30 Eylül 2017 Cumartesi

ABD Güvenlik Politikalarında Güç Kullanımı ve Caydırıcılık., BÖLÜM 1


ABD Güvenlik  Politikalarında  Güç Kullanımı ve  Caydırıcılık., BÖLÜM 1 


Şanlı Bahadır KOÇ
* ASAM ABD Araştırmaları Masası, Araştırmacı. 
E-posta: ajp1914@yahoo.com 




   Gücün nerede, ne zaman, nasıl ve niye kullanacağı Amerika’da  önemli bir tartışma konusudur. Askerî güç diplomasiyi nasıl desteklemelidir? Amerika güç kullanırken hangi kavramlar, kriterler ve hesaplarla hareket etmektedir? Askerî gücün kullanılmasının yararları ve zararları, Maliyeti ve Getirisi, fırsatları ve riskleri nelerdir? 
   Teröre karşı savaş ve Askerî Alanda Devrim, silahına davranmaya fazla istekli bir Amerika yaratabilir. 
Stratejik Analiz, Cilt 3, Sayı 28, Ağustos 2002 

‘ Geride küçük sessiz bir askerî gücün bulunmasının diplomaside hoşluğa ve kibarlığa ne kadar katkıda bulunduğunu tahmin edemezsiniz.’ 
George F. Kennan, Amerikalı diplomat ve devlet adamı. 

‘Yumuşakça konuş ve büyük bir sopa taşı.’ 
Theodore Roosevelt, ABD Başkanı. 

‘Kontrolsüz güç, güç değildir.’  Lâstik Reklâmı. 


Nerede, ne zaman, hangi ölçek ve Şiddette ve en önemlisi niye askerî güç kullanılacağı devlet adamlığının temel problemlerinden biri olmaya devam etmektedir.1 

Askerî güç tehdidi ve kullanılması Amerikan dış ve güvenlik Politikasının en önemli enstrümanlarından biridir. Askerî güç ve bunu kullanmaya hazır ve niyetli olmak Amerikan hegemonyasının önemli ayaklarından birini oluşturmaktadır ABD geçtiğimiz yarım asırda çok değişiklik coğrafyalarda değişik şekillerde askerî güç kullanma yoluna gitmiştir. 

ABD güç kullanırken ne gibi kavramlar, kriterler ve hesaplarla hareket etmektedir? Askerî gücün kullanılmasının yararları ve zararları, Maliyeti ve getirisi, fırsatları ve riskleri nelerdir? Askerî gücün kullanılmasını belirleyen faktörler nelerdir? 

Bu yazı en genel hatlarıyla bu sorulara cevap aramaya çalışacaktır. 

Savaşın, sorunların çözümünde bir araç olmaktan çıkacağı öngörülerine 2 ve Batılı ülkelerin arasındaki anlaşmazlıklarda askerîgücün kullanılması ve hatta
bunun tahayyül edilmesinin bile artık mümkün olmadığı gerçeğine rağmen,3 Batılı olmayan ülkelerin kendi aralarında ve Amerika’nın Batılı olmayan ülkelerle arasındaki anlaşmazlıkların çözümünde askerî güç tehdidi ve kullan›m› önemli olmaya devam etmektedir.4

Soğuk Savaş’ın bitmesi askerî müdahaleler konusunda Amerika’nın elini rahatlatmış ve Washington müdahalelerinin küresel bir savafla yol açabileceği endişesinden kurtulmuşsada bu durum aynı zamanda neyin Amerikan çıkarı olduğu konusunda Soğuk Savaş döneminde varolan berraklığın kaybolmasına da neden olmuştur.

Hangi bölge, konu ve değerlerin Amerikan “ Kan, Para ve Prestiji ”nin harcanmasına değeceği sorusunu cevaplamak daha güç hâle gelmiştir. 11 Eylül sonrasında 
girilen iklimde bunun böyle kalmayacağı görülmektedir. 2000’li yıllarda ABD’nin askerî güç kullanmasını etkileyebilecek üç önemli gelişmeden bahsedilebilir: 


1) 11 Eylül, Amerika’nın savunmasında aktif ve önleyici güç kullanımını Amerikan kamuoyu nezdinde gerekli ve meşru hâle getirmiştir. 
2) Askerî teknoloji alanındaki “devrim” niteliğindeki gelişme ve bunun silâh sistemlerinde  hızla uygulanmaya konması güç kullanımını Amerika için giderek daha az riskli, maliyetli ve başarışansı yüksek bir konuma getirmektedir. 
3) ABD önümüzdeki dönemde devletlere olduğu kadar terörist örgütler, uyuşturucu şebekeleri ve mafya, iç savaşın tarafı milis örgütler gibi devlet dışı aktörlere yönelik de güç kullanmak durumunda kalacaktır.

Askerî güç kullanımı amaç, büyüklük, maliyet ve etki açısından değişik şekillerde gerçekleşebilir:
Düşmanın istenmeyen bir şey yapmasını caydırıcı (deterrence), düşmanı bir şey yapmaya ya da hâlihazırda başladığı bir eylemi durdurmaya ya da geri almaya zorlayıcı 5 (compellent), önleyici (preventive) ve ön alıcı (pre-emptive), cezalandırıcı (punitive) saldırılar, ve barış gücü (peace-keeping), barış kurucu (peace-making) ve devlet kurucu (nation-building) operasyonlar gibi. Ayrıca aktiflik düzeyine göre yapılabilecek başka bir sınıflandırma da şu olabilir: Deniz aşırı bölgelerde askeri güç  bulundurma, savaşa varmayan güç gösterisinde bulunma ve askerî güç kullanma.

Charles Maynes ABD’nin askerî güç kullanma flekillerini aşağıdaki amaçlara göre sınıflandırmaktadır: “ İttifak akitlerini yerine getirmek için, kitle imha silâhları
nın yayılmasını engellemek amacıyla, anahtar müttefikleri iç karışıklıklara karşı korumak için, Amerikan vatandaşlarını korumak için, demokrasileri desteklemek için, uyuşturucuları ele geçirmek ve karşı terör amaçlı, barış güçlerine yardım ve destek için.”6

Askerî güç kullanmaya duygusallıktan uzak ve rasyonel şekilde karar verilmelidir. Ulaşılması zor bir ideal olan tam rasyonellik alternatif yolların risk, maliyet, getiri ve sonuçlarının hesaplanmasını, ihtimal hesabı yapabilmeyi, kâr-zarar hesabı yapmayı, tanımlanmış ve düzenli bir öncelikler hiyerarşisine sahip olmayı ve araçlarla amaçlar arasında net ilişkiler kurmayı gerektirir. Amerikan güvenlik düşüncesinin en temel kavramı olan ve büyük ölçüde hasm›n rasyonel olduğu varsayımına dayanan caydırıcılık da tamamen “su geçirmez” bir strateji değildir. 

   Caydırıcılık aşağıdaki şart ve şekillerde başarısızlığa uğrayabilir: Tehditler zayıf, muğlak, geç veya çelişkili olduğunda; karşı tarafın algılama özürleri yüzünden  “duyulmadığında”; karşı taraf zamanın aleyhine işlediğini düşündüğünde; karşı taraf “oldu bittiler” ve “ salam taktikleriyle ” tehditlerin “etrafından dolandığında”;  karşı taraf tehdit edilen savaşın şiddetini idrak edemediğinde; karşı taraf caydırıcının askerî gücü, bunu kullanma iradesi ve isteğini küçümsediğinde.7 
Başarılı caydırıcı stratejiler karşı tarafın istek, ihtiyaç ve korkularının doğru anlaşılmasını gerektirir.

İlk Clinton yönetiminin Dışişleri Bakanı Warren Christopher’ın güç kullanma kriterleri; müdahalenin açık bir amaç, yüksek başarı şansı, çıkış stratejisi ve kamuoyu  desteğine sahip olmasıydı. 

Reagan yönetiminin Savunma Bakanı Caspar Weinberger ise şartlarını, Amerika ve müttefiklerinin hayatî çıkarlarının söz konusu olması, kamuoyu desteği, açık ve net  bir amacın olması, kazanma niyeti, diğer yolların tükenmiş olması, ve araç ve amaçlar arasında açık bir ilişki olması olarak belirtmişti. 8 

Körfez Savaşı  koalisyonunun mimarı ve şu anda Dışişleri Siyaset Plânlaması Dairesi Başkanı Richard Haass’ın kriterleri askerî müdahalelerin “açık ve tanımlanmış  amaç ve çıkarları” olması, “harekâtın ‘yapılabilir’ ve ‘arzulanır’ olması”, “muhtemel faydaların muhtemel maliyetlerden fazla olması” ve bu “fayda maliyet oranının  eldeki diğer siyaset enstrümanlarının getirisinden yüksek olması”dır.9

Körfez Savaşı sırasında Amerikan Genelkurmay Başkanı olan Şimdiki Dışişleri Bakanı Powell’a göreyse askerî müdahale öncesinde şu sorular uzun uzun düşünülmelidir: 

“Politik amacımız açıkça tanımlanmış, önemli ve anlaşılabilir mi?
 Şiiddet dışı bütün politikalar başarısız oldu mu?
 Askerî güç amacı gerçekleştirebilecek mi? 
 Bedeli ne olacak? 
 Kazançlar ve riskler incelendi mi? 
 Değiştirmek istediğimiz durum, güç kullanılarak değiştirildikten sonra, nasıl gelişecek ve sonuçları ne olacak?”10 

    <  Başarılı caydırıcı stratejiler karşı tarafın istek, ihtiyaç ve korkularının doğru anlaşılmasını gerektirir. >


Bazı yorumcular bu kriterlerin tek tek meşru olsalar da bir bütün olarak şart koşulmalarının gerçekçi olmadığı ve Amerika’nın “hareketsiz kalma reçetesi” olacağı uyarısında bulunmaktadır.11 

ABD’nin 11 Eylül’den sonra terörle mücadele kapsamında yaptığı ve yapmaya hazırlandığı askerî harekâtlar Colin Powell’ın yukarıdaki kriterlerini ciddî şekilde 
zorlayacaktır.12 

Amerika’nın Powell doktrinini sadık bir şekilde uyguladığı bir dünya nasıl olurdu?

Askerî gücün kullanımı bazı kural ve kriterlere bağlanmalı mıdır; yoksa her durum kendine özgü, dinamik ve kaotik olduğu için bağlayıcı ilkeler, genelleme ler ve sınırlamalarla Amerikan manevra alanının daraltılması gereksiz ve hatta zararlı mı dır? Askerî gücü kullanmak için bağlayıcı bazı kriter ve standartların getirilmesi,  Amerika’nın “ elini açık olarak oynamasına ” neden olacagı için Washington açısından sorun yaratabilir. Caydırıcılık bir ölçüde belirsizliğin avantajlı kullanılmasına  dayalıdır. Karşı taraf sizin ne zaman kesin müdahale edeceğinizi bilmeli ama ne zaman müdahale etmeyeceğinizi kesinlikle bilmemelidir. 

Bu da ancak belli derecede bir muğlâklık sağlanarak elde edilebilir.13 

Aksi takdirde tehditler çok sık askerî güçle desteklenmek zorunda kalınabilir ki, bu da “güçkullanma tehdidinin en verimli ve optimal şekilde kullanılması” olan 
“ Caydırıcılık sanatı”nın başarısız olması demektir. Çünkü “ her zaman korunacak çıkarlar bunu koruyacak güçten fazla olacaktır.”14

Ayrıca bir çıkış stratejisi ve tarihi belirlememenin küçük çaplı insanî müdahaleler için söz konusu olabileceği fakat millî ç›karların yoğun, net ve ivedi olduğu çatışmalarda anlamsız ve zararlı olabileceği de iddia edilmektedir. Bütün diğer yolların tükenmesini beklenirse problem ve krizler içinden çıkılmaz hâle gelebilir. 

Başlangıçta doğru doz ve şekilde kullanılan askerî güç tehdidi bu gücün kullanlmasını gerektirmeden sorunları baştan çözebilir.15   

ABD’de askerî liderler ile sivil otorite arasında askerî gücün savaş dışı hâllerde diplomatik üstünlük saplamak amacıyla kullanımı konusunda belirgin bir görüş 
ayrılığından bahsedilebilir. Askerler genelde askerî gücün savaş amacıyla, topyekûn, hızlı ve mümkün olduğunca siyasî müdahalelerden uzak bir şekilde kullanılmasını  arzularken, siviller genelde askerî güç kullanma olmasa bile tehdidinin dış siyasetin daha sık kullanılan bir enstrümanı olmasını arzulamak tadır. Şahinler tehditlerin gerçek ya da sembolik güç kullanımı ile desteklen mesini ve güç kullanma tehdit, jest ve sinyallerinin diplomasiyle uyumlu kullanılması gereğini savunmaktadırlar. 

“Eğer kullanmayacaksak silahlanmaya ve orduya bu kadar parayı niye harcıyoruz?” sorusunu sormaktadırlar. Irak’a operasyon tartışılırken Amerikan Genelkurmayı’nın sınırlı harekâtı reddetmesi ve en az 200 bin kişilik kuvveti bölgeye getirmekte ısrar etmesi aslında bir anlamda “işleri yokuşa sürmek” ve siyasî liderleri bu konuya olan taahhütleri konusunda test etmek amacı da içeriyor olabilir: 

Ne kadar ciddîsiniz? 

Siviller askerî gücün kullanımının siyasal amaçlara hizmet etmesi gerektiğini savunmaktadırlar. Siyasal amaçlar askerî gücün kullanılmasını belirlemeli,
yönlendirmeli ve şekillendirmelidir. Askerî gücün kullanılması kararı sivil siyasal otorite tarafından kararlaştırılmalıdır.
Kamuoyu desteğinin sağlanması ve korunması, kamuoyunun askerî güç kullanımını destekleyecek “kıvama getirilmesi” Amerikalı karar alıcılar için önemli bir problemdir. 
Askerî müdahalelere Amerikan kamuoyunun desteği müdahalelerin kısa, nispeten kansız, hızlı, net ve başarılı olması ile doğru orantılıdır.16   Askerî güç zaman zaman iç politika amaçlı destek, popülerlik, “ Şan ve Şöhret ” sağlamak için de kullanılabilmektedir. Amerikan başkanlarının, dikkati içerideki skandal, ekonomik bunalım ve sosyal problemlerden uzaklaştırmak için güç kullanabildiği geniş olarak kabul gören bir yargıdır. Ayrıca askerî müdahalelerin zamanlaması nın Amerikan iç siyasetindeki dalgalanma ve seçim döngüsü dikkate alınarak yapıldığı da rahatlıkla iddia edilebilir.

İnsanî amaçlı müdahalelerle ilgili olarak “ kötüye kullanıldığı ”, “ Aşırıya kaçıldığı”, ya da “düzensiz kullanıldığı” gibi eleştiriler yapılmaktadır. ABD’nin Irak’a müdahale edip  Bosna’ya etmemesi ya da geç etmesi, Kosova’ya müdahale edip Ruanda’ya etmemesi sorgulanmaktadır. ABD zaman zaman kendi çıkarları doğrudan etkilenmediği yerlerde bile müdahale etmek zorunda kalabilmektedir.

Askerî Konularda Devrim (Revolution in Military Affairs - RMA) olarak adlandırılan, hedefi çok az yanılma payıyla vuran sistemlerin, yüksek enformasyon teknolojisinin, haberleşme ve kumanda sistemlerinin, ileri sensör teknolojilerinden oluşan ve liderliğini ve hatta tekelini Amerika’n›n elinde tuttuğu süreç askerî gücün  etkinliğini ve hücum silâh ve stratejilerinin başarı şansını ciddî biçimde arttırarak, savaşın ABD ordusu, Amerikan halkı ile devleti ve nihayetinde hasım devletlerin  sivil halkına olan maliyet ve risklerini azaltma potansiyeli ile askerî gücün daha sık kullanılmasını beraberinde getirmiştir.17 Amerikan ordusu sadece geçmiş savaşları değil gelecek savaşların nasıl olabileceği üzerine ciddî bir zihinsel mesaide bulunmakta ve hızla değişen ve gelişen yeni silâh sistemlerini muhtemel savaş senaryolarına  entegre etmek, bu sistemlerin potansiyelini en optimal flekilde kullanmanın yolları üzerine kafa yormaktadır. Değişen tehditlere karşı ne tür silâhların gerekeceğini  saptayıp silâh üreten Şirketlere bu yönde siparişler vermektedirler.


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder