İngilizler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İngilizler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Eylül 2018 Cuma

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 13

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 13

     Savaş sonrası dönemde Ortadogu’nun sekillendirilmesinde kendi sözünün geçerli olmasını isteyen ve bu hususta herhangi bir engel ile karsılasmaktan hoslanmayan İngilizler, Türklerin savastan yenik çıkmış olmalarına ragmen kendileri aleyhlerinde propaganda yapmalarından büyük bir rahatsızlık duymuslardır. Duydukları bu rahatsızlıgı ifade etmekten çekinmeyen İngilizler, bu hususta İstanbul hükümetlerinin aciz durumda olduklarını ifade ederek, bu propagandaların İttihat ve Terakki kökenli kisiler tarafından gizli olarak yürütüldüklerini söylemeleri üzerine farklı bir yöntem izleme yoluna gitmislerdir. Bu dönemde İngiliz politikalarının temelini su olusturmustur: 
Ellerinde tutmak istedikleri bölgelere sınır olan yerlerden kendi bölgelerine dogru yürütülen propagandalara karsı propaganda ile cevap vermek ve düsmanı içten 
çökertecek politikalar izlemek. Bu strateji ile hareket eden İngilizler, kendi ajanları aracılıgı ile Kürtler arasında “inceleme gezileri” adı altında propaganda faaliyetlerine girismislerdir. İngilizler adına Kürtler arasında yapılan bu inceleme gezilerinin en önemlisini Yüzbası Noel’in gezileri olusturmaktadır. 1919 yılı içerisinde Türkler ile İngilizler arasındaki iliskilerin büyük oranda gerginlesmesi ve ileriki dönemlerde de izlerini devam ettirmesi açısından Noel’in faaliyetleri büyük bir önem arz etmektedir. 

2-Yüzbası Noel’in Anadolu’ya İlk Gelisi, Görüşmeleri ve Faaliyetleri 

I. Dünya Savası sonrasında, İngilizlerin olusturmaya çalıstıkları Ortadogu misyonu içerisinde önemli bir yere sahip olan Musul ve çevresinde İngiliz aleyhtarı faaliyetler gittikçe artmaya baslamıstır. İngilizler, kendi aleyhlerindeki bu faaliyetlerin arkasındaki gücün Türkler oldugunu düsünerek, Türklerin bu faaliyetlerinin önünün alınması ve durumun kendi lehlerine çevrilmesi amacı ile bir seyler yapılması gerektigine karar vermislerdir. 
Bu düsüncelerle hareket eden İngilizler, 1919 yılının Mart ayında Bagdat’ta yapılan Sivil Komiser Sir Arnold Wilson’un baskanlıgındaki toplantı sonrasında, 
Seyh Mahmut Berzenci’nin yanında Siyasi Hakim görevini yürüten Yüzbası Noel’in yerine Binbası Soane atanmış ve Yüzbası Noel, bugünkü Türkiye toprakları içerisinde bulunan yerlerde incelemelerde bulunmak üzere görevlendirilmiştir361 . 

Yüzbası Noel’i, Seyh Mahmut’un yanında bulundugu dönemde tanıyan ve ona Kürtçe dersler veren Refik Hilmi’ye göre, bu kisi daha önceki dönemde de Türkiye içlerine dogru bir gezi yapmak istemistir. Refik Hilmi’nin anlatımına göre, kendisi ile görüsmeleri sırasında, Bedirhan, Cemil Pasa ve Baban aileleri hakkında sorular soran Noel, bu kisiler ile görüsüp anlasarak Seyh Mahmut hareketine ve Kürt davasına destek saglamak, bunun sonucunda da Büyük Kürdistan’ın kurulması yönünde bir program hazırlamak amacındadır362 . 

Yüzbası Noel’in Türkiye içlerine dogru yapacagı gezi hususundaki görevlendirmenin ardından, İngiliz yetkililerce bu görevlendirme ile ilgili olarak İstanbul’a bilgi verilmesi ve kendisine mahalli idareciler tarafından destek verilmesi için yazılar yazılması yoluna gidilmistir363 . İngilizler tarafından Yüzbası Noel’in bu göreve atanmasının sebebi, hem bu bölgeyi tanıyor olması, hem de bu hassas görevin üzerinden layıkıyla kalkabilecek yetenek ve kapasiteye sahip olmasıdır364 . 
General Allenby’nin Bagdat Demiryolu’nun Nusaybin’e kadar olan kısmını isgal etmesi hususunda karar verdigi tarih olan 1 Nisan 1919’da, Yüzbası Noel Nusaybin’e gitmek üzere Bagdat’tan ayrılmıstır365 . Bagdat’tan Musul’a gelen Noel, 7 Nisan’da366 Nusaybin’e gitmek üzere buradan hareket etmistir367. 

Yolculugu sırasında 10-11 Nisan tarihinde tarihlerinde Miran’a ugrayan Noel, bölgedeki asiretleri kontrol altında tutan ve en büyük asiret reisi olan Mustafa Pasa’nın oglu Naif Bey’le görüsmüstür. Bu kisiyle görüsmesinde, ona Musul’a gitmesi hususunda baskı yapan Noel, Miran’da yasayan asiretlerin Mayıs sonunda Cizre üzerinden geçerek Van yakınlarındaki yaylalara gidecegi, bundan dolayı Cizre’nin bu tarihten önce isgal edilmesi gerektigini yetkililere bildirmistir368.

Musul’dan hareket etmesi gayet manidardır. Zira bu tarihte, 4 Nisan’da Zaho’da öldürülen İngiliz siyasi görevlisi Yüzbası Pearson’un ölüm haberi İngilizlere ulasmıstır. 
tarihlerinde Miran’a ugrayan Noel, bölgedeki asiretleri kontrol altında tutan ve en büyük asiret reisi olan Mustafa Pasa’nın oglu Naif Bey’le görüsmüstür. Bu kisiyle 
görüsmesinde, ona Musul’a gitmesi hususunda baskı yapan Noel, Miran’da yasayan asiretlerin Mayıs sonunda Cizre üzerinden geçerek Van yakınlarındaki yaylalara gidecegi, bundan dolayı Cizre’nin bu tarihten önce isgal edilmesi gerektigini yetkililere bildirmistir368 . 

12 Nisan tarihinde Nusaybin Kazası sınırları dahiline giren Yüzbası Noel, yol üzerindeki ahali arasında mevcut olan Türk taraftarı ve ngiliz-Hıristiyan karsıtı tavır nedeniyle bayagı zorlanmıstır. Geceleyin görüstügü bir asiret reisinin “ ngiliz hareketine karsı sonuna kadar direnmeye hazır oldugunu” belirtmesi karsısında Noel, Ermenilerin koruyucusu olarak nitelendirilen ngilizler aleyhindeki propagandanın ne kadar etkin oldugunu açık bir sekilde görmüstür. Bu ngiliz karsıtı tavır üzerine Noel, 

İngilizler ile Ermenilerin aynı olmadıklarını ifade ederek, bu tepkileri yumusatmaya çalısmıssa da kendi ifadesine göre oldukça gergin bir gece geçirmistir369 . Nusaybin’e dogru yoluna devam eden Yüzbası Noel’in, Türk birliklerinin ayrılması ve yerel idarenin durumum kontrol edememesine baglı olarak ortaya çıkan huzursuzluk ve düzensizlik dikkatini çeker. Bölgede çok az sayıda bulunan Türk birliklerinin bulundugu yerler dısında güvensiz bir ortamın oldugunu belirten Noel, karsılastıkları Türk askerlerinin 5 aydır maaş almadıkları halde disiplinlerini muhafaza etmelerini özellikle kaydetmistir. 14 Nisan tarihinde ögleye dogru Nusaybin’e varan Noel, kendisini dostane ve samimi bir sekilde karsılayan kaymakam ve diger görevlileri çagırarak onlarla görüsmüstür. Nusaybin ve çevresindeki ahalinin İngilizlere karsı bakısını özellikle arastıran Noel, bölgede yürütülen “Ermeni yanlısı ve intikam heveslisi İngiliz seytanı” propagandası nedeniyle, İngiliz aleyhtarlıgının gittikçe arttıgını belirtmistir. Bu tespitlerin sonucunda Noel, özellikle Musul ve çevresinde İngilizlerin ve Hıristiyanların öldürülmesi sonrasında uygulanacak olan siyasete yönelik de tavsiyelerde bulunmustur. Noel’e göre, sert tedbirler ve misillemeler İngiliz aleyhtarı tavrın daha da artmasına neden olacaktır. Bu ise Müslümanları blok olarak İngilizlerin karsısına dikecek ve onları ciddi askerî sorumluluklara sürükleyecektir. Bu yüzden daha dikkatli davranılmalı ve Kürtler kazanılmalıdır. Noel’e göre, hiçbir dogal dayanagı olmayan Kürt bagımsızlık hareketi, Ermeni tehdidi ve İngilizlerin Ermenileri korudugu yönündeki propaganda nedeniyle güç kazanarak geniş bir alanda etkili olmaya baslamıstır. Nusaybin ve çevresindeki Kürtlerin kültür olarak Araplastıgını da belirten Noel, çevredeki halkın bu sekilde olmadıgını, tam tersine onlarda Arap olan her seye karsı bir antipati oldugunu belirtmektedir370 . 

Noel Nusaybin’de iken, 16 Nisan tarihinde Seyit Abdülkadir ve Emin Ali Bedirhan tarafından Nusaybin’deki mahalli liderlere hitaben telgraflar gelmistir. Bu 
telgraflarda, Kürtlerin Hıristiyanlara karsı herhangi bir harekete giriserek zarar vermemeleri belirtildikten sonra, Emin Ali Bedirhan’ın Diyarbakır Valisi olarak 
atandıgı da belirtilmektedir371 . 

Nusaybin’de kaldıgı süre içinde Yüzbası Noel, bu bölgede yasayan kabileler ve bunların nüfuslarını inceleyip rapor halinde Londra’ya bildirmistir. Bu bilgilere ilave olarak, daha sonra gidecegi yerlerdekinin benzeri bir sekilde, bölgenin iktisadî ve ziraî durumunu, hayvan sayısını, üretim miktarlarını da kaydetmeyi unutmamıstır372 . 

Nusaybin çevresindeki halk arasında İngiliz isgaline karsı bir korkunun olustugunu tespit eden Noel, bu korku yüzünden halkın erken bir tarih olmasına ragmen ekinlerini toplamak için gayret gösterdigini belirtmistir. 19 Nisan’da 12 kisilik Türk jandarmasının koruması altında Mardin’e dogru yola çıkan Noel, bu yolculugu sırasında o bölgede en güçlü asiret olan ve İngiliz karsıtı tavırlar sergileyen Sammar Asireti reisi Ali Abdurrezzak ile görüsmesinde İngiliz karsıtı tavırlarla karsılasmıstır. Noel, gerek bu görüsmesinde ve gerekse çevredeki halk arasında edindigi izlenime göre İngiliz aleyhtarı propagandanın büyük bir etkinlik kazandıgını gözlemlemistir. Bölge halkı arasındaki söylentilerden, Süleymaniye ve çevresinde kurulan asiret konfederasyonlarının İngilizlerin Osmanlı topraklarına rahatça yerlesmeleri ve isgalleri gelistirmek için bir kandırmaca oldugu, bir kere bölgeye yerlestikten sonra İngilizlerin asiret reislerine verdikleri yetkileri geri alacagı yönünde propagandanın varlıgını tespit eden Noel, bu propagandanın etkinlik kazandıgını belirtmektedir373 . 

Nisan ayının 20’sinde Mardin’e ulasan Yüzbası Noel, buraya varır varmaz İstanbul’dan yeni gelmiş olup, İngiliz yanlısı ve İttihat Terakki düsmanı olarak 
tanımladıgı Mutasarrıf Zeki Bey’i çagırarak onunla görüsmüstür. Ertesi gün Mardin’de bulunan Amerikan Misyonerleri ile görüsen Noel, Ermenilere yardım ettikleri için bu kisilerin bölge halkı tarafından sevilmedigini de kaydetmistir. 22 Nisan’da bu sehirde yasayan çesitli Hıristiyan cemaatlerinin temsilcileri ile görüsen Noel, sehirdeki Müslüman halk arasında Osmanlı propagandası nedeniyle İngilizlerin isgaline karsı bir korku olustugunu gözlemlemistir. Bu korku nedeniyle halk arasında isgale karsı silahlanmanın arttıgını belirten Noel, bunun önünün alınmaması durumunda bu bölgeye gelecek olan İngiliz askerlerinin isinin çok zor olacagını belirtmeyi ihmal 
etmemistir374 . 

25 Nisan’a kadar Mardin ve çevresinde incelemelerde bulunan Yüzbası Noel, bu tarihte yanında bulunan kisilerden Faik Tapo’yu yanına alıp, digerlerini Mardin’de bırakarak Halep’e gitmistir. Yüzbası Noel’in hareketlerini ilk andan itibaren takip eden Diyarbakır merkezli 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 27/28 Nisan gecesi Harbiye Nezareti’ne gönderdigi telgrafa göre, Mardin esrafından yüz bulamayan Noel, hakiki maksadını gizlemektedir. Noel’in “serserî mizac”lı bir adam oldugunu belirten Ahmed Cevdet Bey, “... sergüzest kovaladıgı zann idilmektedir ...” dedigi bu kisinin “... propaganda yapabilmek ve maksadlarına nâ`il olabilmek için Haleb’de Mardin’in Nusaybin’in isgâlini taleb ...” edebilecegini de belirtmistir375 . 

10 Mayıs tarihine kadar Halep’te kalan Noel376 , 11 Mayıs tarihinde yeniden Mardin’e gelmistir. Noel’in Mardin’e ulastıgı 11 Mayıs tarihinde İngiliz askeri 
ajanlarından biri olan Yüzbası C.L.Woolley, Noel’in misyonu ile aynı içerikli bir geziye çıkmıstır. 11 Mayıs’ta Urfa’dan hareket eden Woolley Siverek ve Viransehir çevresini dolasmıstır. Gezdigi yerlerde halkın İngilizlere bakısını ve genel durumu inceleyen Woolley, özellikle Milli Asireti ile ilgilenmistir. İngilizler lehine Milli asiretini elde etmeye çalısan bu kisi, bölgedeki ngiliz aleyhtarı tavırların nedeninin, Türkler tarafından yürütülen propagandadan kaynaklandıgını belirterek, buna karsı tedbirler alınması gerektigini ifade etmistir377 . 

Mardin’e geri dönen Yüzbası Noel, ilk olarak 6. Ordu’ya baglı 5. Kolordu Kumandanı Miralay Kenan Bey’le görüsmüstür. Noel’in Mardin’e ulastıgı tarihe 
tekabül eden tarihlerde İstanbul’dan gelen Fehim Efendi isimli bir kisi ile Süryani-Yakubi Patrigi Elias’ın Mardin’deki Osmanlı hakimiyetinin devamı için müracaatta bulunmak üzere İstanbul’a dogru yola çıkmıslardır. Durumu ögrenen Noel, bu kisilerin Halep’te durdurulmaları hususunda yetkililere bir rapor göndermistir. 12 Mayıs’ta Osmanlı süvarilerinin koruması altında Midyat’a dogru yola çıkan Noel, geçtigi yerlerdeki topragın verimini, yöre halkının nüfus durumunu ve ngilizlere karsı tavırlarını incelemeyi de ihmal etmemistir. Görüstügü kisilerde Türk dostlugunu gözlemleyen Noel, halkın Osmanlı yönetiminden ayrılma gibi bir düsünceleri olmadıgını görünce oldukça sasırıp hayal kırıklıgına ugramıstır. 14 Mayıs’ta Midyat’a ulasan Noel, burada da incelemelerine devam etmistir. Yolculugu sırasında, bölgedeki halk arasındaki Türk dostlugu ve Ermeni aleyhtarı tavırları açık bir sekilde gözlemleyen Noel, İngiltere’nin Ermeniler ile hiçbir sekilde isbirligi yapmadıgı ve yapmayacagına dair görüstügü kisilere güvenceler vererek, ngiliz aleyhtarı tavırları yumusatmaya çalısmıstır378 . 17 Mayıs’ta Savur’a dogru hareket eden Noel, burada da incelemelerde bulunduktan sonra 19 Mayıs’ta Mardin’e geri dönmüstür379 . 

Mardin, Midyat ve Savur’daki görüsmeleri sırasında Yüzbası Noel’in nüfus, ziraat ve ticaret gibi konularda sorular sorması ise ilginçtir. Bu hususla ilgili olarak 13. 
Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey, yaptıgı İngiliz yanlısı propaganda nın ters etki de bulunması nedeniyle, Noel’in halkın sempatisini kazanmak ve farklı bir yol izlemek amacıyla bu yola basvurdugunu belirtmektedir380 . Ahmet Cevdet Bey’in bu yöndeki tespitine ragmen, Noel’in bu yöndeki sorularının esas amacının, kafasında planladıgı Kürt devletinin ekonomik yapısını ortaya çıkarmaya yönelik olan planlı bir taktik oldugunu söyleyebiliriz381 . 

19 Mayıs tarihinde Mardin’e geri dönen Yüzbası Noel, bölgedeki idareciler ile yeniden görüserek, buradan Derik üzerinden Diyarbakır’a gidecegini, Diyarbakır’dan sonra ise Siverek ve Urfa’yı ziyaret edip Halep’e geri dönecegini belirtmistir. Daha önceki gezileri sırasında, yaptıgı propagandalar nedeniyle kendisine karsı bazı sert tavırların ortaya çıkmış olması nedeniyle, bölgede bulunan 13. Kolordu tarafından, Noel’in bundan sonra gidecegi yerlerde bu tür tavırların meydana gelmemesi için gereken tedbirlerin alınması yoluna gidilmistir382 . 

   21 Mayıs’ta Mardin’den Diyarbakır’a gitmek üzere yola çıkan Yüzbası Noel, yolculugu sırasında Derik’e ugramış ve burası ile ilgili gerekli bilgileri kaydettikten sonra yoluna devam etmistir. Geçtigi yerlerdeki halk arasındaki Hıristiyan aleyhtarı Osmanlı propagandasının etkilerini gözlemleyen Noel, İngilizlere karsı İslamî bir birlikteligin ortaya çıkabilecegini, bunun ise İngiliz politikaları açısından hiç de iç açıcı olmadıgını belirtmekten geri durmamıstır. Yolculuguna devam eden Noel, Milli Asireti’nin yasadıgı bölgeye gelmistir. Bu asiretin en önemli lideri olan Mahmud Bey’in büyük bir güç sahibi oldugunu belirten Noel, bu kisiyi elde etmek için İstanbul’daki Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri ile Arap bagımsızlıgı taraftarı Arapların yogun bir faaliyet gösterdigini de kaydetmistir383 . 

Milli Asireti’ni İngilizler lehine elde etmek niyetini tasıyan Yüzbası Noel, bu dönemde Viransehir’e gelmiş bulunan Süleymaniye Siyasi Temsilcisi Binbası 
Mahronovil ile birlikte hareket ederek Mahmud Bey ile görüsmelerde bulunmuslardır. Yapılan bu görüsmeler sırasında Mahmud Bey, Milli Asireti’nin Osmanlı Devleti’ne tabi oldugunu, ayrılmak gibi bir emellerinin olmadıgını belirterek, Noel ile Mahronovil’in istemedikleri yönde bir tavır takınmıstır. Bu durum üzerine Noel, 31 
Mayıs 1919’da Diyarbakır’a gitmek üzere Viransehir’den ayrılmıstır384 . 

DİPNOTLAR;

373 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.31-32; A.Mesut; a.g.e., s.72. Nisan ayı içerisinde Noel’in gözlemledigi bu söylentilerin, aradan iki ay  geçmeden gerçeklesmeye baslaması ve Seyh Mahmut’un esir edilmesi, bölgede yasayan halk arasında ngilizlere karsı olan tavrın daha da kötülesmesine neden olmuş olmalıdır. 
374 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.32; A.Mesut; a.g.e., s.72; Selçuk Ural; “Arsiv Belgelerine Göre Binbası Noel’in Faaliyetleri”; 
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, Sayı:11, İstanbul, 2004, s.57. Mardin ve çevresindeki İngiliz aleyhtarı tavır ile ilgili olarak Yüzbası Noel, Müslüman önderlerin, İngiliz isgali tehdidini delil göstererek bölgede yasayan asiretler arasındaki ihtilafları gidermek amacıyla çaba sarf ettiklerini, bunun ise İngilizler için istenmeyen  sonuçlar dogurabilecegi ve bölgede yasayan asiretlerin her an için 3000 kisilik silahlı gurup olusturabilecegini belirtmektedir. A.Mesut; a.g.e., s.73. 
375 Genelkurmay Baskanlıgı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Dairesi Baskanlıgı Arsivi, İstiklal Harbi Katologu (ATASE, İSH), Kutu No: 30, Gömlek No: 14, Belge No: 14-1. 
376 Halep’te bulundugu süre içinde, buradaki ngiliz yetkililer ile görüsmelerde bulunan Noel, burada bulundugu süre içinde, demiryollarının isleyip islemedigi 
 hususunda da incelemelerde bulunmustur. M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.33. Yüzbası Noel’in Halep’te bulundugu sırada, 
Kürtler arasıdaki İngiliz aleyhtarı tavırlar oldukça artmaya baslamıstır. Musul ve çevresindeki İngiliz subaylarının öldürülmesinin ardından Kürtler arasında 
İngilizlerin misillemede bulunacagı korkusunun yayılmaya baslaması ve bu nedenle Türkler ile ortak hareket etme düsünceleri nedeniyle İngilizler endiseye 
kapılmıslardır. Bu nedenden ötürü, 3 Mayıs’ta ngiltere Dısisleri Bakanı Balfour, Kürtlerin sakin durarak, barış konferansının sonuçlarını beklemeleri hususunda, 
İstanbul’daki Kürt liderlere uyarıda bulunması için stanbul Yüksek Komiseri’ne öneride bulunmustur. Bu önerinin ardından 7 Mayıs tarihinde yine Balfour, bu 
 tarihlerde Kürtler ile ilgili çalısmalarda bulunan Noel’e, “... bir misilleme politikası uygulanmayacagı ve Kürt dileklerinin barış konferansı tarafından gözardı edilmedigi yolunda kisisel garanti vermesi...” hususunda bölge yetkilileri tarafından emir verilmesini talep etmistir. A.Mesut; a.g.e., s.85. 
377 Yüzbası C.L.Woolley’in 11-18 Mayıs 1919 tarihleri arasında Siverek ve Viransehir çevresindeki gezisi ve Milli Asireti reisi Mahmut Bey ile yaptıgı görüsmeler ve bölge üzerindeki tespitlerle önerilerini içeren rapor, 10 Temmuz 1919 tarihinde ngiliz Dısisleri Bakanlıgı’na gönderilmistir. Bu raporun Türkçe tercümesi Ahmet Mesut’un kitabının 47-57 sayfaları arasında bulunmaktadır. Yüzbası C.L.Woolley’in faaliyetleri ile ilgili olarak ayrıca su eserlere bakılabilir. 
 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.57-59; E.Kurubas, a.g.e., s.66-67. Bölgede bulunan Osmanlı idarecileri de Yüzbası C.L.Woolley’in 
faaliyetlerini yakından takip etmekteydiler. 29 Mayıs 1919 tarihinde bu hususla ilgili olarak Dahiliye Nezareti’ne bilgi veren Diyarbakır Vali Vekili Mustafa 
Nadir’e göre, bu kisinin Viransehir’i ziyaret etmesi ile “... ngilizlerin Milli ‘Asireti’ni elde etmek üzere mütemâdiyen ve musırrâne tahrîkâtdan hâlî kalmadıkları ...” anlasılmaktadır. Musul-Kerkük İle İlgili Arsiv Belgeleri (1525-1919), Ankara, 1993, s.398. 
378 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey’in 25 Mayıs 1919 tarihinde Harbiye Nezareti’ne gönderdigi telgrafa göre, Yüzbası Noel görüstügü kisilere, 
 I. Dünya Savası sırasında Ermeniler ile  ilgili olayların esas sebebinin Ermenilerin davranısları oldugu ve Ermeni meselesinin ortaya çıkaranın Rusya oldugunu belirtmistir. Bu ifadelerin ardından ngilizlerin Ermeniler ile ilgili herhangi bir faaliyetinin olmadıgını, hatta kendisinin gönderdigi raporlarda, iddiaların aksine  Ermenilerin hiçbir yerde çogunlugu teskil etmediklerini yazdıgını da belirtmistir. ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-2, 27-3. 
379 M.K. Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.33-34. 
380 ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-2. 
381 S. Ural; a.g.m., s.59. 
382 ATASE, SH, Kutu No: 85, Gömlek No: 27, Belge No: 27-4. 
383 M.K. Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ..., s.35-36. 
384 Genelkurmay Harp Dairesi Baskanlıgı, Türk stiklal Harbi IV. Cilt Güney Cephesi, Ankara, 1966, s.14-15; S. Ural; a.g.m., s.59. İngilizlerin Milli Asireti’ni elde etmek için yaptıgı çalısmalar daha sonraki tarihlerde de devam etmistir. Halep’teki ngiliz Kolordu Komutanı General Devi, Mahmud Bey’in Halep’e gelmesi için beş defa davette bulunmussa da Mahmud Bey bu davetleri geri çevirmistir. Keza daha sonra, 30 Haziran 1919’da Yüzbası Noel, Halep’e gelmesi hususunda 
Mahmud Bey’e bir mektup göndererek onu davet etmistir. 13. Kolordu Kumandan Vekili Ahmet Cevdet Bey, İngilizlerin bu faaliyetlerini yakından takip ederek,  bölgenin en güçlü ve kalabalık asireti olan Milli Asireti’nin İngiliz kıskırtmalarına kapılarak isyan etmesinin önünün alınması için, bu asiretin reisi olan Mahmud Bey’e  uygun bir nisan ve rütbenin verilmesini talep etmistir. S. Ural; a.g.m., s.59-60. 

BU YAZI DİZİSİ

14 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 12

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 12


3.3-Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Bölünmesi ve Sonu 

    Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasından sonraki süreçte, Kürtlerin haklarının korunması ve mümkün oldugunca iyi temsil edilebilmeleri için kuruldugu belirtilen Kürdistan Teali Cemiyeti, bu süreç içerisinde yeterli bir varlık gösterememistir. I. Dünya Savası’nın galipleri olan tilaf güçlerinden medet umar bir görüntü çizen bu cemiyetin faaliyetleri karmasık iliskiler yumagı haline gelmistir314. Bunun yanında bu cemiyetin üyeleri arasında da yeterli bir fikir birligi bulunmamakta, hizipler arası savaş kendini göstermektedir. Kürt aristokrat aileleri arasında yeterli bir isbirliginin olmaması ve birbirleri ile rekabet halinde bulunmaları da ayrı bir husus olarak karsımıza çıkmaktadır. Bu rekabette en ileri gidenler olarak görülen Bedirhan ailesi mensupları ile Seyit Abdülkadir arasında büyük bir uzlasmazlık ortaya çıkmaktaydı 

Türk karsıtı bir konum sergileyen Bedirhan ailesine ragmen, Seyit Abdülkadir belirli bir Türk taraftarlıgı göstermektedir. Günümüz Kürtçüleri tarafından “Türk 
ajanı”315 olarak vasıflandırılan Seyit Abdülkadir, Mondros sonrasındaki dönemde isgal altına giren ve zor durumda bulunan Türkleri terk etmek istememis316, 
bunun yanında oyalama stratejisi izleyen İngilizler basta olmak üzere, diger İtilaf güçlerinden de çekinerek, açık bir Türk aleyhtarı konum sergilemekten kaçınmıstır. Bu ise, radikal Kürt istemlerinde bulunan ve Türklere karsı açık cephe almak isteyen grupların tepkisine neden olmustur317 . 

Böylesi bir ortam içerisinde, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin pasif kaldıgını düsünen bazı Kürtler, Aralık 1919’da Kürt Milli Fırkası adıyla bir parti kurmuslardır. Bu partinin etkinligi fazla olmamıssa da, 1920 yılında Kürdistan Teali Cemiyeti’nin ikiye bölünmesinde belirli bir etki olarak ortaya çıkmıstır.1920 yılının baslarında Kürdistan Teali Cemiyeti içerisindeki görüş ayrılıkları ileri bir safhaya gelmistir. Bu dönemde Türk yanlısı olarak görülen Seyit Abdülkadir’i baskanlıktan düsüremeyen Bedirhaniler ve bunlarla birlikte hareket edenler Mayıs ayı içerisinde bu cemiyetten istifa ederek yeni bir olusuma gitme kararı vermislerdir. Bedirhan ailesinin önderliginde harekete geçen bu gurup, 10 Mayıs 1920’de “Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti” adında bir cemiyet kurmuslardır318 . 

Kurucularının önemli bir kısmının Bedirhan ailesi ve Baban ailesinin olusturdugu Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’nin tespit edilebilen kurucuları sunlardır: Emin Ali Bedirhan319 , Ferit Bedirhan, Sükrü Baban, Fuat Baban, Hikmet Baban, Abdullah Cevdet, Sükrü Mehmet Sekban, Bitlisli Kemal Feyzi, Cemilpasazade Ekrem, Kerküklü Necmeddin Hüseyin, Mevlanzade Rıfat ve Memduh Selim320. Mayıs 1920’de kurulan Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’ne kısa bir süre sonra Kürt Milli Fırkası ile Hevi Kürt Talebe Cemiyeti mensupları da katılmıslardır321 . 

Kürt Teskilat-ı ctimaiyye Cemiyeti’ne olan bu katılımların ardından, Jin Dergisi kadroları da bu cemiyet ile birlikte hareket etmeye baslamıslardır. 
Birlikte hareket etme kararının ardından bu dergi, günlük gazete halini alarak, bu cemiyetin yayın organı seklinde çıkmaya baslamıstır322 . 

Kürdistan’ın bagımsızlıgından yana olan Kürt Teskilat-ı İctimaiyye Cemiyeti mensupları, kendilerince ilk kez Kürt ulusal bayragının renk ve biçimini tespit ederek ilan etmislerdir. Buna göre; yukarıda kırmızı, ortada beyaz ve üzerinde günes, altta yesil renkli bayrak Kürtlerin bayragı olacaktır. Kürdistan’ın kurulması için aktif bir çalısma yöntemi uygulanması düsüncesinde olan bu cemiyet ileri gelenleri, 1921 yılında Cemilpasazade Ekrem ile Müküslü Hamza’yı Güneydogu Anadolu Bölgesi’ne, Halil Rami Bedirhan, Mustafa Pasa Yemlüki, Bitlisli Kemal Fevzi ve Mevlanzade Rıfat’ı da Musul ve Süleymaniye’ye gönderdi. Bu son gönderilenlerden Iraklı Mustafa Yemlüki oraya varabilmistir323 . 

Kendi içerisinde fikir ayrılıkları ve bölünmeler sonrasında Kürdistan Teali Cemiyeti’nin etkinligi giderek azalmıstır. Bu arada Osmanlı hükümetleri de bu cemiyetin faaliyetlerinden belirli oranda rahatsız olmaktadır. Bu cümleden olmak üzere, son Osmanlı Mebusan Meclisi’nde bu cemiyet ve faaliyetleri gündeme gelmis, belirli tartısmalara neden olmustur324 . 
Bu cemiyetin etkinligini büyük oranda yitirmesinin sonrasında, 11 Ekim 1920’de dönemin Osmanlı hükümeti, bu cemiyetin kapatılması hususunda bir karar almıssa da bu karar uygulanmamıstır. 1922 yılına kadar belirli oranda faaliyetlerini yürüten bu cemiyetin varlıgı bu dönemden sonra sona ermistir325 

4-Mondros Mütarekesi’nin mzalanmasından Sonraki Dönemde Ermeniler ve Kürtler Arasındaki Görüsmeler ve Diyalog Çalısmaları 

    I. Dünya Savası’nın sonrasındaki dönemde ortaya çıkan Kürt devleti kurulması planları içerisinde, bu planları yapanların karsılastıkları en önemli problemlerin basında, kurulması düsünülen Kürt devletinin sınırlarıyla, yine bu bölgede kurulacak olan Ermeni devletinin sınırlarının kesismesi ve bu topraklarda yasayan Müslüman Kürtler ile Hıristiyan Ermeniler arasındaki çatısmalar sonucunda ortaya çıkan düsmanlıktır. 
Bu problem, tilaf güçlerinin büyük bir mesai harcamasına neden olmuş ve bu sorunla ilgili bazı çalısmalarda ve arabuluculuklarda bulunmuslardır. 

   İtilaf devletlerinin bu husustaki mesguliyeti, I. Dünya Savası’nın ilk dönemlerinden itibaren baslamıstır. Savaş sonrasında olusturmak istedikleri sistem içerisinde böylesi bir problemle karsılasacaklarını bildiklerinden ötür, bazı projeler üretme yoluna gitmislerdir. Bu cümleden olmak üzere, I. Dünya Savası’nın daha ilk safhalarında, savastan önceki dönemde Fransa’nın Van Konsolosu olan M.Zarecki, 11 Ocak 1915’te Fransız Dısisleri Bakanlıgı’na bu hususla ilgili bir rapor vermistir. 

Bu raporda, Ermenilerin Kürtlerle akraba, hatta aynı ırka baglı oldukları savunularak, savaş sonrasındaki dönemde Kürt-Ermeni birlesik otonom idaresinin Fransızlar tarafından tesis edilmesi tavsiye edilmistir326 . 
Ermeniler ile Kürtler arasında işbirligi ve ortak hareket etme planları savasın müteakip dönemlerinde de devam etmistir. Savaş sırasında Dogu Anadolu bölgesini isgal eden Ruslar ve bunlarla birlikte hareket eden Ermeniler, anılan dönemde katlettikleri yüzbinlerce Müslüman Kürt’ün kanları kurumadan, Kürtleri kendi taraflarına çekmek için tesebbüste bulunmuslardır. Erzincan’a kadar ilerleyen Rus ve Ermeni kuvvetleri, bu bölgede bulunan Dersim asiretleri ile görüserek, savaş sonrasında Kürtler ile Ermeniler arasında isbirligi imkanları aramaya çalısmıslardır. 1917 yılından sonraki dönemde de Ermeniler ile Dersim asiretleri arasında devam eden bu görüsmeler, Dersim asiretlerinin ileri gelenlerinden olan Aliser’in çekingen davranması nedeniyle sonuçsuz kalmıstır327 . 

Kürtler ile Ermeniler arasında isbirligi arayısları 1918 yılı baslarında yeniden gündeme gelmistir. Daha önceki dönemlerde ngilizler ve Ruslar ile görüsmelerde bulunan ve Rus isgali sırasında Ruslar tarafından Erzurum Valisi olarak atanan, Bedirhan Bey’in oglu Kamil Bey,Ermeniler ile Kürtler arasındaki iliskilerde önemli bir rol oynamıstır. Fransa’nın Kafkasya Askeri Atasesi Albay Chardigny’nin aracılıgıyla 28 

Ocak 1918’de Tiflis’te, Ermeni Milli Komitesi Baskanı Aharonyan ile Kamil Bey görüserek, Kürtler ile Ermenilerin ortak hareket etmeleri ve Türklere karsı birlik 
olusturmaları hususunda bir anlasma imzalamıslardır328 . 

I. Dünya Savası’nın sona ermesinden hemen sonraki dönemde, Musul ve çevresini isgal eden ngilizler, bu bölgeyi kalıcı olarak ellerinde tutabilmek amacıyla yeni stratejiler gelistirme yoluna gitmislerdir. Sykes-Picot antlasması ile Fransızlara verilen bu bölgenin kendi ellerinde kalabilmesi için anılan bölgede kendilerine taraftar kazanmak ve Fransız etkisini mümkün mertebe yok edebilmek için bölgede yasayan Kürtler üzerinde etkin bir politika izlemeye çalısmıslardır. Osmanlı toprakları üzerinde yasayan Hıristiyanların tarihî hamisi olarak ün salmış olan Fransızların bu ünü, İngilizlerin isini kolaylastırmıs tır. Hıristiyan Ermeniler ve Nasturiler ile Kürtler arasında özellikle savaş yıllarında artan düsmanlık bu yönden ngilizlerin isini kolaylastırmaktadır. Ancak, Avrupa ve Amerika kamuoyunda savasın en önemli magdurları ve mazlum  toplumu olarak görülen Ermenilerin istekleri de göz ardı edilemeyecek bir durumdadır. Bu nedenden dolayı ngilizler, Kürtler ile olan iliskilerinde Ermenilerin hamisi olmadıklarını, bu görevi Fransız ve Amerikalıların yaptıklarını belirterek Kürtleri kendi taraflarında tutmaya çalısmıslardır329 . 
Bölgedeki sorunları kendi lehine sonuçlandıracak, yeni stratejiler gelistiren 

İngilizlerin bu dönemde elbette kendi içlerinde de bir takım çıkmazları bulunmaktadır. İngilizler, kendi müstemlekelerinde yasayan önemli miktardaki Müslüman nüfus ile gelecekte idare etmeye talip oldukları Ortadogu bölgesinin hemen hemen tamamına yakınını olusturan Müslüman nüfusa karsılık, kendi ülkelerinde ve Avrupa’da olusmuş olan magdur ve mazlum Ermeni halkının çektikleri acıların savaş sonrasında onlar için olusturulacak bir devlet ile giderilmesi düsüncesine de kayıtsız kalamamıslardır. Savaş sonrasındaki dönemde Ortadogu’ya sekil vermeye çalısan İngilizler, Ermeniler ile Kürtler arasındaki bu ihtilafların giderilmesi ve kurulması düsünülen Kürt devleti hususunda yeni projeler üretmeye baslamıstır. Bu cümleden olmak üzere, İngiliz hakimiyeti altında bulunacak olan Musul ve çevresindeki bölge dısında, Ermeni istemlerinin de oldugu Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgeleri için ortak Kürt-Ermeni birlikteligi düsüncesinin ortaya çıkarılmasında ngilizler önayak olmuslardır.330 Savaş sonrasındaki dönemdeki yeni stratejisini Irak ile Musul ve çevresinin hakimiyeti üzerinde kuran ngilizler, hem Kürtleri hem de Ermenileri kendi çıkarları dogrultusunda kullanma yoluna gitmislerdir331 . Bu bölgelerde yasayan Kürtlerin Ermeniler ve diger Hıristiyan guruplara karsı olan tepkilerini azaltmak amacıyla Kürtler ile Ermenilerin ortak hareket etmeleri düsüncesini Ermeni liderlere açarak, Ermenilerin Kürtler ile birlikte hareket etmesi halinde isteklerine daha kolay ulasacakları düsüncesini islemeye baslamıslardır332 . İngilizlerin bu düsüncelerini Suriye üzerinde hakimiyet kuracak olan Fransızların da desteklemesi sonucunda, Ermeni liderler arasında Kürtler ile birlikte hareket etme ve ortak çalısma düsüncesi gelismeye baslamıstır333 . 

Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafın giderilmesi yolunda çalısmalar yürüten 

İngilizler, I. Dünya Savası sırasındaki tehcir olayı ile ilgili Kürtlerin suçsuz oldukları yönünde çalısmalar da yürütmüslerdir. Bu baglamda, Halep’te bulunan bir İngiliz generali, yayımladıgı bir beyannameyle “Kürtler, Ermeni tehcirinden ve katillerinden sorumlu degildir. Çünkü bu cinayetleri Kürtler yapmamıstır. Bundan Türk İttihat ve Terakki Fırkası sorumludur...” demek suretiyle hem Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafları çözmeye, hem de Türkler ile Kürtler arasın ayrılık tohumları ekmeye çalısmıstır334 . 

  İngilizler, Kürtler ile Ermeniler arasındaki iliskileri iyilestirme yolunda faaliyet gösterirlerken, bir yandan da gelecekte kurulacak olan Kürt ve Ermeni devletleri için projeler üretmeye çalısmıslardır. Bu amaçla Agustos ayının sonları ile Eylül ayının baslarında düzenlenen “Ortadogu Meseleleri Üzerinde Subeler Arası Konferans”ta bu husus tartısılmış ve yeni projeler ortaya atılmıstır335 . Bu konferansın ardından İngiliz uzmanları Kürtler ile Ermeniler arasındaki ihtilafın çözümü için kafa yormaya devam etmislerdir. Kürtler arasındaki Ermeni korkusu ve aleyhtarlıgının, Anadolu’da baslayan Mustafa Kemal hareketinin Kürtler tarafından desteklenecegi korkusuna kapılan İngilizler, Kürtlerin “... en azından geçici olarak bile olsa Ermenilerle birlesmeye ikna ...” edilmeleri için çaba sarf edilmesini istemislerdir336 . İngilizlerin böylesine kafa yordukları ve gelecege yönelik endiselerine neden olan bu meselede, 1919 yılının ortalarından itibaren belirli bir ilerleme saglanmıstır. Bu tarihlerde, Paris’teki barış görüsmelerinde Kürtleri temsil ettigini iddia eden Serif Pasa ile Ermeni Delegasyonu Baskanı Bogos Nubar arasında bir yakınlasma baslamış ve İngilizleri az da olsa oranda rahatlatmıstır337 . 

  İngilizleri çıkmazdan kurtaracak bir çözüm olarak görülen bu yakınlasmanın sonucunda, 20 Kasım 1919’da Kürtler adına Serif Pasa, Ermeniler adına Bogos Nubar ve Ermeni Cumhuriyeti adına Dr. Ohoncanyan’ın imzalarını tasıyan bir uzlasma önerisini barış konferansına sunmuslardır. Sunulan bu öneride, aynı kökten gelen ve ortak çıkarları bulunan Kürtler ve Ermenilerin, aynı devletin mandası altında ve birlesik bagımsız bir Ermenistan ve bagımsız bir Kürdistan’ın kurulmasını, azınlık haklarına saygı gösterilmesi ve iki devlet arasındaki sınırın barış konferansında çizilmesini kabul ettikleri belirtilmistir338 . 

Ermeniler ile Kürtler arasında Paris’te varılan bu uzlasmaya en fazla sevinen taraf süphesiz ki ngilizler olmalıdır339. Uzlasma haberinin Londra’ya ulasmasının ardından, İngiliz Dısisleri Bakanlıgı’ndan İstanbul’daki temsilcilerine gönderilen bir yazıyla, İstanbul’da da aynı hareketin gerçeklesmesi için “... mümkün olan her türlü tesvik ve destegin saglanması...” talep edilmistir340 . Ermeniler ile Kürtler arasında yapılan bu uzlasmanın haberi stanbul’a ulastıgında ise büyük bir gürültü kopmustur. 
Bu haber üzerine Kürdistan Teali Cemiyeti içerisinde büyük bir karısıklık ortaya çıkmıstır. Bu cemiyet içerisinde yer alan ve dinî duyguları öne çıkan üyeler, bu hususu siddetle protesto ederek, bu uzlasmayı tanımadıklarını ilan etmislerdir341 . Bu uzlasma haberinin ardından Kürdistan Teali Cemiyeti’nin olusmasında büyük bir güç saglamış olan Babanzadeler bu cemiyetten istifa etmislerdir342 . Serif Pasa ile Ermeniler arasındaki bu uzlasma ile ilgili olarak Kürtler arasında geniş bir tepki hareketi ortaya çıkmıstır. Bu uzlasma haberi üzerine birçok asiret reisinden, bu bildirgeyi asla kabul etmediklerini ve Osmanlı Devleti’ne baglılıklarını bildiren telgraflar gelmistir. Benzeri tepkiler Ermeniler arasından da gelmistir343 . 

Gösterilen bu tepkiler üzerine, Paris’te bulunan Serif Pasa, gönderdigi bir telgraf ile “Kutsal halifelik makamına derinden baglı oldugumdan ve ayrılma arayısı 
yönündeki düsünceler ile bu baglılıgı bozmak istemedigimden, Paris Konferansı nezdindeki Kürdistan yetkili baskanlıgından istifa ettim... Bütün çabamı halifelik 
haklarının korunmasına harcayacagımı açıklarım, Serif.” seklinde bir açıklama ile Kürt temsilciliginden istifa etmistir. Gönderilen bu telgraf o dönemde Vakit 
gazetesinde 24 Nisan 1920 tarihinde yayınlanmıstır344 . Serif Pasa’nın bu istifasının ardından, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskanı olan Seyit Abdülkadir 
17 Mayıs 1920 tarihinde Paris’teki barış görüsmeleri heyetine gönderdigi bir telgraf ile Kürtlerin temsil edilmedikleri bu görüsmelerin sonuçları ve kararlarını 
tanımayacaklarını bildirmistir345 . 


II- İNGİLİZLERİN KÜRT MESELESİNDEKİ  POLİTİKALARI VE YÜZBAŞI NOEL’İN FAALİYETLERİ 


1-İngilizlerin Kürt Meselesindeki Politikaları ve Amaçları 

    30 Ekim 1918 tarihinden sonra imzalanan Mondros Mütarekesi ile savastan saf dısı edilen ve bu mütareke sartları ile eli kolu baglanan Osmanlı Devleti’nin bir daha kendine gelmemesi ve basta İngilizler olmak üzere, İtilaf güçlerine problem çıkarmaması için özellikle İngilizler bazı faaliyetlere girismislerdir. Bu faaliyetler çerçevesinde 8 Kasım’da Musul’u isgal eden İngilizler, Musul ve çevresinde kalıcı olabilmek ve buraların baska bir devletin hakimiyetine girmemesi için yeni stratejiler üretmeye çalısmıslardır. Bu bölgede yasayan degisik etnik guruplar arasında özellikle Kürtler üzerinde çalısmalarını yogunlastıran İngilizler, Kürtleri nasıl kullanabilecekleri ve bunları kendi emelleri dogrultusunda ne sekilde yönlendirebilecekleri hususunda kalıcı bir formül üretememislerdir. Bölgede yasayan Kürtlerin kendi aralarında birlik olusturamamaları da İngilizler için bir baska sorunu teskil etmekteydi. 

İngilizlerin Musul ve çevresini ellerinde tutma çalısmalarına karsı en önemli tehdit, Fransızlar tarafından olusturulmaktaydı. Zira, I. Dünya Savası sırasında 
imzalanan Sykes-Picot Anlasması ile Musul ve çevresi Fransa’ya verilmistir. Bu nedenden dolayı adı geçen bölgeyi elde etmek isteyen bu devlete karsı ngilizler hep tetikte durmuslar346 ve Fransızları buradan uzak tutmak için mümkün mertebe Fransız aleyhtarı ortamın olusmasında çaba sarf etmislerdir. Gösterilen bu çabalarda, bu bölgenin eski sahibi olan ve mütareke imzalandıgı sırada halen bu bölgeye hakim olan Türklere de ayrı bir önem verilmiş ve Türklerin Musul ve çevresine bir daha hakim olmamaları için en etkin yöntemlere basvurulmustur. Temel amacı Musul ve çevresinin İngiliz kontrolü altında kalması olan bu çabalarda, Kürtler sadece araç olarak görülmüs, nasıl kullanılabilecekleri ve İngilizlere en fazla ne sekilde faydalı olabilecekleri dısında herhangi bir önem verilmemistir347 . 

Musul ve çevresinin isgalini tamamlayan İngilizler, bölgenin idarecisi olarak Seyh Mahmut Berzenci’yi atamış ve daha sonraki asamada Seyh Mahmut Berzenci’nin 
İngiliz çıkarlarına yeterince hizmet edemeyeceginin görülmesi üzerine, İngilizler büyük bir çıkmaz içine girmislerdir. Bölgede ngilizler aleyhinde Türkler tarafından yürütülen İngiliz aleyhtarı propagandalar da ngilizlerin isini oldukça güçlestirmistir. Bu durum karsısında İngilizler bölgedeki hakimiyetlerini saglamlastırmak ve karsılastıkları problemleri çözmek amacıyla bir dizi çalısma içine girmislerdir. 

Savaş sonrasındaki dönemde, Ortadogu’daki kazanımlarının hukuksallıgını saglamlastırmak isteyen İngilizler348 , İlk olarak Fransızlar ile anlasma yoluna 
gitmislerdir. Aralık 1918 tarihinde İngiltere’yi ziyaret eden Fransa Basbakanı Clemenceau ile yaptıgı görüsme sırasında Lloyd George, Musul meselesini gündeme getirerek, bu bölgenin ngiliz hakimiyeti altında kalmasını belirtmiş ve Clemenceau bu hususu sözlü olarak kabul etmistir. Zira bu dönemde Almanya ile yapılacak olan barış görüsmelerinde Fransa, İngiltere’nin destegine ihtiyaç duymustur.349 . 

Clemenceau’dan sözlü olarak Musul hususunda güvence alan ngilizler, alınan bu sözün barış görüsmeleri sırasında da fiiliyata geçirilmesi yönünde, Musul ve çevresinde belirli bir Fransız aleyhtarı ortamın yaratılması için çalısarak, bu bölgede Fransız hakimiyetinin tesis edilmemesi için faaliyetlerini arttırmıslardır350 . 

İngilizlerin Musul ve çevresine hakim olmak hususundaki emelleri karsısındaki en büyük engel ise Türklerdir. Mondros Mütarekesi imzalandıgı sırada dahi bu bölgenin önemli bir kısmını ellerinde tutan Türkler, İngilizlerin bir oldu bitti ile buraları isgal etmesini kabul etmemiş ve bu bölgede ngilizlere karsı aleyhte propaganda yoluna gitmislerdir. Bu ise ngilizlerin en büyük handikapı ve korkusu oldugundan, Türkleri bu bölgeden uzak tutmak ve bölgenin bir daha Türk hakimiyeti altına girmemesi için büyük bir çalısma içine girmislerdir351 . Bu amaçla İngilizler, Musul ve çevresinde yasayan etnik guruplar ve asiretler arasındaki anlasmazlıkları körükleyerek, bölgede bir hakem rolü oynamaya yönelmislerdir. İngilizler, kendi görevlilerinden olusan agı kullanarak, özellikle Kürt asiret reislerini birbirlerine karsı çekismelere sürüklemisler ve sırasıyla bunlar ile görüsmeler yoluna giderek, bu asiret reislerini el altında tutmaya çalısmıslardır352 . 

Türklerin her ne sekilde olursa olsun Musul ve çevresine yeniden hakim olmaları düsüncesine karsı olan İngilizler, Türklerin bu bölgeyi kolay kolay bırakma niyetinde olmadıklarını, bu yüzden de bölgede ortaya çıkan İngiliz aleyhtarı propagandanın Türkler tarafından organize edildigini farkındaydılar353 . Türklerin yürüttükleri İngiliz aleyhtarı bu faaliyetlere karsı ngilizler de karsı taktik uygulayarak, elde etmek istedikleri yerlerin dısında kalan bölgelerde yasayan Kürtler arasında Türklerin aleyhinde faaliyetlere giriserek, bu propagandalara karsı propaganda ile cevap vermeye baslamıslardır354 . 

Ayrıca Türklerin kendileri ile ugrasmamaları için, İzmir’e çıkartma yapmalarından sonraki dönemde Yunanlıları bir piyon gibi kullanıp, Anadolu içlerine dogru ilerlemelerini tesvik ederek, belirli oranda rahat nefes almaya çalısmıslardır355 . Türklerin uyguladıkları propagandalara karsı Kürtleri kendi emelleri dogrultusunda kullanma stratejisi gelistiren ngilizler, Kürtleri ne derecede kullanabilecekleri ve onlara ne vaat edecekleri hususunda ortak bir program tespitinde bayagı zorlanmıslardır. Kürtlerin kendi aralarında genel bir birlik olusturamamaları, İngilizleri kimler ile görüsmelerde bulunacakları hususunda kararsızlıga itmistir356 . 

Gerçi bu dönemde Kürtleri temsil ettigi iddiası ile kurulmuş bulunan Kürdistan Teali Cemiyeti’nin varlıgı, yukarıda ilgili kısımda da belirttigimiz üzere İngilizlerin bu cemiyet ile görüsmelerde bulunmasını dogurmustur. Ancak, bu cemiyetin içinde Türk taraftarı olan kisilerin bulunması İngilizleri rahatsız etmistir. 
Bunun yanında, Musul ve Süleymaniye çevresindeki İngiliz aleyhtarı faaliyetlerin, bu cemiyete mensup bazı kisiler tarafından organize edildigi istihbaratları, 
İngilizleri Kürdistan Teali Cemiyeti’ne karsı temkinli olma yoluna sevk etmistir. Buna ragmen İngilizler, Kürdistan Teali Cemiyeti ile olan iliskilerini devam ettirerek, mümkün mertebe kendi amaçları yönünde bu cemiyeti kullanmaya çalışmışlardır. 

  İngilizlerin Türklere karsı yürüttügü propagandalarda en önemli unsur olan Ermeniler ve Hıristiyan nüfusa önem verilmesi hususunda ngilizler gayet temkinli davranmıslardır. Kürtleri kendi karsılarına almamak amacı ile Hıristiyanlara karsı mümkün mertebe mesafeli durmaya çalısan İngilizler 357 , Bir taraftan da özellikle Ermeniler ile Kürtler arasında diyalog kurulmasını ve bu iki gurubun kendi aralarında anlasarak, gelecekte teskil edecekleri sistemin bozulmaması için gayret sarf etmislerdir. 
İngilizleri ugrastıran bir diger mesele de kurulması düsünülen Kürdistan veya Kürdistanların sınırları ve ne sekilde olusturulacagıdır358 . Kendi içlerinde yaptıkları görüsmelerde, bir tane mi yoksa birkaç tane mi Kürdistan kurulması yönünde görüş alışverisinde bulunan İngiliz idarecileri, bu hususta büyük bir mesai harcamak zorunda kalmıslardır. Olusturulacak olan bu devlet veya devletçiklerin sınırlarının nereden baslayıp nerede bitecegi hususu İngiliz yazısmaları içerisinde ayrı bir yere sahiptir359 . İngilizlerin uygulamaya çalıstıkları Kürt politikası içinde, dikkati çeken en önemli hususiyet, onlar için önemli olanın Musul ve çevresine kendilerinin hakim olmalarıdır. 
Bu amaçla Kürdistan olarak olusturmayı planladıkları ve kuzeyde kalan daglık bölge ile petrol bulunan ve Bagdat ile Basra’nın gelecekte güvenliginin tesis edilmesi için elde tutulması gereken Musul bölgesinin kaderini ayrı tutmuslardır. Bundan dolayı İngilizler kuzeyde yasayan Kürtleri bazı vaatler ile kendi yanlarında tutarak, Türklere karsı kullanma stratejisi gelistirirken, güneydeki Kürtleri kendi hakimiyetleri altında tutabilmenin yolunu aramış ve bu yönde etkin tedbirler almıslardır360 . 

DİPNOTLAR;

314 Kürdistan Teali Cemiyeti içerisindeki görüş ayrılıklarından birisini de Alevi Kürtler olusturmaktadır. Çogunlugunu Sünnilerin olusturdugu Kürtler içerisinde, 
      Alevilere karsı çekinceler bulunmaktadır.Böylesi bir ortamda, Dersim kökenli olup Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden olan Nuri Dersimi, 1919 yılında cemiyetin bir toplantısı sırasında Sünni ve Alevi Kürtlerin isbirligini savunarak, bu ayrımın ortadan kaldırılmasını, bu ayrımın Türk hükümeti tarafından kullanılmasının önüne geçilmesini istemistir. Hans-Lukas K ESER; “Kemalist Türk Milliyetçiligine Karsı Alevi Kürtler, Dersim Aleviligi ve Mustafa Kemal'e Karsı I. Kürt Ayaklanması’ndaki 
       Rolü (Koçgiri, 19191921)”, 
       http://www.dersim.biz/html/arastirmalar2.html. 
315 “Koçgiri stiklal Savası”, http://www.zazaki.org/modules.php?name=Content&pa=printpage&pid=12. 
316 Seyit Abdülkadir bu dönem içerisinde, “... Türklerin su düskün zamanında onlara darbe indirmekligimiz Kürtlük siarına yakısmaz ...” diyerek Türklere karsı 
mücadele edilmesine karsı çıkarak, İstanbul hükümetinin bir Kürdistan kurmayı vaat ettigini, bunun ancak Türklerin içinde bulundukları savastan tam olarak 
      çıkmasından sonra mümkün oldugunu söylemistir. Bunun yanında Seyit Abdülkadir’in, Türklerin bu vaatlerinden geri döndügü taktirde “...Kürt milletinin bazu kuvveti 
      ile hakkını almaya muktedir oldugunu ...” söyledigi bazı kaynaklarda yer almaktadır. N.Kutlay; a.g.e., s.330; İ.Göldas; a.g.e., s.190; “Koçgiri İstiklal Savası”, 
      http://www.zazaki.org/modules.php?name= Content&pa=printpage&pid=12. 
317 N.Kutlay; a.g.e., s.307, 334; H.Yıldız; a.g.e., s.29-30. 
318 Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr.Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.76; E.Kurubas, a.g.e., s.88, 94; İ.Göldas; a.g.e., s.192-195; 
Selahattin Çetiner; “Kürtlerin Siyasi ve İdeolojik Kürtçülük Faaliyetleri”, 
http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/TEROR_DOSYASI/scetiner_2.htm. 
319 Türk düsmanlıgı ile nam salan bu kisinin, Seyit Abdülkadir’e göre bu dönemde “Kürdistan muhtariyete kavustugu zaman bile Türklerle birlesmek istemedigini ve 
      Ermenilerle birlesiriz, Türklerle birlesmeyiz ...” seklinde tavır sergiledigi ifade edilmektedir. Mahmut Çetin; İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve 
      Bir Kardeslik Poetikası Kart-Kurt Sesleri, Biyografi.net, İstanbul, 2005, s.67. 
320 N.Kutlay; a.g.e., s.334; .Göldas; a.g.e., s.196-197. 
321 E.Kurubas, a.g.e., s.94. 
322 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.168. Naci Kutlay ise, Jin gazetesi ile Jin dergisinin ayrı ayrı yayınlandıgını ve gazetenin haftalık 
oldugunu belirtmektedir. N.Kutlay; a.g.e., s.298. 
323 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.168; Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr.Abdullah Cevdet, s.52, 76; N.Kutlay; a.g.e., s.334; 
      İ.Göldas; a.g.e., s.202-203. 
324 Son Osmanlı Mebusan Meclisi’ndeki bu tartısmalar ile ilgili olarak İsmail Göldas’ın eserinde ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. İ.Göldas; a.g.e., s.208-2213. 
325 E.Kurubas, a.g.e., s.95; .Göldas; a.g.e., s.227-228. 
326 Sükrü Kaya Seferoglu; Milli Mücadele Yıllarında Kürt “Türk”-Ermeni liskileri, Türk Dünyası Arastırmaları Vakfı, stanbul, 1990, s.18-19. 
327 E.Kurubas; a.g.e., s.31-32. 
328 N.Kutlay; a.g.e., s.304. 
329 M.S Lazarev; a.g.e, s.107. 
330 E.Kurubas; a.g.e., s.42; M.S Lazarev; a.g.e, s.72. I.Dünya Savası’nın sonrasında İngiliz ilerlemelerine karsı konulmak amacıyla, Türkler tarafından gündemde  tutulan ve ngiliz aleyhtarlıgının ön önemli sloganı olarak kullanılan, İngilizlerin Hıristiyan Ermeni ve Nasturileri koruyarak Kürtleri bunların idaresine verecekleri  propagandasına karsılık, İngilizler mümkün mertebe Kürtleri gücendirmeyecek ve bu propagandayı basarıya ulastırmayacak sekilde hareket etmeye çalısmıslardır. 
      Bu yöndeki İngiliz siyaseti içerisinde, 12 Mayıs 1919’da A.Wilson Kürtler karsısında Hıristiyan azınlıklara küçük bir üstünlük bile verilmemesini önermiş 
ve yaptıgı açıklama ile Kürtlerin yasadıkları yerlerin Ermenilerin taleplerinden uzak tutulacaklarını ifade etmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.70, 105. 
331 27 Agustos 1919 tarihinde Mr.Hohler’den Mr.C.Kerr’e gönderildigi belirtilen bir İngiliz belgesinde su ifadeler yer almaktadır: “Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez. Kürt sorununa verdigimiz önem Mezopotamya bakımındandır”. E.Ulubelen; a.g.e., s.188. 
332 Paris’te yapılan barış görüsmelerinin baslangıcında, Ermeni delegasyonu Baskanı Bogos Nubar Pasa, Ermeni isteklerini açıklayan bir bildirgeyi 12 Subat 1919 tarihinde bu görüsmelere katılan ülkelerin temsilcilerine sunmustur. Bu bildirgeye göre, Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi arasında uzanan dev bir Ermeni devleti kurulmalı, bu dönemde olusan Ermenistan Cumhuriyeti’yle Dicle’nin güneyinde ve Ordu-Sivas hattının batısında kalan topraklar hariç Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput, Sivas ve Erzurum bu devletin sınırları içinde bulunacaktı. İskenderun dahil bütün Kilikya da talep edilen topraklar arasındaydı. Paul C. Helmreich; Sevr Entrikaları, Büyük Güçler, Masalar, Gizli Anlasmalar ve Türkiye’nin Taksimi, Çev.: Serif Erol, Sabah Kitapları, İstanbul, 1996, s.35; Garo Sasuni; Kürt Ulusal Hareketleri ve 
      15. yy’dan Günümüze Ermeni Kürt İliskileri, Med Yayınları, İstanbul, 1992, s.258-259. Bunun yanında, etkinlikleri fazla olmamakla birlikte Nasturi-Keldani 
       temsilcileri de bagımsız bir “Nasturi-Keldani Devleti” için Musul, Urmiye, Diyarbakır ve Urfa’yı da içine alan, batıda Fırat, kuzeyde Van Gölü’nün güneyi, güneyde de  Bagdat’ın kuzeyiyle sınırlı toprakları istemekteydi. E.Kurubas; a.g.e., s.81. 
333 Sükrü Kaya Seferoglu; Milli Mücadele Yıllarında Kürt “Türk”-Ermeni liskileri, Türk Dünyası Arastırmaları Vakfı, İstanbul, 1990, s.19-20. İngiliz ve Fransızların bu isteklerine ragmen Kürtler arasında Ermeni aleyhtarı tutum devam etmekteydi. Nisan 1919’da İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi Siyasi Memuru A.Ryan’ı  ziyaret eden Seyit Abdülkadir, kendilerinin bir Ermeni idaresini asla kabul etmeyeceklerini ve bu konuda güvence verilmedigi takdirde Türklerle isbirligi  yapabileceklerini belirtmistir. A.Mesut; a.g.e., s.35; E.Kurubas, a.g.e., s.45. 
334 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.129. İngilizlerin yaptıkları bu faaliyetlere ragmen, Kürt halkı arasında Ermeniler karsı tepkisel  hareket devam etmistir. Zira, Kürtler arasında, Ermenilerin Rus isgalciler ile birlikte hareket ederek yüzbinlerce Kürtün ölümüne sebep oldugunu unutanlar çok azdır. 
      Bu nedenle Kürtlerin çogunlugu bu propagandalara kulak asmayarak, Ermeniler ve diger isgalci güçlere karsı Türkler ile birlikte hareket etmislerdir. 
      R.Olson; a.g.e., s.47. 
335 Bu konferanstaki görüsmeler ve önerilen projeler ile ilgili olarak bir gizli yazı, 6 Eylül 1919’da Londra’ya gönderilmistir. A.Mesut; a.g.e., s.83-90 
336 A.Mesut; a.g.e., s.99. Kürtlerin Türkler ile birlikte hareket etmesi hususu, bu dönemdeki İngilizlerin en büyük endisesidir. Amiral Sir A.Cathorpe’den Lord Curzon’a gönderilen 29 Temmuz 1919 tarihli bir yazıda “Sulh sartları Müslümanların çok aleyhine ve Hıristiyanların çok lehine olması üstelik Büyük Ermenistan hakkındaki söylentiler, Kürtleri Türklerin yanına itiyor” denilmekte ve bu duruma karsı İngilizlerin güç duruma düstükleri ifade edilmektedir. E.Ulubelen; a.g.e., s.186. 
337 E.Kurubas, a.g.e., s.84. 
338 Sina Aksin; stanbul Hükümetleri Ve Milli Mücadele, Son Mesrutiyet (1919-1920), II. Cilt, Cem Yayınları, stanbul, 1992, s.112; H.Yıldız; a.g.e., s.37. 

 “20 Kasım 1919-Paris Büyük Barış Konferansına, Bay Baskan, 

...Bizler, asagıda imzası bulunanlar, Ermeni ve Kürt uluslarının temsilcileri, Büyük Barış Konferansı’na, iki ulusun da aynı Ari kavimden ve çıkarlarının da aynı oldugunu ve aynı amacı, yani kendi bagımsızlıkları amacını güttüklerini belirtmekten seref duyarız. Özellikle Ermeniler insafsız Osmanlı idaresinden kurtulmak çabasındaydılar ve genellikle hem Ermeniler ve hem de Kürtler her iki ulusa da facialar getiren İttihat ve Terakki Komitesi’nin resmi veya garı resmi kabinelerinin boyundurugundan kurtulmayı zorunlu bulmaktadırlar. 
Su halde Barış Konferansı’ndan, aramızda tam anlasmaya varmış olarak beraberce sizden, ulusların hakları prensibine uygun olarak Birlesik Bagımsız Ermenistan ve Bagımsız bir Kürdistan’ın yaratılmasını, kurulacak olan bu devletlerin halklarımızın istekleri gözönüne alınarak büyük devletler yardımını alabilmesinin teminini, bu konuda karara varılmasını ve de ülkemizin tekrar gelismesi süresinde bu devletlerin gerekli olan ekonomik ve teknik yardımlarını rica ederiz. Delegasyonlarımız tarafından sizlere sırayla raporlar seklinde sunulan aramızdaki anlasmazlık konusu olan topraklara gelince, açık bir sekilde sizleri temin ederiz ki bunların çözüme baglanmasını Barış Toplantısı’nın kararlarına bırakıyoruz. Çünkü, verilecek kararın adaletli bir sekilde verilecegine eminiz. Aynı zamanda her iki devletimizin de içinde yasayan azınlıkların hukuki haklarına saygı göstermek konusunda tam bir birlik içinde oldugumuzu da bildiririz. 

İmzalar 


Bogos Nubar Dr.H.Ohancanyan 
(Ermeni Milli Delegasyonu Baskanı) (Ermenistan Cumhuriyeti Delegasyon Baskan Vekili) 

Serif Pasa 
(Kürt Milli Delegasyonu Baskanı)”. 
N.Kutlay; a.g.e., s.305-306. 

339 İngilizler arasında büyük bir sevinç ve mutluluk olmasına ragmen, İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Richard Webb, 8 Ocak 1920 tarihli yazısında Serif Pasanın çok uzun süredir Avrupa’da oturdugu ve ülkesinden kopuk oldugu için Kürtler adına konusacak durumda olmadıgını belirtmistir. 
      Sina Aksin; İstanbul Hükümetleri Ve Milli Mücadele, Son Mesrutiyet (1919-1920), II. Cilt, Cem Yayınları, İstanbul, 1992, s.113. Benzeri durum Ermenilerin 
       temsilcisi Bogos Nubar için de geçerlidir. Amerikalı General Harbord, Bogos Nubar ile yaptıgı görüsme sırasında, bu kisiye sordugu“Ermenistan’da son ne zaman  bulundunuz?” sorusuna “hiç Ermenistan’da bulunmadıgı” cevabını alması General Harbord’u bayagı sasırtmıstır. Zira barış görüsmelerinde Ermeniler adına söz sahibi olacak kadar ileri bir mevkide olan kimsenin “Ermenistan” oldugunda ısrar ettigi bölgeyi hiç görmemiş olması General Harbord’un bu saskınlıgının temel nedenidir. Mehmet Can; Ortadogu’da Amerikan Politikası, Bayrak Yayınları, İstanbul, 1993, s.120. 
340 Mim Kemal Öke; İngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ve Binbası E. W. C. Noel’in Faaliyetleri (1919), Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü Yayını, 
Ankara, 1988, s.119. 
341 Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinden olan Bediüzzaman Said-i Kürdi ile Ahmet Arif ve Mehmet Sıddık, Dönemin Vakit gazetesinde Kürtler adına yayımladıkları  ortak yazıyla, Türklerin ve Kürtlerin birlikte maruz kaldıkları Rus-Ermeni terörüne atıfta bulunarak, Serif Pasa’yı söyle kınamıslardır: “Dört buçuk asırdan beri  İslam’ın fedakar ve cesur taraftarı olarak yasamış ve dini geleneklere baglılıgı gaye bilmiş Kürtler, henüz besyüzbin sehidin kanları kurumadan, sislere geçirilen  yetimlerin, gözleri oyulan ihtiyarların hatıralarını teessürle anarken slamiyetin zararına olarak tarihi ve hayati düsmanımız ile barış anlasmaları imzalamak  suretiyle dinlerine  aykırı hareket edemezler. Bu nedenle, Kürt milli vicdanı bu gibi anlasmaları imzalayanları tanımadıgını ve emellerinin din ve milliyetlerini birlestirmek oldugunu bildirmesine aracı olunmasını ...”. Mustafa Akyol; Kürt Sorununu Yeniden Düsünmek Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye?,  Dogan Kitap, stanbul, 2006, s.69-70. 
342 Sina Aksin, Baban ailesi mensuplarının istifa olayının nedeni olarak, bu ailenin arazilerinin milliyetçilerin nüfuz alanında bulunmasını göstermektedir. 
S. Aksin; a.g.e., s.113. 
343 E.Kurubas, a.g.e., s.86-88. 
344 E.Kurubas, a.g.e., s.87. Naci Kutlay ve Hasan Yıldız Serif Pasa’nın 5 Mayıs tarihinde istifa ettigini belirtmektedirler. N.Kutlay; a.g.e., s.307; H.Yıldız; a.g.e., s.37.
345 N.Kutlay; a.g.e., s.307; H.Yıldız; a.g.e., s.37.
346 Savas sonrası dönemde İngilizler arasında Fransa’ya karsı çekinceler ortaya çıkmaya baslamıstır. Savastan sonraki dönemde, özellikle Ortadogu bölgesini kendi  istekleri ile sekillendirmek isteyen İngilizler, bu hususta Fransa’nın kendilerine zorluklar çıkaracagından endiselenmislerdir. Bu hususta Lord Curzon “Gelecekte en  çok korkmamız gereken büyük devletin Fransa olacagından ciddi bir kusku duymaktayım” demek suretiyle bu endiseyi açıga vurmustur. Lord Curzon, İngilizlerin çıkar bölgelerini çok genis bir alan olarak görmüs ve bu hususta kendisi ile ortak düsünenler ile yazısmalarda bulunmustur. D.Fromkin; a.g.e., s.375.
347 Kürtlerin bu dönemdeki konumlarını ve üzerlerinde oynanan oyunları inceleyen Robert Olson da, “Kürt ulusal davası Ortadogu’da ve Ortadogu’nun dısında bulunan güçlü devletlere, en azından potansiyel olarak, manipülasyon ve Reel Politika için bir araç saglamaktaydı” diyerek bu hususa dikkat çekmektedir. 
R.Olson; a.g.e., s.15. 
348 M.S Lazarev; a.g.e, s.49 
349 D.Fromkin; a.g.e., s.373-374. Lazarev ise, Clemenceau ile bu görüsmeyi yapan kisinin Dısisleri Bakanı Balfour oldugunu belirtmektedir. M.S Lazarev; a.g.e, s.145.  İngilizlerin Musul üzerinde hakimiyet kurma isteklerinin Musul petrolleri oldugu hususunda bastan beri çekinceleri bulunan Fransızlar, bölgenin kendi hakimiyetlerine verilmesi için savasın hemen sonrasında faaliyete geçmislerdir. I. Dünya Savası öncesinde, Musul vilayetindeki tüm petrolün çıkarılması hakkı, çogunluk hisselerine İngiltere’nin sahip oldugu Türk Petrol Sirketi’ne tanınmıstı. Musul’u elde etmek isteginde olan Fransızlar, İngilizlerden bu bölgeyi alabilmek için, İngilizlerin savastan  önce Türklerden elde ettikleri hiçbir ayrıcalıga, Fransızların nüfuz alanı içinde bile olsa zarar verilmeyecegini ilan ederek İngilizleri ikna etmeye çalısmıslardır. 
      Ancak İngilizler bunu kabul etmemislerdir. P. C. Helmreich; a.g.e., s.156-157. Daha sonraki görüsmeler sonrasında İngilizler Musul’u ellerinde tutmayı basarmıslardır. 
      Fransa ise, Musul’dan vazgeçmesinin tazminatı olarak Musul petrolünün % 25’ini almıstır. M.S Lazarev; a.g.e, s.158. 
350 İngilizler, Fransız aleyhtarı ortamın olusturulmasında, Fransızların tarihî olarak Hıristiyanların hamisi olma rolünü kulanmış ve basta Kürtler olmak üzere Musul ve çevresinde yasayan Müslümanlar arasındaki Hıristiyan karsıtı düsünceleri kullanmayı bilmistir. M.S Lazarev; a.g.e., s.67. 
351 20. yüzyılın ünlü ngiliz tarihçi teorisyeni Arnold Toynbee, bu dönemdeki ngiliz devlet adamlarının Musul bölgesine hakim olma istekleri ve buraların Türklerin  eline geçmemesi ile ilgili olarak su ifadeleri kullanmaktadır. “İngiliz idarecilerinde yaygın bir kanıya göre Türkler bir gün mutlaka Basra’ya kadar ineceklerdir. 
      Musul’u istemelerinin sebebi de budur. Musul’un Mezopotamya’nın geri kalan kısımlarına hakim durumda olması bizim için önemlidir” Mahmut Risvanoglu; 
      Dogu Asiretleri ve Emperyalizm, Bogaziçi Yayınları, İstanbul, 1992, s.221. 
352 A.R.S.Attar; a.g.e., s.114. 
353 M.S Lazarev; a.g.e., s.68, 86. 
354 Musul ve çevresini ellerinde tutmak isteyen ngilizlerin, Türklerin Kürtler arasındaki faaliyetlerine karsı yürüttükleri Kürt ayrılıkçılıgı propagandasını özetleyen belgelerden birisi 27 Agustos 1919 tarihinde Hohler’in C.Kerr’e gönderdigi gizli yazı olusturmaktadır. Bu yazıda Hohler “Kürtlerin ve Ermenilerin durumu beni hiç ilgilendirmez. Kürt sorununa verdigimiz önem Mezopotamya bakımındandır” demek suretiyle esas amaçlarını ifade etmektedir. Keza, İngiliz Yüksek Komisyonu’nun aynı dönemlere ait bir raporunda yer alan “Kürt sorunu Mezopotamya’da tatminkar bir sınır olusturmak içindir” seklindeki ifade, İngilizlerin amaçlarının ne oldugu hususunda bize önemli ipuçları verir niteliktedir. E.Ulubelen; a.g.e., s.188. 
355 Yasar Akbıyık; Milli Mücadelede Güney Cephesi, Kültür Bakanlıgı Yayınları, Ankara, 1990, s.29.  İngilizleri bu dönemde uyguladıkları bir diger strateji de, Kürtlerin de dahil oldukları İslam dünyası içinde Osmanlı hilafetinin itibarını kırmak ve hilafeti ellerinde bulunduran Türkler ile ilgili olarak İslam dünyasında aleyhte faaliyetlerde bulunmaktır. Bu amaçla İngilizler Arap hilafeti hususunu gündeme getirerek, Mısır Hidivi’nin halife olması için propaganda yapmaya ve Kahire camilerinde bu kisi adına hutbe okutmaya baslamıslardır. Müslümanlar arasında bu hususla ilgili tepkilerin olusmaya baslaması üzerine, İngilizler daha etkin bir kisi oldugunu düsündükleri Mekke Serifi Hüseyin’i gündeme getirerek bu yöndeki çalısmalarına devam etmislerdir. H.Yıldız; a.g.e., s.58. 
356 Kürtler ile ilgili planlar yapan ngilizler, Kürt liderlerini sırayla kullanma yoluna gitmislerdir. Bu süreç içerisinde ngiliz siyasetine muhalefet edenler derhal  cezalandırılmış ve yerlerine diger liderler ikame edilmistir. Yeni lider bulma hususunda ngilizler zorlanmamıslardır. Zira, her bir lider kendi krallıgı altında bir   Kürdistan  hayal etmekteydiler. E.Kurubas, a.g.e., s.100. İngilizler ile İstanbul’daki Kürt ileri gelenleri arasında yapılan görüsmeler sırasında,  Paris’teki barış konferansında  Kürtleri temsil ettigini iddia eden Serif Pasa İngilizlere çok farklı bir öneride bulunarak, İngilizlerin Avrupa egitimi almış ve kabile egilimlerinden uzak olan Kürt asilleri ile iliski kurmalarını tavsiye etmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.103. 
357 Türklerin yürüttükleri ngiliz karsıtı propagandalarda en önemli unsur olan Ermeni meselesi ile ilgili olarak, A.Wilson 12 Mayıs 1919’da Kürtler karsısında  Hıristiyan azınlıklara küçük bir üstünlük bile verilmemesini önermiş ve yaptıgı açıklama ile Kürtlerin yasadıkları yerlerin Ermenilerin taleplerinden uzak tutulacaklarını ifade etmek suretiyle bu propagandanın etkisini azalmaya çalısmıstır. M.S Lazarev; a.g.e., s.70, 105. 
358 Mayıs 1919’da ngilizler ile Bagdat’ta görüsen Seyit Taha, ran’daki Kürt bölgesini de içeren büyük bir Kürdistan talebinde bulunmustur.   Bu talebin İngilizler tarafından reddedilmesine ragmen, Seyit Taha bu hususta ısrarcı olmustur. M.S Lazarev; a.g.e., s.71. Bu görüsmelerin ardından Seyit Taha Paris’teki barış görüsmelerine katılmak istemisse de İngilizler bunu kabul etmemislerdir. E.Kurubas, a.g.e., s.79. 
359 Bu dönemde ngilizlerin olusturmayı düsündükleri Kürdistan veya Kürdistanlar ile ilgili degisik öneriler ve planlar için su esere bakılabilir. Erol Kurubas;  Baslangıçtan 1960’a Degin Kürt Sorununun Uluslararası Boyutu, s.50-55. Ayrıca Ahmet Mesut’un eserinde de bu hususla ilgili yazısmalar bulunmaktadır.  A.Mesut; a.g.e., s.83-90, 99-101, 107-108, 
360 E.Kurubas, a.g.e., s.50, 103. Bunun yanında İngilizler, kuzeyde yer alan daglık bölgenin idare edilmesinde zorluklarla karsılasacaklarının bilincindeydiler. Zira, buranın elde tutulması için çok fazla askere ihtiyaç duyulacak, bu da yeni mali yük ve sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktı. Bu yüzden bu bölgenin  kendi idareleri altına alınmasını mümkün görülmemektedir. Ancak Türklere karsı bir koz olarak kullanmak amacı ile burada yasayan Kürtlerin elde tutulması için, onların bagımsızlık söylemleri ile kafalarının karıstırılması ve Türklere karsı kullanılmaları gerekmektedir. A.R.S.Attar; a.g.e., s.90-91. 

BU YAZI DİZİSİ

13 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 10

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 10


2- İngilizlerin Musul le Çevresinde Yeni dare Kurma Çalısmaları ve Edward Charles Noel’in Süleymaniye ve Çevresindeki Faaliyetleri 

   Seyh Mahmut Berzenci’nin gönderdigi bu mektup üzerine İngilizler çok sevinmistir. Seyh Mahmut’un Ali İhsan Pasa ile olan ittifakını bilen İngilizler, Seyh Mahmut’tan çekinmekteyseler de, ileriye yönelik olarak bu kisinin sahip oldugu nüfuzu kullanarak bölgeye daha kolay hakim olabileceklerini düsündüklerinden dolayı hemen faaliyete geçmislerdir. Arnold Wilson zamanının olmadıgı, bu nedenle de kendisinin Süleymaniye’ye gidemeyecegini belirterek bu dönemde Irak bölgesine yeni gelmiş olan Yüzbası Edward Charles Noel’i239 Süleymaniye’ye göndermistir. Süleymaniye’ye gelen Yüzbası Noel, kent merkezinde bir konusma yaparak Şeyh Mahmut Berzenci’nin bölgenin hükümdarı olarak atandıgını ilan etmistir240 . 

Daha sonraki sayfalarda, Musul ve çevresi ile Anadolu’daki faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi verilecek olan Edward Charles Noel’i biraz tanıtmamız gerekmektedir. 1886 yılında dogan Noel241 , aristokrat bir ailenin çocugu olup, büyükbabası Gainsborough Kontu’ydu. Gençliginin ilk dönemlerinde Farsça, Arapça ve Rusça basta olmak üzere birçok Dogu dilini ögrenmistir. Issız ve tehlikeli yerlere gitmekten zevk alan, kılık degistirmeyi seven Noel’in, Asya halkları arasında kendi yurdundaymısçasına rahat yasadıgı belirtilmektedir. Gertrude Bell onun ‘kusursuz cesareti’nden söz etmektedir. 1909 ve 1910 yıllarında iki kez, Türk köylerinde ve Bedevi çadırlarında geceleyerek bisikletle ngiltere’den Hindistan’a gitmistir242 . 

1915’te yüzbası iken ran’daki Ahvan kentine konsolos olarak atanan Noel243, bu dönemde Afganistan’da faaliyet gösteren Alman Ajanı Wassmuss’un faaliyetlerinin etkisiz hale getirilmesi hususunda Sir Percy Cox tarafından görevlendirilmistir244. 1918 yılının baslarında Bakü’nün Türklerin eline geçmemesi için faaliyet gösteren , İngiliz kuvvetleri ve ajanları arasında bulunan Noel, burada bir hayli sıkıntılı günler geçirmis, bir ara bölgede yasayan yerli halka esir bile düsmüstür. İngilizlerin faaliyetleri sonucunda 27 Agustos 1918’de serbest kalan Noel, ran bölgesindeki Türk kuvvetlerine karsı yürütülen İngiliz harekatında yer almıstır. Mondros Mütarekesi’nden kıs bir süre önce Irak Cephesi’ne gönderilen Noel bu bölgede de faaliyetlerine devam etmistir245 . 

Süleymaniye’de Seyh Mahmut Berzenci’nin bölgenin hükümdarı olarak atandıgını ilan eden Yüzbası Noel’e, İngiliz yönetimini bölgede yerlestirmeye engel olan düsman (Türk) ajanlarını ortadan kaldırması ve yerel kabilelerle baglantı kurması hususunda talimat gönderilmis tir246 . Noel’in bir baska görevi de yeni yönetimi asiret reislerine kabul ettirmekti247 . 

Seyh Mahmut Berzenci ile yakın diyalog kuran Yüzbası Noel, Kuzey Irak bölgesinde bulunan diger sehirlerde idari islerin düzeltilmesi için Seyh Mahmut’a 15 bin Rupye maaş baglamıstır. Bu arada, Seyh Mahmut’un amcası Seyit Ömer Süleymaniye Valiligine getirilmis, diger yakınları da önemli görevlere atanmıstır 248 . 

Yüzbası Noel’in Süleymaniye ve çevresinde ngiliz hakimiyetinin saglanması hususundaki faaliyetleri devam ederken, Irak genel yöneticisi olan Arnold Wilson 1-2 
Aralık 1918 tarihlerinde Kıfri, Kerkük ve Süleymaniye’yi ziyaret etmistir. Bu ziyareti sırasında Seyh Mahmut Berzenci ile görüsen Wilson, bölgede yasayan Kürt liderlere Seyh Mahmut’un liderligini kabul etmeleri halinde ngilizlerden her türlü yardımı göreceklerini ifade etmistir. Ancak bu bölgede yasayan Kürtlerin büyük bir kısmı Seyh Mahmut Berzenci’den hosnut degillerdi249 . 

Bu dönem içerisinde İngilizlerin en önemli hedefi, sgal ettikleri yerlerde istikrarı saglamaktı. Bölgenin istikrarı, hem bölgede daha az asker bulundurulmasını 
gerektirecek250, hem de olası bir bunalım Hindistan’a kadar uzayabilecek, karısıklıklara neden olabilecekti. Bunun yanında düzlüklerde yer alan Bagdat ve çevresinin güvenligi için, bölgeye hakim konumda bulunan yüksek dagları da içeren Musul vilayetinin tam olarak hakimiyet altında bulundurulması gerekmekteydi. Ayrıca, Bagdat ve Basra bölgelerinin gıda ihtiyacı için, Kerkük ve Erbil’deki zengin tahıl alanları da oldukça önemliydi251 . 

Seyh Mahmut Berzenci’nin genel olarak yanında bulunan Yüzbası Noel’e 

İngilizler tarafından ‘Siyasi Hakim’ ünvanı verilmistir. Seyh Mahmut’un Süleymaniye’yi merkez seçmesi nedeniyle bu bölgeye gelen kisilerin çogalması ve savaş sonrası dönemdeki sartlar nedeniyle belirli bir oranda gıda maddeleri ve bugday eksikligi ortaya çıkmıstır. Bunun giderilmesi için, savaş döneminde Osmanlı askerleri için Süleymaniye’de depolanan pirinç, bugday ve diger gıda maddeleri halka dagıtılmaya baslanmıstır. Bunun yeterli olmaması üzerine, Yüzbası Noel, Süleymaniye’ye Bagdat ve Kerkük depolarından seker, çay ve beyaz un getirterek, bu erzakları Süleymaniye’deki memur ve fakirlere dagıttırmıstır. 

Yaptıgı bu davranıslarla bölge halkını ngilizler lehine elde etmeye çalısan Yüzbası Noel, bununla yetinmeyerek, bol miktarda Rupye ve altın Türk lirasını 
Süleymaniye’ye getirip asiret reislerine ve yöneticinin çevresindeki kisilere dagıtmış ve maddi destek ile ileri gelenleri elde tutma yoluna gitmistir252 . 
Seyh Mahmut’un yanında bulundugu dönemde Yüzbası Noel, bölgedeki yönetim görevlerine Kürtlerin getirilmesi ile ilgili faaliyetlerinin yanında, vergi toplanmasının da yerel Kürt aristokrasisine verilmesini önermistir. Böylece, geleneksel Kürt feodal sistemi İngiliz hakimiyeti altında korunacaktır. Fakat Noel bu sistemin İngiliz kontrolü altında modernlesmesi gerektigini de kabul etmistir253 . 

Mondros Mütarekesi’nden sonraki ilk dönemlerde İngilizler ile iyi iliskiler kuran Seyh Mahmut Berzenci’nin, İngilizlerin bilgisi olmadan bagımsız hareketlere girismesi ve çevrede bulunan bazı asiretlerle arasının açılması İngilizler için tehlike çanlarının çalmaya baslaması anlamına gelmekteydi. Zira İngilizler Seyh Mahmut’u, bölgeyi en az güç harcayarak elde tutma aracı olarak görmekteydiler. Seyh Mahmut’un bagımsızlık talep etmesi İngilizler için en son istenen hareket anlamına gelmekteydi. Buna karsı tedbir olarak, İngilizler bölgede bulunan diger güç sahipleri ile iliskilerini gelistirmeye ve Seyh Mahmut’un aleyhtarı asiret reislerini elde etme yoluna gitmislerdir254 . 

Kendisini bölgenin hükümdarı olarak adlandıran Seyh Mahmut Berzenci de bu dönemde yavaş yavaş iktidarda olmanın getirdigi olumsuzluklar ile karsılasmaya 
baslamıstır. Seyh Mahmut’un hükümet idaresinde tecrübesiz ve çevresindekilerin siyasi bilgiden yoksun olusu, onun yanlış siyasi kararlar almasına ve hakim oldugu bölgeleri, asiret zihniyeti ile yönetmesine neden olmustur. Bu ise, bölgeye gelen Kürt kökenli aydınların ona karsı mesafeli olmasına neden olmaktaydı. 
Bu dönem içinde, aydın kisilerden zzeti Fate ve Faik Tapo isimli iki kisi Seyh Mahmut ile yakın diyalog kurmuslarsa da bu kisiler daha sonraki dönemde İngilizler ile isbirligi içine girmislerdir255 . 

Seyh Mahmut Berzenci, bu dönem içerisinde Musul, Süleymaniye ve çevresi ile yetinmeyerek, İran’ın Senendec’ye kadar olan bölgede hakimi oldugu iddiasında idi. Bu ise İngilizlerin endiselerini daha da arttırmaktaydı. İngilizlerin yaptıgı baskılar ve görüsmeler sonucunda Seyh Mahmut bu iddiasından vazgeçmek zorunda kalmıstır. Bunun yanında, bölgede yasayan halkın önemli bir kısmının Naksibendi Tarikatı’na mensup olması, Kadiri Tarikatı’na mensup olan Seyh Mahmut’un durumunu daha da güçlestirmekteydi256 . 

Seyh Mahmut ile İngilizler arasındaki iliskilerin bozulmaya basladıgı ortamda, Yüzbası Noel, Süleymaniye’den ayrılarak, Seyh Mahmut’un diger yerlerdeki etkilerini arastırmak ve diger asiretler üzerinde İngiliz hakimiyetinin güçlendirilmesi için Revunduz’a gitmistir. Revanduz dönüsünde, Yüzbası Noel, Seyh Mahmut’un İngiliz aleyhtarı bir tavır içine girdigini görmüs, bu ortamda, Arnold Wilson’un da Seyh Mahmut aleyhinde bazı çalısmalara girdigini haber almıstır. Seyh Mahmut’un bütün Kürtlerin yöneticisi olmasını arzulayan Yüzbası Noel, Arnold Wilson ile Seyh Mahmut’un arasının düzeltilmesi için çaba sarf etmeye baslamıstır. 

Seyh Mahmut ile İngilizlerin arasının açılmaya basladıgı bu dönemde, bazı Kürt asiretleri ileri gelenleri Seyh Mahmut’un otoritesi altında bulunmak istemediklerini belirterek ona karsı tavır almaya baslamıslardır. Bu durumun İngilizlerin tertibi sonucu ortaya çıktıgını düsünen Seyh Mahmut, İngilizlere karsıt hareketlere girmeye baslamıs, bu da Yüzbası Noel’in, Arnold Wilson ile Seyh Mahmut’un arasının düzeltilmesi için sarf ettigi çabaların sonuçsuz kalmasına neden olmustur257 . 

Seyh Mahmut ile İngilizler arasındaki iliskilerin bozulmaya basladıgı bu dönemde, Seyh Mahmut, idaresi altında bulunan yerlerdeki asiret ileri gelenlerini toplayarak, Paris Barış Konferansı’nda kendi isteklerinin de göz önünde bulundurulması için bir karar aldırmıstır. Bu kararın alınması için yapılan toplantıya Yüzbası Noel de katılmıstır. Alınan bu karara göre Kürtlerin yasadıkları bölgelere bagımsızlık verilmesi istenmekteydi. Bu kararla ilgili olarak yazılan mektup, Resit Kaban ve Seyit Ahmet Berzenci aracılıgı ile Paris’e gönderilmek istenmistir. Bu kisiler yazılan bu mektup ile birlikte yola çıkmıslarsa da Paris’e gitmeye muvaffak olamamıslardır258 . 

İngilizlerin Seyh Mahmut ile arasının bozulmaya basladıgı bu günlerde, Sivil Komiser Sir Arnold Wilson durumun degerlendirilmesi amacı ile Bagdat’ta bir 
konferans toplamıstır. Konferansa Binbası Soane, Yüzbası Noel, Evelyn Leachman259 ve Gordon Walker’ın da içinde bulundukları uzmanlardan bir gurup katılmıstır. Bu konferansta Musul ve Süleymaniye çevresindeki genel durum ile Seyh Mahmut’un önderligi tartısıldıktan sonra, Seyhin gücünün yavaş yavaş azaltılması kabul edilmistir. 

Alınan kararlar arasında; Yüzbası Noel’in Süleymaniye’deki görevine son verilerek, Süleymaniye Siyasi Bürosu’na Binbası Soane’un getirilmesi; Seyh Mahmut’un otoritesi altındaki bölgelerin ve asiretlerin ondan vazgeçmelerine izin verilmesi de bulunmaktaydı. Soane’un atanması, aslında ngilizlerle Seyh Mahmut’un arasının ne kadar bozuldugunun bir göstergesiydi. Çünkü Berzenci ailesi ile Binbası Soane arası pek hoş degildi260 . 

Meydana gelen bu olaylar sırasında, Musul ve çevresindeki Nasturiler ve diger Hıristiyanlara özel bir önem verilmesi ve bunların önemli görevlere getirilmesi 
nedeniyle Kürtler arasında tepki hareketleri ortaya çıkmaya baslamıstır. Bunun sonucunda Zaho’nun 30 mil kuzeyinde bulunan Goyan bölgesinde Hıristiyan 
Nasturilere karsı Kürtler tarafından harekete geçilmiş ve bazı kisiler öldürülmüstür. Bunun üzerine, bölgede görevli olan Yüzbası Pearson bu bölgeye giderken 4 Nisan tarihinde isyancı Kürt gurupları tarafından öldürülmüstür. Bu olaydan bir süre sonra ise 

 İngiliz subaylarında Yüzbası Willy ve Tegmen Mc Donald öldürülmüstür261 . 
Yüzbası Noel’in Süleymaniye’den ayrılmasından sonraki dönemde, İngilizler devlet dairelerine Hintliler, Araplar, Afganlar, Yahudiler ve Ermenilerden olusan yeni memurlar yerlestirerek, Seyh Mahmut’a karsı tedbir almaya çalısmıslardır. Bu arada, Süleymaniye’de bulunan bazı kisiler de ngilizlere casusluk yapmaya ve bununla övünmeye baslamıslardır. Bu dönemde Seyh Mahmut’un otoritesi yavaş yavaş azalmaya baslamıstır. Tabi aynı dönemde ngilizler kendileri için saglam temeller olusturmaya ve bölgedeki diger asiretlerle güç sahiplerini kullanma yoluna gitmislerdir262 . 

 Seyh Mahmut Berzenci’nin kendileri açısından yeterince kullanıslı olmayacagını gören ve aralarındaki iliskiler bozulmaya baslayan ngilizler, Kadiri Tarikatı’na mensup olan Seyh Mahmut yerine, bölgede daha da etkin olan Naksibendi Tarikatı mensuplarına yönelmeye baslamıslardır. Bu ortamda karsılarına Seyh Ubeydullah’ın torunu Seyit Taha çıkmıstır. Bu dönemde, İran Kürtlerinden Simko263 ile birlikte hareket etmeye baslayan ve etkin bir güce sahip olan Seyit Taha, İngilizler için önemli bir koz olarak ortaya çıkmıstır. 1919 yılı Mayıs ayında Bagdat’ta yapılan görüsmeler sonrasında Seyit Taha İngilizler için önemli bir güç sahibi olarak görülmeye baslamıstır264 . 

İngilizler ile arası gittikçe bozulan Seyh Mahmut Berzenci 1919 Mayıs’ında İngilizlere karsı isyan hareketine girismistir. İngilizlere karsı birlik çagrıları yapan ve çevresine bir miktar asker toparlayan Seyh Mahmut komutasındaki isyancılar, 21 Mayıs 1919’da Süleymaniye'nin yönetimini tümden ele geçirmistir. 
Bunun üzerine İngilizler seri bir biçimde harekete geçmisler ve görevlendirdikleri 18’inci Tümen amansız bir biçimde isyanı bastırmaya baslamıstır. 
Yapılan çarpısmalar sonucunda 17 Haziran 1919’da Seyh Mahmut yaralı olarak İngilizlere esir düsmüstür. Bagdat’ta yargılanan Seyh Mahmut idama mahkum edildikten sonra Hindistan’a sürülmüstür265. 1922 yılında Musul ve çevresinde İngilizlerin güç duruma düsmesi üzerine Seyh Mahmut sürgünden geri getirilecek ve yeniden isbasına geçirilecektir. 

3-Mondros Mütarekesi’nin İmzalanmasından Sonraki Dönemde İstanbul’daki Kürt Dernek ve Teskilatları ve Bunların Faaliyetleri 

    II. Mesrutiyet’in ilanından sonraki dönemde Osmanlı Devleti topraklarında yasayan bir çok etnik gurubun kurmaya basladıkları cemiyetlere paralel olarak, Kürtler arasında da yeni cemiyetler kurulmaya baslamıstır. Bu dönem içerisinde kurulan ilk Kürt Cemiyeti “Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti (Kürt Yardımlasma ve İlerleme Dernegi)”dir. 19 Eylül 1919’da İstanbul’da kurulan bu cemiyet, genel olarak 
İstanbul’da yasamakta olan Kürt ileri gelenlerinin katılımı ile ortaya çıkmıstır. Kuruluş asamasının ardından bu cemiyet 25 Eylül 1908’de İstanbul’da bir kulüp 
açmıstır266 . 
İstanbul’da kurulan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin, kısa bir süre içinde Bitlis, Diyarbakır ve Musul’da subeleri açılmıstır. Diyarbakır Subesi’nin baskanlıgına ise Müfti Suphi Efendi seçilmistir. Bu cemiyetin Bitlis Subesi 1909 yılında İttihat ve Terakki ile birlesme yoluna gitmistir267 . 

Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin kurulusu sırasında, bu dönemde stanbul’da da etkin olan güçlü Kürt ailelerinden Semdinan (Seyh Ubeydullah soyuna verilen ad), 
Baban ve Bedirhaniler etkin bir rol oynamıslardır268 . Kurucu baskanlıgına Seyh Ubeydullah’ın oglu Seyit Abdülkadir’in getirilmesinin ardından bu cemiyet, 
faaliyetlerini özellikle stanbul’da bulunan Kürt hamallar ve Kürtlerin yasadıkları yerlerdeki insanlar üzerinde etkin kılmaya çalısmıstır. Bu cemiyete mensup olan kisiler, özellikle de Bedirhaniler, Ermeniler ile isbirligi yapılması hususunda faaliyet gösterilmesini istemekteydiler. Ancak cemiyetin baskanı olan Seyit Abdülkadir bu hususta bunlarla ihtilaf içindeydi ve Osmanlı sınırları içinde kalınarak, Kürtlere bazı haklar verilmesini talep etmekteydi269 . 

“Kürt Teavün ve Terakki Gazetesi” isimli bir gazete de çıkaran bu cemiyet, 1912 yılında Balkan Savası sırasında, zamanın hükümeti tarafından zararlı görülerek 
kapatılmıstır270 . Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin kapatılmasının ardından, İstanbul’da bulunan Kürt Ögrenciler tarafından 27 Temmuz 1912’de Cıvata Talebeyi Kurdan (Kürt Ögrencileri Dernegi) “Hevi” kurulmustur271. Özellikle okur-yazar Kürtler üzerinde etkin olmak amacı güden Hevi Cemiyeti mensupları, 1913 yılında Roji Kürd isimli bir dergi çıkarmıslardır. Bunun ardından ise Hetavi Kürd isimli bir dergi daha çıkarılmaya baslanmıstır272. Hevi Cemiyeti’nin sviçre Lozan’da da subeleri açılmıstır. 
   Lozan’daki subenin açılmasında, burada egitim gören Diyarbakırlı Cemilpasazade ailesine mensup gençler esas rolü oynamıslar ve bu subenin baskanlıgına, Kürtçülük faaliyetlerinde daha sonraki dönemde etkin olarak öne çıkan Cemilpasazade Ekrem getirilmistir273 . 
I. Dünya Savası’nın baslamasının ardından Hevi Cemiyeti kapanmıssa da, bu savasın sona ermesinden sonra, 1919’da stanbul’da yeniden kurulmustur. Bu cemiyeti yeniden canlandıran stanbul Üniversitesi’nde okuyan Kürt gençleri, Ekrem Cemilpasazade’yi kendilerine ”fahri reis” yapmıslardır274 . 

DİPNOTLAR;

239 Edward Charles Noel’in faaliyetleri ile ilgili olarak yapılan çalısmalarda, bu kisi Binbası olarak adlandırılmaktadır. Ancak bu kisinin Binbası rütbesine atanması tarihi, 
      21 Aralık 1919’dur. E.Kurubas, a.g.e., s.45. 
240 R.Hilmi; a.g.e., s.20; E.Kurubas, a.g.e., s.50;M.S Lazarev; a.g.e, s.38; 
      http://www.kurdinternet.com/article.php?sid=2317. 
241 E.Kurubas, a.g.e., s.45. 
242 Peter Hopkirk; İstanbul’un Dogusunda Bitmeyen Oyun, Sabah Kitapları, İstanbul, 1995, s.175. 
243 E.Kurubas, a.g.e., s.45. 
244 Peter Hopkirk; stanbul’un Dogusunda Bitmeyen Oyun, Sabah Kitapları, İstanbul, 1995, s.71. Ancak Wassmuss, yapılan faaliyetler sonucunda sıkıstırılıp, ekibi 
      imha edilmisse de kaçmayı basarmıstır. Mim Kemal Öke; “Ajanların Gizli Tarihi”, Kutsal Topraklarda Casuslar Savası, İstanbul, 1995, s.16. 
245 Yüzbası Noel’in Bakü ve çevresindeki faaliyetleri için su çalısmaya bakılabilir. Peter Hopkirk; a.g.e., s.172-213. 
246 Gönderilen bu talimat üzerine, Yüzbası Noel ilk iş olarak Süleymaniye’de bulunan Türk ve Arap memurları Kürtlerle degistirmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.39. 6. 
      Ordu Kumandanı Ali İhsan Pasa’nın 27 Aralık 1918 tarihinde Harbiye Nezareti’ne gönderdigi sifre raporuna göre, İngilizlerin tesviki ile Musul ve Kerkük çevresindeki 
       bölgede Türkçe yazısma dahil olmak üzere Türkçe konusmak yasaklanmıstır. Genelkurmay Baskanlıgı; Türk stiklal Harbi Mondros Mütarekesi Ve Tatbikatı-I, 
       Ankara, 1992, s.132. 
247 E.Kurubas, a.g.e., s.50. 
248 R.Hilmi; a.g.e., s.20-21 
249 E.Kurubas, a.g.e., s.50. Bunun temel sebebi, Seyh Mahmut Berzenci’nin Kadiri Tarikatı’na mensup olması idi. Oysa bu bölgede yasayanların çogunlugu 
      Halidi Naksibendi idiler. Bunun yanında, 14 Aralık 1918 tarihli bir İngiliz belgesine göre “… Kıfri ve Kerkük havalisinde yasayan asiretler ve kent halkı Seyh Mahmut’un
      önderligini kabul etmemekte ve Seyh Mahmut da bunların kendi önderligine katılması için baskı yapılmaması gerektigini kabul etmektedir”. 
      Ahmet Mesut; İngiliz Belgelerinde Kürdistan 1918-1958, Doz Yayınları, İstanbul, 1992, s.21. Burada belirtilen Kıfri ve Kerkük’ün ahalisi hemen hemen Türklerden 
      oluşmaktaydı. 
250 1918 yılında Mısır’da baslayan bagımsızlık isteklerinin ardından 1919 yılında ayaklanma baslamıstır. Bunun yanında Afganistan-Hindistan sınırında da belirli 
      çatısmalar meydana gelmekteydi. Bu ise, savastan bıkan İngiliz kamuoyunun yeni çatısma haberleri ve savaş masrafları hususundaki huzursuzlugu daha da 
      arttırmaktaydı. D.Fromkin; a.g.e., s.413. 
251 A.R.S.Attar; a.g.e., s.88-89. İngiliz isgalinin ilk ayı olan Kasım ayında, Britanya Yüksek Komiseri, Kifri, Kerkük, Altınköprü, Erbil, Raniya ve Süleymaniye bölgelerinin 
      darı ve tütün yetistirilen, zengin tarım alanları ile ilgili arastırmalar yaptırmış ve bu bölgelere demiryolu yapımı için çalısmalar baslattırmıstır. 
      M.S Lazarev; a.g.e, s.79. 
252 İngilizlerin yaptıgı bu maddi yardımlar, Seyh Mahmut ve bölgedeki ileri gelenler üzerinde olumsuz bir etki yapmıstır. Bu kisiler, bu durumun ebedi olarak devam 
      edecegi hayaline kapılmıslardır.. R.Hilmi;a.g.e., s.21.
253 M.S Lazarev; a.g.e, s.45.
254 Hüseyin Tahiri; “Kerkük - Tarih tartısmaya son vermelidir”, 
      http://www.kerkuk-kurdistan.com/kerkukek.asp?ser=3&cep=9&nnimre=1064. 
      Seyh Mahmut’un otoritesinin artmaya baslaması ve gelecege yönelik olarak bagımsızlık talebinin ngiltere açısından ortaya çıkaracagı tehlikelere karsı
      tedbir amacıyla, Noel’in Süleymaniye’ye gitmesinden bir süre sonra, Kasım 1918 ortalarında, Seyh Mahmut’u pek sevmeyen ve bu bölgede uzun müddet kılık 
      degistirerek yasamıs olan Binbası E.B.Soane Süleymaniye’ye gönderilmistir. M.S Lazarev; a.g.e, s.41.
255 R.Hilmi; a.g.e., s.21. Burada ismi geçen Faik Tapo, Yüzbaş Noel’in Nusaybin, Mardin, Diyarbakır ve çevresine yaptıgı ziyaret sırasında yanında bulunan kisidir. 
256 A.R.S.Attar; a.g.e., s.92 
257 R.Hilmi; a.g.e., s.22. Bu dönemde İngiliz hakimiyetine karsı ortaya çıkan hosnutsuzluk büyük bir orana varmıstır. M.S Lazarev; a.g.e, s.73. İngilizlere karsı 
      gelisen bu hosnutsuzlugun en önemli nedenlerinden biri, bu bölgede yürütülmekte olan Osmanlı-Türk taraftarı propagandadır. E.Kurubas, a.g.e., s.97. 
      İngilizlerin Bagdat Siyasi kısmının İstanbul Yüksek Komiserligi’ne gönderdigi 21 Mart tarihli telgrafa göre, Musul ve çevresinde yasayan bazı Kürt seflerine, 
      Sırnak Kürtlerinin reisi Abdurrahman Aga tarafından sert bir İngiliz aleyhtarı mesaj gönderilmistir. Gönderilen bu mesajın esas olarak İstanbul’daki bazı yetkililer 
      tarafından organize edildigi ve bu kisilerin tespit edilerek izlenmesi hususunda talepte bulunulmustur. Aynı sekilde, Mezopotamya Genelkurmayı’ndan İstanbul 
      Yüksek Komiserligi’ne gönderilen 9 Nisan 1919 tarihli gizli yazıda, bazı Kürt ileri gelenlerinin, İngiliz boyundurugunu reddetmeye ve Türk hükümranlıgı (koruması) 
      altında bagımsızlıklarını ilan etmeye çagıran bir mektupla birlikte, 25 Mart civarında Süleymaniye’ye gitmek üzere Musul üzerinden geçtikleri belirtilmektedir. 
      Ahmet Mesut; İngiliz Belgelerinde Kürdistan 1918-1958, Doz Yayınları, İstanbul, 1992, s.25, 29, 37. 
258 R.Hilmi; a.g.e., s.21. 
259 Yukarıda da belirtildigi gibi, Evelyn Leachman 1910 yılında Musul ve çevresinde bulunmuş ve burada birçok yerel ileri gelenlerle görüsmelerde bulunmustur. 
       İngiliz isgalinin ardından Musul’a askeripolitik yönetici olarak atanan bu kisi, burada Arap ve Kürtleri ön plana çıkararak, bu iki etnik gurup arasında denge kurmaya 
       çalısmıstır. Daha sonra ortaya çıkan ayaklanmalar sırasında, bu ayaklanmaları bastırıp halka gözdagı vermek için bazı Kürt liderlerini öldürten Leachman, 
       Ekim 1919’a kadar Musul da kalmıs, daha sonra ise Indian Political Department’a yönetici olarak atanmıstır. Mithat Baydur; “Gerard Evelyn Leachman”, 
       Kutsal Topraklarda Casuslar Savası, İstanbul, 1995, s.99-100 
260 E.Kurubas, a.g.e., s.51. Lazarev, yapılan bu degisimin nedeni olarak, Noel’in Seyh Mahmut ile olan kisisel iliskilerine ve Soane’un daha tecrübeli olmasına 
      baglamaktadır. M.S Lazarev; a.g.e, s.43. Yapılan bu degisim sonrasında, Yüzbası Noel, ileriki sayfalarda görecegimiz üzere bugünkü Türkiye toprakları içinde 
      kalan bölgeye bir arastırma gezisine gönderilmistir. Refik Hilmi’ye göre Noel bu görev degisikliginden kazançlı çıkmıstır. Zira bu husus ile ilgili daha önceden 
       taleplerde bulunmustur. R.Hilmi; a.g.e., s.22. 
261 A.Mesut; a.g.e., s.37; M.S Lazarev; a.g.e, s.42; E.Kurubas, a.g.e., s.90. Lazarev, Dogu ve Güneydogu Anadolu’da bulunan İttihatçıların İslamî sloganları 
      kullanarak İngilizleri zor duruma düsürmek amacı ile Hıristiyanlara karsı tepki hareketlerini kullandıklarını ifade etmektedir. İngilizlere karsı yürütülen 
      bu faaliyetlerin merkezini Mardin ve Diyarbakır olusturmaktaydı. Bu faaliyetlerin örgütleyicisi olarak da eski 6. Ordu Komutanı Ali İhsan Pasa’nın bölgeden ayrılmadan 
      önceki dönemde olusturdugu teskilatın oldugu belirtilmektedir. Bu faaliyetlerin amacı ile ilgili olarak da, stratejik açıdan önemi bulunan Güneydogu Anadolu 
      bölgesinin İngilizler tarafından isgal edilmesinin önünün alınması ve İngilizlerin daha da ileriye gitmelerine engel olma olarak açıklanmaktadır. 
      M.S Lazarev; a.g.e, s.63, 68. İngiliz aleyhtarı faaliyetlerin amacı olarak gösterilen ngiliz isgalinin ilerlemesinin engellenmesi hususuna ragmen, 
      İngilizler 6 Aralık 1918'de Kilis'i, 17 Aralık 1918'de Antep’i, 22 Subat 1919'da Maras’ı ve 24 Mart 1919'da Urfa’yı isgal etmislerdir. Genelkurmay Harp Dairesi 
      Baskanlıgı, Türk İstiklal Harbi IV. Cilt Güney Cephesi, Ankara, 1966, s.13. 
262 R.Hilmi; a.g.e., s.23-25. 
263 İran Kürtlerinden olan smail Aga Simko, Mart 1918’de Hakkari Nasturilerinin dini lideri olan Mar Samun’u öldürmüs ve bölgedeki Hıristiyanlara karsı faaliyetlerde 
      bulunmustur. I. Dünya Savası’nın sonlarında gerçeklesen bu olay sonrasında İngilizler için Simko önemli bir tehdit olarak görülmeye baslamıstır. 
      M.S Lazarev; a.g.e, s.21;
264 Musul-Kerkük İle İlgili Arsiv Belgeleri (1525-1919), Ankara, 1993, s.392-94; E.Kurubas, a.g.e., s.98; A.R.S.Attar; a.g.e., s.92. Mayıs 1919’da yapılan 
      bu görüsmelerde, Seyit Taha birlikte hareket ettigi Simko’nun da etkisi ile ran’ın batı kesimlerindeki bazı yerler ile birlikte Musul ve çevresine içene alan birlesik 
      bir Kürdistan’ın kurulmasını talep etmistir. E.Kurubas, a.g.e., s.98; Naci Kutlay; İttihat ve Terakki ve Kürtler, Ankara, 1992, s.279.
265 William Aegleton; Mahabat Kürt Cumhuriyeti, Koral Yayınları, İstanbul, 1991, s.40; M.S Lazarev; a.g.e, s.64; A.R.S.Attar; a.g.e., s.93; 
      http://www.bilgin.nu/books/barzani/1.php; 
      http://www.kurdinternet.com/article. php?sid=2317
266 Malmisanij; Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve Gazetesi, Avesta Yayınları, stanbul, 1999, s.17. Naci Kutlay’ın yazdıklarına bakılırsa, daha sonraki döneme ait  Kürtçü liderlerden olan Zinar Silopi’ye göre, bu cemiyetin kurucuları olan ve Saray’a yakın “Kürt Ümera ve Pasaları”, dayanakları olan Sultan’ın durumunun 
zayıflaması ile saskın duruma düsmüş ve mededi Kürtlükte bulmuslardı. Ona göre, bu kimseler, bu duygularla, “Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti”ni kurmuslardır. N.Kutlay; a.g.e., s.136. 
267 Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr.Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.34. 
268 N.Kutlay; a.g.e., s.220. 
269 Mustafa Akyol; Kürt Sorununu Yeniden Düsünmek Yanlış Giden Neydi? Bundan Sonra Nereye?, Dogan Kitap, İstanbul, 2006, s. 60; Malmisanij; 
      Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti ve Gazetesi, Avesta Yayınları, İstanbul, 1999, s.38; 
270 Sükrü Mehmet Sekban; Kürt Sorunu, Kamer Yayınları, İstanbul, 1998, s.163. Kapatılmasından önceki dönemde, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti, 1909 yılında, 
      Kürtlerin yasadıkları illerin ıslahı ve imarı için dönemin hükümet baskanı Kamil Pasa’ya bir muhtıra vererek, etkin önlemlerin alınması ve Kürdistan’a arastırmacı uzmanlar gönderilmesini istemistir. N.Kutlay; a.g.e., s.221. 
271 Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.57; Sükrü Mehmet Sekban; Kürt Sorunu, Kamer Yayınları, 
      İstanbul, 1998, s.11 
272 Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.58. Hetavi Kürd’ün, Roji Kürd’ün kapanmasının ardından çıkarıldıgını 
      söyleyen Naci Kutlay, derginin masraflarının büyük bir kısmının Seyit Abdülkadir kanalıyla Kürt hamallar tarafından ödendigini belirtmektedir. N.Kutlay; a.g.e., s.181. 
273 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, Avesta Yayınları, İstanbul, 2004, s.97. 
274 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, Avesta Yayınları, İstanbul, 2004, s.99, 238. Bu bilgileri veren Malmisanij, Kürt Milliyetçiligi ve Abdullah Cevdet isimli eserinde ise, Hevi Cemiyeti’nin 1918’de Kürt Ulusal Partisi adıyla yeniden kuruldugunu ve bir süre sonra Kürt İstiklal Komitesi adını aldıgını  belirtmektedir. Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve Dr. Abdullah Cevdet, Jina Nû Yayınları, Uppsala, 1986, s.61. Ancak yukarıdaki çalısması daha sonraki tarihli  oldugundan dolayı, biz 1919 yılını esas aldık. 


BU YAZI DİZİSİ
11 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****