yusuf halaçoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yusuf halaçoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2020 Pazar

Genelkurmay’dan ilk değerlendirme: “Ağır karar”...

Genelkurmay’dan ilk değerlendirme: “Ağır karar”...



Ahmet Takan

Yargıtay, Balyoz kararını açıkladıktan sonra Genelkurmay’daki havayı almak istedim. Karargahta yetkili isimlerle konuştum. Öncelikle belirteyim; konuştuğum isimler söyleyeceklerinin şahsi düşünceleri olduğunun altını çizdiler. Yapılan değerlendirmelerdeki ortak olan noktalara aşağıda yer vereceğim. Bugüne kadar süren davalarda ketumiyetiyle hafızalarda yer alan Genelkurmay Karargahından gelen ilk sıcak tepkiler şöyle oldu;

“Karar ağır tabii ki. Böyle bir şey olabilir mi?.. Çok ağır bir karar.. Bir de şöyle bir abeslik var. Darbe yapacak diye iddia edilen kişilerin çoğu üst rütbede ve 70-80 yaşında, en fazla 3-4 sene yatırırsın. Peki, orada albay, yarbay hiçbir günahı bile olmayan bir sürü kişi var. Diğerleri tahliye olacak, onlar daha 10 yıl, 15 yıl yatacak. Adalet mi bu şimdi? Gerçekten yapmışlarsa, yapanlar 3 yıl sonra çıkacak sağlıktan dolayı, diğerleri yatmaya devam edecek. Bu Balyoz Davası bambaşka bir dava. Topluma da çok iyi anlatılmalı. Seminer Davası’nda herkesi işin içine kattılar. Gerçekten o büyük seminerde bunlar konuşuldu mu konuşulmadı mı?.. Hepsine bakılması lazım. Biz konuşulmadığını biliyoruz ama seminerde ismi var, al götür. 28 Şubat’ta da öyle çok abuk sabuk şeyler var.” 
Genelkurmay’dan yansıyan bu havayı “nasıl değerlendirdin” diye bana soracak olursanız!..

Kafa karışıklığı hâlâ devam ediyor” derim.

Nefret suçu örneği!..

Recep Erdoğan’ın hakaretler yağdırdığı  “Andımız”ın yazarı Reşit Galip aynı zamanda Türk Tarih Tetkik Heyeti ve Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin önemli kurucu isimlerinden. Eski Türk Tarih Kurumu Başkanı MHP Grup Başkanvekili Yusuf Halaçoğlu’ndan Erdoğan’ın kinini tahlil etmesini istedik. 

Halaçoğlu, “Başbakan nefret suçunu işliyor bu açıklamalarla” dedi ve devam etti;
 “Şu an kendisini savunamayacak bir kişi hakkında kamuoyunda çok yanlış bir imaj meydana getiriyor. Her şeyden önce Başbakan’ın buna dikkat etmesi lazım. Bu kul hakkıdır, öbür dünyada yakasına yapışırsa hiç şaşırmasın kimse.” 
Başbakan’ın; sıkıştıkça, oy kaybına uğradığını düşündükçe çeşitli yerlere sataşmak suretiyle bu oyları geri kazanacağını düşündüğüne dikkat çeken Yusuf Halaçoğlu’nun bu konudaki görüşü;

 “Ruhban Okulu’nun açılışı ile ilgili hemen sığındığı bir dal buldu kendine. Güya; Batı Trakya’daki müftünün atanması meselesi. Atina’daki Fethiye Camisi’nin açılması meselesini dile getirdi. Ama Başbakan bunu söylerken bir şeyi unutuyor. En azından Anadolu’da 52 kiliseyi ibadete açtığını, Bursa, Kütahya, Safranbolu ve Isparta’ya metropolit atadığını kendisi de unutuyor galiba. Madem ki karşılıklılık prensibi vardı bunu gözetiyordu Başbakan, o zaman Atina’daki Fethiye Camisi’nin açılışına bile izin vermeyen Yunanlara karşı niye Ortodoks kiliselerini açtı? Neden 4 tane metropolit atadı hem de hiç Hıristiyan nüfus olmayan yerlere?” 

Yusuf Halaçoğlu, Başbakan’ın, nelerin üstünü örtmeye çalıştığı sorusuna da açıklık getirdi;

“Dikkat ederseniz dış politikada tamamen çöktüler. Bu arada Suriye’den Türkiye’ye giren sayısız kayıt dışı mültecinin içerisinde ne kadar el-Kaide var, ne kadar Esad yanlısı adam var ne olduğu belli değil. Muhtemelen bununla ilgili de istihbarat alıyorlardır ve bundan dolayı da çok büyük bir sıkıntı duyuyorlar, stres içerisindeler. Abdullah Öcalan  Ekim 15’e kadar diye süre veriyor. Bu stresi bir şekilde farklı alanlara da yansıtıyorlar. Tutarsız bir sürü politikalar. Ruhban okulunu açmayışının sebeplerini anlatıyor Yunanistan ile ilişkiler. Peki, Yunanistan’ın işgal ettiği kayalıklara karşılık neden hiçbir beyanatı yok Sayın Başbakanın? Ben soru önergesi olarak da verdim bunu, cevap vermedi. Neden 52 kilise açtınız?.. Bunların finansmanı nereden sağlandı, ibadete açtığınız kiliselerin bulunduğu yerlerde ne kadar Hıristiyan vatandaşımız var? Bunları sordum, onlara da cevap vermediler. 

İşlerine gelmediği konularda cevap vermiyor.” 

Başkentte Reşit Galip’in adının verildiği cadde ve okul var.  “Andımız”ın yazarının ismini silerler mi sorusuna da yanıt verdi Halaçoğlu;
“Ona kaldıktan sonra herhalde çok kişinin adının değiştirilmesi lazım. Bir sürü isimler koyuyorlar. Kendi adını da koydu. Üniversite var. Vapur adı var kendi adına. Başbakan isimleri hayatta olan bir kişi olarak nasıl hazmedebiliyor o da ayrı bir mesele. Bu mantık, bu kafa her şeyi yapar.” 
Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek ile Eğitim Bakanı Nabi Avcı durumdan nasıl vazife çıkaracaklar acaba?..


***

9 Ekim 2015 Cuma

Tayyip Erdoğan’a diplomayı MİT mi verdi?



Tayyip Erdoğan’a diplomayı MİT mi verdi?


diploma-mit


Her şeyi şaibeli
Değerli tarihçi ve MHP Milletvekili Yusuf Halaçoğlu’nun “ Üniversite mezunu değil ” İddiasından sonra şimdi de Tayyip Erdoğan’ın diploması tartışılıyor.
Ama aslında biliyoruz ki Başbakanımızın her şeyi tartışmalı.
Ne geçmişi belli, ne şimdisi.
Bildiğimiz tek şey geleceği!
Cehennemlik olduğu kesin…
Diploma olayı son derece önemli ve Tayyip Erdoğan’ın hayatındaki bazı karanlık noktaların aydınlatılması açısından üzerine gitmekte fayda var.
Çünkü Tayyip Erdoğan’ın tüm okul hayatı şaibeli ve karanlıktır.
Liseyi nasıl bitirdi?
İlk okulu Kasımpaşa’da bitiriyor, tamam…Sonra İstanbul İmam Hatip Lisesi’ni bitiriyor.Yıl 1973.
1954 doğumlu olduğuna göre, liseden mezun olduğunda 19 yaşında.
Yani okul hayatında bir kayıp var, başarılı bir öğrenci olmadığı açık.
Üniversiteye girme hakkı normal olarak yok ama Eyüp Lisesi’nde fark dersleri vererek ikinci bir lise diploması daha alıyor.
Daha doğrusu resmi özgeçmişinde bunlar yazılı.
Ama bu evreye ilişkin bir bilgi, belge, anı yok.
“Olur mu dışarıdan niye bitiremesin?” diyeceksiniz, haklısınız, belki burada şüpheye gerek yok ama yine de insanın aklına bir kurt düşüyor.
Gerçekten böyle bir fark verdi mi, sınavlara girdi mi, yoksa birileri ona bir diploma mı verdi?
Bizim ülkemizde her tür yolsuzluk normaldir, adama sahte diploma da verirler, parasıyla.
Ama biliriz ki bir de diplomaları dağıtan bazı devlet kurumları da vardır, kendi elemanlarını bir yerlere böyle sokarlar.
Emniyet ve MİT gibi.
Acaba diyorum.
Ve devam ediyorum.
Hayalet öğrenci
Bir şekilde lise diploması alıyor ve böylelikle üniversite ya da yüksek okul kapısı aralanıyor.
Hemen o yıl Aksaray İktisat ve Ticaret Yüksek Okulu’na giriyor.
1973-1974 dönemi.
Mezun olduğu tarih 1981.
Yani burada da 7 yıllık bir okul hayatı var.
Ama okul hayatına ait en ufak bir iz yine yok.
Adeta hayalet öğrenci.
Şaibeli diploma
Elimizde bir tek geçici mezuniyet belgesi var 1981 tarihli.
Marmara Üniversitesi ise 1982’de kuruluyor ve ilk mezunlarını da ancak bu yıldan sonra verebilir.
Deniliyor ki Tayyip Erdoğan’ın geçici diploma aldığı İstanbul İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi daha sonra Marmara Üniversitesi’ne bağlandı, o nedenle diplomayı Marmara Üniversitesi verdi.
Nitekim elimizde bir de imzasız bile olsa diploma var.
İyi de bu diploma ne kadar gerçek?
Tayyip Erdoğan dışında bu Akademi’yi bitiren kaç kişiye daha diploma verdi ki Marmara Üniversitesi?
Bir de şunu biliyoruz, 1981’de geçici mezuniyet belgesi çıktığına göre, en geç o öğrenim yılının sonunda diploma da hazır olmuş olmalı.
Bu diploma nerede?
Marmara Üniversitesi 1982’den önceki dönemde Akademi’ye girmiş, ama mezuniyeti 1982 sonrasında gerçekleşen öğrencilere diploma verebilir elbette ama Tayyip Erdoğan çoktan mezun olmuş!
Diplomayı MİT mi verdirdi?
Geçmişe dönük diploma verilemez!
Verildi ise sorarlar neden?
Kimdir bu adam?
Ve bu diplomanın verilmesi için kimler girmiştir araya?
Açık soralım: MİT mi?
Tayyip Erdoğan’ın babasının Jandarma Genel Komutanlığı’na bağlı Sahil Güvenlik Teşkilatı’ndan emekli olduğunu biliyoruz.
Ama ne işle meşguldü?
Bilebildiğimiz kadarıyla bu teşkilat istihbarat bağlantılıdır.
Tayyip Erdoğan’ın babası istihbaratçı mıydı?
Tayyip’i koruyan gizli el kim?
Tayyip Erdoğan’ın tüm okul hayatı boyunca adeta gizli bir el hep yanında oldu, tüm kapılar açılıverdi.
Nasıl oldu?
Daha açık soralım.
Tayyip Erdoğan 1960’lı yıllardan sonra gelişen gençlik fraksiyonları içine sokulan istihbaratçılardan mıydı?
MTTB’de bulundu, Akıncı oldu, Büyük Doğucu oldu, MSP’de bulundu.
1980’de darbe oldu, militanlar, liderler hapiste iken, ona Marmara Üniversitesi diploma bile verdi!
O yıllarda Marmara’da okuyanlar, bu üniversitenin 12 Eylül idaresinin örnek okulu olduğunu çok iyi bilirler.
İşe bak ki, 12 Eylül’ün rektörü, 12 Eylül’ün kapattığı ve liderini hapse attığı MSP’nin Gençlik Kolları Başkanı’na diploma veriyor.
Bu arada bu diplomanın gerçekten 1982’de mi yoksa çok daha sonra mı verildiği de ayrı bir soru işareti. Diplomanın kayıtlı olduğu idari defterde kaydı var mı, varsa tarihi kaç?
Gerçekten merak ediyor ve soruyorum: Sahi kim yükseltti bu adamı?
(Son olarak Marmara Üniversitesi rektörlüğüne soruyorum, eğer üniversiteniz bir gün Harvard’a bağlanırsa, benim gibi Marmara Üniversitesi mezunu olanlara Harvard diploma verir mi?)


..