9 Aralık 2018 Pazar

TRT ŞEŞ VEYA ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE. BÖLÜM 1

TRT ŞEŞ VEYA  ATEŞ DÜŞSÜN TÜRKÜN EVİNE. BÖLÜM 1



Özel Rapor: 12 
Aralık 2010 

Mihemedo Agıtı Loy loy, Mehmet arkadas (yoldaş), 

Mehmet'in bedeni dagların zirvesindeki zirvedir anacıgım, 
Sevgilimin bedeni dagların zirvesindeki simgedir, 

Hey ateş düşsün bu Romilerin (Türklerin) evine, 
Mehmet'in bedenine darbe vurdular bu kurnaz tilkiler, 

Diyorlar ki, Romi(Türk) Askerleri Mehmet'in yolunu kesmis. 
Haber verelim Diyarbakır'a ve Siverek'e, 
Mehmet'imizin intikamını alsınlar, 
Gençlerin elindeki gülsün, mendilsin, 
Düsmanın gözüne girecek mıhsın… 


TRT ŞEŞ VEYA '' ATEŞ DÜŞSÜN TÜRK'ÜN EVİNE ''

Ali Cüneyt AKBAŞ
* 21. Yüz Yıl Türkiye Enstitüsü Politik, Sosyal ve Kültürel Arastırmalar Merkezi arastırmacısı 

     < Yazar Hakkında 1977 tarihinde Adana'da dogdu. Ylkokulu, ortaokulu ve liseyi Ankara'da tamamladı. 
Yüksek ögrenimi Elâzıg Fırat Üniversitesi Egitim Fakültesi Tarih bölümünde tamamladı. Yurtdısında dil ögrenimi gören Akbas, 21 Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Politik, Sosyal ve Kültürel Arastırmalar Merkezinde arastırmacı olarak çalısmaktadır. >

GİRİŞ.,

Kürtçe yayın yapan TRT Seş'in 1 Ocak 2009'da gerçeklesen açılış programında, şarkıcı Rojin tarafından seslendirilen “Mihemedo” adlı agıt, bir 
söylenceye göre Kıbrıs Barıs Harekâtı'nda, baska bir aktarıma göreyse Ystiklal Harbi'nde sehit olan Siverekli bir askere yakılmıstır. Basında agıtın konusu bu 
sekilde haberlesti. Basın bu iddiayı agıtta geçen “Romi” kelimesine dayandırdı. Çünkü söz konusu agıtta “Wî de agir bikev mala van Romiyan” mısrası 
“Ates düssün bu Rumların evine” diye tercüme edilmisti. Oysa Kürtçe bilen ya da Kürtçe ile ilgilenen herkes çok iyi bilir ki Romi'den kasıt Türk'tür.1 

Musa Anter, söyle diyordu bir yerde: “Tarihte Kürdistan'ı zulümle ve devamlı ilkin isgal edenler Roma ve Bizans'tır. Topraklarımıza ailesiz ve yalnız asker olarak gelen bu adamlar, zulüm, hakaret ve namussuzluktan baska bir sey yapmamıslardır. Türkler de tıpkı Roma ve Bizans askerleri gibi, sırf erkeklerle, yani askerlerle gelip Kürtlere aynı muameleyi gösterince ve Kürt anane ve terbiyelerine riayet etmeyince, haliyle Kürtler bunlara da Romi diyorlardı. ” 2 

Özetle, yıllar süren Kürtçe televizyon yayını tartısmalardan sonra, TRT Ses açılısına “Ates düssün Türklerin evine” türküsü ile baslamıstır. Dostluk, kardeslik, barıs söylemleri ile kurulan devlet televizyonu “Türk?ün evine ates düsürme” çıglıgı ile yayına baslamıstır. 

TRT 6 Seş Televizyonu, 1 Ocak 2009'dan itibaren 24 saat kesintisiz yayına baslamıs ve Türkiye'nin kültürel bütünlesmesine agır bir darbe vurup 
vurmaması ihtimali de önemli bir tartısma konusu olmustur. Her zaman oldugu gibi bu konuda da Türkiye ikiye bölünmüstür. Bazıları TRT 6 Ses'in yayın hayatına baslamasını, “Kürt sorununun” çözümü dogrultusunda atılmıs “büyük bir demokratik adım” olarak degerlendirirken, Türkiye'nin genis kesimi TRT Ses?in Türkiye'nin toplumsal, kültürel ve siyasal bütünlügüne zarar verecegi kanısındadır. Elinizdeki çalısma yukarıdaki sorunsalı yanıtlamak için 
hazırlanmıstır. Bu çalısma dört bölümden olusmaktadır. Birinci bölümde PKK'nın medya girisimleri ve faaliyetleri incelenecek, ikinci bölümde Türkiye 
Devleti içindeki Kürtçe yayın tartısmaları, üçüncü bölümde Avrupa Birligi çerçevesinde Kürtçe yayın mevzuatı ve dördüncü bölümde ise TRT Ses?in 
ortaya çıkıs serüveni, yayın politikası incelenecektir. Çalısmada yayınların orta ve uzun vadede yapacagı toplumsal ve siyasal etkiler tartısılacaktır. 

Birinci Bölüm 

TERÖR VE MEDYA: PKK'nın Televizyon Girisimleri 

Günümüzün en önemli iletisim unsurlarının basında yazılı ve görsel basın gelmektedir. Yazılı basının geçmisi 18. yüzyıla dayansa da görsel basın son elli 
yıldır önem arz etmeye baslamıstır. 20. yüzyılın ikinci yarısı ve 21. yüzyılda görüntülü yayın vazgeçilmez bir araç halini almıstır. Televizyon ülkemizde de 
en yaygın görüntülü iletisim aracıdır. Internet bu alanda hızla yayılmaya baslasa da ülkemizde televizyona göre, daha geriden gelmektedir. Televizyon 
uzun vadede sosyal ve kültürel bütünlesmeye en fazla katkı sunan araçların basında gelmektedir. Öyle ki genis kitleler televizyon aracılıgı ile aynı noktaya 
odaklanabilmektedir ler. 

Küresel terörizmin yaygınlasmasının nedenlerinden birisi, iletisim devriminin yasanmasıdır. Gerçeklestirdikleri eylemleri medya yolu ile genis kitlelere ulastıran terörist örgütler, önemli ve etkili oldukları hissini yaymaktadırlar. Bu sekilde düsmanlarını korkuturken yandaslarına da moral vermektedirler. Bu dogrultuda El-Kaide örgütünün medyayı en iyi sekilde kullandıgı bilinmektedir.3 

Tüm insanlıgı hedef alsa bile bütün insanları tek tek yok edemeyecegini çok iyi kavrayan terörist mantık; ancak korku, panik ve dehseti egemen kılmak yolu ile istediklerine kavusacaktır.4 Tanınmıs anti-terörizm uzmanı Yonnah Aleksandr'ın tespiti ile “terörizm bir tiyatrodur, teröristler eylem anında birer aktör gibi davranırlar, kitle araçları da genellikle bu aktörleri bekledikleri ilgiden mahrum bırakmazlar.” 5 

Düsük yogunluklu çatısmanın özü itibarı ile askeri degil, siyasi bir çatısma oldugunun bilincinde olan PKK, siyasetin temel silahının da propaganda 
oldugunu, kuruldugu andan itibaren çok iyi anlamıstır. PKK, her eyleminde propaganda amacını ön plânda tutmustur. 1980'ler ve 1990'ların basında 
bildiri, aylık dergi, radyo, haftalık dergi, günlük gazete asamalarından geçen PKK, televizyon kurma asamasına da ulasmıstır. 

PKK terör örgütü de, terör sürecinde kendisinin ve eylemlerinin propagandasını yapacak bir mekanizmanın önemini çok iyi kavramıs, kendi denetiminde bir medya yapılanması içerisine girmis, bu suretle yandaslarına çok güçlü oldugu mesajını verecek bir platforma sahip olmus ve bu platform, ne yazık ki, terör örgütüne sayısız fırsatlar sunmustur. 




PKK sadece kendi propaganda mekanizmasını olusturmakla kalmamıs aynı zamanda bagımsız basını susturmak, etkisizlestirmek veya yönlendirmek için önemli çaba sarf etmistir. 
PKK 1990'lı yıllarda ulusal gazetelerin böl-gede dagıtımını engellemek için baskı ve tehdit unsurlarını kullanmıs hatta baskılarını Diyarbakır'da ulusal basın ajans-larından bazılarının muhabirlerini kaçırmaya kadar götür-müstür. PKK'nın baskıları öyle bir hal almıstı ki, bölgede bir-çok sehirde gazeteler polis kontrolünde dagıtılmıstır. Basılı yayın üzerinde devlet organlarının kontrolü saglaması, terör örgütünü zor durumda bırakmıstır. Girdigi çıkmaz karsısında 
örgütün imdadına uydu üzerinden televizyon yayıncılıgı yetismistir. 

PKK'nın medyaya yönelmesinin çok farklı nedenleri de vardır. 1992-1993 yıllarında Türk Silahlı Kuvvetleri karsısında girdigi silahlı çatısmalardaki basarısızlık ve dıs yönlendirmeler 1994/95 sürecinde PKK'yı siyasî alana kaymaya yöneltmistir. Televizyon yayıncılıgı da bu yönelisin en açık göstergelerin birisi olmustur. 

PKK, bu sayede en büyük iddiası olan Kürtçeyi homojen bir hale getirme imkânının yanında, düsman olarak gördügü unsurlar üzerinde yılgınlık, moral kaybı ve çaresizlige yol açmak imkânını da elde etmistir. Bu olgu yakın geçmiste çok net bir sekilde yasanmıstır.6 

21 Şubat 2008'de PKK terör örgütüne yönelik olarak baslatılan hava destekli sınır ötesi kara harekâtı sırasında PKK'nın yayın organı olan Roj TV'den Kürtçe, her gün yüzlerce Türk askerinin öldürüldügünüduyurulmustur.7

Öte yandan yıllar boyunca Güneydogu Anadolu'da görev yapmıs ögretmenlerle gerçeklestirilen görüsmelerde su gerçek ortaya çıkmaktadır: Televizyon Güneydogu'da en az okul kadar etkili bir islev görmektedir. Bu süreci 
ögretmenler söyle ifade etmektedir: “Dünyaya geldigi andan itibaren etrafında hep Kürtçe konusulan bir çocuk, okula geldiginde bakıyoruz çok güzel Türkçe konusabiliyor. Nedenini arastırdıgımızda Türkçeyi evde televizyondan genellikle 
de çizgi film aracılıgı ile ögrendigini ögreniyoruz. Okula geldiginde Türkçeyi iyi konusamayan çocukları inceledigimizde evlerinde televizyon olmadıgını ögreniyoruz. Okula geldiginde Türkçe bilmeyenlerin oranı yok denecek kadar 
aza inmis durumda. Bunun iki nedeni var; birincisi televizyon kullanımının genele yayılması, ikincisi annelerin yası düstükçe Türkçe bilmeyenlerin oranının da buna paralel olarak düsmesi. Ögrenci velilerinden Türkçeyi az çok konusan 
kadınların da Türkçeyi televizyondan ögrendigi bilinen bir gerçek. . . ” 8 

Televizyon Yayını Yapan Terör Örgütü: Med Tv 

PKK terör örgütü, 5–15 Mart 19942'te gerçeklestirdigi 3. Konferansında “Avrupa'dan bir uydu kiralanarak televizyon ve radyo yayınlarının yaygınlastırılması ve bu şekilde propaganda çalısmalarının daha genis alana ulastırılması”nı kararlastırmıstır. 

Öncelikle Kürtçe-Türkçe olarak yayına baslayan terör örgütü, bu sayede PKK'lı ve ona müzahir kitleye mesajlarını anında iletmenin imkânına kavusmustur. 

1995'de Med Tv'nin yayına baslamasıyla PKK'nın bir televizyon kanalı olmustur. PKK artık propaganda yapmak için her birisinin etkisi degisik nedenlerle oldukça kısıtlı olan köylerde halka konusma yapmak, yol keserek propaganda konusmaları yapmak, bildiri dagıtmak ve dergi/gazete çıkarmak zorunda degildir. PKK uydudan yayıncılık sayesinde terör örgütleri olan ETA ve Yrlanda Cumhuriyet Ordusu ile kıyaslanamayacak bir basarıya imza atmıstır. PKK, propagandası için birden fazla ülkeyi, uluslararası alanı ve hatta uzayı rahatlıkla kullanabilen ilk terör örgütü unvanını kazanmıstır.10 

PKK, 5-15 Mart 1994'te gerçeklestirdigi 3. Konferansı'nda alınan karar sonucu Ekim 1994'ten itibaren Avrupa'da kiraladıgı uydular aracılıgı ile televizyon yayıncılıgına baslamıstır. Ekim 1994den itibaren hızla televizyon yayıncılıgının 
alt yapısını tesis eden örgüt 30 Mart 1995'te test yayınına, 15 Mayıs 1995'ten itibaren ise normal yayına geçmistir. Med TV, Yngiliz uydusundan Belçika'daki stüdyolarını kullanarak yayın yapmıstır. Türkiye'nin bütün diplomatik çabalarına 
ragmen Med TV, 23 Nisan 1999'a kadar yayınlarını sürdürmüstür. 

Med TV'den Medya Tv'ye 

Med TV'nin kapatılacagını anlayan örgüt önceden yaptıgı hazırlıklarını sonucunda birkaç ay sonra baska isimler altında yeniden yayın yapma imkânına kavusmustur. Bu çerçevede terör örgütü CTV, METV ve Medya Tv adları altında 
üç ayrı televizyonu faaliyete sokmustur. Bu kanallardan CTV bir iki ay yayında kaldıktan sonra Medya TV'nin yayınlarını oturtmasıyla birlikte yayın hayatına son vermistir. Söz konusu süreçte kurunla televizyonlardan birisi de Mezopotamya 
TV olmustur. Daha çok müzik yayını yapan bu kanal halen de yayın hayatını devam ettirmektedir. 

Med TV'nin esas varisi olan Medya TV, 30 Temmuz 1999'da Danimarka üzerinden yayınına resmen baslamıstır. 
Terör örgütü yandasları, Fransız CSA (Görsel Yayınlar Üst Kurulu) kurumundan aldıkları yayın lisansı ile Medya TV'yi faaliyete geçirmislerdir. Medya TV, PKK'nın yayın organı oldugunun anlasılması ve “siddeti övme, siddete çagrı yapma 
ve benzer gerekçelerle kapatılan Med TV'nin devamı oldugu ve kamu düzenini tehdit ettigi” gerekçeleriyle, Fransız CSA tarafından 12 Subat 2004'te kapatılmıstır. 

Roj Tv Yayında 

PKK tarafından MEDYA TV'nin yerine kurulan ROJ TV ise, 01 Mart 2004'ten itibaren, Danimarka'dan alınan yayın lisansı ile Hotbird 6 uydusu ve 11.585 MHZ. frekansı üzerinden dijital yayınlarına baslamıstır ve halen de yayınlarını 
Belçika/Brüksel'den sürdürmektedir. Kapatılan MED TV ile MEDYA TV'nin kadrolarının büyük bir bölümü, hâlâ ROJ TV'de görev yapmaktadır. ROJ TV'nin yayın içeriginde, 

MED/MEDYA TV'de oldugu gibi, PKK ve yan kuruluslarının propagandalarına yer verilmekte, örgüt yanlısı kitle yönlendirilmeye çalısılmaktadır. Ayrıca örgütün yönetici kadroları da ROJ TV programlarına katılarak halkı kıskırtıcı yönde 
mesajlar vermektedirler. 

PKK-Televizyon ve “Ulus İnsası” 

PKK'nın yukarıda kısa bir tarihçesini verdigimiz Kürtçe TV yayıncılıgının temel hedefi “ulus insası”dır. Terör örgütü, yayına koydugu televizyon kanalları aracılıgı ile kendi taraftarlarına ve dünya kamuoyuna Kürt folklorunun, müziginin, geleneklerinin diger hiçbir ulus ile uyusmayacak derecede farklı oldugunu anlatmaya, kanıtlamaya çalısmıstır. Bu çaba ve gayretin amacını; Avrupa üzerinden baslatılacak ulus yaratma sürecinin ileri asamalarında olgunlasması ve akabinde Türkiye'ye ihraç edilmesi olarak açıklayabiliriz. Türkçeden farklı bir dil ile yapılan yayınların en önemli amacı süphesizdir ki Türk vatandaslarının zihninde Türkiye'de iki farklı millet algısını olusturmaktır. Bu hedefin ne kadar basarılı oldugu verecegimiz örnekler ile çok daha iyi anlasılacaktır. Avrupa'da yasayan ve Türkiye'yi hiç görmemis Alev Sönmez adlı bir genç kız, söyle demektedir: “Ylk defa Med TV'yi izledigim an tarihi bir andı. Ynanılmazdı. Ylk defa bir ulus bir aradaydı, haberleri kendi dilinizle izliyordunuz; Kürtçe müzik dinleyebiliyordunuz ve o güzel ülkenizi kendi gözlerinizle 
görebiliyordunuz. ” 11 

Londra'da yasayan bir baska Kürt asıllı genç de benzer duyguları dile getirmektedir: “Sınırları olmayan bir ülkenin dısa açılan tek penceresi gibi. Onu izledikçe bir ülkemiz varmıs gibi geliyor. Bizim için çok sey ifade ediyor. ” 12 

Evin Sidar adlı bir baska Kürt kökenli gencin dedikleri de dikkate deger: “Ben her zaman Avrupalıları ve Türkleri çok modern insanlar olarak görürdüm, buna karsın Kürtleri ve kendimi köylü, cahil insanlar gibi algılardım. Bence bu 
Türk egitim sisteminin dogal bir sonucu idi. Öyle ki insanlar Kürt olarak adlandırılmaktan utanıyorlar. Bu nedenle kendilerini dini terimlerle ifade etmeyi tercih ediyorlar. Med TV iste bu anlayısı yerle bir etti. Ben ve arkadaslarım kendimizi modern ve normal insanlar gibi görüyoruz. ” 13 

İkinci Bölüm: Türkiye Cumhuriyeti ve Kürtçe TV Yayın Sorunsalı Kürtçe TV yayını sadece PKK'nın gündeminde olmamıs, aynı zamanda Türkiye Devletinin de gündeminde olmustur. 

Turgut Özal Hükümetinde Devlet Bakanı olan Cemil Çiçek, 17 Eylül 1989 tarihli Bakanlar Kuruluna yazılı bir metin sunmustur. Cemil Çiçek, söz konusu raporda söyle demektedir: 

“Yarın Kürtçe yayınlar baslayınca, bu alan PKK'nın adamlarına veya Avrupa'daki Kürdoloji Enstitüsü'ne kalacaktır. Türk Kültürünü Arastırma Enstitüsü Kürtçeden baska, Türk tarih ve folklorunu inceleme, Türkiye'de Kırgızistan'da mevcut folklorla ortak noktaları, töreleri, degerleri sistematik halde ortaya çıkarmalıdır. 
Bunlar ileride hem Kürtçe ve Türkçe ilmi eserler olarak yayınlanabilir hem de daha önemlisi yarın dergi ve gazete türünde Kürtçe yayınların yönlendirilmesi için malzeme hazırlamıs olur. 

TV Dizileri yapılarak, bu malzeme Kürtler de Türk'tür tezinin dayanakları olarak sergilenir. ” 14 

Basbakan Turgut Özal ise konuyu kamuoyunun gündemine “TRT GAP kanalından birkaç saat Kürtçe yayın yapılsa ne olur sanki” diyerek tasımıstır. Basbakan Özal'a gelen bilgilere göre, PKK ya da herhangi bir Kürt organizasyonu, 
yurt dısından uydu kanallarını kullanarak Güneydogu Anadolu bölgemizi de içine alacak biçimde Kuzey Irak'taki Kürtlere yönelik TV yayını yapacaktır. Nitekim bir süre sonra 

İngiltere, Belçika ve diger Avrupa ülkelerinden uydu kiralayan PKK bu yayınlara basladı. Med TV bu yayınlardan birisiydi. 
Turgut Özal PKK'dan önce Kürtçe yayına geçerek denetimi elinde bulunduracagına inanmıstır. Artık Cumhurbaskanı olan T. Özal'ın önerisine göre GAP kanalında belli saatlerde Kürtçe haberler verilmeli, şarkı ve türküler 
yayınlanmalıdır. Baslangıç olarak bir iki program yapılacaktır. Turgut Özal Kürtçe yayının yararları konusunda söyle düşünmektedir. 

1-Güneydogu Anadolu bölgemizdeki Kürt vatandaslarımıza devletin politikaları dogrultusunda bilgiler verilecek. 
2-Bölgedeki kimi düzmece, maksatlı propagandalar kırılacak. 
3-Bu insanlar kendi dillerinde dünyadaki gelismelerden haberdar edilecek. 
4-PKK'nın gerçek yüzü ortaya konulabilecek. 
5-Kürt dili ve kültürünün gelisimine katkı saglanacaktı. 
6- Tüm bunların sonucunda, geri kalmıs bu yöremiz dünya ve Türkiye'nin gelismis batı bölgeleriyle entegrasyonu gerçeklestirmis olacaktı.” 15


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder