SURİYE’YE KOMŞU ÜLKELERDEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU. BÖLÜM 5
5. Suriyelilerin Ürdün’e Etkileri ve Mültecilerin Temel Sorunları Suriyeli mültecilerin Ürdün’e etkisi ve Suriyelilerin sorunları dört ana başlıkta ele alınabilir:
a. Ekonomik Etkiler
Suriyeli mültecilerin Ürdün ekonomisine etkisi olumlu ve olumsuz olmak üzere iki farklı perspektifte değerlendirilmektedir.
Olumsuz etkisi bağlamında, kırılgan ekonomiye sahip Ürdün’ün bir anda mevcut nüfusun %10’u kadar yeni bir nüfusu ağırlamak zorunda kalmasının ülke ekonomisi üzerinde yarattığı yük dile getirilmektedir. Bu görüşe göre Ürdün, sanayi üretimi zayıf, su ve petrol gibi doğal kaynaklara sahip olmayan ve topraklarının %80’i çöl olan bir ülkedir. Planlama Bakanlığı ve UNHCR yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Suriyeli mülteciler ülke bütçesi üzerinde yüzde 10’luk bir baskı yaratmaktadır. Suriye iç savaşının ve mültecilerin Ürdün ekonomisi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler şu şekilde sınıflandırılabilir.
-Suriye ile ikili ticaretin azalması ekonomiyi olumsuz etkilemektedir. 2012 yılında Suriye ile ihracat %22, ithalat ise %37 oranında düşmüştür.
Türkiye, Lübnan ve Avrupa’ya Suriye üzerinden yapılan transit ticaret durmuş durumdadır. Güvenlik endişesi maliyetleri arttırmış ve nakliye yolları değişmiştir.
-Planlama Bakanlığı yetkilileri, mültecilerin yarattığı etkiyi ele alırken harcanan paradan ziyade dolaylı etkilerin de dikkate alınması gerektiğini ifade etmektedir. Buna göre eğitim ve sağlık hizmetleri üzerine binen yük, temel hizmetlerin kalitesinin düşmesi gibi yan etkiler değerlendirildiğinde genel anlamda mültecilerin Ürdün ekonomisi üzerindeki etkisi daha net ortaya konacaktır.
Eğitim ve sağlık mültecilere ücretsiz olarak sunulmaktadır. Yetkililer ülke gayri safi yur-tiçi hasılasının %1’inin göçmenlere ücretsiz sunulan eğitim ve sağlık hizmetleri için harcandığını ifade etmektedir.
Emirates Jordanian Kampının genel görünümü.
- Mülteciler için harcanan su kaynakları doğrudan ek maliyet getirmese de ülkenin gelecekte kullanacağı kaynakları tüketilmektedir.
- Okulların kapasitesi yeni öğrenciler için yeterli değildir. Kapasitenin arttırılması için yeni binalar kiralanmıştır. Ayrıca okullarda ikili tedrisat sistemine geçiş yapılmıştır.
Bunlar ek maliyet yaratmaktadır.
- Ülkede ev kiralarının ortalama üç katına çıktığı ifade edilmektedir. Mültecilerin genel olarak fakir bölgelere yerleştiği düşünüldüğünde bu durum yerel
halk üzerinde baskı yaratmaktadır.
- Mültecilerin yaklaşık %40’ı 18-59 yaş grubu içindedir. Bu durum iş gücü piyasasına yüksek sayıda girdi anlamına gelmektedir.
Suriyelilerin Ürdünlülere göre düşük ücretle daha nitelikli iş yapıyor olması iş gücü piyasasını ele geçirmelerine neden olmaktadır.
Böylece hem iş fırsatları azalmakta hem de mevcut işler Ürdünlülerden alınıp Suriyelilere verilmektedir. Bu da yerel halk arasında
tepki gelişmesine neden olmaktadır.
- Ürdünlü yetkililerin verdiği rakamlara göre, Mart 2014 itibarıyla Suriyeli mülteciler için 1,5 milyar USD dolar harcanmıştır. Buna
karşılık uluslararası toplumdan alınan yardımlar bulunmaktadır. Ancak Ürdünlü yetkililer harcanan miktar ile alınan yardım
arasında 800 milyon USD’lik açık olduğunu dile getirmektedir.
Mültecilerin ekonomik yaşam üzerindeki olumsuz etkisi görüşüne karşı Ürdün’ün mülteci krizini fırsata dönüştürdüğü yönünde görüşler de
dile getirilmektedir. Buna göre Ürdünlü yetkililer Suriyelilerin sayısını abartılı göstererek yüksek miktarda dış yardım almaktadır. Bir Ürdünlü
sivil toplum kuruluşu temsilcisinin ifadesiyle “Ürdün uluslararası toplumu sağmaktadır (milking)”. Ürdünlü yetkililer tarafından verilen 1,5
milyonluk mülteci rakamı iç savaş öncesi zaten Ürdün’de bulunan Suriyelileri de kapsamaktadır. Yetkililer bu kişilerin eskiden ülkelerine gidebildiğini
ancak bu imkanlarının ortadan kalktığını ve mülteci kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini düşünmektedir. Ancak diğer görüşe göre
bu kesim zaten evlilik, çalışma gibi nedenlerle uzun zamandır Ürdün toplumuna entegre olmuştur ve mülteci olarak değerlendirmek doğru değildir.
Ürdün’de başta Mısır olmak üzere (belirli işler tamamen Mısırlılar tarafından yapılmaktadır) Ortadoğu ülkelerinden insanlar çalışma amacıyla bulunmaktadır.
Bu tarz kişiler de Suriyeli hesaplamasına dahil edilerek alınan yardım miktarı artırılmaktadır.
Emirateş Jordanian Kampında ilaçlar ücretsiz dağıtılmaktadır
Olumlu etkiye ilişkin ikinci argüman mültecilerin ekonomik yaşama dinamizm kazandırdığı yönündedir. Mülteci psikolojisinin ekonomik alanda fırsatları kollayan son derece girişken bir insan tipi yarattığı ve bunun da genel ekonomiye dinamizm kazandırdığı düşünülmektedir. Daha vasıflı iş gücü daha ucuza çalışmaktadır. Bu yerel halk arasında tepki yaratsa da ekonominin geneli için iyi bir durumdur. Ayrıca mülteciler küçük ve orta boy işletmeler açma konusunda son derece girişken davranmaktadır. Bu görüşe göre Suriyelilerin ekonomik etkisine uzun vadeli bakılmalıdır. Bu anlamda bir Ürdünlü sivil toplu kuruluşu yetkilisi Almanya’da yaşayan Türklerin uzun vadede ülke ekonomisine katkılarını örnek vermiştir. Suriyelilerin ekonomiye olumlu etkisinin üçüncü ayağını Suriyeli işadamlarının yatırımlarını Ürdün’e kaydırması oluşturmaktadır.
Yatırım daha gelişmiş ekonomiye sahip Türkiye’ye daha fazla yönelse de Ürdün’e de yatırımlarını taşıyan Suriyeli işadamları mevcuttur.
Son olumlu etki Ürdün’e giren yüksek miktarda yardım parasının yarattığı ekonomik pastadan yerel halkın ve firmaların kazanç sağlıyor olmasıdır. UNHCR, sivil toplum kuruluşları ve kamp faaliyetlerinin yürütülmesi için işgücüne ihtiyaç duyulmakta ve buralarda yerel halk istihdam edilmektedir. Ayrıca mültecilerin ihtiyaçları yerel imkanlar kullanılarak giderilmektedir.
b. Eğitim
Suriyelilerin Ürdün’de karşılaştığı en önemli sorunlardan biri eğitimdir. UNHCR yetkililerinin bilgilerine göre Ürdün’e gelen Suriyelilerin en az % 35’i ilk ve orta öğrenim çağındadır. Şehir merkezlerinde ve kampta yaşayan mülteciler eğitim hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaktadır. Okullarda Ürdünlü hocalar tarafından Ürdün müfredatı kapsamında eğitim alınmaktadır. Okulların yetersiz olması nedeniyle yeni binalar kiralanmaktadır. Eğitim sabah ve öğlen olmak üzere ikili tedrisat şeklinde gerçekleştirilmektedir. Üniversite çağındaki mültecilerin
üniversiteye girebilmeleri için her Ürdünlü gencin girdiği üniversite giriş sınavını kazanmaları gerekmektedir. Suriyelilerin üniversitede okuyabilmeleri açısından özel şartlar, kolaylıklar sağlanmamıştır.
Öğrenci sayısının artması öğretmenlerin iş yükünü arttırırken, eğitim kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Kamplarda verilen eğitim kalitesinin de iyi olduğunu söylemek mümkün değildir. Kamp gözlemlerine dayanarak derslere devam, kaliteli eğitim alma gibi konularda sıkıntı yaşandığını söylemek mümkündür.
c.Sağlık
Suriyeli mülteciler Ürdün sağlık sektörü üzerinde %10’luk ek maliyet yaratmakta dır. Sağlık hizmetlerinin mültecilere ücretsiz sağlanması sağlık sektöründe iş yükünü artırmakta ve hizmet kalitesini düşürmektedir. Doktor başına dü-şen hasta miktarının artması yoğunluğa neden olmakta ve Ürdünlülerin tepkisini çekmektedir. Kamplarda sağlık hizmetleri, donör ülkeler ve uluslararası sivil toplum kuruluşları tarafından ücretsiz olarak sunulmaktadır. Kamplarda sağlık hizmetleri açısından sorun olmadığı söylenebilir. Hastanelerde ameliyat, röntgen, diş ve doğum gibi tüm hizmetler alınabilmektedir.
UNHCR yetkilileri Suriyeliler arasında ciddi boyutlarda salgın hastalık ya da daha farklı bir durum yaşanmadığını buna karşılık normal sağlık sorunları ile karşılaşıldığını dile getirmektedir.
d. Su Sorunu
Ürdün, Dünya’da kişi başına düşen su miktarı açısından değerlendirildiğinde en fakir üçüncü ülkedir. Son 10 yıldır devam eden kurak dönemle birlikte su sıkıntısı artmış ve tarım faaliyetleri olumsuz etkilenmiştir.
Ürdün’de halk ile görüştüğünüz de Suriyeliler hakkındaki düşüncelerini
sorduğunuzda size verecekleri ilk yanıt “ülkedeki su kaynaklarının zaten kısıtlı olduğu ve bunu şimdi paylaşmak durumunda kaldıkları” şeklinde olmaktadır. Dolayısıyla Ürdün’de Suriyeliler konusunu ele alırken su sorununun ayrı bir başlık olarak ele alınması gereklidir.
Suriyeli mülteciler ile birlikte Ürdün’de yaşanan su problemi daha belirgin bir hal almıştır. Uzun yıllardır yüzey sularının yetersiz olması nedeniyle ihtiyaç yer altı sularından karşılanmaktadır. Göç ile beraber yer altı suyu çekim oranı beslenim oranının üç katına çıkmıştır. Bu durum bazı kuyuların kurumasına neden olmuştur. Mafrak bölgesine iletilen suyun yüzde 65’i boru hatlarından kaynaklanan sorunlar ve insanların hatlara yasadışı müdahale etmesi nedeniyle kaybolmaktadır. Buna ek olarak suyun kalitesine ilişkin sorunlar yaşanmaktadır. Kalite sorunu, su kaynaklı hastalıklara neden olmaktadır. Ayrıca filtreleme ihtiyacı doğmakta ve bu da ek maliyet ortaya çıkarmaktadır. Kamplarda
yaşayanların suyu filtreleme imkanı yoktur. Genel bir çözüm olarak, Dünya Sağlık Örgütü’nün izin verdiği şekilde tankerlerde bulunan sulara klor eklenmekte dir. Klorun su tadında meydana getirdiği değişiklik ayrı bir şikayet konusudur. Suların hemen tüketilmeyip bekletilmesi tankerlerin eski olması nedeniyle hijyen dolayısıyla da sağlık sorunu yaratmaktadır.
Kamplarla ilgili olarak hem miktar hem de su kaynağına erişim açısından sıkıntı gündeme gelmektedir. Verilen bilgilere göre Mafrak vilayetinin bazı bölgelerinde hiç su yoktur. Yaz döneminde artacak sıcaklık ve Suriye’den beklenen yeni göçler ile sıkıntının daha da artması beklenmektedir.
Kamplarda kişi başına günde 35 litre su tahsis edilmektedir. Şehir merkezlerinde yaşayan Suriyelilerin de içme suyu ile birlikte günde 20-50 litre arası su
tükettiği tahmin edilmektedir.
Emirateş Jordanian Kampında Okullar
e. Diğer Sosyal Problemler
Ürdünlüler, Suriyeliler ile ortak dil, din, tarih gibi birçok değeri paylaşmaktadır. Buna rağmen mültecilerin ülkeye yerleşmesine tepki gösterilmektedir. Bu açıdan dile getirilen temel argümanlar Ürdün’ün zaten zengin bir ülke olmadığı, doğal kaynaklarının sınırlı olduğu ve bu denli bir yükü kaldırmalarının zor olduğu şeklindedir. Bunun yanı sıra mültecilerin Ürdün’ün fakir bölgelerine yerleşmiş olması yerel halk tepkisinin daha fazla olmasına neden olmaktadır. Suriyeliler devletten ve uluslararası kuruluşlardan karşılıksız yardım alırken aynı koşullarda olan Ürdünlünün yardım alamaması tepkiye neden olmaktadır. Örneğin bir okulda çocuklara yardım dağıtılırken sadece Suriyelilere okul çantası verilmesi Ürdünlüleri rahatsız etmektedir. Bu nedenle son dönemlerde Suriyelilere yardımlar ihtiyaç sahibi yerel halk dikkate alınarak yapılmaktadır. Yerel tepkinin diğer nedenleri, işsizlik, su kaynaklarının paylaşımı, eğitim ve hastanelerde göçmenlere öncelik tanındığının düşünülmesi ve geçmişte yaşanan mülteci tecrübeleridir. Filistin ve Iraklı mültecilerin ülkelerine geri dönmemesi, Suriyelilerin de kalıcı olacağı endişesi yaratmaktadır. Konut kiralarında meydana gelen artış, ev sahiplerinin kar amacıyla Ürdünlüler yerine Suriyelilere ev kiralaması, Suriyeli göçmenlerin daha kalifiye ve ucuz iş gücü sağlamaları, devletin mültecileri desteklediği ve ayrıcalık tanıdığı düşüncesi tepkiye neden olmaktadır. Ancak mevcut durumu artma eğiliminde olan bir kızgınlık olarak ifade etmek doğrudur. Şimdiye kadar iki toplum arasında büyük bir sorun veya doğrudan gerginlik/ çatışma yaşanmamıştır.
Suriyelilerin Ürdün sosyal yaşamına etkisi açısından bakıldığında diğer ülkelerde görülen benzer sıkıntıların yaşandığı tespit edilmiştir.
Suriyeli aileler için küçük yaştaki kızlarını evlendirmek çocuklarının hayatlarını kurtarmasının bir aracı olarak görülmektedir. Dolayısıyla Ürdünlülerle
genç Suriyeliler evlendirilmektedir. Bu evlilikler karşılığında belli bir miktar para Suriyeli aileye ödenmektedir. Ürdünlü aileler açısından çok eşlilik durumu
ortaya çıkmaktadır. Ayrıca yine her komşu ülkede görülen, Suriyeli genç kızların fuhuş sektöründe kullanılması sosyal yaşamda ortaya çıkan diğer bir etkidir.
Sonuç
Ürdün’de farklı ülkelerden gelmiş olan mülteciler nüfusun çoğunluğunu oluşturmakta ve bu durum ülke üzerinde yük oluşturmaktadır. Ancak Ürdün, geçmişten gelen mülteci tecrübesi ile Suriyeliler konusunu krizden fırsata dönüştürme konusunda en başarılı ülke konumundadır. Bu tespit Suriyelilerin olumsuz etkisinden ziyade katkısının daha fazla olduğu anlamında değildir. Ancak Ürdün mültecilere evsahipliği yapan dört ülke arasında aldığı uluslararası yardımlar sayesinde belki de en az mali yük altında kalan ülkedir. Ürdün’ün zayıf ekonomisi, doğal kaynaklarının olmaması kriz durumlarında avantaja dönüşmektedir. Böylece bütün zayıflığına ve ülke nüfusundan daha fazla mülteci ağırlıyor olmasına rağmen ağır yükün altından kalkmayı başarabilmektedir. Ürdün’ün en önemli özelliklerinden biri Ortadoğu’da istikrar
adası olmasıdır. Bu durum kriz anlarında bölge insanlarının Ürdün’e akın etmesine yol açmaktadır. Diğer taraftan bölge ülkeleri ve uluslararası
toplum istikrar adasını korumak için seferber olabilmektedir. İsrail dahi şu anda Ürdün’deki Suriyeli mültecilere yardımlar gerçekleştirmektedir.
Ürdün’e en önemli sıkıntısı olan su konusunda önemli katkı sağlamaktadır.
Buna rağmen, Ürdünlü yetkililerle yapılan görüşmelerde alınan uluslararası yardım ile Suriyelilere harcanan paralar arasında açık olduğu ve daha fazla yardıma ihtiyaç duyulduğu ifade edilmektedir. Diğer yandan mültecilerin yükünün sadece harcanan paralar ile hesaplanmaması gerektiği ve ülke nüfusunda %10’luk bir artış olduğunu, bunun birçok alanda yayılma etkisi yarattığını belirtmektedirler. Mülteci rakamları alınan yardımın miktarı konusunda belirleyici olmaktadır. Ürdünlü makamlar Suriye iç savaşı öncesinde farklı nedenlerle zaten ülkede yaşayan Suriyelileri toplam rakama dahil etmektedir. Ayrıca Zatari kampında tam bir kontrol kurulamadığı için kampı terk edenler olduğu halde sanki bu kişiler halen Ürdün’deymiş gibi yardımlar dağıtılmaktadır. Zira birçok mülteci UNHCR’ın verdiği ve yardım almalarını sağlayan kimlik kartlarını satmakta ve sahiplerinden başka aileler yardımları almaktadır. UNHCR bu sorunun önüne geçmek için retina taramasına
başlamıştır.
Bütün bunlara rağmen Ürdün’e uluslararası yardımın artarak devam etmesi gerekmektedir. Zatari kampı dört ülkede ziyaret edilen kamplar içinde en ağır koşullara sahip olan ve en fazla Suriyeli barındıran kamptır. Şehir büyüklüğünde olan kampta istikrarsızlık yaratma, radikal hareketlere insan kaynağı sağlama açısından istismara açık bir ortam söz konusudur. Ürdün’de bu denli fazla insanın yaratacağı sosyal patlama ilk olarak Ürdün ve sonrasında da bölge istikrarını olumsuz etkileyecektir. Dolayısıyla Ürdün’ün ayakta kalması gerekmektedir.
6 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder