Türkiye - AB İlişkilerinde Yeni Gündem- Suriyeli Mülteciler
Türkiye-Avrupa Birliği (AB) ilişkileri son 2 yıldır farklı bir gündem konusuyla ön plana çıkıyor. 2015 yazına kadar Brüksel ve Ankara arasında müzakere fasıllarının açılıp-kapatılması yoğun bir şekilde tartışılırken bugün iki taraf arasında Suriyeli vatandaşlar gündemin ilk sırasında yer alıyor. Suriye’deki iç savaşın 2011 yılında başlamasıyla birlikte Türkiye’ye ilk kafile 29 Nisan 2011 tarihinde giriş yaptı. Bugün Türkiye’de bulunan Suriyelilerin sayısı 3 milyona yakındır. Bu çerçevede bir konuya açıklık getirmekte fayda var. Cenevre’de 28 Temmuz 1951 tarihinde imzalanan “Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Sözleşme” gereği Türkiye, Suriye’deki iç savaştan kaçan Suriyeli vatandaşlara “mülteci” statüsü değil “geçici koruma” statüsü vermiştir. AB üye ülkeleri ne yazık ki 2015 yazına kadar Suriye konusunu gündemlerine almadılar. Suriye’den kaçan vatandaşlar yalnızca Türkiye’nin sorumluluğuna bırakıldı. Bir anlamda AB, Türkiye’yi yalnız bıraktı. Ne zamanki Suriyeli vatandaşlar Balkanlar üzerinden AB ülkelerine göç etmeye başladılar AB işin ciddiyetini geç de olsa kavramaya başladı.
Milyonlara yakın Suriyeli vatandaş Güneydoğu Avrupa ülkelerini geçerek başta Almanya, Fransa ve İsveç olmak üzere Batı Avrupa ülkelerine yöneldiler ve burayı kendilerine hedef seçtiler. AB ülkeleri bu kontrolsüz ve düzensiz göç sürecinden rahatsız olunca çözüm önerileri aramaya başladı. Bu çerçevede Almanya Başbakanı Angela Merkel son 7 ayda 5 kez Türkiye’ye geldi. Eski Almanya Başbakanlarının Türkiye’yi ziyaret sayıları ile karşılaştırdığımızda Almanya ve AB açısından Suriye konusunun önemi daha da anlaşılıyor. Örneğin 1982-1998 yılları arasında görev yapan Almanya Başbakanı Helmut Kohl bu 16 yıllık süreçte Türkiye’ye sadece 2 kez gelmişti. Yine 1998-2005 yılları arasında Almanya Başbakanlığı yapmış olan Gerhard Schröder 7 yıllık görev süresi boyunca Türkiye’yi 3 kez ziyaret etmişti. Angela Merkel 2005-2015 yılları arasında 3 kez Türkiye’yi ziyaret etti. 2015-2016 yılları arasındaki ziyaret sayısına bakıldığında Merkel’in Suriye konusundaki hassasiyeti gözler önüne seriliyor. Almanya’nın AB’nin kurucu üyesi olması itibariyle, Birlik içerisindeki ağırlığı ve lider ülke pozisyonu Suriye konusunda da kendisini belli ediyor. Merkel Almanya için olduğu kadar AB için de Suriye konusunda kalıcı bir çözüm için uğraş veriyor. Zira Suriyelilerin büyük bir kısmı Macaristan Başbakanı Viktor Orban’ın da dediği gibi Macaristan, Polonya ya da Çek Cumhuriyeti’nde kalma niyetinde değiller, onların tek hedefi Almanya. Bu bağlamda AB’nin Birlik ruhuna aykırı olsa da birlik üyesi bir ülke -Macaristan- ortaya çıkarak bu sorunun ne Macaristan’ın ne AB’nin sorunu değil, doğrudan Almanya’nın sorunu olduğunu ifade edebiliyor. Almanya’nın Suriye konusunda lokomotif rolü sonucu AB ile Türkiye arasında 18 Mart 2016 tarihinde imzalana mutabakat çerçevesinde anlaşmaya varılan en önemli konular şunlardır:
20 Mart 2016 tarihinden başlayarak, Türkiye’den Yunanistan’a geçen tüm yeni düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye iade edilmesi, Türkiye’ye Yunan adalarından iade edilen her Suriyeli için, Türkiye’den bir Suriyelinin AB’de yerleştirilmesi,
Türkiye-AB arasında katılım sürecinin yenide canlandırılması konusunda taahhütlerin yinelenmesi, AB’nin mülteciler için 2018 yılı sonuna kadar toplamda 6 milyar avro fon sağlaması, Türk vatandaşları için vize zorunluluğunun en geç Haziran 2016 sonuna kadar kaldırılması hedefine yönelik çalışmaların hızlandırılması.
Türkiye, AB ile varılan anlaşma kapsamında, Türkiye üzerinden Yunanistan’a düzensiz yollarla geçen ve Yunanistan’da iltica talebinde bulunmamış 202 kişilik ilk göçmen kafilesini 4 Nisan 2016 tarihinde kabul etti. Yani Türkiye anlaşma çerçevesinde üzerine düşeni yapıyor ancak bu anlaşma özellikle Suriyelilerin düzensiz göçünü engellemek için yapılmış olmasına rağmen Türkiye’ye gönderilen ilk kafilede hiç Suriyelinin olmaması da oldukça dikkat çekici. Peki Suriyeliler gönderilen bu kafilelerde neden yer almıyor? Çünkü yasadışı yollarla Yunan adalarına geçen Suriyeliler iltica talebinde bulunuyorlar ve 10 binin üzerinde iltica talebi Yunan makamlarınca halen incelenme aşamasında. Anlaşma gereği Türkiye gelen her Suriyeli vatandaş için bir Suriyeli vatandaşı kamplardan AB ülkelerine gönderecekti ancak hiç Suriyeli gelmediği takdirde Türkiye sadece Bangladeş, Pakistan, Hindistan, Sri Lanka gibi ülkelerden gelen kişileri kabul etmesine rağmen Avrupa’ya Suriyeli gönderemiyor. AB’nin toplamda 6 milyar avro tutarındaki fonun yarısı olan 3 milyar avroluk fondan bu zamana kadar cüzi bir miktarı Türkiye’ye göndermiş olması da anlaşmaya olan bağlılığı ve inandırıcılığı açısından soru işaretleri taşıyor. Kocaman bir soru işaretinin bulunduğu diğer bir konu da vize serbestisi konusu. Anlaşma uyarınca Haziran 2016 itibariyle Türk vatandaşlarına yönelik vize serbestisi uygulanacaktı. Ancak halen bu konuda somut bir gelişme yaşanmamıştır. Türkiye, vize serbestinin sağlanması için yerine getirmesi gereken 72 kriterden 65’ini tamamlamış olmasına rağmen Türk vatandaşları için AB yolundaki vize engeli halen devam ediyor.
Görünen o ki başta Almanya olmak üzere AB, Suriyeli mülteciler konusunda Türkiye’ye ihtiyacı olmasına rağmen verdiği sözleri tutmuyor, bu da kafalardaki soru işaretlerini her geçen gün artırıyor. Yani AB’nin Türkiye’nin üyelik müzakerelerinde izlediği karmaşık yöntem Suriye konusunda da kendisini göstermeye devam ediyor. Hal böyle olunca Türkiye’nin anlaşmayı askıya alması ya da feshetmesi gibi seçenekler ortaya çıkıyor. Özellikle Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması konusunda Haziran ayından beri bir gelişme yaşanmamış olması Türkiye’nin sabrını zorluyor. Türkiye anlaşma çerçevesinde üzerine düşenleri yerine getirirken aynı şeyi AB’den de bekliyor. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Kasım ayı başında İsviçre’ye yapmış olduğu ziyarette bu konuda Türkiye’nin tavrını net bir şekilde ortaya koymuştur. Ekim ayı sonunda başlatılması kararlaştırılan vize muafiyeti konusunda AB’den olumlu bir yanıt gelmezse Türkiye yılsonunu beklemeden mülteciler konusunda AB ile varılan anlaşmayı feshedecek. Bu durumda AB mülteciler konusunda kendisine yeni bir yol haritası çizmek zorunda kalacak. Tabi bu yol haritasını Türkiye’nin desteği olmadan çizmesi ve uygulamaya geçirmesi oldukça zor. AB mülteciler konusunda özellikle Yunanistan’daki durumun daha da kötüye gitmesinden endişe duyuyor. Bu gerçekler ışığında AB’nin Türkiye’yi yanında tutmak isteyeceği açık. Peki bu nasıl olacak? Süreci bu noktaya getiren unsurlara baktığımızda AB’nin vize muafiyeti konusunda oldukça çekingen davrandığını görüyoruz. Bunun yerine AB son dönemde kayda değer bir gelişme yaşanmayan Türkiye’nin üyelik müzakere sürecini hızlandırmak için yeni fasıl başlıklarının açılmasına yeşil ışık yakabilir. Türkiye’nin yılsonunu beklemeden anlaşmayı feshetmeyi dile getirmesi nedeniyle AB’nin elini çabuk tutması gerekiyor. Türkiye için vize muafiyeti öncelikli şart ancak fasıl başlıklarının açılması da müzakere sürecini canlandıracak bir unsur. Belki de AB vize muafiyeti konusunda biraz daha zaman kazanmak için müzakere başlıklarının açılmasını ileri sürecek ancak Türkiye’nin bunu kabul etmesi düşük bir ihtimal olarak gözükmekte. Şimdi tüm gözler AB’nin atacağı adım üzerinde. AB’nin tavrının önümüzdeki sene için Türkiye-AB ilişkilerinin nasıl bir seyir izleyeceği konusunda bizlere ipucu vereceği kesin.
https://ankasam.org/turkiye-ab-iliskilerinde-yeni-gundem-suriyeli-multeciler/
***
Suriyeli Mülteciler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Suriyeli Mülteciler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
14 Eylül 2019 Cumartesi
Türkiye - AB İlişkilerinde Yeni Gündem- Suriyeli Mülteciler
POLİTİKACI,SİYASET,
Suriyeli Mülteciler,
Türkiye - AB İlişkileri,
Yeni Gündem
BİLGİ EDİNMEMİZİ SAĞLAYAN HER KİTAP. HABER, BİLGİ, BELGEYİ OKUMAK DEĞERLENDİRMEK,
11 Şubat 2018 Pazar
Suriyeli Mülteciler Sorunu Büyüyor,
Suriyeli Mülteciler Sorunu Büyüyor,
4,5 milyon nüfuslu Lübnan'da 1,1 milyon kayıtlı Suriyeli mülteci bulunuyor. Türkiye ise Suriye'den 1,7 milyon mülteciyle dünyanın en fazla mülteci kabul eden ülkesi konumunda.
Türkei Syrische Flüchtlinge
28.01.2015
Dört yılı aşkın bir süredir iç savaşın pençesinde olan Suriye'nin nüfusunun neredeyse yarısı mülteci konumunda, ya Suriye dışında ya da ülke topraklarında. Suriyeli mültecilerin sayısı her geçen gün artıyor. Ülkede iç savaşın yakın zamanda biteceği yönünde hiçbir işaret yok, bu yüzden, mülteci akımının da artarak süreceğinden yola çıkılıyor. Avrupa’ya gelmeyi başaranların sayısı az. Birçoğu Lübnan’a kaçıyor. Dört buçuk milyon nüfuslu ülkede Birleşmiş Milletler’in tahminlerine göre 1 milyon 100 bin kayıtlı Suriyeli mülteci bulunuyor. Yasadışı yollardan ülkeye girenlerin sayısının ise 500 bin olduğu tahmin ediliyor.
En fazla mülteci kabul eden ülke Türkiye
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin uluslararası koruma birimi başkanı Avusturyalı Volker Türk öncelikle Lübnan’daki durumun aciliyet taşıdığına dikkat çekiyor. “Lübnan tabii ki çok ağır bir yükün altında, hem altyapısı, hem de halkı. Şu anda ülke sınırları içinde yaşayanların neredeyse dörtte birinden fazlasını mülteciler oluşturuyor.
Volker Turk UNHCR
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin uluslararası koruma birimi başkanı Volker Türk
Bu arada, özellikle ülkenin kuzey bölgelerinde sık sık güvenlik sorunları yaşanıyor. Lübnan’a insani açıdan destek verilmesi bu yüzden çok önemli" diyen Türk, öte yandan Türkiye'de de bir milyon 700 bin Suriyeli mültecinin olduğunu söylüyor ve "En fazla Suriyeli mülteci Türkiye’de, hatta Suriye’deki iç savaşın patlak vermesinden bu yana Türkiye dünyada en fazla mülteci kabul eden ülke konumuna geldi” şeklinde konuşuyor.
Altyapı zorlanıyor
Suriyeli mülteciler Lübnan ve Türkiye’nin yanı sıra özellikle Ürdün ve Irak’ta bulunuyor. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, hükümetlerle de işbirliği yaparak çeşitli yardım programları uyguluyor. Volker Türk, özellikle Lübnan'da yerel halk ile Suriyeli mültecilerin bir araya gelebileceği merkezler oluşturduklarını, bu merkezlerde kurulan çeşitli gruplara destek verdiklerini anlatıyor.
Türk, “Ayrıca barınma konusunda da destek sağlamaya çalışıyoruz. Lübnan’da mülteci kampları yok, çoğu mülteci özel hanelerde yaşıyor. Yardıma muhtaç kişilere destek veren ayrı bir programımız da var tabii. Ama tüm bunların yanı sıra kısa bir süre içinde nüfusu yaklaşık 1 milyon 100 bin artan bu ufak ülkenin altyapısının da zorlandığına dikkat çekmek gerek, sağlık sisteminden, eğitim sistemine, hatta ilk bakışta banal konular gibi gelen çöp toplanmasına kadar birçok alanda sorun var” diyor.
Suriye'deki Esad rejimine karşı ayaklanma yaklaşık 4 yıl önce başlamıştı. Radikal dinci örgütlerin kısa zamanda güçlenerek Suriye topraklarının bir bölümünü işgal etmesi Esad rejimine hayatta kalma garantisi oldu. (15.03.2015)
ÖNERDİĞİMİZ LİNKLER
Suriye'de iç savaşın 4 yılı,
Milyonlarca Suriyeli yardıma muhtaç,
Lübnan'dan Suriyelilere vize şartı,
Almanya'dan dayanışma sinyali,
Suriye kriziyle ilgili mali destek toplamak amacıyla düzenlenen 3. Uluslararası Donörler Toplantısı 31 Mart’ta Kuveyt’te yapılacak. Bu toplantıda toplam 8 milyar doların toplanması hedefleniyor. Geçen yıl ihtiyaç duyulan bütçenin yüzde 60 ila 70’inin toplanabildiğini belirten Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'nden Volker Türk, mültecilerin sığındığı ülkelerin de kapasitesinin zorlandığını ve Avrupa'ya gelmek isteyen mültecilerin sayısının artacağını kaydediyor.
28 Avrupa ülkesinden 24'ünün Suriyeli mülteciler için kontenjan oluşturmadığını hatırlatan Türk, Almanya'nın 33 bin mülteci kabul etme teminatı verdiğini, bunun Lübnan'daki bir milyon 100 bin mülteciyle karşılaştırılamayacağını, ancak yine de önemli bir sinyal olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Almanya’nın bu adımının Avrupa Birliği içinde benzer kararlara örnek olacağını umuyoruz. Diğer ülkelerin de açıkça dayanışma sergilemeleri gerekiyor, özellikle de yoğun mülteci akınıyla karşı karşıya olan Suriye'nin komşularıyla dayanışma içinde olunduğunun gösterilmesi gerek. Tabii toplam mülteci sayılarına bakıldığında bu devede kulak kalıyor. Fakat alınacak mültecilerin genelde özel yardıma, örneğin tıbbi bakıma muhtaç mülteciler olduğunu da söylemek gerek. Suriye'nin komşuları dışında bir ülke tarafından kabul edilmeleri, hem bu insanlar hem de komşu ülkeler içinde açık bir destek işareti oluyor.”
© Deutsche Welle Türkçe
DW/DLR, AÜ/BÖ
http://www.dw.com/tr/suriyeli-m%C3%BClteciler-sorunu-b%C3%BCy%C3%BCyor/a-18341184
***
POLİTİKACI,SİYASET,
Sorunu Büyüyor,
Suriyeli Mülteciler,
Volker Turk
BİLGİ EDİNMEMİZİ SAĞLAYAN HER KİTAP. HABER, BİLGİ, BELGEYİ OKUMAK DEĞERLENDİRMEK,
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)