IRAK’IN KİLİT NOKTASI: TELAFER BÖLÜM 2
3.4. Ekonomik Yapı
Telafer ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve ticarete dayanmaktadır. Nüfusun büyük bir kısmı ziraatla geçinmektedir. Kentte sanayi gelişmemiştir.
Küçük birkaç işletme dışında fabrika yoktur. İşsizlik oranı yüzde 60’lara ulaşmaktadır. 2004’te başlayan çatışmalar nedeniyle ilçedeki büyük pazar yerinin kapanması ekonomiyi büyük ölçüde etkilemiştir. İlçede 11.5 milyon dönüm3 tarım arazisi bulunmaktadır. Bugün bu tarım alanının yaklaşık 2.5 milyon dönümü kullanılmaktadır. Üretilen temel ürünler arpa ve buğdaydır. Yıllık üretim ise 1-1.5 milyon ton civarındadır. Ayrıca, bağcılık ve bahçecilik de yapılmaktadır. Halen Telafer’de yaklaşık 175.000 incir ve 50.000 nar ağacı bulunmaktadır.
Bu ürünlerin çoğu yerel pazarlarda ve Musul’da satılmaktadır. Osmanlı Devleti devrinde önemli tahıl üretim merkezlerinden birisi olan Telafer sulamanın yetersiz olması, iklim değişikliğinden kaynaklanan kuraklık, şiddet olayları ve göç gibi nedenlerle bu vasfını yitirmiştir.
Ancak, son derece verimli topraklara ve tarım için elverişli düz bir araziye sahip olan ilçede yeterli sulama projelerinin yapılmasıyla ilçe büyük bir potansiyele kavuşabilir.
Şehirde hayvancılık diğer tüm sektörler gibi büyük bir kriz yaşamaktadır. 2004’ten önce 1.5 milyon olan küçükbaş hayvanın sayısı 150.000’e, 15.000 olan büyükbaş hayvan sayısı ise 1000’e düşmüştür. Bu durum süt ürünlerini de etkilemiştir. 2004’ten önce Telafer’de üretilen süt ürünleri çevre ilçeler ve vilayetlerde satılırken, şu anda üretim ilçenin ihtiyacını karşılamamaktadır. İlçenin önceden en önemli geçim kaynaklarından oluşan ticaret ise şiddet olaylarından çok büyük bir darbe yemiştir. Çatışmalardan önce Musul’un batısındaki temel alışverişi merkezi olan Telafer’deki büyük pazarın kapanmasıyla, alışveriş semtlere yayılan dükkânlara dağılmış, şehre başka ilçe ve kasabalardan gelen tüccarlar ise başka yerlere yönelmiştir. 2004’ten önce şehirde yaklaşık 7500 dükkân bulunurken, şimdilerde bu rakam 2500’e düşmüştür. 2004 öncesi şehirdeki günlük ticaret hacmi, şehrin dışında bulunan büyük hayvan pazarıyla birlikte günde 300 milyon dinarı bulurken, son dönemde 20 milyon dinara düşmüştür.4
Ekonominin önemli boyutlarından birisi olan ulaşım ve taşımacılık sektörü de son derece kötü bir durumdadır. 2004’ten önce Telafer’de 3000 uzun araç bulunur ken bu sayı 300’e düşmüştür. Telafer, işgalden önce Irak’taki tüm uzun araçların altıda birine sahipken, şimdilerde bu rakamların çok gerisinde kalmıştır. Bunun en önemli nedeni, güvenlik sorunları nedeniyle taşımacılık yapılamamasıdır. Ayrıca işsizlik nedeniyle çok sayıda kişi sahip oldukları araçları satıp, bunların parasıyla geçinmek zorunda kalmıştır. Giden araçların yerlerine yenisi alınamaz iken, taşımacılıkla uğraşanlar şimdi ya başka alanlara yönelmiş ya da araçlarını sattıktan sonra bir daha araç sahibi olamamıştır.
Bununla birlikte, şehirde son dönemde başlayan inşaat çalışmaları nedeniyle iş araçları sayısında artış görülmektedir.
Telafer’in geneline bakıldığında şehirdeki en önemli ekonomik sorunlar şöyle sıralanabilir: Şehirde neredeyse hiçbir yatırım yoktur. Bu nedenle işsizlik çok yüksektir. Sulama yetersizliği nedeniyle tarım alanlarının büyük bir kısmı işlenmemektedir. Alınan ürünün verimi de düşmüştür. Hükümetin projeler için ayırdığı kaynakların büyük bir kısmını ise Musul Vilayet konseyi kullanmaktadır. Ninova Vilayeti’ne Irak hükümetinden ayrılan bütçenin yüzde 20’sini stratejik projelerin yürütülmesi için Musul merkez tarafından alınmaktadır. Bu bütçeyle merkezdeki stratejik projeler (oteller, büyük hastaneler, üniversite, spor alanları, sulama projeleri gibi) yapılmaktadır. Geriye kalan yüzde 80 ise aralarında Musul merkezinde bulunduğu 10 ilçe arasında dağıtılmaktadır.
Ayrıca, petrol fiyatlarındaki düşüşe bağlı olarak Irak bütçesinde yaşanan düşüş belediye kaynaklarına da yansımış durumdadır. Bu durum Telafer’in süratle ihtiyaç duyduğu altyapı projelerinin başlatılması ve tamamlanması için gerekli paranın bulunamamasına ve bunun sonucu olarak ekonomik durumun kötüleşmeye devam etmesine neden olmaktadır.
4. Telafer’de Günlük Yaşantı ve Sorunlar
4.1. Belediye Hizmetleri
Telafer’de belediyenin çok fazla sorunu bulunmaktadır.
İlçede çöp toplama işlemi gözlemlenmemiştir.
Ayrıca, çok az yerde yol vardır.
Mevcut yollar çimentodan yapılmaktadır.
Belediyenin en büyük sorunu bütçe yetersizliğidir.
Belediyeye gelen bütçenin yüzde 20’sinin Musul merkez tarafından alınması ve geri kalan paranın diğer belediyeler arasında dağıtılması, Telafer’de önemli altyapı çalışmalarının yapılmasını engellemektedir. 2008 yılında Belediye’nin bütçesi 3 milyar dinar (2.5 milyon dolar) iken bu bütçe bu yıl 1 milyar dinara yani (850.000 dolar) düşmüştür. Ayrıca, Telafer’in 2008 yılında Bağdat’tan ayrıca 3 milyar dinar daha aldığı, ancak imar için verilen bu paranın bir kerelik olduğu belirtilmiştir.5
Alt yapının kötü durumunu sadece çatışmalara bağlamak mümkün değildir. Yaptığımız gözlemlere göre Telafer’deki yaşamı vuran en önemli sorun yoksulluktur. Irak devleti kurulduktan sonra önemli bir projeye ev sahipliği yapmayan Telafer’in sorunları kısa sürede bitecek gibi görünmemektedir.
Yakın geçmişte ağaç dikmenin bile yasaklandığı Telafer’de bugün belediye başkanlığı tarafından bir ağaçlandırma projesi yürütülmektedir. Ancak bu proje
çerçevesinde dikilen ağaçlar zayıf ve yetersizdir. Yetersiz sulama ve iklim değişikliği nedeniyle kuraklaşan Telafer’in yürüttüğü ağaçlandırma projesi desteğe ihtiyaç duymaktadır.6
İlçenin önemli gereksinimlerinden birisi de elektrik ihtiyacıdır. Irak genelinde toplanarak dağıtılan elektrik ülkenin her yanında olduğu gibi Telafer’de de büyük sıkıntı yaratmaktadır.
Telafer’in günlük ihtiyacı 100 megawatt olmasına rağmen alabildiği elektrik miktarı 40 megawatt’dır. Bu nedenle, elektrik sık sık kesilmekte bu durum elektrikli araçların bozulmasına neden olmaktadır. 6 saat kesilen elektrikten sonra 2 saat elektrik gelmektedir. Bununla birlikte, kaçta gelirse gelsin elektrik gece 11.00de kesilmektedir.7
Telafer’de musluktan akan su içilebilmektedir. Ancak, bağ ve bahçeleri sulayan arazilerde kirli ve temiz su birbirine karışmaktadır. İlçede bir su arıtma şebekesi yoktur. İlçenin su kaynakları da yetersizdir. Ayrıca, Telafer’in en önemli sorunlarının başında susuzluk ve sulama projelerinin yapılamaması gelmektedir. Sulama yapılamadığından çok büyük miktarlarda arazi atıl durmaktadır. Yağmurun yağma halinde ürün alınmakta, kışların kurak geçtiği dönemde ise üretim yapılamamaktadır. Son iki yıldır az yağmur yağması ve çatışma olayları Telafer’de tarımı durma noktasına getirmiştir. Sulama kanalları ilçenin en önemli sorunu olan yoksulluk ve işsizliğe çözüm getirebilecektir.
Yukarıda da belirtildiği gibi Irak hükümetinden ve Musul vilayetinden ihtiyaç duyduğu ve hak ettiği ekonomik desteği bulamayan Telafer için önerilebilecek en önemli çözüm yollarından birisi Türkiye’nin önde gelen il veya ilçelerinden birisinin Telafer Belediyesi’ni kardeş belediye ilan etmesidir. Bu sayede Telafer’in ihtiyaç duyduğu altyapı yatırımlarının bir kısmı için teknik destek, eğitim yardımı, bazı maddi yardımlar ile dünyanın önde gelen kuruluşlarının yardım projelerinden nasıl yararlanılabileceğine ilişkin işbirliği yapılması kolaylaşabilecektir.
4.2. Sağlık Hizmetleri
Telafer’de 1 hastane ve 7 adet sağlık ocağı bulunmaktadır.
Telafer Devlet Hastanesi (yerel deyişle Genel Hastanesi) 215 yataklıdır. Hastanenin bazı bölgelerinde inşaat devam etmektedir.
Halen, acil servis, çocuk hastalıkları, doğum, cerrahi, iç hastalıkları, kalp hastalıkları servisleri bulunmaktadır. 33 uzman ve 18 pratisyen doktorun görev yaptığı hastaneye bağlı 8 ambülans bulunmaktadır. Sağlık ocaklarında ise doktor durumu değişkenlik göstermektedir.
Bazılarında 3-4 doktor varken, bazı hastanelerde doktor bulunmamaktadır. Telafer’de en çok görülen hastalıklar çocuk hastalıklarıdır. Hızlı doğum artış oranı, okulların yetersizliği ve çevre kirliliği gibi etkenler çocuk hastalıklarının ortaya çıkması ve çabuk yayılmasında önemli rol oynamaktadır. Başhekimin belirttiğine göre özellikle ailelerin kalabalık olması ve sınıflarda çok fazla öğrencinin olması hastalıkların çabuk yayılmasına neden olmaktadır. Telafer’e gelen ilaçlar, Musul üzerinden gelmektedir. Bir ilaç sıkıntısı yaşanmadığı belirtilmiştir. Ayrıca ilçede yoğun bir aşılama kampanyası yürütülmektedir.
Bu nedenle çocuk hastalıkları olarak bilinen kızamık, suçiçeği, çocuk felci gibi hastalıkların önüne geçilmiş durumdadır. İlçede kanser oranı düşüktür. Bununla birlikte kalp ve kemik hastalıkları yaygındır.8 Telafer yürütülen çalışmalarla bazı sağlık sorunlarına çözüm bulabilmesine rağmen önemli hastalıkların tedavisinde büyük güçlükler yaşanmakta, birçok hastalık tedavi edilememektedir. İmkanları açısından son derece sınırlı bir kapasiteye sahip olan Telafer Hastanesi’nde tedavi olamayan kişiler Musul, Duhok ve Erbil gibi başka şehirlere gitmektedir. Ancak, Irak’ın genelinde ciddi bir sağlık sistemi sıkıntısı yaşandığı için bu hastanelerde de tedavi olmak son derece güçtür. Bu nedenle bu hastaların Türkiye’ye gelmesi Telaferliler için bir umut ışığı olmaktadır. Halen Telafer’den Türkiye’ye ayda 3 civarında hasta gelmekteyken bu sayının artırılması büyük önem arz etmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de doktorlara yönelik verilen kursların artması ya da tekrarlanması Telafer doktorları için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Telaferli doktorlar 2003 yılında TİKA aracılığıyla gerçekleştirilen bir kursun kendilerine büyük bir deneyim kattığını ve bugün Musul’daki doktorların bile yapamadıkları bazı operasyonları yapabildiklerini dile getirmişlerdir.9 Son olarak Telafer’de ilaç sıkıntısı olmamasına rağmen tıbbi malzemeler ve önemli makinelerin bulunmadığını bu konuda yapılacak katkıların Telafer halkına büyük bir hizmet olacağını da hatırlatmak yararlı olabilir.
4.3. Eğitim Hizmetleri
Telafer’de eğitim hizmetleri bütün güçlüklere rağmen sürdürülmeye çalışılmaktadır. Yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilere göre Telafer merkezde 75 ilkokul, 17 ortaokul-lise bulunmaktadır. İlçe ve köylerde ise Iyaziye’de 35 ilkokul-4 ortaokul-lise; Zammar’da 35 ilkokul-3 ortaokul-lise; Rabia’da 43 ilkokul-5 ortaokullise bulunmaktadır.10 Bu durumda Telafer ilçesinde toplam 228 ilkokul, 29 ortaokul-lise ve 2 anaokulu bulunmaktadır. İlçedeki liselerden birisi teknik lise birisi ise imam hatip lisesidir.
Telafer merkezde bulunan öğrenci sayısı ise 11760’ı ortaokul-lise, 38425’i ise ilkokul olmak üzere 50185’dir. Telafer’deki okullara ilişkin en önemli sorunlardan birisi bir okul binası içinde birden çok okulun faaliyet göstermesidir. Bazı binalarda eğitim 2-3 okulun sırayla eğitim faaliyeti yapmasına sahne olmaktadır. Sınıflar kalabalık, okulun içi ve çevresi ise hijyen açısından uygun değildir. Su kesintisi olduğu ve okulların depoları yetersiz kaldığı için okullarda tuvaletler çalışmamakta veya son derece pis bir şekilde bulunmaktadır.
Okullarda kitap ve araç gereç sıkıntısı çekildiği görülmektedir. Tahta ve tebeşir kullanılan sınıflardaki malzemeler eskidir. Ayrıca, müfettişler Türkçe kitabı sıkıntısı çektiklerini bildirmişlerdir. İlçede öğretmen sıkıntısı ise yoktur. Bazı sivil toplum örgütlerinin çalışmalarıyla Telafer’de 17 okula bilgisayar götürülmüş ve bilgisayar odaları oluşturulmuştur. Birçok okulda ise bilgisayar yoktur. Telafer’li gençlerle yapılan konuşmalarda 15 yaş üzeri gençlerin Türkiye Türkçesi’ni anlamakta ve konuşmakta zorlandıkları görülmüştür.
Buna karşılık 7-12 yaş arası çocukların büyük bir kısmı Türkiye Türkçesini rahatlıkla konuşmaktadır. Bu durumun oluşmasında Türk TV kanallarını yoğun bir biçimde izlemelerinin ve okuldaki Türkçe derslerinin önemli etkisi olduğu söylenebilir.
4.4. Güvenlik Durumu
2004-2008 yılları arasında büyük bir çatışma dönemi geçiren Telafer’de son aylarda güvenlik durumunda önemli iyileşmeler yaşanmaktadır.
Irak’ın işgalinin hemen ardından ilçede egemenlik kurmaya çalışan peşmergelere karşı başlayan direniş, bir süre sonra peşmergelere destek veren ABD güçlerine yönelmiştir. Ancak 2005 yılı sonlarından itibaren işgale ve peşmergelere karşı direniş, ABD, Kürt gruplar, Sünni Arap direnişçileri, bazı İslamcı Şii milis grupları, İran ve El Kaide’nin rolüyle Türkmenler arasında bir iç çatışmaya dönüşmüş ve Irak’ın geri kalanında olduğu gibi bir tür mezhepsel savaş yaşanmıştır. Hastane kayıtlarından alınan rakamlara göre Telafer’de meydana gelen olaylarda 2800 kişi ölmüş ve 1000’i organ kaybıyla sonuçlanmak üzere 6000 kişi ağır ve orta derecede yaralanmıştır.11 Çok az sayıda yabancı savaşçının da katıldığı Telafer’deki çatışmalarda asıl aktörler Türkmenler olmuşlardır. Bazı Sünni Türkmenler, milliyetçi-Baasçı Araplar ve radikal
İslamcı gruplarla işbirliği yaparak ABD güçleri, Irak ordusu, peşmergeler ve Şii Türkmenlerle savaşmış; Bedr Tugayları, Mukteda Sadr’a bağlı milisler ve Irak hükümetinden doğrudan veya dolaylı destek alan bazı Şii Türkmenler ise Sünni Türkmenlerle savaşmıştır.
Maalesef, çatışmanın en aktif olduğu dönemlerde sadece sivillere yönelik çok sayıda eylem gerçekleştirilmiş ve her iki taraftan da yüzlerce masum sivil hayatını kaybetmiştir. Örneğin, 27 Mart 2007’de Telafer’de El Vahde semti olayı tüm Irak’ta yaşanan en kanlı olaylardan birisi olmuştur. Şehirde uzun süren un sıkıntısından sonra ilçeye un dağıtmak üzere gelen kamyonlardan birisine yüklenen tonlarca patlayıcı un almak için gelen halkın yaklaşmasıyla havaya uçurulmuş, olayda 120’den fazla (çoğu kadın ve çocuk) Şii Türkmen ölmüştür. Bunun üzerine olayda yakınlarını kaybedenler de intikam saldırısı düzenlemişler ve çoğu olaylarla hiçbir ilişkisi olmayan 74 kişiyi öldürmüşlerdir.
Bu olayın etkileri bugün hala her iki tarafça da hatırlanmaktadır. Telafer’in birçok kesiminde olayların izleri canlıdır.
Birçok binada kurşun delikleri, bomba izleri, cadde kenarlarında çatışmalarda yıkılmış evler görmek mümkündür. Şehrin birçok sokağında Türkmenler arasında sokak çatışmaları çıkmıştır. Çatışmanın sonlarına doğru ise araba bombalarının çoğalmasıyla ilçede bir tedbir geliştirilmiş ve özel kimliği olmayan araçların güney bölgelerindeki semtlerine girmeleri yasaklanmıştır.
Telafer’de çatışmaları ve Türkmenler arasındaki kanlı mezhep çatışmasını yaratan faktörler şöyle sıralanabilir:
• Telafer’in stratejik konumu nedeniyle Iraklı Kürtlerin bölgeyi kontrol altına almak, çatışma yoluyla demografiyi değiştirmek ve
yeni Kürt nüfusu yerleştirmek istemesi ve Türkmenlerin buna direnmesi.
• Türkmenlerin genel olarak işgal karşıtı bir tavır takınmaları ve ABD güçlerini Telafer’de istememeleri.
• Irak’ın genelindeki çatışma ortamının Telafer’e yansıması. Irak’ın genelindeki çatışma ortamı Telafer’e şöyle yansımıştır: Telaferin özgün coğrafi konumu ve
toplumsal yapısı nedeniyle ABD ile Sünni Araplar arasındaki çatışmanın bir uzantısı haline gelmiştir. Araplar Musul’u Kürtlere ve ABD kontrolüne bırakmak
istemediğinden çok yoğun bir direniş faaliyeti başlatmışlardır. Ayrıca, Irak’ın kuzey bölgelerindeki tek Şii varlığı Telafer’deki Şii Türkmenlerden ibarettir.
Bu nedenle Şii Araplar (özellikle IİYK ve Sadrcılar) Telafer’i kullanarak kuzeyde güç merkezi oluşturmak istemişlerdir. Yine, ilçenin Suriye sınırında olması
nedeniyle sızmalara açık olması ve radikal İslamcı militanların ilçeyi kendi amaçları için bir çatışma alanına dönüştürmüştür. Tüm bunlara ek olarak Iraklı Kürt grupların ilçede istikrarsızlık yaratmak yoluyla bölgede Amerikan güçlerini tutma isteği ve böylece Musul’da istedikleri demografik ve siyasi değişimi sağlama amaçları çatışmayı körüklemiştir.
• Çatışma ortamında ortaya çıkan siyasi istikrarsızlığın ve gruplararası güç mücadelesinin kullanılması yoluyla Şii ve Sünni Türkmenlerin birbirine karşı kışkırtılmaları.
Özetle, Telafer’deki çatışmanın dört ana ekseni olmuştur: Musul merkezli ABD ve yeni Irak hükümetine karşı direniş; Iraklı Kürtler’in Suriye Kürtleri ve Sincar’a ulaşma amaçlı çalışmaları; ABD ile radikal İslamcılar arasındaki çatışma merkezli çatışmalar ve Bağdat’tan yayılan Sünni-Şii merkezli çatışma.
Tüm bu faktörler ışığında, Telafer 2004-2008 yılları arasında birbiriyle iç içe geçmiş bir çatışma platformuna dönüşmüştür. Çatışmanın bir tarafında Şii Türkmenler, ABD ordusu ve peşmergelere karşı çarpışan bu süreçte El Kaideciler ve Sünni Araplardan destek alan Sünni Türkmenler, diğer tarafında ise IİYK ve Kürtler tarafından doğrudan veya dolaylı olarak desteklenen ve Irak hükümetinin de desteğini alan Şii Türkmenler bulunmaktadır. Bu nedenle, çatışmanın karakteri başlangıçta daha çok ABD ve peşmergeler ile Türkmenler arasında bir direniş hareketi biçimindeyken, daha sonra direniş kimliğinden çıkarak Sünni-Şii Türkmen iç çatışması ağır basmaya başlamıştır.
Bugün gelinen noktada Telafer’de güvenlik durumunun büyük ölçüde iyileştiği görülmektedir. 6 ay öncesine kadar şehirde gündüz sokağa çıkmak bile tehlikeliyken; bombalı saldırılar, sokak çatışmaları ve suikastlar yaşanırken, şimdi gece bile yürünebilmektedir. Son aylarda bazı küçük olayların dışında önemli bir çatışma ya da saldırı olmamıştır. Telafer’de görev yapan Irak ordusunun yanı sıra 1400 kişilik polis gücü ve 2500 kişilik acil müdahale gücü şehre hâkim durumdadır. Polis ile halk arasında gerginlik yaratan olaylar nerdeyse sona ermiştir. Ordu ve polisin işbirliği sayesinde bugün Telafer’deki güvenlik sorunu büyük ölçüde kontrol altına alınabilmiştir.12 Ancak, Telaferliler bazıları çatışmaların kökenini oluşturan grupların hala Musul’da saklandıklarını ve bu şehre giderlerse öldürüleceklerini düşündüklerinden Musul’a gitmekten kaçınmaktadır.
Telafer’de ise çatışmaya karışan kişiler hala yaşamakla birlikte en azından şimdilik silahlarını bir yana koyduklarına inanılmaktadır. Ancak, yıllarca süren çatışmalar taraflar arasında büyük bir güvensizlik yaratmıştır. Bu güvensizliğin kısa bir sürede kolaylıkla silinmesi pek mümkün görünmemektedir.
Tekrar sokak çatışmaların başlayacağına inanan kimse yokken, bazı Türkmenler bombalı saldırıların yeniden başlayabileceği korkusunu
taşımaktadır. 2004-2008 arasında yaşanan çatışmanın durulmasına neden olan faktörler ise şöyle sıralanabilir.
1. Genel olarak Bağdat merkezli çatışmada tansiyonun düşmesi.
2. ABD ile Sünni Araplar arasındaki çatışmanın yerini uyuma bırakması ve Uyanış Konseyi adı altında Sünni Arapların sisteme dâhil olmaya başlamaları.
3. Kürtlerin bölgede tutunamayacağını anlaması yoluyla geri adım atmaları ve çekilmeleri.
4. Irak’ta El Kaidecilerin güç kaybı.
5. Türkmenlerin içinde çatışmanın bitmesini isteyen grupların artması.
4.5. Siyasi Durum
Irak’ın işgalinin hemen sonrasında Irak’ın büyük bir kısmında kaos meydana gelirken, Telafer’de sükunet ve istikrar hakim olmuştur.
Kamu kurumları yağmalanmamış, yerel siyasetçiler ve bürokratlar işlerin normal seyrinde yürümesini sağlamıştır. Devletin otoritesini yitirdiği ilk aylarda Telafer’de bir Şura Meclisi kurulmuş ve hükümetin yerini almıştır. Şura Meclisi aşiret başkanları, ilçenin ileri gelenleri ve aydınlardan oluşmuştur. Şura Meclisi’nin otoritesi sayesinde hiçbir resmi daireye zarar gelmemiş, ilçedeki tek bankadaki paralar dahi iki güvenilir kişinin evinde saklanarak korunmuştur. Çatışmaların başlamasıyla birlikte ise siyasi alanda büyük bir bölünme ve kutuplaşma yaşanmaya başlamıştır.
Bugün Telafer’de en güçlü siyasi partiler Irak Türkmen Cephesi, Irak İslami Yüksek Konseyi, Sadr Hareketi, Irak İslami Partisi ve Hadba Listesi’dir. 31 Ocak 2009 tarihinde yapılan Vilayet Meclisi seçimlerinde 92.000 seçmeni bulunan Telafer’de 40.000 kişi kadar seçime katılmıştır.
Telafer’deki siyasi partileri ve atmosferi etkileyen en önemli unsurlar şöyle sıralanabilir: Telafer’de siyasetin mevcut yapısı üzerinde üç temel
etken bulunmaktadır: Mezhepçilik, aşiretçilik ve Türkiye’ye yakınlık.
Telafer’de Şii Türkmenlerin büyük bir kısmı Irak’ın genelinde faaliyet gösteren Irak İslami Yüksek Konseyi, İslami Dava Partisi, Sadr Hareketi gibi Şii siyasi oluşumlara oy vermiştir.
Telafer’de gerçekleşen Sünni-Şii çatışması sırasında toplumun mezhep temelinde kutuplaşmaya başlaması bunun en önemli nedenidir. Telafer’de Kürt yaşamamasına rağmen şehirde KDP büroları açılmıştır. Ancak KDP’nin ilçede faaliyet gösteren 5 bürosu olmasına rağmen seçimde aldığı oy sadece 117 olmuştur. Bununla birlikte, KDP’nin zaten Telafer’de seçim kazanmayı beklemediği, ilçedeki faaliyetlerini bu ilçeyi Musul’dan ayırarak Sincar ile birlikte kuzeydeki bölgesel yönetime katmak niyetinde olduğunu söylenebilir. Bu amaca ulaşmak için özellikle çatışmalardan etkilenen Türkmenler arasında çalışmalar yaparak Telafer’in Sünni Arapların çoğunlukta olduğu Musul yerine, istikrarlı ve kendilerine zarar gelmeyecek bir bölge olan kuzeydeki bölgesel idareye bağlanması yönünde faaliyetler yürütmektedirler. Bu çalışmalar eğitim, sağlık
ve ticaret için Telafer’in dışına çıkmayan, çıktığı zaman ise öldürülen Şii Türkmenler arasında bir dönem destek bulmasına rağmen bu durumun
yavaş yavaş değişmeye başladığının altı çizilebilir. Telafer’in Sünni Türkmen kısmında da farklı partiler ön plana çıkmaktadır. Bunların en önemlilerinden
birisi Irak İslami Partisi’dir. Sünni Arap ve İslamcı olan bu parti kendisini Arap sayan Telaferli Türkmenler tarafından desteklenmektedir.
Irak Türkmen Cephesi ise önemli bir geçiş süreci içindedir. İşgalden sonra ulaşılmakta güçlük çekilen Telafer’deki ITC temsilciliği kendisine özgü
bir yapı geliştirmiştir. Başlangıçta Şii-Sünni tüm Türkmenlerin katılımı da mevcutken, bir süre sonra ITC sadece Sünni Türkmenlerin katıldığı bir örgüte dönüşmüştür. İşgalin hemen ardından Telafer’in her yanında ITC bürolarının açılması aşiretler ve önde gelen kişiler için bir çekim merkezi yaratırken, 2004 sonlarında bu bürolar kapatılmış ve sadece kuzey bölgesinde bir büro kalmıştır. Bunun da çalışmaları sınırlanmıştır. Bu nedenle başlangıçta çekim sahasına giren aşiretler ve diğer güç odakları yavaş yavaş ITC’den kopmuştur. Bu süreç 2007 yılının sonlarına kadar devam etmiştir. 2007 yılının Temmuz ayından itibaren ise ITC’de bir canlanma dönemi başlamıştır. Geçmişin olumsuz izleri yavaş yavaş silinmektedir. ITC ilçenin güney kesiminde yeni bir temsilcilik açmıştır. Vilayet meclisi için ilçenin güney ve kuzey kesiminden bir liste hazırlanmış, bu liste
bazı eleştirilere maruz kalsa da Telafer’den birinci çıkmayı başarmıştır. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, ITC’nin vilayet seçiminde kısmen başarılı
olduğu söylenebilir. Ancak, ITC, Telafer’de en yüksek oyu almasına rağmen elde ettiği oylar toplam oyun altıda birini bulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Irak’ta gelecek aylarda yapılacak seçimler için alınacak daha çok yolun olduğu görülmektedir. Ancak, Telafer’de tam bir başarının sağlanabilmesi için gerek ITC merkezinin gerekse Türk kamuoyunun Telafer meselesine daha ağırlıklı olarak eğilmesi elzemdir.
Telafer’deki oy potansiyeline rağmen, Türkmen oylarının bölünmesi nedeniyle Telafer, Musul Vilayet Konseyi’ne Hadba Listesi dışında temsilci gönderememiş tir. Ancak, Telafer’de ITC’nın birinci parti olarak çıkması ve Kürt grupların iddia ettiklerinin tersine çok düşük bir oy oranında kalması Telafer’i tartışmalı bölge olmaktan çıkartmıştır. Bu durumun henüz içeriği tam olarak açıklanmasa da Irak’ta tartışmalı bölgeleri ele alan BM’nin “tartışmalı iç sınırlar” raporuna da yansımıştır. Elde edilen bilgiler ışığında bu raporda Telafer’in kuzeydeki bölgesel yönetime bağlanması hakkındaki iddialar reddedilmiştir. Bu gelişme en azından şu aşamada Telafer için stratejik bir kazanç olarak görülebilir.
Telafer siyasetinde üçüncü ve en etkili faktör ise Türkiye faktörüdür. Türkiye’nin Telaferliler üzerinde büyük bir etki yapma potansiyeli vardır.
Türkiye’den Telafer’e gönderilen her yardım ve destek ilçede büyük bir olumlu tepki uyandırmaktadır. Özellikle, Türkiye’ye Telafer’den hastaların getirilip tedavi ettirilmesi tüm Türkmenlerde olumlu bir yankı uyandırmaktadır. Türkiye’nin ilçeye ilgi gösterdiğini göstermesi, bazı yatırımları başlatması, kısa sürede netice vereceksomut girişimlerde bulunması Türkiye’ye duyulan sevginin daha da artmasını sağlayabilir.
5. Telafer’deki Sorunların Çözülmesi ve Yaşamın İyileştirilmesi İçin Bazı Öneriler Irak’ın işgalinden bu yana geçmişten gelen sorunları ağırlaşan ve ekonomik sıkıntılarına ek olarak güvenlik sorunları da yaşayan Telafer’in sorunlarının çözülmesi için bir an önce kısa ve uzun vadeli stratejiler geliştirilip hayata geçirilmesi gerekmektedir. Telafer’deki durumun iyileşmesine katkıda bulunmak amacıyla yapılabilecek kısa ve uzun vadeli önerilerden bazıları şunlardır:
5.1. Telafer’e İlişkin Kısa Vadeli Öneriler Telafer’de yapılan çalışma sırasında yukarıda da aktarıldığı gibi Telafer’in ekonomik anlamda çok geri kaldığını, temel altyapı hizmetlerinin yok denecek kadar az olduğunu ve halkın öncelikle yaşam standartlarında iyileşme görmek istediği söylenebilir.
• Büyük altyapı projelerinin hayata geçirilmesinde, Türkiye’nin Irak’taki etkinliğini kullanması yararlı olabilir. Telafer’in en büyük ihtiyaç duyduğu şeyler:
Sulama projesi, altyapı çalışmaları ve istihdam sağlayıcı yatırımlardır. Bu ihtiyacın maliyeti milyonlarca doları bulmaktadır. Bu nedenle Türkiye, Musul
Vilayet Meclisi üzerindeki etkisini kullanarak Telafer’de bu tür projelerin başlatılmasını sağlamalıdır. Bu projeler arasında en çok ihtiyaç duyulanı sulama projesidir.
Telafer’de projeleri geçmişte çizilmiş olan sulama projeleri bulunmaktadır.
Bu projelerin hayata geçirilmesiyle birlikte ilçenin su ihtiyacı giderileceği
gibi aynı zamanda tarımsal üretimin başlamasıyla ekonomik refahta büyük bir artış meydana gelebilecektir.
• Telafer’de istihdam artırıcı projeler üretilmelidir. İlçenin yakınlarına ya da içine yoğurt, salça, un fabrikası gibi küçük çaplı da olsa üretim merkezlerinin açılması için özendirilmeli, bu konuda Irak’ta iş yapan Türk şirketleri teşvik edilmelidir.
• Telafer’de sağlık hizmetleri yetersizdir. Hastalar Türkiye’ye gelip tedavi olmak için can atmaktadır. Bu nedenle, sağlık hizmetleri konusunda bir atılım yapılması yararlı olabilir. Bu atılımın şunları içerebilir: Telafer’e en az bir ambulans sağlanması; Telafer’in ortasına bir hastane veya sağlık ocağı inşaatına başlanması; mevcut devlet hastanesinin ihtiyaç duyduğu tıbbi araç ve makinelerin sağlanması; Türkiye’ye Irak’tan tedavi için getirilen hastaların sayısının artması ve özellikle Telaferlilere verilen kontenjanın artırılması
• Türkiye’ye Telafer’den daha çok insan getirilmesi ve bu kişilere eğitim, ticaret ve sağlık gibi alanlar başta olmak üzere destek sağlanması.
Telaferlilerin Türkiye’ye yapabilecekleri ziyaretler birkaç ayrı biçimde olabilir.
• Bunlardan birincisi teknik eğitim amaçlı kurslar; örneğin doktorlar, öğretmen ler, ziraat mühendisleri gibi meslek kollarına Türkiye’de eğitim vererek Telafer’deki hizmet kalitesinin artırılması yararlı olabilir.
• İkinci biçim, Türkiye’ye Telafer’den gelen öğrencilerin sayısı artırılmasıdır. Halen Türkiye’de az sayıda Telaferli öğrenci vardır. Bu sayının artırılmasına özen gösterilmeli, bu öğrencilerin tıp, eczacılık, öğretmenlik, dişçilik ve mühendislik gibi memleketlerinde hizmet verebilecekleri dallara girmelerinde yardımcı olunabilir.
• Üçüncü biçim, Türkiye’ye tedavi amaçlı insanların gelmesinde artış olmasıdır.
• Dördüncüsü ise turizm ve ticaret amaçlı gelişler kolaylaştırılabilir.
• Türkiye’den Telafer’e yardım eli uzatılmasının en önemli yollarından birisi kardeş belediye projesinin başlatılmasıdır. Telafer belediyesine Türkiye’den bir kardeş belediye belirlenerek, belediyenin ihtiyaç duyduğu yardım, teknik hizmetler ve eğitim gibi hususların sağlanması. Telafer, neredeyse hiç ağaç olmayan bir yerleşim birimidir. Belediye tarafından başlatılan ağaçlandırma projesi son derece zayıf kalmaktadır. Ağaçlandırma yardımı kısa vadede Telafer’de gözle görülür bir yardım yaratabilir. Ayrıca, Telaferli çocuklar için
oyun alanları ve parklar yapılması çocuk gelişimine büyük katkıda bulunabilecektir.
• Telafer’de büyük bir genç nüfus bulunmaktadır. Bu nüfusun çok büyük bir kısmı ise işsizdir. Bu genç nüfusun büyük bir kısmı futbol ya da diğer spor dallarıyla ilgilenmektedir. Telafer basketbol takımı Irak birinci liginde oynamaktadır. Fakat bu takım maddi imkânsızlıklar nedeniyle bazı maçlara gitmekte sıkıntı çekmektedir. İlçede herhangi bir spor tesisi olmadığı gibi, spora destek de yoktur. Telafer’de yaşanmış olan çatışmaların etkisini belki de en fazla hisseden yaş grubu olan gençlerin spor faaliyetlerinin desteklenmesi
Telaferliler için önemli bir katkı olabilir. Bu katkı için küçük çaplı bir spor kompleksi, mevcut takımlara forma, ayakkabı ve diğer spor malzemeleri dağıtılması gibi kitle çalışmaları özendirilebilir.
• Eğitim yardımının artırılması. Telafer’de ilk ve orta düzeyde bulunan 50.000 öğrencinin sadece 4000 kadar Türkçe kitabı bulunmaktadır.
İlçede Türkçe eğitiminin sağlıklı yürütülebilmesi için bu açığın kapanması gerekmektedir. İlçede okul sayısı yetersizdir. Mevcut okullar ise büyük bir tamirat istemektedir. Bu nedenle okullarda yaz dönemine girilmesiyle birlikte bir tamirat projesi başlatılabilir. Ayrıca, Türkiye’de eğitime gelen Türkmen öğrenciler içinde Telaferlilerin sayısının artması da yarar sağlayabilir.
• Halk içinde güven artırıcı tedbirler alınmalıdır. Çatışmaların sona ermesine rağmen Şii ve Sünni Türkmenler arasındaki güven sorunu devam etmektedir. Bu güvensizliğin sona ermesi için büyük barışma toplantıları düzenlenmeli, bu toplantılara yörenin önde gelenleri olduğu kadar Türkiye’den temsilciler de mutlaka katılmalıdır. Bu girişim bir seri halinde ve aşama aşama olarak gerçekleştirilebilir. Yörenin önde gelen aşiret reisleri, din adamları, kanaat önderleri ve siyasi parti yetkilileri toplantılara davet edilmeli, sorunların çözümünün önemi vurgulanmalıdır. Bu toplantı Telafer’de olabileceği gibi Türkiye’de de düzenlenebilir. Güven inşa edici yöntemlerden birisi taraflar arasındaki kan sorununun sona ermesidir. Aşiret yapısı içinde olan Telafer’de bu sorunun sona ermesinin yolu kan parasının ödenmesidir. Bir kişi için istenen kan parası 12-20 milyon Irak dinarı (10-15.000 $) olarak belirlenmektedir. Buna benzer olaylar daha önce Irak hükümeti tarafından finanse edilmiştir.
Bu durumun çözülmesi için Türkiye Irak hükümeti nezdinde girişimlerde bulunabilir.
5.2. Telafer’in Uzun Vadeli Kurtuluş Planı:
Telafer’in Irak’ın 19. İli Olması Telafer hakkında yürütülen çalışma boyunca her fırsatta karşımıza çıkan en önemli olgu Telafer’in sorunlarının çözülebilmesi için idari teşkilatlanmasında değişiklik yapılması gerekliliği ve doğrudan Bağdat’a bağlı bir vilayet olması zorunluluğudur.
Irak’ın diğer kesimlerindeki Türkmenler gibi Telaferliler de Irak devletine sıkı sıkıya bağlı Irak vatandaşlarıdır. Dolayısıyla Telafer’in bir ilçe olarak
idari yapısını değiştirme talebi sadece ihtiyacı olan hizmeti ve yardımı doğrudan Bağdat’tan alma isteğinden kaynaklanmaktadır. Telafer’in halen Irak’ta bulunan 18 vilayete ek olarak yeni bir vilayet ilan edilmesi bu ilçede yaşayan insanların modern, müreffeh ve daha insanca bir yaşama kavuşmasının temel yolu gibi görünmektedir.
Ancak, gerek Irak’ta gerekse bazı bölge ülkelerinde konunun önemi ve geçmişi bilinmediğinden Telafer’in il olması önerisi tam olarak anlaşılamayabilir.
Bu nedenle Telafer’in niçin il olması gerekliliği konusunda şunlar söylenebilir:
1. Irak Devleti’nin kurulduğu yıllardan bu yana
Telafer geri bıraktırılmıştır. 1964 yılından beri hiçbir yatırım yapılmayan Telafer, eski rejim tarafından bilinçli ve sistematik olarak baskı altına alınmıştır. Saddam Hüseyin döneminde zorunlu Araplaştırma politikasına tabi tutulan Telafer’in başka bazı bölgelerde olduğu gibi Irak’ta “zarar gören bölgeler” kapsamına alınması ve sorunlarının özel bir yaklaşımla ele alınması gerekmektedir. Başta sulama olmak üzere büyük projelere ihtiyaç duyan Telafer’in yatırım ihtiyacının karşılanması Musul Vilayeti’ne bağlıyken mümkün görünmemektedir. Çünkü Musul Vilayet Konseyi, merkezi hükumetten den ayrılan bütçeyi stratejik projeler kapsamında kontrol ederek sadece vilayet merkezine aktarmaktadır. Bu nedenle, Telafer’in imarının tek yolu ayrı bir vilayet olmaktan geçmektedir.
2. Irak’ta nüfus ve coğrafi özellikleri açısından il olmaya en uygun durumdaki yerleşim yeri Telafer’dir. Bunun tarihi temelleri de vardır. 1977 ve 2002 yılları arasında Telafer’in vilayet olması iki kez gündeme gelmiştir. 1977’de 4 ilçenin vilayet olması planlanmıştır. Bu ilçeler Necef, Duhok, Tıkrit ve Telafer’dir. Anılan 4 ilçeden Telafer dışındaki üçü de vilayet olmuştur. Telafer bu üçünden de nüfus olarak daha büyüktür. Özetle, Telafer’in vilayet olması bugün ortaya atılmış yeni bir öneri değildir. Telafer’in sorunlarının idari olarak çözülmesinin yolunun vilayet olmaktan geçtiği önceden de tespit edilmiş, ancak Baas rejimi tarafından kabul edilmemiştir.
3. Telafer, 2002 yılından önce bir ekonomik çekim merkezi olduğunu ispatlamıştır. Ekonomik olarak Musul’a bağlı değildir. Türkiye’den Ovacık kapısının da açılmasıyla Türkiye-Irak-Suriye sınırının kesişme noktasında bulunan bu ilçe kendi ekonomik ard yöresini kurabilecek bir birikime sahiptir.
Telafer’in bir vilayet olması ve Ovacık sınır kapısının açılmasıyla Telafer, Irak ticaretinin en önemli merkezlerinden birisi olarak altyapı sorunlarını ve çatışmaları sona erdirecek bir niteliğe kavuşabilir.
4. Telafer halkının büyük bir kısmı ilçeye şiddetin Musul’dan ihraç edildiğine inanmaktadır. Nitekim, Telafer’deki operasyonların Felluce’den çıkan bazı silahlı grupların bölgeye yayılmasıyla başladığı dikkate alınırsa bu iddia pek de haksız değildir. Telafer’in güvenlik sorunlarının tam olarak çözülmesi Musul’daki şiddet yaratan grupların Telafer’e geçişinin engellenmesiyle mümkün olacaktır. Musul’daki Arap milliyetçisi oluşumun Telafer kimliği üzerinde bir baskı oluşturduğu da gerçektir. Bu nedenle Telafer’deki Türkmenlerin kimliklerinin korunması için ayrı bir vilayet içinde yaşamaları faydalı olacaktır.
5. Yukarıda ele alınan savlar ışığında Telafer’in Irak’ın 19.vilayeti olmasının Irak’ta bir an önce tartışılmaya başlaması, hem Irak Türkmenlerinin
refahına hem de Irak’’taki siyasi uzlaşmaya katkı sağlayabilecek ve eski rejim tarafından baskı altına alınan ve geri bıraktırılan Telaferlilerin yaşamına
ise katkıda bulunabilecektir.
DİPNOTLAR;
1 Kaymakam Yardımcısı Ahmet İbrahim ile yapılan görüşme, 16 Mart 2009.
Bu veriler Telafer nüfus müdürlüğündeki karne verilerine bağlı olarak yapılan çalışmalarla da teyit edilmiştir.
2 Telafer İlçe Meclisi Göç İşlerinden sorumlu üyesi Seyyid Muhammet Ali Abdulmuttalip ile yapılan görüşme,16 Mart 2009.
3 Irak’ta bir dönüm 2500 metrekaredir. Dolayısıyla bu rakama saha çalışması sırasında verilen 4.5 milyon dönüm rakamının 2.5 ile çarpılması ile ulaşılmıştır.
4 18 Mart 2009, Araştırmacı Fuat Ömer ile yapılan görüşme.
5 Telafer Belediye Başkanı Muhsin Çolak ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009.
6 Telafer Belediye Başkanı Muhsin Çolak ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009.
7 Telafer Elektirik İşleri Müdürü, Ali Bey ile yapılan görüşme 18 Mart 2009.
8 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009.
9 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009
10 Musul Eğitim Müdürlüğü Türkçe Müfettişleri Abdulgani İlyas Efendi ve Muhammed Abdurrahman ile yapılan görüşme, 18 Mart 2009.
11 Telafer Devlet Hastanesi Başhekimi Salih Haddo Haydar Efendioğlu ile yapılan görüşme, 17 Mart 2009.
12 Telafer Emniyet Müdürü Ali Hadi Ubeyd ile yapılan görüşme, 16 Mart 2009.
ORSAM-ORTADOĞU TÜRKMENLERİ PROGRAMI, RAPOR 1
http://orsam.org.tr/orsam/rapor/10236?dil=tr
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder