SURİYE’YE KOMŞU ÜLKELERDEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN DURUMU. BÖLÜM 2
Suriye’ye komşu diğer ülkelerdeki örnekler ile karşılaştırmalı olarak değerlendirildiğinde Türkiye’deki kampların durumuna ilişkin şu tespitler
yapılabilir:
Kamplar düzen, sosyal alanlar, eğitim-sağlık imkanları, güvenlik, hijyen vb. gibi koşullar açısından diğer ülkelerdeki örneklerden çok daha iyi seviyededir. Konteyner kent ve çadır kentler arasında bu faktörler açısından farklar olsa da, genel olarak tüm kamplarda belli bir standarttın tutturulduğunu söylemek mümkündür. Mülteciler kamplara parmak izlerini vererek girmekte ve kamp dışından getirilen her şey x-ray cihazlarında tarandıktan sonra kampa sokulabilmekte dir. Kampta gece ışıklandırması bulunmakta ve koruma görevlileri kamp içinde görev yapmaktadır. Bu nedenle her yerleşim yerinde olabilecek kavga vb. olayların dışında ciddi bir güvenlik sorunu yaşanmamaktadır. Mülteciler ile yapılan görüşmelerde kampların tamamen güvenli olduğu teyit edilmiştir. Mülteciler ışıklandırma sayesinde gece vakti dahi kamp içinde dolaşmanın mümkün olduğunu belirtmektedir.
Konteyner kentler başta olmak üzere kamplarda düzen hakimdir. Ürdün ve Irak’taki kamplarda görünen dağınık ve standart dışı (konteynerin
üzerine çadır konması veya çadırın yanına ek yapı inşa edilmesi gibi) bir yapılaşma söz konusu değildir. Hijyen koşulları açısından, yine diğer
ülkelerde şahit olunan yağmurlu günler sonrası çamur veya çöplerin toplanmamasının yarattığı kirlilik ve koku gibi sorunlar büyük ölçüde bulunmamaktadır.
Irak ve Ürdün’deki kamplarda barınma, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlara ilişkin imkanlar sunulmakla birlikte, çocuklar için oyun alanları, toplanma odaları, kurslar gibi sosyal alanlar ve faaliyet imkanları ya hiç yoktur ya da çok azdır. Buna karşın Türkiye’deki kamplarda söz konusu tesis ve faaliyetlere dönük ihtiyaca karşılık verilmektedir. Camiler, spor alanları gibi sosyal tesislere ek olarak 160’a yakın kurs açılmıştır. Kurslar, sosyalleşmenin yanı sıra Suriyelilerin ilerde meslek sahibi olmasına katkı sağlamaktadır. İngilizce, Türkçe, Arapça,
bilgisayar, kuaförlük, dikiş-nakış ve halıcılık gibi kurslardan 35 bin civarında Suriyeli faydalanmıştır.
Yemek konusunda şu şekilde bir yöntem izlenmektedir. Daha önceki dönemde ihale usulü ile bir firma dışarıdan günde üç öğün sıcak yemek getirirken, mültecilerin yemeklerle ilgili sıkıntılarını dile getirmesi ile beraber sistem değiştirilmiştir. Artık mülteciler kişi başı aylık belli bir miktar nakit yardımı almaktadır. Bu paralar mültecilere verilen kartlara yüklenmektedir. Her kamp içinde bir girişimci tarafından işletilen ve son derece iyi görünüme ve imkanlara sahip marketlerde insanlar istediği alışverişi yapmaktadır. Bunun yanı sıra mültecilere kuru gıda yardımı yapılmaktadır. Her konteyner ve çadıra mutfak setleri dağıtılmıştır. Kamp içinde kurulmuş olan ortak mutfak alanlarında her aile kendi isteğine göre yemeklerini pişirmektedir.
Banyo ve tuvalet imkanları açısından da Türkiye’deki kampların hem kişi başına düşen sayı hem de nitelik açısından diğer ülkelerdeki kamplardan ileri imkanlara sahip olduğunu söylemek mümkündür. Kamplarda mültecilere sunulan çamaşır yıkama imkanları son derece iyidir. Her aileye verilen kuponlar aracılığı ile çamaşır makineleri ve kurutma cihazlarının yer aldığı ortak çamaşır yıkama alanlarında ihtiyaç giderilmektedir. Kamplarda internete kadar varan iletişim altyapısı mevcuttur.
Görüşülen mültecilerin birçoğu kamptaki fiziki şartların kendi ülkelerinde sahip olduğundan daha iyi olduğunu dile getirmiştir. Kurulan lojistik merkezlerinde gıda ve giyecek malzemeleri bulundurulmakta ve Suriyelilere dağıtılmaktadır. Kamplarda inşa edilmiş okul binaları şehir merkezlerinde bulunan herhangi bir okul kampüsü standardındadır. Okullarda Nisan 2014 itibarıyla 65 bin civarında öğrenci ilkokul, ortaokul ve liselerde eğitim almaktadır.
Bunun dışında liseden mezun olup üniversite eğitimine başlayan Suriyeliler mevcuttur. Okullarda Türk ve Suriyeliler arasından seçilen toplam
2.800 öğretmen görev yapmaktadır. Sağlık ocaklarında da Türk doktor ve görevliler hizmet vermektedir. Her kampta ambulanslar hazır bulunmakta
ve gerekli durumlarda mülteciler en yakındaki hastanelere taşınmaktadır. Bu denli nizami tesislerin inşa edilmiş olmasının ana nedenlerinden birisi AFAD’ın bu kampları geçici değil kalıcı barınma merkezleri olarak planlamış olmasıdır. Kampların mülteciler ülkelerine geri döndükten sonra da Türkiye’de gerçekleşecek herhangi bir afet durumunda kullanılması planlanmaktadır.
Bu şekilde hem mültecilere iyi imkanlar sunulmakta hem de ilerde yaşanabilecek olası afet durumlarına ilişkin hazırlık yapılmış olmaktadır.
Her şeye rağmen, kamplarda yaşayan Suriyelilerin sıkıntı yaşamadığı söylenemez. Kamplardaki olumlu koşullara ve temel ihtiyaçların karşılanıyor
olmasına rağmen mültecilerin büyük ço-ğunluğu kamp dışında yaşamayı seçmektedir. En büyük sıkıntı kamp yaşamının sıkıcı olmasıdır.
Mülteciler belli bir alan içinde her gün aynı şeyleri yapıyor olmaktan dolayı memnuniyetsizlik duymaktadır. Sıkıcılığın yanı sıra giriş çıkışların izinle olması özgürlüklerinin kısıtlandığı hissini yaratmaktadır. Birçok mülteci kamp yaşamını geçici olarak düşünmekte ve bir aşamada kamp dışına çıkmayı arzu ettiğini, kalıcı olarak kamplarda yaşamasının mümkün olmadığını ifade etmektedir. Pek çok kişi gelir elde etmek için çalışmak istemektedir. Kamp hayatının kurallara bağlı olması da bazı kesimlerde rahatsızlık yaratmaktadır.
Dolayısıyla Türkiye’deki kamplarda, sunulan hizmetlerden ziyade mültecilerin duygusal sorunları ve psikolojik ihtiyaçları ile baş etme konusunda sıkıntı yaşanmaktadır. Bu ihtiyaçlara cevap vermek amacıyla ifade edildiği üzere birçok sosyal faaliyet gerçekleştirilse de mültecilerin kamp yaşamının sıkıcılığından rahatsız oldukları görülmektedir. Bu nedenle kamp dışı yaşam her ne kadar daha riskli olsa da daha çok tercih edilebilmektedir.
Mülteci meselesine ilişkin Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bir başka konu sınırın sıfır noktasında Suriye tarafında yaşam mücadelesi veren, ülkesinde yerinden edilmiş insanlar gerçeğidir. 100 bine yakını sınıra kurulmuş kamplarda olmak üzere 130 bine yakın evinden ayrılmak zorunda kalmış Suriyeli Türkiye’ye geçmek üzere sınırda beklemektedir. Kalan 30 bin civarındaki Suriyeli ise sınırda yer alan köy ve kasabalarda kiraladıkları evlerde kalmaktadır. Suriye tarafın-da sınır boyunca kurulmuş 25 kamp bulunmaktadır. Saha çalışması sırasında bunlar arasında en kalabalık iki kamp olan Atme ve Bab es-Selam ziyaret edilmiştir. Atme kampı Hatay’ın Reyhanlı ilçesine bağlı Kuşaklı köyünün hemen karşı tarafında yer alan Suriye’nin İdlib Vilayeti’ne bağlı Atme kasabasının yanında sıfır noktasında kurulmuş Suriyeli kampıdır. Atme kampında yaklaşık 30 bin kişi kalmaktadır. Ancak bu rakam sürekli olarak değişmektedir. Yaşadıkları yerleşim yerinin muhalifler tarafından kurtarılması durumunda geri dönüşler olmakta, buna karşılık başka bir bölgede yaşanan çatışmalar kamp nüfusunda artışa neden olmaktadır. Bu bölgedeki Suriyelilerin bir kısmı Atme kasabasında evlerde kiracı olarak kalmaktadır. Ancak kasabadaki ev sayısı artık yetersiz kalmış
durumdadır.
Kampta, Türkiye’deki kamplar ile kıyaslandığında, hizmetler, düzen, sunulan imkanlar ve hijyen koşulları açısından çok ciddi eksiklikler bulunmaktadır. Atme ve Bab es-Selam’ı “gecekondu kamp” olarak nitelendirmek doğru olacaktır. Muhtemelen sınırın Suriye tarafında kurulu diğer kamplar için de aynı koşullar geçerlidir. Bu kamplardaki en büyük sıkıntı kalacak yer sorunudur. Suriyeliler USAID, Unicef ve Kızılay tarafından temin edilen çadırlarda kalmaktadır.
Çadırlar hem sayı hem de nitelik açısından yetersizdir. Kampta herhangi bir güvenlik bulunmamaktadır. Ziyaret edilen kamplarda sağlık hizmetlerini Medical Relief sağlamaktadır. Kampta 25 çadıra bir banyo verilmektedir.
Kamptaki diğer en büyük sıkıntılardan biri olarak gıda azlığı dile getirilmektedir. İnsanlar kendilerine verilen kuru gıdaları herkesin kullanımına
açık ortak mutfaklarda pişirip yemektedir.
Sınır boyunca uzanmış evlerinden edilmiş Suriyelilerin kaldıkları kamplar her ne kadar Türkiye tarafında yer almasa da ihtiyaçlarının çok büyük bölümü Kızılay’ın sorumluluğunda sivil toplum kuruluşları ile birlikte Türkiye tarafından karşılanmaktadır.
Sınıra oluşturulan yardım kabul merkezlerine gelen bağışlar sınırın diğer tarafındaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaktadır. “Sınırın sıfır noktasından yardım” olarak adlandırılan bu faaliyet çerçevesinde barınma, beslenme, sağlık, eğitim vb. konularda yardımlar ulaştırılmaktadır.
Sıfır noktasından yardım faaliyetleri Türkiye üzerindeki yükün azaltılması açısından büyük önem taşımaktadır. Yerlerinden edilmiş insanların sorunlarının Suriye içinde çözülmesi Türkiye’nin yükünü hafifletmektedir. Çünkü Suriyeliler sınırı geçtiklerinde sorunlar Türkiye açısından katlanarak artmaktadır. Dolayısıyla en iyi yöntem yerlerinden edilmiş Suriyelilerin sorunlarının Suriye içinde çözülmeye çalışılmasıdır. Örneğin, Atme’ye açılan sınır kapısında
Türk yetkililer ile yapılan görüşmelerde sınırın Suriye tarafına bir hastane inşa edildiği ve sağlık hizmeti nedeniyle Türkiye’ye gelenlerin sayısında %80’lik bir azalma kaydedildiği iletilmiştir. İç savaşta yaralananlar ilk olarak sınırın Suriye tarafında kurulan bu hastanede hizmet almakta, burada sunulan sağlık hizmetlerinin yetersiz kalması durumunda Türkiye’ye getirilmektedirler.
Atme’deki yerlerinden edilmiş Suriyeliler Türkiye’nin kendilerine daha fazla yardım yapmasını ve mevcut koşulların Türkiye’deki kamplar seviyesine
getirmesini ya da kendilerinin de Türkiye’deki kamplara kabul edilmesini istediklerini belirtmektedir. Atme kampındaki Suriyeliler arasında bu nedenle
Türkiye’ye karşı bir tepkinin oluşmaya başladığı tespit edilmiştir.
Bu tepki, Türkiye’deki kampların iyi koşulların-dan kaynaklanmaktadır. Atme kampındakiler Türkiye’ye gitmek istemekte ancak Türkiye’nin
geçişe izin vermediğini belirtmektedir.
b. Kamp dışında yaşayan Suriyeliler
Türkiye’deki Suriyeliler gerçeğinin büyük bölümünü, kamp dışında yaşayan ve 600 bine yakını resmi olmakla birlikte gerçek rakamın daha fazla olduğu tahmin edilen mülteciler oluşturmaktadır. Kamp dışında yaşayan Suriyeliler büyük çoğunlukla kampların bulunduğu sınır illerinde yaşamlarını sürdürmektedir. Bunun yanı sıra batıda Mersin, Konya ve doğuda Batman, Şırnak’a uzanan hat üzerinde Suriyeliler bulunmaktadır. Ancak aradan geçen zaman ile başta İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirler olmak üzere Suriyelilerin değişik oranlarda olsa da Türkiye geneline yayıldıkları söylenebilir.
Tüm Suriyeliler 5 nedenden ötürü kamplarda toplanmamaktadır:
a. Ülkeye kaçak giriş yapan ve herhangi bir yere kaydolmayan ya da olmak istemeyen kişilerin varlığı
b. Kamplarda yaşamaya başlamalarına rağmen kamp yaşamına uyum sağlayamayan kişilerin ayrılmak istekleri
c. Maddi durumu iyi olan kişilerin kişisel ya da özel nedenlerle kamp dışı yaşamı tercih etmeleri
d. Kampların kapasitesinin dolması nedeniyle dışarıda beklemek zorunda olmaları
e. Akrabalık ilişkileri nedeniyle kamplar yerine akrabalarının gösterdikleri yerlerde yaşamayı tercih etmeleri
Yukarıda sayılan nedenler ışığında kamplarda yaşamayan Suriyelilerin Türkiye toplumuna entegrasyonunun tamamen sorunsuz olduğu söylenemez.
Nihai tahlilde hukuki olarak nasıl tanımlanırsa tanımlansın, sosyolojik açıdan öneli sayıda bir insan nüfusunun bir yer değiştirme ya da göç olgusu söz konusudur.
Bu nedenle öncelikle kısa süreli ve geçici bir durum olarak görülen bu göç olgusu, gün geçtikçe kalıcı bir hal almaktadır. Bu durum, göç eden ve göçü kabul eden insanların psikolojilerini ve tepkilerini etkilemektedir.
Türkiye’deki kamplarda bulunan Suriyelilerin durumu diğer ülkelerdeki örneklerle karşılaştırıldığında daha iyi olmasına rağmen kampların dışındaki yaşam
koşulları nispeten zordur. Yukarıda sayılan nedenlerle kamp dışında yaşamak isteyenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır.
Fakat kamp dışında yaşayanların sayısı artmasına rağmen temelde bu insanların önemli bir kısmı Türkiye’nin yardımlarıyla hayatlarını sürdürmektedir.
Kamp dışında kalanlar kiraladıkları evlerde son derece kalabalık gruplar halinde, genelde zor koşullarda yaşamaktadırlar. Beraberinde getirdikleri paraları tükenenler çalışmaya başlamalarına rağmen piyasa koşullarının çok altında ücretlere istihdam edildikleri için temel yaşam koşullarını güçlükle sağlayabilmektedirler. Akrabalarının yanlarında kalanlar ise 2 seneyi
geçen süre nedeniyle başka sorunlarla karşılaşmaktadırlar.
AFAD, kamp dışında yaşayan 600 bin civarındaki Suriyeliye yönelik olarak da çalışmalar yürütmektedir.
Bu çerçevede yapılan en önemli faaliyet, kamp dışında yaşayan Suriyelilerin kayıt altına alınarak ihtiyaç listesinin belirlenmesi çalışmasıdır. “Yardım Dağıtım Sistemi” olarak adlandırılan çalışma ile Türkiye’deki mültecilerin tamamı biyometrik kayıt altına alınmaktadır.
Kayıt altına alınan kişilerin ihtiyaç listesi oluşturulmakta ve böylece yardım etmek isteyen ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşları kime ne tür yardım yapabileceğini görmektedir.
Bunun dışında eğitim ve sağlık gibi temel ihtiyaçların karşılanmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Türkiye’deki Suriyelilerin kayıt yaptırmaları şartı ile tüm devlet hastanelerinden ücretsiz hizmet alması sağlanmıştır. Bunun dışında çocukların sokaktan çekilmesi konusunda faaliyetler yürütülmüştür.
Bu çerçevede UNICEF ile birlikte sadece Suriyelilerin kullanımı için 15 adet okul inşa edilmektedir.
Kamplarda Kurulan Marketler
ORSAM Rapor No: 189, Nisan 2014
ORSAM ORSAM ORTADOĞU STRATEJİK ARAŞTIRMALAR MERKEZİ
3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder