Don Kişot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Don Kişot etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Ekim 2016 Perşembe

Obama’yı Don Kişot Sananlar





Obama’yı Don Kişot Sananlar,






EROL MANİSALI
08 Kasım 2008 Cumartesi


Obama’nın başkanlığı Amerika, dünya ve Türkiye’de ne gibi sonuçlar doğuracak?

- ABD’nin dış politikasında “yumuşama ve esneklik” gelebilir mi?

- Amerika iç politikasında sosyalleşebilir mi?

- ABD’nin BOP uygulamaları ve buna bağlı Türkiye politikaları değişebilir mi?

Bu öngörüleri yapanlar her şeyden önce, Obama’nın kimliğinden çok Demokratların ve Cumhuriyetçilerin koşullanmalarını göz önüne almalılar. Bunun yanına “her iki partinin de Amerikan kapitalizminin ikiz kardeşleri oldukları gerçeğini” yerleştirmeliler.

Cumhuriyetçiler ve Demokratlar arasındaki farklar dış politikada değil “içerdedir”. Bu da esaslı bir fark değildir, popüler deyimle,“marjinal nitelikte” değişikliktir.

İçerdeki kimi sosyal uygulama farkları dışında büyük değişiklik beklemek doğru olmaz. Ancak Obama’nın psikolojik olarak dünya kamuoyunda bir makyaj operasyonu yapacağını kabul edelim.

Bush gibi ilkel, saldırgan ve faşist kimlikli bir başkandan sonra Obama’nın siyah, zeki ve olağanüstü konuşma yeteneği ile psikolojik savaşı kazanacağı kesindir. Amerika yine eski Amerika olacaktır ama, ambalajı olağanüstü bir biçimde değiştirilmiş olarak…

- Soğuk Savaş sonrasında Clinton’ın, “Amerika’nın en önemli Ortadoğu planlarını başlattığını unutmayalım”. Güleç yüzlü ve sempatik davranışlarının arkasında, vahşi kapitalizmin keskin dişleri var gücü ile çalıştı.

- ABD’yi “dev şirketler oligarşisi” yönetir. Öndeki stratejistler, yazarlar, profesörler oligarşinin belirlediği politikaların pazarlanmasını ve ön hazırlıklarını yaparlar. Onlar, “vücuda göre elbise diken terzilere benzer”. “Vücut elbiselerin değil, elbiseler vücudun biçimini alır”.

Obama dünyada “değişik bir Amerika vitrini” sergileyecektir. Latin Amerika’dan sıcak ve coşkulu sesler daha şimdiden gelmeye başladı. Siyah Afrika’da “duygusal söylevler” sık sık görülecektir.

Ortadoğu’yu etkiler mi?

-Obama’nın İran ve Suriye ile “görüşmelerden yana tavrı”;

-Afganistan ve Irak konusunda, “Bush saldırganlığına karşı” yumuşak duruşu Amerika’nın uygulamalarına gerçekten yansıyabilecek mi?

Siyah derili bir başkan yüzünden Amerika’nın Ortadoğu’daki sömürgeci politikalarının değişebileceğini düşünmek “Batı kapitalizmini, fazla hafife almak olur”.

Diğer bir deyişle, Amerikan kapitalizmini başkanlar değil kapitalizmin oligarşisi yönetir. Buna dış politika da dahildir. W.W.Bush, Clinton, G.W.Bush hattına baktığımızda, arada bir “Demokrat’ın” gelişi ana çizgiyi değiştirmemiştir. Amerika’nın Soğuk Savaş sonrasında artan küresel saldırganlığı aksamadan sürmüştür.

Obama da bu hattın bir parçası olmak zorundadır. Zaten “ona seçtirilen” yardımcısı Biden, bu çizginin değişmeyeceğinin en önemli göstergesidir.

BOP’ta bazı yumuşama sinyalleri görülebilir. Obama’nın sırtına eklenen Amerika’daki büyük ekonomik bunalım ve çöküntü BOP’u fiilen etkileyecektir. Amerika’nın “asılma ve dayatma gücü” büyük yara aldı.

Obama ekonomik krizin yarattığı bu zorunluluğu, “sanki kendi yumuşama tercihiymiş gibi” kullanıp pazarlayacaktır.

Ya Türkiye açısından?

Çoğunluk, Ermeni ve Güneydoğu sorunlarında Obama’nın Bush’tan çok farklı olarak Türkiye’yi zorlayacağına inanıyor. Ben buna katılmıyorum. Bush döneminde “örtülü dayatmalar ve çifte standartlar” işin en tehlikeli yanını zaten oluşturuyordu. Washington Ermenistan, Güneydoğu ve Kıbrıs konularında istediklerini Ankara’dan (AKP’den) bir bir koparırken Türkiye’ye destek veren sahte bir görüntü sergiledi.

-Kuzey Irak konusunda dış talepler tek tek yerine getirildi.

-Gül Ermenistan’a giderek, “adeta, onların taleplerini meşrulaştırdı”.

-Kıbrıs konusunda ABD’nin (ve AB) bir dediği iki edilmedi.

Yardımcısı Biden, Obama’nın kulağını çekip bunları anlatmayacak mı? O da yetmezse Brown Londra’dan Washington’a uçup acemi çaylağa haddini bildirecektir.

Sonuç olarak Obama ABD’nin ambalajını düzelten bir figür olacaktır. Kazara çizmeyi aşmaya kalkarsa o koltukta zaten fazla kalamaz. Amerikan (ve Batı) kapitalizmi buna izin vermez, hele karşılarında dev adımlarla gelen Çin ve Hindistan varken.

Yakın tarih bunu kanıtlamıyor mu, ne değişti ki?

www.istanbul.edu.tr/iktisat/emanisali

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/20668/Obama__8217_yi_Don_Kisot_Sananlar_.html