18 Şubat 2019 Pazartesi

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU., BÖLÜM 26

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU.,  BÖLÜM 26



     1985 yilinda silahli saldiriya maruz kalip agir yaralandigini, o tarihte bu saldiriyi Dündar KILIÇ'in yönlendirdigini söyledigini, 1987 yilindan sonra da 
kendi istihbarat potansiyelinden dolayi ilgi alanlarina giren konularda Tarik ÜMIT'ten yararlandiklarini, Tarik ÜMIT ile en son 28 Subat 1995 günü 
Ankara'da görüstüklerini, Özel Harekatçi Ziya ve Semih isimli iki polisin evinde kaldiklarini, operasyonel konularda ve faaliyetlerinde yardimci olmasini 
istediklerini ve bu polislerle kendi yaninda telefonla konustugunu, onlara kendi evinde oldugunu, Ibrahim SAHIN'in de ertesi günü Istanbul'a gelecegini 
ve kendisiyle görüsecegini söyledigini, Tarik ÜMIT'in, bu görüsmelerinde, Ziya ve Semih dedigi polis memurlarinin kendisine Dündar KILIÇ'a yönelik bir 
operasyonda beraber davranmayi teklif ettiklerini söyledigini, kendisinin de, kesinlikle böyle islere girmemesini telkin ettigini ve bu islerden uzak kalmasini 
istedigini, Tarik ÜMIT'ten yasal çerçevedeki konularda istifade ettiklerini, ancak, bunun disinda Devletin diger istihbarat organlariyla da irtibati oldugunu, 
özellikle uyusturucu kaçakçiligi konusunda Emniyet birimlerine yardim ettigini genel hatlariyla bildigini, MIT'in Türkiye içinde terörle mücadele görevinin 
bulunmadigini, ancak, istihbari alanda böyle görevleri oldugunu ve intikal eden bilgileri ilgili mercilere ilettiklerini, Tarik ÜMIT'in kizinin, kendisi tarafindan 
gönderilen iki MIT görevlisinin babasinin Emniyet Genel Müdürü Mehmet AGAR'in bilgisi dahilinde, müsaviri Korkut EKEN'in istegi üzerine Özel Harekatçilarca 
kaçirildigini söyledikleri beyanini Hande'nin kendi yorumu olarak nitelemek gerektigini, Kendisinin Mehmet AGAR ve Ibrahim SAHIN ile Tarik ÜMIT'in yok 
olmasi hususunu görüstügünü, ÇATLI'nin elinde olduguna dair duyumlarinin dogru olmasi halinde yardimci olmalarini ve serbest birakilmasinin saglanmasini, bunun mesele haline getirilmeyecegini kendilerine ifade ettigini, Mehmet AGAR'in böyle bir durumdan haberi olmadigini ve ilgilenecegini söyledigini, Jandarma Astsubay Ahmet ALTINTAS'in, Tarik ÜMIT'in Abdullah ÇATLI'ya, bahsettigi polis memurlari tarafindan teslim edildiginden emin oldugunu, muhtemelen öldürüldügünü ve Yalova taraflarina gömülmüs olabilecegini Teskilattan gönderdigi arkadaslarina söyledigini, Avsar'in, Jandarmada sorgulanmasi sirasinda da polis memuru Ayhan'in Yalova taraflarinda oldugunu telefonla söylemesi üzerine Astsubay Ahmet'in bu yorumu yaptigini, Tarik ÜMIT'in de ortadan kaybolup hiç kimseyi aramamasinin öldürüldügü kanaatini pekistirdigini, Emekli Yarbay ve MIT eski Daire Baskan 
Yardimcisi KORKUT EKEN; Tarik ÜMIT'i 1987 yilinda Milli Istihbarat Teskilatinda çalisirken Mehmet EYMÜR vasitasiyla tanidigini, özellikle kaçakçilik 
ve narkotik konularinda çok haber getiren bir eleman oldugunu, ancak kendisinin dogrudan bir görev irtibati bulunmadigini, Emniyet Genel 
Müdürlügünde iken Tarik ÜMIT'in kendisini arayarak önemli bir kaçakçilik olayi olacagini ve bunun mutlaka önlenmesi gerektigini bildirmesi üzerine 
kendisini, Genel Müdür Mehmet AGAR ile tanistirdigini, Genel Müdürün Kaçakçilik Istihbarat Daire Baskani Tuncay YILMAZ'a konuyla ilgilenmesi için 
talimat verdigini, sonradan çok büyük miktarda asit anhidriti bu ihbarla yakalatmis oldugunu ögrendigini, Mehmet EYMÜR'ün MIT'te yeniden görev 
aldigini, Tarik ÜMIT'le çalismaya basladigini duydugunu, Tarik ÜMIT'in kaçirilmasi ve öldürülmesi olayi ile hiçbir ilgisinin bulunmadigini, 
Mehmet EYMÜR'ün Tarik ÜMIT'in kizina, babasini kendisinin öldürttügünü söylemis oldugu için kizin kendisiyle konusarak, kesinlikle konu ile ilgisi ve 
bilgisinin bulunmadigini, babasini 1,5 yildir görmedigini söyledigini, 1988 yilindaki MIT Raporu yüzünden Müstesar Yardimcisi Hiram ABBAS, Daire Baskani Mehmet EYMÜR ve kendisinin emekliye sevkedildiklerini, bundan sonra iki yil EYMÜR ile disarida çalistiklarini, Antalya'daki buz fabikasindaki ortaklikta 
aralarinda anlasmazlik çikmasi ve bazi sahsi sebeplerle münakasa ederek ayrildiklarini ve sonra da EYMÜR ile görüsmedigini, MIT'ten ayrilip Emniyet Genel Müdürlügünde çalismasinin da Mehmet EYMÜR'ü kizdirmis olabilecegini, Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Daire Baskan Yardimcisi HANEFI AVCI'nin; Tarik ÜMIT olayi ile ilgili MIT'te çok bilgi bulunmasina ragmen açiklamadiklarini, bu bilgileri karsi tarafa belki Mehmet (AGAR) beye karsi tehdit unsuru olarak kullanmak istediklerini, olayla ilgili çok farkli bilgileri olmasi gerektigini, Jandarmanin yaptigi tahkikatta da geri planda kendilerinin bilgi aktardiklarini, her seyi orta yere dökmediklerini, Hakki YAMAN ile Tarik ÜMIT'in Kibris'taki banka olayinin sirrini tam çözememekle beraber Mehmet EYMÜR'ün de o bankaya degisik bir isimle birtakim özel islerde de kullanmak üzere ortak oldugu yolunda duyumlarinin bulundugunu, Hakki YAMAN'in bu olaylarla ilgili bilgisinin oldugunu zannettigini, Mehmet EYMÜR'ün, Hakki YAMAN'in kendisine yanasmasi için birtakim manevralar yaptigini bildigini, Orta yerde Emniyet-MIT çeliskisi yahut iki istihbarat teskilati birbiriyle çelisiyor, dövüsüyor gibi iddialarin bulundugunu, aslinda olayin özünün böyle olmadigini, olayin özünde Mehmet AGAR'la Mehmet EYMÜR'ün çeliskisinin var oldugunu, bunun baska zeminlerde de olustugunu, MIT içinde Mehmet EYMÜR ve beraberindeki bir grubun cezaevinde yatmis çikmis ülkücülerle beraber hareket etmeyi kendilerine bir görev biçimi bildiklerini, hep onlarla birlikte hareket ettiklerini, Mehmet AGAR'in kendisi ya da kendisine bagli Ibrahim SAHIN ve Korkut EKEN'in adamlari ile bunlar arasinda bir sogukluk, bir çatisma var oldugunu, halbuki, MIT'in kendi klasik istihbarat görevi yapan unsurlariyla Emniyetin klasik istihbarat yapan unsurlari arasinda hiçbir sorun bulunmadigini, tatli bir rekabet olsa bile ciddi bir çeliski olmadigini, fakat bunlar arasindaki çeliskinin çok büyüdügünü ve artik kendilerine bagli olan alttaki mafyaci unsurlarin bile kavgaya basladiklarini, mesela, Sedat PEKER veya Drej Ali'nin bir gruptan olmasina karsilik Hadi ÖZCAN'la Yesil mafyasinin diger gruptan olduklarini ve bunlarin birbirlerini öldürmeye çalistiklarini, MIT-Emniyet çeliskisi diye gösterilmesine ragmen isin aslinin bu kisilerin kendi çeliskisi oldugunu ve MIT ile Emniyetteki yüzde 90-98 gibi büyük çogunlugun hiç alakasinin bulunmadigini, Istihbarat teskilatlari arasinda çokbaslilik var denilerek özellikle Emniyet Istihbarat Teskilatinin üzerine gelindigini, Türkiye'de klasik manada istihbarat yapan ve dünyadaki bütün 
istihbarat teskilatlarinin uyguladigi klasik yöntemlerle çalisan, yurtiçi ve yurtdisinda faaliyet gösteren MIT ile yurtiçinde faaliyet gösteren Emniyet 
istihbaratinin bulundugunu, bunlarin disindaki adi istihbarat olan kuruluslarin böyle bir faaliyetlerinin olmadigini, Emniyet Eski Genel Müdürü Sayin 
MEHMET AGAR; Devletin bilgi elemani kullandigini, eylem elemani kullanmadigini, istihbarat kurumlarinin da herkesten istifade edip herkesi 
degerlendirebileceklerini, kendilerinin bunu tek tek kontrol edemeyeceklerini, Istihbarat birimleri arasinda her zaman tatli bir rekabet bulundugunu 
ve bunun, isin daha iyi gitmesi bakimindan dogal oldugunu ve bir sikinti yaratmayacagini, ama, çekisme ve kavganin ciddi bir devlette olamayacagini, 
kendisinin sorumlu oldugu her dönemde bu tür hiçbir sikintiyla karsilasmadiklarini, Korkut EKEN'in Türk Ordusunun yetistirdigi efsanevi subaylardan birisi oldugunu, ilk Güneydogu harekatlarinda Özel Harekat Timlerini askerde ve poliste kuran kisi oldugunu, egitim faaliyetlerinde ve askeri birliklerle olan koordinasyonun güçlenmesinde, degerlendirmede, PKK'ya karsi taktik olusturmada, Güneydogudaki görevlilerin motivasyonunda kendisinden çok istifade ettiklerini, Tarik ÜMIT olayinda, kendisini Mehmet EYMÜR veya onun adina kimin aradigini hatirlamadigini, arayan kisinin ``böyle bir kaybolma olayi var, bu konuyla ilgilenir misiniz'' dedigini, ``elbette ilgileniriz. Daha fazlasiyla da ilgileniriz'' diye cevap verdigini, ilgili personeli de konu ile ilgilenmeleri için talimatlandirdigini, konu hakkinda bir daha aranmadigini, kendisinin de Mehmet EYMÜR'ü aramadigini, olay hakkinda da herhangi bir sonuç elde edilemedigine dair bilgilendirildigini, daha sonra da bilgi gelmedigini, Mehmet EYMÜR'ün ``Tarik ÜMIT, Abdullah ÇATLI'nin elinde imis, ben size teminat veriyorum, bir daha Abdullah ÇATLI'nin alanina sokmayacagiz, girmeyecek, bunu, bunun elinden kurtarin'' dedigi ve kendisinin de ``olmaz öyle sey, ben Ibrahim'le görüsür, hallederim'' seklinde cevap verdigi bir konusmanin cereyan etmedigini, sadece, kayboldugu ve ilgilenilmesi seklinde bir rica oldugunu, bu konu ile ilgili olarak Ibrahim SAHIN'le de görüsmedigini, Tarik ÜMIT'in, kendileri ile ilintileri ve uyusturucu madde kaçakçiligi konusunda yardimlari oldugunu, MIT ile de çalistigini bildigini, Özel Harekat Daire Baskanvekili IBRAHIM SAHIN; Tarik ÜMIT ile Istanbul Emniyet Müdürlügünde çalisirken tanisip dost olduklarini, kendisini iki defa ziyarete geldigini, Tarik ÜMIT'in kayboldugu 2.3.1995 tarihinde polis memuru Ayhan AKÇA ve Mehmet AGAR ile birlikte Diyarbakir'da olduklarini, öldürülüp öldürülmedigini bilmedigini, ancak, Tarik ÜMIT'in uyusturucu kaçakçilarini yakalattigini, ajanlik yaptigini ve bunun için de tanismis olduklari 1991-1992 yillarindan beri ölüm kuskusu içinde oldugunu bildigini, Tarik ÜMIT olayinin sorusturmasini yapan Jandarma Astsubayi ile telefonla görüstügünü ve Özel Harekatçi Ayhan AKÇA'nin alinmasinin yanlis oldugunu ve birakilmasini, resmi olarak istenildigi takdirde Ayhan AKÇA'yi verebileceklerini söyledigini, Tarik ÜMIT'in kaçirilmasi olayi ile ilgili olarak Mehmet EYMÜR'ün kendisini telefonla aramadigini, kendisinin Mehmet EYMÜR'ün makamina gidip görüstügünü, Mehmet AGAR'in bu konuda kendisine birsey söylemedigini, EYMÜR'ün kendisine olay ile ilgili olarak, Tarik ÜMIT'i, Ayhan AKÇA ve Ziya BANDIRMALIOGLU'nun götürdügünü ve Abdullah ÇATLI'nin elinde oldugunu söyledigini, kendisinin de Ayhan AKÇA'nin o gece yaninda oldugunu ve Genel Müdür ile birlikte Diyarbakir'da bulunduklarini, Diyarbakir'da olan bir insanin Istanbul'da Divan Pastanesinden Tarik ÜMIT'i kaçirmasinin mantik disi oldugu cevabini verdigini, Mehmet EYMÜR'ün devamla ``Tarik ÜMIT'i Abdullah ÇATLI biraksin ya da biraktirin, ben teminat veriyorum, bir daha Tarik ÜMIT Abdullah ÇATLI'nin islerine karismayacak yahut o alana girmeyecek'' dedigini, kendisinin de Tarik ÜMIT'in nerede oldugunu bilmedigini söyledigni, Özel Harekat daire Baskanliginin herhangi bir kisiyi alip sorgulama yapma yetkisinin bulunmadigini, Abdullah ÇATLI'yi Mehmet bey olarak tanidigini, soyadini bile kazadan sonra ögrendigini, 1995 yilinda Sedat BUCAK'in yazihanesinde gördügünü, isadami ve tekstilci oldugunu söyledigini, 1996 yilinda bir iki defa da Istanbul'da görüstügünü, Emniyet Genel Müdürlügü Kaçakçilik, Istihbarat ve Harekat Dairesi eski Baskani TUNCAY YILMAZ; Tarik ÜMIT'i ilk defa zamanin Emniyet Genel Müdürü Mehmet AGAR'in makaminda görüp tanistigini ve irtibatinin devam ettigini, çok önemli miktarlarda eroin imalatinda kullanilan asit anhidrit maddesi yakalamalarini sagladigini, Tarik ÜMIT'in Abdullah ÇATLI ve arkadaslari tarafindan öldürüldügüne dair bilgisi bulunmadigini, ancak, öldürüldügüne inanmadigini, Tarik ÜMIT'in asil hedefinin Dursun KARATAS oldugunu kendisine söyledigini, Mehmet EYMÜR ve Atilla AYTEK ile çalistigini söyledigi için MIT ajani oldugu intibainin olustugunu, 1984 operasyonunda Dündar KILIÇ'i Tarik ÜMIT'in ihbar edip sorguladigini, Trabzon Sürmene'li olup Istanbul'da ikamet eden DÜNDAR KILIÇ; Tarik ÜMIT'in kendisinin yaninda 12 Eylül 1980 öncesi katiplik yaptigini ve Kurtulus'taki beyaz esya satan dükkaninda da müdürlük yaparken iki ögretim görevlisini Dündar KILIÇ ismiyle tehdit ettigini, bunu tespit edip nasil yaptigini sordugunu, onun da bu konuyu Mehmet EYMÜR ve o zamanki Kaçakçilik Daire Baskani Atilla AYTEK'e anlattigini ve ondan sonra da bunlarin kendisi aleyhinde faaliyet göstermeye, iftiralara basladiklarini, Kardesi Ibrahim'in Tarik ÜMIT ile bir para isteme meselesi yüzünden kavga ettigini, Tarik ÜMIT'i suç ortaklarinin öldürdügü kanisinda oldugunu, topladigi paralari suç ortaklarina götürmedigini duydugunu, Beyan etmislerdir. Istanbul DGM Cumhuriyet Bassavciliginin 1997/261 No.lu Iddianamesinde de, Hakki Yaman NAMLI isimli tanigin ifadesinde; Tarik ÜMIT'in önceki tarihlerde Korkut EKEN ile çok samimi iliskiler içerisinde oldugu, hatta, maddi sikintilar çekerek satin aldigi Ford marka zirhli otomobilini Korkut EKEN'e hediye ettigi, ancak, sonraki tarihlerde Korkut EKEN'le aralarinin açildigi ve 1994 yilinin Haziran ayinda Tarik ÜMIT'in yazihanesini telefonla arayan Korkut EKEN'in orada çalisan ve o esnada telefona bakan Ali isimli isçisi vasitasi ile Tarik ÜMIT'in tehdit edildigini, Ayrica, Tarik ÜMIT'in yazihanesinde Ibrahim SAHIN, Nurettin GÜVEN gibi kisileri de gördügünü ve Tarik ÜMIT'in Abdullah ÇATLI ile de sik sik görüsüp bulustugunu, Tarik ÜMIT'in, Yasar ÖZ isimli kisi ile çok yogun ticari iliskilerde bulundugunu, ancak, yaptiklari islerin legal isler olmadigini, Tarik ÜMIT ile Yasar ÖZ arasinda devamli surette bir alacak-borç münasebeti bulundugunu ve bu iliskiler sirasinda Yasar ÖZ'e yesil pasaport ve silah tasima belgelerinin temininde Tarik ÜMIT'in araci oldugunu, bir süre sonra Yasar ÖZ'ün, Tarik ÜMIT'in yanindan ayrilarak Abdullah ÇATLI ve ekibi ile birlikte çalismaya basladigini, bunun üzerine Tarik ÜMIT'in, gerek kendisine gerekse yakin çevresine konusmalarinda, benim adamim Yasar ÖZ'ü koltuklarinin altina aldilar diyerek Abdullah ÇATLI ve Korkut EKEN aleyhinde sözler söyleyip küfür ettigini ve onlarin ipligini pazara çikaracagim dedigini, Bu olaylardan 6-8 ay sonra Tarik ÜMIT kaybolunca, kendisinin, Tarik ÜMIT'in kizina, Abdullah ÇATLI ve Korkut EKEN'den süphelenmelerini söyledigini, bu sözlerini duyan Abdullah ÇATLI ve arkadaslarinin 1995 yili Mayis-Haziran aylarinda yazihanesine silahli ve telsizli adamlarla gelip Tarik ÜMIT olayini kastederek ``Bu islere kafani yorma, intikamini sen almayacaksin, bizim hakkimizda konusuyormussun... Biz çok güçlüyüz'' diyerek kendisini uyardiklarini, Sanik Polis Memuru Ziya BANDIRMALIOGLU'nun ifadesinde; 03.03.1995 tarihinde Istanbul'a geldiginde Avsar KEDEROGLU'na ait telefonla Tarik ÜMIT'i aradigini ve ayni gün saat 18.00'de Erenköy Bagdat Caddesi'ndeki Divan Pastanesinde bulusmayi kararlastirdiklarini ve ayni gün saat 19.00-20.00 siralarinda da bu pastanede Tarik ÜMIT ile bulustugunu, orada Tarik ÜMIT'le yaklasik yarim saat oturup sadece hal hatir sorduklarini ve pastane önünde vedalasarak ayrildiklarini, Belirttikleri hususlari yer almaktadir. Abhazya kökenli bir aileden olan Tarik ÜMIT 1947 Düzce dogumludur. 1965 yilinda amcasi Dr. Cemalettin ÜMIT'in yanina Almanya'ya gitmis, orada isçilik, soförlük, pazarlamacilik gibi islerde çalismis, bir Alman hanimla evlenmis, Hande ve Katya isimli iki kiz çocugu sahibi olmustur. 1968 yilinda Türkiye'ye geri dönmüs, bir süre Dündar KILIÇ'in yaninda çalismis, Dündar KILIÇ'la ortak olarak INMAR isimli sirketi, Pendik-Kurtköy'de bir boya fabrikasini kurmuslar, ancak 1983 yilinda Gönen'de Dündar KILIÇ'in tutuklanmasi üzerine Polisin Istanbul'daki sirketine baskin yapmasi sebebiyle ortakliktan ayrilmistir. 1968-1973 yillari arasinda kerevit ihracati isiyle ugrasmistir. Türkiye'de ilk defa kerevit isini baslatmis ve bu isten büyük paralar kazanmistir. 1973 yilinda bir yaralama suçu islemis ve mahkum olunca yurt disina kaçmis, 1974 affindan istifadeyle tekrar dönmüstür. Çesitli alanlarda faaliyet gösteren Ümsan, Ümtas, Gentas ve STC adli dört sirketin sahibi ve Kibris'ta bulunan First Merchant Bank'in iki büyük ortagindan biri olmustur. Bir dönemde de Istanbul Ilinde en yüksek vergi verenler listesinde 20 nci sirada yer almistir. Ülkücü görüsü savundugu bilinen Tarik ÜMIT, Istanbul eski Emniyet Müdürü Sükrü BALCI'nin rüsvet alma suçuyla yargilandigi davada ve Dündar KILIÇ hakkinda yürütülen sorusturmada taniklik yapmistir. 11.06.1976 tarihinde Almanya'da Dortmund Eyalet Mahkemesi tarafindan uyusturucu madde ticareti yapma suçundan iki yil hapis cezasi ile tecziye edilmistir. 05.01.1985 tarihinde müstecirligini yaptigi Istanbul Kadiköy Bagdat Caddesi 123/1 adresinde faaliyet gösteren SÖRF KULÜP DERNEGI'nde kumar oynatmak suçundan dolayi yapilan adli islem sonucu Tarik ÜMIT'in bir ay hapis cezasi ile tecziyesine ve dernegin de süresiz kapatilmasina karar verilmistir. 1988 yilinda Istanbul Nisantasi'nda bir kumarhanenin ortagi olmus ve müdürlügünü yapmistir. Maçka Kadinlar Dernegi'nin % 80 gelirinin Dündar Kiliç, Fahrettin Arslan ve Hüseyin Cevahiroglu tarafindan paylasildigindan dernege sahip çikarak bunlarin kar hisselerini % 50'ye indirmistir. 1986 yilinda Almanya Düsseldorf sehrinde bir adet sahte yüzlük ABD dolari bozdurmaya çalismistir, - Italya'nin Trieste sehrinde uyusturucu ve silah kaçakçiligi yaptiklarindan süphe edilerek gözaltina alinan sahislarla ilgili olarak 30.07.1981 tarihinde Istanbul Emniyet Müdürlügünde ifadesi alinarak serbest birakilmistir. Dündar Kiliç'a isine son verdirttigi isçisi Zekeriya Ülkücü tarafindan 28.12.1985 tarihinde Istaanbul'da silahla agir sekilde yaralanmistir, - 07.01.1987 tarihli Hürriyet Gazetesinde Kemal GÜNERGÜL isimli sahsi 70 milyar lira dolandirdigi haberi yer almistir. 15.9.1994 tarihinde Amerika'da kara para aklamadan takibata ugrayan Solman KOHEN üzerinde Kibris'ta ortak oldugu bankanin telefonu çikmistir. - 1992 yili Eylül ayinda Istanbul Emniyet Müdürlügünün DEV-SOL örgütüne yönelik yaptigi operasyonda ele geçen dökümanlar arasinda Tarik ÜMIT'e ait ev ve isyeri telefon numaralari ile araç plakalarinin desifre edilmis oldugu kendisine teblig edildiginden can güvenliginin saglanmasi amaciyla, mevcut olan üç aracina plaka verilmesini 20 Ekim 1992 tarihli dilekçesi ile talep etmis, 14.12.1993 tarihinde de Emniyet Genel Müdürü Mehmet AGAR imzasi ile 34 ZU 478 sayili plaka tahsis edilmistir. Alman asilli esi kanserden vefat edince bir süre Nur INUGUR isimli hanimla yasamis, daha sonra da ayrilmislardir. Tarik ÜMIT'in, çok yönlü faaliyet gösteren, cesur, atak, karisik ve karanlik bir yapiya sahip oldugu görülmektedir. MIT ile çalisan bir istihbarat elemani olmasina ragmen, bu ahlaka aykiri olarak bu kurulustan veya bagli bulundugu görevlilerden izin almaksizin baska kuruluslarla da temas edip çalisabilmektedir. Beyanlardan ve ifadelerden, yasantisindaki akistan, karismis oldugu olaylardan da anlasilacagi gibi açikça yeralti dünyasinin içinde de büyük ölçüde faaliyet gösterdigi görülmektedir. Irtibat içinde bulundugu siviller ve Devlet görevlileri de genelde hep saibeli kisilerdir, birtakim suç odaklari oldugu görülen kisilerdir ki bunlardan biri Tarik ÜMIT'e, birbirlerine olan husumetlerini de düsünerek, Dündar KILIÇ'a yönelik müsterek bir operasyon yapmayi teklif etmislerdir. Iki polis memuru tarafindan bir bahane ile alinip Abdullah ÇATLI'ya teslim edildigi iddiasi da oldukça vahimdir, düsündürücüdür. Ortagi oldugu banka vasitasiyla veya baska sekillerde kara para aklama islerine, uyusturucu kaçakçiligina, haraç almaya, kumarhane isletmeye oldukça müsait bir yapidadir. Bu tür islerden dolayi borç-alacak iliskileri yüzünden yok edilmek istenebilecegi gibi, çok yakin arkadasi olan, hatta yesil pasaport ve silah tasima belgeleri alabilmesine araci oldugu Yasar ÖZ'ün Abdullah ÇATLI safina geçmesine gösterdigi tepki kaçirilmasina sebep teskil etmis olabilir. Çok zeki ve hareketli bir yapiya sahip olan Tarik ÜMIT'i, tanidigi kisilerin, dost ve arkadaslarinin tuzaga düsürdügüne inanmak gerekir. Inceleme bölümünde belirtildigi üzere Ibrahim SAHIN, Tarik ÜMIT'in kayboldugu tarih olan 03.03.1995 tarihinde Emniyet eski Genel Müdürü Mehmet AGAR ve Polis Memuru Ayhan AKÇA ile birlikte Diyarbakir'da oldugunu, Komisyonumuza verdigi 07.01.1997 tarihli ifadesinde belirtmis ise de, Komisyonumuzca Emniyet Genel Müdürlügüne yazilan 02.04.1997 tarih ve 331 sayili yaziya anilan Genel Müdürlükçe verilen cevaptan Ibrahim SAHIN'in, Ayhan AKÇA ile 02.03.1995 günü saat 10.00'da Diyarbakir'dan Ankara'ya hareket eden THY nin T.K. 257 sefer sayili uçagi ile dönmüs olduklari anlasilmistir. 02.03.1995 tarihinde Diyarbakir'dan Ankara'ya saat 10.00 uçagi ile dönen bu kisilerni karayolu ile bile olsa ayni gün Istanbul'da olmalari imkânsiz bir durum degildir. Buradan hareketle Ibrahim SAHIN'in ifadesinde tarihle ilgili beyaninin ve Mehmet EYMÜR'e ``Ayhan AKÇA'nin olay gecesinde Diyarbakir'da kendisi ile birlikte Genel Müdür Mehmet AGAR'in yaninda bulunduklarini, Diyarbakir'da olan bir insanin ayni gün Istanbul'da Divan Pastanesinden Tarik ÜMIT'i kaçirmasinin mantik disi oldugu'' cevabinin gerçekleri yansitmadigi açikça görülmektedir. Amcasi Dr.Cemalettin Ümit, Tarik Ümit'in kaybolmadan önce bazi arkadaslarina ``ben bu insanlarin arasindayim ama daha fazla bunlarla çalismam mümkün degil, yedikleri halt bini geçti, ciddi olarak uyusturucu kaçakciligi yapiyorlar, bütün ikaz ve israrlarima ragmen mani olamadim, notere gidip bütün bildiklerimi tespit ettirecegim ve bu insanlari kamuoyuna deklere edecegim'' dedigini ve bundan sonra da tehditler gelmeye basladigini söylemistir. Bu beyanin ciddi ve dogru oldugu düsünüldügünde, diger olaylarla birlikte gözönüne alindiginda bir noktada olay çözülebilir. Bilgisine basvurulanlarin beyanlarina göre; Tarik ÜMIT'in 03.03.1995 günü saat 18.00-19.00 siralarinda Istanbul Erenköy Bagdat Caddesi üzerinde bulunan Divan Pastanesinde oturdugu sirada çikolata almak üzere aile dostu Baha SEN gelmis ve sohbete baslamislardir. Bilahare daha önceden tanimis oldugu polis memurlari Ziya BANDIRMALIOGLU ile Ayhan AKÇA'da gelmislerdir. Kisa bir süre konustuktan sonra bu polis memurlari Tarik ÜMIT'e ``Ibrahim agabey gelmedi, seni evde bekliyor, ona gidecegiz'' demisler ve beraberce pastaneden ayrilmislar ve Tarik ÜMIT o andan itibaren kaybolmustur. 


27 Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder