18 Şubat 2019 Pazartesi

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU., BÖLÜM 25

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU.,  BÖLÜM 25



4/3/1997 - 11:13 - Atin



K- KARTAL DEMIRAG ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

Konunun mahkeme kararlarina baglanmis olmasi dolayisiyla yapilabilecek herhangi bir islem bulunmadigi, mahkemenin örgütlü suç dogrultusunda inceleme- sorusturma yaptigi ancak delillendirilemediginden ferdi suç halinde kaldigi görülmüstür. Basbakan ve esine yazilari 3 adet tehdit mektubu da yer alan millîyetçi gençler adina tehdit örgütsel bir suçu çapristirma açisindan ilgi çekicidir. 

L- HURSIT HAN HAKKINDA DEGERLENDIRME 

Hursit Han hakkinda inceleme bölümünde de belirtildigi gibi bu sahis uyusturucu kaçakçiligi yapmayi, uyusturucu ithal etmeyi ve ticaretini yapmayi adeta bir meslek haline getirmistir. Kendisinin Yüksekovali olup ve burada yasadigi tarihlerde eroin imal etmeyi ögrenmis olmasi da bu isle ugrasmasinda bir etken olmustur. Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginin 30.9.1996 tarih ve 1996/1967 sayili iddianamesinde de görüldügü gibi Istanbulda Bakirköyde (3) kez ve Tekirdag Saray'da bir kez olmak üzere uyusturucu ticareti olayinda Hursit Han'in isminin basrolde ortaya çikmasi bu sahsin bu islerin organizatörü oldugunu ve ayni zamanda uyusturucu ticaretini yönlendirdigi kanaatini uyandirmaktadir. Diger yandan Hursit Han 20.9.1996 tarihinde Istanbul DGM Cumhuriyet Bassavciliginda vermis oldugu ifadesinde eroin kullandigini da ifade etmektedir. Yine Hursit Han, 1992 yilinda PKK Örgütüne 1 milyar TL yardimda bulundugunu belirtmis olmasi, PKK'nin uyusturucu ticareti yapan kisilerden de beslendiginin bir kanitidir. 


M- AHMET TEKIN BAYKAL ÇETESI ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

25.10.1996 günü Torbali ilçesinde çetebasina ait benzinlikte silahli çete olusturmak adam öldürmek, adam yaralamak, haraç toplamak amaciyla 
Ege bölgesinde kurulmustur. Bu çeteyle ilgili olarak 91 kisi hakkinda fezleke hazirlanmistir. Bu çeteden 46 kisinin yakalandigi, 1991 yilindan bu yana 
18 kisiyi öldürdükleri, 7 kisiyi yaraladiklari, adam kaçirma, iskence, haraç toplamak ayrica sahislarin arazi, para vs. nedeni ile aralarinda olusan ihtilaflari, 
yollardan çözme yoluna girdikleri, bu çeteyi olusturan kisilerin üzerlerinde 4 adet tam otomatik tüfek, 2 adet dürbünlü tüfek, 16 adet tam otomatik tabanca, 
6 adet pompali tüfek, 31 adet sarjör, 870 adet fisek ve mermi yakalanmistir. Suçlarin bizzat çete elebasisi Ahmet Tekin Baykal'in talimati ile islendigi 
zabitanin üzerlerine fazla gelmemesi için suçlarin bir kisminin faili meçhul kalmamasina özen gösterdikleri, tanik, müsteki ve magdurlar üzerinde korku 
olusturduklari. Çetebasi Ahmet Tekin Baykal'in halen firarda oldugu anlasilmistir. 

N- ESREF BITLIS ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

17 Subat 1993 tarihinde içinde Jandarma Genel Komutani Orgeneral Esref Bitlis'in de bulundugu askeri uçagin düsmesiyle Esref Bitlis ile üç subay ve bir astsubayin sehit olmalari sonucunu doguran uçagin sabotaj sonucu düsürüldügüne yönelik iddialar Komisyonumuza ulasan bilgi ve belgeler isiginda degerlendirildiginde; 1- Gerek Isçi Partisi Genel Baskani Dogu Perinçek tarafindan TBMM baskanligina hitaben 3 Ekim 1996 tarihinde yazilip 24.12.1996 tarihinde komisyonumuza intikal eden dosyada ve gerekse adi geçenin Komisyonumuza verdigi 24.12.1996 tarihli ifadesinde, Çekiç Güç'ün; kürt devletinin kurulmasi amaciyla Kuzey Irak'a yerlestirildigini, Irak'in bölünmesine hizmet ettigini, gida yardimi ve insani yardim adi altinda Kuzey Irak'a birtakim silahlar götürdügünü, Esref Bitlis'in de bu ve benzeri durumlari tesbit ederek Genel Kurmay Baskanligina raporlar halinde bildirdigini, hatta ABD'nin kriz bölgelerine müdahale gücü benimsendigi takdirde Türkiyenin parçalanabilecegini belirttigini, Esref Bitlis'in uçaginin buzlanmadan, pilot hatasindan ve uçak yapim hatasindan düsmedigi gerçeklerinin teknik ve bilimsel açiklamalarla tesbit edildigini, Genel Kurmay Baskaninin uçagin düstügünün ertesi günü alelacele hiçbir ciddi arastirma yapmadan ve uzman olmayan subaylardan bir heyet kurdurarak rapor tanzim ettirdigini, Esref Bitlis'in; Cem Ersever ve çevresindeki 20 kadar subay tarafindan ortadan kaldirildigini, Komisyonumuzca 18.2.1997 tarihinde ifadesi alinan J.Astsubay Hüseyin Oguz da ifadesinin konuyla ilgili bölümünde özetle; Esref Bitlis'in kesinlikle suikaste kurban gittigini, C-4 bombasi ile öldürüldügünü, C-4'ün uçaga pilot elbisesi içinde sokuldugunu, Bursa'li nöbetçi bir askerin bunu gördügünü, Jandarma içinde de Esref Pasa'nin suikastle öldürüldügü kanatinde olan pek çok insan oldugunu, ancak ortaya çikarilmasinin istenmedigini, iddia etmislerdir. 2. Inceleme bölümünde belirtildigi üzere, Komisyonumuzca Esref Bitlis pasanin ölümüne yol açan uçak kazasi ile ilgili yapilan tahkikat dosyasinin istenmesi üzerine, Kara Kuvvetleri Komutanligi Askeri Savciligi ilgili evrakin 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde bulundugunu belirtmis, 13. Asliye Hukuk Mahkemesinde bulunan Esref Bitlis olayi ile ilgili evrak da, içerisinde dava dosyalari, kaza ile ilgili bilir kisi raporlari ve mahkeme ve Savcilik kararlari ile birlikte Ankara Cumhuriyet Bassavciliginca Komisyonumuza ulastirilmistir. Öteyandan; Susurlukta meydana gelen ve Hüseyin Kocadag, Abdullah Çatli ve Gonca Us'un ölümü Sedat Bucak'in yaralanmasi ile sonuçlanan trafik kazasi üzerine; Basbakanlik makaminin 18.11.1996 gün ve M: 127 sayili onaylarinda belirtilen 8.11.1996 tarihli kisiye özel kayitli yazilari ekinde gönderilen Isçi Partisi Genel Baskani Dogu Perinçek tarafindan kendilerine verilen dosyada yer alan, TBMM Baskanligina sunuldugu anlasilan 3.10.1996 günlü yazidaki hususlarin, Basbakanlik Teftis Kurulu Baskanliginca yaptirilan sorusturma sonucu hazirlanan ve içerisinde ``Esref Bitlis Olayi'' nin da yer aldigi inceleme ve sorusturma raporu ve eki dosyalar da Komisyonumuza intikal etmistir. Gerek Basbakanliktan gelen rapor ve ekleri ve gerekse Ankara Cumhuriyet Bassavciligindan gelen dosya muhteviyatinin incelenmesinde; 

a- Kara Kuvvetlerine ait 10011 numarali BEECHCRAFT SUPER KING AIR B 200 uçagin Ankara Yenimahalle Posta Isletme Merkezine düsmesi sonucu 
Jandarma Genel Komutani Orgeneral Esref Bitlis, P.Albay Fahir Isik, Kr.Plt. Binbasi Yasar Erian, Kr.Plt.Tugrul Sezginler ve Tek.Kd.Bsçvs Emin Öner'in sehit 
olmasi üzerine Kara Kuvvetleri Komutanligi Askeri Savciliginca sorusturma yapilmis, Kara Kuvvetleri Komutanligi Kaza Kirim ve Uçus Emniyet Kurulunca 
hazirlanan müsterek kanaat raporunda özetle; ``Meteorolojik raporun tahlilinde buzlanmanin yerden itibaren basladigi ve uçagin kalkistan düsüsüne kadar 
uçtugu irtifalarda en yogun oldugunun tesbit edildigi, pilotlarca meteorolojik raporun uçustan önce detayli olarak incelenmedigi, buzlanmanin beklenildigi 
durumlarda buz önleyici sistemlerin önceden devreye sokulmasi gerekirken muhtemelen kalkista uçakta motor buzlanmasini önleyen ancak güç düsüklügüne neden olan buz önleyici sistemin devreye sokulmadigi, bu nedenle uçusta motorlardaki sarsinti baslayinca sarsintinin teshisinde zaman kaybedip sistemleri daha sonra devreye soktuklari ve uçusun devami süresince buzlanmanin en yogun oldugu irtifalarda uçmalari nedeniyle buz önleyici sistemin yetersiz kaldigi, pervane, özellikle motor buzlanmasina mani olunamadigi, motorlardaki sarsintinin giterilmesinin pilotlarda panige yol açmis olabilecegi, bu nedenle Esenboga aletli inis sistemi (ILS) hattina yaklasmalarina ve vektör edilmelerine ragmen Cours'a oturamayislari ve Esenboga'nin israrli arayislarina karsi cevap vermeyisleri pilotlarda muhtemelen his yanilgisinin basladigi, ayrica buzlanmanin beklenilenden çok daha kuvvetli olmasi, pilotlarin uçus öncesi ve uçusun baslangicinda kendilerini meteorolojik verilere ve IFR uçusa tam olarak oryante edememis olmalari, pilotlarin egitimlerine, tecrübelerine ve uçagin teknik donanimina asiri güvenerek yeterince aktif davranmamis olmalari kazayi hazirlayan önemli faktör olarak degerlendirilmis'' Sorusturma sonucunda bu rapor üzerine olayin sabotaj olmadigi kanisina varilarak kovusturmaya yer olmadigina karar verilmistir. 

b- Kara Kuvvetleri Komutanligi Askeri Savciliginin olayla ilgili kovusturmaya yer olmadigi seklindeki karari üzerine; Sehit Kara Pilot Yüzbasi Tugrul Sezginler'in 
kanuni yakinlarina vekaleten, Avukat Nusret Senem, 27 Ocak 1994 tarihli bir dilekçe ile Milli Savunma Bakanligina basvurarak, 353 Sayili Kanunun 111 nci Maddesi geregince sorusturma dosyasinin incelenmesini ve dilekçesinde açikladigi gerekçelerle, sorusturmaya devam edilmesi için askeri savciya emir verilmesini talep etmistir. Dilekçe ve ekinde sunulan belgeler dogrultusunda inceleme yapmak üzere dosya Askeri Savciliktan istenilmis, sonuçta ``sorusturmanin eksik ve usulsüz yapildigina, uçagin sabotaj sonucu düstügüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge bulunmadigi, keza sorusturmanin noksansiz yürütüldügü ve verilen kararin dosya içerigine uygun oldugu'' tarzinda özetlenebilecek gerekçelerle islem reddedilmis, 4 Subat 1994 tarihinde de Avukat Nusret Senem'in 5 Mayis 1993 tarihli kovusturmaya yer olmadigina dair karara itirazi Jandarma Genel Komutanligi Askeri Mahkemesince degerlendirilmis ve sorusturmanin usulüne uygun olarak yapildigi, uçagin sabotaj sonucu düstügüne dair dosyada herhangi bir delil ve emarenin olmadigi, verilen kararin dosya kapsamina uygun oldugu gerekçesi ile itirazin reddine karar verilmistir. c- Sehit Pilot Yüzbasi Tugrul Sezginler'in kanuni yakinlari tarafindan Ankara 13. Asliye Hukuk mahkemesinde uçak firmasi BEECH AIRCRAFT CORPORATION aleyhine tazminat davasi açildigi ve davayla ilgili ITÜ ögretim üyelerinden olusan üç kisilik bilirkisi heyetince teknik rapor hazirlandigi ve hazirlanan raporda; Motor arizasi ve sonuç olarak uçagin düsmesinde buzlanmanin etkili oldugunu gösteren yeterli ve tatminkar delil olmadigi, Motor arizasi ve düsme olayinda pilotaj ve bakim hata ve kusuru bulunduguna dair deliller olmadigindan, davacilar murisi 2. pilot Tugrul Sezginler ile kaptan pilot Yasar Erian'in kusurlarinin bulunmadigi, Uçagin düsmesine yol açan motor arizasinda davali firmanin dizayn ve yapim hatasinin olmadigi, Kaza günü öncesindeki gece, hangar civarindaki bir nöbetçi tarafindan bildirilen kimligi bilinmeyen kisi ile yukarida isimleri zikredilen motor iç aksaminin enkaz mahallinde bulunamamasi ve saglam ve mukavim olan motor zarfinin parçalanmamis ve hatta fazla deforme olmamis görüntüsü karsisinda sabotaj ihtimali gözden irak tutulmamasi gerektigi belirtilmis dava sonucuna göre konunun M.S.B.'ca yeniden gözden geçirilebilme ihtimalinin dogabilecegi degerlendirilmektedir. Ayrica; Türk Kara Kuvvetleri Havacilik Okulu Erkan Baskani pilot Albay Erdal Özden, Beech Uçak Anonim Sirketi Uçak Kazasi Teftisi John Ward ve Pratt ve Whitney Kanada Hava Güvenlik Teftisçisi Thomas A. Berthe'den olusan heyet 
tarafindan kaza ile ilgili düzenlenen güç kaynagi incelenmesi, raporunda motorlarin incelenmesi sonucu sicak kisim tehlikesine ratlanmadigi, fakat 
çarpma sonucu ortaya çikan yüksek güç gözlemlendigi, dolayisiyle çarpma aninda motor hava girisinin buzla kapanmasi ve kompresör buz yutma durumu 
pek muhtemel karsilanmamakta oldugu belirtilmistir. 3- Gerek, ITÜ ögretim üyelerinden olusan üçkisilik bilirkisi heyetince hazirlanan teknik rapor ve 
gerekse K.K.10011 Numarali Beechcraft B-200'ün Kaza Teftisine Destek Olarak Türk Kara Kuvvetleri Için Düzenlenen Güç Kaynagi Incelemesi Raporundan 
hareketle; a) Jandarma Genel Komutani Esref Bitlis'in sehit olmasiyla sonuçlanan uçak kazasinda; motor arizasi ve buzlanmanin uçagin düsmesinde etkili oldugunu gösteren yeterli ve tatminkar bir delil olmadigi, b) Motor arizasi ve düsme olayinda pilotaj ve bakim hata ve kusuru bulunmadigi, 

c) Kaza günü öncesindeki gece, hangar civarindaki (bir nöbetçi tarafindan bildirilen) kimligi bilinmeyen kisi ile teknik raporda belirtilen motor iç aksaminin 
enkaz mahallinde bulunmamasi ve saglam, mukavim olan motor zarfinin parçalanmamis ve hatta fazla deforme olmamis görüntüsü karsisinda sabotaj 
ihtimali gözden irak tutulmamalidir. 

O- TARIK ÜMIT OLAYI ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

Tarik ÜMIT'e ait 34 ZU 378 plakali oto 04.03.1995 günü saat 05.00 siralarinda Silivri Ilçesi Kiliçli köyü yakinlarinda, Jandarma bölgesinde terkedilmis 
vaziyette bulunmus, araç sahibinin aranmasi ile ilgili islemler ilgili Jandarma Karakol Komutanligi tarafindan yürütülerek tahkikat evraki Silivri Cumhuriyet 
Savciligina teslim edilmistir. Otonun Jandarma bölgesinde bulunmasi ve sahibi oldugu tespit edilen Neset ve Naciye'den olma 1947 Düzce dogumlu 
Tarik ÜMIT'in de kayip oldugunun anlasilmasi üzerine Istanbul Il Jandarma Alay Komutanligi Istihbarat Subesinde görevli Astsubay Seyit Ahmet ALTINTAS, 
konu ile ilgili istihbari mahiyette arastirma yapmak üzere Istanbul Il Jandarma Alay Komutani tarafindan görevlendirilmistir. Konu hakkinda bilgisine 
basvurulanlardan: Jandarma Basçavus Seyit Ahmet ALTINTAS; Mehmet EYMÜR'ün sik sik Tarik ÜMIT'in kizi Hande BIRINCI'yi telefonla aradigini ve buna 
tanik oldugunu, Tarik ÜMIT ile Mehmet EYMÜR'ün çok samimi olduklarini, Mehmet EYMÜR'ün, Hande'ye telefon ederek ``babani Abdullah ÇATLI ve 
arkadaslari kaçirdi, gazetelere ilan ver yoksa öldürürler'' dedigini, ayrica, Istanbul'a elemanlarini göndererek Jandarma'yi bilgilendirdigini, 
Tarik ÜMIT'in cep telefonundan en son Avsar KEDEROGLU'na ait cep telefonu ile arandigini, ancak, telefon Avsar KEDEROGLU adina kayitli ise de 
bu telefonu polis memurlari Ayhan AKÇA ve Ziya BANDIRMALIOGLU'nun kendisinden emanet alarak kullandiklarini, Avsar KEDEROGLU ile yaptigi 
mülakat sirasinda, Ayhan AKÇA'nin, Avsar KEDEROGLU'nu telefonla arayarak Yalova'dan geldiklerini söyledigini, daha sonra Ayhan AKÇA ve onun yaninda 
gelen polis memuru Ayhan ÇARKIN ile Ataköy Polis Karakolunda görüstügünü, karakolda iken Ibrahim SAHIN'in Ayhan AKÇA'yi cep telefonundan aradigini, 
nöbetçi Emniyet Müdürünün de karakolda bulundugunu ve kendisine polis bölgesine habersiz giremeyecegini söyledigini, Ibrahim SAHIN'in kendisi ile de 
telefonla görüstügünü ve polis memurlarini alamayacagini ve sorgulaya mayacagini söyledigini, karakoldaki görüsmede Ayhan AKÇA'nin Tarik ÜMIT'i tanidigini ifade ettigini, Tarik ÜMIT olayi ile ilgili olarak Emniyetten Jandarmaya bilgi gelmedigini, halbuki, Tarik ÜMIT'in Istanbul-Kadiköy polis bölgesinde iken kaçirilmasina ragmen polisin bu olayla hiç ilgilenmedigini, sadece Jandarmanin ilgilendigini, Tarik ÜMIT'in oto plakasinin can güvenligi nedeniyle Emniyet Genel Müdürü Mehmet AGAR'in onayi ile verilen bir tahsis plakasi oldugunu, olayin baslangicinda Tarik ÜMIT'in MIT ajani oldugunu bilmedigini, Tarik ÜMIT'in Kibris'ta bir bankasi oldugunu, yine Kibris'ta bir baska bankada da ortakliginin bulundugunu ve bu bankada Mehmet AGAR'in soförünün kardesi Ömür ÖZÇELIK'in % 25 hissesi oldugunu, Tarik ÜMIT'in yakin çevresinde 4 milyon dolar paradan bahsedildigini, kaynagi belli olmayan bu paranin uyusturucu kaçakçiligindan geldiginin tahmin edildigini, Kazakistan, Pakistan ve Afganistan tarafindan gelen uyusturucunun Kazakistan-Azerbeycan-Nahcivan kanaliyla Türkiye'ye girdiginin, Türkiye'den de Hollanda ve Almanya'ya çiktiginin, birkisim paranin Kazakistan'da aklandiginin ve burada 450 milyon dolar para oldugunun ve bu paranin da Kibris'daki bankada aklandiginin ve Tarik ÜMIT'in de bu isin içinde bulundugunun söylendigini, Tarik ÜMIT Olayi ile ilgili olarak Istanbul Valisi Hayri KOZAKÇIOGLU'na rapor ve bilgi vermedigini, hiçbir görüsmesi olmadigini, Tarik ÜMIT'in kizi Hande BIRINCI; babasinin kendisini 02.03.1995 günü saat 18.00-19.00 siralarinda telefonla arayarak önemli bir isi çiktigi için Adapazari'na gelemeyecegini bildirdigini ve bundan sonra da babasiyla irtibat kuran bir yakininin olmadigini, ancak, ayni gün gündüz saatlerinde Hakki Yaman NAMLI ile görüstüklerini ögrendigini, bu kisi ile babasinin Kibris'ta bulunan First Merchant isimli bankanin ortak olarak sahibi olduklarini, Babasinin 03.03.1995 günü Erenköy'de bulunan Divan Pastanesine giderek Ziya ve Ayhan isimli polis memurlari ile bulustugunu, polis memurlarinin ``Ibrahim agabey seni evde bekliyor, gidecegiz'' dediklerini ögrendigini, Ibrahim'in Özel Harekat Daire Baskani Ibrahim SAHIN olup olmadigini bilmedigini, Babasinin yok olmasindan önce daha çok Kibris'ta ortagi oldugu banka ile ugrastigini, kaybolmasindan hemen sonra Mehmet EYMÜR'ün telefon ederek, iki arkadasini Istanbul'a gönderdigini, babasinin kaybolmasinda Korkut EKEN'in rolü bulundugunu ve ifadeye gittiginde bunu belirtmesini söyledigini, Mehmet EYMÜR ve Korkut EKEN'in babasinin arkadasi olduklarini, JITEM'den Astsubay Ahmet ALTINTAS'in olayla ilgili çalisma yaptigini, babasinin iki polis memuru ve Ibrahim SAHIN tarafindan Abdullah ÇATLI'ya teslim edildigi ve bir daha görünmedigi duyumlarini aldigini söyledigini, Korkut EKEN ile Istanbul Feneryolu'nda 10 dakika kadar görüstügünü ve bu görüsmede Korkut EKEN'in kendisine babasinin yurtdisinda bir göreve yollandigini söyledigini, Mehmet EYMÜR'ün gönderdigi kisilerin de kendisine, babasinin Korkut EKEN'in istegi üzerine Özel Harekatçilarca kaçirildigini ve sorgulandigini söylediklerini, konu ile ilgili olarak Mehmet AGAR'in da isminin geçtigini, EYMÜR'ün kendisinin de babasinin kaçirilmasinda Korkut EKEN ve Mehmet AGAR'in ilgilerinin oldugunu ve bu isimleri Cumhuriyet Savciligina vermesini söyledigini, Tarik ÜMIT'in, kendisine, son aylarda ortaligin epeyce karisik oldugunu, zamani gelince bazi seyleri anlatacagini söyledigini, Tarik ÜMIT'in kaybolmasindan önce Cihangir'deki yazihanesine Korkut EKEN'in telefon ederek telefona cevap veren çocuga, `
` o bizi satti biz de onu satacagiz'' diyerek telefonu kapattigini yazihanedeki çocuktan isittigini, Kibris'daki bankanin ortagi Hakki YAMAN'in kendisine, 
babasinin bankada hissesi olmadigini söyledigini, ancak, elinde hisse dagilimini gösteren evrak bulundugunu ve babasinin bankaya ortak oldugunu, 
babasinin kayboldugu gün gündüz saatlerinde en son Hakki YAMAN ile görüstügünü, Babasinin son zamanlarda Emniyet tarafina ters düsmüs olabilecegi seklinde kuskularinin oldugunu, bildigi kadariyla babasinin uyusturucu ticaretiyle alakasinin bulunmadigini, Yasar ÖZ'ün Düzce'den babasinin arkadasi olup is iliskilerinin bulunmadigini, Tarik ÜMIT'in amcasi Dr. Cemalettin ÜMIT; 4 Mart 1995 günü saat 01.30 siralarinda kendisine telefon edilerek yegeni Tarik ÜMIT'in arabasinin Çerkezköy civarinda terkedilmis olarak bulundugunun söylenmesi üzerine olay mahalline gittigini, hasarsiz ve kapilari açik olarak otoyu gördügünü, Jandarmaya haber verdigini, yapilan arastirmada plakasinin sahte çiktigini, daha sonra Kadiköy Cumhuriyet Savciligina müracaat 
ettiklerini, Jandarmanin bir Basçavusu olayi sorusturmakla görevlendirmis oldugunu ögrendigini, Kendi özel arastirmasina ve tespitlerine göre; 
Tarik ÜMIT'in son defa Divan Pastanesinde görüldügünü, orada yemek yedigini ve ertesi günü Düzce'ye bayram ziyaretine gidecegi için 3 kutu çikolata 
aldigini, o sirada bayram çikolatasi almaya gelen müsterek aile dostlari Baha SEN'in Tarik ÜMIT'i görüp sohbet ederlerken Tarik ÜMIT'in tanidigi iki kisinin 
yanlarina geldigini ve dörtlü grup olarak sohbete devam ettiklerini, Baha SEN'in, karsisinda oturan kisiyi teshis edebilirim dedigini ve kendisini sorusturma 
yapan Basçavusun da dinledigini, Baha SEN'in anlatimina göre, Tarik ÜMIT ile yeni gelenlerden birinin agizlarini kapatarak konustuklarindan birbirlerine 
ne söylediklerini anlayamadigini, ancak, Tarik ÜMIT'in ``o niye gelmedi'' diye sordugunu, digerinin de ``o evde bekliyor'' dedigini duydugunu, Jandarmanin 
ve MIT'in tespitlerine göre, Tarik ÜMIT'in ertesi günü bayram sabahi Düzce'ye gitmek niyetindeyken Divan Pastanesine geldikten sonra cep telefonuyla 
arandigini ve bunun üzerine kararini degistirip Adapazari'ndaki kizina ve Düzce'deki annesine telefon ederek bayrama gelemeyecegini bildirdigini, 
Tarik ÜMIT'in cep telefonunun en son Avsar KEDEROGLU'na ait cep telefonundan arandigini, Basçavus Ahmet'in Avsar KEDEROGLU'nu sorgulamasi 
sirasinda telefonunu Özel Harekatta görevli polis memuru Ziya'ya vermis oldugunu söyledgini, Basçavus Ahmet'in kendisine ``meseleyi çözdüm, 
sonuna kadar geldim, rapor hazirlamam lazim, bu da 15 gün alir'' dedigini, daha sonraki günlerde Ahmet Basçavustan sorusturmanin bittigini, konu 
ile ilgili iki polis memurunu Ataköy tarafinda bulup sorgulamasindan sonra Ankara'dan Ibrahim SAHIN'in kendisini arayarak ``benim memurlarimi 
sikistirma, çok fazla üzerlerine gitme, ne soracaksan bana sor, sonra da birak, aslinda senin onlari sorgulamaya yetkin yok'' dedigini, 
Ahmet Basçavusun da ``benim listemde senin de adin var, seni çagirip ifadeni alacagin'' diye cevap verdigini, ancak, ertesi gün bir yerlerden geldigini 
sandigi bir emirle Ahmet Basçavusun bu isi biraktigini, Bu arada Tarik ÜMIT'in evinde Mehmet AGAR'in imzasini tasiyan bir belge bulduklarini, bu asamada 
daha önceki duyumlari ile bunu birlestirdiginde Mehmet AGAR'a ulastigini, Son zamanlarda Tarik ÜMIT'in huzursuz oldugunu ve bu huzursuzlugun 
Özel Harekat timinden kaynaklandigini, Korkut EKEN'den de tehdit telefonlarinin geldigini, Tarik ÜMIT'in Cihangir'deki bürosunda çalisan Ali vasitasiyla 
Korkut EKEN'in ``Tarik bize oyunlar etti, ayagini denk alsin, yakinda onun hesabini görecegiz'' diye haber gönderdigini, Tarik ÜMIT'in Özel Harekat 
Birligine lanse ettigi kod adi Cavit olan kisinin bir gün Tarik ÜMIT'e gelerek ``beni bu insanlara sen lanse ettin, ancak, bunlar seni öldürmem için 
para ve silah verdiler, hakkinda böyle düsünüyorlar, ayagini denk al'' dedigini fakat bunlari kimden duydugunu hatirlayamadigini, bu duyumlari alinca 
Korkut EKEN'i arastirdigini, Mehmet AGAR'in danismani oldugunu ögrenince Mehmet AGAR'a bir mektup yazdigini ve görüsmek istedigini belirttigini, 
Mehmet AGAR'in o zaman Adalet Bakani oldugunu ve uygun bir zamanda görüsürüz diye cevap verdigini, Içisleri Bakani olunca da görüsmeye gittiginde 
daha önce göndermis oldugu mektubun suretini verdigini ve birlikte okuduklarini, mektupta ``Yardimciniz olan K.E'nin yönlendirmesi, I.S.'nin 
yürütmesi, iki P.M. isimleri belli. Ayhan AKÇA ve Ziya BANDIRMALIOGLU pastaneye gelerek Tarik ÜMIT'i alip götürdüler, o günden beri yok, bu 
konuda bana ne yardim yapabilirsiniz'' diye yazdigini, Jandarma Basçavusundan ``sasirtma olarak Tarik'in Yalova tarafina, arabasinin Trakya 
tarafina götürüldügünü'' duydugunu Mehmet AGAR'a söylediginde de, ayagi firlayip bunu nereden duydun diye sordugunu, bunlari arastirarak iki haftaya 
kadar bir cevap verecegini söyledigini, ancak cevap vermedigini, Tarik ÜMIT'in bir bankaya ortak oldugu haberi üzerine yaptiklari müracaatta, bankanin, 
kendisi para yatirmadigindan hisselerinin iptal edildigini bildirdigini, Devlete zararli bazi insanlarin ve özel olarak Savas BULDAN'in yok edilisinde 
Tarik ÜMIT'in isin içinde oldugunu sandigini, çünkü Savas BULDAN'in cesedinin bulundugu yeri kendisinden baska bir polisin bilebilecegini zannetmedigini, 
Tarik'in son zamanlarda bazi arkadaslarina ``ben bu insanlarin arasindayim ama daha fazla bunlarla çalismam mümkün degil, yedikleri halt bini geçti, 
ciddi olarak uyusturucu kaçakçiligi yapiyorlar, bütün ikaz ve israrlarima ragmen mani olamadim, notere gidip bütün bildiklerimi tespit ettirecegim ve bu 
insanlari kamuoyuna deklere edecegim'' dedigini, bu sözlerden sonra da tehditler gelmeye basladigini, Tarik'in çok zeki ve cesur oldugunu, kendisine çok 
güvendigini, bu yüzden arkadaslari ikaz ettiginde ``kimse bana birsey yapamaz'' dedigini, kaçirilisindan bir hafta önce Korkut EKEN'in Özel Timden 
birkaç polis memuruna Tarik'in kaldigi evi tespit etmelerini söyledigini, Tarik ÜMIT'in bu tehlikeleri sezince evine ugramadigini, evinde kistirilamayinca 
pastaneden alindigini, MIT Kontrterör Merkezi Yöneticisi MEHMET EYMÜR; Tarik ÜMIT'i, MIT Teskilatinin görev sahasina giren konularda istihbarat elemani 
olarak kullandigini, ortadan kaybolmasi üzerine bazi arastirmalar yaptiklarini ve bu arastirmalar sirasinda en son Istanbul Divan Pastanesinde bulundugu 
sirada Özel Harekat polisleri tarafindan alindigini ve ondan sonra da kayboldugunu tespit ettiklerini ve bu konuda yasal arastirmalar yaptiklarini, 
Tarik ÜMIT'in otosu Silivri Jandarma bölgesinde bulundugu için tahkikati o bölgeden sorumlu Jandarma Astsubayi Ahmet ALTINTAS'in yürüttügünü, 
kendisi ile görüsüldügünde, Özel Harekatçi Ayhan AKÇA'yi gözlem altina aldigini, Ankara'dan Özel Harekat Daire Baskanligindan ifadesini alamayacagi 
konusunda müdahale edilmesi üzerine birakmak mecburiyetinde kaldigini söyledigini, Tarik ÜMIT'in telefonlarini tespit ettirdigini, tir parkinda çay 
ocagi isleten Avsar isimli kisinin telefonu ile muhabere yapildiginin ögrenilmesi üzerine Avsar'in sorgulandigini, kendi telefonunu Özel Harekatçi polislere 
kullanmak üzere verdigini beyan ettigini ve üzerinden de Özel Harekatta görevli iki polisin resimlerinin çiktigini, bu resimlerin Divan Pastanesinde 
çalisanlara teshis için gösterildigini, ancak, resmi kisiler olmasi nedeniyle tahkikatta zorlanildigini, Haluk KIRCI'nin yine ayni olayla ilgili olarak gözaltina 
alinip birakildigini, Astsubay Ahmet ALTINTAS'in Avsar'in üzerinde tabanca çiktigini ve bu tabancanin balistige gönderilmek üzere istendiginde çesitli 
resmi yerlerden baski geldigini söyledigini, Tarik ÜMIT'in kaçirildigi gün, Avsar'a ait beyaz renkte Opel Astra marka otonun Ziya isimli polis memuru 
tarafindan alindigi, Ziya'nin, Tarik ÜMIT'in kaçirilmasindan üç gün sonra Oguz isimli polis memuru ile birlikte otoyu Avsar'a iade ettigini, Avsar'in, 
konunun içinde Abdullah ÇATLI ve arnavut Sami isimli kisilerin oldugunu zannettigini, 12.1.1994 tarihinde Adana Sakirpasa Havaalaninda sahte pasaportla yakalanan Metin BOZBAG'in ifadesi dogrultusunda Istanbul'da Yasar ÖZ'ün evinde ele geçirilen yesil pasaportun Tarik ÜMIT'in sadece MIT ile çalismadigini gösterdigini, Tarik ÜMIT'in 1987 yilinda MIT ile iliskilerinin basladigini, ondan önce Dündar KILIÇ ve Behçet CANTÜRK'ün Devlet tarafindan sorgulandigi tarihlerde ve 1982 yilinda Dündar KILIÇ, Sükrü BALCI ve diger kaçakçilik konularinda tanik olarak ifadeleri bulundugunu, bu ifadeleri dolayisiyla.., 


26 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder