28 Eylül 2018 Cuma

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922) BÖLÜM 11

MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİNDE DOGU VE GÜNEYDOGU ANADOLU’DA YABANCI DEVLETLERİN FAALİYETLERİ (1918-1922)  BÖLÜM 11

3.1-Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Kurulusu 

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından, Osmanlı topraklarındaki isgallerin baslaması ve devletin gelecegi hakkındaki karamsarlık nedeniyle, Anadolu üzerinde yasamakta olan bazı guruplar ayrılıkçı faaliyetlere girismeye baslamıslardır. 
Wilson ilkelerinin ilanından sonra, gelecekte kendilerinin de bagımsız olabilecegi hayaline kapılan bazı Kürtler, yer yer faaliyete geçmeye baslamıslardır. Osmanlı 
Devleti’nin tilaf güçleri tarafından ortadan kaldırılacagını düsünen bu Kürtler, kendilerinin yasadıkları yerlerin Ermenilerin idaresine verilmesi tehlikesinin de ortaya çıkması ile teskilatlanmaya ve yapılacak olan barış antlasmasında söz söyleme hakkına sahip olmaya çalısmıslar dır275 . 

Böylesi bir ortam içerisinde stanbul’da yasamakta olan Kürtler tarafından 17 Kanunuevvel 1334 (17 Aralık 1918) tarihinde Kürdistan Teali Cemiyeti kurulmustur276 . 
Kurulusu sırasında yönetim kurulu su sekilde olusturulmustur. Baskan Seyit Abdülkadir277 , Katib-i Umumi Baban-zade Hüseyin Sükrü Bey olup, Dr. Sükrü 
Mehmed Sekban Bey, Muhittit Nami Bey, Baban-zade Hikmet Bey ve Aziz Bey de kurucu üye olarak yer almıslardır278 . 
Kurucu üye olarak belirtilen bu kisiler dısında Kürdistan Teali Cemiyeti’nde aktif rol alan kisiler de sunlardır: Kamuran Ali Bedirhan, Necmettin Hüseyin, Kürt Amele Reisi Resit Aga, Kadızade M.Sevki, Kürdistan Dergisi Ser-muharriri Arvasi-zade Mehmed Sefik ve Mesul Müdürü Mehmed Mihri, Jin Dergisi Müdür-i Mesulü Hamza, Emin Feyzi, Vanlı M.Selim Begi, Berzenci-zade Abdülvahid, Dr.Hamit Sakir, Lâv Resit, Dr.F.Berho, Hakkarili Abdurrahim Rahmi, Yemlüki-zade Aziz ve Heyzani-zade Kemal Fevzi279 . 
Kürdistan Teali Cemiyeti’nin kuruluşu ile ilgili olarak Tarık Zafer Tunaya, bu cemiyetin Tevfik Pasa hükümeti tarafından kurduruldugunu belirtmektedir. Bu kisiye göre, Kürtlerin yasadıkları bölgelerin İtilaf devletlerince Ermeniler ve Araplar arasında paylastırılması için çalısmalar yapılması üzerine, ilerde anlasma yapılması daha kolay oldugu düsünülen Kürtlerin bu hususta çalısmalara girmesi hükümetçe istenmiş ve bunun sonucunda Kürdistan Teali Cemiyeti kurulmustur. 
Tunaya’ya göre, bu cemiyet bir siyasal parti olmadıgını açıklayarak ise baslamıssa da eylemleri tamamen siyasaldır ve de stanbul hükümetlerinin isteklerine ters yönde gelişmiştir280 . 

Kürdistan Teali Cemiyeti’nin önemli bir özelligi, onun simdiye kadar kurulan Kürt örgütlerine göre daha geniş bir tabana sahip olması ve asiretler üstü bir yapıda 
kurulmuş olmasıdır. Cemiyet, yalnızca önceki kusakların milliyetçiliklerini ve kent orta sınıflarını degil aynı zamanda asiret mensubu Kürtleri de kapsamaktaydı. 
Dahası, cemiyet İstanbul’da bulunan 15.000 Kürdü kucakladıgını iddia ediyordu281 . Üyeleri arasında pek çok Kürt aydınının yanı sıra, ileri gelen asiret mensupları da vardı282 . 
Kurulusunun ardından Kürtlerin yasadıkları yerlerde 19 sube açan bu cemiyet, kısa bir süre içerisinde etkin bir konuma gelmistir283 . 

Kurulusunun ardından Kürdistan Teali Cemiyeti içerisinde farklı görüsler ortaya çıkmaya baslamıstır. Cemiyetin üyeleri arasında önemli bir konuma sahip olan 
Bedirhaniler, aydın kesimden bir çok kisiyi etkileyerek kendi yanlarına çekmeye baslamıslar ve bir hizip olusturmuslardır. Bu hizbin genel amacı, Türk karsıtlıgı üzerine kurulu olup, tam bagımsız bir Kürdistan’ın olusturulmasıdır. Seyit Abdülkadir ve çevresindekilerin görüsü ise, Osmanlı himayesi altında, bu olmazsa ngiliz himayesi altında, fakat her iki durumda da bir Kürt özerkliginin kurulmasıdır284 . Bu iki gurup arasındaki çekismeler devam etmiş ve ileride de görecegimiz üzere Bedirhaniler cemiyetten ayrılarak baska bir cemiyet kurma yoluna gitmislerdir285 . 

İstanbul’daki Kürt hamallar ile yakın iliski gelistiren bu cemiyete, anılan hamalların büyük yakınlık duymasını saglamış ve bu yakınlık zamanla yardıma dönüsmüstür. 
Bu dönen içerisinde iktidarda bulunan hükümetler ile görüsmeler yürüten cemiyet, İttihat ve Terakki döneminde göç ettirilen Kürtlerin geri gönderilmeleri için etkin bir faaliyet göstermistir286 . 
Faaliyetlerini Kürtler arasında yürütmeye baslayan Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri, 1918 yılı Kasım’ında çıkmaya baslayan “Jin” Dergisini yayın organı haline getirerek, görüslerini burada ifade etmeye baslamıslardır. Bu arada “Kürdistan” isimli dergi de aynı amaçla yayınlanmaktaydı. 2 Ekim 1919 tarihine kadar 25 Sayı çıkan Jin Dergisi, Kürtçe’nin Kurmanci ve Sorani lehçelerinde yayın yapmıs, zaman zaman Türkçe yazılara da yer vermistir287 . 


3.2- Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Osmanlı İdarecileri, İngilizler ve Diğer Devlet Temsilcileriyle Görüsmeleri ve Faaliyetleri 

    1918’de kurulan Kürdistan Teali Cemiyeti yöneticilerinin genel fikir yapısı, I. Dünya Savası sonrasında Osmanlı Devleti’nin kötü gidisatının görülmesi ve bu 
gidisattan kendilerinin ne sekilde faydalanabilecegi ile mümkün mertebe kazanç elde etme düsüncesi idi. Bu düsüncelerle harekete geçen Cemiyetin yöneticileri, 
savasın en önemli galibi olan İngilizler basta olmak üzere, İtilaf güçleri ile dogrudan temasa geçmisler ve çok somut isteklerde bulunmuslardır. İtilaf güçleri ile kendi emelleri dogrultusunda görüsmelere devam ederken, aynı zamanda Osmanlı İdarecileri ile de görüsme ve diyaloglarına devam etmekteydiler. 
Tüm bu faaliyetler, Kürdistan Teali Cemiyeti yöneticilerini, karmasık bir iliskiler yumagına ve fikirler karmasasına itmisti. 
Bu yöneticiler, özellikle Kürtlerin yasadıkları bölgelerin Ermenilere verilmesi tehlikesinin gündemde olması nedeniyle, en önemli devlet gözüyle gördükleri İngilizler ile etkin bir diyaloga girmisler, belli bir noktadan sonra ise çalısmalarını İngiliz politikalarına endeksler bir hale gelmislerdir288 . 

Mondros Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından, kurulan Tevfik Pasa Hükümeti, İngilizlerin daha da ilerlemesinin önünün alınması için Kürtlerin Türk 
taraftarı olarak kalması ve İngilizlerin emperyalist çıkarlarına karsı belirli oranda kalkan olarak kullanılması düsüncesindeydi. 
Bu amaçla kurdugu hükümete Kürt kökenli bazı kisileri alarak bu düsüncesini faaliyet sahasına sokmaya çalısmıştır. Tevfik Pasa’nın kurdugu ilk kabinede Mesihat Bakanı Kürt kökenli Haydarizada İbrahim Efendi’dir. Evkaf Bakanı ise, Paris’te oturan Serif Pasa’nın amcası ve eski Dısisleri Bakanı Sait Pasa’nın kardesi İzzet Bey’dir. İzzet Bey’in enistesi olan ve Kürdistan Teali Cemiyeti’nde de önemli görevlerde bulunmuş ve daha sonraki dönemde Nemrut lakabı takılmış olan Mustafa Pasa’dır289 . 

Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri arasında etkin olmaya baslayan bagımsızlıkçı ve İngiliz yanlısı tavırlar, Osmanlı idarecilerini endiselendirmeye baslamıstır. İzmir’in Yunanlılar tarafından isgal edilmesi ve İngilizlerin Kürtler üzerindeki faaliyetlerinin artması sonucunda 26 Mayıs 1919 tarihinde Şura-yı Saltanat toplanmıstır. 
Bu toplantıya çagrılanlar arasında Kürdistan Teali Cemiyeti yetkilileri de vardır. Bu toplantıda, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin Kürtler üzerinde yapmakta oldugu 
propagandadan rahatsız olundugu toplantıya katılan iki kisilik Kürdistan Teali Cemiyeti temsilcilerine ifade edilmistir290 . 

Yapılan Saltanat Surası’na ragmen Kürdistan Teali Cemiyeti mensuplarının Kürtler üzerindeki faaliyetlerinin artması üzerine, bu cemiyet ve Kürtler, hükümetin genel olarak mesgul oldugu bir diger mesele olarak ortaya çıkmıstı. Tevfik Pasa’nın İngiliz ilerlemeleri ve Ermenilere karsı olması amacıyla kurulmasını özendirdigi bu cemiyet, Osmanlı hükümetlerinin basını agrıtan bir mesele haline gelmistir. Bu süreç içinde, 18 Haziran 1919’da toplanan Bakanlar Kurulu, Kürtler ile ilgili meseleleri görüsmüş ve Hükümet yetkilileri, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin etkinliginin azaltılması için yeni kararlar almıstır. Alınan bu kararlara göre; Kürt asiret reislerine madalya ve ünvanlar verilerek tatmin edilmeleri, savaş yıllarında Konya ve Ankara’ya göç ettirilmiş olan Kürtlerin geri gidebilmeleri, kendilerine hayvan ve çadır verilmesi yoluna gidilecekti. Bunun yanında, Kürt kökenli Haydarizade brahim Efendi, Abuk Ahmet ve Bahriye Nazırı Avni Pasalardan olusan bir heyetin Kürtlerin yasadıkları yerlere gönderilerek Kürdistan Teali Cemiyeti’nin gereksizliginin anlatılması da bu kararlar arasında yer almıstır291 . 

Alınan bu kararlara ragmen, Bab-ı Ali, Kürdistan Teali Cemiyeti mensuplarının davranısları ile bu dönemde Yüzbası Noel’in Diyarbakır ve çevresi ile İstanbul’daki faaliyetlerinden rahatsız olmuş ve Kürt hareketlerinin merkezi otoriteye karsı politik misyon tasıdıgını düsünmeye baslamıstır292 . Bab-ı Ali, Temmuz ayının baslarında, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin son çalısmalarını sorgulamak ve bu cemiyet üyeleri ile İngilizler arasındaki görüsmelerde neler konusuldugunun öğrenilmesi için cemiyetin önde gelenlerini çagırtmıstır. 10 Temmuz 1919’da yapılan görüsmeye, hükümet adına eski Seyhülislam ve simdi de nazır olan Haydarizade İbrahim Efendi, eski Harp Nazırı Abuk Pasa ve Bahriye Nazırı Avni Pasa katılmıstır. Seyit Abdülkadir baskanlıgındaki Kürdistan Teali Cemiyeti heyetinde ise Mevlanzade Rıfat, Emin Ali Bedirhan, Yüzbası Emin ve Binbası Avni Beyler bulunmuştur293 . 

Yapılan bu görüsmede Hükümet temsilcisi Haydarizade İbrahim Efendi, Kürdistan Teali Cemiyeti’ne mensup kisilerin bagımsızlık pesinde kostukları ve 
hükümeti tanımadıklarını belirterek, taleplerinin neler oldugu hususunda cemiyet üyelerinden bilgi istemistir. Toplantıya katılan Yüzbası Emin Bey’in bu iddiaları 
reddetmesi üzerine, Haydarizade “Kürtlerin Osmanlı Devleti’nden ayrılmayı istemediklerini ben de biliyorum; ancak aldatılmış olmaları mümkündür. 

Süleymaniye’yi isgal eden ngiltere büyük bir Kürdistan kurmaya çalısmakta ve dogu illerini de bu Kürdistan’a ilhak etmek istemektedir. Biz böyle görüyoruz” diyerek, İstanbul Hükümeti’nin bu dönemde çevrilen İngiliz entrikalarından haberdar oldugunu ifade etmistir. 
Bunun üzerine Mevlanzade Rıfat, Damat Ferit’i, Paris’te Dogu Anadolu’yu Ermenilere peskeş çekmekle suçlamış ve İngilizlerin bu durumda Kürdistan açısından daha iyi oldugunu ifade etmistir294. 

Bu ise hükümet yetkililerini hem sasırtmış hem de sinirlendirmistir. Hükümet yetkilileri itidalli olunması ve Damat Ferit’in dönüsünün beklenmesi gerektigini ifade etmislerdir. Bu ortamda Avni Pasa, durumun karısık oldugunu ve ortak bir amaç için çalısmak gerektigini belirterek, su an için onların yardım ve itaatlerini beklediklerini, ne zaman Kürtleri düsünemeyecekleri ve durumun daha da kötü gittigi bir noktaya gelirlerse “... O zaman size söylerim; gidin ve basınızın çaresine bakın” diyeceklerini belirtmistir. 

Bu söz üzerine Mevlanzade Rıfat “Ancak o durumda bizim kendi basımızın çaresine bakmamız için çok geç olmayacak mı? Su anda herkesin kaderi Paris 
Konferansı’nda tayin edilmek üzere. Her hükümet ve her ulus orada verilen kararlara hürmet etmek zorunda. Dolayısıyla, cemiyetimiz Kürt ulusunun selameti için Kürdistan'da barış ve sükuneti korumaya çalısmaktadır” diyerek yaptıklarını savunma yoluna gitmistir. Bunun ardından Emin Ali Bedirhan kendilerine özerklik verilip verilmeyecegini sormus, Avni Pasa ise, savaş öncesi dönemde Yemen’de uygulanan sistemin Kürtlerin yasadıkları yerlerde de uygulanabilecegini ifade etmistir. Bunun ardından Emin Ali Bedirhan, Kürtlerin yasadıkları yerlere Kürt kökenli Vali ve görevlilerin gönderilmesini talep etmistir. Görüsmenin sonucunda, Kürtlerin yasadıkları yerlere Kürt kökenli Vali ve görevlilerin atanması kararlastırılmıstır295 . 

Daha sonraki dönemde de Kürdistan Teali Cemiyeti ile İstanbul hükümetleri arasında bazı görüsmeler olmustur. Erol Kurubas’ın ifadesine göre, Damat Ferit Pasa Anadolu’daki harekete karsı Kürtleri kullanma siyasetini 1920 yılında da devam ettirmistir. Mustafa Kemal hareketine karsı bir koz olarak kullanılmak istenen Kürtlerin ve Kürdistan Teali Cemiyeti’nin faaliyetlerine bu nedenle göz yumulmus, fakat basarılı olunamamıstır296 .

Kuruluş asamasından sonraki dönemde, Kürdistan Teali Cemiyeti mensuplarının en fazla irtibatta bulunarak görüsmeler yaptıkları kesim İngilizler olmustur. Zira 
İngiltere, savasın galibi olan tilaf devletleri arasında, Ortadogu bölgesindeki en güçlü ülke konumundaydı. Bu nedenle savaş sonrasındaki olusumun İngilizler 
tarafından sekillendirilecegi, bundan dolayı da kendileri için İngilizlerin kurtarıcı güç konumunda olabilecegini düsünmekteydiler. Yukarıda da belirttigimiz gibi, 
Kürtlerin yasadıkları topraklar üzerinde bir Ermeni devletinin kurulması fikri, Kürtler için en kötü son olarak görülmekteydi. I. Dünya Savası sırasında, Ruslar ile birlikte hareket eden Ermeni çetelerinin Kürtlerin de yasadıkları bölgelerde yaptıkları katliamlar hafızalarda derin izler bırakmıs, bunun tekerrür etme olasılıgı, Kürtler için en büyük korku haline gelmistir. 

Mütareke döneminde, gelecekteki yapının İngilizler tarafından sekillendirilecegi düsüncesinde olan Kürdistan Teali Cemiyeti mensupları ile İngilizler arasındaki ilk görüsme, 2 Ocak 1919 tarihinde gerçeklesmistir. Kürdistan Teali Cemiyeti içinde etkili olan sahıslardan; Bediüzzaman Said-i Kürdi, Mustafa Pasa, Emin Ali Bedirhan ve diger bazı Kürt önde gelenleri, İngiltere Yüksek Komiseri’ni ziyaret ederek bazı isteklerde bulunmuslardır. İsteklerden ilki; Sivas, Ankara, Adana, Konya, Halep illerindeki nüfusun bir kısmının, Erzurum, Van, Bitlis, Harput, Diyarbakır ve Musul’daki nüfusun ezici çogunlugunun Kürt oldugu ileri sürülerek, bu illeri kapsayacak uygun yerde sınırları saptanan bur Kürdistan oluşturulması, bunun yanında, Osmanlı sınırları içinde bulunan veya ayrılan yerlerdeki azınlıklara verilen haklardan Kürtler de yararlanmalı ve Kürtlere İngiliz himayesi altında özerklik verilmelidir297 . 

Ocak ayında yapılan bu ziyaretin ardından, Nisan ayının baslarında Kürdistan Teali Cemiyeti’ne mensup bazı kisiler baskanları olan Seyit Abdülkadir’in liderliginde İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi Siyasi Memuru A.Ryan’ı ziyaret etmislerdir. Yapılan bu ziyarette, özerk bir Kürdistan’ın kurulması ve Ermenilerin hakimiyeti altında yasayamayacaklarını belirten heyet, Kürtler arasında meydana çıkan İngiliz aleyhtarı hareketlere karsı298 , İngilizlerin gönlünü kazanmaya çalısmıslardır299 . 
İngilizler ile Kürdistan Teali Cemiyeti arasında iliskiler karmasasının yasandıgı bu dönemde, İngilizlerin bir diger düsüncesi de, kendilerine taraftar olan bazı Kürt önde gelenleri, Kürtlerin yasadıkları yerlere vali ve mutasarrıf olarak atamaktı. Bu düsünce ile Emin Ali Bedirhan’ı Diyarbakır Valiligi’ne, Hamdi Pasa’yı Onuncu Kolordu Komutanlıgı’na ve bir baska Kürd’ün de Mardin Valiligi’ne atanması hususunda tesebbüse geçmislerdir. Hatta atanması düsünülen kisilerden olan Emin Ali Bedirhan ve Seyit Abdülkadir, 16 Nisan 1919 tarihinde Nusaybin ve yöredeki asiret reislerine telgraflar çekerek, Emin Ali Bedirhan’ın yakında Vali olarak yöreye gelecegini bildirmişlerdir. Ancak Osmanlı Hükümeti bu hususta çekincelerini belirtmiş olmalıdır ki, bu atamalar gerçekleşmemistir300 . 

İngilizler tarafından Kürdistan Teali Cemiyeti hakkındaki iliskilerin sürdürüldügü süreçte, İstanbul’daki ngiliz Yüksek Komiser Vekili Amiral Richard Webb, Lord 
Curzon’a 21 Mayıs 1919’da, Kürt hareketi ile ilgili olarak bir yazı göndermistir. Gönderilen bu yazıda “En önemli Kürt önderlerinden bazılarının Türklerle olan 
baglarını kesinlikle koparmalarını saglamak kolay olacaktır; yeter ki çıkarlarının Ermeni çıkarlarına kurban edildigi korkusundan kurtarılsınlar. Öte yandan, eger İngiliz hükümetinden sempati görmezlerse, her yerde olay çıkarabilirler ya da Türk imparatorlugunu kurtarma savasına katılabilirler” demek suretiyle Kürt hareketini Türklerden uzak tutarak kendi kontrolleri altında bulundurmak gerektigini ifade etmistir301 . 

Yapılan bu görüsmeler ve yazısmalara ragmen Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinin çogunlugu genel olarak İngilizlere hep kuskuyla bakmıslar ve onların 
kendilerini tamamen gözden çıkarmalarını engellemek için büyük çaba harcamıslardır. Zira genel gidisata göre İngilizler Kürtlerin tümünü kapsayacak birlesik bir Kürdistan’ı hiçbir zaman düsünmemekteydiler. Bunun yanında Mayıs 1919’dan sonraki dönemde Anadolu’da yavaş yavaş gündeme gelmeye baslayan Mustafa Kemal Pasa’nın faaliyetleri de bu kisileri endiseye sevk etmekte ve ngiltere ile karsılıklı iliskilerinin daha da sıkı bir hale gelmesini saglamaktadır302 . 

Kürdistan Teali Cemiyeti ile ngilizler arasındaki iliskiler 1919 yılı yaz aylarında da devam etmistir. Amiral Calthorpe’un 12 Temmuz 1919 tarihli yazısına göre, 
İngilizler ile Kürdistan Teali Cemiyeti arasında yapılan görüsmeler sonucunda, Yüzbası Noel ile birlikte Güneydogu Anadolu Bölgesi’ne gidecek kisiler tespit edilmistir. 
Buna göre, bu kisiler Noel’den ayrı olarak bu bölgeye gidip, orada bulusacaklar ve asiretler ile görüsmelerde bulunacaklardı303 . 

Sivas Kongresi sırasında ortaya çıkan Ali Galip-Yüzbası Noel Olayı sonrasındaki dönemde, İngilizler ile Kürdistan Teali Cemiyeti arasındaki iliskiler devam etmistir. 
9 Aralık 1918 tarihinde Amiral Sir F.de Robeck’ten Lord Curzon’a gönderilen bir yazıya göre, 8 Aralık tarihinde Seyit Abdülkadir İngiliz siyasi memurlarından Hohler’i ziyaret etmistir. Bu yazıda, Kürtlerin bütün ümitlerini İngiliz Hükümeti ’ne bagladıgı belirtilmekte ve Kürtleri Mustafa Kemal hareketine karsı kullanmak için bazı güçlerin her parayı ödemeye razı oldukları belirtilmektedir304 . 

Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskanı ile İngilizler arasındaki iliskiler 1920 yılı içerisinde de devam etmistir. Amiral de Robeck’in 27 Subat 1920 tarihinde gönderdigi bir telgrafta, Seyit Abdülkadir’in İngiliz himayesinde yönetecegi bir birlesik Kürdistan’dan yana oldugu, ancak Türk egemenligine de karsı olmadıgı belirtilmektedir. 
Buna ilave olarak, Seyit Abdülkadir’in Kafkaslarda beliren Bolsevik tehlikesine karsı Kürtlerin kullanılabilecegini belirttigi de ifade edilmektedir. En son olarak da “ 
... belli durumlarda Abdülkadir’in halen bizim tarafımıza yararlı olabilecegini düsünmekteyim” demek suretiyle Seyit Abdülkadir’den faydalanmak gerektigi 
belirtilmektedir 305 . 

Amiral de Robeck, 2 Mart 1920 tarihinde gönderdigi bir diger telgrafta ise, Seyit Abdülkadir’in 8 Aralık’ta Hohler’e yaptıgı ziyaretten sonra ilk olarak 21 Subat’ta 
İstanbul’daki Yüksek Komiserlige gelerek kendisi ile görüstügünü belirtmektedir. Robeck’in belirttigine göre, bu görüsmede Seyit Abdülkadir, tüm Kürdistan’ın rızasını alabilecek kisinin bizzat kendisi oldugunu ve “... Türk milliyetçilerinin etkinliklerini önlemek ve bir Bolsevik ilerlemesini durdurmak için kendisinin ve halkının faydalı kılınmasını istirham ...” etmistir306 . 
İngilizler ile Kürdistan Teali Cemiyeti arasındaki iliskiler bundan sonraki dönemde de belirli oranda devam etmisse de, bu dönemde cemiyet içinde ortaya çıkan bölünme sonrasında, bu cemiyetin etkinligi gittikçe azalmıstır. Kürdistan Teali Cemiyeti mensuplarının görüsmelerde bulundukları bir diger devlet de Amerika Birlesik Devletleri’dir. I. Dünya Savası’nın sona erdirilmesinde etkin bir gücü olan bu devlet, savaş sırasında Wilson Prensipleri olarak bilinen ve ulusların kaderlerini belirleme hakları oldugu temelinde sekillendirilen bir beyanname yayınlamıstı. Savaş sonrası dönemde, stanbul’daki Kürdistan Teali Cemiyeti ileri gelenleri, ulusların kendi kaderlerini tayin etme hakkından kendilerinin de faydalanması prensibinden Kürtlerin de faydalanması gerektigini düsünerek bu dönemde stanbul’da bulunan Amerikan temsilcileri ile görüsmelerde bulunmuslardır307 . 

Amerikalılar ile Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri arasında 4 Agustos 1919 tarihinde bir görüsme gerçeklesmistir. Kürdistan Teali Cemiyeti baskanı Seyit 
Abdülkadir’in liderliginde Emin Ali Bedirhan, Bedüizzaman Said-î Kürdi ve Dr. Sükrü Mehmet Sekban’ın katıldıgı bu görüsmede, kurulması istenen Kürdistan ve Ermenistan üzerinde görüsmelerde bulunulmustur. Bu görüsme sırasında Kürtlerin yasadıkları yerlerde Ermenistan’ın kurulması gündeme geldigi zaman, hazır bulunanlardan Bedüizzaman Said-i Kürdi “Kürdistan eger deniz sahilinde olsaydı dritnautlarınız ile belki bu kararı tatbik edebilirdiniz,. fakat Kürdistan daglarına dritnautlarınız çıkamaz. 
Bu kararınız da tatbik edilemez” diyerek, Ermenistan’ın kurulmasının mümkün olmadıgını ifade etmistir308 . 

Kuruluş asamasından sonraki dönemde Kürdistan Teali Cemiyeti üyelerinin görüsmelerde bulundukları ve gelecek için yardım talebinde bulundukları ülkelerden birisi de Fransa’dır. Sykes-Picot Antlasması’na göre Musul da dahil olmak üzere Kürtlerin yasadıkları yerlerin Fransızlara verilmiş olması Kürtlerin Fransa’ya bakıslarını önemli oranda etkilemektedir. Kürtlerin yasadıkları yerlerde bulunan Hıristiyan Nasturi ve Ermenilerin hamisi olarak görünen Fransızların idaresine girmekten çekinen Kürtler, 

I. Dünya Savası sırasında Ermeniler ile aralarındaki karsılıklı çatısmaların, Ermenileri koruyan Fransızlar tarafından aleyhlerinde kullanılmasından çekinmislerdir309 . Mondros Mütarekesi’nden kısa bir süre sonra, İngiliz himayesinde bir Kürt devletinin kurulması hususunda çalısma yapan İngilizler, bu hususla ilgili olarak temsilcileri olan Mark Sykes aracılıgı ile Fransızların görüsünü almak istemislerdir. Bu amaçla Sykes, Fransız temsilcisi Georges Picot ile görüsmüstür. 
Bu görüsmede Picot, böyle bir devletin Fransız çıkarlarına ters düsecegini ve kabul edilemeyecegini ifade etmistir310 . 

Fransızların kesin olarak bir Kürt devletine karsı olmalarına ragmen, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskanı olan Seyit Abdülkadir, 1919 yılı içerisinde İstanbul’daki Fransız Yüksek Komiserligi’ne basvurarak, gelecekte kurulması düsünülen Kürdistan’ın ekonomik olarak yasayabilmesi için Akdeniz’e çıkısının olması gerektigini belirmistir. Kurulması düsünülen Kürdistan ile Akdeniz arasındaki bölge Fransa hakimiyetinde kalacagından, bu bölgeden belli bir kısmın Fransızlar tarafından kendilerine verilmesini istemistir311 . 

Fransa açısından kurulacak olan Kürt devleti, Ortadogu bölgesinde Fransız çıkarlarına karsı olacaktır. Bu nedenden ötürü, Fransa’nın çıkar alanları ve hakimiyet sahasındaki bölgede herhangi bir Kürt olusumuna izin vermek mümkün degildir. Bu nedenden ötürü Fransızlar, kurulması düsünülen Kürt devletinin, Fransa’nın hakim olacagı sahalar olan Suriye ve Fırat Nehri’nin batı yakasını kapsamasına kesinlikle karsı çıkmıslar, bu alan dısında kurulacak olan bir Kürt devletini kabul edebileceklerini belirtmislerdir312 . 

Fransızların kendi hakimiyetleri altında bulunan yerlerde bir Kürt devleti kurulmasına karsı olmasına ragmen, bazı Kürt ileri gelenleri Fransa’dan bu hususta yardım talep etmeye devam etmislerdir. Kürdistan Teali Cemiyeti’nin baskan yardımcılıgı da yapan Emin Ali Bedirhan, 16 Haziran 1920 yılında Fransız Yüksek Komiserligi’ne basvuruda bulunarak kendilerine yardım edilmesini talep etmistir. Bu basvuruda Emin Ali Bedirhan, barış görüsmeleri sırasında Fransa’ya verilmesi düsünülen yerlerde Bedirhan ailesinin büyük bir etkisinin bulundugu, bu etkinin Fransız hükümeti tarafından kullanılmasının yerinde olacagını belirtmistir313 . 

DİPNOTLAR;

275 Kürt milliyetçilerinin en büyük kaygısı, Kürt topraklarının bir kısmının, kurulması düsünülen Ermeni devletinin sınırları içine alınarak Kürdistan’ın bölünmesiydi. 
      Ayrıca onlar, Türklere karsı ngilizlerin yardımını da umuyorlardı. E.Kurubas, a.g.e., s.69. 
276 Robert Olson, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin 1912 yılında kapatılan Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nin yeniden faaliyete geçen devamı olarak görmektedir. 
      Olson, Kürt Teavün ve Terakki Cemiyeti’nden farklı olarak, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin sehirli milliyetçilerin yanı sıra, asiret mensubu üyeleri de çatısı altında 
      barındırdıgını belirtmektedir. Robert Olson; Kürt Milliyetçiliginin Kaynakları ve Seyh Sait İsyanı, Özge Yayınları, Ankara, 1992, s.45. 
277 Seyit Abdülkadir, sahip oldugu köklü aile yapısından dolayı, özellikle Hakkari ve çevresinde bulunan bölgede “Peygamber gibi tapınılacak bir kisi” olarak görülmektedir. Hasan Yıldız; XX. Yüzyıl 
      Baslarında Kürt Siyasası ve Modernizm, Nujen Yayınları, İstanbul, 1996, s.29. Seyit Abdülkadir cemiyetin kuruldugu dönemde Osmanlı Devleti’nin en önemli 
     görevlerinden olan ve bu günkü Danıstay’a denk gelen Sura-yı Devlet’in baskanı idi. Bu kisinin ayrılıkçı ögeleri içeren bir cemiyetin baskanı olması dönemin 
     İstanbul gazetelerinde kınanmış ve bu konu ile ilgili yazılar yazılmıstır. S.M.Sekban; a.g.e., s.167-168. Gazeteler, Seyit Abdülkadir için "ya Surayı Devlet 
     riyasetinden çekilsin ya da Kürdistan'ın istiklalini istemekten vazgeçsin" diye yazıyorlardı. “80 yıllık Kürt politikası-3” 
     http://www.yuruyus.com/www/news.php?h_newsid=442&dergi_sayi_no=16&. 
278 Tarık Zafer Tunaya; Türkiye’de Siyasal Partiler, C.:II, İstanbul, 1986, s.186; İsmail Göldas; Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları-İstanbul, 1991, s.12, 16; 
     N.Kutlay; a.g.e., s.287. Yönetim kurulunun olusturulması sırasında, Emin Ali Bedirhan ile Ferik Fuat Pasa baskan yardımcılıklarına, Ferik Hamdi Pasa da genel 
     sekreterlige getirilmistir. Selahattin Çetiner; “Kürtlerin Siyasi ve İdeolojik Kürtçülük Faaliyetleri”, 
     http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/TEROR_DOSYASI/scetiner_2.htm. 1919 yılına ait gizli İngiliz belgesinde, Kürt Partisi olarak belirtilen Kürdistan Teali 
     Cemiyeti’nde aktif rol alan tanınmış Kürtler belirtilirken Seyh Abdülkadir baskan, Mevlanzade Rifat gazeteci ve Emin Bey Edirne Adliyesi’nde memur olarak 
     belirtildikten sonra, bunların Wilson prensiplerine göre hak iddia ettikleri belirtilmektedir. Erol Ulubelen; İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, Cumhuriyet Kitapları, 
     İstanbul, 2005, s.186. 
279 N.Kutlay; a.g.e., s.287. Kürdistan Teali Cemiyeti’ne üye olan ve çalısmalarına katılanlara ait 167 kisilik bir liste için su esere bakılabilir. İsmail Göldas; 
      Kürdistan Teali Cemiyeti, Doz Yayınları İstanbul, 1991, s.39-45. kurucular arasında yer alan kisilerden 8’i Bedirhan ailesine, 6’sı ise Baban ailesine mensup 
      kisilerdir. Selahattin Çetiner; “Kürtlerin Siyasi ve deolojik Kürtçülük Faaliyetleri”, 
      http://www.mudafaai-hukuk.com.tr/test/TEROR_DOSYASI/scetiner_2.htm.  
      Kürdistan Teali Cemiyeti üyeleri arasında Ankara’nın Bala kazasının esrafından Hacı Osman Bey ile Kırsehir’in Mecidiye kazasından Osman Sefki Efendi’nin de 
      adına rastlanmaktadır Rohat Alakom; “Orta Anadolu Kürtlerinin Kürt Milliyetçiligiyle Tanısması (1918-1920)”, 
      http://www.kusca.com/modules.php?name=Content&pa=showpage&pid=16&newlang=danish. 
280 Tarık Zafer Tunaya; Türkiye’de Siyasal Partiler, C.:II, İstanbul, 1986, s.188. Mahmut Çetin de, İtilaf güçlerinin, Ermeni ve Arapları öne çıkaran ve bazı yerleri 
onlara verme düsüncesi ile yaptıkları faaliyetlere karsı olarak, İstanbul hükümetinin ustaca bir manevra ile Kürdistan Teali Cemiyeti’ni kurdurarak, Kürt ve Zazaları 
aktif hale geçirdigini belirtmektedir. Mahmut Çetin; İsyancı Bedirhan Bey’in Yaramaz Çocukları ve Bir Kardeslik Poetikası Kart-Kurt Sesleri, Biyografi.net, İstanbul, 
2005, s.40. 
281 15.000 kisilik bu gurubun, İstanbul’da yasayan Kürtlerin % 50’sini olusturdugu belirtilmektedir. Martin Van Bruinessen; Aga,Seyh Ve Devlet, Özge Yayınları, 
     Ankara, Tarihsiz, s.346. 
282 E.Kurubas, a.g.e., s.36. İstanbul’daki merkez mesrutiyetin siyasal sözlügüne uygun olarak, “ Kürt Kulübü” olarak da adlandırılmıstır. T.Z.Tunaya; a.g.e., s.188. 
283 Malmisanij; Diyarbekirli Cemilpasazadeler ve Kürt Milliyetçiligi, s.101. Kürdistan Teali Cemiyeti içerisinde de yer bulan bir diger Kürt gurubu Pan-İslamist 
     görüslere sahip olan guruptur. İngiliz karsıtı faaliyetlerde bulunan Türk guruplarıyla da isbirligi içinde çalısan bu gurubun asli hedefi, bagımsız bir 
     Ermenistan kurulmasını engellemek olarak belirtilmektedir. R.Olson; a.g.e., s.47. 
284 Bu düsüncelere ragmen, Kürdistan Teali Cemiyeti’nde etkin rol oynayan Sükrü Mehmet Sekban’ın daha sonraki dönemde yazdıklarına bakılırsa, ayrı bir Kürt devleti 
       manen ve maddeten yasayamazdı. Zira, Bagımsız bir Kürt Devleti’nin kurulması, Kürt halkının gerçek menfaatleri yönünden bir felaket, bir yıkım olurdu. 
       Ancak o zamanki siyasi sartlar, ayrılma taraftarı gibi hareket etmeyi gerektirmistir. S.M. Sekban; a.g.e., s.28-29. 
285 E.Kurubas, a.g.e., s.36-37. 
286 N.Kutlay; a.g.e., s.295. 
287 S.M. Sekban; a.g.e., s.168; N.Kutlay; a.g.e., s.290. 
288 E.Kurubas, a.g.e., s.68. 
289 N.Kutlay; a.g.e., s.316. İzzet Bey Tevfik Pasa’nın hem birinci, hem de ikinci hükümetlerinde yer alan bir kisiliktir. Calthorpe’un bildirdigine göre, 
İzzet Bey İngilizlerle çalısmaya meyilli bir kisiliktir. Ancak Ermeni meselesinde diger Kürt liderleri ile aynı düsüncede olup, Ermeni hakimiyetine karsıdır. 
E.Kurubas, a.g.e., s.98. İzzet Bey’in İngiliz yanlısı olması, İttihat ve Terakki kökenli kisiler tarafından aleyhinde kullanılmakta ve yıpratılması yönünde etkin 
mücadeleye sebep olmaktaydı. N.Kutlay; a.g.e., s.316. 
290 İ.Göldas; a.g.e., s.106-107. 
291 N.Kutlay; a.g.e., s.321, 323-324. Bu dönemde hükümetin bası olan Damat Ferit Pasa’ya göre, Kürdistan Teali Cemiyeti gayri mesru bir cemiyettir. 
      İ.Göldas; a.g.e., s.107. 
292 İ.Göldas; a.g.e., s.108. 
293 A.Mesut; a.g.e., s.75; E.Kurubas, a.g.e., s.90-91; N.Kutlay; a.g.e., s.324; İ.Göldas; a.g.e., s.108; M.S Lazarev; a.g.e, s.163. 
294 O dönemki İstanbul basınında yer alan yazılara göre, Paris sulh görüsmelerine giden Damat Ferit Pasa’nın Ermenilerin istekleri dogrultusunda konustugu ve Ermeni isteklerinin göz önünde bulundurulup, onlara özerklik verilecegini söyledigi belirtilmistir. İngiliz kontrolü altında bulunan İstanbul basınında yer alan bu ifadeler ile Ermenilere verilecek olan topraklarda yasayan Kürtler ile Osmanlı idaresinin arasının açılması ve Kürtleri kendi taraflarına çekme politikası esas istenen seydir. 
Paris’e giden Damat Ferit Pasa’nın buradaki görüsmeler sırasında, dönemin İngiliz kontrolünde bulunan İstanbul basının ifade ettigi gibi degil de çok daha degisik bir sekilde konustugu Batılı tarihçiler tarafından ifade edilmektedir. Sevr Barış antlasması sürecini ayrıntılı olarak inceleyen ve Paris görüsmelerini de bu incelemeleri sırasında irdeleyen Paul C. Helmreich’in eserinde Damat Ferit Pasa’nın 17 Haziran 1919 tarihindeki konusması ile ilgili bir kısım bulunmaktadır. Bu eserde ifade edildigine göre, Damat Ferit Pasa bütün suçu ttihatçılara ve Almanlara yükleyerek, savaş sırasında sadece Hıristiyanların degil üç milyondan fazla Müslüman’ın da zarar görüp vefat ettigini belirtmistir. 
Bu ifadelerin ardından Damat Ferit Pasa, Osmanlı Devleti’nin bütünlügünün korunmasını isteyerek, “Bu yekpare blogun parçalanması Dogu’nun barış ve huzur ortamı için zararlı olacaktır” seklindeki ifadesi ile görüslerine haklılık getirmeye çalısmıstır. Bundan sonraki konusmaları Paul C. Helmreich su sekilde ifade etmektedir. 
“Dolambaçlı ifadelere hiç girilmeden, Osmanlı hükümetinin, İmparatorlugun parçalanmasını ya da muhtelif mandalar altında taksim edilmesini kabul etmeyecegi belirtiliyordu. Bunu hemen hükümetin kabul etmeye hazır oldugu maddeler izliyordu. Trakya’da, Edirne’yi korumak amacıyla 1878 Berlin Kongresi’nde belirlenen sınırlara 
dönülmesi zorunluydu. Kıyı adalar ile Rus ve ran sınırına kadar Musul dahil bütün topraklar Türkiye’ye ait olmalıydı. Eger Müttefikler su anki Rus Ermeni devletini kabul ederse, Türkler ortak sınır konusunda onlarla görüsmeye taraftardı. Muhtelif Arap eyaletleri, stanbul’da bulunan halifenin denetiminde kalmalıydı. 
Bütün valiler, kendilerine kayda deger bir yerel özerklik hakkı tanınacak  olmasına ragmen padisah tarafından atanmalıydı. Kendi idarî örgütlenmesini saglayacak olan Hicaz buna istisnaydı. Son olarak, Türkiye, Mısır ve Kıbrıs meselelerini ngiltere’yle görüsmeye hazırdı.” Paul C. Helmreich; Sevr Entrikaları, Büyük Güçler, Masalar, Gizli Anlasmalar ve Türkiye’nin Taksimi, Çev.: Serif Erol, Sabah Kitapları, İstanbul, 1996, s.80-81 
295 E.Kurubas, a.g.e., s.91; N.Kutlay; a.g.e., s.324-325; İ. Göldas; a.g.e., s.109-110; M.S Lazarev; a.g.e, s.163-164; Malmisanij; Kürt Milliyetçiligi ve 
Dr.Abdullah Cevdet, s.77-78. Yukarıda belirtilen bu görüsme ile ilgili temel kaynak İngiliz belgeleri arasında yer alan ve İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiserligi’nden gönderilmiş olup 112204 numarada yer alan belge olusturmaktadır. Yapılan bu görüsme ile ilgili detayların ve konusmaların İngilizler tarafından elde edilmiş  olması ayrıca dikkati çeken bir husustur. Bu görüsmenin konusmalarının İngilizlerin eline nasıl geçtigi hususunda herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. 
      Ancak, bu husus, o dönemdeki İngiliz taraftarlıgı veya etkinliginin ne derecede oldugu hususunda bize yeterli bilgiyi vermektedir. 
      Bu görüsme ile ilgili adı geçen belgenin Türkçe tercümesinin tamamı su eserde yer almaktadır. Ahmet Mesut; İngiliz Belgelerinde Kürdistan 1918-1958, Doz Yayınları, İstanbul, 1992, s.75-77. 
296 E.Kurubas, a.g.e., s.93. 
297 E.Kurubas, a.g.e., s.69-70; N.Kutlay; a.g.e., s.308, 337. 
298 Musul, Süleymaniye ve çevresinde Nisan ayı basında meydana gelen ngiliz aleyhtarı hareketler ile ilgili olarak Mezopotamya Genelkurmayı’ndan İstanbul Yüksek  Komiserligi’ne 9 Nisan 1919 tarihinde gönderilen gizli yazıda, Kürdistan Teali Cemiyeti’ne mensup bazı kisilerin, bölgede yasayan asiretleri İngiliz boyundurugunu  reddetmeye ve Türk hükümranlıgı (koruması) altında bagımsızlıklarını ilan etmeye çagıran bir mektupla birlikte 25 Mart’ta Süleymaniye’ye gitmek üzere Musul’dan  geçtikleri belirtilmekteydi. Bu hususla ilgili olarak, Seyit Abdülkadir ve Abdullah Cevdet’in bu mektupların yollanmasından sorumlu oldugu düsünülmüş olmalıdır ki,  bu iki kisinin acilen İstanbul’dan uzaklastırılmaları gerektigi bu yazıda belirtilmektedir. A.Mesut; a.g.e., s.29. 
299 Salahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savası Ve Dış Politikası I.Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayını,. Ankara, 1995, s.28; A.Mesut; a.g.e., s 35; E.Kurubas, a.g.e., s.44, 45, 70. 
      Yapılan bu ziyaret sırasında, gelen kisiler arasında Abdullah Cevdet ve Süleyman Nazif’in bulunmaması Calthorpe tarafından gönderilen 13 Nisan tarihli yazıda belirtilmiş ve bu husus önemli görülmüstür. A.Mesut; a.g.e., s 35. Ayrıca bu ziyaret sırasında Seyit Abdülkadir, Kürdistan Teali Cemiyeti’nin İngiliz aleyhtarı  olmadıgını, bunu ispatlamak için bir ngiliz subayı ile birlikte Güneydogu Anadolu’ya bizzat gidebilecegini, hatta İngilizleri rahatlatmak için cemiyetin baskanlıgından ayrılabilecegini belirtmistir. Mim Kemal Öke; ngiltere’nin Güneydogu Anadolu Siyaseti ve Binbası E. W. C. Noel’in Faaliyetleri (1919), 
      Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü Yayını, Ankara, 1988, s.25. 
300 N.Kutlay; a.g.e., s.325. 
301 Salahi R. Sonyel, Türk Kurtuluş Savası Ve Dış Politikası I.Cilt, Türk Tarih Kurumu Yayını,. Ankara, 1995, s.29; E.Kurubas, a.g.e., s.44. 
302 E.Kurubas, a.g.e., s.72-73. 
303 A.Mesut; a.g.e., s.59. 
304 “9 Aralık 1919 Amiral Sir F.de Robeck’ten Lord Curzon’a Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt Baskanı olan Seyh Sait Abdülkadir Pasa ile görüstü. 
Kürtler bütün ümitlerini ngiliz Hükümeti’ne baglamıslar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya baslıyor. Kuvvetler Kürtleri Mustafa Kemal’e karsı 
 kullanmak için her parayı ödemeye hazırlardır.” Erol Ulubelen; İngiliz Gizli Belgelerinde Türkiye, Cumhuriyet Kitapları, İstanbul, 2005, s.198. 
305 A.Mesut; a.g.e., s.115. 
306 A.Mesut; a.g.e., s.119. Seyit Abdülkadir’in Robeck ile yaptıgı bu görüsmeden bir ay kadar sonrasına ait olan ve Amiral Robeck’ten Lord Curzon’a gönderilen bir 
      yazıda su ifadeler yer almaktadır: “İstanbul’daki Kürt Kulübü Baskanı Seyit Abdülkadir ve Paris’teki Kürt delegesi Serif Pasa emrimizdedir”. 
      E.Ulubelen; a.g.e., s.247. 
307 Savaş sonrası dönemde Osmanlı topraklarının gelecegi amacıyla arastırmalar yapan Amerikalılar tarafından olusturulan ve King-Craine Komisyonu olarak adlandırılıp, resmi adı “Türkiye Mandaları Üzerinde Uluslararası Komisyonun Amerikan Seksiyonu” olan komisyon, 10 Haziran-23 Temmuz tarihlerinde Osmanlı toprakları üzerinde inceleme gezisinde bulunmuslardır. M.S Lazarev; a.g.e, s.139. 
308 İ.Göldas; a.g.e., s.149; N.Kutlay; a.g.e., s.327-328; http://german.rizgari.com/modules.php?name= News&file=article&sid=177 
309 A.R.S.Attar; a.g.e., s.90. 
310 A.Mesut; a.g.e., s.23. Bu görüsmede gündeme gelen İngiliz himayesinde bir Kürt devletinin kurulması ile ilgili olarak Georges P COT, 12 Ocak 1919 tarihinde Fransız Dısisleri Bakanlıgı’na gönderdigi raporunda “Otonom Kürt Emirligi en kesin çıkarlarımıza ters düsmektedir” demektedir. Hasan Yıldız; XX. Yüzyıl Baslarında Kürt Siyasası ve Modernizm, Nujen Yayınları, İstanbul, 1996, s.70. 
311 E.Kurubas, a.g.e., s.74. Paris’te yapılan barış görüsmelerinde Kürtlerin temsilcisi olarak ortaya çıkan Serif Pasa da, Fransa’nın mandası altında otonom bir Kürdistan kurulması için Fransızlarla görüsmelerde bulunmustur. N.Kutlay; a.g.e., s.302. 
312 A.R.S.Attar; a.g.e., s.95. 
313 Yapılan bu basvuru ile ilgili geniş degerlendirme ve belgeler için su esere bakılabilir. Hasan Yıldız; XX. Yüzyıl Baslarında Kürt Siyasası ve Modernizm, 
Nujen Yayınları, İstanbul, 1996, s.40-42, 149151. 


BU YAZI DİZİSİ
12 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

****

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder