TÜRKİYE’DEKI SURİYELİ MÜLTECİLER UZUN VADELİ ENTEGRASYON İÇİN FIRSATLAR VE ZORLUKLAR BÖLÜM 2
< Türkiye’deki mülteciler arasında okul çağında yaklaşık 700,000 çocuk bulunmakta ve bunların yarısından azı okullarda kayıtlı durumda. >
Türkiyeli gençler ilköğretimden sonra eğitimlerini ilerletmek için gerekli bir adım olan yüksek öğretime geçiş sınavlarına girmekteler. Türkiye Bursları programını yöneten Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Suriyeli gençler için yüksek öğrenim olanaklarından sorumlu bulunmakta ve birçok burs imkanı sağlamaktadır. Burs imkanı Ankara, İstanbul, Gaziantep ve Adana’yla birlikte daha fazla Suriyeli gence ulaşmak amacıyla Amman ve Beyrut’ta da düzenlenen mülakatlar yoluyla sağlanabiliyor. Ayrıca Suriyeli öğrenciler gerekli dokümanları sağlamaları ve giriş sınavlarını geçmeleri durumunda, Türk üniversitelerine başvurma hakkına sahipler. Ancak çalıştayda yapılan tartışmalarda, Suriyeli lerin burslara ya da giriş sınavlarına nasıl ve nerede başvuracaklarına dair kafa karışıklığının olduğu belirtildi. Bu durum, hizmetler mevcut ve ulaşılabilir olsa da iletişimde yetersizlik olduğunun bir başka örneği olarak gösterilebilir.
• İstihdam ve İş Olanakları
Yukarıda da bahsedildiği üzere, çalışma izni için Suriyeli mültecilerden gelen büyük bir talep mevcut ve siyasiler de bunun farkındalar. İŞKUR, istihdam stratejisi belirlemek amacıyla ek iş gücüne ihtiyaç duyan sektörleri belirlemek ve tüm Türkiye’deki Suriyelilerin yeteneklerini tespit etmek için kapsamlı bir plan üzerine çalışma yürütmekte.
Ayrıca yeterli işgücü eksikliği olan sektörler belirlenir belirlenmez, Suriyeli mültecilere mesleki eğitim sağlanmasıyla ilgili bir plan mevcut. Bu çerçevede, İŞKUR’un girişimleri Suriyeli mültecilere çalışma izni tanınmasına zemin hazırlıyor. Ancak, daha kapsamlı bir ekonomik entegrasyon stratejisi için Suriyeli mültecilerin ekonomik kabiliyetlerinin ve entegrasyonlarının güçlendirilmesine yönelik adımlar atılmalıdır. Bu konudaki temel önerilerin kısa bir özeti aşağıda sunulmaktadır:
• Suriyeli mültecilerin homojen bir sosyal ya da ekonomik blok olmadığı;
Ekonomik refah, eğitim ve kabiliyet bakımından çok katmanlı bir topluluğu oluşturdukları bilinciyle hareket etmek gerekiyor.
Bu yüzden yalnızca ‘Suriyeli iş gücünün’ becerilerine ve bunların Türkiye işgücü piyasasının ihtiyaçlarını ne denli karşılayacağına odaklanılmamalı, Türkiye’de yeniden iş kurmaya ya da yatırım yapmaya teşvik edilmesi gereken Suriyeli girişimciler de göz önünde bulundurulmalı.
• Savaş öncesi dönemde Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı 60 Suriyeli firma mevcutken, Ekim 2014 itibariyle bu rakam 209’a ulaşmış. Suriyeli iş camiası üyeleri, Suriyeli firmaların piyasaya katacağı potansiyel değerin daha fazla
farkına varılması gerektiğini görüşündeler.
• Suriyeli girişimcilerin teşviki yalnızca Suriyeli işgücünün istihdamını artırmakla kalmayacak, sınır bölgelerindeki yerel ekonominin gelişimine de katkı sağlayacak tır. Özellikle Suriyeli mültecilerin yoğun olarak bulunduğu illerde yerel, yarı resmi organizasyonlar (ticaret odaları, kalkınma ajansları vb.) önemli rol oynamaktadır. Bu organizasyonların, Suriyeli işletmelerin yerel ekonomik hayata entegrasyonunda, yerel otoriteler olarak hareket etmeleri sağlanmalıdır.
• Türkiye’nin sınır kasabalarındaki saha araştırmaları, Suriyeli kadınların ve erkeklerin savaş sonrası duruma ve mülteci koşullarına nasıl farklı tepki gösterdiklerini ve adapte olduklarını göstermiştir.
Baba, ailesini geçindiremediğinde bu vazifeyi yerine getirmek genellikle ailenin kadın üyelerine düşüyor. Kadınların yüklendiği, aileyi destekleyen bu rol mikro-kredi olanaklarıyla güçlendirilmeli.
< Olumsuz algılamalara ve önyargılara karşı söylemler, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin barış içinde entegrasyonu için önemli bir yapıtaşını oluşturmaktadır. >
• Çalışma izni verilse dahi dil engeli istihdamı engellemeye devam ediyor. Çalıştaydaki Suriyeli toplum temsilcileri, mültecilerin bunu çalışma izni alamamaktan daha önemli bir mesele olarak gördüğünü belirttiler. Bu meseleyi
çözmek için okul çağı geçmiş Suriyeli mülteciler için Türkçe kursları mevcut hale getirilmeli.
• Sosyal gerilimi hafifletmek için sivil toplumun çabaları Suriyeli gençlerin eğitim sistemine kaydolması ve Suriyeli mültecilerin ekonomik hayata aktif katılımları, topluma entegrasyonları için büyük önem taşımakta. Sivil toplum örgütleri, Suriyeli topluluğun kendi unsurları arasında daha iyi iletişim sağlamasında, mesajlarını iletip, ihtiyaçlarını dile getirmelerine yardımcı olmada ve bu mesajların gerekli mercilere iletilmesini koordine etmede, belki de hepsinden önemlisi, sosyal entegrasyon sürecinde oluşabilecek sosyal gerilimin hafifletilmesinde önemli bir rol oynayabilir.
Olumsuz algılamalara ve önyargılara karşı söylemler, Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin barış içinde entegrasyonu için önemli bir yapıtaşını oluşturmaktadır. Çalıştay katılımcıları, medyanın Suriyelilerin “gereğinden fazla kalan misafirler” olarak olumsuz bir şekilde resmedilmesinin engellenmesinde önemli bir rol oynayabileceğini belirttiler. Medya kanallarının, şu ana kadar yapıcılıktan uzak, düşmanca bir dil kullanarak, sosyal gerilimin artmasına sebep olduğu düşünülüyor. Suriyelilerin başarı öykülerinden bahseden haber örneklerine, sadece son zamanlarda ve az sayıda yer verildiği görülmektedir.
Çalıştay katılımcıları, şu ana kadar Suriyeli mültecilerle ev sahibi toplumu bir araya getirmek adına çok az çaba sarf edildiğini belirttiler. Halihazırda iki toplum arasındaki etkileşimi engelleyen bir çok engel olduğu not edildi. Bunlardan
en göze çarpanı, mülteci kampları. Sadece Suriyeli çocuklara eğitim veren Geçici Eğitim Merkezleri de iki toplumun çocukları arasındaki etkileşimi engelliyor. Bu nedenle milli eğitim sistemine tam entegrasyonun bir an önce sağlanmasının
önemi vurgulandı. Çalıştaydaki Suriye toplumu temsilcileri, yerel toplum merkezlerinin kampların dışındaki mültecilere sosyal etkileşim için uygun yerler olduğunu belirtti. Özetle, iki toplum arasındaki uçurumu engelleyecek ve etkileşimi artıracak yenilikçi yollar daha proaktif bir şekilde izlenmelidir. Hem Türkiyeli hem de Suriyeli sivil toplum örgütleri, bu çabaları kolaylaştırmada rol oynayabilir.
3. Sonraki Adımlar? Uluslararası Destek Etkileri günden güne artan mülteci meselesi karşısında etkili bir uluslararası işbirliğine duyulan ihtiyaç aciliyet kazandı. Ankara çalıştayına katılan bir yetkilinin belirttiği üzere, 2016’da Suriyeli mültecilerin eğitim, sağlık ve mesleki eğitim ihtiyaçlarının desteklenmesi için 7 milyar Euro’ya ihtiyaç var. Bu doğrultuda Kasım 2015’deki AB-Türkiye zirvesi ve 3 milyar Euro’lük destek sağlanmasına yönelik karar, giderek artan bir işbirliğine doğru olumlu bir adım olarak görülüyor.
İhtiyaçların tespit edilmesi, etkili programlar tasarlanması, uygulanması ve Türk aktörlere bunlara yönelik destek sağlanmasına yönelik önemli bir ilk adım. Nisan 2011’de,ilk mülteci akını başladığında göç eden nüfusun büyüklüğü, özellikleri ve coğrafi dağılımı üzerine yeterli veri toplanamamıştı. O dönemde yetkililer rakamların bugünkü seviyelere ulaşacağını öngörememiş ve verimli bir kayıt sistemi geliştirilmemişti. AFAD ve Türk Kızılay’ı tarafından yapılan kayıtlar ayrıydı ve merkezi otorite bu verileri toplamıyordu. 2013’de merkezi otoriteler verileri tek bir veri tabanında (GÖCNET) toplama kararı aldılar. Bu veri tabanı ancak iki yıllık titiz bir veri işleme sürecinden sonra, Kasım 2015’in sonlarına doğru kullanılabilir hale geldi.
< İki toplum arasındaki uçurumu engelleyecek ve etkileşimi artıracak yenilikçi yollar daha proaktif bir şekilde izlenmelidir. >
Proje uygulamasında veri kullanımının önemi, son zamanlarda öne çıkmaya başladı. Örneğin, bazı sınır kasabalarında nüfus yoğunluğunun büyük ölçüde artmasıyla, daha iyi belediye hizmetlerine (yeni şu boruları, atık arıtma tesisleri
ve kentsel ulaşım hizmetleri vb.) duyulan ihtiyaç da arttı.
Çalıştaydaki uluslararası bağışçılar, düzenli kayıt sisteminin ötesinde, ihtiyaç tespit ve değerlendirme süreçlerinin önemini vurguladı. Özellikle, belediyeler ve ulusal seviyede, yukarıda sözü edilen sosyal entegrasyon ve diğer proje
planlamalarının sürdürülebilir olması için ihtiyaç tespit ve değerlendirmesine gereksinim duyulduğunun altı çizildi. Türkiye’ye dış destek, Avrupa Birliği üyesi devletlerin siyasi öncelikleri ışığında bazı soruları da gündeme getirdi. Çalıştay
katılımcıları, fonların etkili bir şekilde harcanma ma riskinden, örneğin entegrasyondan ziyade daha fazla kamp ve güvenlik tedbirleri için kullanılmalarından endişe ettiklerini dile getirdiler.
Sonuç
Birbirini takiben yapılan Gaziantep ve Ankara çalıştayları, ilk gün Suriyelilerin kendi görüşlerini ifade etmelerine, ikinci gün ise birçok alandan yetkilinin zorluklar ve fırsatlar üzerine fikir alışverişinde bulunabilmesine olanak sağladı.
Suriyeli katılımcılar, Türkiye’deki varlıkları üzerine tartışabildikleri çok az sayıdaki etkinlikten biri olan çalıştay için müteşekkir olduklarını belirttiler. Ankara’daki çalıştay Suriyeliler tarafından algılanan eksikliklerin karar mercileri tarafından nasıl yorumlandığı ve ele alındığını anlama imkânı sağladı.
Çalıştaylar, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler tarafından yaşanan zorlukların paylaşılması ve böylece daha etkin bir şekilde destek sağlanması için oldukça faydalıydı.
Öne çıkan iki önemli sorun alanı Suriyeli mültecilerin statülerine ilişkin belirsizlik ve mevcut fırsatları değerlendirmelerini ve orta uzun vadeli geleceklerini öngörmelerini zorlaştıran iletişim problemleri oldu. Suriyeli mültecilerin
süregelen gelişmelerden, fırsatlardan sağlıklı bir şekilde haberdar olmalarının sağlanması, hizmetlere erişim için rehberlik verilmesi ve yanlış anlaşılmaların giderilmesiyle ilgili bilgilendirme çalışmalarını kapsayacak etkili bir iletişim
kampanyasının gerekli olduğu belirtildi.
Suriyeli mültecilerle ilgilenen farklı aktörler arasındaki (yerel ve ulusal yetkililer, sivil toplum ve devlet kurumları, sivil toplum örgütlerinin kendi aralarında) iletişim ve koordinasyon yetersizliği vurgulanan diğer bir sorun alanı oldu. Başbakanlık ofisi aracılığıyla koordinasyon sorununun çözülmesine yönelik yeni adim olumlu bir gelişme olarak değerlendirildi. Koordinasyon çabaları yerel dinamikleri bilen ve önceliklerin tanımlanmasına ve etkili programların
tasarlanmasına değerli katkılarda bulunabilecek Suriyeli ve Türkiyeli sivil toplum örgütlerinin, uzmanların tecrübelerinden istifa etmenin verimli olacağı belirtildi.
< Çalıştaylar, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler tarafından yaşanan zorlukların paylaşılması ve böylece daha etkin bir şekilde destek sağlanması için oldukça faydalıydı. >
Son olarak, Türk yetkililerin Suriyeli mültecilerin uzun süren ikametine çözüm olarak kurumsal önlemler almış olması ve uluslararası partnerlerin bu çabaları desteklemek için harekete geçmesi ile bundan sonraki aşamalarda mültecilerin sosyal ve ekonomik entegrasyonuna dikkat çekilmeli ve odaklanılmalıdır.
Bu, aynı zamanda, uluslararası aktörlerin uzun vadeli planlama ve finansman önceliklerine yönelik bir tutum değişikliği yapmasını gerektiriyor. Bu gereksinim siyasi söylem düzeyinde artarak dile getirilse de, pratikte bu söylemin uygun finansman araçları ile desteklendiğini söylemek zor. Özellikle sosyal uyum etkinlikleri için planlamada genellikle kısa-vadeli yaklaşım sergilendiği görülü yor. Bir Türk yetkilinin de vurguladığı üzere, Türkiye’nin kamu politikaları, artan bir şekilde, Suriyelilerin Türk toplumunun ‘ kalıcı geçici ’ kesimini oluştur dukları kabulünü yansıtıyor. Bu bağlamda, Suriyeli ve Türk aktörlere bu programların uygulanması ve tasarımı için fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir alan sağlanması, programların etkinliği için büyük önem arz etmekte.
Suriyeli Mültecilerin Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri
2 Aralık 2015
Gaziantep, Divan Oteli
Çalıştay Programı
09.30 – 09.45 Açılış Konuşmaları
• Saferworld, PODEM, Baytna Syria ve Orsam
• Çalıştayın amacı - Saferworld 09.45 – 11.00 1. Oturum: Toplumsal Entegrasyon Yolunda Suriyeli Mülteciler
• Türkiye’deki Suriyeli mültecilerin karşılaştıkları başlıca hukuki, toplumsal ve siyasi sorunlar nelerdir?
• Türkiye’deki ulusal ve yerel politikalar mültecileri nasıl etkiliyor?
• Türkiye’de kalmayı/ Avrupa’ya taşınmayı/ Suriye’ye dönmeyi planlayan Suriyeli mülteciler, toplam nüfuslarının yüzde kaçını oluşturmaktadır?
• Suriyeli mültecilerin Türkiye toplumuna entegrasyonunu engelleyen sorunlar nelerdir?
• Suriyeli mülteciler ve yerel halk arasındaki ilişkiler nasıldır? Şehirden şehre fark var mı?
• Sayıları giderek artış gösteren Suriyeli mülteciler için halihazırda uygulanan politikalar nelerdir?
• Suriyelilerin Türkiye’deki siyasa yapımına erişim kanalları nelerdir?
• Gelecek için öngörülen zorluklar nelerdir?
11.00 – 11.15 Kahve Arası
11.15 – 12.15 2. Oturum: Toplumsal Entegrasyon Yolunda Güvenlik Endişeleri
• Suriyeliler Türkiye’deki güvenlik ortamını nasıl değerlendiriyorlar? Şehirler ve bölgeler arasında fark var mı?
• Suriyeliler yerel halktan ya da herhangi bir bölgesel/uluslararası aktörden doğrudan bir tehdide maruz kalıyorlar mı, kalacaklarını düşünüyorlar mı?
• Yeni neslin geleceğini nasıl görüyorlar? Marjinalleşme/radikalleşme riski var mı?
• Güvenlik sorunları ile baş etmek için Türkiye ne yapıyor?
• Suriyelilerin başlıca güvenlik endişeleri nelerdir?
• Güvenlik açığı riskinin en aza indirgenmesi için Türkiye ve uluslararası aktörler ne yapmalı?
12.15 – 13.45 Öğle Yemeği
13.45 – 14.45 3. Oturum: Ekonomik fırsatlar ve zorluklar
• Suriyeliler Türkiye’nin ekonomik durumunu nasıl değerlendiriyor?
• Suriyeliler Türkiye ekonomisine ne kadar katkıda bulunduklarını düşünüyorlar?
• Önlerindeki fırsatlar ve zorluklar nelerdir?
• Ekonomik entegrasyon için hazırlanacak bir plan ne içermeli?
• Özellikle ekonomi alanında uluslararası aktörlerin rolü ne olmuştur?
14.45 – 15.00 Kahve Arası
15.00 – 15.45 4. Oturum: Uluslararası Aktörlerin Rolü
• Uluslararası ilgi ve katılım ne seviyededir? Yeterli derecede bilinç, ilgi ve ayrılmış kaynak var mıdır?
• Bu ilgi ve katılım herhangi bir gerilim yaratıyor mu?
• Türkiye ve uluslararası aktörler arasındaki işbirliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Avrupa Birliği başta olmak üzere uluslararası aktörlerin atması gereken adımlar nelerdir?
15.45 -16.00 Kapanış Yorumları
Suriyeli Mültecilerin Geleceği ve Türkiye’ye Etkileri
2 Aralık 2015
Ankara Çalıştay Programı
09.30 – 09.45 Açılış konuşmaları
• Saferworld, PODEM, Orsam
• Çalıştayın amacı - Saferworld 09.45 – 11.00 1. Oturum: Siyasi Ortam ve Suriyeli Mülteciler
• Türkiye’nin Suriyeli mültecilere yönelik politikası nedir? Günümüze kadar ne yapılmıştır ve yakın gelecek için ne planlanmaktadır?
• Suriyeli mültecilerin durumu Türkiye’deki bölgesel ve yerel politikalardan ne derece etkileniyor? Bu konuda Türkiye’deki siyasi ve toplumsal aktörler nerede duruyor?
• Mültecilerin gelişi ve topluma entegrasyonu konusundaki siyasi sorunlar nelerdir?
11.00 – 11.15 Kahve arası
11.15 – 12.15 2. Oturum: Suriyeli Mültecilerin Türkiye Ekonomisine Etkileri
• Suriyeli mültecilerin Türkiye ekonomisine etkisi nelerdir?
• Farklı şehirlerdeki ekonomik sorunlar nelerdir?
• Yerel ve ulusal boyutlarda Türkiye ekonomisi için Suriyeli mültecilerin önünde fırsatlar var mı?
• Suriyelilerin Türkiye ekonomisine katkıları nedir, ne olabilir? Türkiye bunu en iyi şekilde nasıl değerlendirebilir?
• Türkiye Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya beyin göçünü nasıl durdurup Suriyelileri ekonomiye kazandırabilir?
• Ekonomik zorlukların üstesinden gelmek için ne planlanmaktadır?
12.15 – 13.45 Öğle Arası
13.45 – 15.00 3. Oturum: Suriyeli Mültecilerin Türkiye Toplumu ve Güvenliğine Etkileri
• Büyük miktarda mülteci akışının Türkiye’nin istikrarına etkisi nedir?
• Mülteciler Türkiye için bir güvenlik sorunu arz ediyorlar mı?
• Mezhepçilik riski var mı? Öyleyse, Türkiye bunu önlemek ya da baş etmek için ne yapıyor?
• Türkiye’de Suriyeliler yüzünden bir radikalleşme ihtimali var mı?
• Yerel topluluklar ve Suriyeliler arasındaki etkileşim/ sosyal uyum ne derecededir? Bu durum farklı şehirler arasında değişiklik gösteriyor mu?
• Yerel halkın ve yerel otoritelerin başlıca endişeleri nelerdir?
• Türkiye sosyal uyum ve birlikteliği artırmak için ne yapmıştır ve yapabilir?
• Güvenlik ve toplumsal gerilime bağlı riskleri en aza indirgemek için Türkiye ve uluslararası aktörler ne yapmalılar?
15.00 – 15.15 Kahve Arası
15.15 – 16.00 4. Oturum: Uluslararası Aktörlerin Rolü: Bakış Açıları ve İşbirliği İhtimalleri
• Uluslararası ilgi ve katılım ne seviyededir? Yeteri kadar bilinç, ilgi ve kaynak var mıdır?
• Varlıkları ne derecede gerilim yaratıyor? Hizmet tedarikini kolaylaştırıyor mu?
• Başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası aktörlerin atması gereken adımlar nelerdir?
• Uluslararası katılımdan Türkiye ne şekilde yararlanabilir? 16.00 – 16.10 Kapanış Yorumları
ORSAM, Ortadoğu konusunda faaliyet gösteren tarafsız bir düşünce kuruluşu dur.
ORSAM Ortadoğu ile ilgili bilgi kaynaklarını çeşitlendirmeyi ve bölge uzmanlarının düşüncelerini Türk akademik ve siyasi çevrelerine doğrudan yansıtabilmeyi hedeflemektedir.
Bu amaçlar doğrultusunda ORSAM, Ortadoğu ülkelerindeki devlet adamlarının, bürokratların, akademisyenlerin, stratejistlerin, gazetecilerin, işadamlarının ve
sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin Türkiye’de konuk edilmesini kolaylaş tırarak, yerel perspektiflerin güçlü yayın yelpazesiyle gerek Türkiye gerek dünya kamuoyuyla paylaşılmasını sağlamaktadır. ORSAM yayın yelpazesi içinde kitap, rapor, bülten, politika notu, konferans tutanağı ve ORSAM dergileri Ortadoğu Analiz ve Ortadoğu Etütleri bulunmaktadır.
©Bu metnin içeriğinin telif hakları ORSAM’a ait olup, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca kaynak gösterilerek kısmen yapılacak makul alıntılar ve yararlanma dışında, hiçbir şekilde önceden izin alınmaksızın kullanılamaz, yeniden yayımlanamaz. Bu raporda yer alan değerlendirmeler yazarına aittir. ORSAM’ın kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM)
Süleyman Nazif Sokak No: 12-B Çankaya / Ankara
Tel: 0 (312) 430 26 09 Fax: 0 (312) 430 39 48
www.orsam.org.tr
***