18 Şubat 2019 Pazartesi

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU., BÖLÜM 23

TBMM SUSURLUK KOMİSYONU RAPORU.,  BÖLÜM 23




4/3/1997 - 11:12 - Atin


26.12.1994-24.1.1995 tarihleri arasinda bir aylik sürede Sami Hostan'i 26 kez,Ali Fevzi Bier'i 5 kez,Korkut Eken'i 16 kez,Ibrahim Sahini 13 kez,Sedat Edip Bucagi 4 kez,Ziya Bandirmalioglu'nu 2 kez,Ayhan Akçayi 3 kez aradigi, Ercan Ersoy'un Haluk Kirci'yi 26-27 temmuz 1996 tarihlerinde 5 kez,Sami Hostan'i 30 Temmuz 1996 da 1 kez,Abdullah Çatliyi 26 Temmuz 1996 da 1 kez,Ali Fevzi Bir'i 30 Temmuz 1996 tarihinde 1 kez aradigi, Oguz Yorulmaz'in Abdullah Çatliyi 29.7.1996 da 4 kez,Haluk Kirciyi 25,26,27 ve 29 Temmuz 1996 da 11 kez,Korkut Eken'i 29.7.1996 da 4 kez,Osman Dilberi 25,26 ve 29 Temmuz 1996 tarihlerinde 7 kez aradigi, Ayhan Çarkin'in Abdullah Çatli'yi 27,28 temmuz 1996 da 4 kez,Agustos 1996 da 7 kez,Sami Hostan'i 27.7.1996 da 1 kez,Osman Dilberi 28,30,31 Temmuz tarihlerinde 5 kez,Haluk Kirci ve Abdullah Çatli tarafindan kullanilan bir baska telefonu Haziran-Agustos 1996 aylarinda 23 kez aradigi, Haluk Kirci'inin Abdullah Çatli'yi muhtelif telefonlarindan 25-29 temmuz 1996 tarihlerinde 26 kez,Ayhan Çarkin'i 25-27 Temmuz 1996 tarihlerinde 7 kez,Oguz Yorulmazi 25-27,29-30 Temmuz 1996 tarihlerinde 11 kez,IAli Fevzi Bir'i 27 Temmuz 1996 tarihinde 1 kez aradigi, Ali Fevzi bir'in Ercan Ersoy'u 27 Temmuz 1996 tarihinde 1 kez,Haluk Kirci'yi 27 Temmuz 1996 tarihinde 1 kez,Sami Hostan'i 27-31 temmuz 1996 tarihlerinde 2 kez,Oguz Yorulmazi 25-30 Temmuz tarihlerinde 2 kez aradigi, Korkut Eken'in Abdullah Çatli'yi 26.12.1994-24.1.1995 tarihlari arasindaki dönemde 26 kez,Sedat Edip Bucagi 11 kez aradigi, Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Bassavciligi tarafindan tespit edilmistir. 

B- ÖMER LÜTFI TOPALIN ÖLDÜRÜLMESI ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

Emperyal Kumarhameleri isletmecisi olan ve kamuoyunda isletmelerinden çok yüksek gelir sagladigi degerlendirilmesi bulunan Ömer Lütfi Topal, 28.7.1996 tarihinde saat 23.30 siralarinda Istanbul Sariyer ilçesi, Tazeceviz Sokakta, içerisinde bulundugu 34 BTG 96 plakali otomobilinde otomatik silahlarla taranarak öldürülmüstür. Olay mahallinde suçta kullanilan 2 adet Kalashnikov marka otomatik tüfek, bu tüfeklere ait sarjörler, 47 adet dolu 9 adet bos kovan bulunmustur. Ayni gün polise telefonla yapilan bir ihbarda olayi gerçeklestiren kisilerin 34 KN 288 plakali araç ile kaçtiklari bildirilmis ve bu araç Istinye Polis Karakolu idaresinde terkedilmis olarak bulunmus ve araç içerisinde 9 mm. çapinda UZI marka makinali tabancalara ait 1 adet sarjör, 9 mm. çapinda MKE yapisi IZZ marka 9 adet mermi, 7.62x39 mm. çapinda Kalashinkov marka tüfeklere ait 2 adet sarjör ve 7.62x39 mm. çapinda 27 adet fisek bulunmustur. Ancak, UZI marka sarjörlerin ait oldugu silah bulunamamis ve muhtemelen olay faillerinin kaçarken yanlarinda götürdükleri kanaatine varilmistir. Bu otomobil hakkinda yapilan arastirmada 24.04.1995 tarihinde Ankara Ilinde çalinmis oldugu ve gerçek plakasinin 06 V 7550 oldugu tesbit edilmistir. Bu olayin Istanbul Emniyet Müdürlügünce tahkikatinin yapildigi sirada 25.08.1996 tarihinde Asayis Sube Müdürlügü Cinayet Büro Amirligine ismini bildirmeyen bir kisi tarafindan telefonla yapilan ihbarda, Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülmesi olayinin faillerinin Ayhan ÇARKIN, Ercan ERSOY, Oguz YORULMAZ isimli Özel Harekat Dairesi polis memurlari ile Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR isimli kisiler olduklarini bildirmistir. Ancak anilan polis memurlari o sirada Özel Harekat Daire Baskanliginda görevli olmayip, bunlardan Ercan ERSOY halen Izmir'de Genel Hizmetlerde görevli oldugu, Ayhan ÇARKIN ve Oguz YORULMAZ ise Istanbul Özel Harekat Subesinde görevli olduklari anlasilmistir. Bu ihbar üzerine adi geçenler 28.08.1996 tarihinde Istanbul Emniyet Müdürlügü Asayis Sube Müdürlügünde gözaltina alinmislar, bu kisiler hakkinda Istanbul Emniyet Müdürlügünce arastirma devam ettigi sirada dönemin Içisleri Bakani Mehmet AGAR, (Dönemin Istanbul Emniyet Müdürü Kemal YAZICIOGLU, Müdür Yardimcisi Bilgi ÜNAL, Emniyet Genel Müdürlügü Özel Harekat Daire Baskan V. Ibrahim SAHIN ve bizzat Bakan Mehmet AGAR'in beyanlarina göre) Emniyet Genel Müdürünün bilgisi disinda Genel Müdür Yardimcisi Halil TUG'u Istanbul'a göndererek gözaltina alinan memurlarin neden alindigini sordurmus, daha sonra da bizzat Istanbul'a gelerek Vali Beyin bilgisi disinda Istanbul Emniyet Müdürüyle görüsmüs ve polislerle ilgili bir delil olup olmadigini sormus, Emniyet Müdürünün herhangi bir delile rastlanmadigini söylemesi üzerine adi geçenlerin Genel Müdürlükte sorgulanmak üzere Ankara'ya gönderilmelerini istemis, bundan sonra Özel Harekat Daire Baskan Vekili Ibrahim SAHIN'i görevlendirerek adi geçen polis memurlarinin ve 2 sivil sahsin Ankara'ya getirilmesini emretmistir. Ibrahim SAHIN de yanina bir Komiser ve iki polis memuru alarak Istanbul'a gelmis ve Müdür Yardimcisi Bilgi ÜNAL'la görüserek sözkonusu polis memurlarinin ve sivil kisilerin kendilerine teslimini istemis, adi geçenleri gazetecilerin görmemesi için Çamlica Turnikelerinin disinda tutanak karsiliginda teslim alarak Ankara'ya götürmüs ve Emniyet Genel Müdürlügünde yapilan sorgulama sonucunda adi geçenlerin cinayet saatinde baska yerde bulunduklarina iliskin mekan taniklari göstermeleri ve bu taniklarin beyanlari sonucu saniklarin suçlanmalari için ciddi bir bulgu elde edilemedigi gerekçesiyle serbest birakilmislar ve daha sonra da Sanliurfa Milletvekili Sedat E.BUCAK'in istemi üzerine kendisine koruma polisi olarak görevlendirilmislerdir. Her ne kadar ANAP Genel Baskani Mesut YILMAZ, Ömer Lütfi TOPAL Cinayeti ile suçlanan 3 polis ile Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR'in sorgulamalarinin video ve teyp kasetine alindigini iddia etmisse de, Istanbul Emniyet Müdürü, bütün beyanlarinda israrla, sorgulamanin kaset ve banda alinmadigini söylemistir. Emniyet Genel Müdürlügü Özel Harekat Daire Baskan Vekili Ibrahim SAHIN, Istanbul'da meydana gelen bir olayla ilgili olarak polis memurlarinin sorgusunun Genel Müdürlükte yapilmasinin normal bir uygulama olmadigini belirtmistir. Öte yandan CMUK'nun 154 ncü maddesinin 2 nci fikrasinda yeralan ``Bütün zabita makam ve memurlari, elkoyduklari olaylar ve yakalanan kisiler ile uygulanan tedbirleri Cumhuriyet Savcilarina derhal bildirmek ve C.Savciliginin adliyeye iliskin islerde bütün emirlerini yerine getirmekle yükümlüdürler.'' hükmüne ragmen bu olayla ilgili olarak yakalanan polis memurlari 30 saat Istanbul'da gözaltinda tutulduklari halde görevli Cumhuriyet Savciligina bilgi verilmeksizin Emniyet Genel Müdürlügüne götürülmeleri ve burada yapilan sorgu sonucu yine C.Savciligina bilgi verilmeksizin serbest birakilmalari açikça yasaya aykiridir. Ancak, saniklarin serbest birakilmalarinin bir sebebinin de Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülmesi olayi sebebiyle tanik olarak ifadeleri tespit edilen sahislarin olay anini görmedikleri, eylemin karanlikta yapilmasindan dolayi saglikli bir eskal veremedikleri, teshis yapamayacaklari anlasildigindan olay sebebiyle gözetim altina alinan sahislar ve taniklar arasinda herhangi bir teshis ve yüzlestirme islemi yapilmamasi oldugu, dosya tetkikinden anlasilmistir, Adi geçen kisiler bu sekilde serbest birakildiktan sonra Istanbul Emniyet Müdürlügüne gelen Istihbari bilgiler üzerine Istanbul Emniyet Müdürlügü tarafindan arastirmalar sürdürülmüs ve bu kisilerin bu olaya istirak ettikleri hususunda adi geçenlerin telefon görüsmeleri gibi bazi emareler elde edildigi bildirilerek bu durum bizzat Istanbul Emniyet Müdürü tarafindan Sayin Cumhurbaskani'na ve Sayin Basbakan'a sifahi olarak arzedilmistir. Bu olayla ilgili olarak Istanbul Emniyet Müdürlügünde sürdürülen arastirmalar sirasinda Ö.Lütfi TOPAL'in öldürülmesinde kullanilan ve olay yerinde terkedilen Kalashinkov marka tüfeklerden birinde, bu tüfegin iki sarjörünü birbirine monte etmekte kullanilan koli bantinin iç yüzeyinde bulunan sag orta parmak yarim bogum parmak izinin mukayese çalismalarinda, bu parmak izinin 26.02.1992 tarihinde sahte pasaport ile Atatürk Hava Limanindan çikis yapmak istedigi sirada yakalanan Sahin EKLI isimli kisiye ait oldugu tesbit edilmistir. Sahin EKLI ile ilgili kayitlarin arastirilmasinda, bu kimligi kullanarak sahte pasaportla yurtdisina çikmak isteyen kisinin gerçek kimliginin Abdullah ÇATLI oldugu tesbit edilmis, Bunun üzerine Abdullah ÇATLI'nin kayitlarda gerek kendi adina gerekse Mehmet ÖZBAY adina mevcut bulunan parmak izleri ile ölümünü müteakip Nevsehir Devlet Hastanesi morgunda alinan parmak izlerinin mukayesesi yapilmis ve sonuç olarak suç aleti tüfegin sarjörlerini monte eden koli banti iç yüzeyindeki parmak izinin Abdullah ÇATLI'ya ait oldugu kesinlik kazanmistir. Bu durumda Abdullah ÇATLI'nin Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülmesi olayina istirak ettigini bu somut delille tesbit edilmis, ancak adi geçenin bizzat tetigi çeken mi, yoksa tüfegi hazirlayan mi oldugu tam olarak tesbit edilememistir. Bu sekilde, Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülmesine istirak ettigi tesbit edilen Abdullah ÇATLI'nin bu olay sebebiyle gözaltina alinan kisilerle ve Istanbul DGM Cumhuriyet Bassavciliginca tahkikati yapilan (Cürüm islemek için tesekkül olusturmak suçuna iliskin) olaylarda adi geçen kisilerle iliskileri arastirildiginda; Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR, Ömer Lütfi TOPAL'in Istanbul Intercontinental Otelindeki kumarhanesinin % 50 oraninda ortaklari oldugu, Abdullah ÇATLI'nin sik sik bu kumarhaneye geldigi, Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR ile idare odasinda oturup, uzun görüsmeler yaptiklari, keza Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR'in de Ankara Iline gittiklerinde Sedat Edip BUCAK'in yazihanesinde Abdullah ÇATLI ile bulustuklari ve görüstükleri ve bu kisiler arasinda uzun süredir yakin iliskiler oldugu bizzat Sami HOSTAN'in kardesi Sedat HOSTAN'in ifadesi ve diger ifade ve delillerden ve telefon tesbit tutanaklarindaki görüsme detaylarindan anlasilmistir. Dosya içerisinde mübrez bulunan ve yukari bölümlerde izahi yapilan ve Siverek Ilçesinde Sedat BUCAK'in ikametgahinda çekildigi tesbit edilen ve Ömer Lütfi TOPAL'in öldürüldügü tarihlere yakin zamanlara tekabül eden günlerde çekilmis oldugu tesbit edilen fotograflarda bu kisiler arasindaki yogun iliskileri teyit etmektedir. Ö.Lütfi TOPAL olayi sebebiyle gözaltina alindiktan sonra Ankara Emniyet Genel Müdürlügüne götürülerek orada kisaca ifadesi alinan Sami HOSTAN bu ifadesinde Ö.L.TOPAL'in öldürüldügü tarihlerde Marmaris Grand Azur Otelinde konakladigini belirterek, otelin faturalarini ibraz etmistir. Ancak, dosyada mübrez bu fotograflarin incelenmesinde, konaklayan kisilerin Sami HOSTAN ve aile efradi olduklari görülmekle beraber gerek rezervasyonunun gerekse faturalarin Mehmet ÖZBAY (Abdullah ÇATLI) adina düzenlenmis oldugu görülmüs ve bu husus Sami HOSTAN ve Abdullah ÇATLI arasindaki iliskilerin baska bir göstergesi olmustur. Yine Sami HOSTAN'in kardesi Sedat HOSTAN'in ifadesine göre 03.11.1996 tarihinde Susurluk Ilçesi civarinda meydana gelen kazada Abdullah ÇATLI'nin ölümü ilk kez kendisine duyurulan kisilerden biri de Sami HOSTAN'dir. Bu haber üzerine Sami HOSTAN derhal olay yerine gitmek için harekete geçmis durumu ortagi Ali Fevzi BIR'e de bildirmis ve Susurluk'a gitmek üzere Istanbul Bogaz Köprüsü çikisinda bulusmuslar ve orada karsilastiklarinda ``Abdullah'i kaybettik'' diye birbirlerine sarilmislar ve oradan hareketle Susurluk Devlet Hastanesine gitmislerdir. Abdullah ÇATLI'nin Susurluk Devlet Hastanesindeki cenazesini, Abdullah ÇATLI'nin diger yakinlari ile birlikte Nevsehir Iline götürmüsler ve orada defnedilmesinde hazir bulunmuslardir. Abdullah Çatli'nin birçok eyleminde Sami HOSTAN onun yaninda bulunan kisilerden birisidir. Abdullah ÇATLI ile bu sekilde çok yakin ve karmasik iliskilerde bulunan Sami Hostan ve Ali Fevzi Bir'in, Sedat Bucak ve onun yaninda koruma polisi olarak görevlendirilen ve iddianamede sanik olarak adi geçen polis memurlari Ayhan Çakir, Ömer Yorulmaz ve Ercan Ersoy ile de yakin derecede iliskileri bulunmaktadir. Nitekim adi geçenler Abdullah Çatli'yi Mehmet Özbay adiyla S.Edip Bucak'in koruma görevine basladiktan sonra tanidiklarini söylemis iseler de, Istanbul DGM C.Bassavciliginda yapilan arastirmada yapilan telefon tesbitlerinde, Abdullah ÇATLI'nin kullaniminda olan çok sayida cep telefonlari ile çok uzun süreden beri yogun telefon görüsmeleri yaptiklari tesbit edilmistir. Bunun üzerine adi geçenlerin sanik sifati ile alinan ifadelerinde Abdullah ÇATLI'yi birkaç yildan beri tanidiklarini ve onunla sik sik görüstüklerini ifade ettikleri görülmüstür. Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülmesi olayi ile ilgili olarak yapilan hazirlik tahkikati Sariyer Cumhuriyet Bassavciliginin 1996/3514 Hazirlik numarali evrakinda halen sürdürülmekte olup yukarida izah edilen tesbitler Sariyer Cumhuriyet Bassavciliginca da yapilmistir. Ömer Lütfi TOPAL cinayeti, Abdullah ÇATLI ve 3 Özel Harektat polisinin karistigi iddiasi nedeniyle Istanbul DGM Bassavciliginca Hazirlik Sorusturmasi yapilmakta olan Susurluk Olayi ile birlestirilmis ve bu açidan da sorusturma devam etmektedir. Ayrica, gözaltina alinan polis memurlarini savciliga haber vermeden Ankara'ya gönderen ve götüren görevliler hakkindaki islem dosyalari, görev yerleri itibariyle Istanbul ve Ankara C. Bassavciliklarina gönderilmis, Dönemin Içisleri Bakani Mehmet AGAR hakkindaki islem dosyasi da Anayasanin 100. maddesi geregince TBMM'ye sevk edilmistir. Görüldügü gibi olay yargiya intikal etmis ve görevli mahkemeler (Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, Sariyer Cumhuriyet Bassavciligi, Istanbul C.Bassavciligi ve Ankara C.Bassavciligi) konuyu kendilerine bakan yönleriyle sorusturmaya baslamislardir. Ömer Lütfi TOPAL'in neden öldürüldügü sorusunun cevabi arastirilirken önceelikle geçmisteki ihtilaflarina ve olaylarina bakmak gerekmektedir. Bunlardan bazilari; 1- 1994 yilinda Akgün Otel yakinindaki otoparkta Bülent FIRAT'in öldürülmesi, 2- Ayni olayla baglantili olarak, 1995 Necdet ELMAS, Metin ÖZEN, Mehmet BAYAR ve Erzem KAYA 'nin dövülmesi, 3- Bodrum Regata Otelde, Ömer Lütfi TOPAL'in ortagi Hikmet BAYBASIN'in öldürülmesinde Ömer Lütfi TOPAL'in azmettirici olarak yer almasi, Öte yandan maktülün avukati Ekrem MARAKOGLU'nun iddiasina göre; Ömer Lütfi TOPAL'in öldürülebilmesi için Emperyal Sirketler Grubunu çok büyük zarara sokacak maddi bir ihtilafin olmasi gerektigi, Ömer Lütfi TOPAL'in haraç anlaminda birilerine hiçbir sey almadan para verecek bir yapisi olmadigini böyle bir isi ancak çok büyük bir baski karsisinda yapabilecegini, Hüseyin KOCADAG ile Ömer Lütfi TOPAL'in önceleri çok yakin iliskileri oldugunu, zaman zaman Ibrahim POLAT'in da ortak oldugu, Polat Otelinin Gazinosunda sik sik beraberce oturduklari, Ancak, sonradan Hüseyin KOCADAG ile Ömer Lütfi TOPAL arasina bir sogukluk girdigini, hatta Hüseyin KOCADAG bir seferinde kendisini görmek için Pente Gazinosuna geldiginde Yigit ismindeki görevlinin ``Ömer bey buraya girmenizi istemiyor.'' dedigini, bunun sebebinin de geçmiste Ö.Lütfi TOPAL ile Mehmet ÖZCAN arasindaki ihtilafta Hüseyin KOCADAG'in Ömer Lütfi TOPAL'a karsi alevi olmasi dolayisiyla Mehmet ÖZCAN'i tutmasinin olabilecegini, Kendisinin 7 HAZIRAN 1994 tarihinde Ömer Lütfi TOPAL ile birlikte Müdüriyet odasindayken VIP salonu monitöründen Necdet MENZIR ile Hüseyin KOCADAG'i gördügünü, bütün casinolarda video kayit sistemine bagli kameralarin bulundugunu, bunun herhangi bir itiraz durumunda kullanildigini; ancak Murat TOPAL tarafindan bu kasetlerden birisinin fotograflandigi ve bu fotograflardan birinin Hüseyin KOCADAG'a gösterildigini, sonraki konusmalarinda Hüseyin KOCADAG'in bu konudan ne kadar rahatsiz oldugunu belirttigini ve genelde Klasis'e giden Necdet MENZIR'i sanki kendisi santaj yapmak istermisçesine oraya özellikle götürdügü gibi bir durumun ortaya çiktigini, ancak resmin kritik dönemlerde dahi ortaya çikmamasinin kendisine bir güvence verdigini söyledigini, Ayrica, Ömer Lütfi TOPAL'a ait otellerin özellikle bayram tatillerine iliskin misafir listelerinde çok sayida yargi mensubuna rastlanabilecegini, yine ayni sekilde Tepebasi Emperyalda sirf yargi mensuplarinin yemek ve diger ihtiyaçlarini karsilayan bir lokal olusturuldugunu, bunun da Ömer Lütfi TOPAL'in adli sistem içinde kendisine güvence olacak bir iliski kurmak istedigini gösterdigini, Adi geçen, Ömer Lütfi TOPAL'in gayriresmi karisi Hilal ALTINTAS'in beyanina da dayanarak, maktulün ölümünden bir gün önce Ispanya'da bulunan Giresunlu uyusturucu kaçakçisi Ismail TANK isimli sahislar telefonda uzun ve sert bir tartisma yaptigi, bunun gözönüne alinmasi gerektigi. Maktülün ortaklari Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR ile aralarinin iyi olmadigi onlari sevmedigi, hatta Aliço denilen Ali Fevzi BIR'in Casinolar Genel Müdürü Ahmet KARA'ya, Ömer Lütfi TOPAL'in kendi kar hissesini tam vermediginden sikayet ettigi, ancak, Ömer Lütfi TOPAL ile Sami HOSTAN ve Ali Fevzi BIR arasinda herhangi bir ihtilaf bulunduguna sahit olmadigini, Öte yandan cinayette kullanilan kalasnikof silahin jarjör bandi üzerinde parmak izi bulunan Abdullah ÇATLI ile bu kisilerin yakin iliski içinde olduklari bilinmekte. Böylece, bu kisilerin cinayeti islemis olabilecekleri sonucuna varmaktadir. Dikkate alinmasi gereken bir baska konu da; Ömer Lütfi TOPAL'in Avrupa ve ABD'ye yönelik uyusturucu kaçakçiligindan 5 yil hapis cezasi verildigi, ayrica Bülent FIRAT ve Hikmet BAYBAS'in öldürülmesi ve Necdet ELMAS ve arkadaslarinin dövülmesi olaylarinda azmettirici olarak yargilandigi halde adli mercilerden rahatlikla iyi hal kagidi alarak tali oyunu salonlarini isletme izni alabildigi, orada her ne kadar adli mercilerin bilgisayarlarinda sabika kaydi kontrolü yapilirken kimlik bilgilerindeki harf ve rakam degisiklikleri yapildigi, 

Örnegin, 4.1.1995 tarihinde Istanbul Sicil Müdürlügüne yazilan dilekçede isim Ömer Lütfi yerine Ömer Lütfü yazildigi, diger taraftan, adigeçen tarafindan 25.3.1994 tarihinde Adli Sicil ve Istatistik Genel Müdürlügü'ne yazilan dilekçede, baba adi Mevlüt olmasina karsin, Mevlut yazildigi, Malatya Cumhuriyet Savciligina yazilan 5.7.1994 tarihli dilekçede dogum tarihi 1942 olmasina ragmen 1994, ayni sekilde dogum yeri Akçadag olmasina karsin Malatya yazildigi anlasilmaktadir. Bütün bunlarin bilmeden yapilmis olmasi düsünülemiyeceginden bu hususlarin Adalet Bakanliginca ayrintili bir sekilde incelenmesi ve benzer suistimallerin bir daha yasanmamasi için gereken önlemlerin alinmasi gerekmektedir. Turizm Bakanligi tarafindan 30.12.1994 tarih 22157 sayili Resmi Gazete'de yayinlanan ``Talih Oyunlari Yönetmeliginin Bazi Maddelerinin Degistirilmesi Hakkinda Yönetmelik'' ile talih oyunu isletme izni için istimal ve istihlak kaçakçiligi hariç, kaçakçilik suçlarindan mahkumiyet bulunmama sarti aranildigi, Belirtilen nedenden dolayi, Talih Oyunlari Yönetmeligine göre Emperyal Otelcilik Turizm ve Ticaret A.S.'ye Talih Oyunlari Isletme Izinleri verilmemesi gerektigi anlasilmaktadir. Oysa Ömer Lütfi TOPAL'in sahibi oldugu Emperyal Otelcilik Turizm ve Ticaret A.S'nin turizm isletme belgeli 13 turizm kompleksi bünyesinde bulunan talih oyunlari salonlarina, Turizm Bakanligindan Talih Oyunlari Isletme Izni alarak çalistirdigi anlasilmistir. Emperyal A.S'nin Turizm Bakanligindaki islemlerinin incelemesi sonucunda, anilan sirketin kiraladigi talih oyunu salonlarindaki oyun araç ve gereçleri yerine, sanki bu araç ve gereçler yokmus gibi Turizm Bakanligi'na müracaat ettigi, bu durum Turizm Bakanligi yetkililerince bilinmesine ragmen çok sayida talih oyunu araç ve gereçlerinin bu sekilde ithaline Turizm Bakanliginca izin verildigi, Emperyal Sirketinin bu konuda yaptigi islemler hakkinda Turizm Bakanligi'na bilgi verilmesi istenilmesine karsilik, istenilen bilgileri genelde vermedigi ve sonuçta; önemli miktarda kayitdisi talih oyunu araç ve gerecinin yurtiçine girisine izin verildigi, Her yil Talih Oyunu Isletmecileri kayitli her oyun masasi için 15.000 $, oyun makinalari için 400-800 $'i Turizm Bakanligi'na ödemeleri gerektigi, sözkonusu oyun masasi ve makinalarinin kayitdisi tutuldugu, anilan sirketin Devlete ödemesi gereken katki paylarini ödemedigi, buna örnek olmak üzere, Mersin Hilton Oteli Isletmesi ile ilgili islemlerde, bu isletmenin 21.1.1994 tarihinde Turizm Bakanligi'na yazdigi yazida 11 adet oyun masasi ve 54 adet oyun makinasi oldugunu bildirmistir. Mersin Giris Gümrük Müdürlügünün 28.2.1994 tarih 3426 sayili yazisinda anilan sirketin 120 adet oyun makinasi ithal ettiginin belirtildigi, Nitekim Turizm Kontrolörlerince Mersin Hilton Oteli Isletmesinde yapilan 20.12.1995 tarihli denetimde, tesiste 11 adet oyun masasi ve 54 adet oyun makinasi olmasi gerekiriken, uygulamada 19 adet oyun masasi ve 154 adet oyun makinasinin oldugu, 22.3 1996 tarihli denetimde, 18 adet oyun masasi, 154 oyun makinasi bulundugu, 1.6.1996 tarihli denetimde ise 20 adet oyun masasi, 1 adet at yarislari makinasi(23 kisilik) , 154 adet oyun makinasi buluntugu saptanmis, Bu usulsüzlükten dolayi anilan sirkete yalnizca, 3.150.000 Tl ceza kesilmesi önerilmistir. Bu tespitlere göre anilan talih oyunu isletmesinin Turizm Bakanligi'na 1995 yilinda ödemesi gereken ücret (6 adet oyun masasi için 100.000 $ + 15.000 X 13 = 295.000 $ Oyun makinalari için ise 15 adet için 15.000$ geriye kalan 139 X 800= 131.200 $ Genel Toplam :421.200 $ olmasina karsilik, Turizm Bakanliginca 1995 yilinda 221.200 $, 1996 yilinda 250.000 $ alindigi dosyasindan görülmektedir. Buna karsilik bazi dosyalarda fiili durum esas alinarak sözkonusu hesaplamalar yapilmistir. (Örnegin, Antalya Lara Ofo Oteline ait dosya.) Görüldügü gibi Emperyal A.S'nin Devlete olan borç yükümlülükleri her bir oyun salonunda yillik 500.000 $' geçtigi, buna ragmen, 10.3.1994 tarihli Talih Oyunlari Yönetmeliginde Yapilan degisiklik ile Emperyal A.S'nin vermek zorunda oldugu her bir isletme için 600.000 $ teminat toplam 13 oyun salonu için 7.800.000 $ teminat, her bir isletme için 200.000 $ teminata indirilmistir. Böylece, Emperyal A.S'nin bütün oyun salonlari için vermesi gereken teminat mektubu 2.600.000 $ indirilmistir. Bu islemde dikkat çekici bulunmustur. Buna göre, Turizm Bakanliginca Talih Oyunu Isletme Izni verilen bütün isletmelerin, talih oyunlari isletme izinlerinin ve fiilen kullandiklari oyun masalari ve oyun makinalarina göre ödemeleri gerekli ücretleri Turizm Bakanligina yatirip yatirmadiklarinin incelenmesi, varsa sorumlularin cezai ve hukuki sorumluluklarinin Turizm Bakanligi Teftis Kurulu ile Maliye Bakanligi Teftis Kurulunca müstereken tespiti, bu konudaki devlet zararlarinin belirlenerek öncelikle ilgili sirketlerden süratle tahsiline gidilmesi, bu mümkün olmadigi takdirde meydana gelen zararlarin sorumlularina müteselsilen tazmin ettirilmesinin yararli olacagi mütalaa edilmektedir. Ayrica kayitdisi kalan oyun masalari ve oyun makinalarinin süratle kayit altina alinmasi gerekmektedir. Talih Oyunu Isletmelerinin fiilen sahip olduklari oyun masalari ve oyun makinalarina ragmen, isletmelerin fiilen sahip olduklari oyun masalari ve oyun makinalarinin da yerine ithal izni vererek kayitdisi oyun masalari ve oyun makinalarinin olusmasina yol açan Turizm Bakanligi Yetkilileri hakkinda sorusturma açilmasi gerekmektedir. ABD'nin bu sekilde Türkiye'de takip ettigi bir kisinin sahibi oldugu Emperyal Sirketine, Türkiyede yaptigi islemlerde Ülkemizdeki Yetkili Mercilerce gereken incelemeler yapilmadan, ``Iyi hal Kagidi, ``Sabikasizlik Belgesi'' ve ``Talih Oyunu Salonlari Isletme Izni'' verilmesi düsündürücüdür. Bir baska husus: Ömer Lütfi Topal'in sahibi oldugu Emperyal A.S'nin Özellestirme Idaresi Baskanliginca satisa çikarilan HAVAS'in 23.01.1995 tarihli ihalesine katilmak üzere teklif vermesi üzerine, ABD'nin Ankara'daki Büyükelçiligince Dis Isleri Bakanligi'na 23.2.1995 tarihinde, HAVAS'i satin almaya talip olan adigeçenin, 1977 yilindan bugüne kadar Avrupa ve ABD'ne yönelik tesekkül halinde uyusturcu madde kaçakçiligina dair kayitlar bulundugu, bu suçtan mahkumiyetlerinin de oldugu belirtilerek, teklifinin degerlendirilmesinde ``Sirketin istigal mevzuu ve yapisi itibariyle 4046 sayili Özellestirme Kanununun genel ilkelerine uygun olmadigi'' gözönüne alinarak adi geçen Sirket ihale disi birakilmistir. Daha da ötesi adi geçen kisiye Türk Hava Yollari tarfindan (Kendi ifadelerine göre) Kamu Kurumlari ve Özel Kuruluslarin üst düzey yöneticilerine verilen ve sahibine pek çok ayricalikli hizmet ve imkânlar saglayan Courtesy Card ' in nasil ve neden verildigi de ayrica degerlendirilmelidir. 

C- SÖYLEMEZ KARDESLER ÇETESI ILE ILGILI DEGERLENDIRME: 

Söylemez Kardesler Çetesi ile ilgili olarak konunun inceleme bölümünde saniklar, saniklarin isledikleri suçlar, magdur olanlar ve suç tarihleri ile saniklar hakkinda Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Bassavciliginca hazirlanan iddianamenin tarih ve sayisi belirtilmis olup, - Söylemez Kardesler Çetesi ile ilgili olarak Meclis Arastirma Komisyonumuza intikal eden bilgi ve belgelerin incelenilmesi ve konu ile ilgili bazi kisilerin beyanlarina basvurulmasindan sonra yapilan degerlendirmede: - Söylemez Kardesler Çetesinin, Mehmet SENA, Mehmet FAYSAL ve Mustafa SÖYLEMEZ kardesler tarafindan olusturuldugu ve bunlarin çetenin yöneticileri durumunda olduklari, - Saniklardan Can KÖKSAL, Mehmet Siddik BAKIR, Nazif YAVUZ, Fevzi SAHIN, Nihat KOÇ, Ümit ATAY'in cürüm islemek için çete kurduklari, Zeki ATAY, Davut SAHIN, Halim APAYDIN, Cevdet KOÇAK, Kamil TÜRK, Numan OKMAN, Oktay SAGLAM, Muhsin ÇAYAN, Cafer ENGIN, Mehmet Sükrü ENGIN, Sevki ANLAR, Metin SAVCI, Fehmi UZAL, Çerkes GEBOLOGLU, Abdullah ALACA ve Süleyman SAHIN adli sahislarin da yardim ve yataklik ettikleri, - Saniklardan Can KÖKSAL'in Jandarma Üsttegmen, Mehmet Siddik BAKIR ile Nazif YAVUZ'un Emniyet teskilatinda komiser yardimcisi ve Halim APAYDIN'in da Emniyet Teskilatinda Baskomiser oldugu, Numan OKMAN, Oktay SAGLAM, Kamil TÜRK, Cevdet KOÇAK, Muhsin ÇAYAN'in astsubay olduklari ve bu sahislarin ``Söylemez Çetesine'' yardim ve yataklik ettiklerinin Istanbul D.G.M Cumhuriyet Bassavciliginca hazirlanmis olan 27.12.1996 tarih ve 1996/1321 Esas ve 1996/1711 iddia, 1996/1584 sayili iddianamede de belirtmis oldugu, - Türkiye Cumhuriyeti Yasalarina aykiri hareket eden çete mensuplari ile yardim ve yataklik eden sahislar hakkinda Devletin yetkili makamlarinin üzerine düsen görevi yaptiklari ve çetenin bütün mensuplarinin ortaya çikarilarak Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesine sevk edildikleri ve halen yargilamalarinin devam ettigi, - Idari yönden de Devletin resmi makamlarinin bu çeteye katilan, yardim ve yataklik ettikleri belirlenen resmi kisilerin kurumlari ile ilisiklerini keserek görevlerini yapmis olduklari, - Söylemez Kardesler ile Sedat BUCAK'lar arasinda bir kan davasi oldugu ve bunun, 1994 yili Ocak ayinda Ankara'da Söylemez Kardeslerin ortak oldugu Rumors Disko Bar önünde meydana gelen ve Bucak Asiretinden Memduh Sultan BUCAK ile arkadaslari Ahmet OYNAK ve Vahap AKPINAR'in, Söylemez Kardeslerden Mustafa SÖYLEMEZ ile barda çalisan Sait AYDIN tarafindan silahla vurularak öldürülmelerinden sonra basladigi, - SÖYLEMEZ Kardeslerin, Mersin'de oturan ve BUCAK asiretinden olan Osman BUCAK'i öldürmeye karar verdikleri, Osman BUCAK'in evine yakin Soli sitesinte ev kiraladiklari ve cinayet amaciyla Mersin'e hareket ettikleri, 11.6.1996 günü Istanbul Emniyet Müdürlügü Asayis Subesi Cinayet Bürosu görevlilerince Pozanti Ilçesi girisinde Adana ve Pozanti Emniyet Müdürlükleri görevlileri ile birlikte 06 VVS 45 plakali otonun turnikeler girisinde durduruldugunda çikan silahli çatismada Mehmet Sena SÖYLEMEZ'in yarali, Faysal SÖYLEMEZ, Can KÖKSAL ve Fevzi SAHIN'in de birlikte yakalandiklari, diger saniklarin da daha sonra yakalandiklari ve SÖYLEMEZ ÇETESI'nin polisin basarili bir operasyonu sonucu bütün mensuplarinin yakalanacak çökertilmis oldugu, - Söylemez Kardeslerin, Ömer ÇETINSAYA ve Selçuk HÜRYASAR adli kisileri silah ile tehdit ederek alikoyduklari Ömer ÇETINSAYA'nin (Etiler'de Don Petro Bar) isyerindeki hissesini tehdit ile Ümit ATAY (çete mensubu) adina Kadiköy 12. Noterliginde devir islemi yaptirdiklari, - ÇETINSAYA'larin, Söylemez Kardeslerin Kadiköy Ilçesi Kiziltoprak'ta bulunan isyerine Komiser Yardimcisi M.Hakan FINDIK ile polis memuru Ragip LALE ile birlikte baskin yaptiklari ve çikan çatismada SÖYLEMEZ'lerin adami Sait AYDIN'in öldügü, SÖYLEMEZ Kardeslerin Sait AYDIN'in öldürülmesinden Ömer ÇETINSAYA'yi sorumlu tuttuklari ve bu sebeple 4.4.1996 tarihinde öldürülen adamlari Sait AYDIN'in intikamini almak için ÇETINSAYA ailesine karsi eylem yapmaya karar verdikleri ve Eminönü Belediye Baskani Dr.Ahmet ÇETINSAYA'yi vurmak üzere hazirlik yaptiklari ve bu tesebbüse de Komiser Yardimcisi Mehmet Siddik BAKIR ile Komiser Yardimcisi Nazif YAVUZ'un katildiklarinin belirlenmis oldugu, ancak suikasti gerçeklestiremedikleri, 20.4.1996 tarihinde Söylemez Kardeslerin, Çetinsaya ailesinden intikam almak amaciyla Hakan ÇETINSAYA ve Halit PISKINBAS'i öldürdükleri, SÖYLEMEZ kardesler ile Çetinsaya'lar arasindaki davanin bu sekilde baslayip devam ettigi, - Istanbul Emniyet Müdürlügü Asayis Subesi eski Müdürü Sedat DEMIR'in, Ankara-Çankaya Emniyet Müdürlügü yaptigi sirada bu çete tarafindan isletilen Rumors Disko Bar'i süresiz olarak kapattigi, ancak Sedat DEMIR'in makam odasina mobilya alinmasi karsiliginda Rumors Disko Bar'i Sedat DEMIR'in tekrar açtigi ve görevini kötüye kullandigi gerekçesiyle hakkinda fezleke düzenlenerek Ankara Il Idare Kuruluna sunuldugu ve buradan da dosyanin Ankara Cumhuriyet Bassavciligina intikal ettirilmis oldugu, Sedat DEMIR'in bunun disinda Söylemez Çetesi ile bir iliskisinin bulunmadigi, Mehmet Sena SÖYLEMEZ'in Komisyonca alinan 2 Mart 1997 tarihli ifadesinde de belirttigi gibi Sedat DEMIR ve Deniz GÖKÇETIN'in kendi taraftarlari olmadigi, SÖYLEMEZ Çetesine katilan emniyet mensuplari hakkinda idari yönden sorusturma yapilmasi sirasinda, Sedat DEMIR'in 1990 yilindan sonra mal varliginda izahini yapamadigi önemli artislar görülmesi üzerine, sorusturmayi yürüten müfettislerce hakkinda düzenlenen raporun Istanbul Cumhuriyet Bassavciligina intikal ettirildigi ve sahsin halen tutuklu bulundugu ve yargilamasinin devam ettigi, Haluk KIRCI'nin Istanbul Emniyet Müdürlügünden kaçmasinda Sedat DEMIR'in ihmali oldugu gerekçesiyle Adalet Bakaninin emri ile hakkinda yeniden sorusturma baslatildigi, Istanbul Emniyet Müdür Yardimcisi Deniz GÖKÇETIN'in de Istanbul Kumkapi Otelinin kapatilmasi isinde 10.000 Mark rüsvet almaktan tutuklandigi ve halen yargilanmasinin devam ettigi, Istanbul Emniyet Müdürlügü Cinayet Bürosu eski Amiri Erdal DURMAZ'in da, Söylemez Kardeslerden rüsvet almak suçundan tutuklu oldugu ve yargilamasinin devam ettigi, Meclis Arastirma Komisyonumuzca 2.3.1997 tarihinde bilgisine basvurulan Sedat DEMIR, Söylemezler ile ilgili olarak polis, Savcilik ve Mahkeme asamasinda kendisine herhangi bir suçlamanin bulunmadigini, bir arkadasina sattigi ev nedeniyle tutuklandigini, Istanbul Emniyetine gelen yeni yöneticilerin kendisinin Söylemezler'i korudugu seklinde yanlis bilgilendirildiklerini, Söylemezler'i korumadigini, Söylemezler'le ilgili çalismayi kendilerinin baslattiklarini, bir komploya kurban gittiklerini'' iddia ve beyan etmislerdir. 2.3.197 günü bilgisine basvurulan Deniz GÖKÇETIN ise SÖYLEMEZ KARDESLER'den rüsvet aldigi ve iskence iddiasi ile suçlandigini, bunun mümkün olmadigini, Suçsuz oldugunu, cezaevinde can güvenliginin bulunmamasi ve Agir Ceza Mahkemesinin delil toplama safhasinin uzun olmasi nedeniyle hemen teslim olmayip kaçtigini, iddia ve beyan etmistir. Istanbul Cumhuriyet Bassavciliginca haklarinda Agir Ceza Mahkemesinde dava açilan saniklar Sedat DEMIR, Deniz GÖKÇETIN ve Erdal DURMAZ, haklarinda giyabi tutuklama karari verilmesinden sonra firar etmisler ve 4 ay sonra Istanbul'da kaldiklari evlerde yakalanarak cezaevine konulmuslardir. Anavatan Partisi Genel Baskani Mesut YILMAZ'in 24.12.1996 tarihinde Meclis Arastirma Komisyonumuza verdigi bilgide, Söylemez Çetesi ile ilgili sorusturmayi kendilerinin baslatmis oldugunu, sayet iktidarda 10-15 gün kadar daha kalmis olsalardi, Söylemez Çetesi'nin bütün baglantilarini ortaya çikartmis olacaklarini ifade ettigi, Meclis Arastirma Komisyonumuzca 2 Mart 1997 tarihinde bilgisine basvurulan Söylemez Çetesi mensuplarindan Mehmet Sena SÖYLEMEZ, Mehmet AGAR ve Sedat BUCAK'la ilgili olarak birtakim iddialarda bulundugu; ``Sedat BUCAK'in Mehmet AGAR ile birlikte karanlik islere girip çiktigini, polisleri üzerlerine saldirttigini, Söylemez Kardesler üzerine saldiranlarin daima polisler oldugunu, bir olaydan dolayi Bilkent Üniversitesinde okuyan yegeninin tutuklandigini, iskence gördügünü ve zamanin Adalet Bakani Mehmet AGAR'in emri ile Eskisehir Ceza ve Tutukevine gönderildigini, yegenine elbise, çamasir, para vs. ihtiyaçlarini götüren agabeyisi Resul SÖYLEMEZ ile yegeni Nasir SÖYLEMEZ'in 13 Mart 1996 günü Eskisehir ziyareti dönüsünde ülkücü mafyadan bazi kisilerce pusu kurularak öldürüldüklerini ve ates edenlerin polis oldugunu, olayin maddi delillerinin arastirilmadigini, olay mahallindeki Mersedes otunun içinde Fatih BUCAK adina kayitli cep telefonu bulundugu, bu telefondan kimlerle konusuldugunun tesbiti mümkün oldugu halde böyle bir arastirma yapilmadigini, 11.6.1996 günü Adana-Pozanti'da yakalandiktan sonra tutuklandigini ve memur oldugu için memurlar kogusuna konulmasi gerektigi halde, Adalet Bakani Mehmet AGAR'in imzasiyla Kütahya Cezaevine gönderildigini, burada agabeyi Resul SÖYLEMEZ'i öldürmekten zanli insanlarin bulundugunu, ayrica 50 kadar Urfa'li bulundugunu, Sedat BUCAK'la yakin iliskisi olan Müslüm BAKAN adli bir sahsin kardesinin de Kütahya Cezaevinde bulundugunu, bu cezaevine konulursa mutlaka öldürülecegini, bunu da Mehmet AGAR'in Adalet Bakani sifatiyla yetkisini kullanarak bilerek yaptigini, ancak Kütahya'da bir Savcinin durumu farkederek kendisini Kütahya Cezaevine koymadigini ve buradan sevkinin Kirklareli Cezaevine çiktigini,'' iddia ve beyan etmistir. 

D- MEHMET HADI ÖZCAN ÇETESI ILE ILGILI DEGERLENDIRME 

Mehmet Hadi ÖZCAN Çetesiyle ilgili olarak konunun inceleme bölümünde saniklar, isledikleri suçlar ile saniklar hakkinda Devlet Güvenlik Mahkemesi Bassavciliginca hazirlanan iddianamenin tarih ve numarasi belirtilmis olup, Mehmet Hadi ÖZCAN Çetesiyle ilgili olarak Komisyonumuza intikal eden bilgi ve belgelerin incelenmesi ve konuyla ilgili bazi kisilerin beyanlarina basvurulmasindan sonra yapilan degerlendirmede; Mehmet Hadi ÖZCAN'in ülkücü görüse sahip oldugu, 1980 öncesinde Sapanca Kirkpinar Ülkü Ocaklari Baskanligi yaptigi, uyusturucu olarak eroin kullandigi Komisyonumuza verdigi 1.3.1997 tarihli ifadesinden anlasilmaktadir. Mehmet Hadi ÖZCAN, 1993 yilinda, kendi yönetiminde Hadi ÖZCAN Mafyasi (Kocaeli Çetesi) adi altinda cürüm islemek için bir çete olusturdugu Istanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Bassavciliginin hazirlamis oldugu 4.9.1996 tarihli 1996/1734 Esas ve 1996/158 iddianame 199/1078 sayili iddianamede Mehmet Hadi ÖZCAN ile birlikte Metin Ali BAGDAT, Savas UZUN, Ismail HALIL, Muzaffer OSMANLI, Yilmaz KAYA, Seyfettin AYDIN, Metin ÇEPNI, Hacer AGCAN, Alaattin KESKIN, Mehmet KUTLUFAN, Selim GÖKKAYA, Mehmet Ilker KAYIS, Sahin TEKDEMIR, Ramazan ÖZTÜRK, Tuncay ÇORA, Sahit SEKANLI, Servet SAVAS ve Sabahattin YAVAS adli sahislarin da sanik olduklari ve Mehmet Hadi Özcan ile birlikte onbir sanigin tutuklanmis oldugu, Çete mensuplarinin halk arasinda korku ve panik yaratmak amaciyla kasten adam öldürmek, yagma, adam kaldirmak gibi suçlari isledikleri, adi geçen çete mensuplarinin hesap vermek üzere yargi önüne çikartilmis olduklari, Bu çete ile iliskileri bulunan emniyet mensuplarindan Kocaeli Emniyet Eski Müdürü Nihat Camadan hakkinda sorusturma izni istenildigi, Kocaeli Emniyet Müdürlügü Personelinden Sube Müdürü Cemal SENCAN, Emniyet Amiri Sezai Konuklar, Baskomiser Oktay Durmus ve Polis Memuru Kemal Kara ile Emniyet Genel Müdürlügü özel Harekat Daire Baskanligi Personelinden Polis Memuru Alper Tekdimer ve Ankara Emniyet Müdürlügü Personelinden Polis Memuru Latif Özdemir haklarinda görevi suiistimal suçundan Kocaeli Asliye Ceza Mahkemesinde 7.8.1996 gün ve 1996/5304 sayili savcilik iddianamesine dayali olarak dava açilmis oldugu, ayrica haklarinda disiplin sorusturmasi yapildigi, Mehmet Hadi Özcan'in, Abdullah Çatli'yi, Abdullah Çatli ismiyle tanidigi, Abdullah Çatli'ya kendisini tanistiranin da, çete içerisinde bulunan Sahin Tekdemir oldugu, Meclis Arastirma Komisyonuna 1.3.1997 tarihinde bilgi veren Sahin Tekdemir'i, Mehmet Hadi Özcan'i, Abdullah Çatli ile kendisinin tanistirdigini ifade ettigi, Sahin Tekdimer'in büyük kardesi Alper Tekdimer'in polis oldugu ve Emniyet Genel Müdürlügü Özel Harekat Dairesi Baskanvekili Ibrahim Sahin'in korumaligini yaptigi, Mehmet Hadi Özcan'in, Abdullah Çatli ile is iliskisinin oldugu, Iskenderun Demir Çelik Fabrikasina Abdullah Çatli ile birlikte 1500 ton petrol sattiklari, parasini almak için Çatli ile birlikte Ankara'da bulustuklari, bu bulusmada Sedat Bucak'in ve Haluk Kirci'nin da yanlarinda bulundugu, bu bulusmada paylasilacak 12 milyar Tl'den sadece 500 milyon TL'nin Hadi Özcan'a verilmek istemesi üzerine bunu kabul etmeyerek aralarinin açildigi, BOTAS'a Abdullah Çatli'yi Mehmet Hadi Özcan'in götürdügü, BOTAS'tan aldiklari isi BOTAS Genel Müdür Yardimcisi Kaya'nin verdigini, Iskenderun Demir Çelik sitelerinde oturan ve ismi Abdullah Yilmaz ile Mehmet Hadi Özcan'in tanismalarinin Gazi Üniversitesi Ögretim Üyelerinden Prof. Veli Aktas'in sagladigini, Abdullah Yilmaz'in bir is meselesini Hadi Özcan'in araya girerek halletigini, Abdullah Yilmaz'in da BOTAS Genel Müdür Yardimcisi Kaya ile konusarak BOTAS'in silas (çamurlu petrol) isinin Hadi Özcan'a verilmesinin saglandigi ve tonu 10 dolardan silasi aldiklari, ancak simdi bu islerin durdugunu, Abdullah Çatli ile ters düsmemis olsalardi Yumurtalik Petrol Boru Hatti açildiginda 110 bin tona yakin petrolü silas olarak alip bunu fabrikalara fuel oil olarak satacaklarini ve bundan 1,5 trilyona yakin para kazanacaklarini ancak Çatli ile aralarinin açilmasi yüzünden bu düsüncelerinin gerçeklesmedigini, Çatli'nin da Baysa Sirketi adina BOTAS'tan is aldigini ve petrol isinden Çatli'nin en az 70 - 75 milyar Tl. para aldigi Mehmet Hadi Özcan'in çek - senet tahsilati islerinde rol aldigi, aracilik yaptigi hatta cezaevinde iken bile gönderdigi bir haberle bir devlet adaminin isini hallettigi, hatta paralarini alamayan bazi emniyet mensuplarinin dahi alacaklarini tahsil ettigi, Çatli'nin, Kürsat Yilmaz ile ilgisi oldugu, Mehmet Hadi Özcan'a karsi Abdullah Çatli'nin Kürsat Yilmaz'i kullanmak istedigi, Hadi Özcan'in Musavvat Dervisoglu ile birlikte Yesil'i, Kürsat Yilmaz'i ve Abdullah Çatli'yi öldürmek ve Türkiye'yi temizlemek için karar aldiklari, Ancak Yesil'e, Hadi Özcan'in karismak istemedigi ve Yesil'le müsterek baska bir arkadasliginin oldugunu, Yesil'in de Çatli'yi öldürmek istedigini, Mehmet Hadi Özcan'in Tarik Ümit'i tanidigi, ancak Tarik Ümit'i sevilmeyen bir adam olarak niteledigi, Izmit'te 3 yil önce kaçak petrol hadisesi oldugu, PKK'nin bu isten büyük paralar kazandigi Kocaeli Emniyet Müdürü Nihat Camadan'in bu ise göz yumdugu yolunda dedikodular oldugu, Vefa Küçük'ün Izmit'te Belsa Plaza isimli bir yer yaptirdigi, karsisinda yedi katli eski bir tekel binasinin bulundugu, Tekel binasinin Belsa Plaza'nin görüntüsünü bozdugu nedeniyle Tekelde bulunan mallarin TIR'larla Ali Sen'in Maga Deri Fabrikasina tasindigi, olayi Alaattin Keskin ve Emniyet Müdür Yardimcisi Ayhan Toptas'in bildigini, daha sonra da Tekel binasinin yakildigini, Hadi Özcan'in bulundugu cezaevinden baska cezaevlerine nakledilmek istendigi bunun da Hadi Özcan'in susturulmasi ya da öldürülmesi için yapilmak istendigi, Hadi Özcan'in Kocaeli Il Jandarma Alay Komutani Veli Küçük'ü tanimadigi ancak bir kez telefonla görüstügü, iddia ve beyanlarinin Mehmet Hadi Özcan'in 1.3.1997 tarihinde Komisyonumuza verdigi ifadesinde yer aldigi, 4.2.1997 tarihinde Komisyonumuzca bilgisine basvurulan Emniyet Genel Müdürlügü Istihbarat Dairesi Baskan Yardimcisi Hanefi Avci ise "Kocaeli Çetesi" olarak basina yansiyan Hadi Özcan'in sürekli olarak MIT ile görüstügünü, Kocaeli Il Jandarma Alay Komutani Veli Küçük'ün mafya ile siki diyalogunun oldugunu, iddia ve beyan ettigi 18.2.1997 tarihinde Komisyonumuzca bilgisine basvurulan Jandarma Assubay Hüseyin Oguz, Veli Küçük'ün Yesil'i tanidigini, Yesil'in Veli Küçük'ün sözünden çikmadigini, Yesil'in önce polisle daha sonra JITEM'le çalismaya basladigini ve Kürtçe bildigini, Veli Küçük'ün Kocaeli'ne tayin olmasindan sonra Yesil'in Istanbul tarafina kaydigini ve bu tarafta infazlarin basladigini ve faili meçhul olaylarin arttigini iddia ve beyan etmistir. 

24 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder