HEPAR BUGÜN MECLİS’TE OLSAYDI, TÜRKİYE’NİN GÜCÜ BAŞKA OLURDU!…
ÖKKEŞ AĞAOĞLU YAZDI…
HEPAR BUGÜN MECLİS’TE OLSAYDI, TÜRKİYE’NİN GÜCÜ BAŞKA OLURDU!…
SON günlerde HEPAR’ın farkı yavaş yavaş gündeme oturmaya başladı. Yavaş yavaş diyoruz çünkü, Genel Başkan Osman Pamukoğlu’nun acelecilikten yana olmadığını görüyor ve izliyoruz. Daha doğrusu attığı adımlarda mantık ve kavram karmaşası yaşamamak için, halka olan yaklaşımlarında samimiyetini görüyoruz. Daha dürüst ve daha samimi ortamları partiye kazandırmak için siyasi alanda oldukça ilerlemeler kaydeden Sayın Pamukoğlu’nun, her konuda oldukça başarılı gözüktüğünü görebiliyoruz.
HEPAR’ı CHP’den farklı kılan nedenlerden en önemli olanı ise, Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hataya düşmemesi olmuştur. O hata da, CHP’nin her vesileyle sürekli Atatürk’ü iktidarın karşısına oturtarak güç kazanma yoluna gitmesi olmuştur. Ama HEPAR bunu yapmayarak, daha çok partisinin düşüncelerinin ve siyaset yapmasının inceliklerini ön plana çıkarması bu farkı gözler önüne sermiştir.
Çünkü Atatürk, sadece bir parti olarak anılmaya başlarsa, o zaman Gazi’nin siyasi partilerde ne resmi kalır, ne de izleri. Örneğin, herhangi bir partinin yapacağı kurultay salonunda genel başkanın resminin yanında mutlaka Atatürk de konmaktadır. Ama eğer Kılıçdaroğlu sürekli Atatürk’ü siyasi alanda mütemadiyen zikrederse, işte o zaman, kurultay salonundaki genel başkanın asılı resminin yanına Atatürk resmini dahi koymayabilirler.
Eeeee, bu da suç değil elbette. Ama o resmin oradan kaldırılmasına neden olan siyasi parti ve onun lideri, Atatürk üzerinden yaptığı politikalardan dolayı suçlu olmalıdır.
İşte tam da burada HEPAR Genel Başkanı Pamukoğlu’nun bu konuda siyasi duruşunu incelemekte yarar var. Elbette Pamukoğlu askerdi ama şimdi sivil hayatta siyasete atılmış değerli bir insan. Şu anda siyasi duruşunu her yerde sergilemekte ve farkını göstermekte. Çünkü vatana hizmeti en üstün bir şekilde bitirmiş ve sivil siyasete adımını atmıştır. Hatırlarsanız askerliğe, yeri gelince (peygamberlik mesleği) deriz, ama siyasi arenada askere olan sevgiyi herhangi bir parti liderinin sahiplenmesini kabullenemeyiz.
Nedense Türk siyasetinde böylesine tuhaf bir ilişki yumağı vardır.
Nedense Türk siyasetinde böylesine tuhaf bir ilişki yumağı vardır.
İşte bu düşünceyi aşmamızın en güzel yolu, cumhuriyete ve laik parlamenter sisteme sahip çıkmakla olur. Bunun aksi olarak siyasi arenada sürekli Atatürk’ü ön plana çıkararak politika yapmayı değil… Bilakis Atatürk’ün kaldığı yerden devam ederek, O’nun siyasi ve kıvrak zekasını daha da zenginleştirerek politikada halkımıza hizmeti götürmeliyiz…
Tam da burada HEPAR’ın uyguladığı politikanın laik ve cumhuriyetçi yapısıyla öne çıkması olmuştur. Aynı zamanda da Atatürk’ü hiçbir zaman diğer partilerin karşısına çıkarmadan, politikasını yürütmekten yana olduğunu göstermektedir. Bu da HEPAR’ı CHP’den ayıran en önemli özelliklerinden biri olmaktadır.
PAMUKOĞLU, EN BÜYÜK İLGİYİ TERÖRE KARŞI TEDBİRLERDE GÖRECEK. TABİİ DİĞERLERİYLE DE…
Sayın Pamukoğlu, siyaset alanına girerek partisinin izlediği ve görev aldığında da izleyeceği yolları tek tek açıklamaktadır. Örneğin ekonomiyle ilgili yaptığı açıklamalar oldukça detaylıdır. Bakın, bu konuda yapılan bir röportajında bir soruya nasıl cevap vermiştir:
SORU: “Hepar olarak kimlerden oy alıyorsunuz?..”
CEVAP: “Bizim CHP ve DSP’den aldığımız oy sayısı MHP’den aldığımız oylardan fazla. Parti büyüyecek, her geçen gün olaylar ve koşullar bizim partinin lehine… Bölgede savaş davulları çalıyor, savaş baltaları çıktı. Hükümetin yanlış politikaları sonucu durum bu. Ekonomi iyiye gitmez. Bankaların, madenlerin sende değil, boyalı suratla geziyorlar. Yağmur yağarsa birisi suratına su dökerse boyaları dökülecek… Avrupa Birliği çökecek. Bu Napolyon’un projesiydi, O bile yürütemedi. Kaldı ki Avrupa onun avcunun içindeydi. Ülkelerde ulusçuluk olduğu sürece bu olmaz.”
Haksız da değil hani. Bugünkü Avrupa Birliği’nin durumunu hepimiz görmekteyiz. Hemen hemen bütün Avrupalı ülkeler iflas bayrağını çekmek için sıraya girmiş durumda. Tıpkı bugünkü “Arap Baharı”nı yaşayan Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi… Avrupa’da da, iflas etmek için adeta “Batı Baharı” yaşanmakta. Batı’nın bütün getirisi, birlik adına aralarında imzalanan kontratvari ekonomik anlaşmalar olmuştu. Ama bugün görüyoruz ki bu kontrat, birliğe üye olmak isteyen diğer ülkeleri de ürkütmeye başladı.
Bugün Avrupalı bu durumdayken Türkiye hem Kıbrıs için, hem sözde Ermeni meselesi için ve hem de terör için adımlarını atmalı… Terörün finans kaynaklarını kesmenin politikalarını derhal gündeme almalıdır. Yok eğer bugün bu yapıl(a)mazsa, yarın çok geç olabilir. Tabii bunun adına da “Kaçan fırsat” denir.
Avrupa nezdinde bu siyasi fırsatı kaçırmak istemeyenler arasında HEPAR’ı görmekteyiz. Çünkü HEPAR bu atılımları yapmak için sürekli projeler üretmekte ve acil önlemleri de tek tek açıklamaktadır. Zaten bir açıklamasında bu konuya açıklık getiren Pamukoğlu, bakın ne demişti:
“Avrupa Birliği sanal bir örgüttür. Geleceği yoktur. Sebebi ise ulusal çıkarlarla çelişir. Napolyon istemiş, bütün Avrupa yumruğunun altında olmasına rağmen, söylediğim nedenle gerçekleşmeyeceğini hemen anlayıp vazgeçmiştir.
Avrupa demek; Almanya, Fransa ve İngiltere’dir. Diğerleri siyasi, ekonomik ve askeri güç olarak sadece görüntüdür. Bugün İngiltere de tam olarak ve başlı başına Avrupa siyasetine yön veremez.
Kuzey Atlantik Savunma İşbirliği Antlaşması (NATO) askeri olarak anlam taşımamaktadır. Afganistan’a kadar uzanan kollarıyla, sadece bir ticari örgüttür. Çünkü NATO’nun kuruluş amacının bugün muhatabı yoktur.
Avrupa Birliği hiçbir zaman bizi birliğe almayacak. Bazı ülkelerin anayasalarına bile maddeler koydu. Hal böyleyken Türkiye’ye siyasi direktifler yağdırıyor müstemlekeymişiz gibi, heyetler gönderip denetlemeler yaptırıyor.
Örnekleri uzatmayacağım. Ve işte Avrupa Birliği’nin acıklı hali. İşte egemenliğimden taviz vermem diyen İngiltere ve her şeyin hakimi ve patronu Almanya. Onun sağlam rüzgarının altına giren Fransa. Diğerleri mi? ‘Biz ettik, sen etme’ derdine düşenler…”
Ve terör konusunda da oldukça hazırlıklı ve bir o kadar da çıkış yolunu açıklayan düşüncesi şöyle olmuştur:
SORU: “25 yıldan beri bitirilemeyen bir terör söz konusu. Siz 365 günde bitireceğinizi halka taahhüt ediyorsunuz. Nasıl olacak bu?..”
CEVAP: “25 yıldan bu yana bitirilememesinin sebepleri belli. İlk olarak gerçek anlamda bir politik irade hiçbir zaman söz konusu olmadı. Biz yüzde 100 bir irade ortaya koyacağız. İşin ikinci kısmı, teknik kısmıdır. İyi bir istihbaratınız olacak. Ne zaman gelecekler, nasıl gelecekler, bunu önceden haber verecek bir istihbarat sistemini kuracağız. Bu çok önemli. Birde bunların dış uzantıları var tabi ki. Onlara müttefik olmanın şartlarını hatırlatacağız ,tam ve baskın bir diplomasi uygulayacağız. Bu mücadele, klasik orduların yapabileceği bir mücadele tarzı değil…”
Şu açıkça görülmüştür ki HEPAR, Meclis’te olsaydı çok ses getirirdi. Çünkü açıkladığı olaylar ve düşünceler, fikirler üzerine kurulu gerçeklerden oluşmaktadır. Örneğin Avrupa’nın hali… Arap Baharı’nın çaresizliği ve bugünkü Türkiye’nin durumu…
Ortadoğu’nun çıkmaz batağı… Amerika’nın Suriye’ye müdahale etmeden kendini sınırın dışında tutmaya çalışması… Birleşmiş Milletler’in pasif duruma düşmesi… İsrail ile İran’ın düşmanlığı… Bir yerde sınır güvenliğini korumaya çalışan ve bir yerde de Suriye’den kaçan halka yaşam alanı açan Türkiye’nin terör belasıyla karşı karşıya kalması… Bunların hepsi Türkiye sınırlarında hareketlilik tehlikesi arzetmekte…
Bu konular ele alındığında çıkış yolu üreten HEPAR’ın CHP’ye oranla farkı elbette ki var. Sosyal demokrat ve laik cumhuriyeti yaşatma konusunda fikir birliği görülen partilerimizin kendine özgü farklı izlenimleri de var. Ancak terör konusunda bugünkü Türkiye’nin ekonomik derdi de var. Yapılan zamların teröre gitmesindeki en büyük neden, piyasaların halâ canlanamaması… Üretimin azalması… Tarımın dirilemeyişi…
HEPAR’ın hem siyasi ve hem de ekonomi alanda yaptığı söylemler Türkiye’nin görünmeyen… Ama bir o kadar da önemli siyasi detaylarını gözler önüne sermektedir. Dileriz, siyasi ve ekonomik alanda yapılmak istenen çıkış yolları mutlu sonla bitsin. Dileriz HEPAR da bu çıkışı halka çok iyi yansıttığı için Meclis’e girsin.
ÖKKEŞ AĞAOĞLU..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder