YOLSUZLUK VE YOLSUZLUĞUN VERGİ YAPISI ÜZERİNE ETKİLERİ BÖLÜM 2
v. Kurallar, Yasalar ve Yöntemlerde Saydamlik:
Mali saydamlik, hükümetin yapisi ve görevleri, maliye politikasi hedefleri, kamu
sektörü hesaplari ve bunlarin mali görünümü hakkinda kamuya açik olma seklinde tanimlanmaktadir (Uluslararasi Mali Standartlar, 2002: 75). Diger bir ifade ile kamu mali yönetiminde saydamlik; kamu kesimi faaliyetlerinin yapi ve fonksiyonlarinin, maliye politikasinin temel hedeflerinin, kamu kesimi hesaplarinin ve mali alanda gelecege yönelik beklentilerin kamuya açikligidir (Karakas, 2000: 19).
Mali saydamlik, 1990’larin ikinci yarisindan sonra, çok daha fazla önem
kazanmistir. Hükümetler, daha fazla saydam olmaya tesvik edilmistir. Basta yolsuzluk olmak üzere birçok soruna daha radikal ve etkin yaklasimlar daha fazla saydamlikla saglayabilir (Potter, 2002:1,3). Çünkü saydamliktan yoksunluk, yolsuzluk için genis bir zemin yaratir. Gizlilik, kamu memurlarina kendileri için rant yaratma ve kamusal düsünceyi sekillendirmede önemli bir araçtir (Stiglitz, 2002: 354).
Uluslararasi Saydamlik Örgütü (Transparency International), herhangi bir ülkede kapsamli bir mali saydamligin olmamasini yolsuzluk sorununu kilit göstergesi olarak görmektedir (Potter, 2002: 4). Mali saydamlik hükümetlerin hesap verebilirligini güçlendirebilir.
vi.i. Liderlik ve Kültürel Faktörler:
Yolsuzluga neden olan bir diger faktör, liderlerin tutumlari ve gösterdikleri
örnek olma meziyetleridir. Basta bulunan politik liderlerin, akrabalari, arkadaslari veya politik yandaslarinin olasi yolsuzluklarina göz yummalari toplum için dogru örnek olusturmaz. Sonuçta toplumda yolsuzluk artar. Yine bir bürokratik elitizm kültürünün varligi, yolsuzluk üretenler ile toplumun geri kalanlari ve kamu görevlileri için bir ayrima yol açabilir (Rijckeghem and Weder, 1997: 26).
Kamu görevlilerinin iyi egitim düzeyine sahip olmalari, yolsuzlugu düsürücü bir
faktörü olabilir. Nitekim nüfusun daha egitimli ve “kamu” ile “özel” kesim arasinda normatif ayrimin daha açik oldugu, ekonomik olarak daha gelismis ülkelerde yolsuzluk daha düsük olacaktir.
Yolsuzluk dini geleneklerle de baglantilidir. Örnegin yolsuzluk orani, protestan
gelenekli ülkelerde daha düsük olabilmektedir. Yapilan bir arastirmada yüksek protestan oranina sahip Irlanda’da yolsuzluk orani, diger Avrupa ülkelerinden hemen hemen bir puan daha düsüktür (10 puanlik ölçekte). Yine etnik olarak daha fazla bölünmüs ülkelerde yolsuzluk daha büyük ve yaygin olabilmektedir (Treisman, 2000: 405, 406, 427).
Fisman ve Gatti yaptiklari çalismalarinda, daha yüksek oranda mali
merkeziyetçilikten uzaklasan (adem-i merkeziyetçi) ülkelerde, yolsuzlugun daha düsük olabilecegi sonucuna ulasmislardir. Yine Huther ve Shah da yolsuzluk ve merkeziyetçi olmama arasinda negatif bir iliski oldugunu belirtmektedirler. Merkeziyetçi olmama ve yolsuzluk arasindaki iliski belirlenir iken dört faktöre önem verilmistir.
Bunlar;
i) Yargilar arasi rekabet,
ii) Denetim ve dogrudan sorumluluk,
iii) Karar alma gücünün dagilmasi,
iv) Bürokratlarin niteliginden oluşmaktadırlar.
Ancak belirtmek gerekir ki,
Huther ve Shah sadece merkeziyetçilikten uzaklasma ve yolsuzluk arasinda kosulsuz karsilikli korelasyona bakmaktadirlar. Oysa her iki degiskenle yüksek oranda korelasyona sahip olabilecek birçok baska faktör bulunmaktadir (Fisman and Gatti, 2002: 325-328).
vii. Ekonomik Kararlar:
Devletler ekonomiye ne kadar fazla müdahale ederlerse, düzenlemeler ve kaynak dagiliminda ihtiyari uygulamalara zemin yaratilmasi olasiligi da o kadar fazla olur. Döviz kontrolleri kadar, mal ve hizmet sunmada devlet monopollerinin varligi bürokratlara kitligin yarattigi ranti elde etme gücü verir. Ayrica ekonomideki rekabetin derecesi ve sanayi politikalari, yolsuzluk üzerinde önemli bir etkiye sahiptirler (Rijckeghem and Weder, 1997: 25).
ix. Sosyal Çevre:
Sosyal çevre yolsuzluga yönelik bireysel tutumlar üzerinde güçlü bir etkiye
sahiptir. Bireylerin yolsuzluga karsi tutumlari, onlarin kamu idareleri ile olan iliskileri kadar birbirleriyle olan etkilesimin derecesine de baglidir. Diger faktörler sabitken (ceteris paribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir.
Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir.
Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7). aribus), nispi olarak yolsuzluga daha az karsi çikan insanlarin bulundugu bölgelerde yasayan bireyler, yolsuzluga karsi daha iliman ve daha affedici olacaklardir. Bu durum sosyal etkilerin isigindaki teorik model öngörüleriyle de teyit edilmektedir. Örnegin yolsuzluk ne kadar yaygin olursa, yolsuzluk için bireysel tesvik o kadar yüksek olacaktir.
Çünkü cezalandirmadan kurtulmak kadar, yolsuzluk yapabilecek devlet görevlilerini bulmak da o kadar kolay olacaktir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 3, 7).
B.YOLSUZLUGUN ETKİLERİ VE DÜZEYİ
Genel olarak bir ülke’deki yolsuzluk düzeyini etkileyen üç temel etken vardir.
Bunlar (Carvajal, 1999: 340):
1) Yolsuzluk Faaliyetlerinde Söz konusu olan kaynakların miktarı.
2) Yolsuzluğun sıklığı.
3) Içerdiği kişilerin sayısı.
Yolsuzluga karisan kisilerin sayisi, arz ve talep etkilerini göstermektedir. Arz
etkisi, yolsuzluga karisan memurlarin sayisi ne kadar yüksek olursa, yolsuzluk yapmanin kamu memurlari için o kadar tesvik edici olmasini ifade eder. Yolsuzluga karisan memurlarin sayisinin artmasina paralel olarak bunlarin yakalanmasinin kolaylasmasi ise, talep etkisi olarak ifade edilmektedir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 4).
Ayni zamanda yolsuzlugun ekonomik, mali, sosyal ve siyasal olmak üzere bazi
etkileri bulunmaktadir. Ancak yolsuzlugun “net etkisini” hesaplamak olasi degildir (Cingi, 1994: 13). Asagida bu etkiler özetlenmektedir.
1.Ekonomik veMali Etkiler
Yolsuzlugun ekonomik ve mali etkileri konusunda farkli görüsler bulunmaktadir.
-Yolsuzlugun büyüme üzerinde olumlu etkisinin oldugu görüsü, 1990’larin ortalarina kadar yaygin bir görüs olmustur. Bu görüs su tezlere dayanmaktadir: Bireylere “Hizli para (Speed money)” akisi saglayarak gecikmelere yol açan bürokrasiden kaçinma olanagi verebilir (Mauro, 1995: 681). Diger bir ifadeyle yolsuzluk sayesinde zaman kullaniminda etkinlik saglanabilir. Buna göre, zamanlari degerli olanlar bürokratik engelleri kaldirmak için en yüksek rüsveti ödeyerek zamandan tasarruf saglayabilirler. Bu baglamda yolsuzlugun “ekonomik mekanizmayi yaglandirdigi (hizlandirdigi)” veya “ekonominin
tekerleklerini yaglandirdigi” ve genelde ekonomik menfaatler ve yatirimlara yönelik kati engelleri kaldirarak ekonomileri daha etken kildigi görüsü ileri sürülmekteydi. Bruce Lloyd rüsvet sayesinde bürokratik kirtasiyeciligin by-pass edilerek ekonomik kalkinmanin hizlandirilabilecegini belirtmistir (Cingi, 1994: 4). Yolsuzluk yatirimlari optimal kullanima yöneltebilmektedir. Çünkü en etkin yatirimcilar en yüksek rüsveti ödeyebilirler.
Ayrica yolsuzluk, hükümetlere kamu görevlilerinin ücretlerini düsük düzeyde tutma olanagi vermektedir.
Ayrica yolsuzluk, hükümetlere kamu görevlilerinin ücretlerini düsük düzeyde tutma olanagi vermektedir.
-Bazi arastirmacilar ise, yaygin bir yolsuzluga karsi çikmakla birlikte minimal miktarda yolsuzlugun, hükümetlerin kati yükümlülüklerini kaldirdigi için etkili olabilecegini belirtmislerdir (Beck and Maher, 1986).
-Bazi politik bilimciler, yolsuzlugun optimal düzeyinin pozitif oldugunu belirtmelerine ragmen, yolsuzlugun kalkinma için zararli oldugunu ifade etmektedirler. Bu görüs özellikle ampirik çalismalarla desteklenmistir (Gould and Amaro-Reyes, 1983).
Günümüzde yolsuzlugun büyüme üzerinde olumsuz etkileri oldugu genel kabul
görmektedir. Bu görüs çerçevesinde yolsuzluk sosyal bir patoloji olarak kabul
edilmektedir. Yolsuzluk kanserin bir biyolojik organizmanin yasamasi üzerinde yarattigi etkilere benzer sekilde ülke kalkinmasini etkiler denilmektedir (Carvajal, 1999: 335).
Yolsuzluk yatirimlarin düzeyini azaltir ve ekonomik büyümeyi düsürür. A. Shleifer ve R. Vishny yaptiklari ortak çalismalarinda artan yolsuzlugun yatirim olanagini darattigini belirtmektedirler (Shleifer and. Vishny, 1993). Yatirimlar ve yolsuzluk arasindaki bu negatif iliski hem istatiksel hem de ekonomik anlamda önemlidir. Örnegin Bangledes için yapilan bir arastirmaya göre, bu ülke bürokrasisinin dürüstlügü ve etkinligi Uruguay’daki düzeye ulastirabilseydi, ülkede yatirim orani hemen hemen % 5 puan ve yillik GSYIH büyüme orani % 1.5 yükseltilebilirdi seklinde bir yorum yapilmaktadir (Mauro, 1995: 683).
Yolsuzluk ayni zamanda kamu kaynaklarinin büyümeyi artirici yatirimlara
kanalize edilmesini önler. Daha yüksek rüsvetler, verimli yatirimlar üzerindeki kârliligi düsürür (Bardhan, 1997: 1328). Yolsuzluk olgusunun ekonomik sonucu, daha az yatirim ve beseri sermaye birikimi oraninda düsme ve kaynak dagiliminin bozulmasi olusturur.
Yolsuzluk kamu gelirlerini düsürür ve harcamalarini arttirir. Bunun sonucu
büyük mali açiklardir. Yolsuzluk hükümetler için saglikli bir maliye politikasi izlemeyi zorlastirir. Asya Kalkinma Bankasinin verilerine göre, yolsuzluk devletin ürettigi kamusal mal ve hizmetlerin maliyetlerini % 20-100 oraninda artirarak, vergi gelirlerinin % 50’si kadar devlete yük getirmekte ve bir ülkenin dis borçlarin daha fazla artmasina neden olmaktadir (Rooke, 1999: 4).
2. Sosyal Etkiler
Yolsuzlugun gelir esitsizligini artirmasi olasidir. Çünkü yolsuzluk bundan
yararlanan bireylere, toplumun geri kalan kismina maliyet yükleme pahasina bir takim avantajlar saglayarak daha iyi durumda olmalarina izin verir. Özellikle dikey degisme yaratan yolsuzluk gelir dagilimini büyük ölçüde degistirir (Carvajal, 1999: 336-337). Devlete ve kurumlara olan güven sarsilir. Sosyal sermayeyi asindirarak özellikle nitelikli isgücünün mobilitesini arttirir.
3. Siyasal Etkiler
Yolsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun
sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22).
Yolsuzluk ülke yönetimine zarar verip, siyasal sürecin mesrulugunun
sorgulanmasina neden olabilir. Yolsuzluk gerek siyasi partilerin gerekse bürokratlarin dogru karar vermelerini engelleyebilir. Basta yatirimlar olmak üzere birçok alanda yanlis kararlar alinmasina yol açabilir. Özellikle yolsuzlugun siyasiler tarafindan bir oy alipverme araci olarak görülmesi, bürokrasiyi siyasi partilere esir hale getirir (1998 Laurentian Seminar: 21-22).
C.YOLSUZLUĞUN BOYUTLARI
Yolsuzluk sorunu son yillarda akademik çevreler ve politikacilar yaptigi
tartismalarda genis yer vermelerine ragmen, mikroekonomik düzeyde yolsuzlugu belirleyecek dökümanlara ulasilamamaktadir (Gatti, Paternostro and Rigolini, 2003: 14). Çünkü yolsuzlugu dogrudan ölçmek olasi degildir. Ancak bazi verilere, anketlere dayali olarak “yolsuzluk algilama endeksi (corruption perception index)” aracigiyla ölçüm yapilabilmektedir. Yolsuzluk algilama endekslerinde bilgilendirilmis,genel kamu ve ülke analistleri, isadamlarindan olusan gözlemciler ülkeleri 0’dan (yolsuzluk düzeyi en yüksek olan) 10’a (en düsük yolsuzluk düzeyine sahip olan) kadar siralamaktadirlar (Transparency International). Bu endekslerde (Tablo:1,2 ve 3’de) yer alan yolsuzluk
belirli bir etkene bagli yolsuzluk düzeyini degil, genel durumu göstermektedir.
Tablo:1’de çesitli ülkeler açisindan yolsuzluk düzeyi (yolsuzluk algilama endeksi) verilmektedir. Yolsuzluk düzeyi gelismekte olan ülkeler ve azgelismis ülkelerde daha yüksek oldugu görülmektedir.
Özellikle Afrika ülkelerinde yolsuzluk temel ekonomik ve sosyal bir sorun olarak
görülmektedir. Örnegin Fas’da yapilan arastirmalarda yolsuzluk % 87’lik bir oranla ülkenin en önemli sorunlarindan biri olarak tanimlanmaktadir. Sirketlerin % 94’nün yolsuzluga karismasi, özel sektörün gelismesinde önemli bir engel olarak kabul edilmektedir. Ayrica bu ülkelerde yolsuzlugun son yillarda daha fazla arttigi gözlenmektedir (Wolkers, 2003: 269). Ülkemizde de yolsuzluk düzeyi oldukça yüksektir. Nitekim Türkiye yolsuzlukta 1996’da 52 ülke içinde 33. siradayken 2000’de 90 ülke içinde 50’ci, 2002’de 102 ülke içinde 64’cü sirada bulunmaktadir.
Yolsuzluk düzeyini ülkeler açisindan degerlendirmeye yardimci olacak bir baska
gösterge de rüsvet ödemeleridir. Çünkü rüsvet, yolsuzlugun en önemli göstergelerinden biridir. Tablo: 2 ‘de ihracatta lider konumunda olan ülkelerdeki rüsvet ödemeleri verilmektedir. Rusya ve Çin rüsvet ödemelerinde en yüksek oranli ülkeler iken, Avustralya ve Isveç en düsük düzeyde rüsvetin oldugu ülkeleri olusturmaktadirlar.
Tablo:1
Çesitli Ülkelerde Yolsuzluk Düzeyi Ülke 1996 Siralama 2000 Siralama 2002 Siralama
Not: 0=En Yüksek Yolsuzluk 10=En Düsük Yolsuzluk
Kaynak: Transparency International Data
Geçis ekonomileri arasinda yer alan Rusya ve Çin’de yolsuzluk düzeyinin diger
geçis ekonomileriyle karsilastirildiginda da oldukça yüksek oldugu görülmektedir
(Tablo:3). Geçis ekonomileri, 1980 sonrasi dönem itibariyle incelendiginde Macaristanin en dikkat çeken ülke oldugu gözlenmektedir. 1990’li yillarda bu ülkede yolsuzluk, 1980’lere göre önemli ölçüde düsme göstermistir. Bu gelismede öncelikle 1988’de piyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189).
iyasanin yabanci dogrudan yatirimlara açilmasinin büyük katkisi olmustur (Goarha, 2000: 1189).
Issizlik, yoksulluk gibi ciddi ekonomik ve sosyal sorunlara sahip olan bu ülkeler
için yolsuzluk, en önemli sorunlarindan biri olarak güncelligini korumaktadir (Dimov, 2003).
Tablo: 2 2002 Rüsvet Ödeme Endeksi
Not: 0=Yüksek Rüsvet Düzeyi
10= Düşük Rüsvet Düzeyi
Kaynak: Transparency International Data.
Tablo:3 Geçis Ekonomilerinde Yolsuzluk Endeksleri
Kaynak: Transparency International Data
3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder