Türkiye'de Barzanici Hareket (1965-2007),
BÖLÜM 2
IV. PKK Sonrasında Türkiye'de Barzanicilik, Barzanici oluşumlar,
12 Eylül 1980 darbesinin ardından etkisini iyice yitirmiştir.
Daha sonraki süreçte ise PKK yandaşlarınca sindirilerek iyice pasifize edilmişlerdir. Bu etkilere Kürdistan Yurtseverler Birliği lideri Celâl Talabani'nin Irak'ın kuzeyinde yeni bir otorite olarak ortaya çıkması gibi yerel sorunlar ile Irak-İran savaşı, ABD-SSCB mücadelesinin yöntem değiştirmesi gibi etkenler de
eklenince Barzanici hareket kendi sorunları ile uğ-raşmaktan Türkiye'ye müdahalelerde bulunmaya fırsat bulamamıştır.
< 1990'lı yılların başında iyice zayıflayan Barzani hareketi bitme noktasında iken,imdada Türkiye yetişmiş ve PKK'ya karşı etkili olsun diye maddî destek dahil her türlü yardımı esirgememiştir. >
Ancak bu yanlış politika PKK'nın sonunu getirmek şöyle dursun PKK'nın Irak'ın kuzeyinde daha etkili hale gelmesi ile sonuçlanmıştır.
Yardımlar o seviyeye gelmiştir ki Türkiye Cumhuriyeti PKK'nın yayın organı Med TV'ye alternatif oluşturabilir düşüncesi ile Kürdistan TV'nin kurulmasına Ankara destek sağlamıştır.
Ne var ki Ankara'nın desteği ile kurulan Kürdistan TV gün gelecek PKK lider kadrosundan Murat Karayılan canlı yayınlara katılıp PKK propagandası
yaparhale gelecektir.
V. ABD'nin Irak'ı İşgali Sonrasında Türkiye'de Barzanicilik
Çekiç Güç'ün bölgeye yerleşmesi ile iyice koruma altına alınan Barzani aşireti, bu tarihten itibaren ABD ile sıkı ilişkiler içerisine girmiş ve ABD'nin
Irak'taki plânlarının bir parçası haline gelmiştir. Mart 2003'te ABD'nin Irak'a ikinci kez müdahalesi ile de artık ABD'nin bölgedeki müttefiki konumuna
yükselmiştir.
Kerkük merkezli Kürdistan hesapları yapan Mesud Barzani, bu hesaplar çerçevesinde Irak'a komşu devletler üzerinde operasyonlar yaparak hareket
sahasını rahatlatmak istemektedir. İşte bu hesapların en başında ise Türkiye gelmektedir. Türkiye üzerinde geçmişten gelen bir tabanı bulunan
Barzani farklı alanlar üzerinden Türkiye'ye karşı operasyonlar uygulamaktadır.
Bu operasyonların temel unsurlarını şöyle sıralandırabiliriz :
V.1. Siyasî faaliyetler
V.2. Ekonomik faaliyetler.
V.3.. Nüfuz faaliyetleri
V.4. Dinî faaliyetler
V.1. SİYASİ FAALİYETLER
Mesud Barzani, Türkiye'de siyasal taban oluşturma politikası izlemektedir. Kimisi Marksist-Leninist kökenden, kimisi Nakşibendi kökenden, kimisi de
feodal kökenden gelen siyasî oluşumların birleştiği ortak noktalar Barzani yandaşlığı ve Pan-Kürdist faaliyetler olmaktadır.
Aşağıda bu faaliyetler/unsurlar teker teker incelenmiştir.
V.1.1 HAK-PAR
Bu oluşumlar içerisinde en çok ön plânda olan Şeyh Sait'in de torunu olan Abdulmelik Fırat öncülüğünde kurulan Hak ve Özgürlükler Hareketi(HAK-PAR)
gelmektedir. A. Fırat, bugün molla Mustafa Barzani'nin oğlu Mesud Barzani ile işbirliği içerisindedir. Zaman zaman bir araya gelen ikilinin birçok ortak özelliği bulunmaktadır. Dedesi geçmişte Türkiye'ye isyan edince molla Mustafa Barzani'nin desteğini alan A. Fırat, günümüzde Büyük Kürdistan hesapları yapan Mesud Barzani'nin Türkiye'deki en yakın müttefiki durumundadır. Her ikisi de Nakşibendiliğin Halidiye ekolüne
mensuptur.
Bu birlikteliğin arkasında yatan en önemli sebeplerden birisi de şüphesiz ekonomik menfaatler olmaktadır. Bugün Irak'ın kuzeyinde iş yapan
onlarca müteahhidin uğrak noktasının HAK-PAR binaları olduğu, HAKPAR'lılarca referans verilen şirketlerin Irak'ın kuzeyinde daha rahat iş bulduğu
yaygın olan bir iddiadır. Komünist 'Rızgariciler'i, 'Özgürlük Yolu'cuları ve Nakşibendi şeyhlerini bir araya getiren temel etkenin dayanak noktası
da bu olsa gerek.
< Kerkük merkezli Kürdistan hesapları yapan Mesud Barzani, bu hesaplar çerçevesinde Irak'a komşu devletler üzerinde operasyonlar
yaparak hareket sahasını rahatlatmak istemektedir. >
Bugün HAK-PAR'ın başında Sertaç Bucak'ın bulunması da oldukça manidardır. 1961'de kurulan yasadışı Türkiye Kürdistan Partisi'nin ilk sekreteri olan Faik Bucak'ın oğlu Sertaç Bucak babasının bıraktığı yerden, Barzani yanlısı politikaları sürdürmektedir. S. Bucak'ın bir söyleşideki ifadeleri 19 HAK-PAR'ın Pan-Kürdist faaliyetlerini ortaya koymaktadır. Barzani'nin Türkiye karşıtı söylemlerinin temelinde de, bu ve benzeri oluşumlar sayesinde oluşturduğu alt yapı bulunmaktadır.
HAK-PAR'ın en son faaliyetlerinden birisi de 20 Mart 2007'de Diyarbakır'da bir düğün salonunda PKK'nın bütün tehditlerine rağmen gerçekleştirdiği Nevruz etkinliğidir. Avrupa'da faaliyet gösteren Kürdistan Dernekler Birliği (KOM-KAR)' nin finansörlüğünde ve HAKPAR'ın organizatörlüğünde gerçekleştirilen bu etkinlik, Diyarbakır Valiliği izin verseydi İstasyon Meydanı'nda açık havada yapılacaktı. Bu da gösteriyor ki, Barzanici taban artık böyle organizasyonlar düzenleyebilecek kadar yer etmiş durumdadır.
HAK-PAR ile ilgili bir ayrıntı da, bu partinin tüzüğü ile I-KDP'nin tüzüklerinin bir birine çok benzemesidir. Bunu partinin yönetici konumunda bulunanlar da
itiraf etmektedirler. HAK-PAR Mayıs 2006'da Diyarbakır'da “Kürdüm. Tarafım, Talep Ediyorum” sloganı ile bir imza kampanyası başlatmış,bu kampanya sonunda toplanan imzalar önce AB Ankara temsilciliğine,arkasından da TBMM'ye sunulmuştur. Kampanyanın temel amacını “Türkiye'de yaşayan Kürtlerin demokratik ve insanî haklarını,federal çözüme dayalı olarak ;idarî ve siyasî güvence altına alınmasını sağlamak” olarak açıklamışlardır.
HAK-PAR'ın söylemlerinden birisi de “PKK'nın kanlı ve kirli bir oluşum olduğu,izlediği şiddet yönteminin hedefe ulaşmada başarı getiremeyeceği
ancak; Irak'ın kuzeyinde devlet oluşumu bakımından hayli kazanımlar elde eden Barzani hareketinin izlediği yolun izlenmesi ve bu kazanımların
desteklenerek iş birliğine gidilmesi gerektiği” söylemidir. Bu son derece ustaca hazırlanmış bir psikolojik harekât taktiği ile teröre destek vermeyen,
şiddeti onaylamayan kitlelerin Barzani saflarına itilmesi amaçlanmaktadır.
V.1.2. T-KDP'nin Yeni Versiyonu: KDP-Bakur(Kuzey)
Barzaniciliğin Türkiye'de kök salmasında başat rol oynayan T-KDP'nin 1990'lı yılların başında yeniden canlandırılması yolunda ilk adımlar 1992
yılında atıldı. Rızgari, Ala Rızgari, Ulusal Birlik Platformu, Yekbun, Kawa ve PSK gibi bölücü-Kürtçü örgütler bir araya gelip eylem birliği protokolü
imzalayarak KDP-Hevgırtin(Birleşik Kürdistan Demokrat Partisi) adını aldılar.13 Nisan 1993'te PKK terör örgütü ile protokol imzalayan örgüt,
6-13 Kasım 1994'te I-KDP önderliğinde Irak'ın kuzeyinde Dohuk yakınlarındaki 20 Zavita kampında yapılan ikinci kongrede KDP-Bakur adını aldı.
Örgütün yeni adının verilmesinde siyasî coğrafya tanımlanması yapılarak aslında gerçek mesaj da böylece verilmiş oluyor. Çünkü bu Kuzey tanımlamasının
Güneyi de olacaktı şüphesiz ve parçalar birleşince de sözde Büyük Kürdistan'a ulaşılmış olacaktır.
KDP-Bakur'a Sersink-2 adlı kamp yeri I-KDP tarafından tahsis edilmiştir. Kampın açılışına Neçirvan Barzani, I-KDP istihbarat örgütünün
başkanı Ali Sincari gibi önde gelen KDP sorumluları katılmıştır. Neçirvan Barzani kampın ihtiyacı olan malzeme ve araçları temin etmiştir. KDPBakur'a
verilen destek bunlarla da bitmiyor. Mesud Barzani örgütün ayakta kalabilmesi için Irak'ın kuzeyinde bir petrol sahasının işletmesini vermiştir.
Örgüt ayrıca Türkiye'de kurdurduğu paravan şirketler aracılığı ile kaçak petrolün yurt içine sokularak pazarlanması işlemini de üstlenmiş durumdadır.
21 Bu faaliyetlerden elde edilen gelirler de örgütsel etkinliklerde kullanılıyor. Irak sınırına yakın il ve ilçelerle Diyarbakır,Batman,Gaziantep ve Mardin
gibi illerde taban bulup faaliyet yürütmeye başlayan KDP-Bakur'un ismi Şemdinli olaylarında da geçmiştir. Olayların meydana geliş şekli ve olay sonrasında
meydana gelen gelişmeler bu yönde ciddî ipuçları vermekte.
Şemdinli ve civarında çok sayıda taraftar bulunan örgüt,bu ilişkileri üzerinden Türkiye'ye yönelik olarak bu olaylarda aktif rol oynamıştır.
Şemdinli olaylarından bir hafta önce Erbil'de KDP,KYB ve PKK'nın üst düzey sorumlularının da katılımıyla düzenlenen “Bağımsız Kürdistan Konferansı”nda
Irak'a komşu olan İran,Suriye ve Türkiye'de sözde federal Kürt bölgelerinin alt yapılarının nasıl gerçekleştirilebileceği tartışıldı. Yine olayların
hemen öncesinde Mesud Barzani ABD'ye, İngiltere'ye, Almanya'ya, İtalya'ya gidip buralarda üst düzey görüşmeler yaptı. Bu gelişmelerin hemen
ertesinde Şemdinli ve Yüksekova'daki olaylar meydana geldi.
O dönemde HAK-PAR genel başkanı olan A. Fırat'ın Şemdinli olayları ile ilgili olarak “Şemdinli olayları PKK ve derin devletin ortaklaşa tezgâhladığı”
yönündeki açıklamalarda bulunması da şüpheleri bu örgüt üzerine çekmektedir. Açıklamalara bakacak olursak, olaylar ile ilgili iki sorumlu arasından birisini seçeceğiz; PKK ya da derin devlet. Kamuoyu da böylece Barzani'nin olaylarda etkisi olabileceği ihtimalini de gözden kaçırmış olacaktır.
Ayrıca Şemdinli'deki 5 askerin şehit olduğu en büyük patlamada kullanılan aracın, trafikteki kayıtlarına göre son sahibi olarak görünen şahsın Irak'ın
kuzeyinde Barzani'nin yanında görüldüğünün iddia edilmesi de 'puzzle' daki kareleri tamamlıyor.23
KDP-Bakur örgütü programında Türkiye'deki diğer federasyoncu oluşumlar gibi; Türkiye'de her türlü siyasî, kültürel, sosyal ve ekonomik hakları
elde ettikten sonra self-determinasyon(kendi kaderini tayin etme) hakkını 24 kullanmayı amaçladığını belirtmektedir. KDP-Bakur'un Başkanlık Konseyi
sorumlusu ve bir dönem Mesud Barzani'nin tercümanı olan Rojhat Amedi “biz ulusların kendi kaderini tayin etme hakkı çerçevesinde, federatif çözümü
uygun görüyoruz” diyerek amaçlarını açıklamaktadır.
V.1.3. Barzani Yanlısı Diğer Oluşumlar
Şerafettin Elçi tarafından 2006 yılının sonlarında kurulan Katılımcı Demokrasi Partisi(KADEP) de HAK-PAR'cılarla aynı yöntem
ve söylemleri kullanmaktadır. Federasyoncu bir politika izleyen KADEP de Barzanici pastadan pay kapmayı amaçlamaktadır.
Türkiye'de daha çok Marksist sol ağırlıklı bir tabanı olan Rızgari ve Ala Rızgari mensupları 8 Ekim 2005 ve 10 Aralık 2005 tarihlerinde Diyarbakır'-
da bir araya gelerek faaliyetlerinin temel esaslarını belirlediler. Toplantılar sonunda aldıkları kararlarda “Kuzey Irak'ta olup bitenler umut verici. Barzani
siyasî anlamda belki bugüne kadar benimsediğimiz bir isim ya da portre değildi. Ama kabul edelim ki yaptığı işler,verdiği mücadele onun yanında yer
almak için geçerli gerekçelerdir. Bu düşünce ışığında hem Barzani ile ilişki-26 lerimizi sıklaştırmalıyız; hem de onu desteklemeliyiz” diyerek açıkça Barzani
saflarında olduklarını ilân etmişlerdir.
Yasadışı Türkiye Sosyalist Kürdistan Partisi lideri Kemal Burkay ve taraftarları da Barzani cephesinde yer almaktadırlar. Irak'ın kuzeyinde önemli oranda
ekonomik faaliyetlerde bilinen Burkay ve yakınları,önce federasyon daha sonrasında ise Barzani ile birleşme yanlısı bir politika izlemektedirler.
V.1.4 Barzani Yanlısı Dernekler
Kürt Kültürünü Araştırma Vakfı(Kürt-Kav): Merkezi İstanbul'da bulunan ve Şerafettin Elçi'nin de yöneticisi olduğu Kürt-Kav, Barzani yanlısı
Pan-Kürdist çalışmaları ile ön plâna çıkmaktadır. Türkiye'den Irak'ın kuzeyindeki üniversitelere öğrenci gönderilmesi iddiaları ile ön plânı çıkan
oluşum,yayın organlarında öğrenci kabul edecek olan üniversitelerin şartnameleri ve iletişim adreslerini yayınlayarak öğrencileri Irak'ın kuzeyindeki
üniversitelere gitmeleri yolunda teşvik ve davet etmektedir. Söz konusu vakıf kültürel unsurları bir birinden oldukça farklı olan Irak'ın kuzeyi ile Güneydoğu'yu
bir birbirine benzetmek yolundaki çalışmaları ile de ön plâna çıkmaktadır.
Kürt-Der: Kamuoyunda daha çok Diyarbakır temsilcisi İbrahim Güçlü'nün sivri açıklamaları ve faaliyetleri ile adını duyuran bu dernek de
Barzani yanlısı ve federasyoncu cephede yer almaktadır. Eski Rızgaricilerin ağırlıkta olduğu dernek yöneticileri PKK şiddetine karşı açıklamalar yapmakta
ama diğer söylemlerinde PKK'lılardan daha şovenist ve ırkçı ifadeler kullanmaktadırlar.
Ahmet Hani Derneği ve Çıra Kültür ve Sanat Derneği gibi fazla tabanı bulunmayan oluşumlar da Barzani yanlısı faaliyetlerde yer almaktadırlar.
Adı geçen oluşumlar 31 Mart 2007'de Diyarbakır'da bir düğün salonunda ölümünün 28.yıl dönümü dolayısıyla Molla Mustafa Barzani'yi anmak için etkinlik
düzenlemişler;ancak emniyet güçleri izin vermeyince basın açıklaması yapmakla yetinmişlerdir. Grup, Barzani yanlısı sloganlar attıktan sonra dağılmıştır.
Bunlar ve benzeri oluşumların çoğu Irak'ın kuzeyinde Barzani bölgesinde ticarî işleri olan şahıslar tarafından finanse ve organize edilmektedirler.
Bu siyasî parti, dernek ve vakıfların dışında ayrıca bireysel olarak Barzanicilik yapmakta olan siyasî kişilikler mevcuttur. Bunların başında eski Cizre
Belediye Başkanı ve milletvekili Seyit Haşim Haşimi çekmektedir. Dini bağlantıları da bulunan Haşimi, sık sık Barzani ile bir araya gelerek görüş alış
verişinde bulunmaktadır. Irak'ın kuzeyi ile ilgili olarak sık sık basın yayın organlarında boy gösteren Haşimi'ye göre Güneydoğu Anadolu bölgesinde
geleceği " seküler Kürt gruplarıyla dindar Kürt grupları arasındaki gelişmeler " belirleyecektir.
27 Milliyet,10.6.2006
3.CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..
Kaynak Alıntı;
http://www.21yuzyildergisi.com/assets/uploads/files/51.pdf
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder