Türkiyede Düşünce Kuruluşları
2012-04-07
Gülşah Erdem,
Atılım Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Yüksek Lisans öğrencisi
Bilginin hızla arttığı ve bilgi azlığı yerine bilgi kirliliği ve fazlalığının yaşandığı günümüzde düşünce kuruluşları bu bilgilerin derlenmesi, işlenmiş hale getirilmesi ve kurumların işine yarayacak bilgi üretebilmesi bakımından oldukça önem kazanmıştır. 20. Yüzyılda değişen dünya koşulları ile birlikte yeni politikalara ve stratejilere duyulan ihtiyaç bu kuruluşların önemini arttırmıştır.[1]
Düşünce kuruluşları kurulduğu günden bu yana sayıları hızla artan ve politik dünyada sıkça başvurulan merkezler olmasına rağmen bu kuruluşlarla ilgili bugüne kadar yapılan çalışmalar sınırlıdır ve bu kuruluşlarla ilgili henüz tam olarak derinlemesine bir araştırma yapılmamıştır.
Düşünce kuruluşları ile ilgili hazırlanan bu çalışma “düşünce kuruluşlarına neden ihtiyaç duyulduğu” sorusu üzerine temellendirilerek hazırlanmıştır. Dünyada hangi koşulların değişmeye başladığı ve bu değişime paralel olarak “düşünce üreten” merkezlere neden ihtiyaç duyulduğu sorusu bu kuruluşların yapısının anlaşılmasında önemli bir yer tutmaktadır. Bu bakış açısından yola çıkarak çalışmada değişen bu dünya koşulları da ele alınacaktır.
Çalışmanın ilk bölümünde düşünce kuruluşlarının dünyadaki çeşitli tanımları incelenecektir. Çalışmanın ikinci bölümünde bu kuruluşların tarihsel gelişimi ve bu kuruluşlara duyulan ihtiyaç ele alınacaktır. Çalışmanın son bölümünde ise Türkiye’deki düşünce kuruluşları, nasıl ve ne zaman ortaya çıktıkları ele alınacaktır.
Düşünce Kuruluşlarının Dünyadaki Çeşitli Tanımları
Düşünce kuruluşlarının dünyanın çeşitli yerlerinde birbiriyle benzer olduğu kadar farklı işlevleri ve kuruluş amaçları, mali kaynakları, kime hizmet verdikleri gibi
unsurlardan dolayı birbirlerinden ayrılırlar ve bu yüzden bu kuruluşların bir tek tanımını yapmak oldukça zordur.[2]
“ Düşünce kuruluşu kavramı ilk kez İkinci Dünya Savaşı yıllarında askeri ve sivil uzmanların askeri stratejiler geliştirmek için bulundukları güvenli çerçeveyi nitelemek için ABD’de kullanılmıştır.”[3]
Andrew Rich düşünce kuruluşlarını, “ Politika oluşturma sürecini etkilemek ve desteklemek için temelde uzmanlığa güvenerek düşünce üreten bağımsız, çıkara dayanmayan, kar amacı gütmeyen siyasi organizasyonlar ” olarak tanımlar.[4]
Donald E. Abelson düşünce kuruluşlarını, “Temel amaçları arasında kamuoyunu ve kamu politikalarını etkilemek olan ve kar amacı gütmeyen, tarafsız araştırma
yönelimli enstitüler” olarak tanımlar.[5]
R. Kent Weaver ve James G. McGann’a göre düşünce kuruluşları, “Devlet ile şirketler, çıkar grupları ve siyasi partiler gibi toplumsal çıkardan önemli ölçüde özerk siyasi araştırma organizasyonları” olarak tanımlamışlardır.[6]
Tim Hames ve Richard Feasy’e göre düşünce kuruluşları, “Önemli ölçüde örgütsel özerkliğe sahip, kar amacı gütmeyen kamu politikaları araştırma enstitüleri” olarak tanımlamışlardır.[7]
Simon James düşünce kuruluşlarını, “Kamu politikalarını etkilemeye çalışan disiplinlerarası araştırma işiyle uğraşan bağımsız kuruluşlar”[8]
Anglo-Amerikan geleneğinde tanımlar bu şekilde iken bunun dışında kalan ülkelerde de tanımlar farklılaşmaktadır. Alman uzman Hellmut Wollmann’a göre düşünce kuruluşları, “Kurumsal ve mali bağımsızlığı olan, siyasi içerikli bilgi üreten ve daha da önemlisi bunu yayarak politik tartışmalar ve siyasi gündem üzerinde etkide bulunmaya çalışmayı kendisine göre addeden araştırma enstitüleridir.”[9]
Hindistanlı uzman Rotna M. Sudarshan’a göre düşünce kuruluşları, Bilgi ve uzmanlıkları ile yönetişime katkı sağlayan ve gündem oluşturma çabası içinde olan politika araştırma enstitüleridir.”[10]
Dünyada Düşünce Kuruluşlarına Duyulan İhtiyaç ve Düşünce Kuruluşlarının Tarihsel Gelişimi
Düşünce kuruluşları ile ilgili yapılan birçok değişik tanımın farklılıklarının yanında ortak olarak tanımladıkları unsur, düşünce kuruluşlarının politika üretme sürecine katkı yaptıkları gerçeğidir. 20. Yüzyılın başlarında değişen dünya koşulları ile birlikte Birinci ve İkinci Dünya Savaşları gibi unsurlardan dolayı ülkeler askeri ve stratejik kararları vermek için kapalı ve gizli ortamlarda yapılan toplantıları ifade etmek için düşünce kuruluşlarına gerek duydu.[11]
“Diane Stone’a göre, genellikle ilk kurulan düşünce kuruluşları elitist, idealist ve bilimsel üsluba sahiplerdi. Aynı dönemde düşünce kuruluşları, savaş krizleri, bölgesel istikrarsızlıklar, etnik ve milliyetçi gerilimlerin dış politika meselelerine olan bilgi ihtiyacının artmasından dolayı ortaya çıktı.[12]”
Deniz Altınbaş’a göre düşünce kuruluşlarının önde gelen amaçları, “yaptıkları araştırma sonuçlarını mümkün olduğunca geniş kitlelere ulaştırmaktır çünkü yayınlar, düşünce kuruluşlarının faaliyetlerinde çok önemli yer tutmaktadır. Bu kuruluşlarda çalışanlar için ise temel amaç düşünceleri sadece yaymak değil aynı zamanda karar alıcıları kendi görüşleri doğrultusunda hareket etmeleri için ikna etmektir. Bu tanıma, kamuoyunu etkilemek, insanların bazı konularda düşünmesini veya önceye göre daha farklı düşünmesini sağlamak, gündem oluşturmak da dahildir.”[13]
20. Yüzyılın başlarında ilk kez kurulmaya başlanan ve temelinde bir Anglo-Amerikan geleneği olan düşünce kuruluşlarının ilk Amerikan ve İngiliz buluşu olduğunu söylemek yanlış değildir. Bugün dünyada 5000 kadar düşünce kuruluşu bulunmaktadır ve bu kuruluşların yarıya yakını Amerika’da bulunmaktadır.[14]
Bu düşünce kuruluşlarının çoğunun Amerika’da olmasının ve Anglo-Amerikan geleneğinden gelmesinin nedenlerinden birkaçı, “Amerikan siyasi sisteminin parçalanmış ve ademi merkeziyetçi doğası nedeni ile pek çok farklı güç merkezi siyasi tavsiyelere ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, Parti disiplininin zayıf olması nedeniyle kongre üyelerinin kendi siyasi önceliklerini formüle edebilmeleri kendi ajandalarını oluşturabilmeleridir.” Siyasi nedenlerin dışında bir diğer faktör ise Amerika’daki düşünce kuruluşlarının vergiye tabi olmamasıdır.[15]
Düşünce kuruluşlarının gitgide önemli hale gelmesinin bazı nedenleri vardır. “Bu nedenlerden ilki, İkinci Dünya Savaş’ından sonra güvenlik konusu ulusal politikalarda önemli bir yer teşkil etmeye başlamış Soğuk Savaş sonrasında ise devletlerin birbirleri ile ilişkileri çok daha karmaşık hale gelmiştir. İkinci neden, ideolojilerin eski etkisini yitirmesi siyasi partilerin birbirine benzemesine neden olmuş, vatandaşların ideoloji açığını tatmin edemeyen siyasi partilere yönelik genel bir memnuniyetsizlik ve güvensizlik söz konusu olmuştur. Üçüncü olarak uluslararası sistemde her ne kadar devletler hala başroldeyseler de eskisi gibi tek oyuncu olma özelliğini kaybetmişlerdir.”[16]
Dünyada düşünce kuruluşları dört aşamada incelenmektedir: “İlk aşamayı İkinci Dünya Savaşı öncesi dönem oluşturur. İkinci Dünya Savaşı’nın ardından OECD[17] ülkelerinde düşünce kuruluşlarının yaygınlaşmaya başlaması ikinci aşamayı oluşturur. 1970’lerin sonlarından itibaren dünya genelinde yaşanan artma üçüncü aşamayı oluşturur. Son aşama, ağırlıklı olarak yeni bin yılda ortaya çıkan düşünce kuruluşlarının ulus ötesi nitelik kazanmasıdır”[18]
İkinci Dünya Savaşı öncesi dönemde düşünce kuruluşlarının etkili ve çok olduğundan söz etmek zordur ancak Amerika ve Batı Avrupa’da birkaç sanayileşmiş demokratik ülkede birkaç tane vardır.[19]
Amerika’da kurulan en eski düşünce kuruluşlarına örnek olarak, Russell Sage Foundation (1907), Carnegie Endowment for International Peace (1910), Ameriklı sanayici Robert Brookings’in sağladığı kaynakla kurulan[20] Brookings Institution (1916), Hoover Institution (1919) ve “David Rockefeller’in girişimiyle sadece bir düşünce kuruluşu olarak değil aynı zamanda Amerika’nın elit kesimini de bu kuruluşta toplayan”[21] Council on Foreign Relations (1921) sayılabilir.[22]
“Amerika’da 1948 yılında Hava Kuvvetlerinin bir yan kuruluşu olarak kurulan RAND Corporation (Research and Development) ilk kez ABD Kara ve Havacılık Birliklerinin askeri savunma stratejisini oluşturmuştur.”[23]
“Amerika’da kaynaklarını büyük ölçüde savunma sanayisinden alan Center for Security and Policy ve National Institute for Public Policy gibi düşünce kuruluşları Füze Kalkanı başta olmak üzere silahlanma politikalarını desteklemişlerdir.”[24]
“Amerika’da çoğunluğu Yahudilerin yönetiminde olan American Enterprise Institute ile George W. Bush arasındaki yakınlık bilinmektedir ve aralarında Donald Rumsfeld, Paul Wolfowitz, Richerd Perle, Douglas Feith gibi isimlerin olduğu ekip Bill Clinton’un yönetiminin Irak’a yönelik politikalarını eleştirmiş ve Saddam Hüseyin’in devrilmesi aşmasına geçilmesini istemişlerdir. Aynı ekip ABD’nin önümüzdeki en az yirmi yılda kendisine uluslararası alanda bir rakibin çıkmaması için önlemler alınması gerektiğini savunmuşlardır.”[25]
Aynı dönemlerde İngiltere’de kurulan bazı düşünce kuruluşları ise, Fabian Society (1884), Chatham House (1920) ve National Istitute for Economic and Social Research (1938).[26] İngiltere’de kurulan bu köklü düşünce kuruluşlarının devletin ve başka devletlerin stratejik karar mekanizmaları üzerinde önemli etkileri olmuştur.
“İngiliz ekolü, “Chatham House Rulse” diye tanımlanan ve çoğu uluslararası konferans ve toplantılardaki tartışmalarda uygulanacak kuralları düzenleyen normları getirmiştir.”[27]
“Aynı dönemde bazı Avrupa ülkelerinde de düşünce kuruluşları ortaya çıkmıştır. Almanya’da Deutsches Institut für Wirtschaftsforschung (1925), Institut für
Weltwirtshaft Kiel (1914). İsveç’te Industriens Utredningsinstitut (1939), Avusturya’da Österreichisches Institut für Wistschaftsforschung (1927). Donald E. Abelson, Amerikan düşünce kuruluşlarını, farklı hedef kitlelere hitap etmek için kitap, dergi ve diğer materyaller yayımlamalarından dolayı “öğrencisiz üniversiteler ” olarak tanımlamıştır.”[28]
Türkiye’de Düşünce Kuruluşları
Türkiye’de Soğuk Savaş’ın sonuna kadar düşünce kuruluşu kavramı neredeyse hiç yoktur. “ Soğuk Savaş’ın bitmesiyle Batıdaki örneklerine benzer düşünce kuruluşları Dışişleri Bakanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere güvenlik ve savunma ile yakından ilgilenen kurumların içinde yer almaya başlamıştır. Ancak 1980 askeri darbesinden sonra sivil toplumun gelişiminin engellendiği görülür ve dönemin “bizim zaten çok tankımız var, düşünceye gerek yok” çarpıcı açıklaması da bu düşünceyi kanıtlamaktadır.”[29]
Türkiye’de ilk düşünce kuruluşu önceleri Hacattepe Üniversitesi içindeki şimdilerde Bilkent Üniversitesi bünyesinde 1974 yılında kurulan Dış Politika Enstitüsüdür. 1990’ların başlarından itibaren Türkiye’de bu kuruluşlarda artış görülmektedir.[30]
Türkiye’de kurulan bir diğer köklü düşünce kuruluşu sivil toplum örgütü olarak AVRASYA-BİR Vakfı bünyesinde Ankara’da oluşturulan ASAM (Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi)dır.[31]
Türkiye’de kurulan belli başlı düşünce kuruluşları şu şekildedir:
“Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde görev yapan SAREM (Stratejik ve Araştırma Etüt Merkezi)Dışişleri Bakanlığı bünyesinde görev yapan SAM (T. C. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi)İçişleri Bakanlığı bünyesinde görev yapan AREM (Araştırma ve Etütler Merkezi)Üniversiteler bünyesinde görev yapan Çanakkale On sekiz Mart Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi, HÜFAM (Hacettepe Üniversitesi Finansal Araştırmalar Merkezi), ODTÜ Ekonomik Araştırmalar Merkezi, OSAM (Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi) Vakıflar bünyesinde görev yapan ASAM, USAK (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) ORSAM (Orta Doğu Stratejik Araştırmalar Merkezi) Doğrudan vakıf şeklinde görev yapanlar Marmara Grubu Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı, TESEV (Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakfı), KÖKSAV (KÖK Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Vakfı.Sendikalar bünyesinde görev yapanlar TUSAM (Türkiye Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi) Sivil toplum olarak görev yapanlar Arı Hareketi, Liberal Düşünce Topluluğu, UGSAD (Ulusal Güvenlik Stratejik Araştırmalar Derneği), TASAM (Türkiye Stratejik Araştırmalar Merkezi), Kemalist Stratejik Araştırmalar Merkezi, AKARE (Akdeniz Araştırmalar Enstitüsü), Global Strateji Enstitüsü.
Cemaat ve tarikatların içinde vakıf, dernek şeklinde görev yapanlar Zehra Vakfı[32] Ayrılıkçı hareket içinde görev yapanlar Kürdistan Stratejik Araştırma Merkezi (Nevanda Lekolinen Stratejik a Kurdistane)”[33]
Sonuç
Değişen ve küreselleşen dünyada devletler dışında da çeşitli aktörlerin ortaya çıkması, dünyadaki devlet ve devlet dışı aktörlerin ilişkilerinin parametrelerinin değişmesi, Birinci ve İkinci Dünya Savaşları gibi büyük olguların yaşanmış olması, birçok ekonomik bunalım, devletlerin birbirleri ile olan ilişkilerinde karşılıklı bağımlılıkların artması ve bundan kaynaklanan politik strateji belirleme ihtiyacı gibi nedenler 20. Yüzyılda politika yapma ve strateji belirleme gibi ihtiyaçları doğurmuştur.
Büyük ölçüde sayıları Amerika’da olan ve oradan dünyaya yayılan düşünce kuruluşu geleneği İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra başta Batı Avrupa olmak üzere tüm dünyada yavaş yavaş yayılmaya başlamıştır.
Soğuk Savaş döneminde daha çok strateji geliştirme, güvenlik ve savunma konularında çalışmaları yoğunlaşan bu düşünce kuruluşları Soğuk Savaş’ın bitmesiyle birlikte değişen dünya düzenine uygun olarak hem sayıca artış göstermiş hem de araştırma konularını çeşitlendirmişler dir.
Ülkemizde de 1990’lar sonrasında yaygınlaşmaya başlayan bu kuruluşlar henüz tam olarak kurumsal bir yapıya ulaşamamıştır. Türkiye’deki düşünce kuruluşları
Amerika’daki örneklerinde olduğu gibi hükümetlere hizmet vermek yerine daha çok siyasi partiler, medya mensupları, araştırmacılar, akademisyenler ve öğrencilere hizmet vermektedir.[34]
Dünyadaki düşünce kuruluşlarının politikayı etkileme ve kamuoyu oluşturma örneklerine birkaç tane vermek gerekirse, “Hungtington’un ‘Medeniyetler Çatışması’, BOP (Büyük Orta Doğu Prpjesi), Soğuk Savaş döneminde ‘Yeşil Kuşak Teorisi’, Fukuyama’nın ‘Tarihin Sonu’ kitabı, Noam Chomsky’nin aykırı görüşleri, Stephen Kinzer’in ‘All Shah’s Men’ ve ‘Balkan Ghosts’ kitapları, Robert Kagan’ın ‘Tarihin Yeniden Doğuşu’ kitabı.[35]
Kaynakça
Altıntaş, Deniz (2009). “İyi Bir Think Tank, İyi Bir Think Thanker”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları. Ankara: Nobel Yayıncılık. Ss. 22-31. Arslan, Esat (2009). “Düşünce Kuruluşlarının Türkiye Serüveni”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları. Ankara: Nobel Yayıncılık. Ss.31-38. Bağcı, Hüseyin (2009). “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları. Ankara: Nobel Yayıncılık. Ss.57-125. Bilhan, Murat (2009). “Stratejik Araştırma Merkezleri Konusunda Bazı Görüşler”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları. Ankara: Nobel Yayıncılık. Ss. 131-144. Uzgel İlhan (2009). İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, İstanbul: Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını. Ss. 141-149.
DİPNOTLAR;
[1] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 57.1
[2] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 59.
[3] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 60.
[4] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 60.
[5] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 61.2
[6] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 61.
[7] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 61.
[8] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 61.
[9] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 61.
[10] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s. 61.
[11] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını, İstanbul, 2006, s. 141.
[12] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.65.
[13] Deniz Altınbaş, “İyi Bir Think Thank, İyi Bir Think Thanker”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 26.
[14] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını, İstanbul, 2006, s. 141.
[15] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 63-64.
[16] Deniz Altınbaş, “İyi Bir Think Thank, İyi Bir Think Thanker”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s. 22-23.
[17] Organisation for Economic Co-peration and Development
[18] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.64.5
[19] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s.65.
[20] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”,
Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını,İstanbul, 2006, s. 143.
[21] İlhan Uzgel, a. g. e., s. 143.
[22] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s.65.
[23] Esat Arslan, “Düşünce Kuruluşlarının Türkiye Serüveni”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri: Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.32.
[24] [24] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını, İstanbul, 2006, s. 147.6
[25] [25] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını, İstanbul, 2006, s. 147.
[26] Hüseyin Bağcı, a. g. e., s.65.
[27] Murat Bilhan, “Stratejik Araştırma Merkezleri Konusunda Bazı Görüşler”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.136.
[28] Hüseyin Bağcı, “Dünyada ve Türkiye’de Düşünce Kuruluşu Kültürü”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.65.7
[29] Esat Arslan, “Düşünce Kuruluşlarının Türkiye Serüveni”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.32.
[30] İlhan Uzgel, “Düşünce Kuruluşları (Think Tank’lar)”, Kavram Sözlüğü, ed. Fikret Başkaya, Türkiye ve Orta Doğu Vakfı Yayını, İstanbul, 2006, s. 149.
[31] Esat Arslan, a. g. e., s.35.8
[32] Türkiye’deki Zehra Vakfı’nın Said-i Nursi’nin idealinin Mısır’daki El Ezher Üniersitesi’nin adıyla bağlantılı olarak Medrese’t-ül Zehra olduğu bilinmektedir.
[33] Esat Arslan, “Düşünce Kuruluşlarının Türkiye Serüveni”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.34.9
[34] Deniz Altınbaş, “İyi Bir Think Thank, İyi Bir Think Thanker”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, 10
[35] Murat Bilhan, “ Stratejik Araştırma Merkezleri Konusunda Bazı Görüşler ”, Türkiye’de Stratejik Düşünce Kültürü ve Stratejik Araştırma Merkezleri:
Başlangıcından bugüne Türk Düşünce Kuruluşları, Nobel Yayıncılık, Ankara, 2009, s.135-136.11
2012-04-07
http://www.orsam.org.tr/index.php/Content/Analiz/2892?c=orsam|turkish
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder