11 Şubat 2018 Pazar

SURİYE’YE KOMŞU ÜLKELERDEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU. BÖLÜM 3

SURİYE’YE KOMŞU ÜLKELERDEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU. BÖLÜM 3


4. Suriyelilere Yönelik Türk VatandaşlarınınTutumu Suriyeli mültecilerin yarattığı etkinin en fazla sınır illerinde hissedildiğini söylemek mümkündür Suriyelilerin gelmesi ile beraber işçi fiyatlarında düşüş olduğu hemen hemen her bölgede şikayet edilen bir konu halini almış durumdadır. 
Suriye’den Türkiye’ye günübirlik çalışmak için girenler bile olmaktadır. Bu da bölgede yaşayan Türk vatandaşları açısından var olan işsizlik sorununu derinleştirmektedir. İş bulmakta zorlanan ya da geçici işlerde çalışan Türk vatandaşları iş bulamamaktan şikayetçi durumdadır. 
Suriyelilerin Türkiye’ye girişiyle birlikte işçi fiyatlarının neredeyse 5 kata kadar azaldığı ifade edilmektedir. Bu durum işçiler açısından sıkıntı yaratırken, işverenler açısından avantaj sağlamaktadır. 

Öte yandan yoğun göç ile beraber sınır illerindeki pazar fiyatları da artmış durumdadır. Bu da sınır yerleşim yerlerinde halkın tepkisine neden olabilmektedir. Diğer bir şikayet konusu kira fiyatlarındaki artıştır. Sınır ilçelerde kiralık ev bulmak neredeyse imkansız hale gelmiştir. 
Bulunan evlerin de fiyatları çok yüksektir. Bu nedenle Türkiye’nin Suriye sınırındaki yerleşim ilçelerinin birçoğu şantiye alanına dönmüş durumdadır. 
Özellikle Akçakale ve Ceylanpınar’da yeniden yapılanma ciddi boyutlardadır. Arsa sahipleri Suriyelilere kiralamak üzere hızlı bir şekilde ev inşa etmektedir. Bu da bozuk ve güvensiz yapılanmayı beraberinde getirebilmektedir. 
Kiraların artması ev sahipleri ile kiracıları arasında sorun yaşanmasına da neden olmaktadır. Zira ev sahipleri ucuza oturan kiracılarını evlerden çıkarak Suriyelilere daha pahalı fiyatlara kiralamak istemektedir. Sınırı geçen ve Türkiye’nin sınır bölgelerine yoğun olarak yerleşen Suriyelilerin güvenlik ve asayiş problemleri de yarattığı söylenmektedir. 

Suriyelilerin Türkiye sosyal ve ekonomik yaşamına etkisinin tamamen olumsuz olduğunu söylemek doğru değildir. Suriyeliler, özellikle gelişmiş ekonomiye sahip Gaziantep gibi illere ekonomik hareketlilik getirmektedir. Suriyelilerin hem ucuz hem de yetenekli işgücü olması ekonomiye canlılık sunmaktadır. Bunun yanı sıra, Suriyeliler bulundukları bölgenin ekonomisine dolaylı bir katkı da sunmaktadır. AFAD’ın yönlendirmesi ile Suriyelilerin bulunduğu sınır illerinde verilen tüm hizmetler ile ilgili tedarik yerelden karşılanmaktadır. Böylece Suriyelilerin yerel halka yük olmasından ziyade şehrin ekonomisine katkı yapması söz konusudur. Son olarak, sermaye ve işini Türkiye’ye taşıyan çok 
sayıda Suriyelinin ekonomik katkısı dikkate alınmalıdır. Türkiye, sivil halkın yanı sıra Suriyeli işadamlarını ağırlamaktadır. Net rakamlar olmamakla birlikte 2013 yılı içinde Suriyelilerin Türkiye’de kurdukları şirket sayısı önceki yıllara oranla üç kat artmıştır. Sadece Mersin ilinde Suriyelilerin 4 milyar dolara yakın yatırımı bulunmaktadır. Birçok Suriyeli işadamı fabrikalarını Türkiye’ye taşımaktadır. Türkiye’deki Suriyeliler gerçeğinin bir de böyle bir yönü olduğunu görmek gerekmektedir. 

Türkiye’ye Suriyeli göçünün önemli bir boyutu da akrabalık ilişkisidir. Bu durum özellikle Suriyeli Kürtlerin Türkiye’ye göçünde önemli bir etkendir. Sınır yerleşim birimlerinde yaşayan pek çok aile sınırın öteki tarafındaki akrabalarını yanına almıştır. Türkiye-Suriye sınır hattının bir bölümünü demiryolu oluşturmakta ve bu hat zaman zaman sınırda yer alan yerleşim birimlerini ikiye ayırmaktadır. Sınır üzerinde yer alan ve ikiye ayrılmış olan birçok yerleşim yeri yerel halk tarafından aynı isimle anılmaya devam etmektedir. Sınırın her iki tarafında yer alan yerleşim yerleri bölge halkı tarafından aynı isimle anılmaktadır. Örneğin Mardin’in Kızıltepe ilçesine bağlı sınır köyü Şenyurt’un ismi bölge halkı 
tarafından Suriye tarafında olduğu gibi Dirbe-siye şeklinde adlandırılmaktadır. Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesine yaşayan halk kendi ilçelerini yukarı Ras el Ayn, Suriye tarafındaki kısmını ise aşağı Ras al Ayn olarak isimlendirmektedir. Zira sınırlar çizilmeden önce bu yerler aynı yerleşim yerleriydi ve akrabalık ilişkisi halen korunmaktadır. 



Kamplarda Çamaşırhane 

Dolayısıyla pek çok Türkiyeli aile Suriye’deki akrabalarını yanına almakta, iş bulmakta ve Türkiye’de barınmasına yardım etmektedir. İlk aşamada akrabalık ilişkisi ve zor koşulları nedeniyle Türkiye’deki akrabaları tarafından memnuniyet le karşılanan Suriyeliler zamanla belli bir hoşnutsuzluk yaratmaya başlamıştır. Saha çalışmasının yapıldığı dönemde sınır köylerinde konuşulan aileler daha ne kadar süre Suriyeli misafirlerini ağırlayabileceklerini bilemediklerini, geri dönme olasılığının zayıf göründüğünü, dahası göçün artarak devam edeceğini düşündük lerini ifade etmiştir. Bu da ilk başta memnuniyetle ağırlanan Suriyeli misafirler olgusunun daha ne kadar sürdürülebilir olduğu konusunda kaygı yaratmaktadır. Bu nedenle Türkiye’ye getirdikleri akrabalarını iş bulabilmek için mevsimlik işçi olarak İç Anadolu ve Karadeniz Bölgesine gönderdiklerini ifade etmektedirler. 
Bu kanallar da Suriyeli mültecilerin Türkiye geneline yayılması sonucunu doğurmaktadır. 

Mültecilerin yerel halk tarafından nasıl karşılandığı bazı faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir: 

a.Yerleşilen Yerin Demografik Özellikleri Suriye-Türkiye sınırı birbirinin demografik olarak uzantısı olduğu için sınırın karşı tarafından ilk etapta gelen kişilerin yerleştikleri yere demografik uyum sağlamaları açısından bir zorluk yaşanmamıştır. Fakat zamanla göç veren coğrafyanın değişmesi ve aşağıda sayılacak diğer faktörlerin devreye girmesi yeni sorunların doğmasına neden olmaktadır. Özellikle Suriye’de meydana gelen olaylardan psikolojik, ekonomik ve siyasi olarak olumsuz etkilenen kesimlerde Suriyelilere ilişkin olumsuz görüşler oluşmuş, hatta kemikleşmeye başlamıştır. Bu durumun en belirgin olarak görüldüğü yer Hatay’dır. Özellikle Antakya merkezdeki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Arap Alevi nüfus Suriyelilerin gelmesinden rahatsızdır. Nitekim 2011 yılının sonlarından itibaren Antakya merkez, Harbiye ve Samandağ gibi yerlerde başlayan gösteriler bir süre sonra Suriyelilere yönelmiştir. 
Bu gösteriler ve halkın geliştirdiği tepkiler sonucunda Suriyelilerin adı geçen yerlerde yerleşmeleri giderek zorlaşmıştır. 

Sınır boyunca oluşan tablo şu şekilde özetlenebilir: 

Türkiye’de sınır bölgesindeki halkın büyük bir kısmı Suriyelilere kendi etnik, dinsel ve siyasikimlikleri çerçevesinde yaklaşmaktadır. Örneğin, 
Kürtlerin yaşadıkları bölgelerde Kürtlere yönelik bir sempati buna karşılık Araplara yönelik bir antipati bulunmaktadır. Kürtler, Arapların El Kaide başta olmak üzere çeşitli radikal unsurları desteklediğini, bunun da Suriye’deki Kürtlere zarar verilmek için kullanıldığını düşünmektedir. 
Buna karşılık, Araplar ise Kürtlerin Suriye’yi bölmek için faaliyet gösterdiğini ve PKK uzantısı partilere destek verdiğini düşünmektedir. 

Türklerin çoğunluğu Türkmenlere sempatiyle bakarken Arap Alevilerin çoğu ise Türkiye’ye gelen Suriyelileri kendi ülkelerine ihanet etmiş kişiler olarak algıla maktadır. 

Bu durum, insanların akrabalık bağı olmaksızın Türkiye içinde kendileriyle benzer etnik, dinsel veya mezhepsel kimlikler taşıyan yerlere yerleşmek istemesine 
neden olmaktadır. 



Harran Konteynerkenti 


b. Suriyelilerin Yerel Halka Oranı 

Kamp dışında yaşayan Suriye vatandaşlarının karşılaştığı sorunları ya da yerel halkın Suriyelilere tepkisini en çok etkileyen faktörlerden birisi ise dışardan gelenler ile yerel halkın birbirlerine göre nüfuslarıdır. Dışarıdan gelenlerin yerel nüfus karşısındaki oranı yükseldikçe, yerel halkın olumsuz tepkilerinde artış meydana gelmektedir. Bazı il ve ilçelerde Suriyelilerin sayısı yöre insanın sayısından çok daha fazla hale gelmiştir. 
Örneğin, nüfusu 63.000 olan Reyhanlı’da, en az 100.000 Suriyelinin yaşadığı ileri sürülmektedir. Kilis’in nüfusu (merkez) 90.000 iken 80.000 kadar Suriyelinin yaşadığı belirtilmektedir. Aynı şekilde Şanlıurfa’nın 29.000 nüfuslu Akçakale İlçesi’nde kurulan çadırkentte yaşayan Suriyeli sayısının 30.000’i aşması da yerel halk arasında huzursuzluk yaratmaktadır. Buna karşılık nüfusu 1,5 milyon olan Gaziantep’te 150.000 Suriyelinin yaşaması halk üzerinde büyük bir olumsuzluk yaratmamaktadır. Özetle, şehrin ya da kasabanın büyüklüğü ne olursa olsun, gelen Suriyelilerin sayısı ile yerel halkın sayısı arasındaki 
oran karşılıklı olarak ilişkileri etkilemektedir. 

c. Akrabalık İlişkileri 

Sınır boyunca artan kaçak geçişler akrabalık kurumunun önemini de hatırlat maktadır. Kaçak geçişlerin büyük bir kısmı Suriye’de yaşayan insanların 
Türkiye’deki akrabalarının yanına gelmesi şeklinde başlamıştır. Bu şekilde hareketlilik tüm sınır boyunca görülen bir olgudur. Akrabalık ilişkisinin güçlü 
olduğu bu bölgede, insanların yardıma ihtiyaç duyan akrabalarına yardım etmemesi büyük bir ayıp sayıldığından her aile imkanları ölçüsünde gelen 
akrabalarına yardımcı olmaktadır. 
Bazı aileler akrabalarını evde ağırlarken, bazıları kiralarını ödemekte, bazıları ise iş sağlamaktadır. Ancak bu durum başlangıçta çok daha yoğunken 
şimdilerde azalmaktadır. 

Suriye’den Türkiye’ye yönelik göçlerin yarattığı etkilerin başlangıçta Türkiye tarafından daha kolay emilebilmesini sağlayan en önemli faktörün akrabalık ilişkisi olduğu söylenebilir. Binlerce ailenin kamu kurumlarını dışarıda bırakarak, kendi imkânlarıyla akrabalarına yardım ettiği görülmektedir. Özellikle kırsal kesimde bu ilişki biçimi çok daha yoğundur. Köylerdeki boş ev veya araziler akrabalara tesis edilmiş ve kendi geçimlerini sağlamak üzere üretim yapmaya bile teşvik edilmiştir. Ancak şehirlerde akrabalarına maddi yardımda bulunan kişiler sürenin uzaması nedeniyle bu ilişkiyi daha fazla aynı şekilde yürütmek istememektedir. 

d. Ekonomik Faktörler 

Ekonomik faktörler Suriyelilerin Türkiye’deki mevcudiyetini en çok etkileyen sebeplerin başında gelmektedir. Başlangıçta ülkelerinden kaçarken yanlarında getirdikleri parayı yerel piyasaya sokmaları nedeniyle Suriyeliler yerel halk tarafından olumlu karşılanmıştır. Benzer bir şekilde tüm sınır şehirlerinde son 2 yıl içinde ev kiralarının büyük bir artış gösterdiği görülmektedir. Böylece ev sahipleri çok daha fazla kira geliri elde etmişlerdir. Bu iki faktörün yanı sıra Suriyelilerin çalışma izni olmamasına rağmen düşük ücretler karşılığında kaçak işçi olarak çalışmasına göz yumulması işletme sahiplerini ya da iş verenleri olumlu etkilemiştir. Özellikle niteliksiz işgücü piyasasında bir patlama yaşanmıştır. 
Suriyeliler bölgede mevsimlik tarım işçisi ya da inşaat işçisi olarak çalışmaya başlamışlardır. Aynı zamanda hızlı nüfus artışı imalat ve perakende satış sektörüne bir canlanma getirmiş, devletin kamplarda verdiği hizmetlerde kullandığı malları yerel tedarikçilerden temin etmesi ise yerel ekonomiyi canlandırmıştır. 

Bununla birlikte, yerel halkın orta ve aşağı ekonomik tabakaları gelişmelerden olumsuz etkilenmişlerdir. Daha ucuz bir iş gücüyle yarışmak niteliksiz işgücü piyasasında büyük bir ucuzlama yaratmıştır. Orta kesimler ise özellikle kira ve gıda fiyatlarındaki artıştan olumsuz şekilde etkilenmiştir. Buna ek olarak, Suriyelilerin beraberinde getirdikleri paranın bitmesi ve alım gücü sıkıntısına düşmesi piyasalardaki başlangıçta olumlu havayı tersine çevirmiştir. Ayrıca Suriyelilere yüksek fiyatlardan kiralanan evlerin ücretlerinin alınamaması da ekonomik sorunların ötesinde yerel halkın tepkisine yol açmakta-dır. 




Son olarak sınır bölgesinde kaçakçılığın arttığı ve tüm engelleme çabalarına rağmen önemli geçiş noktalarının hala tam olarak kontrol altında tutulamadığı görülmektedir. Kaçakçılığın daha yüksek para getirmesi ve hızlı bir yükselme sağlaması bu yolun tercih edilirliğini artırmaktadır. 

e. Zaman Boyutu 

Çatışmanın süresi uzadıkça insanların Suriyelilere tepkilerinde artış olduğu görülmektedir. Hızla nüfus artışıyla karşılaşan yerleşim birimlerinde temel hizmetlerin aksaması ve altyapı yetersizliğinin ortaya çıkması yerel halktaki tepkiyi artırmaktadır. Öte yandan, çatışmanın uzaması Suriyelileri de olumsuz etkilemektedir. Uzayan iç savaşın bitmesinden umudu kesen, ancak evini bir daha geri dönemeyecek şekilde terk eden kişiler geleceğe umutsuzlukla bakmaktadır. Pek çoğu geri dönmek istemekle birlikte can güvenliği ya da ekonomik zorluklar nedeniyle Türkiye’de kalmayı istemektedirler. 

f. Güvenlik ve Siyasi Gelişmeler 

2013 yılı Mayıs ayındaki Reyhanlı saldırısı güvenlik açısından bir dönüm noktası olmuştur. Özellikle Antakya ve civarında benzer bir saldırının tekrarlanabileceği söylentisi neredeyse bir kabule dönüşmüştür. Bu konuda yoğun bir yanlış bilgilendirme ve dedikodu bulunmaktadır. Ayrıca yerel halk arasında radikal unsurlara verilen/verildiği iddia edilen destek huzursuzluğu artırmaktadır. Siyasi gelişmeler ise daha çok bazı ülkelerin ve siyasi partilerin tutumlarıyla ilişkilidir. 

Sonuç 

Türkiye’deki Suriyeliler açısından dikkate alınması gereken en önemli konu Suriye’de istikrarın kısa vadede sağlanamayacağı öngörüsünden 
hareketle, Suriyelilerin uzun bir süre daha Türkiye’de kalmaya devam edecek olmasıdır. Hatta yeni kitlesel göç dalgaları ile sayının 2014 
yılı içinde 1,5 milyona ulaşacağı tahminleri yapılmaktadır. Dolayısıyla iki temel soruna yönelik olarak hazırlık yapılması gerekmektedir. Birincisi 
yeni göç dalgaları neticesinde Türkiye’ye gelecek mültecilerin barınma, güvenlik, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı 
konusunda hazırlıklardır. Bu çerçevede, yeni kamp inşaları, kamp dışında yaşayan Suriyelilerin ihtiyaçlarının giderilmesine yönelik 
çalışmalar üzerinde düşünülebilir. Bu konuda diğer bir hazırlık, Suriyelilerin Türkiye’ye geçişi ile sorunların katlanarak büyüdüğü gerçeğinden 
hareketle sorunların Suriye içinde çözümüne yönelik çalışmalara ağırlık verilebilir. Sınırın sıfır noktasından yardım faaliyetleri ile sınırın di-
ğer tarafında bekleyen Suriyelilerin kamp koşullarının iyileştirilmesi sağlanabilir. İkinci temel sorun, Suriyelilerin uzun süre Türkiye’de kalma 
olasılığından hareketle, Türkiye’ye entegrasyon sürecinin sorunsuz gerçekleşmesi konusundaki hazırlıklardır. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder