Esad gitse de Suriye’ye demokrasi gelmeyecek,
27 Mayıs 2013 Pazartesi,
Türkiye’nin Esad’ın dayanması konusunda değerlendirme hatası yaptığını söyleyen Dışişleri eski Bakanı İlter Türkmen: “Kimse karışmasaydı, Suriye’de bu kadar insan ölmezdi” diyor
İlter Türkmen: “Esad gitse de Suriye’ye demokrasi gelmeyecek. Mısır’a demokrasi mi geldi? Gelmedi. Suriye’ye de gelmeyecek. Sonunda koyu dinci bir hükümet kurulacak. Seçimle gelseler de Ortadoğu totaliterleşecek”
Şenay YILDIZ
senay.yildiz@aksam.com.tr
Dışişleri eski Bakanı İlter Türkmen son dönem dış politikada öne çıkan gelişmeleri AKŞAM’a değerlendirdi:
- Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinde verilen mesajlara bakınca önümüzdeki dönem açısından Türk-Amerikan ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz?
Görüşmelerin çok sıcak bir atmosferde geçtiği anlaşılıyor. Tabii bütün meseleleri halletmiş değiller ama bir görüş birliği var. Ekonomik açıdan Serbest Ticaret Anlaşması’nın konuşulmaya başlanması da çok olumlu.
YANLIŞ DEĞERLENDİRDİK
- Suriye konusunda beklediğimizi bulduk mu sizce?
Eğer Amerika’nın “Tamam, icabında Esad’ı temizlerim” demesini bekliyorsak, olmaz. Obama başkan olduğundan beri Amerika’yı bu gibi durumlardan uzak tutmaya çalışıyor. Irak’tan çekildikten sonra ülkede kıyamet kopuyor, “Ne yapayım?” diyor. Afganistan’dan çekiliyor... Obama Libya’da da dikkatli davrandı. Destekledi ama operasyonlara katılmadı. Amerika askerlerini buraya göndermek istemiyor. Haklı da, sonunda hepsi Amerikan düşmanı olacak... Bizde bir değerlendirme yanlışı var, yani göremedik.
- Neyi göremedik?
Suriye politikamızda çok doğru olmayan şeyler oldu. Mesela Suriye’de Esad’ın askeri ve güvenlik bakımından kuvvetini ve dayanma kabiliyetini görmedik. Adam muazzam bir diktatörlük kurmuş, iyi bir ordusu, iyi silahları var. Çünkü İsrail’e karşı daima hazırlıklı. Zannettik ki Tunus ve Mısır’da olduğu gibi pat pat bu da düşecek. Orada bir değerlendirme hatası var...
- Bunu görmek kolay mıydı peki?
Esad’ın bu kadar dayanabileceğini görmek kolay değildi ama birçok kimse de söylemişti... Tabii mültecileri almak mecburiyetindeydik, orada bir hata yok. O doğru bir politikaydı ama bu muhalefete bu kadar aktif destek vermek, hele askeri destek...Tam içeriğini bilmiyorum ama yabancı gazetelerden de okuduğumuza göre Arapların verdiği silah yardımlarının bir kısmı buradan, bir kısmı Ürdün’den geçiyor. Bu tabii biraz tartışmalı bir tutum. Bir de belki korkunç bir istatistik ama kimse karışmasaydı daha az insan ölürdü. Tabii Esad tekrar kontrolü ele geçirirdi ama sonuçta daha az insan ölürdü. Suudi Arabistan ve Katar’ın da rolleri var bizim üstümüzde. Onlar da İran yüzünden Esad’a karşı müthiş cephe aldılar. Esad’ı devirmek istiyorlar...
ÜRDÜN DOĞRU YAPTI
- Reyhanlı’da meydana gelen saldırıyı nasıl yorumladınız?
Muhtemelen Esad yapmıştır. Onu onun stiline gayet uygun! Lübnan’da böyle şeyleri çok yaptı, bu konuda büyük ihtisasları var. Onun için Muhaberat’ın yaptığını tahmin ediyorum. Bir de muhalefet yapmış olabilir. El Kaide Suriye’ye girdi, biliyorsunuz. El Nusra orada. Onlar da yapabilir. Ama burada önemli olan şu: Ne olacak bu kadar insan ölünce? Demokrasi mi gelecek Suriye’ye?
- Gelmeyecek mi?
Hangisine geldi? Ne Mısır’a geldi, ne Tunus’a. Mısır’da demokrasi diye ne oluyor? Sonunda koyu dinci bir hükümet geliyor. Suriye de aynı Mısır gibi olacak. Açıkçası sadece Suriye’de değil; Ortadoğu’da durum pek parlak gözükmüyor. Arap Baharı ilk başta çok büyük ümitler doğurdu ama sonu pek parlak gözükmüyor. Tam demokrasiyi getiremeyecek, demokrasiyle beraber diktatörlüğü ve totaliter rejimi getirecek. Ne oldu Mısır’da? Demokrasiyle, oyla geldi, serbest seçimle geldi adam ama demokrasi mi oldu? Olmadı.
- Ürdün’de de yüz binlerce mülteci var ama oralarda Reyhanlı veya Cilvegözü’nde olduğu gibi ev sahibi ülkenin hedef alındığını görmüyoruz. Neden?
Ama Ürdün bir şey yapmıyor Esad’a karşı! Sadece mültecileri alıyor, doğru politika o. Mültecileri alıp, nasihat verecektik Esad’a. Ama biz Esad’ın dayanabileceği konusunda hayale kapıldık. İlk başta gayet iyi gidiyorduk, nasihat veriyorduk, Başbakan telefonla konuşuyordu Esad’la. İşte o politikayı devam ettirecektik. Bizim dış politikamızda son zamanlarda görülen eğilim o: süper aktivist oluyoruz her yerde.
- İyi bir şey mi bu süper aktivistlik?
Yerine bağlı, her zaman iyi bir şey değil. Komşularla sıfır sorun politikası çok doğru bir politikaydı ama bugün İran’la da, Irak’la da, Suriye ile de sorunumuz var. Yunanistan ve diğer komşularımıza bakarsanız Gürcistan ve Bulgaristan hariç- hepsi ile şu veya bu şekilde sorunumuz var...
KUZEY IRAK POLİTİKASI DOĞRU
- Ortadoğu’da Arap Baharı sonrası oluşmakta olan yapı Türkiye için daha iyi olacak mı?
Türkiye bakımından iyi değil çünkü istikrarsızlık bizim de işimize gelmez. Onun için Ortadoğu büyük bir dert olmaya devam edecek. Ama Ortadoğu’da takılıp kalmamak lazım. Kıbrıs ve İsrail bazı sondajlar yapıyorlar. İkisinin de menfaati boru hattının Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye geçmesinde. Dolayısıyla bu müsait ortamdan istifade etmeli. Yunanistan’la da ilişkilerimizi düzeltip, fırsat bu fırsat deyip Ege sorunlarını çözmeye çalışmak lazım. Türkiye’nin başka meseleleri de var.
- Kapımızda çatırdayan bir Irak da var gerçi...
Sezar’ın hakkını Sezar’a verelim, Kürt bölgesine karşı güdülen politika gayet yerindedir. Kürt meselesinin çözümünde o da bir faktör ama bu arada Bağdat hükümetiyle ilişkileri bu kadar gerginleştirmek doğru muydu? Burada biraz ileri gittik. Başka devletlerin içişlerine karışmak hep ters tepki yapar. Maliki ile bu kadar germek için bir sebep yoktu. Ama Kürt politikası doğrudur, yerindedir. Elbette orada ekonomik menfaatlerimizi korumak mecburiyetindeyiz.
- İmralı görüşmeleriyle başlayan çözüm sürecini nasıl görüyorsunuz?
Bunlar gidiyorlar ya (PKK’yı kastediyor), başka hiçbir şey olamasa, bu bile bir kazanç. Çözüm olur olmaz, bilemem...
FRANSIZ MODELİ UYABİLİR
- Neden “Çözüm olup olmayacağını bilemem” dediniz?
Çünkü Kürtlerin bir sürü talepleri var ve bunların hepsini karşılamamıza imkân yok. Devletin verebileceğinin de bir sınırı var. Mesela devlet üniter yapısından taviz veremez. Çünkü federasyon gibi bir sistem olmaz Türkiye’de. Olursa, büyük bir hata olur. Bakın burada en güzel örnek Fransa’dır. Çünkü Fransa da üniter devlettir. Ne demek üniter devlet? Ülkenin her yerinde aynı kanunların geçerli olduğu bir sistemdir. Mesela Amerika’da eyaletten eyalete farklılıklar var. Bir yerde idam var, bir yerde yok; bir yerde vergiler daha yüksek, bir yerde daha az; her eyaletin kendi polis kuvveti var... Fransa’da bölgeler var ama polis yine merkezi polis. Okulların müfredatı merkezden yayılıyor ama bölge okul yapıyor. Vali yine merkezden tayin ediliyor ve Fransız sistemi bizim için maksimum gibi geliyor. Başka bir sistem göremiyorum, çünkü olmaz. Ondan sonra tabii dil meselesi var. Kürt kökenliler çoğunlukta ise orada o okullara seçmeli ders Kürtçe koymak lazım. Ama devlet okullarında Kürtçe eğitim olmaz. Devlet bununla başa çıkamaz, bir de olmaz zaten. Ama onlar kendi vakıflarını kurarlarsa, o vakıf okullarında tıpkı Galatasaray da ya da Saint Joseph’te olduğu gibi derslerin bir kısmını Kürtçe verebilirler.
KÜRTLER İZMİR’İ BIRAKMAZ
- Kürtler bölgede bağımsız devlete doğru mu gidiyor?
Kuzey Irak bağımsızlığa çok yakın, çünkü askeri kuvveti de var. Suriye’de ne olacağını bilemem, parçalanabilir ama İran’da olmaz, İran bırakmaz. Fakat görebildiğim kadarıyla Türkiye’de durum farklı. Türkiye’deki Kürtlerin çok büyük bir kısmı Batı’da yaşıyor bir kere. Kolay kolay yaşadıkları güzel yerleri, mesela İzmir’de Kordon’u bırakıp gitmezler. Bizdeki Kürtler Türkiye’nin güzelliğinin, burada yaşamanın avantajını farkındalar bence. Değil mi? (Gülüyor)
ORTADOĞU'DA PETROL DENKLEMİ BOZULDU
- Batı ile ilişkiler bakımından nasıl bir Ortadoğu çıkacak ortaya?
Amerika’nın Ortadoğu’ya bağımlılığı azaldı. Eskisi gibi petrol önemli değil. Biz hep “Amerika’nın petrol derdi var” derdik, yok öyle bir şey! Şimdi ABD’nin bol bol petrolü ve gazı var. Yüz sene yetecek doğalgaz bulundu ABD’de, petrol de bulundu. O bakımdan petrol unsuru artık eskisi kadar kritik değil. Tabii Amerika yine enerji meselesiyle meşgul olacak ama Amerika ve Ortadoğu petrol denklemi bozuldu artık.
ABD ÇEKİLİYOR
- Önemini yitirecek mi Amerika için Ortadoğu yani?
Tabii, İsrail olduğu için kargaşa istemez. Ama o eski petrol unsuru bugün artık mevcut değil. Amerika Ortadoğu’dan çekiliyor artık. Eskisi kadar her işe burnunu sokma taraftarı da değil. İşte onun neticesini de Suriye’de görüyoruz, katiyen müdahaleye taraftar değil. Libya’da da etmedi.
EKONOMİK REKABET
- Ortadoğu’dan çekilen ABD nereye evriliyor peki?
Bir yere evrilmesi şart değil. Uluslararası ilişkiler bir husumet ilişkisi değildir. Uluslararası ilişkilerde rekabet var. Bir kere ticari, ekonomik rekabet var. Bundan sonra asıl şey o. Amerika rekabetinin bir kısmını kaybetti. Artık arada sırada Chovrelet görüyoruz burada. Benim gençliğimde bütün arabalar Amerikan arabasıydı. Bütün bakanların arabaları Buick’ti Cadillac’tı... Bunları kimse hatırlamıyor. İşler değişiyor, Amerika’nın kendi iç ekonomik problemleri var, içeriye bakıyor şimdi.
MUHALİFLERLE MASAYA OTURMASI İNTİHAR OLUR
- Rusya Esad’ın gitmesi için tavır değiştirir mi?
Esad Rusya’nın işine geliyor. Çünkü gayet iyi geçiniyorlar, orada üssü var ama artık bunun günün birinde çökeceğini herhalde görüyorlar. Ama bu ne kadar sürer, onu bilemiyoruz.
- İran Faktörü peki?
Tabii onların bütün politikaları Esad’a dayanıyor. Lübnan’daki Hizbullah’a o yolla yardım ediyorlar. Burada İran sonuna kadar direnecektir. İran bunu istediği için zaten Katar ve Suudi Arabistan da tam tersini yapıyor ve bütünüyle yok etmek istiyorlar. İsrail ise hiç dokunmuyor, endişeyle izliyor ama... Çünkü bunun sonunda Mısır’daki gibi Suriye’de de iktidar değişip, aktivist bir İslamcı hükümet gelince İsrail daha büyük sıkıntı çekecek.
- Suriye’deki meselenin sonu ne olacak sizce?
Görünen o ki, hem Suriyeli muhaliflerin, hem Esad’ın adamlarının geleceği bir konferans düzenlenecek Cenevre’de. Ama bence Esad bunu kabul etmeyecek. Esad “Onların hepsi terörist” deyip, aynı masaya oturmak istemeyecektir. “Otururum” dediği zaman sonun başlangıcı olur zaten... Çünkü o zaman artık gideceğini de kabul etmiş olur. Dolayısıyla öngörmek çok zor.
http://www.aksam.com.tr/roportaj/esad-gitse-de-suriyeye-demokrasi-gelmeyecek/haber-209778
***