12 Kasım 2019 Salı

TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ,

TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, 

Dışımızdaki PKK İçimizdeki İsrail,

Prof. Dr. Laçiner, ‘ Dışımızdaki PKK İçimizdeki İsrail ’ isimli son kitabında Türkiye’nin en stratejik kurumları olan MİT ve TSK’ya sızma ve etkileme girişimlerini anlattı.
Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü ve star yazarı Prof. Dr. Sedat Laçiner yayınlanan son kitabı “ Dışımızdaki PKK İçimizdeki İsrail ” isimli kitapta en stratejik kurumlar olan TSK ve MİT’e girmeyi başarmış ayrıca PKK ile de ilişkisi olan İsrail’i anlatıyor.
Kitapta Türkiye’de uzun yıllardır çeşitli çevrelerde dile getirilen fakat çok sesli olarak söylenemeyen Türkiye’nin stratejik kurumlarındaki İsrail varlığı ve etkisini ele alıyor.

Türkiye’nin Devleştiğini söyleyen Prof. Laçiner, “ Tüm Engellemelere rağmen Türk dış ve iç politikalarında devrim niteliğinde değişimler yaşanıyor. Bu değişimleri ‘Türkiye’nin ekseni kayıyor’ veya ‘Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor’ gibi yüzeysel ve derinlikten yoksun cümlelerle açıklamak mümkün değil” dedi.

Türkler İnsanlığı son vicdanı,

Türklerin İnsanlığın vicdanı olduğunu söyleyen Laçiner, 21. yüzyılın Türk yüzyılı olacağına, hatta muhteşem yüzyıl olacağına dair kanaat taşıdığını belirtiyor. Laçiner, Türkiye’deki İsrail etkinliğine ilişkin ise şunları söylüyor:

AKP-İSRAİL KAPIŞMASI

“TSK içeride istediği müttefikleri bulamayınca, dışarıda özel ilişkiler geliştirdi. İsrail de Türkiye içerisinde doğal müttefiki olarak generalleri gördü. Çünkü demokratik unsurlar İsrail’in işine yaramazdı. Görebildiğim kadarıyla TSK’nın üst yönetimi, hükümet ile İsrail arasındaki kapışmayı Türkiye ile İsrail arasındaki kapışmadan ziyade AK Parti ile İsrail arasında kapışma olarak gördü ve öyle kalmasını istedi. İsrail’i asıl endişelendiren nokta şu:

Türkiye’de ordunun, istihbaratın, kısaca tüm stratejik kurumların ve medyanın İsrail’e, Erdoğan gibi bakmaya başlaması. Bu endişelerini açıkça söylediler.

İSRAİL PKK FLÖRTÜ, DAVOS'TAN SONRA AŞKA DÖNÜŞTÜ

İsrail-PKK flörtü Davos’tan hemen sonra bir aşk haline geldi ve işbirliği İsrail Kabinesi’nde tartışılacak kadar derinleşti. Düşünebiliyor musunuz, bir devletin bakanları kabine toplantısında bir terör örgütüne nasıl destek verebileceklerini tartışıyorlar. İsrail’in bakışında Türkiye’nin İslam’dan uzaklaştırılması veya en azından İslami unsurların ‘zararsız’ hale getirilmesi önemli bir rol oynamıştır. Tohumların ıslah edilmesi, kısırlaştırılması gibi bir durumdur bu. Türkiye’nin de-islamizasyonu meselesi daha doğrusu ‘ehlileşmiş’, ‘ılımlı İslam’ projesi, sadece İsrail için değil Batı dünyası için de önemli bir projedir.”

https://www.internethaber.com/israil-mit-ve-tskya-coktan-sizmis-391877h.htm

***

TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, 

PKK terörü ile boğuşuyor. Irak ve Suriye bölünmesi ile IŞİD denen piyon bir dinci terör örgütü de başımıza bela olmaya başladı. 
Ankara’da yapılan katliam IŞİD yanlısı canlı bombalar tarafından yapılmış olmasının kesinleşmesi ile terör karşısında nedenli aciz bir şekilde yönetildiğimiz 
ortaya çıktı ve dikkatlerimizi terörün maliyetine çevirmemizi zorunlu kıldı. Terörün en büyük maliyeti bir toplumun benliğini, sağduyusunu ve ruhunu felç etmesidir, diyor Prof.Dr İhsan Işık. Gerçekten terör bir ülkenin ekonomisini ciddi biçimde sarsarken ülkenin sosyal dokusuna büyük darbe vuruyor. 
Bu nedenle terörün maliyet bilançosunu çıkarmadan terörle baş etmek konusunda köklü önlemler almak çok zor. 

DIŞ BORCUN YÜZDE 90’I 

  Bakın Amerika’ya terörün maliyeti,11 Eylül sonrası Afganistan, Irak işgali, piyon terörist örgütleri desteklemesi ve artan güvenlik maliyetleri nedeniyle ABD kongresine göre 2 trilyon dolar, Nobel ödüllü Prof. Joseph Stiglitz’e göre ise 3 trilyon dolardan fazladır. 
PKK terörünün ülkemize maliyeti ise 350 milyar dolardan fazla bir rakama ulaşmıştır. Bu rakam 400 milyar dolar dış borç tutarının yüzde 90’ı demektir ki 
kalkınmaya gidecek para teröre gitmiştir. Irak savaşı ABD ekonomisinin yapısını bozmuş, savaşın maliyeti küresel ekonomide ABD’nin üstünlüğünü getiren arge, 
inovasyon, üretime gidecek dolarlar terörün maliyeti haline gelerek bugünkü ABD ekonomisinin bozulmasının temel sebebi olmuştur. 

KALKINMAYI ENGELLİYOR., 

Bir ülkenin kalkınması sadece ekonomik bir uğraş değildir. Asayiş, siyaset ve hukuk gibi kurumların köklü ve sağlam olması halinde ekonomik kalkınma sağlanabilir. 
Bu nedenle ekonomik kalkınmanın önündeki en önemli engel terör ve teröre harcanan paralar ise bunu da önleyecek sağlam bir hukuk sistemi, vakur siyasetçi profili ve demokrasidir. Türkiye’nin terörle baş etmek ve terör bilançosundan kurtulmak için hukukunu düzeltmesi ve devlet adamı yetiştirmesi gerekmektedir. 
Bugünkü siyasetçiler bir devlet adamı olgunluğuna ve ağırlığına sahip olmaktan çok, müsameredeki çocuk oyuncular gibi. Terör bütün yapımıza ağır hasar 
indirirken, siyasetçilerin uzlaşmaz ve hakaret içeren dil kullanmaları bu hasarı daha da büyütmektedir. Bugün dünyada iç savaş ve terörden harap olan 
1,5 milyar insan var. Bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket terördür, iç çatışmadır. İhsan Işık’ın ifadesiyle, iç çatışmaların tahribatını silmek bir nesil istiyor. 
İç savaşlar bir ekonominin 30 yıllık milli gelirini alıp götürüyor. Ticaretin şiddet öncesi seviyeye dönmesi ise ortalama 20 yıl alıyor. 
Çatışmalara maruz kalan ülkelerde yoksulluk oranı yüzde 20 daha fazla. Asayiş sorunu olan hiçbir ülke henüz BM’nin ‘Milenyum Kalkınma Hedefleri’nin birisini 
dahi tutturmuş değil. 

GELİRİ 500 MİLYON AVRO! 

Terör örgütlerinin gelir kaynakları da dudak uçuklatıcıdır. 
Büyük kaynaklara sahip olan terör örgütleri ile mücadele de bu nedenle daha maliyetli olmaktadır. 
PKK’nın da en önemli gelirleri uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği gelirlerdir. 
PKK çok önemli lojistik yetenek ve olanaklara sahiptir. 
Çeşitli kaynaklar PKK’nın yıllık gelirinin 500 milyon avro civarında olduğunu göstermektedir. 
Uyuşturucu kaçakçılığından elde ettiği gelir ise neredeyse bunun yarısıdır. 150 milyon avro gelir akaryakıt, sigara, insan vb. kaçakçılıktan gelmektedir. 
IŞİD’in yıllık gelirinin de 2 milyar dolar düzeyinde olduğu tahmin edilmektedir. Görüldüğü gibi terör dünyaya ve bize büyük bir maliyet getirmektedir. 
Bunu ortadan kaldırmak ise hem küresel mücadele ve hem de ulusal bir ciddi refleks gerektiriyor.

https://www.aydinlik.com.tr/terorun-maliyeti

*************

TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, DİYARBAKIR OLAYLARI ÖRNEĞİ, 

Sedat Laçiner,


TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİ, 

GİRİŞ 

< Terör Örgütleri Eylemleri ile toplumsal düzeni çalışmaz hale getirmeyi, Devletin ülkedeki otoritesini sarsmayı hedeflerler.>


< Çöken bir Ekonomide panik ve anarşi hâkimdir. Hangisinin hangisinden kaynaklandığı sorusunun yanıtı karışık olmakla birlikte Zayıf Ekonomi Terörü, Terör de zayıf Ekonomiyi besler. >

<   Güvenlik harcamalarının en hayati olanlarını dahi karşılamak zorlanırken, terörün neden olduğu ekonomik kayıplar nedeniyle terörle mücadele de, kaynak yetersizliğinden dolayı sekteye uğrayabilir. >

I. TERÖRÜN EKONOMİ ÜZERİNDEKİ MALİYETLERİ :  GENEL ÇERÇEVE, 

Terör örgütleri genelde insanlardan ziyade devleti temsil eden binalara ve eşyalara saldırırlar. 

Kayıplar 1984-2006 


Şehit Asker 4354 
Şehit Polis 272 
Şehit Korucu 1330 
Şehit Öğretmen 123 
Şehit Diğer K.G. 325 
Öldürülen Vatandaş 5219 
Ölü Ele Geçen Terörist 25.005 

Toplam Ölümler: 36.628 


İlk başta terör örgütünü suçlayan vatandaşlar bir süre sonra zararın giderilmesinde geç kalan hükümeti suçlamaya başlarlar. 

Doğrudan mal veya kayıplarında bir diğer maliyet de sigorta primlerinin yükselmesidir. Terör bölgesinde sigortalı iş yapabilmenin maliyeti 
gittikçe artar ve bir süre sonra piyasada daha çok sigortasız çalışabilenler kalır. 

Belirsizlik ve risklerin böylesine yükseldiği ve maliyetlerin arttığı terör bölgelerine bazı sektörleri getirebilmek ise olanaksız gibidir. 

Terör imajı kolay ortadan kalkmaz ve hizmet sektörü yatırımları dedikodulara ve küçük risklere çok hassastır. 

Özel veya kamu şirketleri her türlü kargolarında ekstra masraflar ile karşılaşırlar. Önem verdikleri ürünlerde sigorta masrafları artarken, taşınacak 
mallarda terör ortamı nedeniyle oluşan gözetim masrafları kargonun minimum % 3’üne ulaşır. 

Bölgede biten hayvancılık ve büyük zarar gören tarımın ekonomiye maliyetini hesaplayabilmek oldukça zordur. Her şeyden önce 
bölge halkı kendi kendine yeter olmaktan çıkmıştır. 

Hiç bir yakını veya kendisi terörden doğrudan etkilenmese de her yıl binlerce kişinin öldüğü veya yaralandığı bir ülkede herkes bir potansiyel kurbandır. 

Terör yaygın korku üretir ve bu korku kısa sürede tüm ülkede güvenliği daha masraflı bir hale getirir. Ülkenin hiçbir bölgesi bu korku ve onun getirdiği 
maliyetlerden kaçamaz. 

Güvenlik önlemlerindeki artış terörü önlemede belli oranda başarılı olsa da, diğer taraftan teröristlerin tam da meydana getirmeye çalıştıkları etkiye de yol 
açabilir. Güvenlik önlemlerinin arttığı yerde belirsizlik ve risk var demektir. Daha doğrusu bu algı kaçınılmazdır. 

Terör örgütleri en çok o ülkenin diğer bölgelerinden ve diğer ülkelerden gelen doğrudan yatırımları hedef alırlar. 

II. DİYARBAKIR OLAYLARI; ÖNCESİ VE SONRASI.,

İlk dönemde PKK’ya az miktarda yiyecek verenler dahi terörü destekledikleri gerekçesiyle tutuklanmışlardır. Bu da teröre değil, terörle mücadeleye zarar vermiş ve hatta PKK’ya katılımları arttırmıştır. 

Ayaklanmanın en önemli unsurları okulların ve işyerlerinin protesto edilmesi, kepenklerin kapatılması ve sokağa dökülme olacaktı. 

III. TARAFLARIN OLAYLARA BAKIŞI 

Diyarbakır ve Viranşehir örneklerinde gözlendiği üzere valiler, halka yakın bir duruş sergilemişlerdir. Esnafa özel bir ilgi gösterilmiş ve zararlarının 
karşılanacağı sözü verilmiştir. 

Yerel esnaf ve iş adamlarının olaylara tepkisi en iyi Batman’da 30 Mart’ta ortaya çıkmıştır. Yürüyüş sırasında camları kırılan işyeri sahipleri ile göstericiler arasında kavga çıktı. 

Bazı DTP’li belediye başkanları açıklamalarıyla olayları ateşlemiş, bazı yerlerde ise belediye başkanları ve yakın adamları olayların bizzat içinde yer almıştır. 

Eğer uçaklar, tanklar ve diğer askeri araçlar sık sık ülke semalarında veya sokaklarında görülür ise bilinçaltına işgal algılaması yerleşir ve bu imaj bir süre sonra oradan sökülüp atılamaz. 

Terör sadece polislerin, istihbaratçıların ve askerlerin çözebileceği bir sorun değildir. Tüm toplumun soruna el atması gerekir. 

IV. DİYARBAKIR OLAYLARININ EKONOMİYE MALİYETİ

En hafifinden hesaplansa dahi olayların bölgeye maliyeti 500 milyon doların üzerindedir. Üstelik bu, kısa ve orta dönemin zararıdır. 8

V. DİYARBAKIR OLAYLARININ, BÖLGE VE ULUSAL EKONOMİYE TOPLAM ZARARI; GENEL BİR DEĞERLENDİRME.,

Çalışanların ve işyapmak için gelenlerin psikolojileri de eklendi inde sadece mesai saatleri değil, mesailerdeki kalite de zarar hanesine yazılmalıdır. 
Sadece Batman’da 300’e yakın işyerinin kapanmış olduğu tespit edilmiştir. 


VI. DEVLETİN ZARARLARI GİDERMEK İÇİN ALDIĞI ÖNLEMLER., 

TERÖR ÖRGÜTLERİ VE EKONOMİK MALİYETİ, 
( Sedat Laçiner kitabını alarak okuyabilirsiniz..)

VII. ÖNERİLER 

Diyarbakır Saldırıları’nın bölgede kaç işsize yol açtığı, olaylardan sonra kaç işletmenin iflas ettiği veya zor durumda kaldığı tespit edilebilseydi teröre karşı 
devlet ile halk arasında daha güçlü bir birliktelik oluşturulabilirdi. 

Bölgede terörle mücadelenin bıraktığı en önemli miras güvenlik güçlerinin vatandaş ile ilişkilerindeki sorunlardır. 

Altyapısız ekonomi olmaz ve altyapının en önemli unsuru nakliye ulaşımdır. Bu bağlamda Adana’dan bölgenin içlerine kadar uzanan 
bir ulaşım ağı ihtiyacı vardır. 

Terörde Başarı ne kadar çok kişiyi öldürdüğünüzle değil, Ne kadar az kişiyi öldürmek zorunda kaldığınızla ölçülür. 


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder