Doğu Akdenizde Yetki Alanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğu Akdenizde Yetki Alanları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mart 2021 Pazar

DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ YETKİ ALANLARININ PAYLAŞILMASI SORUNU VE TÜRKİYE BÖLÜM 1

DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ YETKİ ALANLARININ PAYLAŞILMASI SORUNU VE TÜRKİYE BÖLÜM 1
 
Doğu Akdenizde Yetki Alanları, Paylaşılması, Sorunu, Türkiye, Cihat YAYCI, Doğu Akdeniz, Kıbrıs, ilgili kıyıdaş, deniz yetki alanlarının, sınırlandırılması, Münhasır Ekonomik Bölge MEB, Enerji, Münbit hilal yayı, İsrail, Lübnan, Suriye, Türkiye, Irak, İran,


Dr. Cihat YAYCI∗ 
∗ Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı. 

Özet: 

Bu makalede Doğu Akdeniz’in tarihsel, stratejik ve ekonomik değeri ile Kıbrıs’ın önemine istinaden deniz yetki alanlarının paylaşımında Türkiye dâhil kıyıdaş devletlerin takındıkları tutuma ilişkin tespitler yapılmıştır. 

Bu tespitler ışığında Türkiye’nin hak ve menfaat kaybına uğramaması maksadıyla bir takım hukuki ve teknik önerilerde bulunulmuştur. 

Uluslararası hukuk çerçevesinde Türkiye’nin sadece Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) ve Suriye ile değil, Libya, İsrail ve hatta Lübnan ile de karşılıklı kıyıları bulunduğu ve Türkiye’nin bu devletlerle de deniz yetki alanı paylaşımı antlaşmaları akdedebileceği hususu tespit ve önerilerin esasını oluşturmaktadır. Bu durumda Türkiye’nin, uluslararası hukuka uygun hak ve menfaatleri doğrultusunda Doğu Akdeniz’de yeni bir deniz yetki alanları haritasını ortaya koyması mümkün olabilecektir. 

1. DOĞU AKDENİZ’İN ÖNEMİ 

1.1. Coğrafi Sınırları 

     Bugün Doğu Akdeniz’in, Tunus’daki Bon Burnu ile İtalya’ya bağlı Sicilya Adası’nın batıya uzanan ucundaki Lilibeo Burnu arasında çizilen hattın doğusundaki bölgeyi ifade ettiği konusunda genel bir mutabakat vardır. Bu tanımlamaya istinaden Doğu Akdeniz; İtalya, Slovenya, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Karadağ, Arnavutluk, Yunanistan, Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Filistin, Mısır, Libya ve Tunus kıyıları ile çevrilidir.1 

Münbit hilal yayı, İsrail, Lübnan, Suriye, Türkiye, Irak, İran sınırları içinde kalan Güney Doğu Torosların güneyinde Zağros Dağları’nın batısında Basra Körfezi’nin kuzeyinde kalan verimli topraklara sahip hilal şeklindeki bölge. 

1.2. Tarihi Önemi 

Tarihin değişik safhalarında büyük savaşlara sahne olmuş olan Doğu Akdeniz aslında birçok tarihçi ve yazarın “Verimli Hilal” dedikleri bölgede yer alır.2 Gerçekten de Mısır, Mezopotamya ve Anadolu, Dünya’nın en verimli topraklarına sahiptir. Tarih boyunca oluşan uygarlıkların ilk hedefi, bu bölgelere hâkim olmaktı. Böylece, kara ve deniz yoluyla dünya ticareti kontrol altına alınabilmekteydi. 

Bu yüzden oluşan insan hareketleri, Doğu Akdeniz’i tarihin her döneminde Dünya’nın en önemli ve kalabalık merkezlerinden biri haline getirmiştir.3 
Tarihin her döneminde Akdeniz’e hâkimiyet, imparatorlukların ve devletlerin ilk hedefini oluşturmuştur. Büyük İskender’in kurduğu İmparatorluk ile Doğu Roma-Bizans İmparatorluğu’nun ağırlık merkezi Doğu Akdeniz’di.4 Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu, İslamiyet’in doğuşuna kadar bölgenin hâkimiyetini elinde tutmuştur. Zira Antik Roma’da Akdeniz için “Bizim Deniz” anlamına gelen,5 Latince “Mare Nostrum” ifadesi kullanılırdı.6 

VII. Yüzyılda Emevilerin kuruluşundan itibaren Müslümanlar da, süratle denizciliğe önem vermeye başlamışlar ve ardından da kuzey sahillerinden bazıları hariç Akdeniz’e asırlarca hükmetmişlerdir. Ancak XII. ve XIII. Yüzyıllardaki Haçlı Seferleri, donanma faaliyetlerinin uzun süre aksamasına sebep olmuştur. XII. ve XIII. Yüzyıllarda Mısır, Suriye ve Türk Memlûkları, Akdeniz’in doğusunda, yine de mevzii bir kudrette deniz gücüne sahiptiler. XV. Yüzyılın sonlarından itibaren bir deniz imparatorluğu olarak gelişmeye başlayan Osmanlılar, deniz hâkimiyet 
teorisinin temelini oluşturan ünlü Türk Amirali Barbaros Hayreddin Paşa’nın “Denizlere hâkim olan cihana hâkim olur” özdeyişini hayata geçirerek denizci bir millet olma yolunda ilerlemiştir.7 Tahta geçen her Osmanlı Padişahı Akdeniz’e büyük önem vermiştir. Verilen bu öneme istinaden nihayet XVI. Yüzyılda, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Osmanlılar, Akdeniz’in neredeyse tamamına egemen olmuştur. Osmanlı Donanması, XVI. Yüzyıldan XVII. Yüzyıl ortalarına kadar Karadeniz ile Akdeniz’in hâkimiolarakdenizlerde seyretmiştir.8 

XVII. Yüzyılda Venedikli ler, Osmanlı Donanmasının çağa ayak uyduramamasından istifade ederek,9 Doğu Akdeniz’de tekrar üstünlük sağlamışlarsa da Osmanlı Donanmasında çağın modernizasyonu sağlanıp kalyon devri başlatılınca,10 Akdeniz’de yarım asır süren Venedik üstünlüğü tekrar son bulmuştur.11
Doğu Akdeniz’de Osmanlı Devleti’nin üstünlüğü XIX. Yüzyıl ortalarına kadar devametmiştir. Aslında Osmanlı Devleti’nin denize ve denizciliğe verdiği önemin 
azalması ölçüsünde sınırlarının küçüldüğü ve yüzlerce yıl sonra başladığı yere, Anadolu kıyılarına çekilmek zorunda kaldığı ifade edilebilir.12

1.3.Günümüz de Doğu Akdeniz’in Stratejik Açıdan Önemi

Akdeniz; Kıbrıs, Sicilya, Malta Adalarına, Doğu Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu birleştiren Süveyş Kanalı’na sahip olması ve dünya petrolünün yarıdan fazlasını ihtiva eden Ortadoğu ve komşu bölgelerini kontrol altında tutması nedeni ile hem bu bölgede bulunan devletlerin,hem de diğerlerinin ilgisini çekmektedir. Doğu Akdeniz ise, genel coğrafi konumu itibariyle Dünya’nın doğusu ile batısını birbirine bağlayan ticaret yolu üzerinde bulunmaktadır. Zira Doğu Akdeniz, Türkiye ve Suriye üzerinden Mezopotamya ve Yakın doğu’ya, Süveyş Kanalı ile de Arap Yarımadası’na ve Basra Körfezi’ne ulaşmaktadır. Kıyısı olan devletler ile Avrupa, Güneydoğu Asya ve Afrika ülkelerine yapılan deniz ticaretinin düğüm noktası olan Doğu Akdeniz’in önemi, Süveyş Kanalı’nın açılması sayesinde Avrupa-Uzak doğu hattı, Ümit Burnu’ndan geçen yola göre 7.000 deniz mili kısalmış 
olmasıyla daha da artırmıştır.

Adalar açısından bakıldığında Sicilya, Malta, Messina, Meis ve Kıbrıs Doğu Akdeniz’in önemli adalarını teşkil etmekte ise de, Doğu Akdeniz’in jeopolitik ve jeostratejik açıdan en önemli adasının Kıbrıs olduğunu söylemek mümkündür. 

Zira Kıbrıs, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’in kontrol edilmesindeki işlevinden dolayı ilgi odağıdır. Adanın stratejik değeri, özellikle deniz ticaret yolları ile başlıca hava yollarından biri üzerinde bulunması ile artmakta ve menfaat çatışmalarına sahne olmaktadır. Ada, bütün Ortadoğu ülkelerini kontrolünde bulunduran “sabit bir uçak gemisi” gibidir.13 Türkiye, Suriye, Lübnan, İsrail, Ürdün tamamen, Irak ve Mısır ise kısmen bu geminin menzilindedir. Ortadoğu Bölgesinin kalbi, İskenderun-Basra-Süveyş üçgenidir. Kıbrıs, coğrafi mevki itibariyle bu üçgenin iki köşesi olan İskenderun ve Süveyş’i kontrol altında bulundurmaktadır. Ortadoğu’da hâkimiyet kurmak iddiasında olan devletler için Kıbrıs Adası, Ortadoğu’ya giriş anahtarı dır.14 
   Tarihin ilk çağlarından beri ister deniz hâkimiyet teorisi,15 ister kara hâkimiyet teorisi olsun,16 Asya-Avrupa-Afrika hatta Asya-Pasifik bölgesinde etkin olmak isteyen güçler, öncelikle bu hedeflerine ulaşmak için Doğu Akdeniz Havzası’na hâkim olma ve bu alanı kontrol altında bulundurma ihtiyacını hissetmiştir. 

Deniz Hâkimiyet Teorisi Amerikalı Amiral Alfred Mahan dünya hâkimiyetinin anahtarının denizler olduğu görüşünü savunmuştur. Mahan'a göre denizler büyük bir üstünlük aracıdır ve kuvvetli bir deniz gücüyle dünya hâkimiyeti sağlanabilir. 
İngiliz, H. Mackinder; 1904'te Tarihin Coğrafi esasları isimli bir eser yazarak burada “kara hâkimiyeti” ile ilgili görüşlerini ileri sürmüştür. 

İngiliz jeopolitik bilimci Mackinder, teorisini 3 temel üzerine inşa eder: Doğu Avrupa'ya hâkim olan merkez bölgesini kontrol eder. 
Merkez bölgesine hâkim olan dünya adasını kontrol eder. Dünya adasını kontrol eden dünyayı kontrol eder. Mackinder siyasi başarılar adına fiziki imkânlara büyük önem vermiştir. Mackinder'e göre dünya hâkimiyeti halen merkez bölgesine hâkim olan Rusya'nın olabilir. Başarılı olabilecek bir harp için Mackinder Fransa'yı başlangıç, İngiltere'yi hava meydanı, ABD ve Kanada'yı insan, endüstri ve kaynak gücü olarak görmekte ve hâkimiyet adına bu güçlerin birleşmesini zorunlu görmektedir. 

Doğu Akdeniz Havzası’nda yaşayan topluluklardan, bahse konu bölgelere hâkim olma arzusu ve/veya imkân-kabiliyetine sahip olmayan ülke ve toplulukların ise bu mücadelenin dışında kalma lüksü mevcut değildir. Mücadeleye, hâkim olma isteğiyle olmasa bile bir başka gücün iradesiyle zorlanmaları kaçınılmazdır. Öte yandan küresel güçler doğrudan kendi ihtiyaçları için olmadığı durumlarda bile kaynakların diğerleri tarafından kullanılmasını engelleyebilmektedir. Böylece muhtemel rakiplerinin gelişimini önleme amacıyla Doğu Akdeniz Havzası’nda ulaşım, enerji kaynağı ve askeri bağlamda kendi lehine, rakiplerinin ise aleyhine olacak düzenlemeler tatbik etmeye çalışmaktadır. 

Zira tarihsel süreçte küresel ve bölgesel güçler, hem kendi menfaat ve güvenliklerini uzak mesafelerden koruma, hem de diğer devletleri tehdit 
ve baskı altında tutma gayreti ile Doğu Akdeniz’e yerleşme ve Doğu Akdeniz’i denetim altında tutma çabasında olmuştur. Esasen Ortadoğu’nun kontrol edilmesi, gerektiğinde müdahale imkânının elde bulundurulması, Kuzey Afrika’nın benzer şekilde kontrol altında tutulması, Rusya’nın güneye inme ve batılı güçlerin Rusya’yı engelleme çabası Doğu Akdeniz’i askeri bir mücadele alanı haline getirmiştir. 
Nitekim; bu nedenle Osmanlı Devleti Rodos, Girit ve Kıbrıs’ı elde bulundurmaya ciddi gayret sarf etmiştir. Günümüzde ise; 

- İngiltere’nin terk etmiş gibi görünse de Kıbrıs’ta üsler aracılığıyla halen mevcudiyeti ve Körfez Krizi sırasında Kıbrıs’taki bu üslerini kullanmış olması,17 
- ABD’nin bölgedeki kimi fiziki ileri üslerine (İncirlik/Adana, Suda/Girit, Gaeta/İtalya vb.) ilave olarak uçak gemisi gruplarını Akdeniz’de dolaştırması, 
- Rusya’nın hemen her dönemde Doğu Akdeniz Havzası’nda üs edinme gayretleri (şimdilerde Tartus),18 
- Fransa’nın 1 Mart 2007’de Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile Baf kentinde bulunan “Andreas Papandreu Hava Üssü”nün kullanımını da içeren bir askeri işbirliği antlaşması imzalaması bu çabalara birer örnektir.19 

Aslında Doğu Akdeniz ve Kıbrıs, sadece bölgesel ve küresel üstünlük sağlama mücadelesi açısından değil, barış ve istikrara katkı sağlanması açısından da önemli bir coğrafyadır. 20 Bölgenin, Ortadoğu’da ortaya çıkmış kriz, gerginlik ve çatışmalarda insani ve askeri açıdan etkin roller oynadığı bilinmektedir. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri, 1980’li yılların ilk yarısında Lübnan’da yaşanan kanlı olaylar sırasında, bu ülkedeki vatandaşlarını Kıbrıs Adası üzerinden tahliye edebilmiştir. Bu örnekler, Doğu Akdeniz’in Ortadoğu’ya hâkimiyet ve istikrarda ne kadar önemli rol oynadığının bir göstergesidir. 

Diğer yandan, Doğu Akdeniz’in önemi artarak sürmektedir. Bu önem ulaştırma ve enerji boyutlarında zemin bulmaktadır. Akdeniz’de yılda ortalama 220.000’den fazla gemi seyir halinde bulunmakta, dünya denizlerinin sadece % 1’ini kapsayan bir deniz alanı olmasına rağmen dünya deniz trafiğinin 1/3’ü Akdeniz’de gerçekleşmektedir. 21 
Atlas Okyanusu ile Akdeniz’i bağlayan Cebelitarık Boğazı ise her gün 170’den fazla gemiye geçiş imkânı sağlamaktadır. Bu sayı Hint Okyanusu ve Kızıl Deniz ile Akdeniz’i bağlayan Süveyş Kanalında ortalama 49,22 Akdeniz ve Karadeniz’i birbirine bağlayan Türk Boğazlarında (İstanbul Boğazı ve Çanakkale Boğazı) ise yaklaşık 150’dir. Türk Boğazları’nda bu rakamın 2001 yılında 65 olması söz 
konusu hareketliliğin logaritmik şekilde artma eğiliminde olduğunu göstermekte dir. 23
Akdeniz ve Karadeniz’i birbirine bağlayan Türk Boğazların dan 2009 yılında 49.453 adet, 2010 yılında ise 51.422 adet gemi geçmiştir.24
Öte yandan 2010 yılında Türkiye’de; 5.8 milyon adet konteynır, 101 milyon ton kuru yük, 1.5 milyon adet araç hareketi gerçekleşmiştir.
Türk limanlarının  indirme-bindirme kapasitesi ise 200 milyon tona erişmiştir.
Bu rakamın mevcut ihtiyaçlar göz önüne alınarak 4 yılda 400 milyon tona çıkarılması hedeflenmektedir. 25 Söz konusu hareketliliğin yaklaşık 
%32’si Doğu Akdeniz limanları üzerinden gerçekleşmiştir. 26 
Ayrıca, Marmara ve Karadeniz liman kapasiteleri de Ege ve Akdeniz’deki trafik yoğunluğunu artırmaktadır. Bu verilere göre, Akdeniz’de Türkiye’ye yönelik 
deniz trafiğinin sekteye uğraması, dış alım / satımı ve akaryakıt sevkiyatı nı sadece ulusal boyutta değil, uluslararası ve küresel boyutta önemli ölçüde etkileyecektir. 27
Tüm bu veriler; Doğu Akdeniz’in, daha önce de belirtildiği üzere Cebelitarık, Süveyş ve Karadeniz üzerinden işleyen denizticaretini kontrol edebilen önemli  
bir coğrafya olduğunu ve üzerinde yer alan deniz trafik hatlarının dünya ticareti için hayati önemi haiz olduğunu açıkça teyit etmektedir. 
  Sadece Süveyş Kanalı’ndan, 105 farklı ülkeden yıllık ortalama 18.000 gemi geçtiğine dair verilere bakıldığında dahi sözkonusu ticaretin korunması ve / veya  
engellenmesinin ticari olduğu kadar askeri öneminin de bulunduğu kolayca anlaşılacaktır.28
    Enerji açısından ele alındığında bu bölge, Ortadoğu ve Hazar Bölgesi enerji merkezleri ile buralardaki boru hatlarını da kontrolünde bulundurmaktadır. 13 Temmuz 2006 tarihinde Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının devreye girmesi ile beraber, Hazar Denizi’nin doğusundaki ülkeler için önemli bir ithalat ve ihracat kapısı durumuna gelmiş olan İskenderun Körfezi, Doğu Akdeniz’i tamamıyla etkisine almıştır. BTC ve Kerkük-Yumurtalık hattına Samsun-Ceyhan hattı da ilave edildiğinde, 29 Doğu Akdeniz Bölgesi’ne Türkiye çıkışlı petrol 
miktarı 170 milyon tona başka bir ifade ile dünyanın 2010 yılında tüketmiş olduğu petrolün % 7’sine ulaşacaktır. 30 

Bu veriler de dikkate alınırsa Doğu Akdeniz, gerek bu coğrafyaya ve gerekse bu coğrafyadan Batı’ya yönelik hem enerji hem de ticari emtianın ithalat ve ihracatının geçiş ve ulaşım güzergâhının önemli bir parçasını teşkil etmektedir.31 
Ayrıca, silah ve askeri maksatla kullanılabilecek diğer malzeme akışının kontrol altında bulundurulması, kitle imha silahları ve benzeri materyalin yayılmasının önlenmesinin askeri anlamda önemi bu havzada kendini daha çok hissettirmekte dir. Nitekim NATO, bu amaçlara hizmet etmesi maksadıyla bölgede “Etkin Çaba Harekâtı’nı” sürdürmektedir.32 
Ayrıca, Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattının Temmuz 2006 ayından itibaren faaliyete geçmesinden sonra dünya deniz ticaretinin önemli odak noktalarından biri haline gelen Doğu Akdeniz’deki deniz ulaştırma hatlarının korunması ve enerji güvenliğinin sağlanması diğer bir önemli konudur. 

Bu nedenle Türk Deniz Kuvvetleri de, bölgede enerji başta olmak üzere, deniz ulaştırma hatlarının güvenliğini ve açık tutulmasını sağlamak maksadıyla bir takım faaliyetlerde bulunmaktadır. 2004 yılından itibaren NATO’nun Etkin Çaba Harekâtı ile bağlantılı olarak icra ettiği “Akdeniz Kalkanı Harekâtı” bölgedeki muhtemel risk ve tehdit unsurlarına ve yasa dışı faaliyetlere karşı caydırıcılık sağlanması açısından önem arz etmektedir. NATO’nun Ekim 2006 ayındaki Riga Zirvesi sonunda yayımlanan bildiride, “enerji güvenliğinin sağlanmasının önemini ve bu 
konudaki milli ve uluslararası girişimlerin desteklenmesini vurgulayan“ ifadenin yer alması, Türkiye’nin Akdeniz Kalkanı Harekâtı’nı başlatarak “enerji hatlarının güvenliğinin sağlanması” konusundaki öngörüsünü teyit eder niteliktedir.33 
Enerji taşımacılığının ötesinde, bizatihi Doğu Akdeniz’de bulunduğu ilan edilen doğalgaz ve petrol rezervleri enerji bağlamında ekonomik değere ayrı bir önem kazandırmaktadır. Zira 8 Nisan 2010 tarihinde ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi (USGS-US Geological Survey) tarafından yayınlanan raporda, Kıbrıs, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan bölge olan Levant Havzası' nda 3,45 trilyon metreküp (122 trilyon kübik feetlik) doğal gaz ve 1,7 milyar varil petrol bulunduğunun tahmin edildiği belirtilmektedir.34
Bu tahmin dünyanın en büyük doğalgazyataklarındanbirinin Doğu Akdeniz’de bulunduğunaişaret etmektedir.

ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi tarafından Nil Delta Havzasında ise yaklaşık 1,8 milyar varil petrol; 6,3 trilyon metreküp (223 trilyon kübik feet)  doğalgaz ve 6 milyar varil 35 sıvı doğalgaz rezervi olduğunun tahmin edildiği, 36 Kıbrıs Adası’nın çevresinde ise 8 milyar varil olduğu söylenen petrol rezervinin yaklaşık değerinin 400 milyar dolar civarında olduğu açıklanmıştır.37

Ayrıca “Herodot” olarak adlandırılan Girit’in güney ve güney doğusunda ki alanda biri 1,5, diğeri 2 trilyon metreküp olmak üzere toplam 3,5 trilyon metreküplük doğalgaz bulunmaktadır.38  
Bu bağlamda; DoğuAkdeniz’de yaklaşık olarak toplam değeri1,5 trilyon dolar olan 30 milyar varil petrole eşdeğer hidrokarbon yatakları bulunduğu değerlendiril mektedir. 2010 yılı tüketim miktarları dikkate alındığında, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervinin, Türkiye’nin yaklaşık 572 yıllık,  Avrupa’nın ise 30 yıllık doğal gaz ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu anlaşılmaktadır.39
Arama çalışmalarının halen birçok bölgede devam ettiği ve olası yeni sahaların keşfi ile ilan edilmiş bu rezervlerin dahada artacağı düşünüldüğünde, Enerji bağlamında Doğu Akdeniz’in önemi bir kat daha artmaktadır. Diğer yandan, hem petrol hemde doğalgazın varlığına delalet ettiği gibi,geleceğin enerji maddesi olarak da ifade edilen gaz hidrat yatakları 40 Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın (TPAO) tespitlerine göre Karadeniz’in yanısıra  Doğu Akdeniz’de de bulunmaktadır.41 3.000 kilometrekarelik bir gazhidrat yatağının ABD’nin 30 yıllık enerji ihtiyacını karşılayabildiği belirtilmektedir. İsrail’in zengin doğalgaz bulduğunun belirtildiği alanlar ile aşağıdaki haritada gaz hidrat bulunduğunu gösteren alanların birbiri ile örtüşüyor olması ilginçtir ve bulguların doğruluğuna delalet etmektedir. Aşağıdaki haritada görüleceği üzere Antalya Körfezi ve civarı zengin gaz hidrat yatakları doludur ve bu alan yaklaşık 80.000 kilometrekaredir. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI:

1 Dursun Yıldız, Akdeniz’in Doğusu (Tarihi Geçmişi, Stratejik Önemi ve Su Sorunu Açısından) (İstanbul: Bizim Yayınlar Kitapevi, 2008), 4. 
2 Daniel Pipes, Greater Syria: The History of an Ambition (Londra: Oxford University Press, 1990), 15. 
3 Şenay Kaya, Uluslararası Deniz Hukuku Kapsamında Doğu Akdeniz Sorunları, Yüksek Lisans Tezi (Ankara: Ankara Üniversitesi, 2007), 5. 
4 İsmail Zubari, “Samandağ’ın Tarihçesi,” Haziran 1998, erişim tarihi 03.11.2011, 
http://www.angelfire.com/sd/samandag/yenitarih.html. 
5 Göknur Akçadağ, “Kara Denize Hâkimdir İlkesi-2,” erişim tarihi 26.10.2011, 
http://www.turkishny.com/drgoeknur-akcada/66738-kara-denize-hakimdir-ilkesi-2-. 
6 Metin Erksan, Mare Nostrum Bizim Deniz, Yunan Sorunu (Adıyaman: Hil Yayınları, 1999), 24. 
7 Ali Kurumahmut, Ege’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar (İstanbul: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1998), 35. 
8 “Osmanlı Tarihi Uygarlığı,”erişim tarihi 16.02.2012,
http://www.scribd.com/doc/75580345/72036939-Osmanl%C4%B1-Tarihi-Uygarl%C4%B1%C4%9F%C4%B1.
9 Diğer yandan,İberik (Portekiz) İspanya gücü ve Osmanlılar ile olan mücadelesi Osmanlı deniz üstünlüğünün 16’ncı yüzyıldan sonra zayıflamasında etkili olmuş iken, daha sonra (17 ve 18’nci yüzyıllarda) ise bu zayıflamada Rusya’nın yükselen gücü rol oynamıştır.
10“Osmanlı Döneminde Bir İmparatorluk Dili OlarakTürkçe,” erişim tarihi 16.02.2012,
http://www.osmanli.org.tr/osmanlidaegitim.php?bolum=7&id=200.
11 “ Osmanlı Döneminde Bir İmparatorluk Dili Olarak Türkçe,” erişim tarihi 16.02.2012,
http://www.osmanli.org.tr/osmanlidaegitim.php?bolum=7&id=200.
12 Kuru mahmut, Ege’de Temel Sorun Egemenliği Tartışmalı Adalar, 8.
13 Altemur Kılıç, “1571 yılındaki Fetihten Günümüze Kıbrıs Gerçeği,” 20.02.2011, erişim tarihi 26.10.2011, 
     http://www.ilk-kursun.com/2011/02/1571-yilindaki-fetihten-gunumuze-kibris-gercegi/. 
14 Kaya, Uluslararası Deniz Hukuku, 1. 
15 Ahmet Fasıl, “Jeopolitik Konuma Farklı Bir Bakış,” erişim tarihi 16.02.2012, 
     http://www.hikayeler.net/yazilar/45522/jeopolitik-konuma-farkli-bir-bakis/. 
16 Ahmet Fasıl, “Jeopolitik Konuma Farklı Bir Bakış,” erişim tarihi 16.02.2012, 
     http://www.hikayeler.net/yazilar/45522/jeopolitik-konuma-farkli-bir-bakis/. 
17 Osman Metin Öztürk, Kıbrıs Annan Belgeleri I, II, III Üzerine Değerlendirmeler (Ankara: Gazi Kitapevi, 2004), 14. 
18 Kerim Has, “Rusya’nın Suriye Denklemindeki Yeri: İkili ve Bölgesel Çıkarlar,” USAK Stratejik Gündem Dergisi, 06.09.2011, 22. 
19 Müfide Zehra Erkin, “AB’nin Kıbrıs Stratejisi…,” Cumhuriyet Gazetesi, erişim tarihi 
 http://cumhuriyet.com.tr/?hn=211208. 
20 Erişim tarihi 14.10.2011, 
    http://www.tasam.org/modules.php?name=news&file=article&sid=308.htm. 
21 “Mediterranean Sea,” erişim tarihi 12.10.2011, 
     http://www.essentialcrystalsalt.com/crystal-salt/dead-sea-salt-scrub-reviews. 
22 Kaya, Uluslararası Deniz Hukuku, 8. 
23“ Deniz Taşıtları ve Deniz yolu Taşıma İstatistikleri,” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, erişim tarihi 07.09.2011,
      http://www.denizcilik.gov.tr/dm/istatistikler/ResmiIstatistikler/.
24“ DenizTaşıtları veDenizyoluTaşımaİstatistikleri,”Ulaştırma,DenizcilikveHaberleşmeBakanlığı,erişimtarihi 07.09.2011,
      http://www.denizcilik.gov.tr/dm/istatistikler/ResmiIstatistikler/.
25 “İhracatçıLimanlara Sığmıyor,” Uluslararası TaşımacılıkveLojistikHizmet Üretenleri Derneği, erişim tarihi 17.02.2012,  
      http://www.utikad.org.tr/haberler/default.asp?id=8583. 
26 “ DenizTaşıtları ve Denizyolu Taşıma İstatistikleri,” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, erişimtarihi 11.09.2011, 
    http://www.denizcilik.gov.tr//tr/istatistik-dosyalar/brosur/default.htm.
27 Kaya, Uluslararası Deniz Hukuku,8. 
28 “Süveyş Kanalı Seyir İstatistikleri,” Süveyş Kanalı Resmi İnternet Sitesi, erişim tarihi 08.10.2011, 
      http://www.suezcanal.gov.eg/TRstat.aspx?reportId=4.
29 “Samsun-Ceyhan Boru Hattı Projesi’nde Önemli Adım,” 22.01.2010, erişim tarihi 18.03.2011, 
      http://www.sanayiden.com/tr/haber/4/samsun-ceyhan-boru-hatti-projesi-8217;nde-onemli-adim.html. 
30 “Ceyhan İŞGEM'in temeli atıldı,” T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, erişim tarihi 17.02.2012, 
     http://kosgeb.gov.tr/Pages/UI/Haberler.aspx?ref=326. 
31 Öztürk, Kıbrıs Annan Belgeleri, 7. 
32 “Dz.K.K.lığının NATO Faaliyetlerine Katılım Durumu,” Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, erişim tarihi 26.10.2011, 
  http://www.dzkk.tsk.tr/turkce/DzKKUluslarArasiGorevler/NATO_Faaliyetleri.php. 
“Etkin Çaba Harekâtı” (Operation Active Endeavour-OAE), ABD’nin terörizme karşı başlattığı harekâta NATO tarafından sağlanan destek çerçevesinde icra edilmektedir. 
Harekât, ülkeler tarafından tahsis edilen 2-3 fırkateynden oluşan bir suüstü görev grubu veya NATO Daimi Deniz Görev Grupları (SNMG-1 ve SNMG-2) tarafından Akın Harekâtı (Surge Operations) şeklinde desteklenmektedir. Türk Deniz Kuvvetleri, Etkin Çaba Harekâtı’na, NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2’deki fırkateyne ilave olarak İzmir’de 4 saatlik hazırlık durumda bulunan 1 korvet/ hücumbot ile de destek vermektedir. Ayrıca, Etkin Çaba Harekâtı’na belirlenen dönemlerde periyodik olarak 1 fırkateyn, 1 akaryakıt gemisi ve 1 denizaltı tefrik edilmek suretiyle ilave destek sağlanmaktadır. Etkin Çaba Harekâtı’nın icra edildiği harekât alanının merkezinde bulunan coğrafi konumuyla Aksaz ve Mersin Deniz Üsleri, 2001 yılından itibaren harekâta iştirak eden gemilere lojistik destek sağlamaktadır.
33 Doğu Akdeniz bölgesinde Ceyhan Terminali çıkışlı stratejik petrol ulaştırmasının güvenliğini tesis etmek ve dolaylı olarak küresel enerji güvenliğine katkı 
sağlamak, bölgedeki muhtemel risk ve tehdit unsurlarına karşı varlık göstererek caydırıcılık sağlamak, NATO’nun bölgedeki deniz güvenliği çabalarını desteklemek, muhtemel deniz yetki alanlarında sancak/varlık göstermek maksadıyla 1 Nisan 2006 tarihinden itibaren icra edilmektedir. 
Akdeniz Kalkanı Harekâtı’nda fırkateynler, korvetler, karakol gemileri, helikopterler ve deniz karakol uçakları görev yapmaktadır. 
34 Jessica Robertson, “NaturalGas Potential Assessed in Eastern Mediterranean,” 04.08.2010,erişimtarihi01.09.2011,
http://www.usgs.gov/newsroom/article.asp?ID=2435.350,715 milyar metreküp.
36 USGS Fact Sheet 2010-3027, “Undiscovered Oil and Gas of the Nile Delta Basin,Eastern Mediterranean,” erişim tarihi 24.08.2011,
     http://geology.com/usgs/nile-delta-oil-and-gas/.
37 Bahadır Selim Dilek,“ Akdeniz'de Sanal Petrol Oyunu,” erişim tarihi 16.02.2012,
http://www.emo.org.tr/ekler/c03b704bd986e_ek.pdf?dergi=508.
38 Erişimtarihi 17.02.2012, http://www.sfakia-crete.com/forum2/read.php?3,4992.
39 Türkiye’nin 2010 yılındaki yıllık doğal gaz ihtiyacının 37 milyar metreküp, 2009 yılındaki yıllık tüketim miktarının 35,1 milyar metreküp olarak gerçekleştiği,yıllık petrol tüketiminin ise 30 milyon ton olduğu dikkate alındığında; Doğu Akdeniz’de bulunan ortalama yaklaşık 20 trilyon metre küp  doğal gazın Türkiye’nin 572 yıllıkihtiyacını , karşılayabilecek bir potansiyele sahip olduğu hesaplanmıştır. ABüyesi ülkelerin yıllık doğalgaz ihtiyacının 500 milyarmetreküp olduğu düşünüldüğünde Kıbrıs-İsrail-Mısır-Girit bölgesindeki söz konusu rezervlerin (toplamda15 trilyon metreküp) önümüzdeki 30 yıl Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacını karşılayabileceği görülmektedir.
     Doğu Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Paylaşılması Sorunu ve Türkiye
     Bilge Strateji, Cilt 4, Sayı 6, Bahar2012
40 Neslihan Ocakoğlu, Gaz Hidratlar ve Önemi: Türkiye Çevresinde Denizlerde Gaz Hidrat ve Hidrat ve Sığ Gaz Aramaları (İstanbul: İstanbul Teknik Üniversitesi, 2009), 1. Gaz Hidratlar su ve hafif doğalgazlarınki genellikle metan gazı 
karışımından doğal yolla oluşan kristal yapılı katılardır. Gaz hidratların ayrışması sonucu açığa çıkan yüksek hacimli metangazı geleceğin potansiyel enerji kaynağı olarak görülmekle birlikte; küresel iklim değişikliklerinde de potansiyel bir role sahiptir.  Bu sebeplerden dolayı, gazhidratların hem doğasını  anlamaya yönelik hemde dünyada ki potansiyel gaz hidrat rezervlerini araştırmaya yönelik çok sayıda çalışma gerçekleştirilmiştir. 
Çalışmalar göstermiştir ki, karalar da ve denizlerde gazhidratların oluşumunu ve kararlılık zonlarını etkileyen temel parametreler; basınç, sıcaklık, jeotermal  
gradyan, gaz bileşimi, ortamın gözenekliliği, gözenek suyu tuzluluğu ve gaz doygunluğunun derecesi dir.  Sismik ve akustik yöntemler gaz hidrat aranmasında  yaygın olarak kullanılır. Ayrıca sismik yöntemlerin yetersiz olduğu durumlarda Doğru Akım Elektrik Özdirenç ve Kontrollü Kaynak Elektromanyetik Yöntemler  kullanılır. Türkiye çevresindeki denizler genellikle sığ derinliklerde yüksek oranda gazhidrat ve hidratın altında kapanlanan serbest gaz potansiyeline sahiptir.  Karadeniz ve Akdeniz'de gaz hidratla ilişkili olarak çok sayıda gaz bacaları, gaz sızıntıları, gaz cepleri ve çamur volkanlar keşfedilmiştir.
41 Bu konuda uzman Prof.Dr.Günay Çiftci “ Dünyadaki hidratların çoğunun derin deniz tabanı altında binlerce kilometrelik alanları kapsayan yerlerde  
bulunduğunu, dünya çapında gaz hidratlarda tutulan metan gazı miktarının dünyadaki tüm fosilyakıtlarında tutulan karbonun iki katı olduğunu, dünyadaki  
gazhidrat yataklarının rezervinin 3 bin 700 trilyon ile 10 milyon trilyon metreküp arasında olduğunu ve Karadeniz'in dünyada sayılı hidrat yataklarından 
olduğunu, petrol endüstrisi ve hükümetlerin dünyada, buza benzer enerjimineralleri olangaz hidratları araştırmaya başladıklarını, bu kapsamda Japonya Hükümeti 1995 yılında ulusal bir program oluşturarak, Japan National Oil Corp (JNOC) Kanada'nın McKenzie Deltası'nda sondajla arama çalışmaları  yaptığını,  2015 yılında ekonomik üretimi planladığını, ABD'nin güneydoğu kıta yamacındaki BlakePlatosu'nda yaklaşık 3 bin metrekarelik hızlı çökelme alanında  
ABD'nin yıllık gaz tüketiminin yaklaşık 30 katına eşit metan rezervi saptandığını, gaz hidratların büyük bir olasılıkla petrol ve doğalgaz rezervlerin  tükenmesiyle, dünyanın gelecekteki enerji kaynağı olacağını, petrol şirketlerinin yerini sonunda hidrat şirketlerinin alacağının düşünüldüğünü, Türkiye’nin  Karadeniz, Ege ve Akdeniz ile üç tarafı çevrili ve bir iç deniz olan Marmara Denizi ile yaklaşık 7 binkilometrelik kıyı uzunluğuna sahip bulunduğunu, bir denizci ülkesi olması gereken Türkiye, denizlerindeki enerji, maden ve endüstriyel ham madde kaynaklarını yeterince değerlendiremediğini, Akdeniz'de  Antalya Körfezi'nde ve Girit Adası civarında gaz hidratların varlığının tahmin edildiğini, özellikle Karadeniz'in Almanya, Fransa, Rusya ve ABD  tarafından  son üç yılda yoğun olarak araştırıldığını, Karadeniz'deki gaz hidratın yüzeye yakın bir yerde bulunduğunu, gazın altında büyük miktarda petrol ve doğal gazın bulunabileceği  ni,dünyada sadece Sibirya'da karadan gaz hidrat çıkartıldığını” ifade etmektedir.

***