Saydamlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saydamlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2018 Çarşamba

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ BÖLÜM 3



YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ  BÖLÜM 3


II. YOLSUZLUK VE VERGİ YAPISI 


Birinci bölümde belirtildigi üzere yolsuzluga neden olan birçok faktör 
bulunmaktadir. Vergi yapisi da bu faktörler arasinda öncelikli olarak yer alan bir 
unsurdur. Nitekim gelismis ve gelismekte olsun tüm ülkelerde yolsuzluklarin en yaygin oldugu alanlarin basinda vergi idareleri ve gümrükler gelmektedir. Örnegin Balkan ülkeleri için yapilan farkli meslek gruplari arasindaki (22 meslek grubu) yolsuzluk oranini gösteren bir arastirmada, bu ülkelerin hemen hemen tümünde en yaygin yolsuzlugun oldugu meslek gruplarinin basinda gümrük memurlari ve vergi memurlari gelmektedir (Dimov, 2003: 287). 

Birinci bölümde belirtildigi üzere yolsuzluga neden olan birçok faktör 
bulunmaktadir. Vergi yapisi da bu faktörler arasinda öncelikli olarak yer alan bir 
unsurdur. Nitekim gelismis ve gelismekte olsun tüm ülkelerde yolsuzluklarin en yaygin oldugu alanlarin basinda vergi idareleri ve gümrükler gelmektedir. Örnegin Balkan ülkeleri için yapilan farkli meslek gruplari arasindaki (22 meslek grubu) yolsuzluk oranini gösteren bir arastirmada, bu ülkelerin hemen hemen tümünde en yaygin yolsuzlugun oldugu meslek gruplarinin basinda gümrük memurlari ve vergi memurlari gelmektedir (Dimov, 2003: 287). 

Bu bölümde yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki iliski önce teorik çerçevede ve 
sonra ampirik çalismayla degerlendirilecektir. 

A. TEORİK ÇERÇEVE

Bir vergi yapisinin temel niteliklerini anlamak, vergi yapisi -yolsuzluk 
baglantisini bilmeyi gerektirir. Bir ülkenin sahip oldugu vergi sistemi yolsuzlugu tesvik edebilir. Vergileme alanindaki yolsuzluk sonuçta vergi gelirlerinde azalma ve adaletsiz bir vergi sisteminin olusturulmasina neden olur. Yapilan çesitli çalismalar, vergi gelirlerinin yolsuzluk düzeyinden önemli ölçüde etkilendigini göstermistir (Ghura, 1998: 1). 

Yolsuzluk ihtiyari bir vergi olarak (yüksek refah maliyeti ile) görülebilir. 
Örnegin yolsuzluk da ayni vergiler gibi yatirim düzeyini düsürür. Yolsuzlugun genellikle yasal olmamasi2 ve gizliligi gerektirmesi, yolsuzlugu vergilemeden ayirmakta ve onu daha bozucu ve maliyetli yapmaktadir. Ayrica yakalanma ve cezalandirmadan kaçinma çabalari vergilere göre yolsuzlugun daha tahrip edici olmasina neden olur (Shleifer and Vishny, 1993: 599). 

Genel olarak vergileme alaninda yolsuzlugun sözkonusu olabilecegi alanlar 
sunlardir (Tanzi, 1998: 11-12): 

1) Yorum farkliligina yol açabilecek kadar anlasilmasi zor olan kanunlarin varligi. Bu durumun bir sonucu olarak yükümlülerin vergi kanunlarina uyum saglamada yardima gereksinim duymasi. 

2) Vergilerin ödemesinin yükümlüler ve vergi idareleri arasinda siki iliskiyi gerektirmesi. 

3) Vergi idarelerinde çalisanlarin ücretlerinin düsük olmasi. 

4) Vergi idareleri tarafindan yolsuzlugun ihmal edilmesi, kolaylikla belirlenememesi veya 
belirlendigi zamanda da sadece düsük bir cezaya tabi tutulmasi. 

5) Saydamliktan yoksun bir yönetim sürecinin sözkonusu olmasinin vergi veya gümrük idarelerinde siki denetimi önlemesi. 

2 Yolsuzluk yasal da olabilir. Bkz. Bu çalisma s.3. 


6) Vergi idarecilerinin; vergi tesviklerinin kosullarini, vergi yükümlülerini, denetim ve davalarin seçimini belirleme gibi önemli konularda karar almada ihtiyarilige sahip olmalarI. 

 Vergi idarecilerinin; vergi tesviklerinin kosullarini, vergi yükümlülerini, denetim ve davalarin seçimini belirleme gibi önemli konularda karar almada ihtiyarilige sahip olmalari. 

7) Daha genel olarak devlet fonksiyonlarini yerine getiren kurumlari kontrolde olasi zaafligin sonucu olarak dogan yolsuzlugun, vergi ve gümrük idarelerinde önemli bir sorun olmasi. 

8) Vergi kanunlarinin birçok muafiyet-istisna ve ayricalikli islemleri içermesi. 

9) Politik yolsuzlugun sözkonusu olmasi. Bu durumda devleti temsil eden kisiler 
(Baskan, basbakan gibi) veya onlarin akrabalari, tanidiklari, vergi ve gümrük idarelerini yolsuzluk için kullanabilirler. 

Vergi yapisi üzerinde yolsuzlugun etkileri konusunda yapilan çestli ampirik 
çalismalardan su sonuçlara ulasilmistir: 

1) Vergilemede yüksek düzeyde yolsuzluk vergi gelirlerini düsürür. Yükümlüler 
tarafindan ödenen vergilerin bazilari, vergi yöneticilerinin cebine dogru yöneltecektir. 
Yükümlülerin gerçek yükü, hükümetlerin tahsil ettikleri vergilerden daha fazla olacaktir. 
Sonuç olarak vergi sistemi daha az artan oranli olabilir. Ayrica bazi vergiler vergi sisteminin daha az tarafsizligina yol açan bazi yükümlülerden tahsil edilmezler. Bu tezler, vergi memurlari tarafindan tahsil edilen vergiler ve hazine tarafindan tahsil edilen vergiler arasinda bir ayrimi yapilmasini gerekli kilmaktadir. 

Düsük vergi düzeyi düsük bir optimal harcama düzeyine yol açabilir. Kamusal 
mal ve hizmetler, özel prodüktif faaliyetler için gerekli girdiyi saglar. Modern devletler, toplumdan tahsil ettikleri vergiler yoluyla bu girdileri finanse ederler. Bu süreç bürokratik yolsuzluktan etkilendigi zaman kamu harcamalarindaki etkinlik de düser (Del Monte and Papagni, 2001: 1). Bu da verimliligi düsürebilir ve daha yüksek mali açiklara yol açabilir. Daha yüksek açiklar daha düsük büyüme oranina dönüsebilir. 
Böylece yolsuzluk, mali açiklar ve kamu harcamalari üzerindeki olumsuz etkileriyle büyümeyi ters yönde etkileyebilir. 

2) Vergi denetmenlerinde yolsuzluk yapanlarin sayisi arttikça ve/veya tümü yolsuzluklara karistigi zaman, geliri maksimize eden sistem, sadece verginin iltizam usulüyle3 tahsil edildigi sistemdir (Wane, 2003: 18). 

3) Bazi vergilerin ödenmesi digerlerinin tersine farklilik gösterdigi için, degisik vergi türlerinin yolsuzluga farkli karsilik vermeleri beklenir. Örnegin bazi vergilerin tahsilinde vergi idaresi ile muhatap olma sözkonusu olmaz iken, bazilarinda daha yakin ve sik iliski sözkonusudur. Bu durum firsatçi davranislara konu olabilir. Vergi tahsilinde bürokratik etkinsizligin spesifik kaynagi, vergi kaçirmak için vergi tahsil edenle vergi yükümlüsü arasindaki yolsuzluk islemidir. Bu tür uygulamalarin alani genistir (Besley and Mcloren, 1993: 119). 

3 Iltizam usulü yarattigi sakincalar nedeniyle günümüz modern toplumlarinda 
uygulanmayan bir vergi tahsil yöntemidir. 

2) Yolsuzlugun vergi kaçakçiligini azaltarak, vergi gelirlerini yükseltecegi tezi ileri sürülmüstür. Bu tez, vergi kaçakçilarindan alinacak rüsvetin büyük bir olasilikla, yolsuzluk yapan vergi memurlarinin, kaçakçiligi ortaya çikarmak için daha siki çalismalarini tesvik edecegi görüsüne dayanmaktadir. Yükümlüler tarafindan beklenilmediginden, yakalanma olasiligi artacagindan dolayi vergi kaçakçiligi azalacaktir (Mookherjee, 1997). Ancak bu görüsün dogru olmadigi yapilan çalismalar ile kanitlanmis olup, kisa dönemde geçerli olsa bile uzun dönemde vergi gelirlerindeki artisin devam etmesinin birkaç nedenden dolayi mümkün olmayacagi belirtilmektedir. Bu nedenlerden ilki; Mali yolsuzluk ve vergi gelirleri arasindaki pozitif bagin tartisilmasinda, gönüllü vergi ödemelerinin, vergi tahsil sekillerinden bagimsiz oldugu varsayilmaktadir. 

Örnegin vergi idaresinin yükümlülerin ihtiyacini karsilayamama, dürüst ve adil olmayan islemleri, yükümlüleri vergi idaresine ve vergi kanunlarina karsi direnme veya saygi göstermemeye tesvik edebilir. Böylece yolsuzluktaki artis kamuoyunda olumsuz bir kani olusturabilir. Sonuçta geliri arttirmak için bir araç olarak kabul edilen mali yolsuzluk, vergi idaresinin kanuniliginde azalmalara katkida bulunabilir. Uzun dönemde vergi kaçakçiligi artar, vergi gelirleri azalir. Ikincisi; vergi memurlari arasindaki iliskidir. Eger bir vergi memuru,  meslektaslarinin yolsuzluk yaptiklarini bilirse, çok dürüst davranmasi olasiligi zayiflayacaktir. Diger bir ifadeyle mali yolsuzlukta bir artis, vergi idarelerinde uzun dönemde kötü bir sarmalin baslangici olabilir. Üçüncüsü; bu kötü sarmal vergi idaresinin istihdam süreci üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Vergi memurlari arasinda mali yolsuzluk arttikça, çalisacaklarin büyük bir kismini potansiyel olarak daha fazla yolsuzluk yapabilen kisiler olusturacaktir. Yolsuzluk atmosferinde, yanlis tanitima dayali istihdam politikasi sözkonusu olabilir. Dördüncüsü, yolsuzluk, vergi sisteminde reform için gelecekte olumsuz etkiler yaratabilir. Örnegin güçlü vergi yükümlüleri kadar bürokratlar ve politikacilar da vergi sisteminin kontrolü ve etkilerinden korunmak için degisimler yapilmasi konusunda israr edebilirler. 

Örnegin Endonezya’da vergi reformlarinda en güçlü israr, vergi memurlarindan gelmistir. Çünkü bunlar vergi sisteminin  kisisellestirilmemesinden ve basitlestirilmesinden en fazla kayiplari olan kisilerdi (Flatters & Macleod, 1995: 409). 

Sonuç olarak yolsuzlugun vergi kaçakçiligini arttirdigi genel kabul gören bir 
görüs oldugu söylenebilir. Örnegin yolsuzluk ve birim basina nominal oranda katma deger vergisinin verimliligi arasinda negatif bir iliski oldugu yapilan ampirik çalismalarla gösterilmistir. Böylece yolsuzlugu azaltmak için alinan önlemlerin önemli ölçüde vergi gelirlerini artirmasi beklenir (Tanzi: 2003, 10, 16). 

B. AMPİRİK ÇALIŞMA 

Yolsuzluk konusunda ampirik olarak çalismak oldukça zordur. Çünkü 
yolsuzlugun birçok belirleyicisinin bulunmasinin ötesinde bunlar çok çesitli yönlerden birbirleriyle iliskilidirler. Bazilari çabuk degisebilir, dogrudan gözlemek zordur (Treisman, 2000: 437). 
Birbirleriyle iliskilidirler. Bazilari çabuk degisebilir, dogrudan gözlemek zordur 
(Treisman, 2000: 437). 

Bu çalismada yolsuzluk ve vergi yapisi arasindaki iliski Tanzi ve Davoodi’nin bu 
konuda yaptiklari ampirik çalisma modeli (Tanzi and Davoodi, 2000) esas alinarak açiklanmaktadir. 

Ülkeler açisindan yolsuzluk düzeyleri açiklanirken görüldügü gibi (Tablo:1) 
yolsuzluk düzeyi yüksek olan Türkiye’de 1995-2002 dönemi itibariyle yolsuzluk düzeyi ile yolsuzlugun nedenleri arasinda yer alan vergi yapisi arasinda korelasyon arastirilmaktadir. Vergi yapisinin belirleyicileri olarak; vergilerin (gelir, kurumlar ve katma deger vergileri )GSYIH içindeki payi (vergi yükü), vergi denetmenlerinin sayisi, vergi inceleme sayisi alinmistir.4 Bu belirleyiciler, hem esas alinan yukarida belirlenen modelde hem de bu alanda yapilan ampirik çalismalarda (Ghura, 1998 ve Flatters & Macleod, 1995) temel olarak alinan degiskenlerdir. 

Regresyon denkleminde yer alan yolsuzluk düzeyi (YD) bagimli degiskendir. 
Bagimsiz degiskenler ise; Vergi yükü (VY), vergi denetmenleri sayisi (VD), vergi 
inceleme sayisi (VIS), GSYIH içinde gelir vergisinin (GV), kurumlar vergisinin (KV) ve katma deger vergisinin (KDV) payidir. 

Denklemdeki degerler, MINITAB istatistik paket programina veriler girilerek, 
stat modülünün altindaki regresyon alt modülünden elde edilen sonuçlarla elde edilmistir. 


Yolsuzluk düzeyi ile bagimsiz degiskenlerin tümü arasinda ters yönlü bir iliski 
sözkonusudur. Örnegin vergi inceleme sayisi artarken yolsuzluk düzeyi azalmaktadir. 
Vergi türlerinden gelir vergisi ile yolsuzluk arasinda diger vergilere göre (kurumlar vergisi ve katma deger vergisi) daha kuvvetli bir negatif iliskinin oldugu gözlenmektedir. Yani yolsuzluk en fazla gelir vergisi hasilatinin azalmasina neden olmaktadir. Diger bir ifadeyle yolsuzluk bu vergi türünde daha yaygindir. Bu sonuçta gelir vergisine tabi mükellef sayisinin, kurumlar vergisi’nin mükellef sayisina oranla daha fazla olmasi dolayisiyla denetimlerinin güçlesmesi, verginin ödenmesinde mükelleflerin vergi idareleri ile daha sik ve yakin iliskide bulunmasi gibi yolsuzlugu tesvik eden faktörlerin daha fazla olmasinin önemli payi bulunmaktadir. Bu sonuç teorik kisimda belirtilen durumlari yansitmaktadir. Ikinci sirada kurumlar vergisi gelirken onu katma deger vergisi izlemektedir. Bu üç vergi ile yolsuzluk arasindaki belirlilik katsayi (R2) % 49,8’dir 

4 1995-2002 yillari için alinan degiskenlerin degerleri, Transparecny International ve T.C. Maliye Bakanligi verilerden saglanmistir. 

(Denklem 3). Yani yolsuzlugun % 49,8’i GV, KV ve KDV tarafindan 
açiklanabilmektedir. 

(Denklem 3). Yani yolsuzlugun % 49,8’i GV, KV ve KDV tarafindan 
açiklanabilmektedir. 


Denklem (4)’de tüm bagimli degiskenler dahil edilerek belirlilik katsayisi 
bulunmustur. Ancak vergi yükü için anlamsiz (p = 0,106) çiktigi için, denklem (5)’de vergi yükü degiskeni çikarilmistir. 

Yolsuzluk ve modelde ele alinan vergi degiskenleri ülkemizde yüksek olan 
yolsuzlugun özellikle vergileme alaninda oldugunu ve bunda vergi yapisinin payinin da bulundugunu göstermektedir. Örnegin vergi denetmeni sayisinin arttirilmasi, inceleme sayisinin yükseltilmesi yolsuzlugu azaltabilecektir. Daha öncede belirtildigi üzere denetim, yolsuzlugu önlemede kullanilan önemli bir araçtir. Denetim ile yolsuzluk arasindaki negatif iliski çesitli çalismalar ile kanitlanmistir (Wanne, 2003, Tanzi, 1998).Yapilan bu çalismada da ülkemizdeki yolsuzlukta denetim eksikliginin payi oldugu 
görülmektedir. 

C. MALİ YOLSUZLUĞA YÖNELİK ÖNLEMLER 

Olumsuzluklari ekonomik, sosyal ve siyasal yasami etkileyen yolsuzlugun 
yayginlasmasi, dikkatleri yolsuzlugu ortadan kaldirici veya azaltici önlemlere çekmistir. Yolsuzlukla mücadele mikro önlemlerin yanisira, yarattigi etkilerin genisligine paralel olarak makro düzeyde önlemleri de gerektirmektedir. 

Bir ülke ekonomisi için önemli olan vergi alanindaki yolsuzluklarla mücadele 
bu alanda birtakim yapisal mikro reformlari zorunlu kilmaktadir. Ancak bu reformlarin basarisi makro reformlara baglidir. Bu görüse dayali olarak “Ulusal Bütünlük Sistemi” kavrami gelistirilmistir. Ulusal bütünlük sistemi, birbirinden bagimsiz sekiz unsur belirlemektedir. Bunlar; siyasal irade, idari reformlar, denetim birimleri, parlamento, kamusal bilinç, yargi, medya ve özel sektör. Bu düsünce geregi basarili bir yolsuzluk mücadelesinde bunlarin her biri güçlü olmalidir. Çünkü birinde görülecek zayiflik digerini de etkileyecektir. Birçok ülkede örnekleri görüldügü gibi koordinasyonsuz birbirinden kopuk reformlar yolsuzlugu önleyemedigi gibi yolsuzlugu artirici etkiler göstermislerdir (Dye-Stapenhurst, 1998: 4). 

Yolsuzlukla mücadele zaman alici ve maliyetli bir islemdir. Bu durum 
yolsuzlukla mücadelede önemli bir engel olusturmaktadir. Vergileme alaninda vergi matrahinda erozyonlara ve vergi yükünün dagiliminda adaletsizliklere neden olan yolsuzluklara karsi bazi temel önlemler ileri sürülmüstür. Bunlardan bazilari asagida özetlenmektedir: 

Yolsuzlukla mücadele zaman alici ve maliyetli bir islemdir. Bu durum 
yolsuzlukla mücadelede önemli bir engel olusturmaktadir. Vergileme alaninda vergi matrahinda erozyonlara ve vergi yükünün dagiliminda adaletsizliklere neden olan yolsuzluklara karsi bazi temel önlemler ileri sürülmüstür. Bunlardan bazilari asagida özetlenmektedir: 

-Yolsuzlukla mücadelenin en basit ve en radikal yolunun resmi olarak yasaklanan ve kontrol edilen bir faaliyeti yasallastirma oldugu belirtilmektedir. Örnegin Singapur’da daha fazla malin gümrük vergisiz ithaline izin verildiginde gümrüklerdeki yolsuzlugun azaldigi gözlenmistir (Bardhan, 1997: 1335). 

-Büyüme literatüründe yolsuzlukla mücadele için çesitli efektif politik araçlar 
tanimlanmistir. Örnegin kamusal hizmetlere bayanlarin daha yüksek oranda katilimini saglamak5, basina daha fazla özgürlük vermek, daha yüksek rekabet (Ades and Di Tella, 1999) veya daha degisken enflasyon uygulamak diger alanlarda oldugu gibi mali alanlarda da yolsuzluk düzeyini düsürebilir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 2). 

-Denetim kurumlari, yargi sistemi ve kararli siyasi irade yolsuzlukla mücadelede kilit unsurlar olarak görülmelidir. Özellikle etkin bir denetim, vergi konulari ile vergi yükümlülerinin bulunmasi ve vergi matrahinin tam olarak kavranmasini gerektirir (Turhan, 1993: 81). 

-Kamu mali yönetiminde saydamligin yolsuzlugu önemli ölçüde azalttigi görüsü son yillarda üzerinde önemle durulan bir diger önlemdir. 

Mali saydamligi saglamak ve böylece yolsuzlugu önlemek üzere özellikle 1990 
sonrasinda birçok uluslararasi örgüt ve kuruluslar (OECD, Avrupa Konseyi, Dünya Bankasi, Avrupa Birligi, Uluslararasi Saydamlik Örgütü, IMF gibi) önemli çalismalar yapmislardir. Bu örgütler içinde özellikle Uluslararasi Saydamlik Örgütü ve IMF’nin kapsamli çalismalari olmustur. 

Merkezi Berlin’de bulunan sivil toplum örgütü Uluslararasi Saydamlik 
Örgütünün amaci, hükümetlerin hesap verilebilirligini artirmak ve ulusal, uluslararasi düzeyde yolsuzlukla mücadele çabalarini güçlendirmektir. 

Bu örgüt çesitli raporlar hazirlamaktadir. Örnegin “OECD Yabanci Kamu 
Görevlilerine Rüsvet Verilmesinin Önlenmesine Dair Sözlesme” uygulamasini 
izlemektedir. Bu konuda Avustralya, Almanya, Macaristan, Japonya, Meksika, Slovakya, Ispanya, Isviçre ve Ingiltere hakkinda ülke raporlari hazirlamistir.Yine çesitli uluslararasi örgüt ve kurumlarin hazirladigi anlasmalarin uygulamalarini izlemektedir (Uluslararasi Mali Standartlar, 2002: 441-442). Örgüt “Yolsuzluk Algilama Endeksleri (Corruption Perception Index) ve “Rüsvet Verenler Endeksleri (Bribe Payers Index)” 

5 Yapilan çalismalarda bayanlarin yolsuzluklara daha fazla karsi çikan diger bir ifade ile daha az hosgörü gösteren gruplar içinde yer aldiklari sonucuna ulasilmistir (Knack and Azfer, 2003). 


yayimlamaktadir. Bu endeksler sayesinde ülkelerdeki yolsuzluk düzeyleri ve uluslararasi karsilastirma olanagi saglamaktadir. Sayimlamaktadir. Bu endeksler sayesinde ülkelerdeki yolsuzluk düzeyleri ve uluslararasi karsilastirma olanagi saglamaktadir. 

IMF de mali saydamlik konusunda kapsamli çalismalar yapan bir diger 
kurulustur. IMF mali saydamlikla ilgili standartlari belirlerken 4 genel ilke 
benimsemistir. Bu ilkeler sunlardir (IMF, Revised Code of Good Practices on Fiscal Transparency, 2001): 

1) Hükümet içerisindeki rol ve sorumluluklar açik olmalidir. Bütçenin sinirli kapsami mali yönetime engel olusturmamali, vergi ödeyenlerin haklari korunmalidir. 

2) Hükümetin faaliyetleri ile ilgili bilgiler kamuya açik olmalidir. 

3) Bütçe hazirlama, uygulama ve raporlama süreçleri açik olmalidir. 

4) Mali bilgilerinin, genel kabul gören veri kalitesi standardinda olmasi ve mali bilgilerin bagimsiz bir denetime tabi tutulmasindan olusmaktadir. 

-Daha önce belirtilen yolsuzlugu tesvik eden vergileme alanlarinin kaldirilmasi veya minimize edilmesidir. 

SONUÇ 

Uzun bir geçmisi olan yolsuzluk ulusal ve uluslararasi düzeyde 1990’li yillarla 
birlikte yaygin olarak gündemde yer almaya baslamistir. Bu gelisimde basta küresellesme olmak üzere dünyada yasanan ekonomik ve sosyal degisimlerin önemli etkisi olmustur. Yolsuzluk düzeyinin gelismekte olan ülkelerde gelismis ülkelere göre daha yüksek oldugu görülmektedir. Bu sonuçta yolsuzluga zemin hazirlayan faktörlerin gelismekte olan ülkelerde ve geçis ekonomilerine sahip ülkelerde daha fazla bulunmasinin büyük payi bulunmaktadir. 

Bir ülkedeki vergi yapisinin yolsuzluga neden olmasi, hem vergi gelirlerini 
azaltip hem de vergi yükünün dagiliminda adaletsizlik yaratacagi yapilan çalişmalarla gösterilmistir. Sonuçta yolsuzluk vergi matrahini asindirip ve vergi sistemini daha az artan oranli yapabilir. Bu olumsuz etkiler sonuçta mali açiklara neden olacak, kamu harcamalarinda etkinligi düsürecek ve büyümeyi negatif yönde etkileyecektir. Türkiye için yapilan ampirik çalismada, vergileme alanindaki yolsuzlukta vergi yapisinin payi oldugu görülmektedir. Özellikle gelir vergisinin bu konuda dikkat çekici oldugu vurgulanabilir. 

Bu baglamda ülkemiz açisindan özellikle gelir vergisi alaninda güçlü reformlara 
gereksinim oldugu söylenebilir. Vergi gelirlerinin artirilmasi için yolsuzlugu önleyici önlemler alinmalidir. Vergileme alaninda yolsuzlugu azaltmayi saglayacak önlemleri içeren (örnegin vergi denetmenlerinin sayisinin artirilmasi, yolsuzluga neden olan vergileme alanlarinin yaratilmamasi gibi) mikro reformlarin yapilmasi gerekmektedir. Ancak bu tek basina yeterli degildir. Mikro reformlarin, makro reformlarla tamamlanmasi halinde yolsuzlukla mücadelede istenen basari saglanabilir. 


KAYNAKLAR 

· Ades, A. and D. Tella, R. (1999), “Rents , 89(4), 982-983.American Economic Review Competition and Corruption”, 
· Bardhan, P. (September, 1997), “Corruption and Development: A Review of Issues”, , XXXV(3), 1320-1346.Journal of Economic Literature 
· Berck, P. J. and Maher, M. W. (1986), “A Comparison of Bribery and Bidding in Thin Markets”, , 20(1), 1-5.Economic Letters 
· Besley, T. and Mclaren, J. (January, 1993), “Taxes and Bribery: The Role of Wage Incentives”, , 103, 119-141.The Economic Journal 
· Carvajal, R. (March, 1999), “Large-Scale Corruption: Definition, Causes, and Cures”, , 12(4), 335-353.Systemic Practice and Action Research 
· Cingi, S. (1994), “Yolsuzluk Olgusu ve Ekonomik Analizi Üzerine Notlar”, , 12, 1-12.Hacettepe Üniversitesi IIBF Dergisi 
· Del Monte, A. and Papagni, E. (2001), “Public Expenditures, Corruption, and Economic Growth: The Case of Italy”, , 17, 1-16. 
  European Journal of Political Economy 
· Dimov, M. (2003), “Corruption in Balkan Countries”, , 285-288. 
  Global Corruption Report 2003 
· Dye, K.M. nad Stapenhurst, R. (1998), “Pillars of Integrity: The Importance of Supreme Audit Institutions in Curbing Corruption”, , 
  Institude of The World Bank. The Economic Development 
· Fisman, R. and Gatti, R. (2002), “Decentralization and Corruption: Evidence Across Countries”, , 83(3), 325-345.Journal of Public Economics 
· Fjeldstad, O-H. and Tungodden, B. (2001), , Bergen: CMI Working Papers, WP 2001:13. Fiscal Corruption: A Vice or Virture? a 
· Flatters, F. & Macleod, W. B. (1995), “Administrative Taxation”, , 2, 397-417.International Tax and Public Finance 
  Corruption and 
· Galtung, F. (2003), “2002 Bribe Payers Index”, , 266-268. 
  Global Corruption Report 2003 
· Gatti, R. Paternostro, S. and Rigolini, J. (2003), “Individual Attitudes Toward 
  Corruption: Do Social Effects Matter?”, 1-19.World Bank Policy Research, 
· Ghura, D. (1998), “Tax Revenue in Sub-Saharan Africa: Effecets of Economic 
  Policies and Corruption”, , WP/98/135, 1-24.IMF Working Paper 
· Goorha, P. (2000), “Corruption: Theory and Evidence Through Economies in 
  Transition”, , 27(12), 1180-1204.International Journal of Social Economics 
· Gould, D. J. and Amaro-Reyes, J. A. (1983), “The Effects of Corruption on Administrative Performance”, , No: 580.World Bank Staff Working Paper 
· Huther, J. and Shah, A. (1998), 
, World Bank Research Working Paper, No:1894. Applying a Simple Measure of Good Governance 
  to The Debate on Fiscal Decentralization 
· IMF, 
http://www.imf.org/external/np/fad/trans/code.htm#code 
Revised Code of Good Practices on Fiscal Transparency (2001). 
· Karakas, E. (2000), “Dünya’da Kamu Mali Yönetimi ve Seffaflik”, , Antalya: Akdeniz Üniversitesi I.I.B.F. Yayin No:3, 19-25. 
  15. Türkiye Maliye Sempozyumu 15-17 Mayis 2000 
· Knack, S. and Azfar, O. (2003), “Gender and Corruption”, , 295-297. 
  Global Corruption Report 2003 
· Lambsdorff, J. G. (2002), “Corruption and Rent-Seeking”, , 113, 97-125. Public Choice 
· Lambsdorff, j.G. (2003), “2002 
  , 262-265.Corruption Report 2003 Corruption Perceptions Index”, Global 
· (2000), ”Parliament Challenge of Controlling Corruption”, Canada: 1998 Laurentian Seminar and Good Governance: The 
· Mauro, P. (August, 1995), “Corruption and Growth”, , CX(3), 681-712. The Quartely Journal of Economics 
· McMullan, M. (1961), “ A Theory of Corruption”, , 9, 181-201.Sociolgy Review 
· Mookherjee, D. (1997), “Incentives Reforms in Developing Country Bureaucracies. Lesson from Tax Administration”, 
  , Washinton: World Bank. The Annual Bank Conference on Development Economics 
· Potter, B. (2002), 
   , New York: United Nations. Fiscal Transparency, Fiscal Rules and Globalization: A Way Forward For Developing and Transition Economics 
· Rijckeghem, C. V. And Weder, B. (1997), “Corruption and The Rate of Temptation: Do Low Wages in The Civil Service Cause Corruption?”, 
   , WP/97/73, 1-56. IMF 
Working Paper 
· Rooke, P. 
Collusion 
(September, 1999), 
and Nepotism: A 
“National Integrity, The Enemy of Corruption, 
Transparency International Perspective”, The 137 37 
.Challenge for NGOs: The Role of Civil Society In Indonesia 
www.infid.orid/oldconf/1999/Peter Rooke.htm. 
· Shleifer, A. and Vishny, R. W. (August, 1993), “Corruption”, The Quartely 
, CVIII(3), 599-617.Journal of Economics 
· Stiglitz, J. E. (2002), “New perspectives on Public Finance: Recent Achievements and Future Challenges”, , 86, 341Journal 
  of Public Economics 360. 
· Tanzi, V. (May, 1998), “Corruption Around The World: Causes, Consequences, Scope, and Cures”, , 1-39.IMF Working Paper 
· Tanzi, V. (2003), .Governance, Corruption and Public Finance 
  www.alb.org/Documents/Conference/Governance-CorruptionPFM/01govern.pdf. 
· T. C. Maliye Bakanligi verileri. 
· Tella, R. and Schargrodsky, E. (2003), “Controlling Corruption Through High Wages”, , 289-291.Global Corruption Report 2003 
· Transparency International data. 
· Treisman, D. (2000), “The Causes of Corruption: a Cross-National Study”, 
, 76, 399-457.Journal of Public Economics 
· Turhan, S. (1993), , Istanbul: Filiz Kitabevi.Vergi Teorisi ve Politikasi 
· (2002), Ankara: T.C. Maliye BakanligiUluslar arasi Mal Standartlar 
· Wane, W. (2003), Tax Evasion, Corruption, and The Remuneration of 
, World Bank, Washington:Heterogeneous Inspectors 
· Wolkers, M. (2003), “National Surveys on Corruption in Francophone Africa”, 
, 269-270.Global Corruption Report 2003 

***

YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ BÖLÜM 2


 YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ  BÖLÜM 2


v. Kurallar, Yasalar ve Yöntemlerde Saydamlik: 

Mali saydamlik, hükümetin yapisi ve görevleri, maliye politikasi hedefleri, kamu 
sektörü hesaplari ve bunlarin mali görünümü hakkinda kamuya açik olma seklinde tanimlanmaktadir (Uluslararasi Mali Standartlar, 2002: 75). Diger bir ifade ile kamu mali yönetiminde saydamlik; kamu kesimi faaliyetlerinin yapi ve fonksiyonlarinin, maliye politikasinin temel hedeflerinin, kamu kesimi hesaplarinin ve mali alanda gelecege yönelik beklentilerin kamuya açikligidir (Karakas, 2000: 19). 

Mali saydamlik, 1990’larin ikinci yarisindan sonra, çok daha fazla önem 
kazanmistir. Hükümetler, daha fazla saydam olmaya tesvik edilmistir. Basta yolsuzluk olmak üzere birçok soruna daha radikal ve etkin yaklasimlar daha fazla saydamlikla saglayabilir (Potter, 2002:1,3). Çünkü saydamliktan yoksunluk, yolsuzluk için genis bir zemin yaratir. Gizlilik, kamu memurlarina kendileri için rant yaratma ve kamusal düsünceyi sekillendirmede önemli bir araçtir (Stiglitz, 2002: 354). 

Uluslararasi Saydamlik Örgütü (Transparency International), herhangi bir ülkede kapsamli bir mali saydamligin olmamasini yolsuzluk sorununu kilit göstergesi olarak görmektedir (Potter, 2002: 4). Mali saydamlik hükümetlerin hesap verebilirligini güçlendirebilir. 

vi.i. Liderlik ve Kültürel Faktörler: 

Yolsuzluga neden olan bir diger faktör, liderlerin tutumlari ve gösterdikleri 
örnek olma meziyetleridir. Basta bulunan politik liderlerin, akrabalari, arkadaslari veya politik yandaslarinin olasi yolsuzluklarina göz yummalari toplum için dogru örnek olusturmaz. Sonuçta toplumda yolsuzluk artar. Yine bir bürokratik elitizm kültürünün varligi, yolsuzluk üretenler ile toplumun geri kalanlari ve kamu görevlileri için bir ayrima yol açabilir (Rijckeghem and Weder, 1997: 26). 

Kamu görevlilerinin iyi egitim düzeyine sahip olmalari, yolsuzlugu düsürücü bir 
faktörü olabilir. Nitekim nüfusun daha egitimli ve “kamu” ile “özel” kesim arasinda normatif ayrimin daha açik oldugu, ekonomik olarak daha gelismis ülkelerde yolsuzluk daha düsük olacaktir. 

Yolsuzluk dini geleneklerle de baglantilidir. Örnegin yolsuzluk orani, protestan 
gelenekli ülkelerde daha düsük olabilmektedir. Yapilan bir arastirmada yüksek protestan oranina sahip Irlanda’da yolsuzluk orani, diger Avrupa ülkelerinden hemen hemen bir puan daha düsüktür (10 puanlik ölçekte). Yine etnik olarak daha fazla bölünmüs ülkelerde yolsuzluk daha büyük ve yaygin olabilmektedir (Treisman, 2000: 405, 406, 427). 

Fisman ve Gatti yaptiklari çalismalarinda, daha yüksek oranda mali 
merkeziyetçilikten uzaklasan (adem-i merkeziyetçi) ülkelerde, yolsuzlugun daha düsük olabilecegi sonucuna ulasmislardir. Yine Huther ve Shah da yolsuzluk ve merkeziyetçi olmama arasinda negatif bir iliski oldugunu belirtmektedirler. Merkeziyetçi olmama ve yolsuzluk arasindaki iliski belirlenir iken dört faktöre önem verilmistir. 

Bunlar; 

i) Yargilar arasi rekabet,
ii) Denetim ve dogrudan sorumluluk, 
iii) Karar alma gücünün dagilmasi, 
iv) Bürokratlarin niteliginden oluşmaktadırlar. 

Ancak belirtmek gerekir ki, 
Huther ve Shah sadece merkeziyetçilikten uzaklasma ve yolsuzluk arasinda kosulsuz karsilikli korelasyona bakmaktadirlar. Oysa her iki degiskenle yüksek oranda korelasyona sahip olabilecek birçok baska faktör bulunmaktadir (Fisman and Gatti, 2002: 325-328). 

vii. Ekonomik Kararlar: 

Devletler ekonomiye ne kadar fazla müdahale ederlerse, düzenlemeler ve kaynak dagiliminda ihtiyari uygulamalara zemin yaratilmasi olasiligi da o kadar fazla olur. Döviz kontrolleri kadar, mal ve hizmet sunmada devlet monopollerinin varligi bürokratlara kitligin yarattigi ranti elde etme gücü verir. Ayrica ekonomideki rekabetin derecesi ve sanayi politikalari, yolsuzluk üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler (Rijckeghem and Weder, 1997: 25). 

ix. Sosyal Çevre: 

Sosyal çevre yolsuzluga yönelik bireysel tutumlar üzerinde güçlü bir etkiye 
sahiptir. Bireylerin yolsuzluga karsi tutumlari, onlarin kamu idareleri ile olan iliskileri kadar birbirleriyle olan etkilesimin derecesine de baglidir. Diger faktörler sabitken (ceteris paribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir. 

Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir. 

Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7). aribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir. Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir. 

Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7). 

B.YOLSUZLUGUN ETKİLERİ VE DÜZEYİ 

Genel olarak bir ülke’deki yolsuzluk düzeyini etkileyen üç temel etken vardir. 
Bunlar (Carvajal, 1999: 340): 

1) Yolsuzluk Faaliyetlerinde Söz konusu olan kaynakların miktarı. 

2) Yolsuzluğun sıklığı. 

3) Içerdiği kişilerin sayısı. 

Yolsuzluga karisan kisilerin sayisi, arz ve talep etkilerini göstermektedir. Arz 
etkisi, yolsuzluga karisan memurlarin sayisi ne kadar yüksek olursa, yolsuzluk yapmanin kamu memurlari için o kadar tesvik edici olmasini ifade eder. Yolsuzluga karisan memurlarin sayisinin artmasina paralel olarak bunlarin yakalanmasinin kolaylasmasi ise, talep etkisi olarak ifade edilmektedir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 4). 

Ayni zamanda yolsuzlugun ekonomik, mali, sosyal ve siyasal olmak üzere bazi 
etkileri bulunmaktadir. Ancak yolsuzlugun “net etkisini” hesaplamak olasi degildir (Cingi, 1994: 13). Asagida bu etkiler özetlenmektedir. 

1.Ekonomik veMali Etkiler 

Yolsuzlugun ekonomik ve mali etkileri konusunda farkli görüsler bulunmaktadir. 

-Yolsuzlugun büyüme üzerinde olumlu etkisinin oldugu görüsü, 1990’larin ortalarina kadar yaygin bir görüs olmustur. Bu görüs su tezlere dayanmaktadir: Bireylere “Hizli para (Speed money)” akisi saglayarak gecikmelere yol açan bürokrasiden kaçinma olanagi verebilir (Mauro, 1995: 681). Diger bir ifadeyle yolsuzluk sayesinde zaman kullaniminda etkinlik saglanabilir. Buna göre, zamanlari degerli olanlar bürokratik engelleri kaldirmak için en yüksek rüsveti ödeyerek zamandan tasarruf saglayabilirler. Bu baglamda yolsuzlugun “ekonomik mekanizmayi yaglandirdigi (hizlandirdigi)” veya “ekonominin 
tekerleklerini yaglandirdigi” ve genelde ekonomik menfaatler ve yatirimlara yönelik kati engelleri kaldirarak ekonomileri daha etken kildigi görüsü ileri sürülmekteydi. Bruce Lloyd rüsvet sayesinde bürokratik kirtasiyeciligin by-pass edilerek ekonomik kalkinmanin hizlandirilabilecegini belirtmistir (Cingi, 1994: 4). Yolsuzluk yatirimlari optimal kullanima yöneltebilmektedir. Çünkü en etkin yatirimcilar en yüksek rüsveti ödeyebilirler. 


Ayrica yolsuzluk, hükümetlere kamu görevlilerinin ücretlerini düsük düzeyde tutma olanagi vermektedir. 
Ayrica yolsuzluk, hükümetlere kamu görevlilerinin ücretlerini düsük düzeyde tutma olanagi vermektedir. 

-Bazi arastirmacilar ise, yaygin bir yolsuzluga karsi çikmakla birlikte minimal miktarda yolsuzlugun, hükümetlerin kati yükümlülüklerini kaldirdigi için etkili olabilecegini belirtmislerdir (Beck and Maher, 1986). 

-Bazi politik bilimciler, yolsuzlugun optimal düzeyinin pozitif oldugunu belirtmelerine ragmen, yolsuzlugun kalkinma için zararli oldugunu ifade etmektedirler. Bu görüs özellikle ampirik çalismalarla desteklenmistir (Gould and Amaro-Reyes, 1983). 

Günümüzde yolsuzlugun büyüme üzerinde olumsuz etkileri oldugu genel kabul 
görmektedir. Bu görüs çerçevesinde yolsuzluk sosyal bir patoloji olarak kabul 
edilmektedir. Yolsuzluk kanserin bir biyolojik organizmanin yasamasi üzerinde yarattigi etkilere benzer sekilde ülke kalkinmasini etkiler denilmektedir (Carvajal, 1999: 335). 

Yolsuzluk yatirimlarin düzeyini azaltir ve ekonomik büyümeyi düsürür. A. Shleifer ve R. Vishny yaptiklari ortak çalismalarinda artan yolsuzlugun yatirim olanagini darattigini belirtmektedirler (Shleifer and. Vishny, 1993). Yatirimlar ve yolsuzluk arasindaki bu negatif iliski hem istatiksel hem de ekonomik anlamda önemlidir. Örnegin Bangledes için yapilan bir arastirmaya göre, bu ülke bürokrasisinin dürüstlügü ve etkinligi Uruguay’daki düzeye ulastirabilseydi, ülkede yatirim orani hemen hemen % 5 puan ve yillik GSYIH büyüme orani % 1.5 yükseltilebilirdi seklinde bir yorum yapilmaktadir (Mauro, 1995: 683). 

Yolsuzluk ayni zamanda kamu kaynaklarinin büyümeyi artirici yatirimlara 
kanalize edilmesini önler. Daha yüksek rüsvetler, verimli yatirimlar üzerindeki kârliligi düsürür (Bardhan, 1997: 1328). Yolsuzluk olgusunun ekonomik sonucu, daha az yatirim ve beseri sermaye birikimi oraninda düsme ve kaynak dagiliminin bozulmasi olusturur. 

Yolsuzluk kamu gelirlerini düsürür ve harcamalarini arttirir. Bunun sonucu 
büyük mali açiklardir. Yolsuzluk hükümetler için saglikli bir maliye politikasi izlemeyi zorlastirir. Asya Kalkinma Bankasinin verilerine göre, yolsuzluk devletin ürettigi kamusal mal ve hizmetlerin maliyetlerini % 20-100 oraninda artirarak, vergi gelirlerinin % 50’si kadar devlete yük getirmekte ve bir ülkenin dis borçlarin daha fazla artmasina neden olmaktadir (Rooke, 1999: 4). 

2. Sosyal Etkiler 

Yolsuzlugun gelir esitsizligini artirmasi olasidir. Çünkü yolsuzluk bundan 
yararlanan bireylere, toplumun geri kalan kismina maliyet yükleme pahasina bir takim avantajlar saglayarak daha iyi durumda olmalarina izin verir. Özellikle dikey degisme yaratan yolsuzluk gelir dagilimini büyük ölçüde degistirir (Carvajal, 1999: 336-337). Devlete ve kurumlara olan güven sarsilir. Sosyal sermayeyi asindirarak özellikle nitelikli isgücünün mobilitesini arttirir. 

3. Siyasal Etkiler 

Yolsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun 
sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22). 
Yolsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun 
sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22). 

C.YOLSUZLUĞUN BOYUTLARI 

Yolsuzluk sorunu son yillarda akademik çevreler ve politikacilar yaptigi 
tartismalarda genis yer vermelerine ragmen, mikroekonomik düzeyde yolsuzlugu belirleyecek dökümanlara ulasilamamaktadir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 14). Çünkü yolsuzlugu dogrudan ölçmek olasi degildir. Ancak bazi verilere, anketlere dayali olarak “yolsuzluk algilama endeksi (corruption perception index)” aracigiyla ölçüm yapilabilmektedir. Yolsuzluk algilama endekslerinde bilgilendirilmis,genel kamu ve ülke analistleri, isadamlarindan olusan gözlemciler ülkeleri 0’dan (yolsuzluk düzeyi en yüksek olan) 10’a (en düsük yolsuzluk düzeyine sahip olan) kadar siralamaktadirlar (Transparency International). Bu endekslerde (Tablo:1,2 ve 3’de) yer alan yolsuzluk 
belirli bir etkene bagli yolsuzluk düzeyini degil, genel durumu göstermektedir. 

Tablo:1’de çesitli ülkeler açisindan yolsuzluk düzeyi (yolsuzluk algilama endeksi) verilmektedir. Yolsuzluk düzeyi gelismekte olan ülkeler ve azgelismis ülkelerde daha yüksek oldugu görülmektedir. 

Özellikle Afrika ülkelerinde yolsuzluk temel ekonomik ve sosyal bir sorun olarak 
görülmektedir. Örnegin Fas’da yapilan arastirmalarda yolsuzluk % 87’lik bir oranla ülkenin en önemli sorunlarindan biri olarak tanimlanmaktadir. Sirketlerin % 94’nün yolsuzluga karismasi, özel sektörün gelismesinde önemli bir engel olarak kabul edilmektedir. Ayrica bu ülkelerde yolsuzlugun son yillarda daha fazla arttigi gözlenmektedir (Wolkers, 2003: 269). Ülkemizde de yolsuzluk düzeyi oldukça yüksektir. Nitekim Türkiye yolsuzlukta 1996’da 52 ülke içinde 33. siradayken 2000’de 90 ülke içinde 50’ci, 2002’de 102 ülke içinde 64’cü sirada bulunmaktadir. 

Yolsuzluk düzeyini ülkeler açisindan degerlendirmeye yardimci olacak bir baska 
gösterge de rüsvet ödemeleridir. Çünkü rüsvet, yolsuzlugun en önemli göstergelerinden biridir. Tablo: 2 ‘de ihracatta lider konumunda olan ülkelerdeki rüsvet ödemeleri verilmektedir. Rusya ve Çin rüsvet ödemelerinde en yüksek oranli ülkeler iken, Avustralya ve Isveç en düsük düzeyde rüsvetin oldugu ülkeleri olusturmaktadirlar. 



Tablo:1 

Çesitli Ülkelerde Yolsuzluk Düzeyi  Ülke 1996 Siralama 2000 Siralama 2002 Siralama 

Not: 0=En Yüksek Yolsuzluk 10=En Düsük Yolsuzluk 

Kaynak: Transparency International Data 

Geçis ekonomileri arasinda yer alan Rusya ve Çin’de yolsuzluk düzeyinin diger 
geçis ekonomileriyle karsilastirildiginda da oldukça yüksek oldugu görülmektedir 
(Tablo:3). Geçis ekonomileri, 1980 sonrasi dönem itibariyle incelendiginde Macaristanin en dikkat çeken ülke oldugu gözlenmektedir. 1990’li yillarda bu ülkede yolsuzluk, 1980’lere göre önemli ölçüde düsme göstermistir. Bu gelismede öncelikle 1988’de piyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189). 
iyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189). 

Issizlik, yoksulluk gibi ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara sahip olan bu ülkeler 
için yolsuzluk, en önemli sorunlarindan biri olarak güncelligini korumaktadir (Dimov, 2003). 



Tablo: 2  2002 Rüsvet Ödeme Endeksi 
Not: 0=Yüksek Rüsvet Düzeyi 
10= Düşük Rüsvet Düzeyi 

Kaynak: Transparency International Data. 



Tablo:3 Geçis Ekonomilerinde Yolsuzluk Endeksleri 
Kaynak: Transparency International Data 


3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR

***