24 HAZİRAN 2018 SEÇİM SONUÇLARI ANALİZİ BÖLÜM 2
TABLO 2. MİLLET VEKİLİ SAYISI ARTAN İLLER
Milletvekili Sayısı Bir Artan İller
_ Aydın, Ordu, Diyarbakır, Kayseri, Balıkesir, Elazığ, Batman, Kütahya,
Afyon, Muş, Edirne, Karaman, Aksaray, Karabük, Yalova, Denizli, Ağrı, Tekirdağ, Adana, Hatay, Manisa, Konya, Muğla
_ Milletvekili Sayısı İki Artan İller
Kocaeli, Gaziantep, Şanlıurfa, Mersin, İzmir, Antalya, Bursa
_ Milletvekili Sayısı Dört Artan İl
Ankara
_ Milletvekili Sayısı On Artan İl
İstanbul
Milletvekili sayısındaki bu artışın elde edilen milletvekili sayıları üzerinde de etkili olduğu unutulmamalıdır. Örneğin CHP’nin seçimlerde aldığı oy oranında gözle görülür bir düşüş yaşanmasına rağmen milletvekili sayısındaki artışın nedenlerinden biri budur. Yine bununla bağlantılı olarak Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da HDP’nin oy oranında bariz bir düşüş olsa da bu bölgelerde kazandığı milletvekili sayısında büyük bir değişim görülmemiştir.
Bütün sayısal verilerin ötesinde seçim sonuçlarının bir kere daha gösterdiği en önemli husus Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye siyasetinde kitleleri konsolide etmeyi başarabilen tek siyasi lider olmasıdır. Sonuçlar seçmenlerin Türkiye’nin sorunlarını çözebilecek tek lider olarak Erdoğan’ı gördüğünü kanıtlarken rakiplerinin seçmen desteğini almada onun çok gerisinde kaldığını bir kez daha gözler önüne sermiştir.9
Yine ,
Erdoğan’ın Seçimlerde elde ettiği oy oranının AK Parti’nin Parlamentoda aldığı oy oranından çok daha yüksek olması Erdoğan’ın siyasi liderliğinin yalnızca AK Parti değil diğer partilerin seçmenleri tarafından da takdir edildiğini göstermektedir.
24 HAZİRAN SEÇİMLERİNİN SİYASİ ANLAMI
Türkiye’de 14 Mayıs 1950’den bu yana demokratik seçimler yapılmaktadır. Birçok seçim “Tarihi”, “Kritik” ve “Milat” gibi kavramlarla nitelendirilmiştir.
Bu eğilim Türkiye’nin sürekli kriz, darbe ve vesayetçi yapılarla karşı karşıya kalmasının bir sonucudur. Çünkü yapılan her seçimin siyasal ve toplumsal alanı rahatlatacağı varsayılmıştır. Gerçekten de birçok seçimin ardından seçim öncesi var olan krizler çözüm yoluna girmiştir.
Seçimlerin tarihi olarak nitelendirilmesi AK Parti döneminde de değişmemiştir. 2002 seçimlerine siyasi ve ekonomik krizlerin seçim sonrasında çözüleceği, siyaset kurumuyla toplum arasındaki güven ilişkisinin yeniden inşa edilerek siyasi alanı demokratik hamlelerle genişleteceği umuduyla gidilmişti.
Dolayısıyla 2002 seçimleri 1990’ların parçalanmış siyasi yapısının tarihe karışacağı ve istikrarın sağlanacağı yönünde bir beklenti yarattı.
AK Parti bu hususları vurgulayarak seçimlerin öneminin altını çizdi.
Seçimlere gidilirken “Muhtar bile olamaz” dedikleri Erdoğan ve Partisinin seçimleri kazanmasını engellemek için eski düzen yanlıları sert bir mücadele yürüttü. Bu çevrelerin seçim stratejisi bugün olduğu gibi seçimi kazanma üzerine değil AK Parti’nin tek başına ve güçlü bir şekilde iktidara gelmesini engellemeye dönüktü. Bu seçimlerin ardından Parlamentoya sadece AK Parti ve CHP girebildi. AK Parti Mecliste Anayasa’yı değiştirebilecek çoğunluğu elde etti.
2007 seçimleri demokratik siyasetin kurum ve temsilcilerine karşı koordineli ve örgütlü bir şekilde yürütülen vesayetçi müdahalelere karşı bir cevap olacağı için tarihi olarak nitelendirilmişti. AK Parti’li siyasetçilere göre tekrar güçlü bir temsille iktidar olmaları durumunda vesayetçi yapılar gerileyecek, geniş halk kitlelerinin iktidarı pekişecek ve öz güvenleri artacaktı. Böylece geleneksel iktidar yapılarını ve hegemonya alanlarını kaybeden kesimlerin direnç siyaseti kolayca geriletebilecekti. Seçimlerden istikrar çıkması durumunda yapısal reformlarla demokrasiyi derinleştirmeye odaklanılacak ve icraat siyasetiyle toplumsal refah artırılacaktı.
Muhalefetin bu seçimlerde en önemli motivasyonu AK Parti’nin güçlü bir şekilde Meclise girmesini engelleyecek formül arayışıydı. Muhalefetin bu seçimde de öncelikli olarak iktidara gelmek gibi bir seçim stratejisi yoktu. Amaç AK Parti iktidarına karşı güçlü bir muhalefetin oluşturulmasıydı.
Seçim öncesinde her türlü senaryo devreye sokuldu. Örneğin seçim öncesinde DYP’nin adı değiştirilerek Demokrat Parti adı altında ANAP’la birleşmesi için çok çaba gösterildi. Ancak ANAP seçimlere bile giremedi. CHP ve DSP’nin birleşmesi için de yoğun baskı yapıldı ve DSP kendi adıyla değil 13 milletvekiliyle CHP listelerinden Parlamentoya girdi. CHP bu ittifakla ancak yüzde 20 oy alabildi.
AK Parti ise oylarını bir önceki genel seçime göre 12 puan yükseltti.
AK Parti özellikle 2011 seçimlerini de yeni bir anayasa vaadi ve “yeni Türkiye”nin inşası hedefiyle Cumhuriyet’in yüzüncü yılı olan 2023’e hazırlık bağlamında kritik bir eşik olarak değerlendirdi. AK Parti seçimlerden güçlü çıkması durumunda söz konusu döneme kadar gerçekleştirdiği yapısal reform ve demokratik kazanımları sürekli hale getireceği vaadiyle seçime gitti.
2012 sonrasında yeni vesayet odakları mevcut AK Parti hükümetine karşı eşi benzeri görülmemiş bir şekilde kumpas kurdu. Devletin tüm kurumlarına sapkın amaçlar için kırk yıldan fazla süredir sızan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) uluslararası şebekelerle iş birliğine giderek 17-25 Aralık süreciyle hükümete karşı bir yargı darbesi girişiminde bulundu. Dolayısıyla 2014’te yapılan yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri hem FETÖ ile mücadele hem de Türkiye siyasi tarihinde cumhurbaşkanının ilk defa halk tarafın-dan seçilecek olmasından ötürü bir milat özelliği göstermekteydi.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’a karşı on üç parti birleşerek “çatı aday” Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleme kararı aldı. Selahattin Demirtaş ise “Türkiyelilik” söylemiyle parlatılarak Kürtlerden Erdoğan’a gelecek oylar engellenmeye çalışıldı. Muhalefet Mecliste güçlü olan AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı üzerinden dengelenmesini amaçladı. “AK Parti zaten iktidarda, onu dengeleyecek bir cumhurbaşkanına ihtiyacımız var” söylemi öne çıkarıldı. Muhalefet bu seçimlerde de başarılı olamadı ve Erdoğan ilk turda seçimleri kazandı.
24 Haziran seçimleri ise sadece AK Parti dönemi seçimleri açısından değil Türkiye’nin parlamenter sistem tarihi açısından da önemliydi.
Çünkü bu seçimlerin ardından Türkiye kesintilerle de olsa 1876 Anayasası’ndan bugüne yönetim sisteminde var olan parlamenter sistemden başkanlı bir siyasal sistem olan Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçecekti. 16 Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kabulüne yönelik Anayasa referandumunda yeni hükümet sistemine tam olarak geçiş yapılacak ilk seçimlerin ardından olacaktı. Dolayısıyla söz konusu seçimlerden sonra Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi yürürlüğe girdi.
24 Haziran Türkiye’nin seçim tarihi açısın-dan ilkleri barındırmaktaydı. Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri aynı gün yapıldı. Türkiye
siyasetinde ilk kez siyasi partiler yasal ve kurumsal olarak Meclis ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifak oluşturdu. Bu durumun sonucunda
da siyasi partiler seçimlere ittifak bloklarıyla gitti. Ayrıca söz konusu düzenlemeyle birlikte ittifak yapan partiler seçim barajı sorunuyla karşılaşmadılar.
Dolayısıyla yıllardır Türk siyasetinde tekrarlanan ve seçim barajı üzerinden dile getirilen milli iradenin sandığa ve Parlamentoya yansımayacağı
eleştirisi de böylece anlamsızlaştı.
24 HAZİRAN SEÇİM SONUÇLARININ ANALİZİ
AK Parti
24 Haziran seçimlerine MHP ile Cumhur İttifakı çatısı altında giren AK Parti seçim sürecinde dinamik ve yenilikçi bir kampanya yürütmüştür.
Tıpkı geçmiş seçim dönemlerinde olduğu gibi icraat ve kalkınmaya dayalı bir söylem geliştiren AK Parti seçim manifestosunda daha fazla refah, adalet, özgürlük ve kalkınma vaatlerini Türkiye’nin küresel güç olma hedefiyle birleştirmiştir.10 Seçim beyannamesi ve kampanya sürecinde ise küresel gelişmeler ışığında dijitalleşme, yerli yatırımlarla teknolojik gelişmişliği yakalama ve özellikle gençlere yatırım ve kadınların iş hayatına kazandırılması hususlarına dayalı bir yol haritası çizmiştir.11 Dolayısıyla yerlilik ve millilik ekseninde şekillenen kalkınmacı, yenilikçi ve icraatçı seçim kampanyası AK Parti’ye başarı getirmiştir.
Böylece 2018 Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinin en net kazananı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti olmuştur. Ayrıca Cumhurbaşkanı
Erdoğan 63, AK Parti ise 64 ilde sandık-tan birinci çıkmış, bu da AK Parti’nin siyasetteki tek “Türkiye partisi” kimliğini taşıyan aktör unvanının 24 Haziran için de geçerli olduğunu göstermiştir.12
24 Haziran seçimlerinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğini tekrar konsolide ettiğini ortaya koyan en önemli gösterge 26 milyondan
fazla seçmenin oyunu alarak tekrar cumhurbaşkanı seçilmesidir. Bu sonuç Erdoğan’ın 2014 cumhurbaşkanı seçimiyle kıyaslandığında
yaklaşık 6 milyon daha fazla oy aldığını göstermektedir. Söz konusu 6 milyonluk farkı anlamlı kılan istatistik seçmen sayısındaki değişiklik ve
seçmen katılımıdır. 24 Haziran’da seçmen sayısı 2014’e kıyasla yaklaşık 4 milyon artmış ve katılım yüzde 74’ten yüzde 86,24 seviyesine çıkmıştır.
Ayrıca yine 24 Haziran’da 2014’e kıyasla geçerli oy sayısı 8,5 milyon artmıştır. Bu veriler göz önünde bulundurulduğunda 2014’te oy kullanmayan
yeni seçmenlerin önemli bir kısmının da 24 Haziran’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a oy verdiği görülmektedir.
GRAFIK 2.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN IN 2014 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇIMLERINE KIYASLA BAZI BÜYÜKŞEHIRLERDE ALDIĞI OY ORANINDAKI DEĞİŞİM (YÜZDE)
Seçim sonuçları AK Parti ve Erdoğan açısından istatistikler üzerinden incelendiğinde en yüksek oy oranlarına ulaşılan iller yine “AK Parti’nin kalesi” denilen yerlerdir. Bu bağlamda AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın en güçlü olduğu şehirler Bayburt, Gümüşhane, Rize, Çankırı ve Aksaray’dır. Daha önceki seçimlerde en düşük oy alınan yerler olan Tunceli, Şırnak ve Hakkari ise 24 Haziran’da da bu özelliğini korumuştur.
TABLO 3. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VE AK PARTI NIN EN YÜKSEK VE DÜŞÜK OY ORANI ELDE ETTIĞI ILLER ERDOĞAN IN EN FAZLA OY ALDIĞI İLLER YÜZDE AK PARTİ NİN EN FAZLA OY ALDIĞI İLLER YÜZDE
ERDOĞAN IN EN AZ OY ALDIĞI İLLER AK PARTİ NİN EN AZ OY ALDIĞI İLLER
GRAFIK 3.
AK PARTI NIN KASIM 2015 SEÇIMLERINE KIYASLA OY ORANINI DÜŞÜRDÜĞÜ 12 BÜYÜKŞEHIR (YÜZDE)
Kasım 2015 Haziran 2018
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ortaya çıkan bu sonuçların birkaç açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir. Öncelikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın toplam oyundan yaklaşık yüzde 1 eksik, AK Parti’nin oy oranından ise yaklaşık yüzde 10 fazla oy alması dikkat çekici bir veridir.
Bu durum AK Parti ve MHP’nin beraberliğinde kurulan Cumhur İttifakı’nın her iki partinin tabanından da destek gördüğünü ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda ön plana çıkan bir diğer nokta Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin güçlü bir şekilde başta bu iki partinin seçmenleri olmak üzere
geniş bir kitle tarafında onaylanmasıdır. Dolayısıyla başta Millet İttifakı’na dahil partilerin yürüttüğü şaibeli referandum iddialarının altının boş olduğu
bir kere daha ortaya konulmuştur.
Bir diğer dikkat çekici nokta ise seçim ittifakları sisteminin her iki partinin tabanında büyük oy kayıplarına yol açacağına yönelik argümanların
gerçeği yansıtmadığıdır.
Öte yandan AK Parti’nin bu seçimlerde 1 Kasım 2015 seçimlerine göre yaklaşık 7 puanlık bir oy kaybı yaşadığı görülmüştür. Cumhurbaşkanı
Erdoğan bu kaybın sebeplerinin anlaşılması için gerekli araştırmaların yapılacağını ifade etmiştir. Bu hususta kamuoyunda ön plana çıkan
nedenlerden birisi Cumhur İttifakı’nın bir diğer ortağı olan MHP’ye AK Parti’den oy geçişinin gerçekleşmesidir. Ancak beş partinin yüzde 10
bandını aşarak Mecliste sandalye kazandığı dü-şünülürse AK Parti’nin Parlamentoda yakaladığı 295 sayısının yüzde 42,6’lık oy oranı için tatmin
edici olduğu söylenebilir. Büyükşehirlerde ise AK Parti’nin 1 Kasım’a nazaran bir oy kaybı yaşadığı görülmüştür. AK Parti birinci geldiği büyük şehirlerde ortalama yüzde 6-14 arasında bir oy kaybı yaşamıştır. Kuşkusuz AK Parti’deki bu kaybın sebeplerinin anlaşılması ve bu düşüşe sebep olan sorunların çözülmesi ihtiyacı AK Parti’de yenilenmenin devam edeceğini de göstermektedir. Bu yenilenmenin 2019’daki yerel seçimlere yönelik yapılacak hazırlığın bir parçası olacağı düşünülebilir.13
3 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder