel Kösele böyle çok daha emniyetli ve gemileri çok daha kısa sürede kontrol altına alacak bu tedbiri düşünemeyecek kadar acemi denizciler değillerdir. Bu usülü tercih etmeyip gemileri ateş altına aldıracak bir emri verdirmek kesinlikle kötü niyetlidir. Kendi silahlı kuvvetlerinin askeri personelini böyle bir tuzağa çekme fiili, karşılığı olan suçun kanunlarımızda dahi öngörülmemiş derecede aşağılık bir fiildir. 

Belge 24 İskender Yıldırım'ın, gemilerin seyre kaldırılmasının "sahte" emirle olduğunu bildiğinin ama bunu kimseye söylemediğinin delili. 
Bu kısım, TCG YILDIRIM Komutan ve 2’nci Komutanları hakkında hazılrlanan Ereğli İddianamesi’nin 28’nci sayfasından alınmıştır. 

İskender Yıldırım’la ilgili olarak Donanma Duruşmalarında da bazı gerçekler ortaya çıkmıştı. Bunlardan en dikkat çekici olanları şöyle sıralanabilir: 

Gölcük bölgesindeki en kıdemli komutan olması nedeniyle, İstanbul’da olan Donanma Komutanı’nın vekili iken İstanbul yolundadır. 
Gemilerin seyre çıktığı haberini alınca üsse döner ama karargahına gidip oradan süreci yönetmesi gerekirken “poz vermek üzere” Ayhan Bay’ın evine gider, ondan sonra karargahına gider. 
Kendisini almaya Hayrettin İmren geldiğinde hiç direnç göstermezken, Kurmay Başkanı Murat Erdem’e “poz vermek üzere” o… çocuğu, sen adam mısın, 
komutanını alıyorlar tepki göstermiyorsun” diye hakaret edip bağırır. Yine sıkıyönetim ilanına dair mesajı kendisine getirdiklerinde “ne darbesi, darbe 
marbe anlamam” demek yerine “neden daha önce getirmediniz” gibi bir Tümamiral’e yakışmayacak anlamsız bir tepki gösterir. 

Merkez Komutanlığına gidince de, gemilere emir vermek yerine, gazoz içer, Gölcük’ten döner siparişi verir. Daha sonra serbest kalınca da Yalçın Payal’la beraberdir ve gemilere de kesinlikle emir vermez. Halbuki bu ifadede gemilerin seyre kaldırılışının “sahte” emirle olduğunu aslında itiraf ediyor. 

Donanma Kurmay Başkanı ve Harp Filosu Komutanı beraberken, yetkisiz Yalçın Payal’ın kendisine bağlı olmayan Harp Filosu bağlısı gemilere emir gönderirken bu emri neden gerçekten yetkili amir durumundaki İskender Yıldırım’ın değil de kendisinin verdiği de soru işaretidir. Zaten Donanma Komutanı da çektiği mesajda “emir komuta zinciri bozuldu” demişti. Yani İskender Yıldırım ve Yalçın Payal önce emir-komuta zincirini bozuyorlar sonra da onlara bunu emretmiş kişi olan Veysel Kösele “emir komuta zinciri bozuldu” diye emir hazırlatıyor. 

Tabi bu noktada bir asker şahsın sorgulayabileceği ama bir sivilin aklına gelmeyecek bir detay ortaya çıkmaktadır. Gemiler seyre kalkarken denizde, bir Temmuz günü olmayan rüzgardan teknesi batan 2 yüzücü, cumhuriyet tarihimizin en büyük terör olayının gerçekleştiği esnada Deniz Askeri Yasak Sahası’nda gemilere doğru yüzmektedir. Yine Ankara ve İstanbul semalarında savaş uçakları uçmaktadır. Yine İzmit Körfezi’nde, Kocaeli Valisinin Tezcan Kızılelma’ya “bunlar sizin mi” diye sorduğu kimliği belirsiz helikopterler uçmaktadır. 



Belge 25 Aksaz'da TCG GELİBOLU’da kurulan adı Komuta Merkezi olan ama gerçekteki fonksiyonu sadece tuzağı yönetmek olan, Aykar Tekin, Özden Yazıcıoğlu, Berke Uraz ve Ali Tuna Baysal tarafından işletilen, tüm gece boyunca Deniz Kuvvetleri Komutanı Recep Bülent Bostanoğlu ile irtibatta olan, kayırılan birtakım kişiler dışında kimseye bir katkı sağlamayan aksine gerçeklerden haberi olmayan Türk Silahlı Kuvvetleri personelini tuzağa çekmeye çalışan merkezden TCG KALKAN Komutanı Bnb. Murat Dinçel’e “havada uçaklar ve helikopterler var” diye uyarı yapıldığının belgesi. Belge; Donanma Komutanlığınca Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 15-16 Temmuz tarihlerinde Gölcük Bölgesi’nde yaşanan olayların özetleyen bir evrakın EK-G’sinde yer alan Dz.Bnb. Murat Dinçel’in Bilgi Alma Formu’nun 3’üncü sayfasından alınmıştır. 













Havada kimliği belirsiz uçaklar uçarken, Kimliği belirsiz helikopterler uçarken, Deniz Askeri Yasak Sahası’nda yüzücüler gemilere doğru yüzerken, Türkiye’nin birçok yerinde patlamalar olur ve silahlı cinayetler işlenirken, Adalar bölgesinde sinsi taarruz botlarının dolaştığı ihbarı varken, Yalçın Payal Donanma çapında SABKOR’u yükseltmişken, 
En az 40 yıldır üniforma giyen Tümamiral Ahmet İskender Yıldırım’ın; “aslında terör tehdidi yoktu, terör tehdit ihbarı sahteydi” diyebilmesi için arka planda işletilen hain tuzağı biliyor olması gerekir. 

Zaten Donanma Duruşmaları esnasında Hayrettin İmren, mahkeme heyetinin huzurunda “hem İskender Yıldırım hem de Yalçın Payal darbe konusunu önceden biliyorlardı” diyerek açıkça söylemiştir. 

Diğer konu, gemilerin emniyetine odaklanmak yerine gemi komutanlarını o kaos ortamında “filtreleyebilmek” üzere bir “yem” emir veriyorlar. Emri Donanma Komutanı veriyor. Bu emirle “kim itaat edecek, kim etmeyecek onu anlarız” kanaatindeler. Emre sadece TCG BORA itaat ediyor ve o da limana geldiğinde “ateş açacağız” anonsu ve sahildeki silahlı askerleri görünce hemen geri dönüyor, sabaha kadar da bir daha sahile yaklaşmıyor. 

Bir oramiral, bir tümamiral ve bir tuğamiral, donanmanın en değerli unsurlarını, onların yüzlerce personelini ateş altında bırakma pahasına “yem” bir mesajla tuzağa çekiyorlar. Halbuki niyetleri iyi olsaydı “bir darbe kalkışması var, bu kalkışmada şu şahıslar var, şu andan itibaren sıkıyönetim mesajını dikkate almayın ve şu şekilde hareket edin” diye emir verebilirlerdi. Veysel Kösele TCG BÜYÜKADA Komutanı’na yaptığı gibi tüm gemi komutanlarına da yapabilirdi. 

Mesleki birikimleri, rütbeleri, statüleri, teknik imkanları bu emirleri vermeye yeterliydi. Kamu görevlisi olarak ana sorumlulukları da bu olmasına rağmen yapmadılar. Aslında böyle yapmamaları gemileri limana döndürme iradesi olmadığının ve başka hain bir planın işlediğinin kanıtıdır. Telsiz devrelerinden çekilecek basit bir mesajla ya da bir basit SMS ile tüm gemilere ulaşılabilirdi ama yapılmadı. Yani Türk Silahlı Kuvvetleri’nin personeli önceden yapılmış hain bir plan gereği, o gece “YEM” yapıldı. 

Bu yöntem daha sonradan atılan ve devletin rejim değişikliğinin gerçekleşmesine kadar gidecek sürecin ana çekirdeği oldu. 

Ereğli İddianamesindeki ifadesinin devamında, Ahmet İskender Yıldırım, Yalçın Payal’la yan yana olduğunu da itiraf ediyor. Gemilere emir verme yetkisi kendisinde iken emri onun vermesini sağlıyor. Böylece; gemiler limana döndüğünde yaşanacak çatışma, kaza, ölüm-yaralanmalardan dolayı doğacak sorumluluk “kendisine emir verme yetkisine sahip olmayan birinin verdiği emre itaat etmek suretiyle bunlara yol açan” gemi komutanlarında olacaktı. 

Hatırlarsanız Donanma Harekat Merkezi Vardiya Amiri Ufuk Koç, TCG GÖKOVA Komutanı’nın “nasıl hareket edelim” sorusuna cevap vermiyordu. 

Yine her şeyi hatırlayan Donanma Harekat Merkezi Vardiya Amiri Ufuk Koç’un ifadesinde 02.33’teki emri kimin verdiğini de net hatırlamadığını beyan ettiğini 
görüyoruz. 



Belge 26 Yalçın Payal’ın İskender Yıldırım'ın yanında iken gemilere yetkisiz olmasına rağmen emir verdiğinin kanıtı. İskender Yıldırım’ın Ereğli iddianamesinde yer alan ifadesinden alınmıştır. 

Daha sonraki bir tarihte komodor Aydın Sezenoğlu, diğer 2 albay Erdinç Altıner ve Hasan Özyurt’un huzurunda TCG ORUÇREİS Komutanı Dz.Kur.Yb. Güray Çerman’a bu 02.33 emrinin “yem” olduğunu itiraf etmiştir. Dolayısıyla bu metinde kullanılan “yem” ifadesi Aydın Sezenoğlu’na aittir. 

Bu husus, ilgililerce 15 Haziran 2017’de Milli Savunma Bakanlığına verilen dilekçede tüm detaylarıyla da açıklanmasına rağmen Milli Savunma Bakanlığı, vatana ihanetin belgesi sayılabilecek böyle bir müracaata işlem yapmadı. 

3.6. Atraksiyonlar (Zamanında reaksiyon gösterilmesini engelleyip sonra şov yapma eylemleri) 

Sabaha kadar; üssü ele geçiren Hayrettin İmren’e karşı ne yapalım diyen Mustafa Bardakçı’ya “mukavemet etmeyin” şeklinde emir veren Yalçın Payal, yine amiraller botla kaçmak üzere hazırlık yaparken bunu rapor ettiğinde “bir şey yapmayın” diyen Yalçın Payal, Merkez Komutanlığında gemileri düşünmek yerine gazoz içip döner sipariş eden İskender Yıldırım, telefonunu kapatıp bekleyen Recep Bülent Bostanoğlu, bazı kişilere telefonla “bekle” derken bazılarına da “sıkıyönetim mesajına işlem yapma” diye suflede bulunan Veysel Kösele, sabaha kadar tuzağı işletip olgunlaştıran Aykar Tekin ve Berke Uraz ilerleyen saatlerde de atraksiyonlara başladılar. 

Daha kaçma hazırlığındayken “bir şey yapmayın” denilen Sahil Güvenlik botunu, atraksiyon kapsamında 2 hücumbotla engelleme atraksiyonuna girdiler. 
Saat 07.00 civarında, o saate kadar kamarasını kilitli tuttuğu Donanma Komutanı’ndan gidip özür dileyen ve “artık emrinizdeyim komutanım” diyen Özgür Öztürk’ün komutasındaki TCG YAVUZ’un sadece yanında bir şey yapıyormuş gibi poz vermek üzere, emre girişten 1,5 saat geçtikten sonra TCG BÜYÜKADA ve hücumbotlara “TCG YAVUZ’un yakınında mevki alın” emri verdiler. 

Gemilerle hiçbir emir komuta bağlantısı olmayan Tuğa. Özdem Koçer vasıtasıyla TCG FATİH’e “yaptığınız iş değildir” diye ne olduğu, ne manaya geldiği belirsiz bir anons yaptırmaya çalıştılar. Ama Özdem Koçer bunu derken koordinesiz hareket ettiğinden Deniz Kuvvetleri Komutanı ve Donanma Komutanı’yla irtibatta olduğunu, onların “anonsu sen yapma, başkasına yaptıracağız” dediğini söyleyen TCG FATİH komutanı karşısında ne diyeceğini bilemedi. 

Korunan herkesin ifade tutanaklarına, gemi jurnallerine standart “olayları sorguladım” ibaresi yazdırıldı. 

Ereğli’deki 

TCG YILDIRIM’a, senelik izindeki Haluk Baybaş “Marmara’ya intikal et, TCG YAVUZ’u ikna et” diye emir verdi. Geminin Marmara’ya gelmesi 10 saatlik bir 
intikal demekti. Halbuki o işi yapabilecek Marmara’da çok gemi vardı. Ama eğer Marmara’daki gemilerden birisi görevlendirilirse bu atraksiyondan Haluk Baybaş 
nemalanamayacaktı. Çünkü Marmara’daki gemiler onun komodorluğunun gemisi değildi. Zaten 10 saat sonra gelecek bir fırkateynin diğer bir gemiyi ikna etmek için yapabileceği şeyin ne olduğu da meçhuldü. Maksat atraksiyon olunca böyle mantıksal sorgulamalara da gerek yoktu. 

Yine gemi komutanı özür diledikten 1,5 saat sonra, Aksaz’daki Tuzak Yönetim Merkezi’ndeki Berke Uraz tarafından hücumbot komutanlarına “YAVUZ’un 
pervanelerine halat dolamaya hazırlanın” yönünde bir emir verildi. Böyle bir faaliyet angajman kuralları yönergesinde yazan bir faaliyettir, angajman kuralları yönergesini Başbakanlık yayınlamıştır. Berke Uraz angajman kuralını iptal edebilecek, bir savaş gemisine operasyon yaptırtabilecek (!) kadar kudretli bir binbaşıdır. 


10 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder